Yapan ve yaptıran Allah'tır.
Allahu Teala kendi rızası olmadan yaprağın bile kıpırdamayacağını buyurmuşken en üstün varlık olarak yarattığı insana Onun izni olmadan kim bir şey yapabilir ki...
Bırakın başkalarını ayağımıza taş bile takılsa önce kendimizi sorgulamamız gerekiyor, "ben ne yaptım da Allah bu mahlukunu ayağıma dolandırdı" diye.
Eskiden evin kedisi bir tabak kırsa ev sakinleri namaza dururlarmış "kimbilir ne kusurum oldu da Allah bu hayvana bunu yaptırdı" diye, şimdi herkes başına gelenleri hak etmediğinden gayet emin ve öfkeyle karşı darbe telaşında...
Oysa bela iki sebepten gelir ya günahlara kefaret yani siz bir konuda hatalısınızdır ve Allah cezanızı ahirete bırakmak istemez ya da Allah vereceği derde sabretmeniz karşılığında ahiret mertebenizi yükseltmek istiyordur ki ikinci ihtimalin olması için itikadı sağlam, farzları eksiksiz yerine getiren, elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği, bırakın haramları mekruhlardan bile sakınan kısacası Allah'ın seçkin kullarından birisinizdir, öyle biri de beddua arayışında olmaz, Allah'ın buğzetmesinden korkar.
Biz kulluğumuza bakmalıyız, Allah'la sağlam ilişki kurmalıyız, ibadetlerimizi eksiksiz yerine getirmeliyiz, Allah'ın bize ya da başkalarına nasip edeceği ödül ve cezalar bizi ilgilendirmemeli zaten o ilahi düzen bizi aşar, daha biz yaratılmadan nasıl amel işleyeceğimiz bilindiği için her şey levhi mahfuza yazıldı, kader mürekkebi kurudu, sayfalar kaldırıldı, Kur'an'ı Kerim'de buyurulduğu gibi "Allah dilemedikçe siz dilemeyezsiniz" Allah size bunu yapanları, sizi ve bizleri isterse perişan isterse ihya eder, sevk ve idare Onundur, başımıza gelenler kulların eliyle gibi görünür ama Onun emriyledir, bu durumda kime beddua edeceksiniz ki?