yıllar sürse de her duruşmada ben eşimi seviyorum diyeceğim, senden asla ayrılmayacağım diyen eş kişisi daha dava açılalı 3 ay dolmadan, ilk duruşmaya girmeden "tamam artık anlaşmalı ayrılalım" diye mesaj attı. üstelik 2-3 hafta kadar öne okula çiçekle gelmiş ve cebinden tek taş çıkarıp "binimli tikrir ivlinir misin" diye sormuştu. ben de cevabım hayır deyip sınıftan yollamıştım. o günden sonra ne arama ne mesaj hiç iletişime geçmemiştik. sanırım çok zoruna gitti ki bu kadar dayanıp yazmadı. şimdi de oturup konuşalım anlaşalım diyor. avukata yönlendiriyorum anlaşma şartlarını konuşması için ama illa hayır avukata gerek yok biz oturup konuşalım diyor. soyadını geri al sen de kurtul ben de kurtul yazmış bir de. adım gibi eminim bana hakettiğimin 5te birini bile teklif etmeyeceğinden. o yüzden avukata yönlendiriyorum ki pazarlığı iyi yapalım diye.
"ben karımı seviyorum boşanmak istemiyorum, bizi terapiste yollayın, halledilemeyecek sorunlar değil bunlar" diye de cevap dilekçesi yazmıştı. bi çiçek ve bi yüzüğe hayır deyince ne kadar da kolay vazgeçiliyormuş. acaba blöf mü yapıyor görüşmek için. egosuna yediremediği için böyle bir bahane ile. yoksa gerçekten ayrılmaya karar mı verdi?
hayat kısa, güzel şeyler oluyor, mevlam neylerse güzel eyliyor yazmış. (beni merak ettirmeye, ilgimi çekmeye falan çalışıyor da olabilir) ömrümüzden 1-2 yıl çalmayalım, sen de yoluna git ben de yoluma gideyim. mutlu hayatımızı ertelemeyelim yazmış bak bak laflara bak
ben de böyle düşünüyorum hakkım olanı da almadan çekip gidemem.
kafam git gelli. Neden anlaşmak istemesi beni içten içe biraz üzdü?