Herkese merhaba. Ben kendim işin içinden çıkamadım, emin olamıyorum, vazgeçmek zor geliyor, vazgeçemiyorum, onu seviyorum...
Ama...
Evlendiğim günden bu yana da sürekli boşanma fikri gelmiştir aklıma. Yani şöyle birgün "yok ya biz ömür boyu mutlu yaşarız, artık boşanmaktan vazgeçmeliyim" demedim hiç. Hep boşanmaktan vazgeçsem hoşlanmadığım bir şey olur boşanasım gelir. Çocuk oyuncağı değil bu farkındayım ama bu fikre engel olup "yeter be sende ya ömür boyu mutlu olmaya bak ya da boşan" diyemedim kendime.
Ama hep bir şeylerin eksikliğini yaşadım, hep "tam" anlamıyla emin ve mutlu olamadım.
Yazım çok uzun olmasın diye maddelere mi ayırsam diyorum ama öyle de nasıl olur emin değilim bi deneyeyim.
Önce özetle başlayayım :)
Ben 32 yaşımdayım eşim 38.
İkimizin de ilk evliliği.
Evlenmeden önce 6 yıl flört dönemi yaşadık, evliliğimizin 5. yılını doldurduk.
Uzun süredir foruma girmiyordum, dün yine eşimden dert yanmak için girdim. Sonra bugün eski konularımı araştırdım. Bir derdim var kısmına hep onunla ilgili sorunlarımızı yazmışım. İnsan zaman geçince unutuyor bazı şeyleri ama bu kısım bana günlük gibi oldu.
Eşim çok titiz, düzenli, ben merkezci, annesi ve ablası tarafından çok şımartılmış, kendi ailesi ve kendisi dışında kimseyi beğenmeyen herkese bir kusur bulan bir tiptir. Benle nasıl evlendi şaşıyorum doğrusu. Pek arkadaşı yoktur. A-sosya diyebiliriz.
Ben ise dağınık, düzensiz, maymun iştahlı, başkaları mutlu olsun diye hep kendinden ödün veren, arkadaş çevresi geniş, sosyal bir tipim. Esprili ve çocuk ruhlu olduğum için arkadaşları tarafından sevilen ve aranan biriyim.
Onun ailesi kimseyle görüşmez, herkesle ilişkilerini kesmişler bizimkiler ise tam tersi çok kişiyle görüşürler, evden misafir eksik olmaz.
Bunları ilerideki sorunlara yardımcı olsun diye anlatıyorum size. Eşim ve ailesi bir çember çizmişler dışarıdan kimseyi almıyorlar ordan da dışarı çıkmıyorlar anlayacağınız. Bizimkiler de ben de çemberin kapısı açık :)
Eşim genel olarak arkadaşlarımla görüşmeme karışmaz, şehir dışına kalmaya bile giderim ses etmez. Gece 12 de gelsem de bir şey demez.
Mutlu olmam için sevdiğim şeyleri yapmama karışmaz, beni mutlu etmeye çalışır. El attığım işler onun için imkansız bile olsa destek olur köstek olmaz. Market alışverişini o yapar, eviyle ilgilidir yani. Bi tane ayakkabısı olsa benim 10 tane olsa bir ayakkabılık parası olsa kendine alacağına bana alır. Gezmeyi sever (bende), kendi gelmek istemezse bile beni yurtdışına yollar. Hastalanınca çok ilgilenir başımda bekler, üstümü değiştirir. Odayı wickslerle donatır, ilaçlarımı içerir, şevkatlidir. Birlikte film izlemeyi severiz, çok film izleriz, birlikte vakit geçirmeyi de severiz, şu an ikimizin de yaptığı iş telefonla olduğu için hep dip dibeyiz. Kolay kolay kavga etmeyiz ama bunun sebebi benim alttan alıp sakin davranmamdan kaynaklı. Çünkü eşim daha önceki ilişkisindeki kadına iki kere vurmuş bir insan. Karşılık alınca gözü dönebiliyor, sinirlenince sinirine hakim olamıyor. Bunları bildiğim için ben sakin kalınca o da sakin kalmak zorunda kalıyor. Yani bu zamana kadar bağıra çağıra kavga etmediysek, tokatlar havada uçuşmadıysa benim sakinliğimden kaynaklı. Bir kere sinirlenip kplumdan tutup beni asansöre itmişliği vardır. Bunu şiddet kabul edip uzun bir konuşma yaptım bir daha yapmadı. Titizdir düzenlidir evliliğimizin başında bu konuda sıkıntı yaşasak da çözdük sayılır. O da bana ayak uydurdu ben de ona ayak uydurdum.
Evliliğimizin muhtemelen en büyük sorunu cinselliğin neredeyse 0 olması. Evliliğimizin başında vajinismustum. Çözdüm. Ama sık ilişkiye girmediğimiz için ilişkiye girerken hep zorlanıyorum hala. Ama başarıyorum. Muhtemelen bunları yaşamak istemiyorki bana yaklaşmıyor. Ben de bunları yaşamamak için sık ilişkiye girmemiz gerektiğinden bahsediyorum. Tamam diyor ama tık yok. Ne zaman yanaşsam hep bir bahanesi var. Ya başı ağrıyordur, ya havasında değildir, ya uykusu vardır. Bak dedim böyle evlilik olmaz. Bunun sonu ikimizin birinin aldatmasıyla biter dedim. Haklısın dedi yine icraat yok. Terapiste gidelim dedim çok karşı. En son 5 ay önce cinsel ilişkiye girmişizdir. Onun haricindekiler hep yüzeysel. Öpüşme, sarılma, yüzeysel tatmin yani.
Onun haricinde varsa yoksa kendi ailesi ve kendi istekleri. Benim çevrem benim ailem dış kapının mandalı. Onun ailesi gelip bizde 2,5 ay kalır. Hiçbir şeyden şikayet etmez. Brnim ailem gelip 15 gün kaldı sadece bir kere kaldılar bende 15 gün o kadar. Hergün bir şeylerden şikayet etti, ailemi bana çekiştirdi. Ben onun ailesini ona çekiştirmem, benimle onlar arasında kalsın istemem. Ben onlara ayak uydururum el üstünde tutarım ama o benim aileme karşı asla öyle değil. Eve gelen arkadaşlarım, akrabalarım, ailem kim olursa olsun farketmez herkesin arkasından konuşur. Evde yaptıkları onun hoşuna gitmeyen şeylerden bahseder durur. Kimse evime gelsin istemiyorum bu yüzden. Hoş dışarda görüşsek de arkalarından konuşur. Ailesinden bunu görmüş çünkü. Evlerine kim gelse gider gitmez çekiştirmeye başlıyorlar. Kimseyi beğenmiyorlar. Hep onların yaptıkları dopru başkalarının yaptıkları yanlış, hep onlar dünyanın en iyi insanları başkaları kötü. Onların yemek zevki doğru başkalarınınki yanlış. Bana hep müdehale ederler mesela o öyle yapılmaz şöyle yapılır, o öyle yenilmez böyle yenir. Sen onu yapamazsın dur brn yapayım, sen kaldıramazsın gücün uetmez zaten kısa boylusun dur ben yapayım. Biz evlenmeden önce de ben sokak hayvanlarına bakardım, yuva arardım. Biz evlendikten 1 yıl sonra falan da ablası yapmaya başladı. Dur o baksın köpeğe sen yapamazsın, o hayvanları çok seviyor herkesten fazla seviyor, o hayvanlara çok ilgi gösteriyor. Hani utanmasalar sen ondan öğrendin hayvan sevgisini diyecekler. Eşim annemlere kalmaya gidince özel oda , özel ilgi, el üstünde tutulmayı bekliyor. Çünkü kendi ailesinden öyle görmüş. Onlara gidince rşim ne istiyorsa o izlenir, o nereye isterse oraya gidilir, o ne zaman uyanırsa o zaman kahvaltı yapılır, kv oruç bile olaa oğlu gelmeden orucunu açmaz 3 saat beklerdi gelmesini. Evlenene kadar annesi giydiriyordu çoraplarını. Hep el üstünde tıtulmuş. Su dediğinde ayağına gelmiş, hiç iş yaptırmamışlar. Bizde de tam tersi bizde sofra kültürü yoktur. Herkes acıkınca yer. Ha bazen pazarları vs bi arada yeriz ama genelde acıkan yer. Herkes ayrı odalarda takılır istediği şeyi izler. Annemler bize gelince de eşim kendisinr uyulmasını istiyor. Hep onun istediği gibi olsun her şey , herkes ona uysun, onun dediğini yapsın istiyor. Ama o annemlere gidince yinr aynısını istiyor. Yine onun iatediği gibi olsun, yine onun istediği yapılsın, onun istediği izlensin, sofraya onun istediği saatte oturulsun.
Eve gelenler kendilerini misafirden görmeyip dolaptan yiyecek alsa, çay demlese "misafir miaafirliğini bilecek" der, ama kendisi aannemlere gidince açar dolabı istediğini yer bundan yok mu şundan yok mu brn o odada yatmam bize yataklarını versinler der. Annemler eşim onlara gidince hep diken üstünde. Hep ilgi bekliyor hep el üstünde tutulmak istiyor. Ya diyorum bizim aile yaşantılatımız farklı kendi ailenden gördüğünü bizimkilerin yapmasını bekleyemezsin diyorum. Brn damadım yapsınlar diyor. Hani yaşanmış o kadar çok şey varki hepsini tek yazıya sığdıramam.
O babamlarla vakit geçirmek istemezse haklı, ben geçirmek istemezsem suçluyum.
Ona ilgi gösterip el üstünde tutmak olması gereken, ama yapılmazsa yapmauanlar lötü insanlar.
Bir kere perde yıkadım ıslak asıyorum. Geldi perde ıslak asılmaz dedi. Asılır annem asıuor dedim. Asılmaz dedi. Gitti annesine sordu asılırmış tamam asabilirsin dedi. Hani onun anneai yapıyorsa yapılır ama annesi yapmıyorsa o öyle yapılamaz. Annemler bu yemeği şöyle yer derim "ıyyyy öyle hiç güzel olmaz, öyle yenmrz o böyle yenir" der/derler.
Ailesiyle aynı sitede oturuyoruz önceden şehirdışındaydık. Geldiklerinde 2,5 ay falan kalırlardı. Şimdi de hergün bize gelirler, onlar gelmezse biz gideriz.
Hani şu konuda haklarını yemem, ben bi yere gittiğim zaman hayvanlarıma bakarlar, evimlr ilgilenirler, temizlerler bile. Yemek yapmam çok çünkü o annrsinin yemeklerini seviyor. O yüzden de akşam yemeklerinde annesigile gideriz. Hani anneai de neden hep yemekleri brn yapıyorum bir kere de karın yapsın biz yiyelim dememiştir. Hani yardımlaşırız. Ha ama çok alınganlardır. Her hareketime bi anlam yüklerler. Aklımın ucuna gelmeyecek şeyleri düşünüp bana trip atmışlardır. Haberim bile olma neye bpzulduklarından. Ablası önüme bir şeyler fırlatır. Kapı çarpar falan. Gerçi bunlar azaldı önceden daha sıktı ama ben eşimle oturup rahatsız olduğum şeylerin hepsini anlattım ve boşanmayı düşündüğümü de söyledim. O da konuşmuş olacakki eskisi kadar çok yapmıyorlar. Biraz da ben alıştım dikkatli davranıyorum. Hep şunu yapaam acaba alınırlar mı diye düşünüp dikkatli davranıyorum. Ama benim ömrüm onun aileaini alttan almakla geçiyor.
Zaten cinsellik yok. Evin küçük kız kardeşi gibiyim. Bir yere gitmeye kalksak ailesini de getiriyor. Yalnız çıkmalarımız nadirdir. Krndi ailesini her yere götürür canla başla, gezsinler, yaşlılar artık der. Brn annrm yaşlı, gezmeyi sever onu da şuraya götürelim mi derim bu yaştan sonra gezmese de olur zamanında gezmiş zaten. Sıkılırım ben der. Sanki ben sıkılmıyorum!
Önceden çok çalışmış olsam da şu sıralar ekonomik özgürlüğüm yok. Bir network marketinge başladım şimdi ama para kazanmak için de zaman gerekiyor bu tarz işlerde. Şu an oturduğumuz yer çok güzel. Denize 400mt arkası orman. Huzur dolu. Gürültüden uzak. Yaşadığım yeri seviyorum. Hayvanlarım burada rahat. Boşanırsam tekrar ankara'ya döneceğim, 2 köpek 6 kediyi götüreceğim. Eşimde sadece 2 kedi kalacak. Annemlerin bahçesi küçük hayvanlarım rahat edemez (hayvan besleyenler bilirler onlar çocuğu gibi oluyor insanın)
Ben bunları yazarken tel çaldı, annem aradı. Eşimle konuşmuşlar bi isteğin var mı buralardan falan demiş. Sana üzlüyorum bu yaşında (74) iki çocuğa bakıyorsun demiş. Çocuklar olmasa çıkar gelirdin ara sıra demiş. (Biri 4 biri 7 yaşındaki yeğenlerime annem bakıyor doğduklarından beri)
Başına taş düştü herhalde bunları yazdığımı mı hissetti naaptı
Öyle işte kafam karışık ne yapsam bilmiyorum, fikirlerinize açığım :)