- 28 Mart 2012
- 8.170
- 2.003
Bebekler dünyaya geldikleri ilk andan itibaren ağlamak onlar için bir iletişim biçimidir. Bebek acıktığında, uykusu geldiğinde, gazı olduğunda ağlayarak anne babasına haber verir, onlarla iletişime girmeye çalışır.
Biz yetişkinler ise bebeklerin ağlaması ile panik olup o anda aşırı tepkiler verebiliyoruz. Dolayısıyla bu tepkilerimiz ile birlikte onlara ağlamalarının ne kadar önemli ya da normal olduğu ile ilgili mesajlar veriyoruz.
Örneğin anne bebeğini emzirdikten sonra onu öğlen uykusu için yatırıyor ve kendisi de mutfak işlerine başlıyor. Bir süre sonra odadan ağlama sesi geldiğinde anne, telaş ve panik ile odaya gidiyor, bebeğini heyecanla kucağına alıyor. Bu kucağa alma sırasında eğer anne hal ve hareketleri ile bebeğine kaygı duygusunu aşılarsa, bebeği zamanla annesinin bu kaygılı hallerini kullanmaya başlıyor. Daha fazla ve daha şiddetli ağlayarak annesinin her zamankinden daha çabuk yanına gelmesini ve onunla daha fazla ilgilenmesini sağlamak için bir sistem geliştiriyor ve anne bebeğine şu mesajı veriyor:
“Ne kadar çok ağlarsam annem yanıma o kadar çabuk gelir, ne kadar çok ağlarsam benimle o kadar çok kalır ve isteklerimi yapar”
Ama aynı örnekte anne bu kadar kaygılı değil de daha sakin davransa bebeğin de annesinden öğreneceği şeyler daha farklı olacak. Örneğimizi tekrar ele alacak olursak anne bebeğini emzirdi, öğlen uykusu için yatağına yatırdı ve o da mutfak işlerine başladı. Bebeğin odasından bir süre sonra ağlama sesi duydu. Bebeğin odasına giden anne yatağın yanında durup “Günaydın, uyandın mı, bana mı seslendin” dedikten sonra sakince bebeğini kucağını alırsa ve “Sesini duyunca geldim” dese bebeğine şu mesajı vermiş olacak:
“Annem onu çağırdığım her an yanımda ve ben onunla birlikteyken güvendeyim”
Bu örneklerden de yola çıkacak olursak birinci örnekteki gibi kaygılı ve korumacı anne babaların çocukları 1-2 yaşına geldiklerinde de isteklerini ağlayarak yaptırma eğiliminde olan çocuklar olabiliyorlar. Çünkü bebeklikten itibaren anne baba çocuk arasındaki ihtiyaçlar dengesi buna göre kuruluyor.
Bu nedenle çocuklar ile bebeklikten itibaren kurulan iletişimin şekli ve kalitesi bizler için çok önemli.
Peki çocuğunuz büyüdükçe isteklerini ağlayarak ifade etmeye devam ediyorsa nelere dikkat etmelisiniz:
Biz yetişkinler ise bebeklerin ağlaması ile panik olup o anda aşırı tepkiler verebiliyoruz. Dolayısıyla bu tepkilerimiz ile birlikte onlara ağlamalarının ne kadar önemli ya da normal olduğu ile ilgili mesajlar veriyoruz.
Örneğin anne bebeğini emzirdikten sonra onu öğlen uykusu için yatırıyor ve kendisi de mutfak işlerine başlıyor. Bir süre sonra odadan ağlama sesi geldiğinde anne, telaş ve panik ile odaya gidiyor, bebeğini heyecanla kucağına alıyor. Bu kucağa alma sırasında eğer anne hal ve hareketleri ile bebeğine kaygı duygusunu aşılarsa, bebeği zamanla annesinin bu kaygılı hallerini kullanmaya başlıyor. Daha fazla ve daha şiddetli ağlayarak annesinin her zamankinden daha çabuk yanına gelmesini ve onunla daha fazla ilgilenmesini sağlamak için bir sistem geliştiriyor ve anne bebeğine şu mesajı veriyor:
“Ne kadar çok ağlarsam annem yanıma o kadar çabuk gelir, ne kadar çok ağlarsam benimle o kadar çok kalır ve isteklerimi yapar”
Ama aynı örnekte anne bu kadar kaygılı değil de daha sakin davransa bebeğin de annesinden öğreneceği şeyler daha farklı olacak. Örneğimizi tekrar ele alacak olursak anne bebeğini emzirdi, öğlen uykusu için yatağına yatırdı ve o da mutfak işlerine başladı. Bebeğin odasından bir süre sonra ağlama sesi duydu. Bebeğin odasına giden anne yatağın yanında durup “Günaydın, uyandın mı, bana mı seslendin” dedikten sonra sakince bebeğini kucağını alırsa ve “Sesini duyunca geldim” dese bebeğine şu mesajı vermiş olacak:
“Annem onu çağırdığım her an yanımda ve ben onunla birlikteyken güvendeyim”
Bu örneklerden de yola çıkacak olursak birinci örnekteki gibi kaygılı ve korumacı anne babaların çocukları 1-2 yaşına geldiklerinde de isteklerini ağlayarak yaptırma eğiliminde olan çocuklar olabiliyorlar. Çünkü bebeklikten itibaren anne baba çocuk arasındaki ihtiyaçlar dengesi buna göre kuruluyor.
Bu nedenle çocuklar ile bebeklikten itibaren kurulan iletişimin şekli ve kalitesi bizler için çok önemli.
Peki çocuğunuz büyüdükçe isteklerini ağlayarak ifade etmeye devam ediyorsa nelere dikkat etmelisiniz:
- Özellikle 0-2 yaşta çocuklar nesneleri dokunarak, ağızlarına koyarak tanırlar. Bu nedenle başkasının elinden oyuncak çekebilirler ya da başka bir çocuk sizin çocuğunuzun elinden oyuncak çekebilir. Böyle durumlarda “ağlama, ağlama ben sana başkasını vereyim” ifadesi ile değil, “Bak burada başka oyuncak var, sen de bununla oyna” ifadesi ile çözüm bulmaya çalışın
- Çocuğunuza karşı çok engelleyici ve baskıcı olmayın. Kural ve sınırlarınız olsun ama bu kural ve sınırlardan o ağlıyor diye vazgeçmeyin. Siz böyle davrandığınız sürece, çocuğunuz da ağlayarak kuralları ortadan kaldırmaya ve kuralsız sınırsız bir ortam oluşturmaya çalışacaktır.
- Söylemlerinizde, davranışlarınızda ve kurallarınızda ne t olmaya özen gösterin. Duruma ve yere göre tavrınızda esneklikler olabilir ama bu esneklikler siz uygun gördüğünüz için olmalıdır, çocuğunuz ağlıyor diye değil.
- Çocuğunuz isteklerini ağlayarak yaptırıyor ve siz de bu davranış nedeniyle “Bir daha böyle ağlarsan….” Diye başlayan tehdit cümleleri kuruyor fakat herhangi bir yaptırım uygulamıyorsanız, çocuğunuzun gözünde ciddiyetiniz ve inandırcılığınız kalmaz. Çocuğunuzu yaptırım uygulamak adına uyarıyorsanız, o yaptırımı gerçekten uygulayın.
- Anne baba tutarlılığı her konuda olduğu gibi bu konuda da çok önemli. Çocuk ağlasa da isteğini yerine getirmeyen anneye karşın “Ağlatma da ne istiyorsa ver” diyen bir baba varsa, çocuk bu tutarsızlığı da sonuna kadar kullanacaktır.