Topraktan gelip toprağa doğru giderken yaşadığımız hayat boyunca hiç hastalanmadan yaşamanın yolu bize asırlar önce öğretilmiş. Ama biz insanlar topraktan gelen gıdalara şükür etmek yerine, parlak ambalajlarına, hazır oluşlarına, modernlik adı altında biçimlerine, renklerine ve kolaylarına aldanarak hep hastalık üreten gıdalar üretiyor ve tüketiyoruz!
Oysa tabiat bize şifa üretiyor... Tüm insanlar için hayat anne karnında başlıyor. Peki anne adayları hamilelikte bebeklerini sağlıklı bir hayata nasıl hazırlar, genç kızlar kendilerini sağlıklı bir anneliğe nasıl hazırlar, buluğ çağındaki çocuklar bu çağı sorunsuz atlatıp sağlıklı bir delikalılığa nasıl geçebilirler?
Yüksek tansiyon, yaşlılık, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, fazla kilo, romatizma, astım, alerji ve diğer kronik hastalıklara maruz kalanlar derdinizin devası çörekotunda...
ışte çörekotu ile ilgili merak edilen tüm soruların cevapları...
Çörekotu üzerine bir kitap yazdınız, neden çörekotu?
“ıstanbul Üniversitesinden emekli oldum, emeklilikten sonra da bilimsel çalışmalara devam ettim. Üniversitedeki hocalarla yeni bir bilimsel çalışma yapmak üzere anlaştık ve proje hazırlamaya başladım, epeyce de yol aldım. Alman sitelerinden bilgi alırken tesadüfen Peygamber Efendimiz’in bilinen hadisi ile karşılaştım “Çörekotunu yemeye devam ediniz, onda ölümden başka her derde şifa vardır.” Bunun bir tesadüf olduğunu, Alman veya diğer Müslümanların yazmış olabileceğini düşündüm. Ancak bir merak sardı ve birkaç siteye daha baktım, sonra 500 kadar siteye daha baktım, istisnası yok hepsinde aynı hadis-i şerif var. Bir Müslüman olarak ramazanda pidenin üzerinde birkaç tane çörekotu görürken, Almanlar şifasını sürüyor diyerek utandım, elimdeki projeyi bıraktım ve çörek otu kitabını yazmak için kolları sıvadım, çok şükür kitap tamamlandı ve basıldı.”
Çörekotu’nun şifasını Peygamber Efendimiz asırlar önce bize çörekotunun şifasını bildirmiş ama biz neden çörekotuna gereken önemi veremedik ve yine neden yabancı Bilim Adamları bizden önce davrandı?
“Bilimsel çalışmalara bakıldığında, çörekotu üzerine dünyada yapılan bilimsel çalışmaların yüzde 20 kadarı Türk bilim adamları tarafından gerçekleştirilmiş. Bu çok yüksek ve sevindirici, gurur verici bir durum. Bu bilgilerin halkımıza yansımaması medyanın marifeti ve tebrik etmek lazım, aleyhimize de olsa bunu başarmışlar. Bilindiği gibi iletişim kanalı meyde organlarıdır, herkesin bilgi edinme kaynakları yok, medya ne verirse onu alıyoruz.
Burada toplumun kanaat önderlerinin rolü ve halkımızın duyarlılığı da göz ardı edilmemelidir, her şeyi medyaya yükleme durumuna da düşmememiz gerekir. Bir ayette “Peygamber kendiliğinden bir şey söylemez, iletilmesi istenen şeyleri bildirir” buyrulmaktadır. Bu konudaki hadis-i şerifi dikkate aldığımızda, Rabbimiz bize doğrudan şifa kaynağını göstermektedir. Bu ifadeleri bazı kişilere söylediğimde yüz ifadelerinden istenildiği düzeyde algılayamadıklarını da gözlemliyorum. Onun için her şeyi medyaya yüklemeyelim, ifadesini kullanmıştım.”
Bilimsel olarak hangi hastalıkları tedavi ettiği kanıtlandı?
“Kitapların giriş bölümünde kaynak verilmesi bütün dünyada adet değildir. Çörekotu kitabının giriş bölümünde 200 kadar bilimsel çalışmanın kaynaklarını verdim, tam bilmiyorum ama bu da dünyada bir ilk olabilir. Bu kaynakların önemli bir bölümü ıngilizcedir, aslına sadık kalmak ve merak edenlerin kolaylıkla ulaşabilmesi için bu şekilde verdim. Bu kaynaklardan da görülebileceği gibi Bütün hastalıklarda kullanılabileceği kanıtlandı. Bunu şöyle izah etmek gerekir: Tıp biliminin tek dayanağı insan vücudunun kendi kendini tedavi edebilme gücüdür, dışarıdan ancak destek verilebilir, vücut yardımcı olmuyorsa yapılabilecek hiçbir şey yoktur. Bu açıdan bakıldığında çörekotu bağışıklık sistemi dengelerini kurarak, vücudun kendi başının çaresine bakabileceği ortamı hazırlamaktadır ve hastalık yapıcı unsurlar da etkisiz kalmaktadır.
Günümüzde önemli olan yüksek tansiyon, yaşlılık şeker hastalığı, yüksek kolesterol, fazla kilo, romatizma, astım, alerji ve diğer kronik hastalıklarda çörekotu başarıyla kullanmaktadır.
Bu arada ıstanbul Üniversitesinde geçen sene başlatılan meme kanseri tedavisinde çörekotu kullanımı ile ilgili bilimsel çalışmayı da hatırlatmak isterim.”
Hastalıklardan korunmak adına bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için ne kadar süre ve nasıl kullanmalıyız, bize özel bir formül verebilir misiniz?
“Tıp bilimi felsefesinde bir ideal vardır:”En iyi ilaç aynı zamanda gıda olmalıdır, en iyi gıda aynı zamanda ilaç olabilmelidir.” Bu ideale çörekotu tam uyuyor. O nedenle çörekotunu bir gıda olarak düşünüp sürekli olarak yemek lazım. Çoğu gıda maddesinden ucuz oluşu, kolay bulunabilmesi, şifa etkisinin yanında çok yüksek gıda değerinin de bulunması çörekotunu ekonomik bir gıda ve şifa maddesi yapmaktadır.
Çörekotunu ilk kullanmaya başlayanlar 6-8 ay boyunca düzenli olarak yemelidir. Daha sonraki yıllarda 6 ay süreli olarak kullanılabilir. Kendim de kullandığım için önerim, daha sonraki yıllarda haftada 5 gün sürekli olarak kullanmak daha iyi geliyor, birkaç ay ara verildiğinde vücut tekrar istiyor, bunu da doymama şeklinde belli ediyor, çörekotu kullanmaya başlandığında doymama hissi ortadan kalkıyor.
Çörekotunun etkisinin artması ve lezzet duygumuza uygun düşmesi açısından yeni bir kullanım şekli geliştirdim. Bu kullanım şekli şu anda sadece ülkemizde biliniyor. Yeni kullanım şeklini geliştirmemde yakın çevremdeki kullananlar etkili oldu. Kullanırken özellikle çocuklarda karşılaştıkları sorunlar belirleyici oldu.”
Yeni kullanım şekli:
Yetişkin bir kişi için 1 haftada kullanılacak miktar olarak, 100gr. çörekotu öğütülür ve bekletilmeden,100-150gr. pekmez ve 200gr. tahinle karıştırılır. Sabahları bir tatlı kaşığı miktarında tüketilir.
Not: Çocukların isteyerek yemesi için karışıma 25gr. kakao ilave edilebilir.
Günümüzde sağlıksız beslenme alışkanlıkları, yapay ve hormonlu gıdalar, genetiği değiştirilmiş gıdalar, hava kirliliği, elektromanyetik kirlilik gibi olumsuz etkilerle özellikle çocuklar küçük yaşlardan itibaren kronik hastalıklara maruz kalıyor, çocukları hastalıklardan korumak için annelere bir formül önerebilir misiniz?
“Anne deyince ergenlik dönemine giren kız çocuklarından itibaren düşünmek gerekir.
Ergenlik döneminden önce çörekotu kullanılmaya başlanırsa, bütün hormon dengeleri sağlanacağı için hem gençlerimiz hem de aileleri rahat ederler. Ergenlik dönemi sıkıntıları bilinmektedir, çörekotu kullanarak bu dönem hem sıkıntısız geçer hem de sağlıklı anne adayları yetişiş olur. Hamilelikten önce 6-8 ay süreyle çörekotu kullanılırsa, hamile kalındığı öğrenildiğinde çörekotu kullanımına ara verilir, doğuma 1 hafta kala tekrar başlanır, emzirme süresi boyunca kullanılır ve emzirme süresi mümkün olduğunca uzatılmalıdır. Böylece anne ve çocuk sağlığı korunmuş olur. Hamilelik ve emzirme döneminde ilaç kullanımı modern tıpta bir kural olarak istenmez. Çünkü çocuk gelişimi çok özel bir durumdur, her müdahale az veya çok zarar verir. Bu zarardan korunmak için hamileliğe hazırlık çok özel bir zorunluluktur, bu şekilde hamilelik ve emzirme dönemi çok daha rahat geçer.”
Çocuklarda en fazla ne kadar süre kullanılmalı, ne kadar zaman ara verildikten sonra tekrar uygulanabilir?
Çocuklarda kullanım süresi yetişkinlerde olduğu gibidir. Yaş gruplarına göre kullanım miktarları değişir.
Yetişkinlerin kullandığı miktar üzerinden:
2-5 yaş arası üçte biri
5-12 yaş arası yarısı
12 yaşından sonra yetişkinler kadar.
Tane olarak mı, yoksa öğütülmüş olarak mı daha etkili?
“Tane olarak çörekotunun yüzeyi mumla kaplı olduğu için sindirilemez. Çörekotu, öğütülmüş olarak hazır satılan şekilde kesinlikle yenmemelidir, çok zararlıdır, sadece haricen kullanılabilir. Yemek üzere hazırlanan çörekotu yeni öğütülüp bekletilmeden tahin ve pekmeze karıştırılmalıdır.”
Çörekotunun yan etkileri var mı?
“Binlerce yıllık kullanım sonuçlarına göre çörekotunun hiçbir yan etkisi görülmemiştir, bu durum yapılan çok sayıdaki bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmıştır.
Sadece kanser tedavisinde bazı hallerde (ışın tedavisi) çörekotu kullanımına ara verilmesi istenebilir.
Çörekotu kullanırken herhangi tedavi görülüyorsa tedavi etkilenmez, çörekotu kullanımına devam edilir.
Çörekotu omega-3 ve omega-6 yağ asitlerini yeterli miktar ve oranda ihtiva ettiğinden kullanım sırasında takviye olarak belirtilen bu yağ asitleri alınmamalıdır.
Çörekotu kan şekerini düşürdüğü için kan şekeri düşük olanlar gerekli tedbiri almalıdır.”
Fırında veya sıcak suda ısınma ile çörekotunun etken maddesinde bir eksilme olur mu?
“Mutfakta çörekotu koku ve lezzeti için kullanılır. Belirtilen kullanım miktarlarına mutfaktaki uygulamalarda ulaşılamaz ve sadece baharat kullanımı gibi düşünülebilir. Mutfaktaki kullanım şeklinde çok değerli şifa kaynağı olan uçucu maddeleri buharlaşarak kaybolur. Bu uçucu maddeler buhar banyosu yoluyla solunarak astım ve kanser gibi hastalıklarda destek olarak uygulanmaktadır.”
Çörekotu yağı da cilt ve saç bakımında, romatizmal ağrılarda halk arasında çok kullanılıyor, saç ve cilt bakımında, romatizmal ağrılarda yağını haricen sürmenin yanında aynı anda tohumunu da dâhilen kullanmak etkiyi arttırır mı?
“Daha önce de belirtildiği gibi esas olan vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmektir, buda genellikle çörekotu yenerek sağlanır. Önemli hastalıklarda dahilen yenir, haricen deriye sürülür ve buhar banyosu yoluyla solunur, böylece çok yönlü olarak vücuda destek verilmiş olur. Kitapta bu kullanım şekilleri ayrıntılı olarak belirtilmektedir.”
Saç dökülesi ve beyazlamasına karşı çörekotunun etkili olduğunu biliyoruz, ancak etkisini uzun sürede gösteriyor ve bilinçsizce kullanılıyor, bilinçli kullanım nasıl olmalı, yıpranmış ve beyazlamış saç bakımı için bize bir formül verebilir misiniz?
"Bu sorudan çörekotunun çok genç yaşlardan itibaren kullanmanın önemi ortaya çıkıyor. Koruyucu olarak çörekotunun kullanılması tedaviden kolay, ucuz ve zahmetsizdir.
Saçlara çörekotu yağı sürülerek saç diplerine parmak uçlarıyla hafifçe masaj yapılabilir. Günaşırı saçlar yıkanıp kurutulur, çörekotu yağı ile saç ve saç diplerine 5 dakika masaj yapılır, 30 dakika sonra yıkanır. Bu şekilde saçlı deri bakımı yapılmış olur, saç dökülmelerine de iyi gelir. Bunun yanında 3 çorba kaşığı öğütülüş çörekotu tohumuna 1 çorba kaşığı sirke ve 3 çorba kaşığı zeytinyağı iyice karıştırılır. Bu karışımla günaşırı saç diplerine hafifçe masaj yapılır, 30 dakika sonra yıkanır. Çörekotu dahilen yenirken bu etkiler daha belirli olur."
Çörekotunu ve yağını satın alırken nelere dikkat etmeliyiz?
“Çörekotu tohumu 2-3mm uzunluğunda mat olmayan siyah renklidir, parmaklar arasında ovulduğunda hoş bir koku (muskat-rezene) verir. Çok küçük taneli çörekotu elek altı olabilir, bu kalitesini düşürür. Çörekotu tohumu öğütüldüğünde bekletilmemelidir, yağı hassas olduğu için çabuk acır (Oksidasyon) ve sıhhate çok zararlı hale gelir. Bu nedenle çörekotu öğütülünce bekletilmeden tahin ve pekmeze karıştırılmalıdır. Öğütülmüş olarak hazır satılan çörekotu kesinlikle yenmez, sadece haricen kullanılabilir veya buhar banyosunda kullanılabilir.
Çörekotu yağı içilecekse açık parlak sarı renkli, kolay akıcı, dibinde tortu olmayan, tadı ve kokusu hoş olan ürünler tercih edilmelidir. Bu özelliklere uymayan çörekotu yağı içilmez, sadece haricen kullanılabilir.”
Son olarak okuyucularımıza çöreotu ile ilgili neler söylemek istersiniz?
“Kendi deneyimlerimi ve yakın çevremdeki kullanım sonuçlarını söylemek yeterli olabilir.
Çörekotu kullanmadan önce yüksek tansiyon, şeker ve midemde helicobackter pylori şikayetlerim nedeniyle ilaç kullanıyordum, 4-5 ay sonra hiçbir ilaca ihtiyacım kalmadı. Şu anda tansiyonum mükemmel. Helicobackter pylori için ikişer antibiyotik tedavisi gördüm, hiçbir faydası olmamıştı. Bu bakteri önlenemezse kansere kadar giden şikayetlere yol açabilmektedir.
Ben artık şikayetçi olmadığım için unuttum, sırt ağrısı, boyun tutulması , eklem ve kas ağrıları da kayboldu.
Komşularımdan yaşlı bir bey 4. kattaki dairesine 8 defa dinlenerek çıkabiliyordu. Çörekotu kullanmaya başladıktan 4-5 ay sonra dairesine dinlenmeden 10-15 kilo yüküyle çıkabiliyor.
Romatizma deneniyle ayağının üzerine basmakta zorlanan bir komşuma şimdi “Avrasya maratonuna hazırlan” diye şaka yapabiliyorum.”