- 28 Kasım 2008
- 6.205
- 59
- 39
“Ben bir sokak köpeğiyim.
Sadece bir köpek!
Sokakta doğdum, bazıları gibi ‘cins’ değildim. Hani o pet-shop’larda görüp bayıldığınız, “Ne sevimli şey’’ dediklerinizden olamadım hiç. Onlara gösterdiğiniz sevgi ve anlayışı hak edemedim hiç. Çünkü ben sokaktaydım, ben cins değildim, ben pis ve bakımsızdım.
Ben sadece bir köpeğim.
Sokak köpeği!..
Sizlerin tehlikeli bulduklarınızdan, kuduz diye korktuklarınızdan; yanından geçerken çocuklarınızı kollarından çekip “Ay elleme o pis köpeği” dediklerinizden... Kendi korkularınızı herkeslere aşılayıp hedef gösterdiklerinizden... O korkularınız ki bizleri siyanürle zehirleten, pompalı tüfeklerle vurduran... O korkularınız ki bizleri tekmeleten, iten, kakan, demir sopalarla işkence eden... O korkularınız ki 5 yaşında çocuğu bile bize taşla saldırtan... O çocuklar ki daha aşkı, sevgiyi, paylaşmayı öğrenmeden önce işkence etmeyi ve bundan zevk almayı öğrenen... Bazılarımız bugün pompalı tüfeklerden kurtulmuş, zehirden kurtulmuş, sözüm ona ‘ölüm’den kurtulmuş, belediyelerin barınaklarında yaşıyor...
Siz hiç ‘ölüm’ kokusunu içinize çeke çeke yaşadınız mı? Siz hiç sürekli bağıran, can çekişen ırkınızla birlikte kendi dışkınızın içinde yaşadınız mı? Siz vücudunda kan kalmamış 2 aylık yavru bir köpeğin, damarı bulunamazken çıkarttığı insan yavrusu sesine benzeyen sesi duydunuz mu hiç?
Sizi hiç bir kafese kapattılar mı, sizin gibi 15 tanesinin olduğu? Ve siz zayıf olduğunuz için bu kafeste saldırıya uğradınız mı, ‘bir tane eksilirse bize daha çok yemek kalır’ diye sizi parçalamaya kalktılar mı? Biri kolunuzda, biri bacağınızda, diğeri boğazınızda aynı anda 8-10 tanesi üzerinizde ve siz avaz avaz bağırırken insanların bile bir şey yapamadığı oldu mu? Ya da siz bugün öldünüz ve yarın sahiplenildiniz mi?
O hiç gelmeyen sahipler 1 gün geç geldikleri için öldünüz mü? Hani birileri sizlerden bir şekilde haberdar olduklarında “Köpeklerin hepsi sokak köpeği mi, cins köpek arıyorduk biz” diye sordular mı?.. İllâ ki cins köpek isteyenler sizi beğenmedi diye, yaşama hakkınız elinizden alındı mı?
Siz apartmanda istemiyorlar diye sahibinin getirip barınağa bıraktığı bir köpek gördünüz mü hiç? Sahibi hasbelkader ziyarete geldiğinde onu sonsuz bir sevgi ve ilgiyle karşılayan, bu hapishaneye neden terk edildiğini dostunun başına kakmayan bir köpek gördünüz mü?..
Siz, sahipleri onu terk ettiği için hayata küsüp yemek yemeği reddeden, kafesin bir köşesinde “ölmeye yatan” bir köpek gördünüz mü?
Bu mektup bitmez...
Velhasılı ben bir sokak köpeğiyim, güvendiği dostlarının ihanetine uğrayan. Oysa tek istediğim bir parça sevgi idi, karşılığını fazlasıyla vereceğim...”
“Benden korktuğun için şimdi bir barınaktayım.
Ölmeye yattım.
Ama önce vedalaşmalıyız.”
‘Sokakta doğmayı ben seçmedim.
ALINTI
Sadece bir köpek!
Sokakta doğdum, bazıları gibi ‘cins’ değildim. Hani o pet-shop’larda görüp bayıldığınız, “Ne sevimli şey’’ dediklerinizden olamadım hiç. Onlara gösterdiğiniz sevgi ve anlayışı hak edemedim hiç. Çünkü ben sokaktaydım, ben cins değildim, ben pis ve bakımsızdım.
Ben sadece bir köpeğim.
Sokak köpeği!..
Sizlerin tehlikeli bulduklarınızdan, kuduz diye korktuklarınızdan; yanından geçerken çocuklarınızı kollarından çekip “Ay elleme o pis köpeği” dediklerinizden... Kendi korkularınızı herkeslere aşılayıp hedef gösterdiklerinizden... O korkularınız ki bizleri siyanürle zehirleten, pompalı tüfeklerle vurduran... O korkularınız ki bizleri tekmeleten, iten, kakan, demir sopalarla işkence eden... O korkularınız ki 5 yaşında çocuğu bile bize taşla saldırtan... O çocuklar ki daha aşkı, sevgiyi, paylaşmayı öğrenmeden önce işkence etmeyi ve bundan zevk almayı öğrenen... Bazılarımız bugün pompalı tüfeklerden kurtulmuş, zehirden kurtulmuş, sözüm ona ‘ölüm’den kurtulmuş, belediyelerin barınaklarında yaşıyor...
Siz hiç ‘ölüm’ kokusunu içinize çeke çeke yaşadınız mı? Siz hiç sürekli bağıran, can çekişen ırkınızla birlikte kendi dışkınızın içinde yaşadınız mı? Siz vücudunda kan kalmamış 2 aylık yavru bir köpeğin, damarı bulunamazken çıkarttığı insan yavrusu sesine benzeyen sesi duydunuz mu hiç?
Sizi hiç bir kafese kapattılar mı, sizin gibi 15 tanesinin olduğu? Ve siz zayıf olduğunuz için bu kafeste saldırıya uğradınız mı, ‘bir tane eksilirse bize daha çok yemek kalır’ diye sizi parçalamaya kalktılar mı? Biri kolunuzda, biri bacağınızda, diğeri boğazınızda aynı anda 8-10 tanesi üzerinizde ve siz avaz avaz bağırırken insanların bile bir şey yapamadığı oldu mu? Ya da siz bugün öldünüz ve yarın sahiplenildiniz mi?
O hiç gelmeyen sahipler 1 gün geç geldikleri için öldünüz mü? Hani birileri sizlerden bir şekilde haberdar olduklarında “Köpeklerin hepsi sokak köpeği mi, cins köpek arıyorduk biz” diye sordular mı?.. İllâ ki cins köpek isteyenler sizi beğenmedi diye, yaşama hakkınız elinizden alındı mı?
Siz apartmanda istemiyorlar diye sahibinin getirip barınağa bıraktığı bir köpek gördünüz mü hiç? Sahibi hasbelkader ziyarete geldiğinde onu sonsuz bir sevgi ve ilgiyle karşılayan, bu hapishaneye neden terk edildiğini dostunun başına kakmayan bir köpek gördünüz mü?..
Siz, sahipleri onu terk ettiği için hayata küsüp yemek yemeği reddeden, kafesin bir köşesinde “ölmeye yatan” bir köpek gördünüz mü?
Bu mektup bitmez...
Velhasılı ben bir sokak köpeğiyim, güvendiği dostlarının ihanetine uğrayan. Oysa tek istediğim bir parça sevgi idi, karşılığını fazlasıyla vereceğim...”
“Benden korktuğun için şimdi bir barınaktayım.
Ölmeye yattım.
Ama önce vedalaşmalıyız.”
‘Sokakta doğmayı ben seçmedim.
ALINTI