bebeklerim, ankaraya özenmiş, karlı memleketime özlemim depreşmişken; bi anda bastıran tipiyle bembeyaz olan semtimden bildiriyorum, işten de erken çıktık kar sayesinde, ben de bi kış çocuğu olarak gözlerim dolu dolu karı seyrediyorum :) bana hep 14-15 yaşlarımı hatırlatıyo, birine platonik aşığım(o insan sık sık değişir ama platonik aşık olma durumu bakidir), pespembe gökyüzünü ve yağan pamuk karları görebilmek için salonun dev pencerelerinin perdelerini sonuna kadar açmışım, annemin pencere önü keyif berjerine oturmuş, en sevdiğim kasetleri dinleyerek ve karı seyrederek hayaller kuruyorum... sanırım hayatımın en unutulmaz yılları olacaklar, hep çok özlüyorum o günleri. sınırsız hayal gücümü, bi şeyler yazdığım ve gerçekten yaratıcı olduğum o yılları, o sıralar farkında olmadığım bütün o gamsızlığı çok özlüyorum. neyse, bak dertlendim...
çarşamba günü doğum günüm ve ben evde yapayalnız olucam. aslında dışarı çıkabilirim, bi iki arkadaşla görüşebilirim ama nedense 27. yaşımı diğer 26'sı gibi karşılamak gelmiyo içimden. zaman öyle çabuk geçiyo ki, onun beni biraz daha altetmiş oluşunu kutlamak gelmiyo içimden... (saçmalama be, kutlanmaz mı, cumartesi günü fasıl arkası eller havaya var vuhuuu, hepiniz davetlisiniz :)) ama asıl doğumgünümde hakkaten yalnızım lan, yazık bana
seillam hayırdır ya, ne tedavisi?
böcük ya, bi de hayrına beni kolumdan tut da kaşlarımı bıyıklarımı aldırmaya götür, rezil bi haldeyim
rapuş bebeğim, benim burnumun karakteristiğini istese de bozamaz hiçbi doktor bence :)) bozduğu kadar işte :)
hepinizi öpüyorum hatunlar :**