Hastalık oluşturan mikroorganizmaların (bakteri ve virüsler) zararsız hale getirildikten sonra vücuda uygulanarak o hastalıktan koruyacak olan antikor yapımının sağlamasına aşılama adı verilir.
Ülkemizde her yıl aşı ile korunabilir hastalıklar nedeniyle yaklaşık 12000 bebeğin öldüğü düşünülürse aşılamanın ve tekrarı gereken aşıların takibinin önemi daha çok ortaya çıkmaktadır.
Aşılar içerdikleri zayıf ve/veya ölü mikroorganizmalarla veya bunların zararsızlaştırılmış ürünleriyle immün sistemi uyararak hücresel veya humoral (sıvısal) bağışıklık yanıtını oluştururlar. Bu şekilde bir uygulama ile hastalık oluşmadan o hastalığa karşı vücutta bir direnç meydana gelmiş olur. Unutulmamalıdır ki hiçbir aşı (aktif bağışıklama) o hastalığı geçirmiş olmakla (doğal bağışıklama) kazanılan bağışıklık kadar etkili bir cevap oluşturamaz.
1) Aşılamada Temel İlkeler:
• Aşılama zamanı geldiğinde çocuk orta veya ağır derecede hasta ise aşılama ertelenir.
• 38,2 ºC'nin altında ateşle seyreden hafif ishal veya üst solunum yolu enfeksiyonu gibi bir hastalığı olmakla beraber, genel durumu iyi olan bebeklere aşı yapılabilir.
• Prematüre bebeklerde ne kadar erken doğduğuna bakılmaksızın; doğduğu gün dikkate alınarak zamanında doğan bebeklerde olduğu gibi uygun olan aylarda aşılama yapılır ve aşı dozlarının azaltılması gerekmez (Hepatit B aşısının yapılabilmesi için bebek ağırlığının 2 kg, boğmaca ve verem aşılarının yapılabilmesi için ise ağırlığın 3 kg olması beklenir).
• Annenin veya ailede herhangi birinin gebe olması aşılamaya engel değildir; sadece çevrede, bağışıklık sistemi hastalığı olan veya kanser tedavisi veya başka hastalıklar nedeniyle bağışıklık sistemi baskılanmış bireyler varsa canlı aşılar (ağızdan alınan çocuk felci gibi) önerilmez.
• Aşı yapılacak çocukta veya yakın akrabalarında nedeni bilinmeyen allerji öyküsünün olması aşılamaya engel değildir.
• Boğmaca ve kızamık aşısı yapılması gereken çocukların ailelerinde havale öyküsünün bulunması durumunda da aşı yapılabilir.
• Yan etki riskinde artış olmaksızın aynı anda 2 cm aralıklarla birden fazla aşı yapılabilir.
• Yeterli bağışıklığın sağlanabilmesi için belli aralıklarla birden fazla tekrarlanması gereken (karma, çocuk felci, zatürre gibi) aşılarda gecikme olduğu takdirde aşıya kaldığı yerden devam edilir.
• Aşılanma durumu bilinmeyen çocuklar daha önce hiç aşılanmamış gibi kabul edilirler. Daha önce bağışıklık sağlananlara kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve çocuk felci aşılarının tekrar yapılmasının bir sakıncası yoktur.
• Çocuğun emziriliyor olması aşılamaya engel değildir.
• Antibiyotik tedavisi almakta olan veya hastalığı iyileşmekte olan bebeklere aşı yapılabilir.
• Böbrek, kalp, şeker, sinir sitemi, kanser ve kan hastalıkları ile bağışıklık sistemi hastalığı olanlar aşılama için mutlaka uzman bir hekime danışmalıdır.
• Hamilelikte:
a) zararsız olan aşılar: tetanoz, influenza (grip), ölü çocuk felci (IPV), kolera, hepatit
b) yalnızca gerekli durumlarda yapılması gereken aşılar: Verem (BCG), boğmaca, difteri, kızamık, meningokok, pnömokok, kuduz ve kabakulak aşıları.
c) yapılmaması gereken aşılar: canlı çocuk felci (OPV) ve kızamıkçık aşıları.
2) Aşılar Hakkında Genel Bilgiler
Hepatit B Aşısı:
Çocuk doğduktan sonra ilk uygulanabilecek aşıdır. Hepatit B virüsü ile karşılaşan ve bağışıklık olmayan yenidoğan ve süt çocuğu yaş grubunda hastalık geliştiğinde siroz ve karaciğer kanserine (hepatosellüler karsinom) yakalanma ihtimali yüksektir. Bu nedenle Hepatit B aşısı ile erken dönemde aşılanmanın önemi büyüktür. Tüm yenidoğanlara doğumdan hemen sonra hastaneden taburcu olmadan aşı yapılmalıdır. İkinci doz aşı 1-2. aylarda, son doz ise en erken 24. haftadan sonra tamamlanmalıdır. Eğer aşılanmamışsa ileri yaşlardaki çocuklara da benzer şekilde 3 doz aşı yapılmalıdır. Hepatit B virüsü taşıyıcısı olan (HbsAg pozitif) annelerin bebeklerine Hepatit B aşısı ile birlikte doğumu takiben ilk 12 saat içinde 0,5 ml Hepatit B İmmünglobülini yapılmalıdır.
Aşılamadan sonra antikor düzeyine bakmak gerekmez, ancak tesadüfen negatif olduğu tespit edilenlere antikor pozitifleşene kadar aşılamaya devam edilmelidir. Aşılamaya farklı firmanın ürünleri ile devam edilmesinde bir sakınca yoktur.
Aşının yan etkisi azdır. Aşılanan çocukların %1'inde ateş ve aşı yerinde ağrı görülebilir.
Verem aşısı (BCG):
Gelişmekte olan ülkelerde verem (tüberküloz) hastalığına karşı korunmada en etkili yöntem verem aşısıdır. Koruyuculuğu %0- 80 arasındadır. Yan etkisinin daha az olması ve bağışıklama etkinliğinin daha fazla olması nedeniyle 2. veya 3. ayda aşı yapılmalıdır. Altı yaşında PPD deri testi kontrolü ile 2. doz aşı yapılır. Altı yaştan sonra PPD negatif olgulara yapılır. BCG aşısı difteri, tetanoz, boğmaca ve çocuk felci aşıları ile birlikte yapılabilir. Aşıdan 3 ay sonra PPD kontrolü önerilir ve negatifse tekrar aşılama yapılmalıdır. Aşı daima sol omuz adalesi üzerindeki deri içine yapılır ve aşıdan sonraki 3 gün boyunca banyo yapılmamalıdır. Aşı yerinde 2-3 hafta içinde önce kırmızımsı, hafif kabarık bir döküntü olur, daha sonra yara kabuklanır ve küçük bir iz bırakır.
Karma Aşı (Difteri, Boğmaca, Tetanoz aşısı):
Özellikle çocukluk yaş grubunda hayatı tehdit eden difteri, boğmaca ve tetanoz hastalığına karşı geliştirilen ve üçü bir arada yapılan bir aşıdır. Ülkemizde 2-4-6. aylarda, 18. ayda ve 4-6 yaş orasında olmak üzere çocukluk döneminde toplam 5 kez yapılmaktadır. Sağlık bakanlığı tarafından tam hücreli boğmaca aşısı içeren karma aşılar sağlık ocaklarında uygulanmaktadır. Ancak hücre içermeyen (asellüler ) boğmaca aşısının bazı özel durumlarda kullanılması önerilebilir. Bu durumlar şunlardır:
>> Tam hücreli aşı uygulandıktan sonra aşı yerinde ya da tüm vücutta reaksiyonları (aşı yerinde şişlik, huzursuzluk, yüksek ateş, ve devamlı ağlama şikayeti) olan çocuklar.
>> Havale nedeniyle tedavi gören veya ateşli havale geçiren çocukları
Altı yaşın üzerindeki çocuklara boğmaca aşısı yapılmaz, difteri tetanoz toksoid (Td) aşısı yapılır. Her 10 yılda bir TD aşısı tekrarlanmalıdır.
Aşı sonrası ateş, uyku hali, kusma, iştahsızlık sıklıkla görülür. Ateş düşürücü ilaçlar ve fizik soğutma yöntemleri ile ateş düşürülmelidir. Aşı yerinde ise kızarıklık, sertlik, hassasiyet gibi reaksiyonlar görülebilir.
Karma aşıdaki bu yan etkilerin daha çok tam hücre içerikli boğmaca aşısına bağlı olduğu bilindiğinden, ekonomik durumu elverişli olan ve hekimin uygun gördüğü hastalara asellüler boğmaca aşısı yapılmaktadır. Çocuk felci aşısı (IPV) ve menenjit aşısı (HİB) aşıları ile birlikte aynı flakon içerisinde ( beşli aşı: DtaB-IPV-HİB) ve bunlara Hepatit B aşısının da eklenmesiyle (altılı aşı: DtaB-IPV-HİB-HBV) tek seferde çoklu bağışıklama da yapılabilir.
Çocuk Felci Aşısı:
Dünyada ülkemizin de içinde bulunduğu 17 ülkede çocuk felci hastalığı yok edilmemişken; son yıllarda ülkemizde başarılı aşılama programları sayesinde yeni çocuk felci hastalığı görülmemektedir. Çocuk felci aşısının canlı (ağızdan verilen) ve inaktif (adale içine yapılan) olmak üzere iki tipi vardır. Ağızdan uygulanan aşıdan sonra ortaya çıkan bağışıklık durumu (sekretuar IgA) adale içine uygulanan aşıdan sonra gelişmez. Bu nedenle çocuk felcinin yok edilemediği ülkelerde ağızdan uygulanan canlı çocuk felci aşısının kullanılması önerilmekte veya ilk dozların inaktif çocuk felci aşısı yapılması durumunda son 1-2 dozun ağızdan yapılmasının önemli olduğu belirtilmektedir.
Çocuk felci aşısı; karma aşı ile birlikte 2,4 ve 6. aylarda, 18 ayda ve 4. yaşta uygulanmaktadır. Emilimin daha iyi olması için; ağızdan verilen çocuk felci aşısından sonra 2 saat süre ile anne sütü, süt, klorlu su ve mama verilmemelidir. Aşıya bağlı en ciddi yan etki olan paralitik hastalık ağızdan yapılan çocuk felci aşılarında ve 2,4 milyon dozda bir görülür. Bağışıklık sistemi yetersizliği olanlarda aşılanmamış erişkinlerde aşıya bağlı paralitik hastalık riski artar. Hamilelere canlı aşı önerilmez.
Menenjit Aşısı (HİB) :
Hemofilus influenza tip B (HİB) 5 yaşın altındaki çocuklarda ciddi mikrobik enfeksiyonların en sık nedenlerinden birisidir. Özellikle 3 yaşın altındaki çocuklarda menenjite sebep olmasının yanı sıra, bebeklerde ve büyük çocuklarda boğaz, kulak, sinüs ve göz enfeksiyonları ile zatürre gibi hayatı tehdit edebilen hastalıklara yol açar. Bu mikroba karşı geliştirilen aşı halk arasında menenjit aşısı olarak bilinmektedir.
HİB aşısı karma ve çocuk felci aşılarıyla (ayrı ayrı veya beşli aşı şeklinde tek doz) birlikte 2, 4 ve 6. aylarda yapılabilir. 18. ayda tekrar edilir. Altıncı aydan sonra ilkkez yapıldığında 1 yaşına kadar 1 ay arayla 2 doz ve 1 yıl sonra olmak üzere 3 doz, 1 yaşından sonra 2 ay arayla 2 doz ve 2 yaşından sonra ise tek doz yapılır. Aşının yan etkisi sık görülmez. Ateş, aşı yerinde şişlik, kızarıklık ve ağrı gibi genellikle 12-24 saat kadar devam eden reaksiyonlar görülebilir.
Kızamık, kızamıkçık, Kabakulak Aşısı:
Dünyada yılda 1,5 milyon çocuğun kızamıktan öldüğü sanılmaktadır. Anneden geçen koruyucu antikor dediğimiz maddeler bebeği ilk 6 ayda kızamığa karşı korur. Daha sonra antikor düzeyi giderek düşer. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde 9. ayda kızamık aşısı yapılır ve 15. ayda tekrar edilir. Ülkemizde de daha önce bu şekilde yapılırken 01.01.2006 tarihinden itibaren 12. ayda tek doz kızamık kızamıkçık ve kabakulak aşısı uygulamasına geçilmiştir. İkinci doz ise ilköğretim 1. sınıfta (4-6 yaşlar arasında) yapılmaktadır.
Üçlü KKK aşısının önemli bir yan etkisi yoktur. Daha çok içindeki kızamık aşısına bağlı hafif ateş ve aşıdan 7-10 gün sonra bir döküntü görülebilir.
Su Çiçeği Aşısı:
Suçiçeği hastalığından sonra yan etki olarak mikrobik cilt hastalıkları , karaciğerde etkilenme, zatürre ve beyin etkilenmesi görülebilmektedir. Gebeliğin ilk 5 ayı içerisinde Suçiçeği geçirilmesi doğacak bebekte ciddi sakatlıklara neden olabilmektedir. Aşılanan çocuklarda Suçiçeği ya hiç görülmez ya görülse bile hafif seyreder, ateş 38 ºC'yi geçmez ve döküntülerin sayısı da gerçek hastalığa göre oldukça azdır.
12 ay-13 yaş arasındaki suçiçeği geçirmemiş ve aşılanmamış çocuklara 1 doz aşı önerilmektedir. 13 yaşından sonraki kişilere ise daha önce hastalık geçirilmemişse 1-2 ay arayla 2 doz aşı önerilmektedir.
Aşının yan etkisi oldukça azdır. Aşılana çocukların %7'sinde aşıdan sonraki 1 ay içinde hafif seyirli Suçiçeği benzeri döküntüler görülebilir.
Ülkemizde her yıl aşı ile korunabilir hastalıklar nedeniyle yaklaşık 12000 bebeğin öldüğü düşünülürse aşılamanın ve tekrarı gereken aşıların takibinin önemi daha çok ortaya çıkmaktadır.
Aşılar içerdikleri zayıf ve/veya ölü mikroorganizmalarla veya bunların zararsızlaştırılmış ürünleriyle immün sistemi uyararak hücresel veya humoral (sıvısal) bağışıklık yanıtını oluştururlar. Bu şekilde bir uygulama ile hastalık oluşmadan o hastalığa karşı vücutta bir direnç meydana gelmiş olur. Unutulmamalıdır ki hiçbir aşı (aktif bağışıklama) o hastalığı geçirmiş olmakla (doğal bağışıklama) kazanılan bağışıklık kadar etkili bir cevap oluşturamaz.
1) Aşılamada Temel İlkeler:
• Aşılama zamanı geldiğinde çocuk orta veya ağır derecede hasta ise aşılama ertelenir.
• 38,2 ºC'nin altında ateşle seyreden hafif ishal veya üst solunum yolu enfeksiyonu gibi bir hastalığı olmakla beraber, genel durumu iyi olan bebeklere aşı yapılabilir.
• Prematüre bebeklerde ne kadar erken doğduğuna bakılmaksızın; doğduğu gün dikkate alınarak zamanında doğan bebeklerde olduğu gibi uygun olan aylarda aşılama yapılır ve aşı dozlarının azaltılması gerekmez (Hepatit B aşısının yapılabilmesi için bebek ağırlığının 2 kg, boğmaca ve verem aşılarının yapılabilmesi için ise ağırlığın 3 kg olması beklenir).
• Annenin veya ailede herhangi birinin gebe olması aşılamaya engel değildir; sadece çevrede, bağışıklık sistemi hastalığı olan veya kanser tedavisi veya başka hastalıklar nedeniyle bağışıklık sistemi baskılanmış bireyler varsa canlı aşılar (ağızdan alınan çocuk felci gibi) önerilmez.
• Aşı yapılacak çocukta veya yakın akrabalarında nedeni bilinmeyen allerji öyküsünün olması aşılamaya engel değildir.
• Boğmaca ve kızamık aşısı yapılması gereken çocukların ailelerinde havale öyküsünün bulunması durumunda da aşı yapılabilir.
• Yan etki riskinde artış olmaksızın aynı anda 2 cm aralıklarla birden fazla aşı yapılabilir.
• Yeterli bağışıklığın sağlanabilmesi için belli aralıklarla birden fazla tekrarlanması gereken (karma, çocuk felci, zatürre gibi) aşılarda gecikme olduğu takdirde aşıya kaldığı yerden devam edilir.
• Aşılanma durumu bilinmeyen çocuklar daha önce hiç aşılanmamış gibi kabul edilirler. Daha önce bağışıklık sağlananlara kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve çocuk felci aşılarının tekrar yapılmasının bir sakıncası yoktur.
• Çocuğun emziriliyor olması aşılamaya engel değildir.
• Antibiyotik tedavisi almakta olan veya hastalığı iyileşmekte olan bebeklere aşı yapılabilir.
• Böbrek, kalp, şeker, sinir sitemi, kanser ve kan hastalıkları ile bağışıklık sistemi hastalığı olanlar aşılama için mutlaka uzman bir hekime danışmalıdır.
• Hamilelikte:
a) zararsız olan aşılar: tetanoz, influenza (grip), ölü çocuk felci (IPV), kolera, hepatit
b) yalnızca gerekli durumlarda yapılması gereken aşılar: Verem (BCG), boğmaca, difteri, kızamık, meningokok, pnömokok, kuduz ve kabakulak aşıları.
c) yapılmaması gereken aşılar: canlı çocuk felci (OPV) ve kızamıkçık aşıları.
2) Aşılar Hakkında Genel Bilgiler
Hepatit B Aşısı:
Çocuk doğduktan sonra ilk uygulanabilecek aşıdır. Hepatit B virüsü ile karşılaşan ve bağışıklık olmayan yenidoğan ve süt çocuğu yaş grubunda hastalık geliştiğinde siroz ve karaciğer kanserine (hepatosellüler karsinom) yakalanma ihtimali yüksektir. Bu nedenle Hepatit B aşısı ile erken dönemde aşılanmanın önemi büyüktür. Tüm yenidoğanlara doğumdan hemen sonra hastaneden taburcu olmadan aşı yapılmalıdır. İkinci doz aşı 1-2. aylarda, son doz ise en erken 24. haftadan sonra tamamlanmalıdır. Eğer aşılanmamışsa ileri yaşlardaki çocuklara da benzer şekilde 3 doz aşı yapılmalıdır. Hepatit B virüsü taşıyıcısı olan (HbsAg pozitif) annelerin bebeklerine Hepatit B aşısı ile birlikte doğumu takiben ilk 12 saat içinde 0,5 ml Hepatit B İmmünglobülini yapılmalıdır.
Aşılamadan sonra antikor düzeyine bakmak gerekmez, ancak tesadüfen negatif olduğu tespit edilenlere antikor pozitifleşene kadar aşılamaya devam edilmelidir. Aşılamaya farklı firmanın ürünleri ile devam edilmesinde bir sakınca yoktur.
Aşının yan etkisi azdır. Aşılanan çocukların %1'inde ateş ve aşı yerinde ağrı görülebilir.
Verem aşısı (BCG):
Gelişmekte olan ülkelerde verem (tüberküloz) hastalığına karşı korunmada en etkili yöntem verem aşısıdır. Koruyuculuğu %0- 80 arasındadır. Yan etkisinin daha az olması ve bağışıklama etkinliğinin daha fazla olması nedeniyle 2. veya 3. ayda aşı yapılmalıdır. Altı yaşında PPD deri testi kontrolü ile 2. doz aşı yapılır. Altı yaştan sonra PPD negatif olgulara yapılır. BCG aşısı difteri, tetanoz, boğmaca ve çocuk felci aşıları ile birlikte yapılabilir. Aşıdan 3 ay sonra PPD kontrolü önerilir ve negatifse tekrar aşılama yapılmalıdır. Aşı daima sol omuz adalesi üzerindeki deri içine yapılır ve aşıdan sonraki 3 gün boyunca banyo yapılmamalıdır. Aşı yerinde 2-3 hafta içinde önce kırmızımsı, hafif kabarık bir döküntü olur, daha sonra yara kabuklanır ve küçük bir iz bırakır.
Karma Aşı (Difteri, Boğmaca, Tetanoz aşısı):
Özellikle çocukluk yaş grubunda hayatı tehdit eden difteri, boğmaca ve tetanoz hastalığına karşı geliştirilen ve üçü bir arada yapılan bir aşıdır. Ülkemizde 2-4-6. aylarda, 18. ayda ve 4-6 yaş orasında olmak üzere çocukluk döneminde toplam 5 kez yapılmaktadır. Sağlık bakanlığı tarafından tam hücreli boğmaca aşısı içeren karma aşılar sağlık ocaklarında uygulanmaktadır. Ancak hücre içermeyen (asellüler ) boğmaca aşısının bazı özel durumlarda kullanılması önerilebilir. Bu durumlar şunlardır:
>> Tam hücreli aşı uygulandıktan sonra aşı yerinde ya da tüm vücutta reaksiyonları (aşı yerinde şişlik, huzursuzluk, yüksek ateş, ve devamlı ağlama şikayeti) olan çocuklar.
>> Havale nedeniyle tedavi gören veya ateşli havale geçiren çocukları
Altı yaşın üzerindeki çocuklara boğmaca aşısı yapılmaz, difteri tetanoz toksoid (Td) aşısı yapılır. Her 10 yılda bir TD aşısı tekrarlanmalıdır.
Aşı sonrası ateş, uyku hali, kusma, iştahsızlık sıklıkla görülür. Ateş düşürücü ilaçlar ve fizik soğutma yöntemleri ile ateş düşürülmelidir. Aşı yerinde ise kızarıklık, sertlik, hassasiyet gibi reaksiyonlar görülebilir.
Karma aşıdaki bu yan etkilerin daha çok tam hücre içerikli boğmaca aşısına bağlı olduğu bilindiğinden, ekonomik durumu elverişli olan ve hekimin uygun gördüğü hastalara asellüler boğmaca aşısı yapılmaktadır. Çocuk felci aşısı (IPV) ve menenjit aşısı (HİB) aşıları ile birlikte aynı flakon içerisinde ( beşli aşı: DtaB-IPV-HİB) ve bunlara Hepatit B aşısının da eklenmesiyle (altılı aşı: DtaB-IPV-HİB-HBV) tek seferde çoklu bağışıklama da yapılabilir.
Çocuk Felci Aşısı:
Dünyada ülkemizin de içinde bulunduğu 17 ülkede çocuk felci hastalığı yok edilmemişken; son yıllarda ülkemizde başarılı aşılama programları sayesinde yeni çocuk felci hastalığı görülmemektedir. Çocuk felci aşısının canlı (ağızdan verilen) ve inaktif (adale içine yapılan) olmak üzere iki tipi vardır. Ağızdan uygulanan aşıdan sonra ortaya çıkan bağışıklık durumu (sekretuar IgA) adale içine uygulanan aşıdan sonra gelişmez. Bu nedenle çocuk felcinin yok edilemediği ülkelerde ağızdan uygulanan canlı çocuk felci aşısının kullanılması önerilmekte veya ilk dozların inaktif çocuk felci aşısı yapılması durumunda son 1-2 dozun ağızdan yapılmasının önemli olduğu belirtilmektedir.
Çocuk felci aşısı; karma aşı ile birlikte 2,4 ve 6. aylarda, 18 ayda ve 4. yaşta uygulanmaktadır. Emilimin daha iyi olması için; ağızdan verilen çocuk felci aşısından sonra 2 saat süre ile anne sütü, süt, klorlu su ve mama verilmemelidir. Aşıya bağlı en ciddi yan etki olan paralitik hastalık ağızdan yapılan çocuk felci aşılarında ve 2,4 milyon dozda bir görülür. Bağışıklık sistemi yetersizliği olanlarda aşılanmamış erişkinlerde aşıya bağlı paralitik hastalık riski artar. Hamilelere canlı aşı önerilmez.
Menenjit Aşısı (HİB) :
Hemofilus influenza tip B (HİB) 5 yaşın altındaki çocuklarda ciddi mikrobik enfeksiyonların en sık nedenlerinden birisidir. Özellikle 3 yaşın altındaki çocuklarda menenjite sebep olmasının yanı sıra, bebeklerde ve büyük çocuklarda boğaz, kulak, sinüs ve göz enfeksiyonları ile zatürre gibi hayatı tehdit edebilen hastalıklara yol açar. Bu mikroba karşı geliştirilen aşı halk arasında menenjit aşısı olarak bilinmektedir.
HİB aşısı karma ve çocuk felci aşılarıyla (ayrı ayrı veya beşli aşı şeklinde tek doz) birlikte 2, 4 ve 6. aylarda yapılabilir. 18. ayda tekrar edilir. Altıncı aydan sonra ilkkez yapıldığında 1 yaşına kadar 1 ay arayla 2 doz ve 1 yıl sonra olmak üzere 3 doz, 1 yaşından sonra 2 ay arayla 2 doz ve 2 yaşından sonra ise tek doz yapılır. Aşının yan etkisi sık görülmez. Ateş, aşı yerinde şişlik, kızarıklık ve ağrı gibi genellikle 12-24 saat kadar devam eden reaksiyonlar görülebilir.
Kızamık, kızamıkçık, Kabakulak Aşısı:
Dünyada yılda 1,5 milyon çocuğun kızamıktan öldüğü sanılmaktadır. Anneden geçen koruyucu antikor dediğimiz maddeler bebeği ilk 6 ayda kızamığa karşı korur. Daha sonra antikor düzeyi giderek düşer. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde 9. ayda kızamık aşısı yapılır ve 15. ayda tekrar edilir. Ülkemizde de daha önce bu şekilde yapılırken 01.01.2006 tarihinden itibaren 12. ayda tek doz kızamık kızamıkçık ve kabakulak aşısı uygulamasına geçilmiştir. İkinci doz ise ilköğretim 1. sınıfta (4-6 yaşlar arasında) yapılmaktadır.
Üçlü KKK aşısının önemli bir yan etkisi yoktur. Daha çok içindeki kızamık aşısına bağlı hafif ateş ve aşıdan 7-10 gün sonra bir döküntü görülebilir.
Su Çiçeği Aşısı:
Suçiçeği hastalığından sonra yan etki olarak mikrobik cilt hastalıkları , karaciğerde etkilenme, zatürre ve beyin etkilenmesi görülebilmektedir. Gebeliğin ilk 5 ayı içerisinde Suçiçeği geçirilmesi doğacak bebekte ciddi sakatlıklara neden olabilmektedir. Aşılanan çocuklarda Suçiçeği ya hiç görülmez ya görülse bile hafif seyreder, ateş 38 ºC'yi geçmez ve döküntülerin sayısı da gerçek hastalığa göre oldukça azdır.
12 ay-13 yaş arasındaki suçiçeği geçirmemiş ve aşılanmamış çocuklara 1 doz aşı önerilmektedir. 13 yaşından sonraki kişilere ise daha önce hastalık geçirilmemişse 1-2 ay arayla 2 doz aşı önerilmektedir.
Aşının yan etkisi oldukça azdır. Aşılana çocukların %7'sinde aşıdan sonraki 1 ay içinde hafif seyirli Suçiçeği benzeri döküntüler görülebilir.