- 23 Ocak 2007
- 1.066
- 4
- 36
-
- Konu Sahibi white_girl
- #1
Burun Karıştırma YORUMLAR !
Ben yalnız kaldığım vakit burnumu karıştırmıyorum diyen kişi yalancıdır.
Asansör bu iş için en uygun yerdir. Aşağıya inilecek kısa sürede tatağı burundan çıkarmayı becerip "top" haline getirebilmelisiniz. Önce işaret parmağını hafif bir kanca hareketiyle gereken yere daldırmak ve ustaca çıkarmak gerekir. Daha sonra "Parayı görelim" nidasıyla beraber yapılan el hareketi uygulanır tatağa. İşaret ve baş parmak arasında yandım allah dedirtene kadar yuvarlanır ve top haline getirilir. Artık son aşamaya gelinmiştir. Malzeme baş parmak üzerinde dengede tutulur, orta parmakla vurulan sert bir fiskeyle cuff diye uzaklara fırlatılır. Hemen sessizlik sağlanır. Bir saniye kadar sonra huzur verici bir "pıt" sesi duyulur. Artık sümük yeni yerine kavuşmuştur. Bu nefis deneyimi yaşadıktan sonra sağda solda ben burnumu karıştırmam demek büyük ayıptır.
Eğer kütle sert değil de yumuşak ve ıslaksa sorun vardır. Bunları çıkarmak da yok etmek de ilki kadar kolay olmaz. Zar zor elinizi rezil edip çıkarsanız bile bunu yuvarlayamazsınız. Bunlardan en iyi kurtulma yöntemi masa veya sandalye altına yapıştırmaktır. Bi de profilden bakıldığında burnunu karıştırıyomuş gibi görünüp aslında burnunun yanıyla oynayan adamlar vardır ki bunu niye yaparlar sormak gerekir.
Banyodan sonra burnunuzda karıştırılmayı bekleyen sümükler oluşur. Ancak bunlar yukarıdaki arkadaşın anlattığı cinstendir; yumuşak ve ıslak. O anda harekete geçersek pek tatmin olmayız, üstelik iğrenç oluruz. Bu yüzden bazı zevkleri ertelemeyi bilmeliyiz.
Trafik sıkışıklığı ile burun karıştırma doğru orantılı olarak artar.
Kalabalık ortamlarda, burnumuzda tatak olduğunu hissettiğimizde, onu masumane hareketlerle almaya çalışma girişimlerimiz vardır. Önce herkesin dikkatinin başka yerde bulunduğundan emin oluruz, sonra son derece seri bir şekilde işaret parmağımızı nokta hedefe yöneltir ve ilk darbeyi atarız. Ancak zaman kısa olduğu için detaylı çalışamamışızdır ve sümüğümüz sadece yerinden oynamıştır. Şimdi bir korku sarar içimizi: Allahım acaba ucu dışardan görünüyo mu? Kimse farketmeden baş parmağımızı ve işaret parmağımızı birleştirip, sanki burnumuzun ucunda bir tüy varmış da onu alıyormuşuz gibi yalandan bi hareketle durumu kolaçan ederiz. Ancak bu kontrolun sonucu ne olursa olsun yalnız kalana kadar operasyon bitmez, içimiz rahat etmez.
Tatağı çıkardınız, oda ne; bu yapışkan bi tatak. En zorlusu. Top haline getirdiniz, pat fırlattınız. Fakat tatak aynı yerde durmakta. Bi daha, bi daha derken gittikçe farklı yerlerde belirmeye başlıyor. Avucunuzun içinde, iki parmağınızın arasında, oha oha bileğinizde... Ve en kötüsü: Siz onla cebelleşirken birden bire kamufle olmuş, kaybolmuş. Nerdedir? Ulan nerdedir. Of ya. Ya şimdi biriyle tokalaşırken, ah ya hoşlandığımız kız ile birlikteyken... Aman yaaa!!
Hele bir de uzunsa yarısı dışarı çıkar, yarısı içerde kalır, çekersin gelmez veya gelir ama taaaaa burnunun içlerinde bi yerleri gıdıklar.
Yalnız olduğunuzu sandığınız bir yerde burnunuzla oynarken, birden birisi gelir. Acaba burnumla oynadığımı gördü mü? diye bir şüphe kaplar içinizi...
Farzedin ki gece vakti uyuyamıyorsunuz, uyumak için herşeyi yaptınız, hatta yorgan altı osurmanızı da yapmışsınız, kaldırıp koklamış, ayak altından havalandırmışsınız yorganı, ama bir şey eksik değil mi, evet, sessizlik, karanlık, durun ayıp bir şey yapmıyorsunuz, parmağınız gider burnunuza, şöyle koca bir tatak bulur, seçer o kalabalığın içinden, şöyle kavradınız tatağınızı, yuvarlayın, emsin sıvısını tatağınız biraz, sertleşsin, doğru vakit yok, acele edin, işte o sessizlikte yere düşen tatağın "pıt"ı, evet artık dalın uykuya, yeni "pıt" ları düşünmeyin ama o sessizlikte, daha çok akşam var tataklarınızla geçirecek.
Daha masumane şekli vardır, fazla ayrıntıya inmeden sadece kıyıda kenarda kalmışları almak için yapılan. Elimizin başparmağı ve işaret parmağı, herbiri ayri birine oturacak şekilde özenle burun deliklerine yerleştirilir. Parmaklar yavaşça içeri sokularak, burun kıkırdağının her iki yana bakan bölümlerine konuşlandırılır. Biraz daha içeri sokulur, kıkırdak hissedilir, sonra o kıkırdak duvarlardaki tatak yortuları dışarı doğru cekiştirilerek, arada burun ucu da esnetilerek dışarı çıkarılır. Bunlar başparmak ve işaret parmağı arasında dairesel hareketlerle yoğunlaştırılır ve yere silkilir. Bu hareketin en avantajlı tarafi ise, birileri sizi yakaladığında rahatlıkla bıyıkları düzeltme hareketi şeklinde kamufle edilebilir. Hatta kişi şüphelenmesin diye bi iki kere daha bıyıklar düzeltiliyomuş gibi yapılıp, eller yanlara salınır.
Dikkat ettim de herkes sümük olayı üzerine yoğunlaşmış. Ama bi de burun kıllarımızı yolmak icin karıştırırız burnumuzu. Bazı kıl kökleri acı vermez, ama bazıları vardır ki burun kılını milim oynatsak dehşet acı verir. Bunları makasla alalım arkadaşlar.
bazı durumlarda burnun kıkırdağa yakın yerine yapışmış sertçe bi kütle vardır. işaret parmağınızla almaya çalışırken yukarı doğru gittiğini hisseder, çekersiniz parmağınızı. sora serçe parmağınızla denersiniz. ı ıhh. iyice uzaklaşmıştır. bidaha da ulaşamazsınız ona. bu bana çok oluyo yaaa...
burun boşluğu denen bi olay vardır. tam istediğiniz gibi bişey yakalarsınız ama tam kavrayamazsınız, ileriye doğru gider ve uçurumun kenarında durmuşcasına bi size bakar bide boşluğa. genelde tutamazsınız ve yuvarlanır boşluktan, üzülürsünüz.
ya tırnaklarımı kestikten sonra o tatakları yakalamak için binbir şekle girmemize ne demeli. çok zor oluyo tırnak yokken, mecburen burnumuzun bi tarafına yaslayıp yavaş yavaş dışarı sürüklemek zorunda kalıyoruz.
angels weep
Hasadı bol ve dahi zevkli bir tatak sezonu bar çıkışı veya tozlu yerlerden geldikten sonra olur ki her iki delikten de bol bol ürün alınır.
Ben yalnız kaldığım vakit burnumu karıştırmıyorum diyen kişi yalancıdır.
Asansör bu iş için en uygun yerdir. Aşağıya inilecek kısa sürede tatağı burundan çıkarmayı becerip "top" haline getirebilmelisiniz. Önce işaret parmağını hafif bir kanca hareketiyle gereken yere daldırmak ve ustaca çıkarmak gerekir. Daha sonra "Parayı görelim" nidasıyla beraber yapılan el hareketi uygulanır tatağa. İşaret ve baş parmak arasında yandım allah dedirtene kadar yuvarlanır ve top haline getirilir. Artık son aşamaya gelinmiştir. Malzeme baş parmak üzerinde dengede tutulur, orta parmakla vurulan sert bir fiskeyle cuff diye uzaklara fırlatılır. Hemen sessizlik sağlanır. Bir saniye kadar sonra huzur verici bir "pıt" sesi duyulur. Artık sümük yeni yerine kavuşmuştur. Bu nefis deneyimi yaşadıktan sonra sağda solda ben burnumu karıştırmam demek büyük ayıptır.
Eğer kütle sert değil de yumuşak ve ıslaksa sorun vardır. Bunları çıkarmak da yok etmek de ilki kadar kolay olmaz. Zar zor elinizi rezil edip çıkarsanız bile bunu yuvarlayamazsınız. Bunlardan en iyi kurtulma yöntemi masa veya sandalye altına yapıştırmaktır. Bi de profilden bakıldığında burnunu karıştırıyomuş gibi görünüp aslında burnunun yanıyla oynayan adamlar vardır ki bunu niye yaparlar sormak gerekir.
Banyodan sonra burnunuzda karıştırılmayı bekleyen sümükler oluşur. Ancak bunlar yukarıdaki arkadaşın anlattığı cinstendir; yumuşak ve ıslak. O anda harekete geçersek pek tatmin olmayız, üstelik iğrenç oluruz. Bu yüzden bazı zevkleri ertelemeyi bilmeliyiz.
Trafik sıkışıklığı ile burun karıştırma doğru orantılı olarak artar.
Kalabalık ortamlarda, burnumuzda tatak olduğunu hissettiğimizde, onu masumane hareketlerle almaya çalışma girişimlerimiz vardır. Önce herkesin dikkatinin başka yerde bulunduğundan emin oluruz, sonra son derece seri bir şekilde işaret parmağımızı nokta hedefe yöneltir ve ilk darbeyi atarız. Ancak zaman kısa olduğu için detaylı çalışamamışızdır ve sümüğümüz sadece yerinden oynamıştır. Şimdi bir korku sarar içimizi: Allahım acaba ucu dışardan görünüyo mu? Kimse farketmeden baş parmağımızı ve işaret parmağımızı birleştirip, sanki burnumuzun ucunda bir tüy varmış da onu alıyormuşuz gibi yalandan bi hareketle durumu kolaçan ederiz. Ancak bu kontrolun sonucu ne olursa olsun yalnız kalana kadar operasyon bitmez, içimiz rahat etmez.
Tatağı çıkardınız, oda ne; bu yapışkan bi tatak. En zorlusu. Top haline getirdiniz, pat fırlattınız. Fakat tatak aynı yerde durmakta. Bi daha, bi daha derken gittikçe farklı yerlerde belirmeye başlıyor. Avucunuzun içinde, iki parmağınızın arasında, oha oha bileğinizde... Ve en kötüsü: Siz onla cebelleşirken birden bire kamufle olmuş, kaybolmuş. Nerdedir? Ulan nerdedir. Of ya. Ya şimdi biriyle tokalaşırken, ah ya hoşlandığımız kız ile birlikteyken... Aman yaaa!!
Hele bir de uzunsa yarısı dışarı çıkar, yarısı içerde kalır, çekersin gelmez veya gelir ama taaaaa burnunun içlerinde bi yerleri gıdıklar.
Yalnız olduğunuzu sandığınız bir yerde burnunuzla oynarken, birden birisi gelir. Acaba burnumla oynadığımı gördü mü? diye bir şüphe kaplar içinizi...
Farzedin ki gece vakti uyuyamıyorsunuz, uyumak için herşeyi yaptınız, hatta yorgan altı osurmanızı da yapmışsınız, kaldırıp koklamış, ayak altından havalandırmışsınız yorganı, ama bir şey eksik değil mi, evet, sessizlik, karanlık, durun ayıp bir şey yapmıyorsunuz, parmağınız gider burnunuza, şöyle koca bir tatak bulur, seçer o kalabalığın içinden, şöyle kavradınız tatağınızı, yuvarlayın, emsin sıvısını tatağınız biraz, sertleşsin, doğru vakit yok, acele edin, işte o sessizlikte yere düşen tatağın "pıt"ı, evet artık dalın uykuya, yeni "pıt" ları düşünmeyin ama o sessizlikte, daha çok akşam var tataklarınızla geçirecek.
Daha masumane şekli vardır, fazla ayrıntıya inmeden sadece kıyıda kenarda kalmışları almak için yapılan. Elimizin başparmağı ve işaret parmağı, herbiri ayri birine oturacak şekilde özenle burun deliklerine yerleştirilir. Parmaklar yavaşça içeri sokularak, burun kıkırdağının her iki yana bakan bölümlerine konuşlandırılır. Biraz daha içeri sokulur, kıkırdak hissedilir, sonra o kıkırdak duvarlardaki tatak yortuları dışarı doğru cekiştirilerek, arada burun ucu da esnetilerek dışarı çıkarılır. Bunlar başparmak ve işaret parmağı arasında dairesel hareketlerle yoğunlaştırılır ve yere silkilir. Bu hareketin en avantajlı tarafi ise, birileri sizi yakaladığında rahatlıkla bıyıkları düzeltme hareketi şeklinde kamufle edilebilir. Hatta kişi şüphelenmesin diye bi iki kere daha bıyıklar düzeltiliyomuş gibi yapılıp, eller yanlara salınır.
Dikkat ettim de herkes sümük olayı üzerine yoğunlaşmış. Ama bi de burun kıllarımızı yolmak icin karıştırırız burnumuzu. Bazı kıl kökleri acı vermez, ama bazıları vardır ki burun kılını milim oynatsak dehşet acı verir. Bunları makasla alalım arkadaşlar.
bazı durumlarda burnun kıkırdağa yakın yerine yapışmış sertçe bi kütle vardır. işaret parmağınızla almaya çalışırken yukarı doğru gittiğini hisseder, çekersiniz parmağınızı. sora serçe parmağınızla denersiniz. ı ıhh. iyice uzaklaşmıştır. bidaha da ulaşamazsınız ona. bu bana çok oluyo yaaa...
burun boşluğu denen bi olay vardır. tam istediğiniz gibi bişey yakalarsınız ama tam kavrayamazsınız, ileriye doğru gider ve uçurumun kenarında durmuşcasına bi size bakar bide boşluğa. genelde tutamazsınız ve yuvarlanır boşluktan, üzülürsünüz.
ya tırnaklarımı kestikten sonra o tatakları yakalamak için binbir şekle girmemize ne demeli. çok zor oluyo tırnak yokken, mecburen burnumuzun bi tarafına yaslayıp yavaş yavaş dışarı sürüklemek zorunda kalıyoruz.
angels weep
Hasadı bol ve dahi zevkli bir tatak sezonu bar çıkışı veya tozlu yerlerden geldikten sonra olur ki her iki delikten de bol bol ürün alınır.