CHP'nin en büyük kalesinde ERDOĞAN ŞOV

Erzurumda olmuş bu olay, iyide bu tip insanlar her yerde var siz butun ak parti çogunlukta olan yerleri ,bir tutuyorsunuz . bu tip olaylar izmirde yada tekirdagda olmaz diyebilirmisiniz yada butun bu cinayetleri ak partililer işledi diger partinin insanları bunları yapmaz gibi saçma bir tespit :19:

Haklısınız, İzmirde de oluyor taciz de, cinayet de ama İzmir'in kadınları İç Anadolulu, G. Doğulu kadınlardan çok daha rahat yaşıyor. Benim bizzat AKPli, oldukça muhafazakar akrabalarım dahi bunu kabul ediyor. Yani bizim yaptığımız bir kıyaslama, İzmir de mükemmel değil ama diğer şehirlerden çok daha rahat bir kadın için. Bunu yadsıyan hiç kusuruma bakmayın ama kendini kandırır. Gecenin 11'inde bir kadının şortla gezip hiç kötü muameleye maruz kalmayacağı kaç şehir var Türkiyede? Bize inanmıyorsanız Türkiye'de yaşayan yabancı uyruklu insanlara sorun, onlar size objektifçe yanıt verirler.
 
Son düzenleme:
Hitlermi dediniz bakınız..
ozalp-katliami-neden-ve-nasil-yapildi.jpg


Bundan 68 yıl önce Orgeneral Mustafa Muğlalı Van Özalpli 33 kişi katletmiş ve bunu da mahkemede itiraf etmişti. Buna rağmen adı askeri bir kışlaya verilerek özüllendirilmişti. Son günlerde yeniden tartışılan olayı tarihçi Mustafa Armağan köşesine taşıdı. İşte Armağa'nın yazısı.

Mustafa Armağan*

Tek Parti döneminin kalıntılarını temizlemek sanıldığı kadar kolay olmuyor. Düşünün, aradan 68 yıl geçmiş, 33 kişiyi katlettiğini bizzat mahkemede itiraf ettiği halde hâlâ Orgeneral Mustafa Muğlalı'ya kamu katında gereken cezayı verememişiz.

İsmi bir kışladan kaldırıldı belki ama hâlâ Muğla'da bir caddede yaşıyor, kemikleriyse 12 Eylül darbecilerinin kararıyla kaldırıldığı anlı şanlı Devlet Mezarlığı'nda.


Tabii ki meseleyi Muğlalı'dan ibaret görmüyorum. O bir dönemin simgesi. Ve karanlık bir dönemin simgesi. Acıları yıllardır toplumun vicdanından tüten o yalnız karanlık değil, aynı zamanda "kanlı" dönemi aydınlatacak özgür ortam maalesef henüz yakalanabilmiş değil. Tarih kitaplarımız Dersim katliamından bahsedecek mi? İstiklal Mahkemelerinin hukuk cinayetlerini yazma cesaretini gösterebilecek mi? Dahası, 1943'te Org. Muğlalı'ya Van'ın Özalp ilçesindeki katliam emrini kimin verdiğini açıklayabilecek mi?


Prof. Mikâil Bayram, katliamın yapıldığı Özalplıdır (eski adıyla Saray). Kendisinden bu olayın Özalp'tan nasıl göründüğünü anlatmasını istedim. Şunları anlattı:


"Özalp, İran sınırına çok yakındır. Sığırtmaçlar sığırları mecburen sınıra yakın otlaklara götürürler. Bir gün İran'dan bir grup silahlı insan gelip 500'e yakın sığırı kaçırır. Halk kaymakama, jandarmaya haber verir, müdahale etmelerini ister. Ancak kılları kıpırdamaz. Bunun üzerine kendileri silahlanıp sığırlarının peşine düşerek bir kısmını geri getirmeyi başarır. Ancak çatışma sırasında pek çok hayvan telef olur. Bunun üzerine halk Ankara'ya telgrafla şikâyette bulunur. Cumhurbaşkanı İnönü durumdan haberdar olur ve 3. Ordu Komutanı Muğlalı'ya, "Halkla kaymakam birbirine girmiş, işi hallet." der. Olay yerine gelen Muğlalı, sınır bölünürken İran'da akrabası kalan kim varsa onları tespit ettirir. İçlerinde babam da var. Jandarma geceleyin köye gelir, ışığı yanan evlerdeki erkekleri toplar. Bu sırada bir asker de izinli olarak köye gelmiş, akrabalarıyla hasret giderirken yakalanıp götürülür. Toplam 33 erkeği elleri bağlı vaziyette Takorengiz köyünde bir vadiye indirmişler. "İhtiyat askeri" yapacağız diye yola çıkardıkları bu insanlara orada kendilerini infaz edecekleri bildirilince zavallılar "Yemin ediyoruz, İran'a gideceğiz ve bir daha buralara dönmeyeceğiz, yeter ki canımızı bağışlayın" diye yalvarıp yakarıyorlar uzun süre. Ama nafile. Bunun üzerine iki rekât namaz kılmak için izin istiyorlar. Elleri bağlı vaziyette Engiz deresinden abdest alıp cemaatle namazlarını kılıyorlar. İçlerinden Serheng adlı kişi hem ezan okuyor, hem de imam oluyor. Sonra kurşuna diziliyorlar. Ölenlerin çocuklarından.
bir kısmı sınıf arkadaşımdı. Nasıl bir acı yaşıyorlardı, anlatamam."


İki yedek subaya işletilen bu katliamın asıl askeri sorumlusu Org. Muğlalı olmakla birlikte Tek Parti döneminde kılına bile dokunulmadan görevine devam etmişti. Olayın üzeri tam örtüldü sanılırken Tek Parti dönemi sona ermiş ve muhalefet konuyu yeniden gündeme taşıyınca mahkeme açılmış ve CHP iktidarının görmezden geldiği bu katliamın sorumlusu, ancak 2 Mart 1950'de, yani olayın üzerinden tam 7 yıl geçtikten sonra öldürme emrini kendisinin verdiğini itiraf etmişti. Bunun üzerine mahkeme idam cezası vermekle birlikte, nereden icab ettiyse hafifletici nedenlerle müebbed hapse çevrilmiş, af kanunuyla da 20 yıl hapse indirilmişti. İlginçtir, zamanın Askeri Yargıtay'ı, verilen hükmü bozmuş, Muğlalı tam yeniden yargılanacakken hapiste öldüğü haberi gelmiş ve olay böylece kapanıp gitmişti.


Siz kapandı zannedin, derin devletin mezardan sonra da terfi işlemlerini sürdürdüğünü bilmiyorsanız çok yanılırsınız. Nasıl Koçgiri Kürt isyanını kanla bastıran Sakallı Nureddin Paşa 12 Eylül'den sonra çıkarılan bir kanunla mezarında orgeneralliğe terfi ettirilmiş ve kemikleri Atatürk Orman Çiftliği'nde kurulan Devlet Mezarlığı'na taşınmış ise Mustafa Muğlalı'nın kemikleri de 1988'de itibarı iade edilerek Devlet Mezarlığı'ndaki "saygın" yerini almıştır.


İşin ilginç yanı, olayın geçtiği tarihte Van savcısı olan Kemal Yörükoğlu'nun 1950'den sonra Demokrat Parti milletvekili sıfatıyla Meclis'te anlattıklarıdır. Resmî tutanaklara da geçmiş bulunan bu sözler, bir paşanın bireysel bir ölüm emrinden ziyade planlı bir katliam ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

Aslında 38 kişi olarak toplananların 5'ini tutuklayarak hayatlarını kurtardığını anlatan Van Savcısı, İran'dan açılan ateşe karşılık verirken köylülerin öldüğünü beyan eden tutanağın önceden imzalatıldığını, yani bunun planlı bir operasyon olduğunu söylüyor. Ancak nedense 33 köylünün vurulduğu bu sözde çatışmada tek bir askerin dahi burnunun kanamadığına dikkat çeken Yörükoğlu, operasyondan sonra Muğlalı'nın tabur komutanını telefonla arayarak tebrik ettiğini de sözlerine ekliyor.


Burada olayın planlı ve emrin "yüksek yerden" geldiğini gösteren kanıt, 1945'te Van'a gelen İnönü'nün, 33 kişinin katili (biri yaralanıp 2 yıl sonra ölmüştü) Org. Muğlalı'yı koluna takarak Van'a gelmesidir. Bunun anlamı, 'Evet onları biz öldürdük, gerekirse yine öldürürüz'den başkası olabilir mi? Katili cezaevine göndereceği yerde milli bir kahraman gibi koluna takarak henüz acıları taze olan insanların karşısına çıkması, suçun kaynağının daha yukarılara dayandığının en açık kanıtı değil midir?


Olay 1950'li yıllarda Meclis'te gündeme getirildiğinde o oturuma nedense İsmet Paşa'mız teşrif etmemiştir! Ve Çankırı Milletvekili Kenan Çağman, kürsüden Mustafa Muğlalı'yla bir tarihte görüştüğünü, kendisine "yukarıdan" teşvik gördüğünü belirttiğini söylemiş ve bu zatın da İsmet İnönü olduğunu açıkça ifade etmişti.

Bu kanlı olayı Türkiye uzun yıllar sadece Ahmet Arif'in meşhur "Otuzüç kurşun" şiirinin dizelerinden anlamaya çalışmıştı:


"Turna sürüsü değil bu / Gökte yıldız burcu değil / Otuzüç kurşunlu yürek / Otuzüç kan pınarı / Akmaz, / Göl olmuş bu dağda..."


Tek Parti dönemini sorgulamadan bugünkü olayların kaynağı anlaşılamaz. Hem daha İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın Diyarbakır katliamına girmedik bile...

*Tarihçi yazar / Zaman

hitler le bir tutacak kadar acımasız değilim hitler i ancak israil devlet baskanları ile bir tutabilirim
 
izmirde yuzde 37 oy aldi bu adam..o kesim rahat doldurur bu alani taşıma kalabalıga ihtiyaci yokk..izmir gibi kasabayada ihtiyaci yok siz her yagmurda sel oluyorsunuz izmirinizde kolay gelsin sizee! :27:

he bu arada Antalya halkı nasıl uyandıysa yakında izmir halkı da uyanıcak demedi demeyin :1: hizmet yoksa oy da yok :34:

Birileri galiba dün sırf rant sağlamak için iş yapmanın sonuçlarından habersiz. Sarı saçlı uzun hanım, önce kadıköy merkezde Seller denize vardı, dünde "küçük bir yaz yağmuru" ile istiklal seller aldı. Çok çalışıyor ama sanırım iyi çalışamıyor. Akraba yada kankaydı herhalde, yasalaşırsa çalışmalarının ihalesini kapan şirket. Neyse ben günahlarını almış olmayım ;-)



Kadınlar Kulübü Mobil uygulaması kullanılarak gönderilmiştir.
 
adolf hitler ile tayyip erdoğan benzerlikleri

- ein volk, ein reich, ein fuhrer!
- tek vatan, tek bayrak, tek devlet.

- nazi almanyası döneminde almanya'da birçok otoban ve yol yapılması.
- akp'nin sürekli yol yaptık demesi. (cidden de yapması)

- hitler'in iktidar olmadan evvel kısa bir süre hapis yatması.
- erdoğan'ın iktidar olmadan evvel kısa bir süre hapis yatması.

- hitler'in inanılmaz bir hatip olması. konuşmasıyla kitleleri etkilemesi.
- erdoğan'ın inanılmaz bir hatip olması. konuşmasıyla kitleleri etkilemesi.

- hitler almanyasında basının tamamen nazi yanlısı hal alması. diğerlerinin bertaraf edilmesi.
- yandaş medya. diğerlerine baskı.

- hitler'in muhalif gördüğü herkesi toplama kamplarına sürmesi. (yahudileri demiyorum)
- balyoz, ergenekon davaları ve silivri zindanları.


adolf hitler;

almanlar disindaki herkesden nefret etmektedir, kin, ofke duymaktadir.
ayrimcidir, almanlar disindaki herkes otekidir, ikinci siniftir, hatta insan bile degildir.
elestiriye gelmez, elestirilemez.
asla hatasini kabul etmez.
tek dogru olan kendi gorusudur.
kendi gorusu disindakilere karsi acimasizdir.
intikamcidir, kincidir.
tek guc kendisi olsun ister.
hitabet gucu kuvvetlidir.
diktatordur.

tayyip erdogan;

akp`liler ve turbanlilar disindaki herkesden nefret etmektedir, kin, ofke duymaktadir. ayrimcidir, akpliler disindaki herkes otekidir, ikinci siniftir, hatta insan bile degildir.
elestiriye gelmez, elestirilemez.
asla hatasini kabul etmez.
tek dogru olan kendi gorusudur.
kendi gorusu disindakilere karsi acimasizdir.
intikamcidir, kincidir.
tek guc kendisi olsun ister.
hitabet gucu kuvvetlidir.
diktatordur.

Hitlermi işte buyrun..
Zilanmassacre.jpg


TarihTemmuz 1930 Ölü15.000

http://tr.m.wikipedia.org/wiki/Zilan_Katliamı
 
kimse masum değil kimse görmezden gelmesin kimse kimseyi kandırmasın bazen başarıya giden yol için mübah olan şeyler oluyor..kimse sütten çıkmış akkaşık olmaz..
 
hayır tabiiki asla değil..ama mahalle baskısı tarzı şey yok demek istedim..annemin köyüne küçükken gitmiştik..başınızı örtün demişti..örtmemiştik ayıplamışlardı mesela..orta birdeymişimdir..

gelişmişlik derken cehalet düzeyinden bahsettiğini sanmıyorum cryptic böyle sey demez sanırım.yanlış bir tabir olmuş çünkü ben çok cahil açık insan da gördüm bunla ölçülmez ki gelişmişlik

O halde ben yanlış yorumladım.
 
menzil kardeş biz diğerleri sütten çıkmış akkaşık demiyoruz..ama egemin yazdıklarında haklılık payı var..şu an İsrail in başındada aşırı dinci sağcı bir başkan var..düşünce yapıları benzer bu başkanların..ve benzeri hareketlere maruz kalsalar aynını uygulayacaklarır..bu düşünce yapısının olağan sonucudur..
 
Sen yine ifadenin edersin, kimse sana dokunmaz, diğer illerdeki gibi sivil halk seni yerlerde süründürmez, tokat atmaz, yumruklamaz ve cinsiyet ayrımcılığı içeren hakaretlerde bulunmaz.
Seni dinler cevap verir istasyonda durakta yada iskelede isen ve bir emekli öğretmen tipli bir bayan yoksa herkes kendince şikayetlerini sayar gider. Varsa sana tüm ayrıntılarıyla vatan sever nutukları atar gider. Hatta sonunda sana sayılabilir bile. Hava çok sıcak değilse tabi :-D

Tüm bunlardan nasıl mı bu kadar eminim, ben İzmir liyim. Benim memleketim güzeldir,sakindir,huzurludur, keyiflidir, neşelidir,ama aynı zamanda kıvrak zekalı,saygılı,uygar ve de demokrattır. ;-)

Kadınlar Kulübü Mobil uygulaması kullanılarak gönderilmiştir.

Aynen oyle o emekli teyzelerin sikayetleri cok tatli oluyor ama :1: kimse kimseyi dislamaz ki zaten sadece sitemini belirtir :31:
 
Tayyip Erdoğan ve Hitler propogandasının benzerliği

17 Aralık operasyonu.. Bakanlar ve çocukları için rüşvet, yolsuzluk iddiaları.
Bu yaşanılanlar, bu iddialar herhangi gelişmiş demokratik bir ülkede kıyameti kopartır, iktidarları yıkar, halkı sokaklara dökerdi. Ama bu ülkede neler oluyor? Buyrun, Genar Araştırma Şirketi’nin yaptığı anket sonuçlarına bakınız:

''Operasyonun arkasında uluslararası güçlerin olduğuna inananların oranı yüzde 70.6 iken, ankete katılanların yüzde 63.3'ü son hadiselerin büyüyen Türkiye'nin önünü kesmek için yapıldığına inandığını belirtti.''

Başbakan’ın, savcıların, polislerin birbirinin peşine düştüğü, birbirlerini ahlaksızlıkla, kokuşmuşlukla suçladığı, paralel devletlerden, çetelerden bahsedildiği böyle bir ortamda bu sonucun çıkmasının, bu algının yaratılmasının sebebi nedir? Acaba AKP ve Başbakan Hitler’in kullandığı propaganda yöntemlerini mi kullanmaktadır?

Bu propaganda yöntemlerine bakmadan önce propagandanın tanımına bakalım:
Propaganda, tarafsız bilgi sağlamak yerine kalabalıkların düşünce ve davranışlarını etkilemek amacıyla önceden tasarlanmış ve özellikle kendi kitlesini etkileyecek bilgi ve mesajları sunma metodudur.

Propaganda Bakanlığı kuran Hitler'in en önemli propaganda politikaları neler idi?

‘Korkuya Başvurma’

Tıpkı sağcıların ve AKP’nin ‘60 yıldır din elden gitti, gidiyor’ korkusuyla bu halka yaşattıkları paranoya gibi..

Tren Etkisi yöntemi

Hedef kitleye bak "herkes bunu yapıyor" diyerek bir hareket tarzını kabul ettirmek yöntemi.

AKP bu yöntemi, yüzde elli’yi evde tutuyoruz, yolsuzluk iddialarında bile işinize gelmiyorsa sandıkta değiştirirsiniz gibi demagojik sözlerle, çoğunluk haklılığı algısını yaratarak gayet iyi kullanmaktadır.

Ve AKP’nin en az Hitler kadar başarılı olduğu diğer yöntem:

Parıltılı genellemeler ve damgalamalar..

Kendilerinden önce başlatılan ya da on yıllar önce yapılan projeleri, kendileri başlatmış ve ilk kez yapılmış gibi sunuşlar.

Popülist yaklaşımlarla, halkı kutuplara ayırma pahasına nefret söylemleriyle, tabanlarını kine sevk etmelerle muhalefeti suçlamalar, yaftalamalar..

Ve en başarılı ve işte bu anket sonuçlarının ortaya çıkmasına neden olan propaganda yöntemine gelirsek:

‘Sloganlar’

Slogan kısa, çarpıcı bir söz veya cümledir. Slogan haline getirilmiş fikirler ikna edicidirler.

Peki, AKP'nin slogan haline getirdiği fikri ne idi:

'Dünya lideri-Dünya liderliği'

Bu sloganın gerçekliği var mıdır? Hayal ötesi..Kendi hülyaları. hezeyanları. Ancak halk bu sloganı öyle ya da böyle tutmuş, benimsemiştir. Tabi bu da Hitler’in ‘yalan ne kadar büyük olursa inananı da o kadar çok olur’ sözünün doğruluğunu gösteriyor. Anket sonuçların da olduğu gibi.

Bu noktada muhalefet ne yapmaktadır. Karşıt propaganda yöntem ve sloganları oluştura bilmekte midir? Tartışılır. Oluşturabilseydi, AKP üç dönem üst üste iktidar olabilir miydi? Çok zor..

Bundan sonra AKP’nin kullandığı bu propaganda yöntemlerine karşıt proje ve sloganlar üretilmedikçe AKP’nin bir dönem daha iktidar olması kaçınılmazdır.

Artık gerisini de muhalefet düşünsün bi zahmet!

NOT: Bu devletin kurucularından birisi olan 2. Cumhurbaşkanı’nı bıyıkları yüzünden Hitler’e benzetenlerin, Başbakan’ın Hitler’e benzetilmesinden gocunmaması gerekir.
 
gelişmişlik derken cehalet düzeyinden bahsettiğini sanmıyorum cryptic böyle sey demez sanırım.yanlış bir tabir olmuş çünkü ben çok cahil açık insan da gördüm bunla ölçülmez ki gelişmişlik

canım saol tanımışız az çok birbirimizi:29:
 
Yok artık, bunları siz uyduruyorsunuz sanırım.

var arkadaşım ya yorumu yazan arkadaşı hiç tanımıyorum..37 yaşındayım..ülemde 30 yıldır böyle bir bakış açısınında olduğunun farkındayım hep vardı böyle düşünenler..
 
Back