Bir Türk' ün Kaç Katı?

okumak okumak okumak
insan olabilmenin,insan gibi davranabilmenin ince çizgisi...

ben okumayı çok severim çocukluğumdan bu böyledir..
öyleki temizlemem gereken odada bir gazete parçasını bile atmadan önce okurdum ve bu yüzden hep fırça yerdim annemden..
masal kitaplarımın babam tarafından yakılışı
ve kütüphaneden aldığım kitaplar yüzüne tonlarca yediğim fırçalar
çoğu zaman saklardım zarar gelmesin kitaplarıma diye
ama her defasında sakladığım yerden bulunur ve yok olurdu kitaplarım

ama herşeye rağmen çok severim kitap okumayı..
hiç bişeye benzemez kitap okumanın zevki..
kendi dünyanı kurarsın kendi başrollerin
herbiri ayrı dünya her biri ayrı keşif
kendi çocuklarım henüz çok küçükken kütüphaneye üyeydi ve onlara doğumgünlerinde hikaye kitapları aldım hep..
okula başladıklarında oğlum ve kızım okuma birincisi oldular..
şimdi küçük kızımıda kitap kurdu yapdm..henüz 4,5 yaşında ama bir sürü kitabı var
hayal gücü öyle genişki eline aldığı hikaye kitabını gerçekten okuyor sanırsınız..
 


Kötümserlik ve realite ülkemizde günden güne iç içe geçiyor, farklı kelimeler aynı anlama işaret ediyor ne yazık ki..

Bir eğitimci olarak senin sıklıkla dile getirdiğin bir yakınma bu HıScim.. ve sana katılmamak mümkün değil.. O anne-babaları nasıl eğitebiliriz, işte belki de buna yoğunlaşmak gerekiyor..
Hani sanki.. haftada bir gün de onlar için akşam sınıfı yapılsa.. öğretmenler onlara da karne verse... Ya da en basitinden her sınıf ebeveynleri için kitap okuma günleri düzenlense.. Bir kitap seçilse, okunsa sonra da konuşulsa.. Ve öğretmenler bu sohbetleri puanlasalar.. Bu şekilde belki de çocukların zihnine "iyi" nin toplumun gösterdiğinden çok uzakta, bambaşka bir kavram olduğu düşüncesi yerleşir..

Günümüz ailelerinin çok daha önemli işleri var artık.. Internette saatler harcamak, hatta belki de bütün bir gün.. TV dizilerini kaçırmamak... Bol bol misafir ağırlayıp, evlerinin yeni dekorasyonlarını göstermek.. yeni aldıkları 8.975 fonksiyonlu cep telefonlarını çözmeye çalışmak.. Yok devam edemeyeceğim buna.. ıçim kaldırmaz..

Rahmetli babam da daha farklı bir yöntemle kitap okuma alışkanlığı kazandırmıştı bana..
Okuyacağım kitapları seçer, sayfa sayısına göre bitirmem gereken tarihi hesaplar, kitap bittikten sonra da, rastgele açtığı bir sayfadan bir kaç satır okur...ve "devam et" derdi.
Tabii durum böyle olunca, kitap okumak hep "iş" oldu benim için.. Zamanında ve anlayarak yapılması gereken bir iş, bir görev.. Aklım arkadaşlarımın okuduğu hafif, eğlenceli kitaplarda kalırdı, yalan değil.. O tür kaçamak kitapları da okulda teneffüslerde okumaya çalışırdım.. Ama şimdi düşünüyorum da... kaçamak okuduğum hiçbir kitabın adı aklıma gelmiyor..

Sahiden de "çocukluk aklı"ymış meğer.. yerimseniben


Öyle güzel özetlemişsin ki...
Sanırım meselenin özü bu..

Birey "ihtiyaç" olgusunu nasıl tanımlıyor?

Metro örneğinin tam aksini anlatacağım sana..

Sevgili kardeşim Kukim, yaklaşık 2 ay kadar önce yirmi günlüğüne Londra'ya gitti.. Bütün toplu taşıma araçlarında ve özellikle de parklarda herkesin elinde bir şey var.. En kötüsü gazete okuyor.. diye anlatmıştı. ıçim acımıştı dinlerken.. ve demiştim ki ben böyle bir yerde yaşıyor olmayı çok isterdim..

Şu an ikamet ettiğim yerde çok büyük bir park var.. Yaklaşık beş aydır buradayım.. Hemen hemen her gün ya sabah ya akşam parka gidiyorum köpeğimle.. Diyorum ki içimden.. "Yahu ne olur! Bir kişi, sadece bir kişi göreyim, kitap okuyor olsun, ha'di gazeteye de razıyım"

.....henüz rastlayamadım.

 
Son düzenleme:

Ne güzel, ne kadar doğru bir söz söylemiş öğretmenin..

Sokaklarda, yaşadığın şehrin insanlarına benim için de bak olur mu..

Ben çok sıkıldım buralarda gördüklerimdem..
 

Paylaştıklarından çok etkilendim..

Birincisi; olanca ters etkilerine rağmen, anne-babanın seni okuma merakından yıldıramamış olması..

İkincisi de; işaretlediğim cümle..

Ya süper.. Böyle bakarım ekrana ben bi'süre.. Neyse.. rahat rahat bakabilirim, kimse yok şu anda.. yerimseniben

"Gözlerimizle değil de öncelikle hayal gücümüzle okumayı öğreniyoruz" denilebilir mi..

Sahiden büyülendim..

Ebeveynine karşı duruşundan ve özellikle de böylesi üç çocuk yetiştirmenden dolayı tebrik ediyorum.. Bravo! :lepi: :hooray:
 
durum ortada
bu durumda iş biz anne babalara düşüyo
önce biz okuyacağız ki çokuclarımız kitap okumayı alışkanlıkz haline getirsin ben kitap okuma çok severim
çünkü babam çok okur evde kütüphanesi var ve gitiği her şehrin
halk kütüphanesine mutlaka gider bu konuda şanslıydım umarım çocuklarımada
kitap okumaya sevdiririm şimdilik iyi gidiyo
 

Dilerim sizin çocuklarınız da sizi, sizin babanızı andığınız gibi anarlar..
 
cidden etrafa görerek bakıyorum burayı okuduktan sonra....
acı gerçek bariz bi şekilde ortada maalesefÇok üzgünüm çoook
elinde sigarası,simidi,poğaçası,çantası,dondurması,vs.vs. olanı var....
sadece ve sadece kitap yok....
işyerinde ayrı evde ayrı okurdum kitabı taşımamak için;şimdi ben de inadım ya elimde taşicam bundan sonra hem belki de örnek de olablirim kıyıda olanları çekebilirim kitap adasına dimi amayerimseniben
 
Güzel fikir akrebim.. Ben de, park gezintilerim sırasında, kitabımı çantamda değil, elimde tutayım bari.. Bulaşıcı hastalık gibi olsa ne güzel olur..

Gazetelerde 8 sütüna manşet :
"Aman Tanrım! Bugün Türkiye' de 3 kişinin elinde daha kitap görüldü!"

:roflol:
 

Bana göre anne babaları eğitmek zorunda değiliz, eğitimli kişilerin anne baba olmasını sağlamak zorundayız... Bu konuda devlete çok iş düşüyor.... Bu ülkede doktor, hemşire, öğretmen, memur hatta çöpçü olmak için bile bir sürü evrak, diploma, sınav, uğraş gerekirken, toplumun en önemli mesleği olan anne babalık için hiç bir şey istenmiyor... Hatta akli selim olmayan insanlar bile anne baba olabiliyor... Bana göre çocuk sahibi olmak isteyen kişiler ilk önce eğitimden geçirilmeli... Belirli seviyeye gelip o eğitimi aldıktan sonra çocuk yapabilmeliler... Ama işte olmuyor... Bunu uygulamak o kadar zor ki... İnsanların bir anlık zevklerine gem vuramıyorsun... Sonra ortalık eğitimsiz cahil anne baba, niye dünyaya geldiğini ve yaşadığını bilmeyen cahil evlatlar dan geçilmiyor... Acıyorum ama yapacak bir şey de yok... Bazen herkes ektiğini biçermiş lafını söyleyip kendimi rahatlatıyorum o kadar...

Dediğin uygulamalar da çok güzel fikirler püsküütüm ama uygulanması nerde.... Toplantıya gelmiyor çocuğunu merak etmiyor yüzünü bile görmediğim velilerim var kaç yıldır.... Bunları nasıl getireceksin kitap okutmaya okuduklarını tartıştırmaya... Ya da onlara eğitim vermeye... Açıkcası gelecek olan veliler vardır ama zaten gelecek olanlar da bilinçli çocuğuna da iyi eğitim veren anne baba olacaktır... O yüzden hiç umudum yok desem yeridir.... :1no2:

Senin çocukluktaki kitap okuma maceraların da süpermiş püsküütüm.... Böyle anne babalara sahip olduğumuz için şanslıyız haklarını nasıl öderiz bilmiyorum... Canım annem de çok ders çalıştığımı bildiği için ödevlerimi yaptıktan sonra beni kitap okurken gördüğünde gözlerini yoruyorsun kızım dinlen birazcık zaten çok ders çalışıyorsun derdi de dinlemezdim... Anne ben bu şekilde dinleniyorum derdim... Tabii ki de sonuç iki bozuk göz oldu.... Ama buna değer... yerimseniben

Keşke Türkiye de Batının bu kültürünü olumlu anlamda alabilse... Gider nerde ıvır zıvır şey var ona özeniriz Batı da... Zaten bu yüzden bu kadar gerideyiz... Neden millet olarak kendimizi geliştirmeye bu kadar kapıyoruz kendimizi anlamıyorum.... Açıkcası anlamak da istemiyorum eğer ki anlarsam onlar gibi özenti olacağımdan korkuyorum.... :1no2:



Herkes sizler gibi olsa ... Gerçekten çok iş düşüyor anne babalara ama okula başından savmak için gönbderiyor çocuğu... Madem öyle niye yaparsın çocuk anlamam ya... Off konuşturmayın beni... Zaten bu günlerde sinirim tepemde... Çevremde böyle insan görmekten bıktım.... Allaha yakın bana uzak olsunlar...


Sanırım yakında böyle manşetler görmeye başlarız püsküütüm hiç şaşamam yaniii
 
Maalesef ki doğru. Ülkemizde kitap okunmuyor. Bence en büyük sebep kütüphane alışkanlığımız hiç yok. Ülkemiz kıyaslanılan ülkelerle aynı gelir seviyesinde olmadığından da kaynaklanıyo tabiki. ınsanlar bırakın kitap almayı gazete almaya hatta ekmek almaya para bulamıyorlarki. Bence bu durumda yapılması gereken en doğru şey çocukları önce anne babalar, daha sonra eğitimciler kütüphanelere yönlendirmeli. Bence okuma yazma öğrendikten sonra çocuğun eline bir kitap verip "artık okumalısın, bu kitap 3 güne bitecek sonra bana özetini anlatacaksın!" demek en büyük yanlış. Çocuktan bahsediyorum hep ama bir işe başlanacaksa önce temeline inmek lazım diye düşünürüm her zaman:)
Üniversite sınavına girmeye hazırlanan bir evladım var. Ve tam bir kitap kurdudur. Babamız hiç kitap okumaz, ben iyi okuyucuyumdur. Ben etkilemiş olabilirim (en başta görsel olarak, sonrasında okuduklarımı onunla paylaşarak kitabın insanı ne kadar "konuşabilir" yaptığını göstererek), ama en büyük etki ılkokul Öğretmenidir. ıçerisinde çok az kitap olan bir kütüphane yaratıp evlerden gönderdiğimiz kitapları değişim metoduyla çocuklara okutan Öğretmenimize binlerce kez teşekkür ediyorum.
Bugün çocuğum Üniversite deneme sınavlarında başarılı oluyorsa, inşallah sınavda da başarılı olursa, en büyük etken kitap okumaktır. Kızımın dediğim gibi "Okuya okuya idrak gücüm arttı. Okumayan birinin 1 dk. da anladığı paragrafı ben yarım dakikada anlayabiliyorum."
Herkesin okuması, okutması, okunanı dinlemesi dileğiyle.
 
Tozbiber bu gerçekten çok doğru bir tespit. Kendimden biliyorum. Benim için snavlarda çıkan anafikir vs gibi koca bir paragrafta oluşan sorular çocuk oyuncağı idi. Herkes tüm paragrafı okurken ben sadece birkaç cümleden anafikir vs'yi çıkarırdım ve yanlışım da hemen hiç olmazdı. Bu arada belirtmeliyim ki kızın durumu çok güzel ifade etmiş. Keşke tüm gençler bunun farkında olabilse, kitap okumanın zaman kaybı değil aslın da tüm hayatları boyunca çeşitli alanlarda onlar için kazanç olabildiğini görebilseler.
ps: Kızına da sınavlarında başarılar diliyorum, inşallah hayatındaki bu dönemeci başarıyla atlatabilir.
 

Çok teşekkür ederim iyi dileklerin için. Herşeyden önce onun sağlığı bizim için en büyük nimet. Kazanamazsa bile elinden gelenin alasını yaptığını biliyoruz.
Küçükken gözleri rahatsız oldu diye kitap okumaya ara verdirmeye çalıştığımda yatağının içinde fenerle yakaladığım bir çocuktu o:) Allahın izniyle başarır diye umut ediyoruz :Saruboceq:
 
Bana göre anne babaları eğitmek zorunda değiliz, eğitimli kişilerin anne baba olmasını sağlamak zorundayız...
Bu bakış açısına oldukça aşinayım.. Ben de şu dört tekeri kullanmak için bile sınavlara giriliyor, ehliyetler alınıyor ama önüne gelen anne-baba olabiliyor diye hayıflanıp dururum..
"En az 3 çocuk" görüşünde olan bir hükümet bu görüşü ne kadar destekler emin değilim.. yerimseniben
Malum, Çin kalabalık.. Bu nedenle de çocuk doğurmak vergiye tabii..
Bence, cehalet düzeyinin yüksekliği, kalabalık sorunundan da daha tehlikeli..
Keşke çocuk doğurmak vergiye bağlansa.. En azından artış oranı azalırdı biraz.. Gerçi pardon, ya! Kişi başı gelirimiz 10 bin dolardı di mi? E bizi durdurmaz o zaman.. :roflol:
Ay sinirim bozuldu.. :roflol:
alkisalkisalkis
Eğer bir gün, eğitim ve bilgi düzeyi, gösteriş unsuru olarak kabul edilirse, sen o zaman gör bizi..
 
Bence okuma yazma öğrendikten sonra çocuğun eline bir kitap verip "artık okumalısın, bu kitap 3 güne bitecek sonra bana özetini anlatacaksın!" demek en büyük yanlış.
Bu yöntem bana birebir uygulandı ve kişisel tecrübeme dayanarak, yanlış olmadığını söylemek, babama olan vefa borcumdur herşeyden önce..
Kitap okuma alışkanlığını kazanmış olmamı bir kenara bırakarak, bu yöntemin benim üzerimdeki olumlu etkilerini yazmalıyım:
Ben bu sayede, her işi belli bir zamanda bitirmek gerektiğini çok küçük yaşta öğrendim ve alışkanlık gereği, güne ajandama bakarak başlıyorum.
"Sıkıldım, ay şimdi ne yapsam ki" cümleleri hayatımda ağzımdan çıkmamıştır.. Çünkü her zaman belli bir sürede yapacak işim vardır..
ıkincisi de, okuduğumu okumuş olmak için değil de anlamış olmak için okumayı öğrenmişimdir. Çünkü; yöntemde sayfalardan biri açılır ve devam etmem söylenirdi... Bu alışkanlıkla da dikkatli biri olmayı öğrendim. Olayın ana fikrine inmeyi, detayları gözden kaçırmamayı..
Ama tabii bunlar kişilik meselesi.. Başka birinde işe yaramayabilir.

Öğretmeninize ben de en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bravo!
Parasızlığı bahane etmemiş, koşullarını kendisi yaratmış.. Ne kadar teşekkür etsek az..
alkisalkisalkis
 


Bak vergi olayı işe yarayabilir ama belki bu sefer de vergi kaçakçılığı artar sanki hiç yokmuş gibi... Yapacak olan yine yapar valla... Çocuk bu, yapması tatlı geliyor... Açıkçası ben çocuk yapacak kadar hayata güvenmiyorum... Bu benim belki eksi yönüm olabilir ama olsun bir eksi yön bir artı yön demek... yerimseniben

Eğitim ve bilgi düzeyinin gösteriş unsuru olması mı? İmkanız... Çünkü kolay şeyler gösteriş unsuru olur, oysa bilgi insanı zorlar, zor olan şeylerse hep ikinci planda kalır ... Acı gerçek... :sm_confused:
 
Yine... süper özet.. alkisalkisalkis
 
 
Son düzenleme:
Aynen öyle... Neticede okusunlar.. Hangi itkiyle okudukları çok da önemli değil.. yerimseniben

"alıntı yap" butonuna bastığınızda karşınıza gelen ekranda OUOTE ile başlayan ve biten bir söz dizilimi yani mesajı görürsünüz.. Cevap yazarken ekranda görünen bu ibareye dokunmayın.. Okla aşağıya inin.. "[/QUOTE]" bölümünden sonra yazmaya dikkat ederseniz, alıntı formatı bozulmamış olur.. Siz cevap yazarken, ekrana gelen formatı bozuyorsunuz sanırım.. kaydirigubbakcemile2
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…