- 13 Ocak 2014
- 2
- 0
- 34
- Konu Sahibi Squirrel06
- #1
"Canııım" Derdin Hatırlar Mısın? (Sevgi DerKi Online Dergisinden Alınmıştır)
Canıııım demiştin. Hem de defalarca, o dönemdeki her konuşmamızın sonunda… Anlayamadım hiçbir zaman, gerçekten hissettin mi o “canııım”ları yoksa başını beladan kurtarmak için mi söylemiştin. Ama artık çok geçti. Sana çiçek göndermiştim o “canım”lardan çok çok önce. “Seni seviyorum” yazmıştım kartına, bir de adımın ve soyadımın ilk harfini. Dalga geçmiştin. Sonra tatile gidelim demiştin. O kadar basittim senin için ben. Oysa ben de “Seni Seviyorum” demeni istemiştim. Bir sarılmayı hatta belki tek bir tek çiçeği hak ettiğimi düşünmüştüm…
Sana ilk ve tek defa ne zaman “Seni seviyorum” dediğimi hatırlıyor musun? Ben hiç unutmadım, unutamadım… Gözyaşlarım engel oldu unutmama. Cevap bile vermemiştin. Sonra da hiç söylemedim zaten. Sadece o çiçek. O çiçek son umuttu benim için ve soldu gitti.
Hatırlar mısın? Neden anlatmadın demiştin. Geçmişimi, acılarımı ve bana asılan o müdürü öğrenince. Ama benden öğrenmemiştin. İnceleniyorduk ikimizde. Belki işimizi kaybedecektik. Belki de ben altı aylık kızımdan ayrılmak zorunda kalacaktım. Masumduk oysa. Sadece dertleşmiştik. Kızımı kaybetmemek için dinledim “canııım”larını. Birlik olmalıydık. Sustum, çünkü evliydim. Söyleyecek tek sözüm yoktu.
Demiştin ki, eşinden ayrılma durumun var mı, tek bir gün evli kalsak, düşer inceleme. Hayır dedim. Oysa her gün kavgalıydık eşimle. Her gün nefret vardı evde. Sustum çünkü anladım niyetini. Yine sevmiyordun, hala sevmiyordun. Oysa ne çok isterdim beni sevmeni, en başından sevmeni. Sorular sormanı, beni merak etmeni, beni anlamak istemeni. Bana “canım” demeni ama içinden gelerek, zorunda olmadan. Keşke beni sevseydin, sevebilseydin be gülüm. Keşke…
Hiç anlamadın beni, ben senin için sarışın, eğlenilecek güzel kızdım. Oysa ne çok sevmiştim seni. Huzur bulmuştum kalbinin sesinde. Seni sen olduğun için senden öte sevmiştim. Hiç çıkarmamıştın o makam ceketini. Hep o cekete uygun konuşmuştun. Ama ben seni öylede sevmiştim be gülüm.
Şimdi çook uzaklardasın. Ayrı bir diyardasın. Haberin geldi geçenlerde, evlilik hazırlığı yapmışsın, olmamış sonra. Çok güldüm, çünkü tanıdım artık seni, kimseye bağlanamazsın sen evlenecek kadar…
Son konuşmamızı hatırlar mısın? Eşimin yanında arayıp veda etmiştim sana… Çok zordu. Günlerce kavga ettik eşimle, sonra doktora götürdü beni. Şizofreni olmuşum, o stres ve baskı altında. Bir yanda kızım, bir yanda sen; bir yanda inceleme, bir yanda eşim. Günlerce masumum dedim doktorlara, hastaneye yattığımda bile, aldatmadım dedim eşimi onlar sormadan. Sana da haber bile vermedim.. Anlatmıştım seni hepsine, yalancı dediler senin için, iki yüzlü de üstelik. Oysa yaptıklarının çoğunu anlatmamıştım bile. Söz verdim doktorlarıma, aramayacağım dedim…
Şimdi kızım 4 yaşında. Eşim dağ gibi çıktı, sırtlandı çıkardı beni o hallerden. Her sabah kızımı kreş servisine bindirmeden içiyorum, Abizol’ümü. O sırada çıkıyor odasından eşim, günaydın diyor. Ömürlük diyor hastalığım için doktorlar. Öyle acı ki, kızımın bir kardeşinin olmayacak olması. Sakat olurmuş çocuğum, ilaç alırken. Zaten ilaçsız da yaşayamıyorum…
Neden mi yazdım sana bunları. İlk defa benim hakkımda bir şeyleri benden duy istedim. İçimi boşaltırken, seni de artık atayım dedim. Bilgisayarımdan resmini silmek istedim. Soner Sarıkabadayı’yı artık seni düşünmeden dinlemek istedim. Biliyor musun, gerçek sevgini sensizlikte buldum ben. Senin için bir boyalı bebektim ama senin benim için ne olduğunu gör istedim.
Takma be gülüm, benim hayatım hep zor geçti. Bu da geçer. Gün gelir belki biri de bu sırrı, seni bulur..
Canıııım demiştin. Hem de defalarca, o dönemdeki her konuşmamızın sonunda… Anlayamadım hiçbir zaman, gerçekten hissettin mi o “canııım”ları yoksa başını beladan kurtarmak için mi söylemiştin. Ama artık çok geçti. Sana çiçek göndermiştim o “canım”lardan çok çok önce. “Seni seviyorum” yazmıştım kartına, bir de adımın ve soyadımın ilk harfini. Dalga geçmiştin. Sonra tatile gidelim demiştin. O kadar basittim senin için ben. Oysa ben de “Seni Seviyorum” demeni istemiştim. Bir sarılmayı hatta belki tek bir tek çiçeği hak ettiğimi düşünmüştüm…
Sana ilk ve tek defa ne zaman “Seni seviyorum” dediğimi hatırlıyor musun? Ben hiç unutmadım, unutamadım… Gözyaşlarım engel oldu unutmama. Cevap bile vermemiştin. Sonra da hiç söylemedim zaten. Sadece o çiçek. O çiçek son umuttu benim için ve soldu gitti.
Hatırlar mısın? Neden anlatmadın demiştin. Geçmişimi, acılarımı ve bana asılan o müdürü öğrenince. Ama benden öğrenmemiştin. İnceleniyorduk ikimizde. Belki işimizi kaybedecektik. Belki de ben altı aylık kızımdan ayrılmak zorunda kalacaktım. Masumduk oysa. Sadece dertleşmiştik. Kızımı kaybetmemek için dinledim “canııım”larını. Birlik olmalıydık. Sustum, çünkü evliydim. Söyleyecek tek sözüm yoktu.
Demiştin ki, eşinden ayrılma durumun var mı, tek bir gün evli kalsak, düşer inceleme. Hayır dedim. Oysa her gün kavgalıydık eşimle. Her gün nefret vardı evde. Sustum çünkü anladım niyetini. Yine sevmiyordun, hala sevmiyordun. Oysa ne çok isterdim beni sevmeni, en başından sevmeni. Sorular sormanı, beni merak etmeni, beni anlamak istemeni. Bana “canım” demeni ama içinden gelerek, zorunda olmadan. Keşke beni sevseydin, sevebilseydin be gülüm. Keşke…
Hiç anlamadın beni, ben senin için sarışın, eğlenilecek güzel kızdım. Oysa ne çok sevmiştim seni. Huzur bulmuştum kalbinin sesinde. Seni sen olduğun için senden öte sevmiştim. Hiç çıkarmamıştın o makam ceketini. Hep o cekete uygun konuşmuştun. Ama ben seni öylede sevmiştim be gülüm.
Şimdi çook uzaklardasın. Ayrı bir diyardasın. Haberin geldi geçenlerde, evlilik hazırlığı yapmışsın, olmamış sonra. Çok güldüm, çünkü tanıdım artık seni, kimseye bağlanamazsın sen evlenecek kadar…
Son konuşmamızı hatırlar mısın? Eşimin yanında arayıp veda etmiştim sana… Çok zordu. Günlerce kavga ettik eşimle, sonra doktora götürdü beni. Şizofreni olmuşum, o stres ve baskı altında. Bir yanda kızım, bir yanda sen; bir yanda inceleme, bir yanda eşim. Günlerce masumum dedim doktorlara, hastaneye yattığımda bile, aldatmadım dedim eşimi onlar sormadan. Sana da haber bile vermedim.. Anlatmıştım seni hepsine, yalancı dediler senin için, iki yüzlü de üstelik. Oysa yaptıklarının çoğunu anlatmamıştım bile. Söz verdim doktorlarıma, aramayacağım dedim…
Şimdi kızım 4 yaşında. Eşim dağ gibi çıktı, sırtlandı çıkardı beni o hallerden. Her sabah kızımı kreş servisine bindirmeden içiyorum, Abizol’ümü. O sırada çıkıyor odasından eşim, günaydın diyor. Ömürlük diyor hastalığım için doktorlar. Öyle acı ki, kızımın bir kardeşinin olmayacak olması. Sakat olurmuş çocuğum, ilaç alırken. Zaten ilaçsız da yaşayamıyorum…
Neden mi yazdım sana bunları. İlk defa benim hakkımda bir şeyleri benden duy istedim. İçimi boşaltırken, seni de artık atayım dedim. Bilgisayarımdan resmini silmek istedim. Soner Sarıkabadayı’yı artık seni düşünmeden dinlemek istedim. Biliyor musun, gerçek sevgini sensizlikte buldum ben. Senin için bir boyalı bebektim ama senin benim için ne olduğunu gör istedim.
Takma be gülüm, benim hayatım hep zor geçti. Bu da geçer. Gün gelir belki biri de bu sırrı, seni bulur..