Bilgi : Hamileliğin Psikolojik Etkileri

moonday79

Guru
Kayıtlı Üye
3 Mayıs 2007
177
3
45
Tebrikler! Hamilesiniz!

Belki planladınız, uzun zaman beklediniz ya da hiç aklınızda yoktu ama bu cümleyle birlikte hayatınızda yepyeni bir dönem başlamış demektir. Hormonal ve fiziksel değişimler, yalnız bedeninizi değil, psikolojinizi de etkileyecektir. Hamile olduğunuzu öğrendiğiniz andan itibaren, kendinizle ilgili o zamana kadar olan bütün tanımlamalarınız başkalaşmaya başlar. Siz artık yalnız sizden ibaret değilsinizdir.

Hamileliğiniz bir yandan inanılmaz bir sevinç verirken, bir yandan da bebeğin sağlığı, kendi hayatınız, eşinizle ilişkiniz, iyi bir anne olup olamayacağınızla ilgili soruları da taşır. Kimi zaman gerçekten anne olmayı isteyip istemediğinizi düşünürsünüz. Bu kadar bulantı, halsizlik, kontroller, tahliller katlanmaya değer mi diye hissedersiniz. Bütün bu duygular normaldir, kendinizi yetersiz, sorumlu ve suçlu hissetmemelisiniz.

Şunu unutmayın, fiziksel olarak yaşananlar hastalık boyutunda olmadığı sürece, bedeniniz bebeğin gelişimini sağlamak için tasarlanmıştır ve bu konuda elinden geleni yapacaktır. Hamilelik hayatın doğal bir parçasıdır ve olması gereken neyse olacaktır. Bebeğinizin sağlıklı olması için önce sizin sağlıklı ve mutlu olmanız gerekir.

Hamilelikle birlikte, hayatınızın kontrolünüz altındaki pek çok bölümünün idaresini kaybettiğinizi düşünebilirsiniz. Fakat anne olmanız demek kişiliğinizin, benliğinizin, yaşamınızın kaybolması anlamına gelmez. Aksine annelik, kişiliğinizi ve yaşamınızı renklendirecektir. Sizin kendinizle barışık olmanız, hem bu süreci keyifle yaşamanıza, hem de hamileliğin getirdiği değişimlere daha kolay uyum sağlamanıza neden olacaktır.

Daha iyi beslenen, kendine daha çok özen gösteren, kendini daha çok geliştiren, topluma daha faydalı bir birey olmayı istemeyen bir kadın tanımıyorum. Hamilelik, bu isteklerinizi gerçekleştirmek için en uygun zamandır. Kötü alışkanlıklarınızdan uzaklaşıp hep arzu ettiklerinizi edinebilirsiniz. Hamilelik, size hayatta verilmiş yeni bir şanstır; yeni bir insan olmak, bilmediğiniz yönlerinizi keşfetmek istiyorsanız kaçırılmayacak bir fırsata sahipsiniz. Bebeğinizi sizin gelişiminiz için gönderilmiş bir yaşam koçu olarak düşünün. Onunla elele verin ve güçlenin.

Kendiniz için yapın
Kimsenin rahatsız etmeyeceği bir zaman dilimi seçin, 20-30 dakika yeterli olacaktır. Size kendinizi iyi hissettirecek bir müzik dinleyebilirsiniz. Rahat olun, derin nefesler alın. Yapmaktan en çok keyif aldığınız şeyleri ve yapmak isteyip de yapamadıkarınızı yazın. Bunları bebeğinizle birlikte yaptığınızı düşünün, gözünüzde canlandırın. Aklınıza olumsuz hiçbir şey getirmeyin.

Bebeğiniz için yapın
Hamile olduğunuzu öğrendiğiniz andaki duygularınızı kaydedin; yazın ya da sesli/görüntülü kaydedin. Güzel bir doğumgünü armağanını şimdiden hazırlamış olursunuz.
 
Eşinizle İlişkiniz
Hamile olduğunuzu öğrenene kadar sadece siz ve o vardınız, ikinize ait bir yaşamınız... herşey bir anda değişti. Eşinizin görüştüğünüzde ilk sorusu “Bebek nasıl?” oluyorsa ya da siz sabaha karşı banyoya koştuğunuzda o sırtını dönüp uyuyorsa; “Artık onun için sadece bir anne miyim?”,

“Şişmanladım, beni kadın olarak çekici bulmuyor mu?”, “Bebeğimiz onun için benden daha mı önemli?” gibi sorularınızın olması son derece normaldir. Bir bebeğe sahip olurken ilişkinizi yitirdiğiniz duygusuna kapılmayın ve ilişkinizi canlı tutmak için yapılması gerekenleri ve bebeğinizin ilişkinize neler katabileceğini düşünün.

Bebek bekleyen erkekler de en az hamile eşleri kadar heyecanlıdır. Baba olmanın verdiği sevinci, eşlerinin ve bebeklerinin sağlıklarıyla ilgili endişeyi, aile olmanın getirdiği sorumluluğu, artan harcamalar yüzünden oluşabilecek ekonomik sıkıntıları birarada yaşarlar. Anneler kadar dikkatleri üzerlerine toplamasalar da aslında baba adayları da bu sürecin ayrılmaz bir parçasıdır. Hamileliğin getirdiği fiziksel ve duygusal değişimlerini nasıl paylaşacağını bilemeyen baba adaylarına siz yol göstermek durumundasınız.

Gebeliğiniz süresince eşinizden nasıl bir destek ve yardım istediğinizi onunla açıkça konuşun. Bu konuşmayı yaparken ikinizin de sakin olduğu, yorgun, uykusuz ya da aç olmadığı bir zamanı seçmeniz konuşmanın verimliliği açısından son derece önemlidir. Net bir şekilde beklentilerinizi ona anlatın, zihninizden geçeni okuyabilen bir eşiniz yoksa, siz hiçbir söylemeden onun sizi anlamasını beklemeyin. Eşiniz kendi yapabileceklerini ve isteklerini size anlatsın, emin olun istekleriniz netleşince karşılanması daha kolay olacaktır.

Kendinizi iyi hissederseniz iyi görünürsünüz, özellikle hamileliğin 2. üç ayında kadınlar en çekici dönemlerinden birini yaşar ve erkeklerin pek çoğu kadınları bu dönemde son derece cazip bulurlar. Hamileliğinizi hayatınıza bir engel görmeyin, bir sağlık probleminiz yoksa bu dönemde de yaşamınıza ve cinselliğinize eskisi gibi devam edin. Eğer problemler yüzünden bu olamıyorsa eş olmak ve romantizm için ille de cinsel birleşme yaşamanız gerekmez.

Aslında dünyaya getireceğiniz ortak ürününüzle, en romantik paylaşımı yaşadığınızı unutmayın. Eşinizle bebeğinizin ilk ultrason resmini gördüğünüz andan daha romantik ne olabilir ki? Erkekler genelde kendileri hakkında konuşmayı sevmezler, bu dönemde neler hissettiğinizle ilgili sohbet etmek ilişkinize yeni bir boyut katacaktır. Siz kendinizi sadece anne gibi hissetmekten kurtarıp öncelikle kadın ve eş olduğunuzu aklınızda tutarak davranırsanız eşiniz de size bu şekilde davranacaktır.

Kendiniz için yapın
Eşinizle birlikte yapmayı sevdiğiniz küçük şeylere zaman ayırın; tavla oynamak, beraber gazete okumak, bulmaca çözmek, sevdiğiniz bir filmi seyretmek gibi. Bebeğiniz ve hamileliğiniz dışında konulardan bahsedin. Aynı şeyi yapmasanız bile eşinizle birarada bulunun, birbirinize sevgiyle gülümsemeniz, elele tutuşmanız ilişkinizin güçlenmesine yardımcı olacaktır.
 
Anneler, Babalar ve Akrabalar
Batı toplumlarındakine oranla, aile bağları kuvvetli bir ülkede yaşıyoruz. Bizi biz yapan en önemli değerlerden biri de hiç şüphesiz aile ilişkilerimiz ve onları yitirmemek için özen göstermemiz gerekiyor. Fakat bazan aile bağları bizi saran, kucaklayan, destek olan güçler yerine bunaltan, sıkan ve üzen durumlara dönüşüyor. Bu ülkede yaşayan insanların büyük çoğunluğu; bekarken “Ne zaman evleniyorsunuz?”, evliyken de “Bebek ne zaman geliyor?” sorularıyla mutlaka karşılaşmıştır.

Toplumumuzda evlilik; iki kişinin hayatlarını birleştirmesinin ötesinde, iki ailenin ve iki farklı arkadaş grubunun birleşmesi olarak yaşanır. Çocuk sahibi olmak gibi çok özel bir konu; “torun sevmek”, “yeğen görmek” isteyen anneler, babalar, amcalar, dayılar ve kardeşler tarafından sizden beklenir ve talep edillir hale gelir. Bebeğiniz olacağını öğrendikleri andan itibaren de sizin ve doğacak bebeğin sağlığı düşünülerek her konuda fikir beyan edilir. Anneniz, kayınvalideniz kendi deneyimleriyle sizi yönlendirmeye çalışır. Hangi doktora gittiğiniz, nasıl beslendiğiniz, kendinize ne kadar dikkat ettiğiniz, ne zamana kadar çalışmaya devam edip etmeyeceğiniz, bebeğin cinsiyeti ve adı konusunda yorumlar yapılır, sizin adınıza kararlar verilir.

Bebeğinizin olacağı haberini sevdiklerinizle paylaşmanız son derece doğaldır. Ancak, haberin ardından olayın alacağı boyutu düşünerek, haberi ne zaman vereceğiniz ve gelen tepkilerle nasıl başedeceğiniz konusunda eşinizle ortak karar verin. İlişkinize bebeğin getireceği değişikliklere bir de ailelerin sebep olduğu sorunları eklememek için bu konuda eşinizle ortak hareket etmekte büyük fayda var.

Bebek haberinize ailelerden gelecek tepkiler, her hamilelik için farklı olabilir. Aileler; yeni evli genç bir çift için bebeğin erken olduğunu, henüz ekonomik olarak hazır olmadıklarını düşünebilirler. Daha önceden çocuğunuz varsa yeni bir bebeği gereksiz bulabilirler. Bu gibi durumlarda size ilgi göstermeyerek tepkilerini belli edebilirler. İlle de erkek çocuk olsun baskısı kurabilirler. Üzerinize fazla titreyip gündelik hayatınızı kısıtlayabilirler. Özellikle sizin aileniz, eşinizin size yeterince destek olmadığını düşünebilir. Eşinizin ailesi ise sizi nazlı, kaprisli olarak değerlendirip oğulları için üzülebilir.

Yaşananlar her aileye göre farklılaşabilir. İçinde bulunduğunuz durum hangisi olursa olsun, yalnızca sizin başınıza gelmediğini unutmayın. Dünyanın her köşesinde sizin gibi anne adayları benzer duyguları yaşarlar. Bebek bekleyen pek çok kadın, hayal ettiği desteği ve ilgiyi, arzu ettiği şekilde yaşayamaz. Siz bile, hamileyken ailenizden beklediğiniz ilginin boyutlarını hamile kalana kadar bilemezsiniz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da açık olmakta yarar var.

Kendiniz için yapın“Kardeşinin eşi için bu yapılmıştı”, “Annem ablama daha çok destek olmuştu” gibi kıyaslamalara gidip kendinizi mutsuz etmeyin. Ailelerden beklentilerinizi açıkça konuşun. Kibar, saygılı bir üslup kullanın, ısrarcı olmayın. Kendi isteklerinizi de objektif olarak sorgulamaya çalışın. Abartılı beklentilere girmeyin. Herkesi olumlu olumsuz yönleriyle kabul etmeye çalışın. Yakınlarınızın sizin için en iyi olanı istediklerini düşünerek hareket ettiklerini bilin. Siz de artık anne baba oluyorsunuz; anne babalarınızın isteseler bile yapamayacakları konular olduğunu unutmayın

moderanne.com
 
İş Arkadaşlarınız ve Çalışma Hayatı

Hamilelik hayatınızda büyük ve heyecan verici değişimlerin olduğu bir dönemdir; şüphesiz bütün değişimler beraberinde stresi de getirler. Bebek haberiyle birlikte birden bire hayatınızdaki herşeye yeni bir bakış açısıyla bakmanız ve yaşamınızdaki önceliklerini yeniden belirlemeniz gerekir. Eğer çalışma hayatının içindeyseniz, üzerinde düşünmeniz ve karar vermeniz


gereken en önemli konulardan biri de işinizdir. Bu kararlardan ilki, hamile olduğunuzu ne zaman açıklamanız gerektiğidir.

Dürüst olmakta fayda vardır ama gebeliğiniz belli bir noktaya gelene kadar çevrenizle paylaşmamak da sizin en tabi hakkınızdır. İş arkadaşlarınız arasında yardım isteyebileceğiniz, konuşabileceğiniz kişilerin olması sizin için avantajdır. Özellikle daha önce bu deneyimi yaşamış olanlardan alacağınız destek bu dönemde büyük önem taşır.

İş yaşamının kendine ait sıkıntı ve telaşları arasında hamileliğin getirdiği fiziksel değişiklikler sizi zorlayabilir.Hormonlar sebebiyle yaşayacağınız duygusal iniş çıkışlar, özellikle ilk üç ayda üzerinizde baskı oluşturabilir. Bu durumun geçici olduğunu ve vücudunuz değişimlere uyum sağladıktan sonra kendinizi çok daha iyi hissedeceğinizi sakın aklınızdan çıkarmayın.

Eğer iş yerinizde rekabetçi bir ortam varsa ya da çok yoğun bir tempoda çalışılıyorsa, hamileliğiniz çalışma arkadaşlarınız tarafından farklı tepkilerle karşılanabilir. İşten uzaklaşmanızla avantajlı duruma geçecek olanlar ya da yeterince performans göstermediğinizi düşünenler hamileliğinizi fırsat bilebilirler. Bu tip bir durumdaysanız işinizi ve kariyerinizi kaybettiğiniz endişesiyle kendinizi daha fazla strese sokmayın. İçinde bulunduğunuz durumda herşeyden önce sizin ve bebeğinizin sağlığı gelir; eğer kendinize inancınızı korursanız kariyerinizdeki duraklamayı telafi edebilirsiniz.

Bir süre zorlansanız bile sağlıklı bir hamileliğiniz varsa ve çalışma ortamınız da uygunsa iş hayatınıza devam etmeniz moral sağlığınız için yararlı olur. Planlı ve programlı davranarak, izinli olduğunuz zamanlar için gerekli tedbirleri alarak ve en önemlisi hamileliğin normal bir durum olduğunu ve yaşamınıza eskisi gibi devam edebileceğinizi bilerek çalışma hayatınızda yaşayacağınız sorunların üstesinden gelebilirsiniz.

Hamileliğe uyum süreci, izinler, doğum, vs. derken yıllardır uğraştığınız kariyerinizi ve sevdiğiniz işinizi kaybettiğini düşünmeyin. Sadece belli bir süre için öncelik sıralamanızın değiştiğini düşünün. Unutmayın, öncelikler her zaman yeniden belirlenebilir.

Kendiniz için yapınİş ahlakına ve kanunlarına göre durumunuzu iş vereninize ve amirlerinize bildirmeniz gerekir. Ama sakın acele etmeyin, kendiniz hamilelik fikrine tamamen alışmadan ve nasıl bir tavır izleyeceğinizi netleştirmeden kimseye açıklama yapmayın.

Doğum sonrasında ne yapacağınıza ise durumu sakin bir şekilde düşünüp her yönüyle değerlendirdikten, iş vereninizle alternatiflerinizi konuştuktan sonra karar verin. Bu kararı almakta aceleci davranıp kendinizi üzmeyin. Herşey zamanla rayına oturacaktır. Doğumdan sonra işe dönmekte kararlıysanız ve “çevrenizden iş için bebeğini bırakma” tepkileri alıyorsanız sakın aldırmayın. Bu sizin hayatınız ve sizin bebeğiniz... sadece siz ve eşiniz karar verebilirsiniz
 
sevgili moonday;yazdıklarının hepsi çok güzel, çok doğru da bu aşamaya gelmek için önce bebek yapmayı istemek gerek.ben hiç istemiyorum.bunun 2 sebebi var.hem kendimi hiçbir açıdan hazır hissetmiyorum hem de eşimin bana duygusal anlamda destek olmayacağını görüyorum.(zaten o da çocuk diye yanıp tutuşmuyo ama olması gerektiği için yapalım diyor) annesi de ayrı bir sorun,aramız pek iyi değil,üst katta ve böyle bir durumda daha çok sorun yaşayacağımızı biliyorum.nasıl aşılır ki bu duygular..... neyse ben bu aralar çok doluyum,içimi dökmeye yer arıyorum:KK43:(
 
Anne Olmak

Hamileliğinin ilk aylarında kendiniz ve bebeğinizin sağlığıyla ilgili yaşadığınız endişeler 2. üç aydan itibaren yerini bebeğin gelişine hazırlık telaşına bırakır. Her anne baba yavrusu için herşeyin en güzeli, en iyisi olsun ister. Bu sevinçli telaş arasında anne bir yandan da doğumu düşünür. Nasıl bir doğumun daha uygun olacağı, ne kadar acı çekeceği, doğum sonrası rahatsızlıklar gibi sorular zihnini meşgul eder.


Hayatında yepyeni bir döneme girecek olan anne adayı, özellikle çevresindeki daha önceden bu deneyimi yaşamış yakınlarının bilgilendirmesiyle, kendisini ne büyük bir sorumluluğun beklediğinin farkındadır. Bir anne adayı olarak bebeğinizin bakımı hakkında endişelenmeniz, bebekten sonraki yaşamınızın nasıl olacağını merak etmeniz son derece doğaldır.

Bebeğinizle nasıl bir ilişkiniz olacağını öğrenmek içinse onun dünyaya gelmesini beklemek zorundasınız. İçinizde büyüyen o minicik varlık, doğumdan sonra kucağınıza verildiğinde aslında pek çok yönüyle size yabancıdır. Bedeni, huyları, ruhuyla hayatınıza giren yepyeni bir insandır. Sizin yetiştirmeniz ve yönlendirmeniz elbette önemlidir, ancak her bebeğin kendine özgü bir yapısı vardır.

Bebeğinizi zamanla tanıyacak ve onu anlayacaksınız. Neye ihtiyacı olduğunu, neden korktuğunu ve neyi istediğini içgüdüsel olarak bileceksiniz. “ Ona nasıl bakarım”, “ya yanlış yaparsam” endişelerine kapılmanıza gerek yok, siz birbirinize alıştıkça herşey zamanla yoluna girecektir. Bebeğinizin bakımıyla ilgilil bilgiler edinmeniz gerekebilir ama onun için asıl önemli olan sizin sevginiz ve ilginizdir. Her hamilelik nasıl kendine özgü bir durumsa, her anne-baba/bebek ilişkisi de kendine özgüdür. Doğrularınızı birlikte oluşturacaksınız.

Tecrübeli annelerden bebeği kucağınıza aldığınız anda anne olmanın o muhteşem büyüsünü yaşayacağınızı duymuşsunuzdur. Bebeğinizi çok seveceğinizden ve onun mutluluğu için herşeyi yapma isteğini taşıyacağınızdan emin olun. Doğum sırasında yaşayacağınız zorluklar ve sonrasındaki yorgunluk sebebiyle bu mucizeyi ilk anda yaşayamayabilirsiniz. Bebeğiniz size “başkasının bebeği” gibi geliyorsa sakın üzülmeyin. Bu durum bazı annelerde yaşanmaktadır ve annenin kendini toparlamak için sadece biraz zamana ihtiyacı vardır.

Yaklaşık 40 hafta boyunca süren maceranızın sonu geldiğinde sadece bedeniniz değil; öncelikleriniz, hayata bakış açınız, bütün ilişkileriniz yenilenmiş olacaktır. Her değişim beraberinde zorlukları da getirir unutmayın; ama siz ve yaşam enerjisiyle dolu bebeğiniz bütün zorlukların üstesinden sevgiyle gelebilirsiniz.

Siz ve bebeğiniz için
Hamileliğin psikolojik etkileri konulu beş haftalık e-kursumuz bu hafta tamamlanmış oluyor. Size ve bebeğinize; problemsiz bir doğum, sağlıklı ve mutlu bir hayat dileriz.
 
X