Özellikle çocukluk dönemlerinin en büyük korkularından Diş Hekimi korkusunu yenmek artık çok daha kolay!
D.T. Arzu YALNIZ, diş hekimi korkusunun başlangıcı ile ilgili açıklamasında; Diş hekimi korkusu genelde çocuk yaşlarda başlar. Çünkü korku öğrenilebilir bir histir ve bulaşıcıdır. Çocuk ebeveynlerinden öğrenir ve hisseder. Zincirleme ilerler. Dolayısıyla dişçi korkusunda öncelikli görev anne ve babaya düşüyor. Dişçiyi ve dişçi koltuğunu korku aracı olarak kullanmamaları ve eğer kendilerinin de korkusu varsa bunu çocuğa yansıtmamaları gerekiyor diyor.
Diş hekimleri bu konuda çocuklar için daha hassas davranarak çocukların ilk diş hekimi tecrübelerini güzel bir anı olarak kalmasını sağlamak amacıyla özel şeyler yapılıyor. İlk seansı tanışma olarak düşünüp çocukla uzun sohbetler yapmak onu tedaviye alıştırmanın en başında gelmelidir.
D.T. Arzu YALNIZ şöyle devam ediyor; İkinci seansta birlikte bir şeyler yapmak! Muayeneye getirilen çocukta beliren ilk reaksiyonun korku olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü girdiği atmosfer ona yabancı gelmekte ve doğal olarak belirli olmayan bir tehlikeye reaksiyon olarak verdiği cevap korku olmaktadır. Bu korku, daha önce yaşadığı olaylar karşısında edindiği tecrübeyle de birleşince, çocuğun beyninde diş hekimi şiddetli bir kaygıya dönüşebilir. Bu doğrultuda çocuğun bilinçaltında bulunan korku ve kaygıyı gerektirecek motifleri yıkmak için diş hekiminin çocuğa güven aşılamak adına gereken yöntemleri uygulaması gerekir. Eğer diş hekimi çocuk üzerinde baskın rol oynar ise, çocuğun istediğini vermeyerek onun güvensizliğini kazanabilir.
Bunun sonucunda diş hekimi ancak üçüncü seansta küçük tedavilere başlayabilir. Her seansta ödüllendirme yöntemi ile ağrısız, sızısız yapılan işlemlerle çocukların dişçi ile ilgili güzel anılara sahip olmasına yardımcı olunabilir. Bu aşamada diş hekimi, kısa fakat tekrarlayan sürelerle çocuğun yaşamında ana-baba ve eğiticilerin yerini alır. Daha önce de dediğimiz gibi çocuğun bilincinde önce merak, sonra kaygı uyandırır. Çünkü gerek hekimin kişiliği, gerekse onu çevreleyen âletler çocuk için birer bilinmeyendir. Kendi çevresinde olduğu gibi hekimin yanında da çocuğun ilk aradığı şey güven, daha sonra, yapılan işleme katılmaktır.
Özellikle bizim toplumumuzda her zaman diş hekimlerine karşı bir çekingenlik görülmektedir. Bu durum çocukta daha belirli olup, ilerleyen yaşlara kadar devam eder. Kişinin ilk refleksi hekim karşısında korku duymaktır. Yetişkin birinin ilerleyen yaşına rağmen hekim karşısında korku duyması, geçmişinde edindiği korkuyla ilgili deneyimlerin sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişiyi çocukluğunda korkutarak başarılı olmak belki olanaklı sonuçlar doğurmuş olabilir, fakat diş hekimi konusunda onarımı güç başarısızlıklara yol açtığı kesindir.
Bu doğrultu da ileride böyle bir durumla karşılaşmamak adına kişinin küçük yaşlarda diş hekimine tanışma amacıyla götürülmeleri tavsiye edilir. Hatta bu tanışmalar onların yaş günleri özel günlerine denk getirilebilir veya çok sevdiği bir yere gitmeden önce eğlence maksadıyla diş hekimine götürülebilirler. Böylece kişi ilk diş hekimi deneyiminde ağrısız ve korkusuz bir gün geçirir. Daha sonraki seanslarda ise mümkün olduğunca ağrısız müdahaleler yapılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki çocuklar sadece canlarının yanıp yanmadığını bilir. Olayları doğru bir şekilde yorumlayamazlar. Bu nedenle yapılacak tedavilerin zamana yayılarak yapılması, çocuğun diş hekimleri ile ilgili olumsuz izlenimler edinmemesini sağlar. Bunun sonucunda diş hekimi korkusunun geliştiği bu önemli dönemler sağlıklı bir şekilde atlatılır. Eğer korkular yetişkinlik döneminde de devam ederse yaşam koçları ve psikologlar eşliğinde NLP yöntemleri kullanılarak bilinçaltında korkuya sebep olabilecek motifleri de silmeye yönelik teknikler kullanılabilir.
D.T. Arzu YALNIZ, diş hekimi korkusunun başlangıcı ile ilgili açıklamasında; Diş hekimi korkusu genelde çocuk yaşlarda başlar. Çünkü korku öğrenilebilir bir histir ve bulaşıcıdır. Çocuk ebeveynlerinden öğrenir ve hisseder. Zincirleme ilerler. Dolayısıyla dişçi korkusunda öncelikli görev anne ve babaya düşüyor. Dişçiyi ve dişçi koltuğunu korku aracı olarak kullanmamaları ve eğer kendilerinin de korkusu varsa bunu çocuğa yansıtmamaları gerekiyor diyor.
Diş hekimleri bu konuda çocuklar için daha hassas davranarak çocukların ilk diş hekimi tecrübelerini güzel bir anı olarak kalmasını sağlamak amacıyla özel şeyler yapılıyor. İlk seansı tanışma olarak düşünüp çocukla uzun sohbetler yapmak onu tedaviye alıştırmanın en başında gelmelidir.
D.T. Arzu YALNIZ şöyle devam ediyor; İkinci seansta birlikte bir şeyler yapmak! Muayeneye getirilen çocukta beliren ilk reaksiyonun korku olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü girdiği atmosfer ona yabancı gelmekte ve doğal olarak belirli olmayan bir tehlikeye reaksiyon olarak verdiği cevap korku olmaktadır. Bu korku, daha önce yaşadığı olaylar karşısında edindiği tecrübeyle de birleşince, çocuğun beyninde diş hekimi şiddetli bir kaygıya dönüşebilir. Bu doğrultuda çocuğun bilinçaltında bulunan korku ve kaygıyı gerektirecek motifleri yıkmak için diş hekiminin çocuğa güven aşılamak adına gereken yöntemleri uygulaması gerekir. Eğer diş hekimi çocuk üzerinde baskın rol oynar ise, çocuğun istediğini vermeyerek onun güvensizliğini kazanabilir.
Bunun sonucunda diş hekimi ancak üçüncü seansta küçük tedavilere başlayabilir. Her seansta ödüllendirme yöntemi ile ağrısız, sızısız yapılan işlemlerle çocukların dişçi ile ilgili güzel anılara sahip olmasına yardımcı olunabilir. Bu aşamada diş hekimi, kısa fakat tekrarlayan sürelerle çocuğun yaşamında ana-baba ve eğiticilerin yerini alır. Daha önce de dediğimiz gibi çocuğun bilincinde önce merak, sonra kaygı uyandırır. Çünkü gerek hekimin kişiliği, gerekse onu çevreleyen âletler çocuk için birer bilinmeyendir. Kendi çevresinde olduğu gibi hekimin yanında da çocuğun ilk aradığı şey güven, daha sonra, yapılan işleme katılmaktır.
Özellikle bizim toplumumuzda her zaman diş hekimlerine karşı bir çekingenlik görülmektedir. Bu durum çocukta daha belirli olup, ilerleyen yaşlara kadar devam eder. Kişinin ilk refleksi hekim karşısında korku duymaktır. Yetişkin birinin ilerleyen yaşına rağmen hekim karşısında korku duyması, geçmişinde edindiği korkuyla ilgili deneyimlerin sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişiyi çocukluğunda korkutarak başarılı olmak belki olanaklı sonuçlar doğurmuş olabilir, fakat diş hekimi konusunda onarımı güç başarısızlıklara yol açtığı kesindir.
Bu doğrultu da ileride böyle bir durumla karşılaşmamak adına kişinin küçük yaşlarda diş hekimine tanışma amacıyla götürülmeleri tavsiye edilir. Hatta bu tanışmalar onların yaş günleri özel günlerine denk getirilebilir veya çok sevdiği bir yere gitmeden önce eğlence maksadıyla diş hekimine götürülebilirler. Böylece kişi ilk diş hekimi deneyiminde ağrısız ve korkusuz bir gün geçirir. Daha sonraki seanslarda ise mümkün olduğunca ağrısız müdahaleler yapılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki çocuklar sadece canlarının yanıp yanmadığını bilir. Olayları doğru bir şekilde yorumlayamazlar. Bu nedenle yapılacak tedavilerin zamana yayılarak yapılması, çocuğun diş hekimleri ile ilgili olumsuz izlenimler edinmemesini sağlar. Bunun sonucunda diş hekimi korkusunun geliştiği bu önemli dönemler sağlıklı bir şekilde atlatılır. Eğer korkular yetişkinlik döneminde de devam ederse yaşam koçları ve psikologlar eşliğinde NLP yöntemleri kullanılarak bilinçaltında korkuya sebep olabilecek motifleri de silmeye yönelik teknikler kullanılabilir.
