Çok garip ve kötü hissediyorum...

krgzzynp

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
29 Ağustos 2015
554
228
31
Biliyorsunuz gerekli veya gereksiz ama çok fazla üzüntü duydum. Terk edilmişlik, kabullenememe, ailevi sorunlarım, işsizliğim.. Her şey o kadar üst üste geldi ki hayattan vazgeçmek istedim. Basit bir girişimim bile oldu hatta. Ama beceremedim.

Yine acı çektim, çekiyorum da. Hayatımı yaşasam da, sabah ders çalışıp, arkadaşlarla gezip, kendimi meşgul etsem de illaki kendimle baş başa kaldığımda çok ama çok üzülüyorum. Son zamanlar da bu sıklaştı.. Hele ki onun artık başka biriyle olduğunnu öğrendiğimden beri.. Bu bana çok acı verdi. Değmese de verdi. Ondan başkası olmamıştı benim için, bize çok inanıyordum ve onu 5 yıl boyunca ilk günden bir eksik sevmedim hiç. Artan bir sevgiyle bağlandım. Ama benimki artarken onunki azalmış işte. Her neyse. Son üç gündür aklımdan çıkmıyor napsam. Onun beni artık sevmeyişi ve hatta başkasına gidişi dayanılmaz bir acı veriyordu kalbime. Utanarak söylüyorum ki bu kez ciddi manada ölmek istedim. Üç gündür sabah 5 e kadar uyumayıp ciddi ciddi düşündüm. Bi ara ona veda mesajımı bile hazırladım. Neden derseniz sandım ki ben gidince beni sever. Yani bi değerim olur onun için. Unutmaz kalbinde taşır. Beni özler.. Yaşadığım müddetçe bu olmaz diye düşündüm. Evet çok aptalcaydı. Ama ben bu gece de düşünüyordum ki karşıma canlı yayında inrihar eden videolar çıktı. Dehşete kapıldım. İliklerime kadar hissettim bunu. Ben bunu yapamam. Beni seven annem var, ablamlar var, dostlarım var. Ben de seviyorum onları. Daha yaşayacağım günler hayaller var. Bu ne çabul gidiş.. O insanlar için çok üzüldüm ama kendime getirdi beni. Ciddi anlamda kendime geldim.

Onu düşündüm.. Bencildim sanırım. Sevilmek için bunu yapmak, onu da sorumlu hissettirmek ne kadar kötü kalpli davrandığımı düşündürdü bana. Bunca zaman ona canımı yaktığın gibi canın yansın, mutlu olama, ben böyle ağladım sen de ağla diye mesajlar attım. Biliyorum umursamıyor gözükse de beni her hatırladığında beni üzdüğünü düşünüp canı yanacak. Ve ben bu gece gördüğüm o ölümler karşısında kendine kızdım. Onu suçladım, bunu hak etti belki de.

Ama ben ona bir mesaj atmak istedim. Sana canı gönülden hakkım varsa helal olsun, ayağın taşa dahi değmesin. Ah etttiğim her şey için üzgünüm. İstediğim belanı bulman değildi. Bir gün Canın yanarsa şayet aklına gelmek istemediğim için yazdım. Başına kötü gelen her şeyde bunu düşüneceğini biliyorum çünkü. İçin rahat olsun, sana bir ahım kalmadı. Hoşçakal..

Ama size sormak istedim. Sanmayın yazmaya bahane arıyorum. Bilmesi gerekiyor mu size soruyorum. Onu affettiğimi, artık ah etmediğimi, hakkımı helal ettiğimi.bilmesi gerekiyor mu? Atmamam gerekiyorsa atmayacağım. Ne yapmalıyım bilemedim. İçi rahat olsun istedim sanırım. Ölüm var cidden ya, belki yarın ölse bunu yapmadığım için pişman olırım. Ya da ben ölsem ona suçluluk hissettiririm. Çok mu hassas düşünüyorum bilmiyorum :/
 
Bence mesaj atmayın.umrunda olsanız başkasına gitmezdi
Kendinizi küçük düşünürsünüz nolur yazmayın :KK43:
 
Bence mesaj atmayın.umrunda olsanız başkasına gitmezdi
Kendinizi küçük düşünürsünüz nolur yazmayın :KK43:
Artık küçük düşmek istemiyorum. Bayaa baya düştüm zaten. Umrunda da değilimdir tabi. O özür bile dilemiyorken ben ona affettim temalı mesajlar atarak saçmalarım demi? Sadece bir gün bunu yapmadığım için pişman hissetmekten korkuyorum
 
Atmayın mesaj.
Her türlü iletişimi kesin.
Biliyorum, söylemesi kolay ama bunu yapmak zorundasınız.
Uzman desteği almanızı öneririm, ya da sıkça dostlarınızla dertleşmeyi.
Anladığım kadarıyla gençsiniz ve o yaşlara dönebilmek ve çektiğiniz acıyı çekebilmek için neler feda etmezdim, bir bilseniz...
Öyle de yaşlı falan değilim 31 yaşımdayım ama hayat akıp gidiyor, tutamıyoruz.
Son zamanlarda kendimde sıkça gördüğüm şeyler var, mesela sevgisizlik.
Yaş ilerledikçe insan donuklaşıyor, o coşku kalmıyor.
Ayrıca eski fotoğraflarıma bakıyorum, gençliğin güzelliği diye bir şey varmış.
Bedendeki güç ise bambaşka, her şeye olan cesaret de.
Bunun gibi sayamadığım nice şeyi, haketmeyen biri uğruna feda etmeyin.
Hiçbiri geri gelmeyen şeyler, anı yaşayın.
Acı çekseniz de acı çekebiliyor olmanın duygusallığından tat alın.

Kendinizle kalmayın bu sürede.
Her yalnız kaldıpınızda kitap okuyun, dizi izleyin.
Sürükleyici bir şeyler yapın, yeni hobiler edinin.
Hayatınızda ona ayırdığınız zamanı ve gücünüzü motivasyon olarak kullanıp baöbaşka şeylere yönelin.
Ne kadar doldurursanız kendinizi, o adam o kadar azalacak hayatınızda.
Ve bir gün bakacaksınız ki kalmamış, tatlı bir yara izi gibi görünce hafid gülümseten bir anı olarak sizinle yaşayacak sadece.
 
Asla atmayın. Zaman zaman ruhumuzu bir duygu sarıyor. O duygunun etkisindeyken hep öyle kalacağız sanıp birşeyler yapıyoruz. Birgün birşey hatırlayıp yine kızacaksınız yine kahredecek yine lanet okuyacaksınız belki. Kendinize zaman tanıyın. Devlet hastanesinden bir psikiyatri randevusu birkaç minik ilaca bakar normale dönmeniz. Hayır hepsi uyutmuyor ve gerçekten iyi geliyor.

İntihar fikrine girmiyorum bile. Beş yıl sonra esamesi bile okunmayacak kalbinizde. Ama kalan 50 yılınızı da yanınıza alıp gitmek mi? Evet bencilce. O anneye yazık günah.
 
Atmayın. Emin olun siz onu affetseniz de, affetmeseniz de o bunu hisseder, etkileri bir şekilde hayatına yansır; ama şu an böyle bir mesaj onun ruhuna değil egosuna dokunur. Gerek yok. Siz kendinize odaklanın artık.

Ölme ihtimalinizi bile ona bağlı düşünüyorsunuz. Bu bir süreç ve geçecek, bunu unutmayın. Bana bir psikoloğum şunu demişti; yakınını kaybeden insanlarla çok çalışmış ve intihar vakaları o uğruna intihar edilen insanda suçluluk ve üzüntüden çok uğruma intihar etti gibi bir kibir yaratıyormuş aslında, bunu da hatırlatın kendinize. Ve lütfen böyle hisler yaşadığınızda bunun sonsuza dek sürmeyeceğini hatırlayın. Geçecek, farazi değil yaşadıklarıma dayanarak bunu söylüyorum.
 
Atmayın mesaj.
Her türlü iletişimi kesin.
Biliyorum, söylemesi kolay ama bunu yapmak zorundasınız.
Uzman desteği almanızı öneririm, ya da sıkça dostlarınızla dertleşmeyi.
Anladığım kadarıyla gençsiniz ve o yaşlara dönebilmek ve çektiğiniz acıyı çekebilmek için neler feda etmezdim, bir bilseniz...
Öyle de yaşlı falan değilim 31 yaşımdayım ama hayat akıp gidiyor, tutamıyoruz.
Son zamanlarda kendimde sıkça gördüğüm şeyler var, mesela sevgisizlik.
Yaş ilerledikçe insan donuklaşıyor, o coşku kalmıyor.
Ayrıca eski fotoğraflarıma bakıyorum, gençliğin güzelliği diye bir şey varmış.
Bedendeki güç ise bambaşka, her şeye olan cesaret de.
Bunun gibi sayamadığım nice şeyi, haketmeyen biri uğruna feda etmeyin.
Hiçbiri geri gelmeyen şeyler, anı yaşayın.
Acı çekseniz de acı çekebiliyor olmanın duygusallığından tat alın.

Kendinizle kalmayın bu sürede.
Her yalnız kaldıpınızda kitap okuyun, dizi izleyin.
Sürükleyici bir şeyler yapın, yeni hobiler edinin.
Hayatınızda ona ayırdığınız zamanı ve gücünüzü motivasyon olarak kullanıp baöbaşka şeylere yönelin.
Ne kadar doldurursanız kendinizi, o adam o kadar azalacak hayatınızda.
Ve bir gün bakacaksınız ki kalmamış, tatlı bir yara izi gibi görünce hafid gülümseten bir anı olarak sizinle yaşayacak sadece.
O kadar haklısınız ki... Yaşım da 25 şu abartılı acılar için büyük bir yaş sanki. Yani ciddi manada psikolojim bozuldu ve psikiyatriye de gidiyorum. Ama kendimi iyileştirmek yine benim elimde anladım. Artık hiçbir şey yapmamak ve sadece iyileşmeye çalışmak en iyisi sanırım.
 
Asla atmayın. Zaman zaman ruhumuzu bir duygu sarıyor. O duygunun etkisindeyken hep öyle kalacağız sanıp birşeyler yapıyoruz. Birgün birşey hatırlayıp yine kızacaksınız yine kahredecek yine lanet okuyacaksınız belki. Kendinize zaman tanıyın. Devlet hastanesinden bir psikiyatri randevusu birkaç minik ilaca bakar normale dönmeniz. Hayır hepsi uyutmuyor ve gerçekten iyi geliyor.

İntihar fikrine girmiyorum bile. Beş yıl sonra esamesi bile okunmayacak kalbinizde. Ama kalan 50 yılınızı da yanınıza alıp gitmek mi? Evet bencilce. O anneye yazık günah.
Evet bunu da düşündüm. Bir ay sonra neden yaptım ki gayet de hak ediyor bile diyebilirim. Hep anlık duygularımla düşüncesizce arıyorum adımlarımı. O yüzden yapmadan önce buraya sordum. Bir tane bile atma mesajı görsem atmayacaktım ki yazanlar da hep atma demiş zaten.

Aslında 7 aydır ilaç da kullanıyorum. Çok düzelmediği gibi kötüleşiyorum da. Ama bu benle ilgili. Onu takip ettiğim, uzak kalmadığım için. Engel olamadım yani. Merak napıyır beni unuttu mu derken baktım ki başkası bile var şimdi de o kız kim ki diye bakarken kendimi tüketip durdum.
Yaşayacağım ya.büyük saçmaladım.
 
Atmayın. Emin olun siz onu affetseniz de, affetmeseniz de o bunu hisseder, etkileri bir şekilde hayatına yansır; ama şu an böyle bir mesaj onun ruhuna değil egosuna dokunur. Gerek yok. Siz kendinize odaklanın artık.

Ölme ihtimalinizi bile ona bağlı düşünüyorsunuz. Bu bir süreç ve geçecek, bunu unutmayın. Bana bir psikoloğum şunu demişti; yakınını kaybeden insanlarla çok çalışmış ve intihar vakaları o uğruna intihar edilen insanda suçluluk ve üzüntüden çok uğruma intihar etti gibi bir kibir yaratıyormuş aslında, bunu da hatırlatın kendinize. Ve lütfen böyle hisler yaşadığınızda bunun sonsuza dek sürmeyeceğini hatırlayın. Geçecek, farazi değil yaşadıklarıma dayanarak bunu söylüyorum.
Kibirlenmese bile bir ay sonra unutacak zaten.. Varken yok sayan için ölmüşüm ne fark eder. Ben kendime, beni sevenlerime, ahiretime yaparım yapacağımı. Artık böyle bir şey düşünmek bile istemiyorum.

Şu üzüntüm bitse, unutsam, kendimi sevsem...her şey ne güzel olacak..
 
O kadar haklısınız ki... Yaşım da 25 şu abartılı acılar için büyük bir yaş sanki. Yani ciddi manada psikolojim bozuldu ve psikiyatriye de gidiyorum. Ama kendimi iyileştirmek yine benim elimde anladım. Artık hiçbir şey yapmamak ve sadece iyileşmeye çalışmak en iyisi sanırım.
Şuan yaşadıklarınızı hayatımın bir döneminde yaşadım, o sebeple daha kolay empati yapabiliyorum.
Benim hayalim okulumun bitmesi ve bir sajil kasabasına yerleşip dalış ile ilgili bir şeyler yapmaktı.
Su altında, bambaşka bir dünyada yaşamak.
O kadar kabuğuma çekilmişim ki, insan iletişimini kesen hayallerin peşindeydim.
Her araba sürüşümde acaba bugün kaza yapar ölür müyüm diye geçerdim direksiyona, ardından hayal kurar cenazemde ağlıyor diye görürdüm.
Ne büyük aptallıkmış.
Biliyor musunuz, ben o adamla evliyim ve 2 çocuğum var.
Kendim bile şaşırıyorum nasıl sevmişim, ne aptalmışım diye.
İşte gençlik, duygular fora.
Kendim bile inanamıyorum yazdığım mektuplara, o hislerimden eser yok.
Sanki ben artık başka biriyim, o derece yaş aldıkça değişiylr insan.
Ve onun başkasıyla oluşu sizi derinden yaralayan şey aslında.

Hayırlısı buymuş, sizin için iyi olan olmuş diyelim.
Ve bir zaman sonra tekrar nefes almaya başladığınızda siz de tam benim şuanki halim gibi hissedecek ‘ben deliymişim’ diyeceksiniz.
Sizin aydınlanmanız ayrılık acısı, benimki evlilik belası.
Ama ne şanslısınız, gençsiniz yahu.
Daha ne güzel bir ömür var önünüzde inşallah, tanışılmamış insanlar, gezilmemiş yerler, ortaya çıkmayo bekleyen aşklar, kazanılmamış başarılar...
Hepsi sizi bekliyor.
 
Şuan yaşadıklarınızı hayatımın bir döneminde yaşadım, o sebeple daha kolay empati yapabiliyorum.
Benim hayalim okulumun bitmesi ve bir sajil kasabasına yerleşip dalış ile ilgili bir şeyler yapmaktı.
Su altında, bambaşka bir dünyada yaşamak.
O kadar kabuğuma çekilmişim ki, insan iletişimini kesen hayallerin peşindeydim.
Her araba sürüşümde acaba bugün kaza yapar ölür müyüm diye geçerdim direksiyona, ardından hayal kurar cenazemde ağlıyor diye görürdüm.
Ne büyük aptallıkmış.
Biliyor musunuz, ben o adamla evliyim ve 2 çocuğum var.
Kendim bile şaşırıyorum nasıl sevmişim, ne aptalmışım diye.
İşte gençlik, duygular fora.
Kendim bile inanamıyorum yazdığım mektuplara, o hislerimden eser yok.
Sanki ben artık başka biriyim, o derece yaş aldıkça değişiylr insan.
Ve onun başkasıyla oluşu sizi derinden yaralayan şey aslında.

Hayırlısı buymuş, sizin için iyi olan olmuş diyelim.
Ve bir zaman sonra tekrar nefes almaya başladığınızda siz de tam benim şuanki halim gibi hissedecek ‘ben deliymişim’ diyeceksiniz.
Sizin aydınlanmanız ayrılık acısı, benimki evlilik belası.
Ama ne şanslısınız, gençsiniz yahu.
Daha ne güzel bir ömür var önünüzde inşallah, tanışılmamış insanlar, gezilmemiş yerler, ortaya çıkmayo bekleyen aşklar, kazanılmamış başarılar...
Hepsi sizi bekliyor.
Üzüldüm.. Öylesi severken şimdi o hislerden eser yok diyorsunuz. Çok dizi izledim, çok roman okudum işin hep romantik kısmında takılı kaldım. Ama gerçekler böylesi sanırım. Sevgi de önünde sonunda bitiyor. Yani evlenip yaşamak daha kötü tabi. Hayırlısının böyle olduğuna da çok inanıyorum. Ama hala sevgim olduğu için yokluğuna üzülüyorum. Sevgim bitse de kurtulsam ben de..
 
Üzüldüm.. Öylesi severken şimdi o hislerden eser yok diyorsunuz. Çok dizi izledim, çok roman okudum işin hep romantik kısmında takılı kaldım. Ama gerçekler böylesi sanırım. Sevgi de önünde sonunda bitiyor. Yani evlenip yaşamak daha kötü tabi. Hayırlısının böyle olduğuna da çok inanıyorum. Ama hala sevgim olduğu için yokluğuna üzülüyorum. Sevgim bitse de kurtulsam ben de..
Dram, romantik vb türevlerden uzak durun.
Bolca polisiye, kişisel gelişim, hatta komedi türlerine yönelin hem kitap hem dizi seçeneklerinizde.
Kendinizle kaliteli zaman geçirmenin başlangıcıdır bu.
Onu hatırlatan her şey ile son kez yüzleşin, en sevdiğiniz mekan, şarkınız, hediyeler vs.
Ve atın gitsin, hepsine ağlayarak veda edin.
Aynı bir ölüm gibi, ayrılın bedenen o anılardan ama gerekirse göğüre böğüre ağlayarak.

Sonrası daha kolay, sevgi denen şey çok koşullı bir duygu.
Anne sevgisine karşılıksız derler ama inanmam, herkes kendi evladını sever.
Öyle olmasa idi, başkasının çocuğunu da aynı severlerdi.
Herkes kendi doğurduğunu ya da evlat edindiğine adıyorsa hayatını, anne sevgisi bile ‘kendinin olana koşullu’ ise, sizin sevginizin bitmemesi olanaksız.
Rahat olun, bitecek.
 
Evet bunu da düşündüm. Bir ay sonra neden yaptım ki gayet de hak ediyor bile diyebilirim. Hep anlık duygularımla düşüncesizce arıyorum adımlarımı. O yüzden yapmadan önce buraya sordum. Bir tane bile atma mesajı görsem atmayacaktım ki yazanlar da hep atma demiş zaten.

Aslında 7 aydır ilaç da kullanıyorum. Çok düzelmediği gibi kötüleşiyorum da. Ama bu benle ilgili. Onu takip ettiğim, uzak kalmadığım için. Engel olamadım yani. Merak napıyır beni unuttu mu derken baktım ki başkası bile var şimdi de o kız kim ki diye bakarken kendimi tüketip durdum.
Yaşayacağım ya.büyük saçmaladım.

Ay tabiki yaşayacaksın ya. Yemişim elin kıymet bilmez hödüğünü.
Hayat seni bekliyor.
 
Dram, romantik vb türevlerden uzak durun.
Bolca polisiye, kişisel gelişim, hatta komedi türlerine yönelin hem kitap hem dizi seçeneklerinizde.
Kendinizle kaliteli zaman geçirmenin başlangıcıdır bu.
Onu hatırlatan her şey ile son kez yüzleşin, en sevdiğiniz mekan, şarkınız, hediyeler vs.
Ve atın gitsin, hepsine ağlayarak veda edin.
Aynı bir ölüm gibi, ayrılın bedenen o anılardan ama gerekirse göğüre böğüre ağlayarak.

Sonrası daha kolay, sevgi denen şey çok koşullı bir duygu.
Anne sevgisine karşılıksız derler ama inanmam, herkes kendi evladını sever.
Öyle olmasa idi, başkasının çocuğunu da aynı severlerdi.
Herkes kendi doğurduğunu ya da evlat edindiğine adıyorsa hayatını, anne sevgisi bile ‘kendinin olana koşullu’ ise, sizin sevginizin bitmemesi olanaksız.
Rahat olun, bitecek.
Doğru diyorsunuz. Ama benim şu an elim gitmiyor ondan kalanları atmaya. Denedim çok canım yandı yapamadım... Kaldırdım bi kenarda bekliyor. Yine atamayacağım galiba :KK43: bakmıyorum açıp. Zamanla soğuyunca atarım diyorum
 
Şuan yaşadıklarınızı hayatımın bir döneminde yaşadım, o sebeple daha kolay empati yapabiliyorum.
Benim hayalim okulumun bitmesi ve bir sajil kasabasına yerleşip dalış ile ilgili bir şeyler yapmaktı.
Su altında, bambaşka bir dünyada yaşamak.
O kadar kabuğuma çekilmişim ki, insan iletişimini kesen hayallerin peşindeydim.
Her araba sürüşümde acaba bugün kaza yapar ölür müyüm diye geçerdim direksiyona, ardından hayal kurar cenazemde ağlıyor diye görürdüm.
Ne büyük aptallıkmış.
Biliyor musunuz, ben o adamla evliyim ve 2 çocuğum var.
Kendim bile şaşırıyorum nasıl sevmişim, ne aptalmışım diye.
İşte gençlik, duygular fora.
Kendim bile inanamıyorum yazdığım mektuplara, o hislerimden eser yok.
Sanki ben artık başka biriyim, o derece yaş aldıkça değişiylr insan.
Ve onun başkasıyla oluşu sizi derinden yaralayan şey aslında.

Hayırlısı buymuş, sizin için iyi olan olmuş diyelim.
Ve bir zaman sonra tekrar nefes almaya başladığınızda siz de tam benim şuanki halim gibi hissedecek ‘ben deliymişim’ diyeceksiniz.
Sizin aydınlanmanız ayrılık acısı, benimki evlilik belası.
Ama ne şanslısınız, gençsiniz yahu.
Daha ne güzel bir ömür var önünüzde inşallah, tanışılmamış insanlar, gezilmemiş yerler, ortaya çıkmayo bekleyen aşklar, kazanılmamış başarılar...
Hepsi sizi bekliyor.
Aynısı bende de var. Tek fark cocugum yok. Nasıl bir insanmışım nasıl görmemişim acaba diyorum ve bu bir kac aydır bunu düşünüyorum.
 
Mümin Sekmanin hersey seninle baslar adli kitabini okumani oneririm. Sıkıntılı zamanlarini daha güclü atlatirsin. Ve birak giden gitsin. Evcil hayvan besle,hergun gunes dogmadan 10 dk once yuruyuse cik,kitap oku. Onun biraktigi boslugu bunlarla doldur. O aklina gelince iliskideki kotu zamanlarinizi dusun,sana yaptigi kotu seyleri dusun zaten bunlari dusundukce unutacaksin :)
 
ilk erkek arkadasimla 5 yil beraber oldum. aldatildim hakarete ugradim iftiraya ugradim okul hayatim bile bitiyordu neredeyse. ben de acaba arasam mi mesaj atsam mi diye dusunuyordum ki telefon numarami degistirdim. hayata kaldigim yerden basladim. baska sevgilim oldu 4 yil surdu o da aldatti aha dedim ben aldatilacak kadar kotuyum. sonra esim cikti karsima 2 tane dunya tatlisi evladim var degmez simdi osmi bile zor aklima geliyor. gecenlerde sosyal medyada taniyor olabileceklerinizde cikti ortak arkadas cok nereden taniyorum ben bubismi diye dusunurken farkettim. geceleri uykumu kesen sarkilar dinleyip agladigim adamdi. demem o ki geciyor gidiyor. guclu ol hayata karis. bahar geldi boyle seyler dusunmen cok normal ama hayat cok guzel sen parla ask seni elbet bulur.
 
Senin ah edip etmemen adamın umurunda olsa zaten bu kadar sürede yeni biriyle olmazdı merak etme aklına bile gelmiyorsun. Sen de en kısa zamanda yoluna bak. Anlaşamamış ayrılmışsınız ne var bunda bu kadar büyütecek ölecek bitecek anlamıyorum. İnsanlar 20 yıllık eşinden ayrılıyor da bu kadar yıkılmıyor...
 
Hayat seni olgunlaştırıyor. Hiç bu açıdan baktın mı?

Acılara karşı direnç kazanıyorsun yavaş yavaş. Bugün farkında değilsin ama bir beş sene sonra bugünleri; ölme isteğini düşünüp kendinden utanacaksın ve kendine güleceksin emin ol.

Bir şeylere takılıp kalırsan asla arkanda bırakamazsın. Geçmişimizi unutmamalıyız elbette ama unutmamak ile o geçmişe takılıp kalmak aynı şeyler değil. Sen takılıp kalmışsın maalesef. Hemen takıldığın o yerden kurtulman gerekli. Nasıl kurtulacağın sana kalmış ama şunu unutmamalısın; olan hiçbir zaman geride kalana değil, bu dünyadan gidene olur. Bir şekilde herkes hayatına devam eder ama sen hayattan gitmiş olursun. Baş edemeyeceğini düşündüğün acıyla baş edebilen milyonlarca insan var.

Sevdiğin, seni seven insanlara böyle bir acı yaşatmak onları yıkar. Özellikle anneni, ablanı hayatları boyunca bir vicdan azabına azabına mahkûm eder ve yaşarken öldürürsün. Çünkü hep zamanı geri sarmayı dileyip dururlar. Seni değil, kendilerini suçlarlar. Zaman zaman kavga edebilirsiniz, ben neden yaşıyorum gibi düşüncelere kapılabilirsin. Böyle durumlarda, anneni veya ablanı tercih etmeye kalktığın şekilde kaybettiğini düşün; hayatın boyunca kendini affedebilir misin? Her aklına gelişinde büyük ihtimalle gözümün önünde eriyip gittiğini nasıl göremedim diye kendini tüketirsin.

Küçük yaşta arkadaşını intihar yolu ile kaybettim ve o acı asla geçmiyor. 10 sene olacak birkaç hafta sonra ve aklıma gelmeyen bir Allah'ın günü yok. O olaydan sadece birkaç gün öncesine gidebilmek için bugün birçok şeyden feragat edebilirim. Okulun son ayları hayalet gibi geçti. Psikolojim bozuldu. İkinci seneye başladığımızda yarım dönemin sonunda okulu bıraktım. Derslere asıldım aklımdan çıkarabilmek için notlarım çok yükseldi, deli gibi ders çalıştım ama bir yerde yıkıldım. Her gün aynı okula gitmek, aynı sınıfın önünden geçmek, aynı merdivenleri inmek, aynı bahçeye çıkmak, aynı kantine gitmek o kadar zordu ki anlatamam. Psikolojik destek alıyordum ama sonunda pes ettim. Sadece arkadaştık biz, fakat kendimi o kadar suçlu hissettim ve hissediyorum ki tarifi yok. Yeterince arkadaş olamamışım gibi. Sadece ben değil, diğer arkadaşlarımda okulu bıraktı. Biz orada kaldık. Hayata devam ediyoruz. Tarifsiz mutluluklar yaşadık herbirimiz ancak asla geçmiyor. Hayatta olsaydı nasıl olurdu şimdi acaba düşüncesi hiç bitmiyor. Kimse kimseye bunları yaşatmamalı. Olan sadece ailene ve seni gerçekten seven insanlara olur. Eminim geçmişe gidebilsek ve şuan hayatta olsa o günlere, o düşüncelere bugün gülüp geçerdi.

Bugünü kendin için bir milad say ve tertemiz bir sayfa aç kendine. Bundan sonra hep mutlu olursun umarım.
 
X