- 16 Eylül 2006
- 24.059
- 18.172
- 37
- Konu Sahibi KarKralicesi
- #1
Soğuktu hava o zaman da şimdiler gibi ama biz üşümezdik. Karların altında hastalanmaktan korkmadan oyunlar oynardık. Ben en çok saklambaçlarımı severdim, seninse yorulmaz çocuk heveslerin vardı. Ama ben öyle yorgundum ki ve sen öylesine masumdun. Teleferiklerden yeryüzünü izlemek gibiydi seni sevmek; eğlenceli ve ürkütücü. Yükseklik korkum nüksederdi sana bakarken (ürperirdim aniden; a çocuk ya tutmak isterken sen de benimle düşersen...)
Evet itiraf ediyorum muzip bir çocuk gibi sevdim seni ve utanıp yenemedikçe kendimi seni gönderdim. (Bu yüzdendi; buradaki yanlış benim değil deyişlerine hak verişim. Bilmiyordun ki gönüllü bir yanlış olarak ben yeterince kendimin bile değildim) Acıtmak için sarf edilmemişti sözlerim çocuk bakışların aldanıp da küsmesin istedim. Bu yüzden gitmeni hiç engellemedim. Aslında kalmanı hiç düşlememiştim.
Sonunda seni de ürpertti değil mi, kendime terkedilişlerim? Bu yüzden mi bana kendimi ödettin ? (Gitti gözleri zafer parıltısı çocuk gülüşümü elinde taşıyıp)....
‘’Kalmak istiyorum kalmamı sağla gidiyorum ben elveda’’
Gerçekten hangimiz kaç kez kalmayı düşledi ve hangimiz kaç kez kapıyı gösterdi ikimiz de acımasızlık yarışında birinciydik artık di mi söylesene ne zaman yok ettim içindeki merhameti ve sen ne zmana böylesine tüketir oldun böylesine nefesimi
Kötülüğü benden öğrendiğini söylediğin andaki gibi aslında artk duymak istemiyorum hiçbirini (cevapların sana kalsın lütfen beni benimle bırakır mısın?)
Artık istesek de tutamayız birbirimizi uçuyorum ben yeniden farketmedin mi ipini kestim hayallerimin savrulmaktan da şikayetçi değilim hem yeniden yürüyebiliyorum artık ben ayağımın altından geçen lacivert dalgalarda yeniden hem de ürkmeden (biliyor musun hala omzumu öpebiliyorum ben sana rağmen )
Gel diyemezsin şimdi bana; çok zor sevdim kendimi yeniden. Hem gelsem üstünü örtsem ne fark eder; uyandığında yine ben olmayacağım ki. Bu gece sabaha kadar seni beklesem ne fark eder; yarınımızda biz yokuz ki. Masallar anlatsam yeniden bize dair ne fark eder; İnanmadığın masallar korkularını savuşturamaz ki. Hem artik öğrenmelisin; sen de üşürken uyuyabilmeyi benim gibi.(Sorguların hala bitmedi mi? Anla artık sana dairliğim tükendi)
Şimdi dön diyemezsin bana. Sen de biliyorsun açılmamacasına kapandı valizler ve duvarlardan söküldü, bir zaman geçmek bilmeyen saatler. Ardında öylesine bir iz kaldı sadece, bir de ikimize rağmen karartılamamış gülümsemeler.
Bak son yazısı da belirdi, perdelerdeki ışık dindi. Anladım devam edebilmek için affedebilmek gerekli herşeyi. Ben affedebildim ikimizi. Hadi sen de affet beni. Kar yağarken başlayamamıştık; kar yağarken bitsin bari. (Tam da şimdi, hadi son kez öp duvarlarını ve son kez çarp kapıları. Hem bırak artık uyusunlar; yoruldu kelimelerimin anlamları)
Evet itiraf ediyorum muzip bir çocuk gibi sevdim seni ve utanıp yenemedikçe kendimi seni gönderdim. (Bu yüzdendi; buradaki yanlış benim değil deyişlerine hak verişim. Bilmiyordun ki gönüllü bir yanlış olarak ben yeterince kendimin bile değildim) Acıtmak için sarf edilmemişti sözlerim çocuk bakışların aldanıp da küsmesin istedim. Bu yüzden gitmeni hiç engellemedim. Aslında kalmanı hiç düşlememiştim.
Sonunda seni de ürpertti değil mi, kendime terkedilişlerim? Bu yüzden mi bana kendimi ödettin ? (Gitti gözleri zafer parıltısı çocuk gülüşümü elinde taşıyıp)....
‘’Kalmak istiyorum kalmamı sağla gidiyorum ben elveda’’
Gerçekten hangimiz kaç kez kalmayı düşledi ve hangimiz kaç kez kapıyı gösterdi ikimiz de acımasızlık yarışında birinciydik artık di mi söylesene ne zaman yok ettim içindeki merhameti ve sen ne zmana böylesine tüketir oldun böylesine nefesimi
Kötülüğü benden öğrendiğini söylediğin andaki gibi aslında artk duymak istemiyorum hiçbirini (cevapların sana kalsın lütfen beni benimle bırakır mısın?)
Artık istesek de tutamayız birbirimizi uçuyorum ben yeniden farketmedin mi ipini kestim hayallerimin savrulmaktan da şikayetçi değilim hem yeniden yürüyebiliyorum artık ben ayağımın altından geçen lacivert dalgalarda yeniden hem de ürkmeden (biliyor musun hala omzumu öpebiliyorum ben sana rağmen )
Gel diyemezsin şimdi bana; çok zor sevdim kendimi yeniden. Hem gelsem üstünü örtsem ne fark eder; uyandığında yine ben olmayacağım ki. Bu gece sabaha kadar seni beklesem ne fark eder; yarınımızda biz yokuz ki. Masallar anlatsam yeniden bize dair ne fark eder; İnanmadığın masallar korkularını savuşturamaz ki. Hem artik öğrenmelisin; sen de üşürken uyuyabilmeyi benim gibi.(Sorguların hala bitmedi mi? Anla artık sana dairliğim tükendi)
Şimdi dön diyemezsin bana. Sen de biliyorsun açılmamacasına kapandı valizler ve duvarlardan söküldü, bir zaman geçmek bilmeyen saatler. Ardında öylesine bir iz kaldı sadece, bir de ikimize rağmen karartılamamış gülümsemeler.
Bak son yazısı da belirdi, perdelerdeki ışık dindi. Anladım devam edebilmek için affedebilmek gerekli herşeyi. Ben affedebildim ikimizi. Hadi sen de affet beni. Kar yağarken başlayamamıştık; kar yağarken bitsin bari. (Tam da şimdi, hadi son kez öp duvarlarını ve son kez çarp kapıları. Hem bırak artık uyusunlar; yoruldu kelimelerimin anlamları)
ALINTIDIR....