- 15 Mart 2007
- 285
- 23
ÇOCUĞUN CİNSEL KİMLİK SAPTAMASI
Bir yaşına doğru ,çocuklar davranışlarından ve görünüşlerinden kız ve erkek olarak ayırt edilebilir duruma gelirler.
İki yaşında kız ve erkek çocuklar,yalnız giyinişlerinden ve saçlarından değil,oyunlarından seçtikleri oyuncaklardan ve genel olarak davranışlarından açıkça seçilirler.
Üç yaşına doğru, kız yada erkek oluşlarının bilincine varmışlardır.Oyunlarda kendi cinsinden arkadaşlara yönelme artmıştır.
Kız ve erkek olmakla övünmeler başlamıştır.Şaka yollu “sen erkek değilsin” “kız değilsin” deyince tepki gösterilir.
Başka bir deyişle,duyuş ve davranış olarak kız ve erkek kimliği oluşması sürüp gidecek,ergenlik çağında son biçimini alacaktır.
Cinsel kimliğin yolunda gitmesi kimi temel koşullara bağlıdır.Analı babalı büyüyen bir çocuk bu gelişmeyi önemli bir güçlüğe uğramadan tamamlar.Doğaldır ki ana ve babanın kendi cinsel kimliklerinin olgunlaşmış ve iyice belirlenmiş olması gereklidir.
Erkekte toplumun aradığı nitelikleri taşıyan bir baba,çocuğuna iyi örnek olacaktır Kadının kimliği belirgin bir anne kızına iyi bir özdeşim örneği olduğu gibi ,oğluna da erkek kimliği geliştirmesinde yardımcı olur.
Babanın uygun bir erkek örneği olmadığı çocuklarından uzak kaldığı durumlarda,erkek çocuk cinsel kimliğini geliştirmede bocalayabilir.Örneğin yalnız ablaların,teyzelerin başka bir deyişle kadın örneklerinin bol olduğu bir ev ortamı kız çocuğu için uygun ortamdır ama erkekler için değildir.
Babanın silik,güçsüz güvensiz bir kişiliği varsa erkek çocuk babasını benimsemekte güçlük çeker.
Annenin kadınsı özellik göstermeyişi de,kız çocuk için benzer bir güçlük yaratır.Sevecen,duygusal,yumuşak özellikler yerine sert ve buyrukçu olan, yani erkeksi davranışları belirgin olan bir anne,kız çocuğuna uygun bir örnek olmayacaktır.
Bu durumda yalnız kız çocuğu değil erkek çocukta ana baba kişiliği ortasında kalacaktır.Erkek ve kadın ilişkilerinin ters yüz olup,yer değiştirdiği ailelerde,bütün çocukların kimlikleri etkilenir.Erkeksi özellikleri baskın olan bir anneyle özdeşim yapan bir kız çocuk “Erkek Fatma “gibi davranabilir.Özellikle ana baba arasında çekişme varsa,kız çocuk anası gibi güçlü kararlı ve kendine güvenli olmayı yeğleyecektir.
Erkek kadın ilişkisini bir üstünlük kurma savaşı olarak görecektir.Bu tutum hiç kuşkusuz çocuğun ileride eş seçmesini etkileyecek,karı koca ilişkisini belirleyecektir.
Kimi ailelerde ise böyle rol değişmesi görülmez.Koca,koca kimliğinde,kadında ,kadın kimliğindedir.Ancak kocanın erkeklik anlayışı abartılmıştır. Karısına hiç söz hakkı tanımadan evini yönetmektedir.Kadın eş ve anne olarak silinmiş gibidir. Bu durumda kadınlığı kölelikten ayırt edemeyen bir anne de kızı ve oğlu için iyi bir örnek olamaz.Bu ortamda büyüyen erkek çocuk erkekliği kabadayılıkla karıştırır. Kadına değer vermeyen koca adayları olarak yetişirler.Kız çocuğu ise anasının ezilmiş kişiliğini benimseyebilir.
Babanın evden uzak olduğu,teyze ablaların çok olduğu evlerde böyle çocukların erkek kimliğinden sapmaları daha da kolaylaşır. Üstüne titrenen,evden çıkarılmayan çocuk,arkadaşlıktan da yoksun kalınca,kız kimliği daha da belirginleşir.Sokağa çıksa da erkek çocuklara uyamaz .Onların alayıyla karşılaşır.Oyunlara alınmaz.Erkekler arasında yeri olmadığına gören çocukta kızlara yönelip onlarla kaynaşır.Kendi cinsel kimliğinden uzaklaşan çocuk çıtkırıldım,edilgin ve güvensiz bir kişilik geliştirir. Süslenmeye,kız giysileri giymeye yatkınlık doğar.Önlem alınmakta geç kalınırsa kız yapılı bir erişkin olup çıkar.
Cinsel kimlik karmaşasına sebebiyet veren diğer bir durum ise Doğanın bir yanlışlığı bir oyunu diyebileceğimiz bir bozukluktur.Kimi bebekler kızla oğlan arası bir yapıyla doğarlar.Dış cinsel organları yarı kız yarı erkek görünümündedir.Daha doğrusu her iki cinsin özelliklerini göstermekle birlikte ya kız yada erkek yapısına daha yatkındırlar.
Hekimlik dilinde erselik denen bu durumun anlaşılması kimi zaman gecikir.İç organları kız yapısında olan bir çocuk doğumdan sonraki incelemelerde erkeğe daha yakın dış görünümde olduğu için erkek olarak yetiştirilir.
Üç beş hatta on yaşına gelinceye dek gerçek anlaşılmaz. Anlaşıldığı zaman iş işten geçmiştir. Çünkü 5 yaşına dek erkek olarak büyütülmüş bir çocuğu,iç yapısı kız olduğu için,kıza döndürmek olanaksızdır.
Düzeltici ameliyatlarla,böyle bir çocuk kıza çevrilse de erkek gibi duyup,erkek gibi davranmayı bırakamaz.Çünkü insan yerleşmiş cinsel kimliğini giysi değiştirir gibi çıkarıp atamaz.
Son yıllarda erselik gösteren çocuklarımız erken tanınabilmekte organların onarım kolaylığına göre,kız veya erkek yapıları pekiştirilmekte ve o cinste yetişmeleri sağlanmaktadır.Bu düzeltici işlemler 2-3 yaşından önce yapılırsa çocukta ruhsal bir bocalamaya yol açmaz. 3 yaşından sonra ise çocuk hangi cinsel kimlikte yetişmişse onarımların,zor olsa da o doğrultuda yapılması gerekir.
Bir yaşına doğru ,çocuklar davranışlarından ve görünüşlerinden kız ve erkek olarak ayırt edilebilir duruma gelirler.
İki yaşında kız ve erkek çocuklar,yalnız giyinişlerinden ve saçlarından değil,oyunlarından seçtikleri oyuncaklardan ve genel olarak davranışlarından açıkça seçilirler.
Üç yaşına doğru, kız yada erkek oluşlarının bilincine varmışlardır.Oyunlarda kendi cinsinden arkadaşlara yönelme artmıştır.
Kız ve erkek olmakla övünmeler başlamıştır.Şaka yollu “sen erkek değilsin” “kız değilsin” deyince tepki gösterilir.
Başka bir deyişle,duyuş ve davranış olarak kız ve erkek kimliği oluşması sürüp gidecek,ergenlik çağında son biçimini alacaktır.
Cinsel kimliğin yolunda gitmesi kimi temel koşullara bağlıdır.Analı babalı büyüyen bir çocuk bu gelişmeyi önemli bir güçlüğe uğramadan tamamlar.Doğaldır ki ana ve babanın kendi cinsel kimliklerinin olgunlaşmış ve iyice belirlenmiş olması gereklidir.
Erkekte toplumun aradığı nitelikleri taşıyan bir baba,çocuğuna iyi örnek olacaktır Kadının kimliği belirgin bir anne kızına iyi bir özdeşim örneği olduğu gibi ,oğluna da erkek kimliği geliştirmesinde yardımcı olur.
Babanın uygun bir erkek örneği olmadığı çocuklarından uzak kaldığı durumlarda,erkek çocuk cinsel kimliğini geliştirmede bocalayabilir.Örneğin yalnız ablaların,teyzelerin başka bir deyişle kadın örneklerinin bol olduğu bir ev ortamı kız çocuğu için uygun ortamdır ama erkekler için değildir.
Babanın silik,güçsüz güvensiz bir kişiliği varsa erkek çocuk babasını benimsemekte güçlük çeker.
Annenin kadınsı özellik göstermeyişi de,kız çocuk için benzer bir güçlük yaratır.Sevecen,duygusal,yumuşak özellikler yerine sert ve buyrukçu olan, yani erkeksi davranışları belirgin olan bir anne,kız çocuğuna uygun bir örnek olmayacaktır.
Bu durumda yalnız kız çocuğu değil erkek çocukta ana baba kişiliği ortasında kalacaktır.Erkek ve kadın ilişkilerinin ters yüz olup,yer değiştirdiği ailelerde,bütün çocukların kimlikleri etkilenir.Erkeksi özellikleri baskın olan bir anneyle özdeşim yapan bir kız çocuk “Erkek Fatma “gibi davranabilir.Özellikle ana baba arasında çekişme varsa,kız çocuk anası gibi güçlü kararlı ve kendine güvenli olmayı yeğleyecektir.
Erkek kadın ilişkisini bir üstünlük kurma savaşı olarak görecektir.Bu tutum hiç kuşkusuz çocuğun ileride eş seçmesini etkileyecek,karı koca ilişkisini belirleyecektir.
Kimi ailelerde ise böyle rol değişmesi görülmez.Koca,koca kimliğinde,kadında ,kadın kimliğindedir.Ancak kocanın erkeklik anlayışı abartılmıştır. Karısına hiç söz hakkı tanımadan evini yönetmektedir.Kadın eş ve anne olarak silinmiş gibidir. Bu durumda kadınlığı kölelikten ayırt edemeyen bir anne de kızı ve oğlu için iyi bir örnek olamaz.Bu ortamda büyüyen erkek çocuk erkekliği kabadayılıkla karıştırır. Kadına değer vermeyen koca adayları olarak yetişirler.Kız çocuğu ise anasının ezilmiş kişiliğini benimseyebilir.
Babanın evden uzak olduğu,teyze ablaların çok olduğu evlerde böyle çocukların erkek kimliğinden sapmaları daha da kolaylaşır. Üstüne titrenen,evden çıkarılmayan çocuk,arkadaşlıktan da yoksun kalınca,kız kimliği daha da belirginleşir.Sokağa çıksa da erkek çocuklara uyamaz .Onların alayıyla karşılaşır.Oyunlara alınmaz.Erkekler arasında yeri olmadığına gören çocukta kızlara yönelip onlarla kaynaşır.Kendi cinsel kimliğinden uzaklaşan çocuk çıtkırıldım,edilgin ve güvensiz bir kişilik geliştirir. Süslenmeye,kız giysileri giymeye yatkınlık doğar.Önlem alınmakta geç kalınırsa kız yapılı bir erişkin olup çıkar.
Cinsel kimlik karmaşasına sebebiyet veren diğer bir durum ise Doğanın bir yanlışlığı bir oyunu diyebileceğimiz bir bozukluktur.Kimi bebekler kızla oğlan arası bir yapıyla doğarlar.Dış cinsel organları yarı kız yarı erkek görünümündedir.Daha doğrusu her iki cinsin özelliklerini göstermekle birlikte ya kız yada erkek yapısına daha yatkındırlar.
Hekimlik dilinde erselik denen bu durumun anlaşılması kimi zaman gecikir.İç organları kız yapısında olan bir çocuk doğumdan sonraki incelemelerde erkeğe daha yakın dış görünümde olduğu için erkek olarak yetiştirilir.
Üç beş hatta on yaşına gelinceye dek gerçek anlaşılmaz. Anlaşıldığı zaman iş işten geçmiştir. Çünkü 5 yaşına dek erkek olarak büyütülmüş bir çocuğu,iç yapısı kız olduğu için,kıza döndürmek olanaksızdır.
Düzeltici ameliyatlarla,böyle bir çocuk kıza çevrilse de erkek gibi duyup,erkek gibi davranmayı bırakamaz.Çünkü insan yerleşmiş cinsel kimliğini giysi değiştirir gibi çıkarıp atamaz.
Son yıllarda erselik gösteren çocuklarımız erken tanınabilmekte organların onarım kolaylığına göre,kız veya erkek yapıları pekiştirilmekte ve o cinste yetişmeleri sağlanmaktadır.Bu düzeltici işlemler 2-3 yaşından önce yapılırsa çocukta ruhsal bir bocalamaya yol açmaz. 3 yaşından sonra ise çocuk hangi cinsel kimlikte yetişmişse onarımların,zor olsa da o doğrultuda yapılması gerekir.