Peki, İskilipli Âtıf Hoca aslında kimdi?..
Âtıf Hocanın adı ilk kez, İstiklal Mahkemesinin önüne çıkmadan çok önce, 1908 Devrimi sırasında muhalif olarak öne çıkmıştı. Öyle ki; Mahmut Şevket Paşanın katli nedeniyle suçlanmış ve Sinopa sürgün edilmişti
Âtıf Hoca yıllar sonra, Birinci Dünya Savaşının ardından bu kez Teali İslam Cemiyetinin kurucusu olarak sahneye çıktı. İngilizlerle, Sait Molla ve Rahip Frew isimli İngiliz ajanlarıyla içli dışlı olan bu derneğin başkanı Mustafa Sabri, Damat Ferit hükümetine şeyhülislam olarak atanınca Teali İslam Cemiyetini fiilen yardımcısı Âtıf Hoca yönetmeye başladı.
Haa, Mustafa Sabri kimdi diye soracak olursanız; Kurtuluş Savaşına karşı hainlerin oluşturduğu İngiliz Muhipler Cemiyetinin kurucuları arasındaydı. 11 Nisan 1920 tarihinde başta Mustafa Kemal olmak üzere Kuvayi Milliyecilerin idam fetvasını kaleme alan kişiydi. Sevr Antlaşmasını kabul eden hükümette şeyhülislamdı ve ilk imza atanlar arasındaydı. Boğazlayan Kaymakamı Kemal Beyin idamına da fetva veren kişidir
İşte İskilipli Âtıf Hoca, Teali İslam Cemiyetini bu kişiyle birlikte kurmuş ve fiilen yönetmiştir. Bu cemiyetin, Anadoluda Kurtuluş Savaşını örgütlemeye çalışan Mustafa Kemal ve arkadaşları ile ilgili bildirilerinden birini okuyalım:
Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakârlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?
Elinize aldığınız bu fetva Allahın emridir, padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücudlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur
Nasıl buldunuz, etkileyici değil mi?!..
***
Âtıf Hoca, tüm bu yaptıklarına karşın, cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan afla kurtuldu. Ancak durmadı. Savaştan sonra İngilizlerin yardımıyla Yunanistana sığınan, cumhuriyete ve Türk milletine Müslüman barbarlar diye saldıracak kadar gözü dönmüş olan Mustafa Sabri ile ilişkisini sürdürdü.
Son olarak Kıyafet Devrimine karşı, Frenk muhalifliği ve şapka isimli bir kitapçık kaleme aldı. Bu kitapta ve yaptığı konuşmalarda şapka giymenin küfür ve dinsizlik olduğu propagandası yapıyordu. İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklandı ve 4 Şubat 1926 yılında Devrim karşıtı faaliyetler içinde olduğu suçlamasıyla idam edildi
Aslında yazılacak daha çok şey var, ancak yerim bitti. Ama İskilip Devlet Hastanesine adı verilen İskilipli Âtıf Hocanın öyküsü kısaca budur..
- Vicdan da sizin, karar da sizin
Ümit Zileli
Peki, İskilipli Âtıf Hoca aslında kimdi?..
Âtıf Hoca’nın adı ilk kez, İstiklal Mahkemesi’nin önüne çıkmadan çok önce, 1908 Devrimi sırasında “muhalif” olarak öne çıkmıştı. Öyle ki; Mahmut Şevket Paşa’nın katli nedeniyle suçlanmış ve Sinop’a sürgün edilmişti…
Âtıf Hoca yıllar sonra, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından bu kez Teali İslam Cemiyeti’nin kurucusu olarak sahneye çıktı. İngilizlerle, Sait Molla ve Rahip Frew isimli İngiliz ajanlarıyla içli dışlı olan bu derneğin başkanı Mustafa Sabri, Damat Ferit hükümetine şeyhülislam olarak atanınca Teali İslam Cemiyeti’ni fiilen yardımcısı Âtıf Hoca yönetmeye başladı.
Haa, Mustafa Sabri kimdi diye soracak olursanız; Kurtuluş Savaşı’na karşı hainlerin oluşturduğu İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucuları arasındaydı. 11 Nisan 1920 tarihinde başta Mustafa Kemal olmak üzere Kuvayi Milliyecilerin idam fetvasını kaleme alan kişiydi. Sevr Antlaşması’nı kabul eden hükümette şeyhülislamdı ve ilk imza atanlar arasındaydı. Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey’in idamına da fetva veren kişidir…
İşte İskilipli Âtıf Hoca, Teali İslam Cemiyeti’ni bu kişiyle birlikte kurmuş ve fiilen yönetmiştir. Bu cemiyetin, Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemeye çalışan Mustafa Kemal ve arkadaşları ile ilgili bildirilerinden birini okuyalım:
“…Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakârlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?
Elinize aldığınız bu fetva Allah’ın emridir, padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücudlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur…”
Nasıl buldunuz, etkileyici değil mi?!..
***
Âtıf Hoca, tüm bu yaptıklarına karşın, cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan afla kurtuldu. Ancak durmadı. Savaştan sonra İngilizlerin yardımıyla Yunanistan’a sığınan, cumhuriyete ve Türk milletine “Müslüman barbarlar” diye saldıracak kadar gözü dönmüş olan Mustafa Sabri ile ilişkisini sürdürdü.
Son olarak Kıyafet Devrimi’ne karşı, “Frenk muhalifliği ve şapka” isimli bir kitapçık kaleme aldı. Bu kitapta ve yaptığı konuşmalarda “şapka giymenin küfür ve dinsizlik” olduğu propagandası yapıyordu. İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklandı ve 4 Şubat 1926 yılında “Devrim karşıtı faaliyetler içinde olduğu” suçlamasıyla idam edildi…
Aslında yazılacak daha çok şey var, ancak yerim bitti. Ama İskilip Devlet Hastanesi’ne adı verilen İskilipli Âtıf Hoca’nın öyküsü kısaca budur..
- Vicdan da sizin, karar da sizin…
Ümit Zileli
Peki, İskilipli Âtıf Hoca aslında kimdi?..
Âtıf Hocanın adı ilk kez, İstiklal Mahkemesinin önüne çıkmadan çok önce, 1908 Devrimi sırasında muhalif olarak öne çıkmıştı. Öyle ki; Mahmut Şevket Paşanın katli nedeniyle suçlanmış ve Sinopa sürgün edilmişti
Âtıf Hoca yıllar sonra, Birinci Dünya Savaşının ardından bu kez Teali İslam Cemiyetinin kurucusu olarak sahneye çıktı. İngilizlerle, Sait Molla ve Rahip Frew isimli İngiliz ajanlarıyla içli dışlı olan bu derneğin başkanı Mustafa Sabri, Damat Ferit hükümetine şeyhülislam olarak atanınca Teali İslam Cemiyetini fiilen yardımcısı Âtıf Hoca yönetmeye başladı.
Haa, Mustafa Sabri kimdi diye soracak olursanız; Kurtuluş Savaşına karşı hainlerin oluşturduğu İngiliz Muhipler Cemiyetinin kurucuları arasındaydı. 11 Nisan 1920 tarihinde başta Mustafa Kemal olmak üzere Kuvayi Milliyecilerin idam fetvasını kaleme alan kişiydi. Sevr Antlaşmasını kabul eden hükümette şeyhülislamdı ve ilk imza atanlar arasındaydı. Boğazlayan Kaymakamı Kemal Beyin idamına da fetva veren kişidir
İşte İskilipli Âtıf Hoca, Teali İslam Cemiyetini bu kişiyle birlikte kurmuş ve fiilen yönetmiştir. Bu cemiyetin, Anadoluda Kurtuluş Savaşını örgütlemeye çalışan Mustafa Kemal ve arkadaşları ile ilgili bildirilerinden birini okuyalım:
Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakârlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?
Elinize aldığınız bu fetva Allahın emridir, padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücudlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur
Nasıl buldunuz, etkileyici değil mi?!..
***
Âtıf Hoca, tüm bu yaptıklarına karşın, cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan afla kurtuldu. Ancak durmadı. Savaştan sonra İngilizlerin yardımıyla Yunanistana sığınan, cumhuriyete ve Türk milletine Müslüman barbarlar diye saldıracak kadar gözü dönmüş olan Mustafa Sabri ile ilişkisini sürdürdü.
Son olarak Kıyafet Devrimine karşı, Frenk muhalifliği ve şapka isimli bir kitapçık kaleme aldı. Bu kitapta ve yaptığı konuşmalarda şapka giymenin küfür ve dinsizlik olduğu propagandası yapıyordu. İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklandı ve 4 Şubat 1926 yılında Devrim karşıtı faaliyetler içinde olduğu suçlamasıyla idam edildi
Aslında yazılacak daha çok şey var, ancak yerim bitti. Ama İskilip Devlet Hastanesine adı verilen İskilipli Âtıf Hocanın öyküsü kısaca budur..
- Vicdan da sizin, karar da sizin
Ümit Zileli
Kimsenin kimseyi hedef gösterdigi yok.
Icinde bulundugunuz tutarsiz davranisi size göstermek var.
Ayrica orada bunu savunan tek siz degildiniz yani bir hedef varsa orada onu savunan herkes hedef olur.
Orada milletin kutsalina en adi sekilde küfredeni bile " agiz aliskanligi" diye savunurken, burada "Atatürk ün hatasida vardir dogrusu da yada benim inancimda kiyam Allah a yapilir ve Atatürk heykeli bir puttur önünde kiyam etmem" " diyen insanlari " nankörrrrr,elestirmeyeceksin minnettar olacaksin" gibi tutarsiz bir sekilde savunmaniz.
Yani siz, insanlarin inancina, en büyük kutsalina küfrü bile " olabilir" diye nitelerken, Atatürk ü elestiren yaptigi yanlisa " yanlis" diyen insanlari " nanhör, elestiremezsin, minnetter olacaksin" diyemezsiniz.
Artik yeter, yetttiiiii anlatabiliyor muyum?
Atatürk benim kutsalimdan, beni ve onu yaratandan bile üstün hale getirildi.
Yeter!
AYRICA NOT: Rabiya, birak seviyesizlessin. ben verecek cevabi olmayip seviyesizleseni cok gördüm
Al o zaman seni alıntılamadan yazıyorum hayatımda gördügüm en cahil cühela insanlardan birisin ha bunu sadece yanlış biliyosn bişeyleri diye yazmıyorum insanlara yaklşımın bile bnu gösteriyo 2gündür yazılarınla belli ettiin zaten kendini sen
Cehalet öyle binektir ki, üzerine binen zelil olur, arkadaşlık yapan yolunu kaybeder. Hz.Osman r.a.
bayyy bayyyyyyyy
Bana hiiic " bak yabanci ne dedi" muhabbeti yapma rica ederim.
Ben dogrusunuda yanlisinida bilirim.
"Yaptigi hic dogru birsey yok" diyen kimse olmadi.
Sorun sizin her yaptigini kosulsuz iyi kabul edip, yaptigi hatalari elestiren insanlara tahammülsüzlügünüz.
Kimse melek degil, günahsiz ve hatasiz olsun.
Her insanin yanlisi vardir ve hatasida elestirilir, tartisilir, konusulur ders alinir.
Siz ise heryese " olabilir, olabilir" deyip, konu Atatürk ün yaptigi bir hata olunca " nankööööör" moduna giremezsiniz bu kadar basit.
Ayrica bir insan tesekkürünü, inancina ters bir sekilde heykelinin önünde kiyama durarak bildirmek zorunda diye bir kural yok.
Bende inancima göre, ruhuna bir Fatiha okuyarak onun yaptigi iyi isler icin onu anarim..
Yeter tutarsiz ve komik olan bu tavirlara sustugumuz yya.
bu kadar vatan haini ata düşmanı ile aynı forumda olmak istemiyorum adminlere duyurulur !!
“(...) Şapka giydirdim anlasınlar ki insan, kisve ile din değiştirmez ve dini, herhangi bir kisveye alet etmez! Kısa bir zamanda bunu anlayacaklardır. Din ile kisvenin farkının ne olduğunu idrak edeceklerdir. Ben bu hesapları bir “gardrop” mevzuu üzerinde duracak kadar basit görmüş veyahut üzerinde durarak, onu inkılap kabul etmiş bir insan değilim. Şapka giydikten sonra bu iş ayrı, o iş ayrı diyecekler. Anlayacaklar ki, şapka giymekle kimse dinini değiştirmez”. Atatürk
Eki Görüntüle 1178496
şu an internetten car car konuşabilen arkadaşlar bunu da ATAMIZA borçlusunuz farkında değilsiniz değil mi ?
(...) Şapka giydirdim anlasınlar ki insan, kisve ile din değiştirmez ve dini, herhangi bir kisveye alet etmez! Kısa bir zamanda bunu anlayacaklardır. Din ile kisvenin farkının ne olduğunu idrak edeceklerdir. Ben bu hesapları bir gardrop mevzuu üzerinde duracak kadar basit görmüş veyahut üzerinde durarak, onu inkılap kabul etmiş bir insan değilim. Şapka giydikten sonra bu iş ayrı, o iş ayrı diyecekler. Anlayacaklar ki, şapka giymekle kimse dinini değiştirmez. Atatürk
Eki Görüntüle 1178496
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?