- 7 Şubat 2007
- 99
- 0
- 52
Küçük çocuklarda çizgilere basmadan yürümek, merdivenin veya yolun hep alıştığı ve uğurunu denediği yerden gitmek, bazı şeylere dokunmak veya sayılarla uğraşmak gibi ritüel davranışlar olağandır. Böylece çocuk kendini daha güven içinde hissederek, belki farkında bile olmadığı ama kendisini endişelendiren bazı kötü olayların meydana gelmesini bilinçsizce engellemeye çalışmaktadır.
Özellikle güvensiz, utangaç, kendisini sürekli kontrol etmeye çalışan çocuklarda, endişelendikleri zaman daha çok görülür. Üzerinde durulmadığı ve çocuğun kendine daha çok güvenebilmesi sağlandığı, korku ve endişeleri giderildiği zaman bu saplantı ve davranışlar genellikle pek bir iz bırakmadan geçer.
Bu güvensiz ve endişeli kişilik yapısındaki çocuklarda daha büyük yaşlarda Obsesif Kompülsif bozukluk tablosu ortaya çıkabilir.
Obsesyon, insanın zihnine zorla ve kalıplaşmış biçimde tekrar tekrar giren ısrarlı düşünce, duygu, söz, imge ve duyumlardır. Saçma ve anlamsız gelmesine rağmen karşın bunları zihninden atamaz, kurtulamaz.
”O pis yere dokundum, şimdi bana mikrop geçecek” gibi bir düşüncenin doğru olmadığını başkalarına da söyler, ancak bu fikri silip atamaz ve bu düşünce zihnini devamlı işgal eder. Buna direnemeyip tekrar tekrar ellerini yıkamasına ise kompülsiyon denir., yani düşünce artık eyleme dönüşmüştür. Kompülsiyon, obsesyonları yerine getirme eylemidir.
Çocukların yaklaşık 3:1000’de bu tür obsesif bozukluk görülebilir. Bu çocukların ailelerinde de bu tip bozukluklar saptanmıştır. Bunun genetik bir yönü olduğu kadar, çocuğun böyle bir ailede yetiştirilmesinin ve onlarla özdeşleşmesinin de etkili olabileceği düşünülür.
Bu bozuklukta davranışçı tedavi yöntemi ve psikoterapi çoğu kez tercih edilen tedavi biçimidir. Nadiren ilaçla tedaviye gidilmektedir.
Özellikle güvensiz, utangaç, kendisini sürekli kontrol etmeye çalışan çocuklarda, endişelendikleri zaman daha çok görülür. Üzerinde durulmadığı ve çocuğun kendine daha çok güvenebilmesi sağlandığı, korku ve endişeleri giderildiği zaman bu saplantı ve davranışlar genellikle pek bir iz bırakmadan geçer.
Bu güvensiz ve endişeli kişilik yapısındaki çocuklarda daha büyük yaşlarda Obsesif Kompülsif bozukluk tablosu ortaya çıkabilir.
Obsesyon, insanın zihnine zorla ve kalıplaşmış biçimde tekrar tekrar giren ısrarlı düşünce, duygu, söz, imge ve duyumlardır. Saçma ve anlamsız gelmesine rağmen karşın bunları zihninden atamaz, kurtulamaz.
”O pis yere dokundum, şimdi bana mikrop geçecek” gibi bir düşüncenin doğru olmadığını başkalarına da söyler, ancak bu fikri silip atamaz ve bu düşünce zihnini devamlı işgal eder. Buna direnemeyip tekrar tekrar ellerini yıkamasına ise kompülsiyon denir., yani düşünce artık eyleme dönüşmüştür. Kompülsiyon, obsesyonları yerine getirme eylemidir.
Çocukların yaklaşık 3:1000’de bu tür obsesif bozukluk görülebilir. Bu çocukların ailelerinde de bu tip bozukluklar saptanmıştır. Bunun genetik bir yönü olduğu kadar, çocuğun böyle bir ailede yetiştirilmesinin ve onlarla özdeşleşmesinin de etkili olabileceği düşünülür.
Bu bozuklukta davranışçı tedavi yöntemi ve psikoterapi çoğu kez tercih edilen tedavi biçimidir. Nadiren ilaçla tedaviye gidilmektedir.