Manik-Depresim sevgilim olduğundan beri her konuyu psikolojik rahatsızlıklara bağlamaya başladım sevgilimden ayrıldım fakat düşüncesi bir türlü kafamdan gitmiyor. Sürekli her an onu düşünüyorum aramak istiyorum ama kendimi firenliyorum onun benim için yanlış kişi olduğunu bile bile onu istiyorum yani bende takıntı haline geldi ve araştırma yaptım böyle psikolojik rahatsızlık varmı diye maalesef varmış ama ben güçlü bir karakterim olduğuna inanıyorum ve tamamen aşk acısı diyip unutacağıma eminim ama yinede arkadaşların bilgi sahibi olması için paylaşmak istedim.
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK NEDİR ?
Düşünmek istemediğiniz halde tekrar tekrar zihninize gelen düşünceleriniz varsa ya da aynı şeyi tekrar tekrar yapıyor yapmaktan kendinizi alamıyorsanız obsesif kompülsif bozukluğunuz olabilir. Ruh bilimde düşünce takıntıları ve bunların getirdiği sıkıntıyı azaltmak için tekrar tekrar bazı hareketleri yapma şeklinde belirtilerle giden rahatsızlığa obsesif kompülsif bozukluk adı verilir. Bu ruhsal rahatsızlık ilaçlarla ve/veya psikoterapiyle tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Çoğunlukla çocukluk veya ilk gençlik yıllarında başlar; özellikle kişinin hayatının sıkıntılı dönemlerinde alevlenmeler ve artış göstererek seyreder. Çoğu obsesif hastanın bu durumunu saklayıp doktora başvurmaması nedeniyle eskiden nadir görülen bir rahatsızlık olduğu zannedilirken yapılan toplum çalışmaları en sık görülen ruhsal rahatsızlıklardan birisi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Görülme sıklığı %1-3 arasında değişir, bunun anlamı Türkiye’de 1,5-2,5 milyon kişide bu rahatsızlığın olmasıdır. Bu rahatsızlık belirtileri size çok garip gelse de yaygın bir durumdur ve deli olduğunuz ya da delireceğiniz anlamına gelmez.
Obsesyon (takıntı-saplantı) devamlılık gösteren, tekrar tekrar zihninize giren istenmeyen düşünceler, hayaller, istekler veya sık sık ortaya çıkan rahatsız edici endişelerdir. Siz özellikle istemeden hatta bazı durumlarda özellikle aklınıza gelmemesi için uğraşmanıza rağmen aklınıza kendiliğinden gelirler veya belli durumlar ve ortamlarda kendiliğinden ortaya çıkarlar ve sıklıkla sıkıntıya neden olurlar. Örneğin: bulaşma oldu mu, … kir var mı? acaba kapıyı kapattım mı? ütünün fişini çektim mi?, …. zarar verebilir miyim?, farkında olmadan … yapmış olabilir miyim?, hata yaptım mı?, eksiklik var mı? … istedim mi? …. istiyor muyum? Cinsellik, kazaya ya da bir kötü olaya neden olma ve dini konularda şüphe, hayal veya düşünceler.
Ne yaparsanız yapın bu soruların cevabını gönül rahatlığıyla bir türlü veremezsiniz. Aynı endişe kontrol edene kadar, ya da temizleyene kadar, ters ve rahatsız edici düşünceler olumlu bir düşünce gelinceye kadar ya da kendinizi rahatlatacak bir düşünceye ulaşıncaya dek sürer gider. Obsesyon (düşünce takıntısı-saplantı) adını verdiğimiz bu endişelerin içeriği kişiden kişiye değişmekle beraber ana temalar kirlilik bulaşması (kirlenme veya hastalık bulaşması), cinsellik (cinsel olarak yasak utandırıcı bir şey düşünme, isteme, hayal etme), saldırganlık veya kazaya yol açma (etrafa zarar verici bir şeyler yapma gibi) ve dini konulardır (ayıp ya da günah bir şey düşünme, isteme, hayal etme).
Bazı kişilerde akla gelen düşünce istek veya hayallerin bizzat kendisi, yani akla gelmesi bile sıkıntı verici, korkutucu veya utandırıcıdır. Bu düşüncelerin, istek, hayal ve endişelerin aklınıza gelmesi size sorumluluk da yükler; aklına böyle bir şey gelmiş olması nedeniyle önlem almadıkça içiniz rahat etmez. Giderek bütün hayatınız endişeleri düşünme, temizleme veya kontrol etme ile geçmeye başlar.
Zorlantılar (Kompülsiyon) veya ritüeller : Çoğu kere aşırı veya mantıksız bulmanıza rağmen yapmaktan kendinizi alamadığınız tekrarlayıcı davranışlar. El yıkama, silme , kapıyı kontrol etme, musluğu kontrol , dönüp tekrar bakma, başkasına sorma, aynı düşünce veya istek akla gelmeden hareketi tekrar yapma veya belli sayıda bazı hareketleri tekrarlama veya zihinsel işlemler sayı sayma , dua etme, tersini söyleme, rahatlatıcı kelimeler tekrarlama , konuyu zihinde tekrar canlandırarak inceleme , konu üzerinde düşünerek analiz etme, soruya cevap bulmaya çalışma gibi.
Temizleme, kontrol etme, hareketleri tekrarlama gibi kompulsiyonlar-zorlantılar (yapmak zorunda hissettiğiniz, yapınca sıkıntınızı azaltan hareketler) sıkıntıyı azaltmanın tek yolu gibi görünmekle birlikte bütün vaktinizi işgal eder.
Obsesif Kompulsif Bozukluğu Olan Bireylerin Ortak Özellikleri
1. Endişeler ve Takıntılar (Obsesyonlar) kötü birşeyler olacağı kaygısıyla İlgilidir: Takıntılara hemen daima eşlik eden sıkıntı size ya da sevdiklerinize gelecek bir zarardan korkmakla ilgilidir. Örneğin kapıyı pencereyi kontrol eden bir hastada “kapıyı pencereyi kontrol ediyorum çünkü açık kalırsa birisi girip çocuklarımı öldürebilir, paramızı çalabilir. Eğer bu olursa benim hatam olur ve suçlanmayı hak ederim.” şeklinde ya da yıkanma kompülsiyonu (zorlantısı) olan bir hastada “eğer temizlenmezsem hastalanabilirim, çocuklarıma hastalık bulaştırabilirim” şeklinde düşünceler ve korkular olabilir.
2. Kişinin takıntısının akıldışı olduğunu bildiği anlar olur. Belirtiler olmadığı anlarda çoğu obsesif birey takıntılarının gereksiz olduğunu bilir. Endişeler başladığında ise bunu unutabilir ve takıntılarından dolayı çok korkuya kapılabilir
3. Takıntılara direnmeye ya da bunları unutmaya çalışmak sadece durumu daha da kötüleştirir. Takıntı şeklindeki düşünceler ve hayaller çok fazla sıkıntı verdiği için kişi bunlardan şiddetle kurtulmak ister. Ama ne yazık ki bu mücadele unutulmak istenilen düşünceyi canlı tutar. Kişi ne kadar çok mücadele ederse o düşünceyi zihninden atması da o kadar zorlaşır. Düşünce takıntılarının sürmesini sağlayan şeyler:
• Takıntıdan korkmak.
• Aktif biçimde unutmaya çalışmak.
• Hatırlatan durumlardan kaçmak.
• Hiçbir zaman takıntı olmamasını amaçlamak.
• Takıntıların ilerde de tekrarlayabileceği endişesini taşımak.
4. Zorlantılar geçici bir rahatlama sağlar: Takıntının yarattığı şiddetli sıkıntıyla kişi kendisini rahatlatacak bir şeyler arar ve sonuçta yaptığı bazı eylemlerle rahatlar. Örneğin kirlilik obsesyonu olan birinin elini yıkayarak rahatlaması gibi. Ama bu etki geçicidir. Bir süre sonra yeniden sıkıntı başlar.
5. Tekrarlayan eylemler (ritüeller) genellikle özel bir sırada gerçekleştirilir: Zorlantı davranışları belli bir sıra dahilinde kurala uygun gerçekleştirilirse sıkıntıyı azaltır. Eğer bu kural bozulursa yeni baştan aynı sırayla tekrar gerçekleştirilirler. Kirlilik takıntısı olan bireyin yıkama esnasında belli bir sayıda yıkıyorsa yıkama sırasında yaptığı bir işlemi hatırlayamazsa işi tekrar baştan başlatması gibi.
6. Kişi zorlantılara da direnmeye çalışır: Zorlantı şeklindeki hareketler kişiyi geçici olarak rahatlatsa da bunları tam yapmanın zorluğu ve aldıkları zaman yüzünden kişi bunlara direnmeye çalışabilir ya da bunların zahmeti nedeniyle bunlara başvurmasına yol açacak nesne ve durumlardan kaçabilir. Temizlenme ritüellerinin sıkıntısı nedeniyle kişinin ayda bir banyo yapması, haftada bir büyük abdeste çıkması gibi.
7. Kişi bir takım koruyucu davranışlar için başkalarından da yardım alır: Temiz mi kirli mi diye birine sorma, yıkarken başkasına da izletme, kendisi yerine temizlemeyi ya da kontrolü birine yaptırma gibi. Bu hem kaçınmaya hem de sorumluluğu paylaşarak biraz rahatlamayı sağlar.
OKB Neden olur?
Bir çok insan kendilerinde OKB nin nasıl geliştiğini merak ederler. Bununla ilgili birçok bilimsel varsayım ortaya atılmış olup, OKB’ yi tek bir nedenle açıklayamayacağımız görüşü en çok kabul gören varsayım olmuştur. Bu etkenler sırasıyla kişinin kalıtımın da büyük ölçüde etkisiyle şekillenen beyin özellikleri, içinde bulunduğu ortam koşullar ve yaşadığı olaylar, kişilik özellikleri ve düşünme biçimi, davranış tepkileri ve duygusal özellikleridir. Bunlardan bazıları diğerlerine kimi hastalarda diğerlerine göre daha ön planda olmakla beraber, gelişimin nasıl olduğuna ilişkin tatmin edici bir kuram yoktur. Çocukluk çağında beta hemolitik streptokok enfeksiyonu geçiren bazı bireylerde bazen obsesif kompulsif belirtilerin ortaya çıktığını gözlemlediğimiz oluyor. Ancak çoğu hastada bu tarzda belirgin bir biyolojik etken saptanamamaktadır. OKB si olan bireylerin yapılan beyin incelemelerinde beyinde, beynin orbitofrontal kortex ve caudate nukleusda adı verilen bölgelerde aktivite artışı olduğu saptanmıştır
Bu bölgelerden caudat nukleus düşüncelerin sınırlanmasında rol oynar. Saptanan bu biyolojik değişiklikler OKB de hem bir bir neden hem de bir sonuç olabilir.
Günümüzde OKB nin psikolojik nedenleriyle ilgili temel açıklama biçimi bilişsel davranışçı modele dayalıdır. Davranışçı model, çocukluk dönemindeki yaşantılarla oluşan bazı koşullanmaların (örneğin kirlilikle ilgili ailenin olumsuz tepkileri- kirlendiğinde kızılması- ve titiz davranışları, buna karşılık yıkanma, silme davranışlarının beğenilmesi, desteklenmesi) OKB gelişiminde etkili olduğunu öne sürer. Bu koşullanmaların etkisiyle normalde herhangi bir özelliği taşımayan ve dolayısıyla da sıkıntı doğurma gücü olmayan bazı uyaranlar (örneğin evin zemini, kapı kolu vb) ve durumlara (örneğin kirlilik, bulaşma) karşı öğrenilmiş bir korku ve kaçınma davranışı gelişir. Ayrıca birey kompülsiyonlara başvurdukça kısa süreli ve geçici olarak rahatladığı için kompülsiyonlar (yıkanma, temizlenme, kontrol vb gibi) yerleşik hale gelir.
Bunun yanı sıra çocukluk döneminin bazı düşünsel özelliklerinin ve o dönemde oluşan bazı inançların yetişkinlikte de sürdürülmesi (“bir eylemle ilgili düşünmek onu yapmak gibidir”, “kendine ya da başkasına gelebilecek bir zararı önleyememek (ya da önlemeye çalışmamak) o zarara neden olmak demektir”, “sorumluluk bir olayın olasılığının az olmasıyla azalmaz, “Kişi düşüncelerini kontrol edebilmelidir –etmelidir” gibi inançlar) bir diğer etkendir.
OKB Alttipleri
OKB çok farklı belirtiler izlenebilen bir rahatsızlıktır. Obsesyonlardan en sık görülenleri ve oranları: bulaşma: 32.9%, saldırganlık düşünceleri: 16.6%, kesinlik ihtiyacı, 8.5%, dini konular 6.3%, bedensel konular 6.2%, cinsellik 5.3%, toplama biriktirme düşüncleri 4.0% , diğer konular 20.2%, en sık görülen kompülsiyonlar ve oranları ise kontrol: 28.1%, yıkama temizleme: 25.9%, zihinsel tekrarlamalar 11.5%, tekrarlama 11.0%, sıralama/düzenleme 5.3%, toplama/biriktirme 3.2%, sayma 2.6%, diğerleri 12.4% dür. Bu çeşitlilik nedeniyle değerlendirme ve tedavi kolaylığı açısından yaşanan belirtilere göre OKB alttiplere ayrılabilir, bazen bir hastada birden fazla belirti grubu olabildiği gibi bazen de yıllar içinde belirtiler birinden diğerine değişebilir. Belirti türlerine göre başlıca alttipler:
1. Yıkayıcı–temizleyiciler: Kişide kirlilik bulaşma obsesyonu ve yıkanma temizlenme kompülsiyonu vardır
2. Kontrolcüler Birey yaptığı veya yapmadığı bir şeyle ilgili şüpheye kapılır ve bunun verdiği sıkıntıyla tekrar tekrar kontrol eder (Kapı, pencere, elektrikli ev aletleri, doğalgaz, araba, eşya, konuştuğu konular, okuduğu yazılar, doldurduğu formları kontrol)Toplayıcı- biriktiriciler Gereksiz nesneleri toplar sonra da atamazlar
4. Düzenleyici-sıralayıcılar Çevredeki nesnelerin belli bir düzende durması, simetri, eşyalarda eksiklik, leke, çizik olmamasına gereksinim duyarlar
5. Tekrarlayıcılar Bu kişilerin aklına kötü veya istemedikleri bir düşünce gelir ardından bunu etkisizleştirmek için belli eylemleri, sözleri veya düşünceleri tekrarlarlar Örneğin yakın birinin ölümünü önlemek için giyinip soyunmak, aklına kötü bir şey geldiği için aynı şeyi bu düşünce olmadan yapmak gibi
6. Düşünce takıntıları , saf obsesyonlar ve endişe Anksiyete yaratan düşünce imgeler (obsesyonlara) akla gelir ardından bununla ilgili olarak nötralizasyon çabası başlar. Örneğin eşcinsel olduğu düşüncesi aklına gelen bir kişinin bunun üzerinde düşünmesi, analiz etmesi, konuyu araştırması insanlara bunu sorması gibi. Bazen gündelik sıradan olaylarla ilgili akla sıkıntı yaratan olumsuz bir düşünce gelir ardından buna karşıt iç tartışma gelişir ve bu konu saatlerce sürer.
OKB’de Tedavi
OKB gelişimine ilişkin çok karmaşık soruların tam cevaplarının henüz bulunmamasına rağmen tedaviyle ilgili çok önemli imkanlar bulunmaktadır. Bu rahatsızlığı olan bireylerin bilmeleri gereken en önemli nokta bu rahatsızlığın etkili tedavileri olduğudur. Gerek ilaç tedavisiyle gerekse bilişsel davranışçı tedavi adını verdiğimiz psikoterapi yöntemiyle yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. İlaç tedavilerinde hastaların %60-70’inde yaklaşık 2-3 aylık bir süreçte belirtilerde %30’dan fazla azalma ortaya çıkmaktadır. Bu konuda kullanılan diğer tedavi yöntemi olan Bilişsel davranışçı terapi ile de tedavi sürecini tamamlayanlarda yaklaşık %85’e varan oranda hasta düzelebilmektedir.