- 9 Ocak 2008
- 864
- 503
- Konu Sahibi biricik mericik
- #1
Eşimle evliliğimizin başından beri karakterlerimizin farklılığından, onun ilgisizliğinden dolayı sorunlarımız vardı. Bunlar benim yıllarca kendimi yanlız hissetmeme sebep oldu. Yine de uyumlu insanlar olmamızdan uzun yıllardır evliliği büyük kavgalar gürültüler olmadan yürüttük. İki evladımız var.
Bir noktada farkettim ki ben mutlu olacağımız günü beklerken gençliğim gitmiş. Bizim sorunumuz hayattan beklentilerimizin farklı olması. birimiz gülmeyi severken birimizin somurtmayı sevmesi. birimiz sosyalken birimizin yalnızlık sevmesi... Ben hep düzeltmeye çabalarken karşı tarafın hiç bir amacı gayesi çabası olmaması... Benim yalnızlıktan içim çığlık çığlığa iken eşim hiç görmemiş duymamış çabalarımı görmezden gelmiş. Bu üzüntülerle de yıllar geçmiş. Ha düzelir ha düzelecek, boşanmaya sebep yok, dövmüyor, sövmüyor, düzenim bozulmasın, çocukların düzeni bozulmasın derken benden gitmiş hep gidenler.
Sonra ne yapıyorsun sen dedim kendime. Gerçekten böyle mi geçecek ömrün? Şimdi orta yaşlarda idare ediyorsun yaşlanınca, işin içine yaşlılık tahammülsüzlükleri girince nasıl dayanacaksınız birbirinize?
Sonra, bir gün, her zamanki sessiz kavgalarımızdan biri oldu (bizde bağırıp çağırmak olmaz, birer cümle söyleriz. o küser günlerce konuşmaz ben gider suçlu benmişim gibi en sonunda barışırım). Ama bu defaki sessiz kavga, haksız olduğu halde günlerce konuşmaması benim sabrımı taşırdı. Günlerce bekledim adım atmadı. Psikologla konuştum, mutsuz olduğun yerde durma dedi. İlk defa ailemle konuştum, boşanacağım dedim. Korktuğum olmadı, arkamda durdular. Ailemle konuştuktan sonra eşimle konuştum ve olan oldu. Şok oldu. Ağladı, çok ağladı. Çok seviyormuş. Bir gecede 10 yaş yaşlandım onun üzüntüsünü görünce, vücudumda yaralar çıktı. Dayanamadım tamam vazgeçtim dedim.
4 ay geçti bu olayın üzerinden. Şimdi aşk gösterileri yapıyor. Bir ara çiçek ve hediyeye boğdu-sanki beklentim oymuş gibi. Eğer yatakta reddedilirse yine büyük üzüntü gösterileri bütün gece uyumamalar uyutmamalar... Boğuluyorum. Ama ben de vücuduma dokunmasına dayanamıyorum. Ürperiyorum resmen. Maalesef istemiyorum.
Ne yapacağımı bilmiyorum. Sihirli bir değnek olsa ben tekrar ona karşı aşkla dolsam. Hiç birimizin düzenini bozmasam. Ama olmuyor. Olan bana oluyor. Tekrar psikologla görüştüm, "yazık, karar verip adım atman gerek" diyor. 4 aydır o ne yaptı, neden elinden geleni yapıp seni tekrar kazanmadı diyor. Bir adım atmam lazım yoksa ömrümün kalanını böyle sevgisiz üzgün fedakarlık yapmış ama mutsuz geçireceğim.
Rahat mı batıyor bana, psikoljik sorunlarım var da huzursuzluk mutsuzluk mu arıyorum. Bilmiyorum. İstediğim, boşanalım ama kimse üzülmesin. Ağladığını üzüldüğünü görmeye dayanamıyorum. Pişman olursam da kendi kararım yüzünden olayım. Ama şu kendisi için bişey yapmak istemiş ama yapamamış moddan kurtulayım.
Bir noktada farkettim ki ben mutlu olacağımız günü beklerken gençliğim gitmiş. Bizim sorunumuz hayattan beklentilerimizin farklı olması. birimiz gülmeyi severken birimizin somurtmayı sevmesi. birimiz sosyalken birimizin yalnızlık sevmesi... Ben hep düzeltmeye çabalarken karşı tarafın hiç bir amacı gayesi çabası olmaması... Benim yalnızlıktan içim çığlık çığlığa iken eşim hiç görmemiş duymamış çabalarımı görmezden gelmiş. Bu üzüntülerle de yıllar geçmiş. Ha düzelir ha düzelecek, boşanmaya sebep yok, dövmüyor, sövmüyor, düzenim bozulmasın, çocukların düzeni bozulmasın derken benden gitmiş hep gidenler.
Sonra ne yapıyorsun sen dedim kendime. Gerçekten böyle mi geçecek ömrün? Şimdi orta yaşlarda idare ediyorsun yaşlanınca, işin içine yaşlılık tahammülsüzlükleri girince nasıl dayanacaksınız birbirinize?
Sonra, bir gün, her zamanki sessiz kavgalarımızdan biri oldu (bizde bağırıp çağırmak olmaz, birer cümle söyleriz. o küser günlerce konuşmaz ben gider suçlu benmişim gibi en sonunda barışırım). Ama bu defaki sessiz kavga, haksız olduğu halde günlerce konuşmaması benim sabrımı taşırdı. Günlerce bekledim adım atmadı. Psikologla konuştum, mutsuz olduğun yerde durma dedi. İlk defa ailemle konuştum, boşanacağım dedim. Korktuğum olmadı, arkamda durdular. Ailemle konuştuktan sonra eşimle konuştum ve olan oldu. Şok oldu. Ağladı, çok ağladı. Çok seviyormuş. Bir gecede 10 yaş yaşlandım onun üzüntüsünü görünce, vücudumda yaralar çıktı. Dayanamadım tamam vazgeçtim dedim.
4 ay geçti bu olayın üzerinden. Şimdi aşk gösterileri yapıyor. Bir ara çiçek ve hediyeye boğdu-sanki beklentim oymuş gibi. Eğer yatakta reddedilirse yine büyük üzüntü gösterileri bütün gece uyumamalar uyutmamalar... Boğuluyorum. Ama ben de vücuduma dokunmasına dayanamıyorum. Ürperiyorum resmen. Maalesef istemiyorum.
Ne yapacağımı bilmiyorum. Sihirli bir değnek olsa ben tekrar ona karşı aşkla dolsam. Hiç birimizin düzenini bozmasam. Ama olmuyor. Olan bana oluyor. Tekrar psikologla görüştüm, "yazık, karar verip adım atman gerek" diyor. 4 aydır o ne yaptı, neden elinden geleni yapıp seni tekrar kazanmadı diyor. Bir adım atmam lazım yoksa ömrümün kalanını böyle sevgisiz üzgün fedakarlık yapmış ama mutsuz geçireceğim.
Rahat mı batıyor bana, psikoljik sorunlarım var da huzursuzluk mutsuzluk mu arıyorum. Bilmiyorum. İstediğim, boşanalım ama kimse üzülmesin. Ağladığını üzüldüğünü görmeye dayanamıyorum. Pişman olursam da kendi kararım yüzünden olayım. Ama şu kendisi için bişey yapmak istemiş ama yapamamış moddan kurtulayım.