Biz böyleydik... Ne oldu bizlere?

gulbeseker

HAYATIMIN TADLARI...BÜYÜYORLAR
Kayıtlı Üye
3 Kasım 2007
1.525
12
55
HEY GıDı GÜNLER

Hiç özlenmez mi O GÜNLER?


Faziletliydik: Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği meslek edinmez, kimseyi de küçümsemezdik.

Dürüsttük: Bir zamanlar Londra Ticaret Odası’nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: “Türklerle alışveriş et, yanılmazsın.”

ıtibarlıydık: Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odası’nın toplantılarında oylar eşit çıkınca Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu
.
Temizdik: Yere bile tükürmezdik. Hatta Osmanlı askeri teşkilatını Avrupa’ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için atalarımızı şöyle eleştiriyor:
“Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür.”
Çevreciydik: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları sulatır, göçmen kuşların yorgunluk atması için saçak altlarına kuş sarayları yapardık.
Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez.

Harama el sürmezdik: Fransız müellif Motray, 1700′lerdeki halimizi şöyle anlatıyor:
“Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır. Ne zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkâncılar arkamdan adam koşturmuşlar, hatta birkaç kere Beyoğlu’ndaki ikametgâhıma kadar gelmişlerdir.”

Medeni idik: ıngiliz sefiri Sör James Porter ise, 1740′ların Türkiye’si için şunları söylüyor:
“Gerek ıstanbul’da, gerekse imparatorluğun diğer şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüde imkân bırakmayacak şekilde isbat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır.”

Dosdoğruyduk: Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü veriyor:
“Haksızlık, murabahacılık, inhisarcılık ve hırsızlık gibi suçlar, Türkler arasında meçhuldür… Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan çok defa Türklerin doğruluklarına hayran kalır.”

Hırsızlık nedir bilmezdik: Fransız müellif Dr. Brayer, 1830′ların ıstanbul’unu getiriyor önümüze:
“Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı ve dükkânların çoğunlukla umumi ahlaka itimaden açık bırakıldığı ıstanbul’da her sene azami beş-altı hırsızlık vakası görülür.”
Ubicini Dr. Brayer’i şöyle doğruluyor:
“Bu muazzam payitahtta dükkâncılar, namaz saatlerinde dükkânlarını açık bırakıp camie gittikleri ve geceleri evlerin kapısı basit bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu’nda ise hırsızlık ve cinayet vakaları olmadan gün geçmez.”

Naziktik: Edmondo de Amicis isimli ıtalyan gezgini, yine 1880′lerin “biz”ini anlatıyor bize:
“ıstanbul Türk halkı Avrupa’nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadirattan işitilir. O kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını görürsünüz.”

Cihana örnektik: Türkiye Seyahatnamesi’yle meşhur Du Loir’un 1650′lerdeki hükmü şöyle:
“Hiç şüphesiz ki, ahlak bakımından Türk siyasetiyle medeni hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir.”
Şefkatimiz yalnızca insana yönelik değildi, hayvanları, hatta bitkileri bile kapsıyordu.

Hayata karşı saygılıydık: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus’u dinleyelim, bize 1880′lerdeki halimizi anlatsın:
“Türklerdeki iyilik duygusu hayvanları dahi kucaklamıştır. Birçok köyde eşekler haftada iki gün izinli sayılır… Türklerle Rumların karışık olarak yaşadığı köylerde ise bir evin hangi tarafa ait olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Eğer evin bacasında leylekler yuva yapmışsa, bilin ki o ev bir Türk evidir.” (Küçük Asya, c. 9)

Hayırseverdik: Comte de Marsigli’yi tekrar dinleyelim:
“Yazın ıstanbul’dan Sofya’ya giderken dağlardan anayol üzerine inmiş köylülerin yolculara bedava ayran dağıttıklarına şahit oldum.”
Aynı müellif, ceddimizin hayırseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Şöyle diyor:
“Fakat şunu da itiraf etmeliyim ki, bu dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. ıyiliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle kalmayıp, hayvanlara ve hatta bitkilere bile teşmil ederler.”
Bu tespiti, ıslam ve Türk düşmanı avukat Guer misallendiriyor:
“Türk şefkati hayvanlara bile şamildir” dedikten sonra şu örneği zikrediyor:
“Hayvanları beslemek için vakıflar ve ücretli adamları vardır. Bu adamlar sokak başlarında sahipsiz köpeklere ve kedilere et dağıtırlar… Sokaktaki ağaçların kuraklıktan kurumasını önlemek için bir fakire para verip sulatacak kadar kaçık Müslümanlara bile rastlamak mümkündür…”
“Kaçık”lığın kaynağını da veriyor adam:
“Birçokları da sırf azad etmek için kuşbazlardan kuş satın alırlar. Bunu yapan bir Türk’e bir gün yaptığı işin neye yaradığını sordum. Küçümseyerek baktı ve şu cevabı verdi: Allah’ın rızasını tahsile yarar.”
Galiba geçmişimizden uzaklaşmak bize çok pahalıya patladı.
Yahya Kemal Beyatlı’nın bir tespitiyle yazımızı noktalayalım:
“Eski Türklerin bir dini hayatları vardı, dini hayatları olduğu için de çok şeyleri vardı; yeni Türklerin de dini hayatları olduğunda çok şeyleri olacak.”

Yavuz BAHADIROĞLU-BıZ OSMANLIYIZ.
 
Son düzenleme:
[ı]ıŞte bız bÖyle bır mıllettık... Bır Çok bız medenıyız dıyen toplumlara medenıyetı bız ÖĞrettık....temızlıĞı... ınsanlıĞı...teknolojının, matematıĞın, fızıĞın ,tıbbın ,astrolıjının temel derslerını bız verdık... Şımdıne oldu bızlere .. Ne bu uyuŞuluk... Bu ne tembellık...nedır bu armut pıŞ aĞzıma dÜŞ durumları.... [/ı]
 
Son düzenleme:
bu değerlerimiz halen mevcut ama azaldı sahtekarların arkasında gidenler azalırsa

maddiyat düşkünleri azalırsa değerler kayıp olmaz!!:icecream:
 
Evet ne yazik ki ciddi bir kultur erozyonu sozkonusu ama ben hala iyi,dogru,durust,aydin,caliskan,ulkesini,milletini seven, tarihine sahip cikan cocuklar yetistirerek buna cozum getirecegimize inananlardanim.
 
mafoldumbenyavaş yavaş tüm değerlerimii yitiriyoruz.çok bencilleştik:umursamaz:
 
ne zamanki avrupa birliği batılılaşma cart curt çıktı, gençlik dejenere oldu, biz böyle olduk işte. gençler artık ne siyasetten ne politikadan ne haberlerden ne gündemden ne ekonimiden hiçbir şeyden haberleri yok, kim ne giydi kim ne taktı, şuurunu kaybetmiş bir gençlik geliyor bizi bilek gücüyle yenmeyi başaramayan avrupa ve abd gençlerimizin beyinlerini uyuştururak yavaş yavaş bizi bitiriyorlar işte.
 
“Eski Türklerin bir dini hayatları vardı, dini hayatları olduğu için de çok şeyleri vardı; yeni Türklerin de dini hayatları olduğunda çok şeyleri olacak.”

bu bölüm her şeyi anlatıyor

dine bağlılık azaldıkça bu övülen özellikler de kalmıyor bu kadar basit
bu kitap mutlaka okunmalı sadece bu bölüm değil her sayfaı ayrı güzel
 

Bir milletin sosyal ve ahlaki meziyetlerini dine bağlamak ne kadar doğru allah aşkınıza... Her konuyu da dine dayandırmayın yaa...
Araplar da müslüman ve dine dayalı yaşayan bir toplu...
Ama pislik, kokuşmuşluk, köle düzeni, riyakarlık had safhada.....

Neymiş osmanlının dini hayatı varmış çok iyiymiş, yeni türklerin dini hayatı yok o yüzden dejenere oldular...
Nasıl saçma sapan bir tesbit bu yaa...

O dini hayatı yok dediğiniz yeni türkler gemilerle, kamyonlarla Filistine Afganistana ve diğer tüm (müslüman olsun olmasın)madur milletlere yardım gönderirken... Dini hayatı çook da derinden yaşayan Arap emirlikleri,İran falan ne yapıyor... O çok müslüman arap şeyleri ülkelerinde çıkan petrolden kazandıkları paraları o dini hayatı yok dediğiniz ülkemin kıyılarında, pahalı yatlarında üzüm şerbeti yudumlayarak keyif yapıyorlar... Avrupa borsalarında paralarına para katıyorlar, Filistinde olanlara da gözlerini kapatıyorlar....

Eee nerede sizin o dini hayatı olan milletler çok faziletlidir çok ahlaklıdır çok temizdir çok iyidir teziniz, ne oldu????
Demekki ahlaklı olmak eşittir dindar olmak demek değilmiş.... Dindar olup ahlaklı olmayan insanlar da olabilirmiş....

YAni yeni türklerin eskisi kadar ahlaklı olmamasının sebebi illa da dini hayatlarının olması demek olmayabilirmiş....

Lütfen terihle ilgili onu bunu anlatıp ahhh nerede o eski günler, biz ne güzel millettik ne güçlüydük osmanlı zamanında diye saçma sapan gerçeklikten uzak bilimsel olmayan yazılara prim vermeyin yaa....
 
Amaaan ben sustum.. şimdi gene birileri üzerime ullanıp zavallı gençler tarihimizi bilmiyorlar bilmeden de konuşuyorlar falan demeye başlıycak birileri....

Tereciye tere satacaklar....
Ne gerek var....

Ben bu bölüme bi daha yorum yapmayacaktım dimi... Unuttum gene tutamadım kendimi..
PArdon yok sayon siz benim yazdıklarımı....

Ah osanlı vah osmanlı, biz ne yüce millettik osmanlıda şimdi dinden uzaklaştık bittik, vah bize vahlar bize diyerek dizlerinizi dövmeye devam edin....
 

aslında kısmen kendi yazdıklarınızı çürütmüşsünüz.. Dinde böyle bir yaşam yok.. Hem Arap ülkelerinin dini 4/4 lük yaşadığını nereden çıkardınız? kökenlerinin arap olması mı sizi bu yanılgıya düşüren??

ona bakarsanız biz de müslüman!!! ülkeyiz.. ama hani nerde?? bazılarımız "aman Filistin" derken, bir kesimimiz de "oh olsun, o gemide geberdiler" diyebildi !!?? Müslümanlık kimsenin tekelinde değil değil mi??..

Çok fazla tarih bilgim olduğunu söyleyemem ama az-buçuk bir din bilgim vardır.. Ve müslümanlık petrolden/borsadan para kazanıp, deniz kenarında üzüm şerbeti yudumlamak değildir.. Bu tür yaşamı benimseyen insanların sadece ama sadece ardına saklandığı bir kimlik bilgisidir Müslümanlık...

Ayrıca o kadar sayılan maddelerin sadece 1 tanesi din ile ilgili.. Kaybedilen daha birçok değer yargımız var..
 


Bu yazıda yazılan şu... Osmanlıda dini hayat vardı o yüzdeb ahlaklıydı, yeni türklerde yok o yüzden yozlaştı...

Arap emirlikleri İran din ile yönetilen, şeriat ile yönetilen İslam ülkeleri değil mi??? Demekki o devletlerde dini hayat var demektir....
Ben zaten o arap şeyhlerinin dindar olduklarını söylemiyorum... Sadece dini hayatı olan milletler ahlaklı olur diğerleri olmaz gibi bir çıkarımı yanlış bulduğumu söylemeye çalışıyordum...
Biz müslüman bir ülke değiliz.... Biz nüfusunun %90küsürü müslüman olan laik bir ülkeyiz... Dolayısıyla laik bir ülkede yaşıyorken birinin islam şehidi dediğine diğerinin bölücü provakatör demesi kadar doğal birşey olamaz....
Benim için o gemiyle gidenler, dönenler ve dönemeyenler birer yardım gönüllüsüydüler...
Bunu islami cihada çevirmmenin de bir gereği yoktu.. Yardım için gittiler siyonizmin saldırısına uğrayarak can verdiler.. İnsanlık büyük bir kayıp yaşadı....

Tabii ki Arap emirlerinin yaptıkları müslmanlık değildir... Ama onlar İslam devleri emirleri... Yani dini hayat olan bir ülkenin yöneticileri....

Dini hayatı olan ülkeler iyidir ahlaklıdır, olmayanlar dejenere olmuştur tezini çürüttükleri için örnek verdim....
 

Aslında değil.. O bölgeler, din kavramını kendilerine göre yorumlayan ve bu doğrultuda yasaklar koyan ülkeler.. Aslında bu konuda yazılacak çok şey var ama site yönetimini zor durumda bırakmak istemem.. Zira burnunun dibinde milyonlarca aç insan varken milyar dolarlık binalar yaptırmanın İslamla uzaktan yakından alakası olamaz.. Yönetim şekillerine kendilerince!! verilen adlar da müslümanlık derecesini belirlemez..

kaldı ki bizim ülkemizin hem müslüman hem laik olması bile ölenler için "geberdiler" fiilini kullanılması hakkını kimseye vermez.. Nitekim bu kadar acımasız bir millet olmamızın hem dini, hem ahlaki bir sürü boyutu var benim nazarımda..

herneyse konuyu saptırmayayım.. sadece Arapların 4*4 lük müslümanlığı yaşıyormuş gibi lanse edilmesine cevap vermek istedim..

sevgiler.. yerimseniben
 

Siz benim yazdığım yazıyı çooook yanlış anlamış ve yorumlamışsınız...
Benim cümlelerimin hiçbirinde Araplar müslümanlığı 4*4lük yaşıyorlar diye bir cümle de yok bunun fikri de yok iması da yok....Bu şekilde bir fikri de lanse etmedim....
Böyle bir fikrre nasıl kapıldığınızı anlayamadım...
Benim söylediğim şu:
Arap emirlikleri ve İran Şeriat devletidir... Yani İslam ülkeleridir (siz beğenseniz de beğenmeseniz de bu devletlerin resmi yönetim şekli budur).
Ve İslam'ı da bambaşka bir şekilde tamamen kendi keyiflerine gre işlerine geldiğince yorumlayıp İslamın özünden oldukça uzaklaşmışlardır...

Ben de tam bunu söylüyorum...
Konuyu açan arkadaşın alıntı yptığı yazoı ise tam tersini söylüyor....
Dini hayatı olan devletler ahlaklı faziletli olur... Yeni tüerkler dejenere oldu çünkü dini hayatları yok diyordu yazı....

Ben de diyorum ki... Arap ülkeleri dinle yönetiliyor da ne oluyor ne kadar ahlaklı ve faziletliler....

Ahlaklı olmanın kıstası dinle yönetilmek dini hayata sahip olmak değildir diyorum....
Umarım daha anlaşılır olmuşumdur....
 


Yukarıdaki iki cümlede sizin.. ve iki cümlede farklı birşey anlatıyor.. Zaten onlar kendi işlerine geldiği şekilde yorumlayıp o şekilde yaşadıkları için yanlış yoldalar.. Gerçekten Kuran-ı Kerim de anlatıldığı şekilde yaşasalardı elbette ki daha temiz, daha faziletli ve daha ahlaklı olurlardı.. Onlar da tıpkı bizim gibi "işlerine geldikleri şekilde" yaşıyorlar..

umarım ne demek istediğimi anlatabilmişidir yerimseniben
 
office canım eleştiri benim alıntıma gelmiş ama sen bana fırsat vermden çok güzel yaıtlamışsınolumunekankayizsmile

ayrıca da uzun uzun yazılmış,okudum aa evet arkadaş haklı dediğim bir yer göremedim

hala aynı fikirdeyim
dini hayatı olan bir millet ahlaklı olur

ama dinin beğenilen yerini alıp gerisini yok sayanlar değilll tam manasıyla yaşayanlardan bahsediyorum
yok araplar şöyleymiş iran böyleymiş .ama onlar da şeriat varmış neymişmiş demek ki din ahlak için yetersizmiş ama ben bu sonuca varamadım
kötülük de ,iyilik de ,ahlak da bireyseldir toplumsal değil .koca irandan ya da araplardan üç beş kötü örnek sayıp da tamamına kötüdür demek insafsızlık
ki böyle bakarsak türkiye için de hiç iç açıcı şeyler söylenemez
 
birey olarak herkes islamı tam manasıyla yaşıyorsa
varsa böyle bir yer ve sonuç yine de olmsuzsa bunu örnek olarak kabul ederim ama varsayımla dinin toplum ahlakını ne kadar güzelleştirdiğini yok sayamam
 

Siz de çelişmiyormusunuz bu yorumunuzda....
Hem dini hayatı olan milletler ahlaklıdır diyrsunuz hem de ahlak bireyseldir topluma mal edilmez diyorsunuz..
Bence bir karar verin..
MAdem ahlak fazilet gibi kavramlar bireyseldir.. O zaman Osmanlıda dini hayat vardı o yüzden ahlaklı ve faziletliydiler demek mümkün değil.... Malum ahlak bireyselse Osmanlıdaki bireyler ahlaklı insanlarmış, Osmanlı değil....

Ben araplardan 3-5 örnek saymadım arap eirlerini saydım.. Ayni Arapları yönetenleri saydım... Bir toplumu kim yönetiyorsa o toplum onunla özdeşleşmiştir benim nezdimde...
Ve ayrıca ben Arap yarımadasında ne devlet kademelerinden ne de halk kesimimden Filistin de olanlarla ilgili bir kınama duymadım okumadım.... Yani olayı 3-5 örnek verip genellemiyorum....

Dini hayatı olan toplum demek dinle yönetilen toplum demektir benim nezdime...
Ve dinle yönetilen ülkelerden o yüzden örnek verdim....
Sanırım anlam karmaşası yaşadık....

Dediğim gibi sizin alıntı yaptığınız yazıda Osmanlıda dini hayat vardı o yüzden ahlaklı ve faziletliydi denyor.. Bu da demek oluyor ki ahlaklı ve faziletli olmayı din ile yönetilmekle bir tutuyor yazar.... Ben de buna karşı çıktım....
Ve dedim ki din ile yönetilmek bişey ifade etmez.. Din ile yönetilen ülkelerin, din ile yönettiklerini iddia eden emirleri neler yaıyorlar....

Tabi ki dinini özünde yaşayan insanlar ahlaklı faziletli iyi huylu ve dürüst olurlar.. Ama bunun Osmanlı ile ne alakası var??? Yeni türklerle ne alakası var??

Dinini özünde yaşayan Museviler de çok ahlaklı faziletli dürüst ve iyi huylular... Ve İSrailin politikalarına şiddetle karşı çıkıyorlar... HAtta Filistine yardım götüren o gemide inançlı musevi kişiler de vardı...

Dini inanç tamamen kişiseldir... Toplumların devletlerin dini inancı olmaz.. Dolayısıyla osmanlıyı anlatırken osmanlının faziletinden ahlakından bahsedemeyiz...

neyse herhalde ben kendimi tam ifade edemedim...
Office arkadaımla aslında aynı şeyleri söylerken onun beni eleştirmesi garibime gitti....
 

Hiç çelişmiyorum canım....
Diyorum ki İslamı evirmişler çevirmişler kendi çıkarlarına göre kullanıyorlar....

Ama bu adamların devletlerinin adı "Arap emirlikleri" ve yönetim şekilleri de islami şeriat...

Yani diyorum ki asıl mesele devletlerin dini hayatları olup olmadığı yani din ile yönetilip yönetilmemeleri değil, o devlette yaşayan insanların tek tek biey birey dini ne kadar doğru yaşadıkları..... Yani konunun Osmanlı ile yakından uzaktan alakası yok... Osmanlı tebaasının dini doğru yaşamaasıyla alakası var...

BAşka bir konuda (Osmanlıda aile hayatı) o dine bağlı yaşayan ahlaklı ve erdemli insanların neden dejenere olduğu ile ilgili fikirlerimi de belirtmiştim.... Dejenerasyon sadece din ile bağlantılı değil, ayn zamanda ilerleyen teknoloji ile de alakalı benim fikrime göre...

benim tek itiraz ettiğim nokta osmanlıda dini hayat vardı o yüzden çok iyiydiler.... yeni türklerin de dini hayatları olursa hereyleri olacak....

Bu karşılaştırma ve tez bana yanlış geldi ve bunu belirtme gereği duydum....
 

Bilmem duydunuz mu? Amerikada bir grup "İSLAM" anlayışı vardır.. Adına "Nation of Islam" denir.. Tamamiylen ırkçı söylemleri ve sadece zenci olanların cennete gideceğine inanırlar. Allahın kendilerini seçkin olarak gördüklerini düşünür, İslamı böyle adlandırırlar.. Şimdi kalkıpta "ama bak, onlar da İslam dinini uyguluyoruz diyor, beğen-beğenme Müslümanlar ırkçı işte" desek ne kadar yanlış ve komik olursa; arapların bir kesiminin yaşadığı İslamı baz alarak "araplar İslamı uyguluyor, ama hani fazilet? hani temizlik?" demek de o kadar komik olur..

Siz, çelişip çelişmediğinizi kabul edin/ etmeyin, benim için sorun olmaz. Yanlız bilirsiniz ki bireyler toplumu oluşturur.. Herkes "birey olarak" islamı yaşadığı taktirde zaten toplum olarak yaşamış sayılırız değil mi?

daha önce de belirttiğim gibi tarih bilgim çok iyi değildir, o yüzden Osmanlıdaki din anlayışını tartışamayacağım.. benim itiraz ettiğim noktayı umarım anlatabilmişimdir...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…