Bir Türk' ün Kaç Katı?

13 Nisan 2007
15.555
36.072
1.123

BİR TÜRK’ E GÖRE…



BİR NORVEÇLİ 300 KAT,


BİR AMERİKALI 210 KAT,


BİR İNGİLİZ 87 KAT,


BİR JAPON 86 KAT


DÜNYA ORTALAMASI BİLE 3 KAT


DAHA FAZLA ZAMAN AYIRARAK KİTAP OKUYOR, BİLİYOR MUYDUNUZ?

Not: 26 Nisan 2009 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin Ekonomi Bölümünde yer alan haberden yararlanarak hazırladım.
 
kesinlikle millet olarak çok eksik olduğumuz yönlerden biri
çocuk yaşlarda kazanılması gereken bir alışkanlık kesinlikle

Bu konuda anne babalara çok ama çok önemli bir görev düşüyor.. Ha'di olmadı.. O zaman da ilk büyük görev ilkokul öğretmeninin..

Konuşamıyoruz.. çünkü okumuyoruz.
Duygularımızı ifade edemiyoruz... çünkü okumuyoruz.
Karşımızdakini anlayamıyoruz.. çünkü okumuyoruz.
Olaylara farklı açılardan bakamıyoruz.. çünkü okumuyoruz..

Sonra da başlıyoruz "Kuzuların Sessizliği" ni çevirmeye..
 
Ne kadar acı bir tablodur.Türk doğmam en büyük gururumdur ve kitap okuma konusunda da oldukça istikrarlıyım.
Eğitime bu kadar kıymet veren önderlerle dünyalara bedel ilerlemelerle yaşarken neden bu kadar geriledik.

Anne ve babaların çocuklarına kitap okumayı sevdirmesi lazım çocuklara küçükken silah yerine kitap verir geceleri malum dizileri izleyip değil kitap okumamızı dinleyerek uyumalarını sağlarsak hem kitaba sempati duymalarını garantiler hemde gelecek için çok daha mutlu bir toplum olmayı hedeflemiş oluruz.
Konu harika paylaşım için teşekkürler...
 

Bravo.. a.s.

Önce anne-babaların silkinip kendilerine gelmeleri lazım.. Kendi alışkanlıklarının, çocukların gelecekteki zihin yapısını nasıl olumsuz olarak etkileyeceğini düşünmeleri lazım..

Hay ben o dizilere de.. Onları yayınlayara da.. Bu ranttan para kazananların da.. ve sonra en kötüsü büyük bir aymazlıkla "E-ee ne yapalım halk bunu istiyor" diyenlere de..

23 Nisan bile kalaşnikoflarla kutlanıyor ülkemde.. İçim acıyor içim......

Sonra da Ayrancı da bir okulda, kızların dansını çok oynak (?!) bulan bir ilkokul müdürü müsamereyi yasaklıyor..
 
Mesela kitap tavsiyeleri bölümünde yorumlar yazılıyor, başlıklar açılıyor.. Ama bakıyorsunuz; "okudum beğendim" ya da "beğenmedim" vs..

ıçerikle besleyemiyoruz cümlelerimizi.. ve yine dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum ama okumadığımız için oluyor bu da..

Kitap günü düzenlenmiş bir zamanlar.. Oldukça güzel bir eylem.. Başlatan ve katılan arkadaşlara, kendi adıma teşekkür edeyim yeri gelmişken.. Ancak o da son bulmuş.. katılım düşük..

Bakın ana sayfaya... hangi bölümde kalabalık var..

Çocuğum gaz çıkarttı laflarıın sonu yok ama çocuğumu nasıl nitelikli hale getirebilirim, ona nasıl okuma alışkanlığı kazandırabilirim yok.. Ya da ben rastlayamadım..

Ne yapabiliriz? bilemiyorum..

Bir dönem aklıma bir fikir gelmişti.. Mesela bir konu seçilir. 4-5 tane anahtar kelime verilir.. ve katılımcılardan, sözkonusu anahtar kelimeleri kullanarak, konuya bağlı kalmak kaydıyla 5-6 satırlık bir paragraf yazmaları istenebilir..

Böyle böyle.. anlatma kabiliyeti gelişebilir.. Okumanın önemi anlaşılabilir..

Birey olarak bu farkındalığa erişmedikten sonra, başkalarına, en başta da çocuklara okuma alışkanlığını kazandırmak zor..
 
oy be Püsküüt'üm, bu mesajının altına yazacak çok şeyim var. Hele de bugün. Ama içimden dökülmüyor.
Dökülürse barajın kapakları kapanmayacak.. Kendimden korkumdan yazamıyorum.
 
oy be Püsküüt'üm, bu mesajının altına yazacak çok şeyim var. Hele de bugün. Ama içimden dökülmüyor.
Dökülürse barajın kapakları kapanmayacak.. Kendimden korkumdan yazamıyorum.

Biz, üç kişi barajları yıktık yakın zamanda.. Seni de bekleriz.. Korkularımızı birlikte büyütürüz.. yerimseniben

http://www.kadinlarkulubu.com/kitap-tavsiyeleri/273172-son-ada-zulfu-livaneli.html

Konu daha farklı ama.. içerik aynı "Yıkılan barajlar"
 
oysa kitap okumak,başka başka dünyaları,hayatları görebilmektir.

hiç farkında olmadığınız yerlerin farkına varabilmektir.

bu zevkten kendini mahrum edenlere,çok üzülürüm...

Mahrumiyet betimlemen oldukça yerinde olmuş..

Öncelikle bunun ayırdında olunabilse keşke.. İnsan sorunu çözmek için önce ortada bir sorunun olduğunu fark etmeli.. Okur-yazar oranı son 90 yılda %10 lardan %90 lara çıktı ama.. kitap okuma oranı ne zaman yükselecek, bilemiyorum.. :çok üzgünüm:
 
Ben bi'de şuna gülüyorum..
Standart bir soru vardır "Boş vakitlerinde ne yapıyorsun?"

Cevabın içine sıkıştırılmış bir "Kitap okuyorum"

Kitap okumak için boş zaman oluşması beklenmez.. Kitap okumak için zaman yaratılır.. Internette dolanılan vakte bakılır, TV ile kaybedilen zaman bakılır, zaten herkesin reel yaşamında geyik yapabileceği sonsuz fırsatlar da vardır.. Bunlara bakılır, tıraşlanır.. ve kitap okumak için zamanı insan kendisi yaratır..
 

evet çok doğru. herkes hobi kısmına kitap okumak yazar ama kaçının doğru görüyoruz işte.

o kadar eğitim almış insanlar iki cümle kuramıyor çok yazık
 
evet çok doğru. herkes hobi kısmına kitap okumak yazar ama kaçının doğru görüyoruz işte.

o kadar eğitim almış insanlar iki cümle kuramıyor çok yazık

-de leri -da ları -ki leri geçtim (laf olsun diye yazıyorum tabii, geçmem, geçemem) dediğin gibi cümle kurulamıyor.. İtiraf edeyim.. bazen bir mesaja cevap vermek istiyorum.. sonra cümleye bakıyorum.. öyle savruk, öyle ihtimamsız yazılmış ki yazılan.. cevap veresim gelmiyor.. sayısız mesaj vardır böyle, tam cevap yazacakken vazgeçtiğim..
 
Ortalamaları görünce hiç şaşırmadım... Bir yandan da şaşıramadığıma da üzüldüm.... Çünkü okumayan bir toplum olduğumuzu benimsemek ve bunu bu şekilde kabul etmek bize hiç yakışmıyor... Ama gerçekleri de göz ardı edemiyoruz.... Toplumumuzun bir gerçeği bu....

Daha çocukken kazandırılması gereken bir davranış.... Ben okumayı sevmiyorum diyen öğrencilerime en sevdiğiniz basit şeylerle okumaya başlayın diyorum belki eğlenceli gelir de okuma hevesi doğar diye... Ama yok işte böyle olacak gibi değil... Anne babanın evde kitap okumadığı bir ailede kitap okuyan çocuk yetişmez... Benim de annem babam kitap okumazdı ama teşvik ederdi... Eve her gün gazete girerdi...Babam her ay dergiler alırdı eve okuyalım diye, dört gözle beklerdik... Yaz kitaplarımız hikayelerimiz olurdu setler halinde, babam canım babam içkiye sigaraya değil de bizim kitaplarımıza harcardı kazandığı helal parayı.... Teşvik işte budur... Ben artık ailelerde bunu da göremiyorum....




Ha bir de şu vardır.... Kitap okuyamıyorum çünkü hiç boş zamanım olmuyor derler.... Dediğin gibi püsküütüm kitap okumak için boş zaman aramak gerekmiyor... Yemek yemek için, tuvalete gitmek için ve bilumum ihtiyaçlarımız için boş zaman mı arıyoruz... Hayır... Kitap okumak da bizim için büyük bir ihtiyaç olduğuna göre zaman aramak değil zaman yaratmak gerekiyor....

Mesela metroda otobüste bakıyorum gençlere - ki burası Ankara bir metroya otobüse bindiğinde en az 20 dk sürüyor bir yere ulaşım - hepsi ipodları takıyor kulaklarına başka yaptıkları yok... Ya da gürültülü bir şekilde insanları rahatsız ederek küfürlü konuşuyorlar... Kızıyorum içten içe... O zamanlarını kitap okuyarak ya da dergi okuyarak geçirebilirler diye... Ama yok işte... Ben artık boş geçen iki saniyeme bile acıyorum.... Ama onlar hiç bir şeyin farkında değiller... Yazık....
 
kizlar ben almanyada yasiyorum..inanin bana insanlar yedisinden yetmisine nerdeyse yolda yürürken kitap okuyacaklar..metrolarda,trenlerde bunu söylemek bile istemiyorum ki tahmin edersiniz..saniyelerini degerlendiriyor insanlar...öyle hosuma gidiyor ki...
cok sevdigim cok degerli bir ögretmenimin ilk okulda bana okumayi sevdirmeye calisirken söyledigi bir sözü paylasmak istiyorum sizle...``acik pencerenden rüzgarla iceri giren gazete parcasini bile oku``
bu sözün degerini yillar gectikce anliyorum...
anneme babamada sonsuz tesekkürler ediyorum bikmadan benimle kitap okuduklari icin,kitabi sevdirdikleri icin..insallah bende,hepimizde kitap sevgisi dolu evlatlar yetistiririz
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…