- 22 Kasım 2014
- 3.147
- 3.139
- 248
- 31
- Konu Sahibi kurk mantolu madonna
- #1
Herkese merhabalar,
Aslında bir iç dökme... Ya da bir özeleştiri... Farklı seslere kulak verme... Adını siz koyun ama bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
Ben geçtiğimiz Haziran ayında iyi bir okuldan, iyi bir dereceyle mezun olan, bir mühendisim. Okulumu elimde olmayan nedenlerden dolayı bir yıl uzatmıştım, bunla ilgili konum var. O yüzden iş arama sürecim uzun sürmüştü. En nihayetinde 1 Ağustos'ta küçük bir aile firmasında işe başlamıştım. Tabi işe alınmamda yabancı dile sahip olmam etken olmuştu, halbuki ona hiç ihtiyacım olmayacaktı bile.
Neyse işe başladım. Laboratuvar ortamı, bayan ağırlıklı üretimde çok az erkek vardı. Ben ise heyecanlı ve deli gibi öğrenmek iş yapmak istiyorum. İlk gün anladım bir terslik olduğunu. Önce üretimden 6 senelik bir elemanı kovdular. Az önce de bahsetmiştim laboratuvar bayan ağırlıklıydı. Ben hariç 4 bayan daha bulunuyordu biri yeniydi. Böyle stresli bir ortam görmedim. Söylenmeler, hayıflanmalar, tartışmalar, hakaretler. Artık ilk zamanlar soru sormaya çekinir hale gelmiştim çünkü hep bir ters cevap. Bir yandan işi öğrenmeye çalışıyordum. Yapılan iş ağır bir işti. ARGE için alındığım işte, aslında doğru düzgün ARGE olmadığını, olan çalışmalarını da patronumuzun kendinin yürüttüğünü farkettim. E peki ben ne iş yapıyordum. Diğer kızlar gibi üretim personeli olarak çalıştım bir süre. Çünkü daha önce yetkiliye sorduğumda, bir süre böyle olması gerektiğini, önce işi öğrenmem gerektiğini söyledi. Tamam dedim. Bir süre sonra kızlar herşeye söylenmeye, bana ve diğer yeni arkadaşa kotu davranışların dozajini arttırmaya başladı. Kurban bayramı sonrası yetkili birileriyle konuşmak istedim. Aile firması dedim ya, yetkililer de patronumuzun gelini ve küçük oğlu. Düpedüz mobbinge uğradığımi anlattım, konuştuğuma pişman oldum, çünkü suçlanan ben oldum ve kendi elemanlarını korudular bana, kötü davranışların sebebi benmisim gibi bir açıklama yaptılar. Pes etmeyeceğim dedim, çünkü o gün orda benim istifa dilekçesi vermemi beklediler nedeni de daha bir aylık elemanım, yeterli verimde ve performansta değilmişim, arkadaşlar benden memnun degilmis vs. Cevaben daha yeni eleman olduğumu neye göre performans değerlendirmesi yaptıklarını sordum. Yine aynı cevaplar, saçma sapan değerlendirmeler ve bu insanlar Boğaziçi mezunu...
Gel zaman git zaman laboratuvardan en kıdemli arkadaş ayrıldı. Aslında tüm negatifligin sebebinin o olduğunu tahmin ediyordum. Ortam daha huzurlu oldu ve diğer arkadaşlarla aramızdaki problemler neredeyse tamamen çözüldü. Tabi ben kimseye en ufak bir kötülükte bulunmadim ve işe adapte oldum. Bu sefer de saygıdeğer patronumuzun(80 yaşında) ve biricik küçük oğlunun (!)(36 yaşında) saçma sapan azarlamalari, davranışlarına maruz kaldım. Yilmadim. Pes etmedim. İstenmiyorsam, verim düşükse kendileri dile getirip neden gereğini yapmadiklarini düşündüm. Elimden geleni yapıyordum halbuki. Küçük çaplı üretim yapıyoruz aynı zamanda patronun bana yaptırdığı ARGE çalışmaları. Tabi bunları sistem üzerinden kayıtlı yapıyoruz binlerce ürün kodları vs benim de diğer arkadaşların da hatası oluyor. Ama benim en ufak hatamda patronumuzun o küçük biricik oğlu iki kat yukardan mail atar, tüm muhasebe alemini cc'lere ekler, yetmezmiş gibi laboratuvardaki sorumlu arkadasa anlatır Madonna'yi uyar diye. O sorumlu arkadaş beni uyarır, üstüne kendi gelir herkesin içinde o alaycı tavrıyla beni uyarır. İlk defa bir insandan ciddi anlamda iğrenmistim. Ve okumanın cehaleti almadığını esekligin baki kaldığını kendisinde görmüştüm.
Bu gibi sorunlar dört ay boyunca devam etti. Tabi ben bu süreç içinde, benden önce alınan ARGE çalışanının ne kadar rahat olduğunu ve kendileri tarafından ne kadar el üstünde tutulduğunu öğrendim. Tek yaptığı ufak tefek ARGE çalışmalarını yapmak, geri kalan zamanda laboratuvarda müzik dinlemek, kitap okumakmis. Ne müziği ne kitabı çoğu zaman ben oturacak zaman bulamazdim.
Artık son zamanlarda farkettim ki, ben ne kadar kendimi paralasam o kadar kendimden ödün veriyorum. Bir de şu var ki evlere şenlik. Benim işim olduğunu bile bile, patronun bana verdiği yapmamı istediği işler. Aksi taktirde yavaslikla suclanmam. Bunların üstüne patronun yaşlılık sebebiyle hatırlayamadığı açık verdiği şeyleri benim kapatmami istemesi. En son burda artık dur dedim. Laboratuvar sorumlusu arkadaşı yanına çağırmış o gün. Beni şikayet etmiş, ben hicbiseyi sorgulamiyormusum rahatsizmis bu durumdan beni çıkartmak istiyormuş vs..
Bunların üstüne artık geçen perşembe istifami verdim. Geç bile kaldığım birseydi evet kabul. Hata yaptığımı kabul de ediyorum. Ama bu benim muhendis olarak ilk isimdi. Bu süreçte iş de aradım arkadaşlar. Dönüş alamadım... Gerçekten şuan piyasa kötü. Öğrenme hevesiyle çıktığım bu yolda, evet çok zorlukla, hakaretle karşılaştım. Yilmadim. Ama istifa dilekçesini verdikten sonra içimde oluşan o rahatlık hissininin yani sıra, işsizlik , maddiyat problemleri beni düşündürmüyor değil. He bu süreçte o firmadan yaklaşık bir 10 kişi ayrıldı ya da kovuldu. Benden sonra 2 kişi daha sirada hatta.
Bazen kendimi sorguluyorum. Annem sürekli geç kaldigimi, daha önce istifa vermem gerektiğini söylüyor. Ona hak veriyorum. Ama benim savaşım aslında onlara boyun eğmemekti. He istifa verip eğmiş mi bulundum bilmiyorum. Tek bildigim, gerçekten ruhen ve fiziken orada iyi hissetmediğim, bunu onlara da dile getirdim. İşte böyle arkadaşlar, ben ettim siz etmeyin. Böyle beş kurusluk yerlerde olaki benim gibi boyun eğmeyecegim diyenler çıkar yapmayın. Giden senden oluyor. Okuyan okumayan herkese teşekkürler.:)
Aslında bir iç dökme... Ya da bir özeleştiri... Farklı seslere kulak verme... Adını siz koyun ama bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
Ben geçtiğimiz Haziran ayında iyi bir okuldan, iyi bir dereceyle mezun olan, bir mühendisim. Okulumu elimde olmayan nedenlerden dolayı bir yıl uzatmıştım, bunla ilgili konum var. O yüzden iş arama sürecim uzun sürmüştü. En nihayetinde 1 Ağustos'ta küçük bir aile firmasında işe başlamıştım. Tabi işe alınmamda yabancı dile sahip olmam etken olmuştu, halbuki ona hiç ihtiyacım olmayacaktı bile.
Neyse işe başladım. Laboratuvar ortamı, bayan ağırlıklı üretimde çok az erkek vardı. Ben ise heyecanlı ve deli gibi öğrenmek iş yapmak istiyorum. İlk gün anladım bir terslik olduğunu. Önce üretimden 6 senelik bir elemanı kovdular. Az önce de bahsetmiştim laboratuvar bayan ağırlıklıydı. Ben hariç 4 bayan daha bulunuyordu biri yeniydi. Böyle stresli bir ortam görmedim. Söylenmeler, hayıflanmalar, tartışmalar, hakaretler. Artık ilk zamanlar soru sormaya çekinir hale gelmiştim çünkü hep bir ters cevap. Bir yandan işi öğrenmeye çalışıyordum. Yapılan iş ağır bir işti. ARGE için alındığım işte, aslında doğru düzgün ARGE olmadığını, olan çalışmalarını da patronumuzun kendinin yürüttüğünü farkettim. E peki ben ne iş yapıyordum. Diğer kızlar gibi üretim personeli olarak çalıştım bir süre. Çünkü daha önce yetkiliye sorduğumda, bir süre böyle olması gerektiğini, önce işi öğrenmem gerektiğini söyledi. Tamam dedim. Bir süre sonra kızlar herşeye söylenmeye, bana ve diğer yeni arkadaşa kotu davranışların dozajini arttırmaya başladı. Kurban bayramı sonrası yetkili birileriyle konuşmak istedim. Aile firması dedim ya, yetkililer de patronumuzun gelini ve küçük oğlu. Düpedüz mobbinge uğradığımi anlattım, konuştuğuma pişman oldum, çünkü suçlanan ben oldum ve kendi elemanlarını korudular bana, kötü davranışların sebebi benmisim gibi bir açıklama yaptılar. Pes etmeyeceğim dedim, çünkü o gün orda benim istifa dilekçesi vermemi beklediler nedeni de daha bir aylık elemanım, yeterli verimde ve performansta değilmişim, arkadaşlar benden memnun degilmis vs. Cevaben daha yeni eleman olduğumu neye göre performans değerlendirmesi yaptıklarını sordum. Yine aynı cevaplar, saçma sapan değerlendirmeler ve bu insanlar Boğaziçi mezunu...
Gel zaman git zaman laboratuvardan en kıdemli arkadaş ayrıldı. Aslında tüm negatifligin sebebinin o olduğunu tahmin ediyordum. Ortam daha huzurlu oldu ve diğer arkadaşlarla aramızdaki problemler neredeyse tamamen çözüldü. Tabi ben kimseye en ufak bir kötülükte bulunmadim ve işe adapte oldum. Bu sefer de saygıdeğer patronumuzun(80 yaşında) ve biricik küçük oğlunun (!)(36 yaşında) saçma sapan azarlamalari, davranışlarına maruz kaldım. Yilmadim. Pes etmedim. İstenmiyorsam, verim düşükse kendileri dile getirip neden gereğini yapmadiklarini düşündüm. Elimden geleni yapıyordum halbuki. Küçük çaplı üretim yapıyoruz aynı zamanda patronun bana yaptırdığı ARGE çalışmaları. Tabi bunları sistem üzerinden kayıtlı yapıyoruz binlerce ürün kodları vs benim de diğer arkadaşların da hatası oluyor. Ama benim en ufak hatamda patronumuzun o küçük biricik oğlu iki kat yukardan mail atar, tüm muhasebe alemini cc'lere ekler, yetmezmiş gibi laboratuvardaki sorumlu arkadasa anlatır Madonna'yi uyar diye. O sorumlu arkadaş beni uyarır, üstüne kendi gelir herkesin içinde o alaycı tavrıyla beni uyarır. İlk defa bir insandan ciddi anlamda iğrenmistim. Ve okumanın cehaleti almadığını esekligin baki kaldığını kendisinde görmüştüm.
Bu gibi sorunlar dört ay boyunca devam etti. Tabi ben bu süreç içinde, benden önce alınan ARGE çalışanının ne kadar rahat olduğunu ve kendileri tarafından ne kadar el üstünde tutulduğunu öğrendim. Tek yaptığı ufak tefek ARGE çalışmalarını yapmak, geri kalan zamanda laboratuvarda müzik dinlemek, kitap okumakmis. Ne müziği ne kitabı çoğu zaman ben oturacak zaman bulamazdim.
Artık son zamanlarda farkettim ki, ben ne kadar kendimi paralasam o kadar kendimden ödün veriyorum. Bir de şu var ki evlere şenlik. Benim işim olduğunu bile bile, patronun bana verdiği yapmamı istediği işler. Aksi taktirde yavaslikla suclanmam. Bunların üstüne patronun yaşlılık sebebiyle hatırlayamadığı açık verdiği şeyleri benim kapatmami istemesi. En son burda artık dur dedim. Laboratuvar sorumlusu arkadaşı yanına çağırmış o gün. Beni şikayet etmiş, ben hicbiseyi sorgulamiyormusum rahatsizmis bu durumdan beni çıkartmak istiyormuş vs..
Bunların üstüne artık geçen perşembe istifami verdim. Geç bile kaldığım birseydi evet kabul. Hata yaptığımı kabul de ediyorum. Ama bu benim muhendis olarak ilk isimdi. Bu süreçte iş de aradım arkadaşlar. Dönüş alamadım... Gerçekten şuan piyasa kötü. Öğrenme hevesiyle çıktığım bu yolda, evet çok zorlukla, hakaretle karşılaştım. Yilmadim. Ama istifa dilekçesini verdikten sonra içimde oluşan o rahatlık hissininin yani sıra, işsizlik , maddiyat problemleri beni düşündürmüyor değil. He bu süreçte o firmadan yaklaşık bir 10 kişi ayrıldı ya da kovuldu. Benden sonra 2 kişi daha sirada hatta.
Bazen kendimi sorguluyorum. Annem sürekli geç kaldigimi, daha önce istifa vermem gerektiğini söylüyor. Ona hak veriyorum. Ama benim savaşım aslında onlara boyun eğmemekti. He istifa verip eğmiş mi bulundum bilmiyorum. Tek bildigim, gerçekten ruhen ve fiziken orada iyi hissetmediğim, bunu onlara da dile getirdim. İşte böyle arkadaşlar, ben ettim siz etmeyin. Böyle beş kurusluk yerlerde olaki benim gibi boyun eğmeyecegim diyenler çıkar yapmayın. Giden senden oluyor. Okuyan okumayan herkese teşekkürler.:)