Ortalamaları görünce hiç şaşırmadım... Bir yandan da şaşıramadığıma da üzüldüm.... Çünkü okumayan bir toplum olduğumuzu benimsemek ve bunu bu şekilde kabul etmek bize hiç yakışmıyor... Ama gerçekleri de göz ardı edemiyoruz.... Toplumumuzun bir gerçeği bu....
Daha çocukken kazandırılması gereken bir davranış.... Ben okumayı sevmiyorum diyen öğrencilerime en sevdiğiniz basit şeylerle okumaya başlayın diyorum belki eğlenceli gelir de okuma hevesi doğar diye... Ama yok işte böyle olacak gibi değil... Anne babanın evde kitap okumadığı bir ailede kitap okuyan çocuk yetişmez... Benim de annem babam kitap okumazdı ama teşvik ederdi... Eve her gün gazete girerdi...Babam her ay dergiler alırdı eve okuyalım diye, dört gözle beklerdik... Yaz kitaplarımız hikayelerimiz olurdu setler halinde, babam canım babam içkiye sigaraya değil de bizim kitaplarımıza harcardı kazandığı helal parayı.... Teşvik işte budur... Ben artık ailelerde bunu da göremiyorum....
Ha bir de şu vardır.... Kitap okuyamıyorum çünkü hiç boş zamanım olmuyor derler.... Dediğin gibi püsküütüm kitap okumak için boş zaman aramak gerekmiyor... Yemek yemek için, tuvalete gitmek için ve bilumum ihtiyaçlarımız için boş zaman mı arıyoruz... Hayır... Kitap okumak da bizim için büyük bir ihtiyaç olduğuna göre zaman aramak değil zaman yaratmak gerekiyor....
Mesela metroda otobüste bakıyorum gençlere - ki burası Ankara bir metroya otobüse bindiğinde en az 20 dk sürüyor bir yere ulaşım - hepsi ipodları takıyor kulaklarına başka yaptıkları yok... Ya da gürültülü bir şekilde insanları rahatsız ederek küfürlü konuşuyorlar... Kızıyorum içten içe... O zamanlarını kitap okuyarak ya da dergi okuyarak geçirebilirler diye... Ama yok işte... Ben artık boş geçen iki saniyeme bile acıyorum.... Ama onlar hiç bir şeyin farkında değiller... Yazık....
kizlar ben almanyada yasiyorum..inanin bana insanlar yedisinden yetmisine nerdeyse yolda yürürken kitap okuyacaklar..metrolarda,trenlerde bunu söylemek bile istemiyorum ki tahmin edersiniz..saniyelerini degerlendiriyor insanlar...öyle hosuma gidiyor ki...
cok sevdigim cok degerli bir ögretmenimin ilk okulda bana okumayi sevdirmeye calisirken söyledigi bir sözü paylasmak istiyorum sizle...``acik pencerenden rüzgarla iceri giren gazete parcasini bile oku``
bu sözün degerini yillar gectikce anliyorum...
anneme babamada sonsuz tesekkürler ediyorum bikmadan benimle kitap okuduklari icin,kitabi sevdirdikleri icin..insallah bende,hepimizde kitap sevgisi dolu evlatlar yetistiririz
okumak okumak okumak
insan olabilmenin,insan gibi davranabilmenin ince çizgisi...
ben okumayı çok severim çocukluğumdan bu böyledir..
öyleki temizlemem gereken odada bir gazete parçasını bile atmadan önce okurdum ve bu yüzden hep fırça yerdim annemden..
masal kitaplarımın babam tarafından yakılışı
ve kütüphaneden aldığım kitaplar yüzüne tonlarca yediğim fırçalar
çoğu zaman saklardım zarar gelmesin kitaplarıma diye
ama her defasında sakladığım yerden bulunur ve yok olurdu kitaplarım
ama herşeye rağmen çok severim kitap okumayı..
hiç bişeye benzemez kitap okumanın zevki..
kendi dünyanı kurarsın kendi başrollerin
herbiri ayrı dünya her biri ayrı keşif
kendi çocuklarım henüz çok küçükken kütüphaneye üyeydi ve onlara doğumgünlerinde hikaye kitapları aldım hep..
okula başladıklarında oğlum ve kızım okuma birincisi oldular..
şimdi küçük kızımıda kitap kurdu yapdm..henüz 4,5 yaşında ama bir sürü kitabı var
hayal gücü öyle genişki eline aldığı hikaye kitabını gerçekten okuyor sanırsınız..
durum ortada
bu durumda iş biz anne babalara düşüyo
önce biz okuyacağız ki çokuclarımız kitap okumayı alışkanlıkz haline getirsin ben kitap okuma çok severim
çünkü babam çok okur evde kütüphanesi var ve gitiği her şehrin
halk kütüphanesine mutlaka gider bu konuda şanslıydım umarım çocuklarımada
kitap okumaya sevdiririm şimdilik iyi gidiyo
Güzel fikir akrebim.. Ben de, park gezintilerim sırasında, kitabımı çantamda değil, elimde tutayım bari.. Bulaşıcı hastalık gibi olsa ne güzel olur..cidden etrafa görerek bakıyorum burayı okuduktan sonra....
acı gerçek bariz bi şekilde ortada maalesefÇok üzgünüm çoook
elinde sigarası,simidi,poğaçası,çantası,dondurması,vs.vs. olanı var....
sadece ve sadece kitap yok....
işyerinde ayrı evde ayrı okurdum kitabı taşımamak için;şimdi ben de inadım ya elimde taşicam bundan sonra hem belki de örnek de olablirim kıyıda olanları çekebilirim kitap adasına dimi amayerimseniben
Bir eğitimci olarak senin sıklıkla dile getirdiğin bir yakınma bu HİScim.. ve sana katılmamak mümkün değil.. O anne-babaları nasıl eğitebiliriz, işte belki de buna yoğunlaşmak gerekiyor..
Hani sanki.. haftada bir gün de onlar için akşam sınıfı yapılsa.. öğretmenler onlara da karne verse... Ya da en basitinden her sınıf ebeveynleri için kitap okuma günleri düzenlense.. Bir kitap seçilse, okunsa sonra da konuşulsa.. Ve öğretmenler bu sohbetleri puanlasalar.. Bu şekilde belki de çocukların zihnine "iyi" nin toplumun gösterdiğinden çok uzakta, bambaşka bir kavram olduğu düşüncesi yerleşir..
Günümüz ailelerinin çok daha önemli işleri var artık.. Internette saatler harcamak, hatta belki de bütün bir gün.. TV dizilerini kaçırmamak... Bol bol misafir ağırlayıp, evlerinin yeni dekorasyonlarını göstermek.. yeni aldıkları 8.975 fonksiyonlu cep telefonlarını çözmeye çalışmak.. Yok devam edemeyeceğim buna.. İçim kaldırmaz..
Rahmetli babam da daha farklı bir yöntemle kitap okuma alışkanlığı kazandırmıştı bana..
Okuyacağım kitapları seçer, sayfa sayısına göre bitirmem gereken tarihi hesaplar, kitap bittikten sonra da, rastgele açtığı bir sayfadan bir kaç satır okur...ve "devam et" derdi.
Tabii durum böyle olunca, kitap okumak hep "iş" oldu benim için.. Zamanında ve anlayarak yapılması gereken bir iş, bir görev.. Aklım arkadaşlarımın okuduğu hafif, eğlenceli kitaplarda kalırdı, yalan değil.. O tür kaçamak kitapları da okulda teneffüslerde okumaya çalışırdım.. Ama şimdi düşünüyorum da... kaçamak okuduğum hiçbir kitabın adı aklıma gelmiyor..
Sahiden de "çocukluk aklı"ymış meğer.. yerimseniben
Öyle güzel özetlemişsin ki...
Sanırım meselenin özü bu..
Birey "ihtiyaç" olgusunu nasıl tanımlıyor?
Metro örneğinin tam aksini anlatacağım sana..
Sevgili kardeşim Kukim, yaklaşık 2 ay kadar önce yirmi günlüğüne Londra'ya gitti.. Bütün toplu taşıma araçlarında ve özellikle de parklarda herkesin elinde bir şey var.. En kötüsü gazete okuyor.. diye anlatmıştı. İçim acımıştı dinlerken.. ve demiştim ki ben böyle bir yerde yaşıyor olmayı çok isterdim..
Şu an ikamet ettiğim yerde çok büyük bir park var.. Yaklaşık beş aydır buradayım.. Hemen hemen her gün ya sabah ya akşam parka gidiyorum köpeğimle.. Diyorum ki içimden.. "Yahu ne olur! Bir kişi, sadece bir kişi göreyim, kitap okuyor olsun, ha'di gazeteye de razıyım"
.....henüz rastlayamadım.
durum ortada
bu durumda iş biz anne babalara düşüyo
önce biz okuyacağız ki çokuclarımız kitap okumayı alışkanlıkz haline getirsin ben kitap okuma çok severim
çünkü babam çok okur evde kütüphanesi var ve gitiği her şehrin
halk kütüphanesine mutlaka gider bu konuda şanslıydım umarım çocuklarımada
kitap okumaya sevdiririm şimdilik iyi gidiyo
Güzel fikir akrebim.. Ben de, park gezintilerim sırasında, kitabımı çantamda değil, elimde tutayım bari.. Bulaşıcı hastalık gibi olsa ne güzel olur..
Gazetelerde 8 sütüna manşet :
"Aman Tanrım! Bugün Türkiye' de 3 kişinin elinde daha kitap görüldü!"
:roflol:
Tozbiber bu gerçekten çok doğru bir tespit. Kendimden biliyorum. Benim için snavlarda çıkan anafikir vs gibi koca bir paragrafta oluşan sorular çocuk oyuncağı idi. Herkes tüm paragrafı okurken ben sadece birkaç cümleden anafikir vs'yi çıkarırdım ve yanlışım da hemen hiç olmazdı. Bu arada belirtmeliyim ki kızın durumu çok güzel ifade etmiş. Keşke tüm gençler bunun farkında olabilse, kitap okumanın zaman kaybı değil aslın da tüm hayatları boyunca çeşitli alanlarda onlar için kazanç olabildiğini görebilseler.Bugün çocuğum Üniversite deneme sınavlarında başarılı oluyorsa, inşallah sınavda da başarılı olursa, en büyük etken kitap okumaktır. Kızımın dediğim gibi "Okuya okuya idrak gücüm arttı. Okumayan birinin 1 dk. da anladığı paragrafı ben yarım dakikada anlayabiliyorum."
Herkesin okuması, okutması, okunanı dinlemesi dileğiyle.
Tozbiber bu gerçekten çok doğru bir tespit. Kendimden biliyorum. Benim için snavlarda çıkan anafikir vs gibi koca bir paragrafta oluşan sorular çocuk oyuncağı idi. Herkes tüm paragrafı okurken ben sadece birkaç cümleden anafikir vs'yi çıkarırdım ve yanlışım da hemen hiç olmazdı. Bu arada belirtmeliyim ki kızın durumu çok güzel ifade etmiş. Keşke tüm gençler bunun farkında olabilse, kitap okumanın zaman kaybı değil aslın da tüm hayatları boyunca çeşitli alanlarda onlar için kazanç olabildiğini görebilseler.
ps: Kızına da sınavlarında başarılar diliyorum, inşallah hayatındaki bu dönemeci başarıyla atlatabilir.
Bu bakış açısına oldukça aşinayım.. Ben de şu dört tekeri kullanmak için bile sınavlara giriliyor, ehliyetler alınıyor ama önüne gelen anne-baba olabiliyor diye hayıflanıp dururum..Bana göre anne babaları eğitmek zorunda değiliz, eğitimli kişilerin anne baba olmasını sağlamak zorundayız...
alkisalkisalkisKeşke Türkiye de Batının bu kültürünü olumlu anlamda alabilse... Gider nerde ıvır zıvır şey var ona özeniriz Batı da... Zaten bu yüzden bu kadar gerideyiz... Neden millet olarak kendimizi geliştirmeye bu kadar kapıyoruz kendimizi anlamıyorum.... Açıkcası anlamak da istemiyorum eğer ki anlarsam onlar gibi özenti olacağımdan korkuyorum.... :1no2:
Bu yöntem bana birebir uygulandı ve kişisel tecrübeme dayanarak, yanlış olmadığını söylemek, babama olan vefa borcumdur herşeyden önce..Bence okuma yazma öğrendikten sonra çocuğun eline bir kitap verip "artık okumalısın, bu kitap 3 güne bitecek sonra bana özetini anlatacaksın!" demek en büyük yanlış.
Öğretmeninize ben de en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bravo!ama en büyük etki ılkokul Öğretmenidir. ıçerisinde çok az kitap olan bir kütüphane yaratıp evlerden gönderdiğimiz kitapları değişim metoduyla çocuklara okutan Öğretmenimize binlerce kez teşekkür ediyorum.
Bu bakış açısına oldukça aşinayım.. Ben de şu dört tekeri kullanmak için bile sınavlara giriliyor, ehliyetler alınıyor ama önüne gelen anne-baba olabiliyor diye hayıflanıp dururum..
"En az 3 çocuk" görüşünde olan bir hükümet bu görüşü ne kadar destekler emin değilim.. yerimseniben
Malum, Çin kalabalık.. Bu nedenle de çocuk doğurmak vergiye tabii..
Bence, cehalet düzeyinin yüksekliği, kalabalık sorunundan da daha tehlikeli..
Keşke çocuk doğurmak vergiye bağlansa.. En azından artış oranı azalırdı biraz.. Gerçi pardon, ya! Kişi başı gelirimiz 10 bin dolardı di mi? E bizi durdurmaz o zaman.. :roflol:
Ay sinirim bozuldu.. :roflol:
alkisalkisalkis
Eğer bir gün, eğitim ve bilgi düzeyi, gösteriş unsuru olarak kabul edilirse, sen o zaman gör bizi..
Yine... süper özet.. alkisalkisalkisEğitim ve bilgi düzeyinin gösteriş unsuru olması mı? İmkanız... Çünkü kolay şeyler gösteriş unsuru olur, oysa bilgi insanı zorlar, zor olan şeylerse hep ikinci planda kalır ... Acı gerçek... :sm_confused:
Yine... süper özet.. alkisalkisalkis
Bu yöntem bana birebir uygulandı ve kişisel tecrübeme dayanarak, yanlış olmadığını söylemek, babama olan vefa borcumdur herşeyden önce..
Kitap okuma alışkanlığını kazanmış olmamı bir kenara bırakarak, bu yöntemin benim üzerimdeki olumlu etkilerini yazmalıyım:
Ben bu sayede, her işi belli bir zamanda bitirmek gerektiğini çok küçük yaşta öğrendim ve alışkanlık gereği, güne ajandama bakarak başlıyorum.
Çok doğru. Elbette bu da işe yarar. Ama bence istisna oluyor. Belkide doğru yaklaşımı babanız gibi bizler bulamıyoruz. Hoş ben böyle bir şey yaşamadım. Tam tersini yaptım. Beni okurken görmesini, paylaşımlarımın ne kadar arttığını anlamasını sağlayarak okumaya alıştırdım.
Neticede okusunlarda yöntemlerini bir tartışırız değil mi :)
(alıntı yapmayı halen beceremiyorum. ınşallah öğrenicem, çömez bir biberim ben:)
Aynen öyle... Neticede okusunlar.. Hangi itkiyle okudukları çok da önemli değil.. yerimsenibenÇok doğru. Elbette bu da işe yarar. Ama bence istisna oluyor. Belkide doğru yaklaşımı babanız gibi bizler bulamıyoruz. Hoş ben böyle bir şey yaşamadım. Tam tersini yaptım. Beni okurken görmesini, paylaşımlarımın ne kadar arttığını anlamasını sağlayarak okumaya alıştırdım.
Neticede okusunlarda yöntemlerini bir tartışırız değil mi :)
(alıntı yapmayı halen beceremiyorum. İnşallah öğrenicem, çömez bir biberim ben:)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?