- 31 Aralık 2022
- 142
- 281
- 31
Öncelikle merhabalar. Siteyi takip ediyor, fikirleri akıllıca buluyorum bu sebepten hem dertleşmek hem de varsa birkaç öneri olmak niyetindeyim.
Konunun uzun olacağını baştan belirtip istemeyen kimsenin vaktini ve yorumunu almayayım..
29 yaşında, beş senelik evliyim, Allah'ıma şükürler olsun üç buçuk yaşında afacan bir oğlum var. Evlenene kadar hep akademik olarak başarılı, çalışkan, hep aileme hususi bir şekilde yaranma çabası olan biriydim. Ama bu akademik başarı ve çalışkan olmak bana beklediğim gibi bir iş olanağı sağlamak şöyle dursun, kısmetsizmişim gibi her kapıdan döndürdü. Öyle ki temizlik görevlisi olarak bile başvursam( asla küçümsemek değil, akademik değersizlik hissi) kabul görmeyeceğimi düşünmeye başladım, belki de bu hissi çektim bilmiyorum.
O zamanlarda evlilik, ev, eşya vs şuan ki kadar ütopik olmadığından birkaç destekle, düğün takıları, kredi vs bi ev alarak borçlanıp evlendik. Çalışmıyorum tabi bu süreçte. Derken evlendikten üç ay kadar sonra burada açıklayamayacağım ama seneler önce hobi edinerek yaptığım, çok çok imkansız bir yetenek iş olarak önüme konuldu. Çok büyük paraların döndüğü, gerçekten inanması güç bir durum yaşadım. İnanamadım başlangıçta, işi özet geçecek olursam ana hatlarıyla, başka ülkelere animasyon senaryosu oluşturmak gibi düşünebilirsiniz. Gel zaman git zaman, bizim ne borç kaldı, ne dert. Şükürler olsun araba arsa vs herşeyi hallettik evladımız dünyaya geldi. Tabi bu süreçte beni rahatsız eden en büyük şey, hala hala hala aileme yaranma çabasındayım. Elime geçen beş liranın ikisini onlara vermek onlara harcamak kendime harcamaktan daha önemki. Eşime, evladıma, aileme derken ortada ben en geri plana atıyorum hem de kendi kendimi... Babamı borçlarını ödemek, eşimin hayallerini gerçekleştirmek, çocuğumun iyi ki bu ailede doğmuşum demesi için her türlü madden ve manen fedakarlık..
Sonrasında kız kardeşim bulunduğumuz şehre gelip doğum yaptı, doğum sonrası yeğenimde nadir bir hastalık olduğunu öğrendik. Ameliyatlar, anjiyolar, üç ay yoğun bakım süreci korku senaryoları vs derken kalıcı olarak ( zorunlu tayin isteyip) buraya yerleştiler. Bu kez ven, ailenin ebeveyni gibi annem babam eşim çocuğum kardeşim yeğenim sıralamasına döndüm. Deliler gibi çalışıyorum, sürekli iş alıyorum. Aşırı hareketli çocuğum gündüz durmak bilmiyor, akşam onu uyutup, eşimle ilgilenip o da uyuduktan sonra sabaha kadar işle uğraşıp birkaç saatlik uyku ile ayakta duruyorum. Kardeşimin bebeğindrn sonra annemin çocuk konusundaki desteği de ona kayınca uyumadan yemeden içmeden her şeye yetişmeliyim diye düşünüyorum.
Velhasılı, çocuğun sıkıntılı durumlarından, zamanında müdahale etme fikrinden, aman eksik birşey kalmasın evhamlarımızdan gözüydü kulağıydı organlarıydı, abartısız söylüyorum göstermediğimiz göstermediğimiz dokundurmadığımız bir yer kalmadı. Aktif fzt aldırarak ön gördükleri gelişim geriliği durumlarını bertaraf etmek için, yüzbinlerce harcama yapıldı. Ve ben bu durumda hep olması gerekendim, yapması gerekendim, dil ile denmedi ise de öyle hissettirildim. Evimi değiştirdim oldukça lüks sayılabilecek bir ev aldım, arabamı değiştirdim, toprak aldım ev yaptırdım, ekstra ortak bir dükkan açtım setmayesi tamamen benden olmak üzere. Ve daha nice niceleri. Kıyamadım, hala da kıyamam. Kızgınlık değil benim durumum. Kendime kırılıyorum. Herkese yetişirken kendime geç kalmış gibi hissetsem de kendimi durduramıyorum. Devamlı annemin, yeğenim üzerinden ürettiği felaket senaryoları ile( ki Asla olmayan şeyler, elli doktor görüyor annem gidip buna takılıyor) mücadele edip onu ikna etmeye çalışmak, kardeşime destek olmak, bir şeyden eksik kalmasınlar diye düşünmek.. Bu nereye kadar böyle gider bilmiyorum. Kimseye anlatamıyorum, anlatsam yapıyor ama lafını mı yapıyor diye düşünür diye aklım çıkıyor. Halbuki derdim bu değil asla. Seve seve yapıyorum, kendime yapsam sevinemeyeceğim kadar seviniyorum. Kendime yaptığım gereksiz geliyor, aman sonra alırım diye diye dört sene sonra aldığım telefon gibi..
Kendilerine de ürettikleri senaryolardan yorulduğumu söylesem özellikle annem 'kimim var başka kime anlatayım' diye ağlamaya başlıyor. Beni bu süreçte ne kadar geri plana attığını ( evime gelmediğini, ilgilenmediğini, halim nedir sormadığını, varsa yoksa kardeşim ve yeğenimden başka birşey konuşamadığımızı) ifade ettiğimde ise, aaa avicenna yazıklar olsun kardeşini mi kıskanıyorsun az şeyler yaşamadı ufacık yaşında demesiyle kendimi dünyanın en iğrenç insanı hissediyorum. Oysa olayım bu değil, ufak da olsa denge bekliyorum. Teşekkür takdir var elbet, Allah razı olsunlar da çok. Ancak bunlar için sağlıklı bir kafa ve psikoloji olması gerektiğinden manevi destek beklediğimi ifade ediyorum. Yine sonuç aynı. Telefon tablet vs uzak tutmaya çalıştığım oğlum, temizlik titizlik düzen takıntım ( gece uyumayıp temizlik yapacak, halı püskülü fırçalayacak, haftada bir cam silecek seviye de), hayatımı sürdürmeye çalışıyorum..
Çok uzun oldu, dayanıp okuyan olmamıştır bile belki ama içimi döktüm biraz. Ne olacak bu his hanımlar. Yapma etme diyeceksiniz bende diyorum ama sanki kutsal görevim olmuş bu benim.. Kendim desem önce, midem bulanacak kıvamdayım. Evladım, eşim, kardeşim, yeğenim, annem, babam... Bir ben yokum bu oluşturduğum listenin içinde..
Dua ve iyi dileklerinize talibim.
Konunun uzun olacağını baştan belirtip istemeyen kimsenin vaktini ve yorumunu almayayım..
29 yaşında, beş senelik evliyim, Allah'ıma şükürler olsun üç buçuk yaşında afacan bir oğlum var. Evlenene kadar hep akademik olarak başarılı, çalışkan, hep aileme hususi bir şekilde yaranma çabası olan biriydim. Ama bu akademik başarı ve çalışkan olmak bana beklediğim gibi bir iş olanağı sağlamak şöyle dursun, kısmetsizmişim gibi her kapıdan döndürdü. Öyle ki temizlik görevlisi olarak bile başvursam( asla küçümsemek değil, akademik değersizlik hissi) kabul görmeyeceğimi düşünmeye başladım, belki de bu hissi çektim bilmiyorum.
O zamanlarda evlilik, ev, eşya vs şuan ki kadar ütopik olmadığından birkaç destekle, düğün takıları, kredi vs bi ev alarak borçlanıp evlendik. Çalışmıyorum tabi bu süreçte. Derken evlendikten üç ay kadar sonra burada açıklayamayacağım ama seneler önce hobi edinerek yaptığım, çok çok imkansız bir yetenek iş olarak önüme konuldu. Çok büyük paraların döndüğü, gerçekten inanması güç bir durum yaşadım. İnanamadım başlangıçta, işi özet geçecek olursam ana hatlarıyla, başka ülkelere animasyon senaryosu oluşturmak gibi düşünebilirsiniz. Gel zaman git zaman, bizim ne borç kaldı, ne dert. Şükürler olsun araba arsa vs herşeyi hallettik evladımız dünyaya geldi. Tabi bu süreçte beni rahatsız eden en büyük şey, hala hala hala aileme yaranma çabasındayım. Elime geçen beş liranın ikisini onlara vermek onlara harcamak kendime harcamaktan daha önemki. Eşime, evladıma, aileme derken ortada ben en geri plana atıyorum hem de kendi kendimi... Babamı borçlarını ödemek, eşimin hayallerini gerçekleştirmek, çocuğumun iyi ki bu ailede doğmuşum demesi için her türlü madden ve manen fedakarlık..
Sonrasında kız kardeşim bulunduğumuz şehre gelip doğum yaptı, doğum sonrası yeğenimde nadir bir hastalık olduğunu öğrendik. Ameliyatlar, anjiyolar, üç ay yoğun bakım süreci korku senaryoları vs derken kalıcı olarak ( zorunlu tayin isteyip) buraya yerleştiler. Bu kez ven, ailenin ebeveyni gibi annem babam eşim çocuğum kardeşim yeğenim sıralamasına döndüm. Deliler gibi çalışıyorum, sürekli iş alıyorum. Aşırı hareketli çocuğum gündüz durmak bilmiyor, akşam onu uyutup, eşimle ilgilenip o da uyuduktan sonra sabaha kadar işle uğraşıp birkaç saatlik uyku ile ayakta duruyorum. Kardeşimin bebeğindrn sonra annemin çocuk konusundaki desteği de ona kayınca uyumadan yemeden içmeden her şeye yetişmeliyim diye düşünüyorum.
Velhasılı, çocuğun sıkıntılı durumlarından, zamanında müdahale etme fikrinden, aman eksik birşey kalmasın evhamlarımızdan gözüydü kulağıydı organlarıydı, abartısız söylüyorum göstermediğimiz göstermediğimiz dokundurmadığımız bir yer kalmadı. Aktif fzt aldırarak ön gördükleri gelişim geriliği durumlarını bertaraf etmek için, yüzbinlerce harcama yapıldı. Ve ben bu durumda hep olması gerekendim, yapması gerekendim, dil ile denmedi ise de öyle hissettirildim. Evimi değiştirdim oldukça lüks sayılabilecek bir ev aldım, arabamı değiştirdim, toprak aldım ev yaptırdım, ekstra ortak bir dükkan açtım setmayesi tamamen benden olmak üzere. Ve daha nice niceleri. Kıyamadım, hala da kıyamam. Kızgınlık değil benim durumum. Kendime kırılıyorum. Herkese yetişirken kendime geç kalmış gibi hissetsem de kendimi durduramıyorum. Devamlı annemin, yeğenim üzerinden ürettiği felaket senaryoları ile( ki Asla olmayan şeyler, elli doktor görüyor annem gidip buna takılıyor) mücadele edip onu ikna etmeye çalışmak, kardeşime destek olmak, bir şeyden eksik kalmasınlar diye düşünmek.. Bu nereye kadar böyle gider bilmiyorum. Kimseye anlatamıyorum, anlatsam yapıyor ama lafını mı yapıyor diye düşünür diye aklım çıkıyor. Halbuki derdim bu değil asla. Seve seve yapıyorum, kendime yapsam sevinemeyeceğim kadar seviniyorum. Kendime yaptığım gereksiz geliyor, aman sonra alırım diye diye dört sene sonra aldığım telefon gibi..
Kendilerine de ürettikleri senaryolardan yorulduğumu söylesem özellikle annem 'kimim var başka kime anlatayım' diye ağlamaya başlıyor. Beni bu süreçte ne kadar geri plana attığını ( evime gelmediğini, ilgilenmediğini, halim nedir sormadığını, varsa yoksa kardeşim ve yeğenimden başka birşey konuşamadığımızı) ifade ettiğimde ise, aaa avicenna yazıklar olsun kardeşini mi kıskanıyorsun az şeyler yaşamadı ufacık yaşında demesiyle kendimi dünyanın en iğrenç insanı hissediyorum. Oysa olayım bu değil, ufak da olsa denge bekliyorum. Teşekkür takdir var elbet, Allah razı olsunlar da çok. Ancak bunlar için sağlıklı bir kafa ve psikoloji olması gerektiğinden manevi destek beklediğimi ifade ediyorum. Yine sonuç aynı. Telefon tablet vs uzak tutmaya çalıştığım oğlum, temizlik titizlik düzen takıntım ( gece uyumayıp temizlik yapacak, halı püskülü fırçalayacak, haftada bir cam silecek seviye de), hayatımı sürdürmeye çalışıyorum..
Çok uzun oldu, dayanıp okuyan olmamıştır bile belki ama içimi döktüm biraz. Ne olacak bu his hanımlar. Yapma etme diyeceksiniz bende diyorum ama sanki kutsal görevim olmuş bu benim.. Kendim desem önce, midem bulanacak kıvamdayım. Evladım, eşim, kardeşim, yeğenim, annem, babam... Bir ben yokum bu oluşturduğum listenin içinde..
Dua ve iyi dileklerinize talibim.