• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Bir melek daha kaydi gitti bu dünyadan...

purplepinkberry

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
24 Temmuz 2009
326
183
123
Hamileliğimin 14. haftasında belki de cinsiyetini öğrenirim diye, mutlulukla gittiğim kontrolde doktor '' Amniyon sıvısı azalmış, haftaya tekrar kontrol edilmesi gerek.'' dediğinde çok da umursamadım. Bebeğim ordaydı işte, minicik kalbi pıtpıtpıt atıyordu, ellerini ayaklarını oynatıyordu. Kötü ne olabilirdi ki ? Bebeğim iyiydi, biliyordum. Yanılmışım.
Sonraki iki hafta sürekli hastanelerde, doktorlarla, kontrollerle geçti. Amniyon sıvısı sürekli azaldı, bebeğin mesanesi yeterli idrarı üretmiyordu, böbreğe giden önemli bi damar gözlenemiyordu...Her şeye hazırlıklı ol dedi doktorlar.

ve 17 Kasım 2014 Pazartesi günü. Yavrum 16 haftalık. Sabah kontrole bebeğimi görmeye gittiğimde, suyunun neredeyse hiç kalmadığını, sadece ayaklarının civarında 1.4 cm lik bir bölgede az miktar bir sıvı oldugunu gördük. Minik kalbi atıyordu ama o hep kıpır kıpır olan elleri bacakları artık neredeyse hiç hareket edemiyordu. Küçücük bir alana, sıvısız bir şekilde sıkışmıştı bebeğim. Gelişimi yavaşlamıştı. Olması gerektiği kadar büyümemişti son bir haftada. İki profesör baktılar. Kesinlikle alınması gerek dediler. Doktorlardan biri aynen şu cümleyi kullandı.

'' En ufak bir tereddütüm yok, bu gebeliğin sonlandırılması gerek, kendi öz kızımın dahi başına gelse hiç tereddüt etmeden bunu söylerdim, inanın.''

Sonra alelacele yatışım yapıldı. Eşim, annem, ben bir odada beklemeye başladık. Ben ağlıyorum, herşey o kadar gerçek ama bir yandan sanki bir rüyadayım. Kötü bir rüya.

Sonrası malum, suni sancı ilaçları, bekleme, doğumhane, yan odalardan gelen bebek ağlama sesleri... Benim bebeğim hiç ağlayamayacak...

Saat 23:15 ti, ilk suni sancı hapının üstünden 11 saat geçmişti. Çok fena çişim gelmiş gibi hissettim... Ördek getirdiler, bunun içine yap dediler... Hafifçe doğruldum ve o an... İçimden balık gibi kaydı bebeğim... Unutamıyorum o anı... O kadar canlı ki, sanki şu anda bile aynen yaşıyorum... ''Bebek geldi.'' dedim. ''Ne bebeği?'' dediler. Sanırım bu kadar sorunsuz çıkmasına inanamadılar... Kesesiyle gelmişti meleğim. Ben bakmaya çalışırken apar topar gelip götürdüler, siz bakmayın dediler...

Sonrasında nedense hiç bir şey hissedemedim. Ağlamadım. Doktor geldi, keseyle, plasenteyla her şeyiyle çıkmış, kürtaja gerek yok ama yine de pıhtıları bir temizleyelim dedi. Sonrası malum çatal... Herkes benim vücudumda bir şeyler yapıyor, kanlar akıyor. Ben sanki ruhum alınmış gibiyim. Bebeğim alındı benden. Öpemedim bile bir kere. Ağlayamadı o da. Acı çekti mi?.....Sorular...Çok fazla soru var. Alelacele bileğimdeki beyaz hasta bilekliğini kesiyorlar. Yerine mavi bir tane takıyorlar. Hemşire '' Erkek bebekti, bak mavi taktık.'' diyor. Öylece bilekliğe bakıyorum...

Uykusuz bir gecenin ardından sabah oluyor. Odaya giren doktorlara, hemşirelere bebeğimi mutlaka görmek istediğimi söylüyorum. Genelde bu durumlarda anne kesinlikle görmek istemezmiş sanırım... Ben görmek istiyorum. Bebeğimi belki öpemedim, emziremedim, büyütemeyeceğim ama en azından bu kadarını ona borçluyum. Onu görmeden, yüzünü, dudaklarını beynime kazımadan yollayamam...

Doktor ''Gelin lütfen.'' diyor... Koridorlardan geçerken bebek ağlama sesleri, aralık kapıların ardında bebeklerini emziren mutlu anneler... Bir odaya sokuyorlar bizi. Büyük bir buzdolabı var. Doktor açıyor kapısını, üzerinde soyismim yazan bir poşet çıkartıyor. İçini açtığında yavrumun minicik bedenini görüyorum. O kadar kusursuz, o kadar minik ki... Elleri, ayakları, minicik, muntazam, ince ve uzun parmakları... Dudakları hafif aralık...Yavrum... '' O kadar güzel ki...'' diye ağlamaya başlıyorum. İlk ben girdiğim gibi ilk de ben çıkıyorum o odadan... Annem ve Kocam geride kalıyorlar...

Şimdi yerinde koca bir boşluk var. Ben bir görünmez anneyim. Anneyim biliyorum. Benim bir oğlum var. Onu hiç emziremesem de, ağlamasını bir kerecik bile duymamış olsamda, hiç annecim diyemeyecek olsa da... Benim bir oğlum var. Onu asla unutmayacağım. Ben görünmez anneyim...
 
Hamileliğimin 14. haftasında belki de cinsiyetini öğrenirim diye, mutlulukla gittiğim kontrolde doktor '' Amniyon sıvısı azalmış, haftaya tekrar kontrol edilmesi gerek.'' dediğinde çok da umursamadım. Bebeğim ordaydı işte, minicik kalbi pıtpıtpıt atıyordu, ellerini ayaklarını oynatıyordu. Kötü ne olabilirdi ki ? Bebeğim iyiydi, biliyordum. Yanılmışım.
Sonraki iki hafta sürekli hastanelerde, doktorlarla, kontrollerle geçti. Amniyon sıvısı sürekli azaldı, bebeğin mesanesi yeterli idrarı üretmiyordu, böbreğe giden önemli bi damar gözlenemiyordu...Her şeye hazırlıklı ol dedi doktorlar.

ve 17 Kasım 2014 Pazartesi günü. Yavrum 16 haftalık. Sabah kontrole bebeğimi görmeye gittiğimde, suyunun neredeyse hiç kalmadığını, sadece ayaklarının civarında 1.4 cm lik bir bölgede az miktar bir sıvı oldugunu gördük. Minik kalbi atıyordu ama o hep kıpır kıpır olan elleri bacakları artık neredeyse hiç hareket edemiyordu. Küçücük bir alana, sıvısız bir şekilde sıkışmıştı bebeğim. Gelişimi yavaşlamıştı. Olması gerektiği kadar büyümemişti son bir haftada. İki profesör baktılar. Kesinlikle alınması gerek dediler. Doktorlardan biri aynen şu cümleyi kullandı.

'' En ufak bir tereddütüm yok, bu gebeliğin sonlandırılması gerek, kendi öz kızımın dahi başına gelse hiç tereddüt etmeden bunu söylerdim, inanın.''

Sonra alelacele yatışım yapıldı. Eşim, annem, ben bir odada beklemeye başladık. Ben ağlıyorum, herşey o kadar gerçek ama bir yandan sanki bir rüyadayım. Kötü bir rüya.

Sonrası malum, suni sancı ilaçları, bekleme, doğumhane, yan odalardan gelen bebek ağlama sesleri... Benim bebeğim hiç ağlayamayacak...

Saat 23:15 ti, ilk suni sancı hapının üstünden 11 saat geçmişti. Çok fena çişim gelmiş gibi hissettim... Ördek getirdiler, bunun içine yap dediler... Hafifçe doğruldum ve o an... İçimden balık gibi kaydı bebeğim... Unutamıyorum o anı... O kadar canlı ki, sanki şu anda bile aynen yaşıyorum... ''Bebek geldi.'' dedim. ''Ne bebeği?'' dediler. Sanırım bu kadar sorunsuz çıkmasına inanamadılar... Kesesiyle gelmişti meleğim. Ben bakmaya çalışırken apar topar gelip götürdüler, siz bakmayın dediler...

Sonrasında nedense hiç bir şey hissedemedim. Ağlamadım. Doktor geldi, keseyle, plasenteyla her şeyiyle çıkmış, kürtaja gerek yok ama yine de pıhtıları bir temizleyelim dedi. Sonrası malum çatal... Herkes benim vücudumda bir şeyler yapıyor, kanlar akıyor. Ben sanki ruhum alınmış gibiyim. Bebeğim alındı benden. Öpemedim bile bir kere. Ağlayamadı o da. Acı çekti mi?.....Sorular...Çok fazla soru var. Alelacele bileğimdeki beyaz hasta bilekliğini kesiyorlar. Yerine mavi bir tane takıyorlar. Hemşire '' Erkek bebekti, bak mavi taktık.'' diyor. Öylece bilekliğe bakıyorum...

Uykusuz bir gecenin ardından sabah oluyor. Odaya giren doktorlara, hemşirelere bebeğimi mutlaka görmek istediğimi söylüyorum. Genelde bu durumlarda anne kesinlikle görmek istemezmiş sanırım... Ben görmek istiyorum. Bebeğimi belki öpemedim, emziremedim, büyütemeyeceğim ama en azından bu kadarını ona borçluyum. Onu görmeden, yüzünü, dudaklarını beynime kazımadan yollayamam...

Doktor ''Gelin lütfen.'' diyor... Koridorlardan geçerken bebek ağlama sesleri, aralık kapıların ardında bebeklerini emziren mutlu anneler... Bir odaya sokuyorlar bizi. Büyük bir buzdolabı var. Doktor açıyor kapısını, üzerinde soyismim yazan bir poşet çıkartıyor. İçini açtığında yavrumun minicik bedenini görüyorum. O kadar kusursuz, o kadar minik ki... Elleri, ayakları, minicik, muntazam, ince ve uzun parmakları... Dudakları hafif aralık...Yavrum... '' O kadar güzel ki...'' diye ağlamaya başlıyorum. İlk ben girdiğim gibi ilk de ben çıkıyorum o odadan... Annem ve Kocam geride kalıyorlar...

Şimdi yerinde koca bir boşluk var. Ben bir görünmez anneyim. Anneyim biliyorum. Benim bir oğlum var. Onu hiç emziremesem de, ağlamasını bir kerecik bile duymamış olsamda, hiç annecim diyemeyecek olsa da... Benim bir oğlum var. Onu asla unutmayacağım. Ben görünmez anneyim...
ayyy canım ya okurken zor tuttum kendimi rabbim sabırlar versin sana eşine inşallah rabbim yeni bir bebek nasip eder size
 
Allah sabır versin. Çok zor bir şey yaşamışsınız. Çok üzüldüm. :KK43:
Çok tesekkurler. Biliyor musunuz bu süreçte anladım ki böyle bir şey yaşayan bir insana denilebilecek en dogru şey... Üzüldüm, yanındayım... demek. Başka tepkiler , bir daha olur üzülme, daha gençsin kendini toparla gibi yorumlar insanın sinirini bozmaktan başka bir şeye yaramıyor.
 
birbirimizi ancak bizler anlarız bir daha olur üzülme ne kadar ağır bir cümle gibi geliyor bir evladın yerini başka bir evlat alabilir mi hiç ama yaşamayan bilemez allahta hiç bir kadına bunu yaşatmasın heleki bu kararı vermeyi asla...insanlar başlarına gelmeden yaptıkları o acımasz yorumlar ama yinede onlarda bu acıyı yaşasın diye asla beddua etmem çünki biliyorum acının büyüklüğünü bizim sınavımızda bu imiş diyorum rabbim gözünün içine baktığımız evlatların acısını göstermesin inşallah üzme kendini diyemem desem de boş olur ama inan zaman hafifletecek unutmayacaksın ama yaran kanamaycak artık kabuk bağlayacak bizim 9 ay oldu şimdi 6 haftalık hamileyim sevinebiliyormuyum hayır tekrar gücüm var mıydı hayır ama kızım abla olmayı çok istedi oyüzden cesaretimi toplamam lazımdı ve tekrar denedik ama ablası henüz öğrrenmedi daha doğrusu sadece eşim ve ben biliyoruz kimseye söyleyemiyoruz korkudan.
 
birbirimizi ancak bizler anlarız bir daha olur üzülme ne kadar ağır bir cümle gibi geliyor bir evladın yerini başka bir evlat alabilir mi hiç ama yaşamayan bilemez allahta hiç bir kadına bunu yaşatmasın heleki bu kararı vermeyi asla...insanlar başlarına gelmeden yaptıkları o acımasz yorumlar ama yinede onlarda bu acıyı yaşasın diye asla beddua etmem çünki biliyorum acının büyüklüğünü bizim sınavımızda bu imiş diyorum rabbim gözünün içine baktığımız evlatların acısını göstermesin inşallah üzme kendini diyemem desem de boş olur ama inan zaman hafifletecek unutmayacaksın ama yaran kanamaycak artık kabuk bağlayacak bizim 9 ay oldu şimdi 6 haftalık hamileyim sevinebiliyormuyum hayır tekrar gücüm var mıydı hayır ama kızım abla olmayı çok istedi oyüzden cesaretimi toplamam lazımdı ve tekrar denedik ama ablası henüz öğrrenmedi daha doğrusu sadece eşim ve ben biliyoruz kimseye söyleyemiyoruz korkudan.
İnsanlar söylediğin gibi başlarına gelmeden anlayamıyorlar, beni teselli etmek için söyledikleri canımı daha fazla yakıyor...
İnsallah zaman bana da merhem olur. Şu anda gunler gectikce daha kotu oluyorum sanki...

Bebeğini sapasağlam kucağına alır, doya doya koklarsın inşallah.
 
başka sorunun yoksa güzel bir bebeğin olur Allahın izniyle bi süre bebeklerle ilgili şeylerden uzak kalmanız lazım başka ufak bir çocuğunuz yoksa mümkün olduğunca acınızı hatırlatmaması için. mutlaka bir çıkış noktası vardır.
 
Çok tesekkurler. Biliyor musunuz bu süreçte anladım ki böyle bir şey yaşayan bir insana denilebilecek en dogru şey... Üzüldüm, yanındayım... demek. Başka tepkiler , bir daha olur üzülme, daha gençsin kendini toparla gibi yorumlar insanın sinirini bozmaktan başka bir şeye yaramıyor.

Kesinlikle haklısınız. Bunların bilincindesiniz zaten, bunlar sadece teselli. Ama sizin teselliye ihtiyacınız yok.
Bu süreçte Allah´tan sizin için sabır diliyorum.
 
Hamileliğimin 14. haftasında belki de cinsiyetini öğrenirim diye, mutlulukla gittiğim kontrolde doktor '' Amniyon sıvısı azalmış, haftaya tekrar kontrol edilmesi gerek.'' dediğinde çok da umursamadım. Bebeğim ordaydı işte, minicik kalbi pıtpıtpıt atıyordu, ellerini ayaklarını oynatıyordu. Kötü ne olabilirdi ki ? Bebeğim iyiydi, biliyordum. Yanılmışım.
Sonraki iki hafta sürekli hastanelerde, doktorlarla, kontrollerle geçti. Amniyon sıvısı sürekli azaldı, bebeğin mesanesi yeterli idrarı üretmiyordu, böbreğe giden önemli bi damar gözlenemiyordu...Her şeye hazırlıklı ol dedi doktorlar.

ve 17 Kasım 2014 Pazartesi günü. Yavrum 16 haftalık. Sabah kontrole bebeğimi görmeye gittiğimde, suyunun neredeyse hiç kalmadığını, sadece ayaklarının civarında 1.4 cm lik bir bölgede az miktar bir sıvı oldugunu gördük. Minik kalbi atıyordu ama o hep kıpır kıpır olan elleri bacakları artık neredeyse hiç hareket edemiyordu. Küçücük bir alana, sıvısız bir şekilde sıkışmıştı bebeğim. Gelişimi yavaşlamıştı. Olması gerektiği kadar büyümemişti son bir haftada. İki profesör baktılar. Kesinlikle alınması gerek dediler. Doktorlardan biri aynen şu cümleyi kullandı.

'' En ufak bir tereddütüm yok, bu gebeliğin sonlandırılması gerek, kendi öz kızımın dahi başına gelse hiç tereddüt etmeden bunu söylerdim, inanın.''

Sonra alelacele yatışım yapıldı. Eşim, annem, ben bir odada beklemeye başladık. Ben ağlıyorum, herşey o kadar gerçek ama bir yandan sanki bir rüyadayım. Kötü bir rüya.

Sonrası malum, suni sancı ilaçları, bekleme, doğumhane, yan odalardan gelen bebek ağlama sesleri... Benim bebeğim hiç ağlayamayacak...

Saat 23:15 ti, ilk suni sancı hapının üstünden 11 saat geçmişti. Çok fena çişim gelmiş gibi hissettim... Ördek getirdiler, bunun içine yap dediler... Hafifçe doğruldum ve o an... İçimden balık gibi kaydı bebeğim... Unutamıyorum o anı... O kadar canlı ki, sanki şu anda bile aynen yaşıyorum... ''Bebek geldi.'' dedim. ''Ne bebeği?'' dediler. Sanırım bu kadar sorunsuz çıkmasına inanamadılar... Kesesiyle gelmişti meleğim. Ben bakmaya çalışırken apar topar gelip götürdüler, siz bakmayın dediler...

Sonrasında nedense hiç bir şey hissedemedim. Ağlamadım. Doktor geldi, keseyle, plasenteyla her şeyiyle çıkmış, kürtaja gerek yok ama yine de pıhtıları bir temizleyelim dedi. Sonrası malum çatal... Herkes benim vücudumda bir şeyler yapıyor, kanlar akıyor. Ben sanki ruhum alınmış gibiyim. Bebeğim alındı benden. Öpemedim bile bir kere. Ağlayamadı o da. Acı çekti mi?.....Sorular...Çok fazla soru var. Alelacele bileğimdeki beyaz hasta bilekliğini kesiyorlar. Yerine mavi bir tane takıyorlar. Hemşire '' Erkek bebekti, bak mavi taktık.'' diyor. Öylece bilekliğe bakıyorum...

Uykusuz bir gecenin ardından sabah oluyor. Odaya giren doktorlara, hemşirelere bebeğimi mutlaka görmek istediğimi söylüyorum. Genelde bu durumlarda anne kesinlikle görmek istemezmiş sanırım... Ben görmek istiyorum. Bebeğimi belki öpemedim, emziremedim, büyütemeyeceğim ama en azından bu kadarını ona borçluyum. Onu görmeden, yüzünü, dudaklarını beynime kazımadan yollayamam...

Doktor ''Gelin lütfen.'' diyor... Koridorlardan geçerken bebek ağlama sesleri, aralık kapıların ardında bebeklerini emziren mutlu anneler... Bir odaya sokuyorlar bizi. Büyük bir buzdolabı var. Doktor açıyor kapısını, üzerinde soyismim yazan bir poşet çıkartıyor. İçini açtığında yavrumun minicik bedenini görüyorum. O kadar kusursuz, o kadar minik ki... Elleri, ayakları, minicik, muntazam, ince ve uzun parmakları... Dudakları hafif aralık...Yavrum... '' O kadar güzel ki...'' diye ağlamaya başlıyorum. İlk ben girdiğim gibi ilk de ben çıkıyorum o odadan... Annem ve Kocam geride kalıyorlar...

Şimdi yerinde koca bir boşluk var. Ben bir görünmez anneyim. Anneyim biliyorum. Benim bir oğlum var. Onu hiç emziremesem de, ağlamasını bir kerecik bile duymamış olsamda, hiç annecim diyemeyecek olsa da... Benim bir oğlum var. Onu asla unutmayacağım. Ben görünmez anneyim...
ALLAHIMMM SABRINI ARTIRSINN KADER ARKADAŞIMMM :(
 
Çok teşekkür ederim arkadaşım...
Şefkatli yaratıcı çocuklarınızı 'Cennet Çocuğu' olarak seçti ve cennetine layık gördü.
Şimdi cennetin yamaçlarında meleklerle ve diğer cennet çocuklarıyla beraber koşup oynuyor..
 
Bizi bekliyorlar meleklerimiz. Orda mutlulardır umarım...
AAA OLUR MU TABİKİ MUTLULAR ANNESİ HEMDE ÇOK MUTLULAR CENNETTELER NASIL MUTLU OLMAZLARR :) BİZ RABBİMİN SEÇİLMİŞ KULLARIYIZ BEN ONA İNANIYORUMM SENDE ÖYLE DÜŞÜN OLUR MU?
 
Hamileliğimin 14. haftasında belki de cinsiyetini öğrenirim diye, mutlulukla gittiğim kontrolde doktor '' Amniyon sıvısı azalmış, haftaya tekrar kontrol edilmesi gerek.'' dediğinde çok da umursamadım. Bebeğim ordaydı işte, minicik kalbi pıtpıtpıt atıyordu, ellerini ayaklarını oynatıyordu. Kötü ne olabilirdi ki ? Bebeğim iyiydi, biliyordum. Yanılmışım.
Sonraki iki hafta sürekli hastanelerde, doktorlarla, kontrollerle geçti. Amniyon sıvısı sürekli azaldı, bebeğin mesanesi yeterli idrarı üretmiyordu, böbreğe giden önemli bi damar gözlenemiyordu...Her şeye hazırlıklı ol dedi doktorlar.

ve 17 Kasım 2014 Pazartesi günü. Yavrum 16 haftalık. Sabah kontrole bebeğimi görmeye gittiğimde, suyunun neredeyse hiç kalmadığını, sadece ayaklarının civarında 1.4 cm lik bir bölgede az miktar bir sıvı oldugunu gördük. Minik kalbi atıyordu ama o hep kıpır kıpır olan elleri bacakları artık neredeyse hiç hareket edemiyordu. Küçücük bir alana, sıvısız bir şekilde sıkışmıştı bebeğim. Gelişimi yavaşlamıştı. Olması gerektiği kadar büyümemişti son bir haftada. İki profesör baktılar. Kesinlikle alınması gerek dediler. Doktorlardan biri aynen şu cümleyi kullandı.

'' En ufak bir tereddütüm yok, bu gebeliğin sonlandırılması gerek, kendi öz kızımın dahi başına gelse hiç tereddüt etmeden bunu söylerdim, inanın.''

Sonra alelacele yatışım yapıldı. Eşim, annem, ben bir odada beklemeye başladık. Ben ağlıyorum, herşey o kadar gerçek ama bir yandan sanki bir rüyadayım. Kötü bir rüya.

Sonrası malum, suni sancı ilaçları, bekleme, doğumhane, yan odalardan gelen bebek ağlama sesleri... Benim bebeğim hiç ağlayamayacak...

Saat 23:15 ti, ilk suni sancı hapının üstünden 11 saat geçmişti. Çok fena çişim gelmiş gibi hissettim... Ördek getirdiler, bunun içine yap dediler... Hafifçe doğruldum ve o an... İçimden balık gibi kaydı bebeğim... Unutamıyorum o anı... O kadar canlı ki, sanki şu anda bile aynen yaşıyorum... ''Bebek geldi.'' dedim. ''Ne bebeği?'' dediler. Sanırım bu kadar sorunsuz çıkmasına inanamadılar... Kesesiyle gelmişti meleğim. Ben bakmaya çalışırken apar topar gelip götürdüler, siz bakmayın dediler...

Sonrasında nedense hiç bir şey hissedemedim. Ağlamadım. Doktor geldi, keseyle, plasenteyla her şeyiyle çıkmış, kürtaja gerek yok ama yine de pıhtıları bir temizleyelim dedi. Sonrası malum çatal... Herkes benim vücudumda bir şeyler yapıyor, kanlar akıyor. Ben sanki ruhum alınmış gibiyim. Bebeğim alındı benden. Öpemedim bile bir kere. Ağlayamadı o da. Acı çekti mi?.....Sorular...Çok fazla soru var. Alelacele bileğimdeki beyaz hasta bilekliğini kesiyorlar. Yerine mavi bir tane takıyorlar. Hemşire '' Erkek bebekti, bak mavi taktık.'' diyor. Öylece bilekliğe bakıyorum...

Uykusuz bir gecenin ardından sabah oluyor. Odaya giren doktorlara, hemşirelere bebeğimi mutlaka görmek istediğimi söylüyorum. Genelde bu durumlarda anne kesinlikle görmek istemezmiş sanırım... Ben görmek istiyorum. Bebeğimi belki öpemedim, emziremedim, büyütemeyeceğim ama en azından bu kadarını ona borçluyum. Onu görmeden, yüzünü, dudaklarını beynime kazımadan yollayamam...

Doktor ''Gelin lütfen.'' diyor... Koridorlardan geçerken bebek ağlama sesleri, aralık kapıların ardında bebeklerini emziren mutlu anneler... Bir odaya sokuyorlar bizi. Büyük bir buzdolabı var. Doktor açıyor kapısını, üzerinde soyismim yazan bir poşet çıkartıyor. İçini açtığında yavrumun minicik bedenini görüyorum. O kadar kusursuz, o kadar minik ki... Elleri, ayakları, minicik, muntazam, ince ve uzun parmakları... Dudakları hafif aralık...Yavrum... '' O kadar güzel ki...'' diye ağlamaya başlıyorum. İlk ben girdiğim gibi ilk de ben çıkıyorum o odadan... Annem ve Kocam geride kalıyorlar...

Şimdi yerinde koca bir boşluk var. Ben bir görünmez anneyim. Anneyim biliyorum. Benim bir oğlum var. Onu hiç emziremesem de, ağlamasını bir kerecik bile duymamış olsamda, hiç annecim diyemeyecek olsa da... Benim bir oğlum var. Onu asla unutmayacağım. Ben görünmez anneyim...

evet canım sen bir annesin hemşirenin dediği de bu arada aklıma mıh gibi kazındı "erkek bebekti,bak mavi taktık!!!!!!!!!! "bu ne kadar cahilce bir söylem aman yarabbi!!! Çok üzüldüm inan başka da birşey yazamadım rabbim seni sınamış bu bir imtihan sadece bunu düşün tek sığınağın bu olsun başka şeyler düşünmek seni hiçbir zaman teselli etmeyecek Allah yar ve yardımcın olsun.
 
Suan inanin bende agladim.coksukur 1 yasinda kizim var.ama anlattiklarinizi sanki ben yasadm.tuylerim diken diken oldu.allahim kimseyi evladiyla sinamasin.sana sabirlarin en buyugunu versin.biliyorm ki unutmicamsin onu gozunun onunden hic gitmicek.ama dilerimki sapa saglam saglikli evlatlarin olur.
 
Back