bebişlere isimler

cesurkiz39

Nirvana
Kayıtlı Üye
1 Şubat 2007
5.419
1.588
39
arkadaşlar baktım sitemzde anne adayları çok bebişere ism aryorlar bende bebeklere isim konusunda yardımcı olacağmı düşümdüm ve isim anlamlarını buldum umarm yararlı olur bu konuyu nereye açarm bilemedim


Açelya Fundagillerden çok renkli çiçekler açan bitki.

Ahucan Çok güzel dost.

Ahsen Çok güzel, olağanüstü güzel.

Akasya Güzel kokulu bir süs bitkisi

Aleyna Bizim üzerimize olsun.

Asude Rahat, huzur içinde olan

Benay Ben ayım, ay gibiyim

Berrin Berin. En yüksek, en ulu anlamında.

Buse Öpücük

Ceren Çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan; ceylan

Çınar Uzun ömürlü, uzun boylu, kalın gövdeli bir ağaç türü.


Ece Kraliçe. Güzel kız, kadın

Ecem Kraliçem, sevgili kraliçe anlamında

Ecesu Su gibi berrak ve güzel

Efe Batı Anadolu'da köy yiğidi, zeybek

Eva Havva. Yaratılan ilk kadın.

Ezgin Sesi düzenli gelen. Paraca durumu bozuk olan. Çok sıkıntı çekmiş



Feride Eşi benzeri olmayan, tek. Çok değerli inci.

Firdevs Cennetler. Cennet bahçeleri.

Gülşen Gül bahçesi.

Itır Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans

Kumru Sevgilisine düşkünlüğüyle bilinen güvercin benzeri bir kuş.

Kumsal Kumla örtülü deniz kıyısı.

Mısra Manzumenin satırlarından her biri, dizeler



AÇANGÜL: Açılan gül çiçeği
AÇELYA: Fundagillerden çok renkli çiçekler açan bitki
AÇILAY: Ay'ın şekilleri, yansıması
ADAL: Ün kazan
AFET: Ortalığı birbirine katacak kadar güzel kadın
AFİFE : Namuslu, namusuna çok düşkün olan
AFİTAP : 1.Güneş. 2. Çok güzel, parlak yüzlü kadın
AĞÇA: Temiz, saf
AHENK: Uyum
AHSEN: Çok güzel, olağanüstü güzel
AHU: Ceylan, karaca 2.Çok güzel,ince,zarif kadın.
AHUCAN: Çok güzel dost.
AHUEDA:Nazlı güzel.
AHUELA:Çok güzel gözlü.
AHUGÜL: Çok güzel.
AHUGÜZAR:Becerikli güzel.
AHUNAZ: Nazlı güzel,nazenin.
AHUNİSA:Çok güzel kadın.
AHUNUR:Göz kamaştıran güzelliğe sahip olan.
AHUSE: Coşkulu güzellik
AHUŞEN:Güzel ve neşeli.
AJDA:Filiz,sürgün. Çok genç.
AJLAN: Hızlı, çabuk, telaşlı
AKASYA: Güzel kokulu bir süs bitkisi
AKEL: Eli uğurlu anlamında
AKGÜN: Parlak gün, uğurlu gün, ışıklı gün
AKSEV:Aydınlığı sev,ışık saç
AKSU: Anadolu'da değişik boylarda bir çok akarsuyun adı
AKŞIN: Beyaz tenli kadın
AKTAN: Ak renkli tan; Kutlu tan, uğurlu tan
ALA: Ela karışık renkli, alaca; Benekli; Tam olgunlaşmamış, yarı olmuş
ALAGÜL:Çok renkli gül.
ALÇİÇEK:Kırmızı çiçek.
ALÇİN: Kızıl renkli küçük bir kuş
ALEDA: Nazlı, kaprisli
ALEV: Yanan cisimlerin görüntüsünü tarif etmek için kullanılan bir kelime
ALEYNA: Bizim üzerimize olsun
ALGIN: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun
ALGÜL:Kırmızı gül. Gül kırmızısı
ALIM: Gözü gönlü çeken nitelik, çekicilik, gönül çelen güzellik, albeni
ALKIM: Gökkuşağı
ALKIZ:Kırmızı yanaklı,sağlıklı kız.
ALPİKE: Kahraman kraliçe
ALTIN: Yüksek değerli bir maden
ALYA: Yüksek yer, yükseklik, gök
AMİNE:Yüreğinde korku olmayan.
ANDAÇ: Anılar, hatıralar
ANIL: Başkaları tarafından sözün edilsin
ANKA: Kaf Dağı'nda bulunduğu söylenen masal kuşu
ARIN: Arı, katışıksız, temiz, kirden uzak
ARKIN: Yavaş, ağır, sakin
ARMAĞAN: Hediye, ödül
ARMİNA: Emine, korkusuz, yürekli
ARNİSA: Çok namuslu kadın
ARSEN: Kurtuluş, özgürlük
ARSU: Su kadar berrak
ARSUN: Yüreğindeki temizliği yansıtan
ARYA: Operada sanatçının orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı
ARZU: Herhangi bir şey için duyulan aşırı istek
ARZUCAN:Candan isteyen.
ARZUGÜL:İstenilen,beğenilen gül.
ARZUM:İsteğim,dileğim,hevesim.
ARZUNAZ:Naz yapan,nazenin.
ASALBİKE: Gerçek hanım, gerçek güzel
ASEL: Bal, Cennetteki dört sudan biri
ASENA: Dişi kurt, güzel kız
ASLI:Temelli,köklü. Bir şeyin benzeri.
ASLICAN:Özü can gibi sevgili
ASLIHAN:Han soyundan gelen.
ASLIM: Özü geçmişe ait
ASLINAZ:Nazlı olması geçmişinden gelen.
ASLINUR:Nur saçan bir geçmişi olan.
ASLISU:Geçmişi su gibi berrak ve temiz olan.
ASU: Azgın, huysuz,isyan eden. Afacan.
ASUDE: Rahat, huzur içinde olan
ASUELA: Ela gözlü yaramaz
ASUMAN: Gökyüzü
ASYA: Dünyanın en büyük kıtası
AŞINA:Bildik,tanıdık.
AŞKIM:Sevdiğim,sevgilim.
AŞKIN: Aşmış, ileri
AYBEN: Ben ayım anlamında
AYBENİZ:Ay gibi parlak tenli,ay benizli.
AYBİKE: Ay gibi güzel kız
AYBİRGEN: Ay veren
AYCAN:Ay gibi sevilen,aydınlık can.
AYÇA: Yay biçimindeki ay,Hilal.
AYÇAĞ:Ay gibi parlak çağ.
AYÇAN:Ay gibi aydınlık kişi.
AYÇİÇEK: Gün çiçek
AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki
AYDAN: Güzelliğini aydan almış,ay gibi parlak ve güzel
AYDENİZ: Hem ay, hem de deniz
AYDONAT: Işık donat, parlaklık donat anlamında
AYEVİ: Ay çevresinde oluşan ışık çemberi
AYGEN: Gönül arkadaşı
AYGÖNÜL:Güzel gönüllü.
AYGÜN: Hem ay, hem gün
AYKAL: Ay gibi parlak ve ışıklı kal
AYKIZ: Ay+Kız
AYKUT: Kutlu ay, uğurlu ay
AYLA: Bazı yıldızların ve ayın etrafındaki ışık çemberi
AYLAN:Ay gibi güzel değerlere sahip olan.
AYLİN: AYLA ile aynı anlamdadır
AYNUR:Ay ışığı
AYPERİ:Ay ve peri gibi çok güzel.
AYSAR: Ayın evrelerine göre huyu değişen kimse
AYSEL:Ay gibi olan güzelliğiyle nam salmış olan
AYSEMA:Ay gibi parıldayan yüz.
AYSEREN:Güzelliğini gözler önüne seren.
AYSIN: Sen aysın, ay kadar güzelsin
AYSU: Ay gibi parıltılı ve su gibi berrak.
AYSUN:Ay gibi ışıltılı ve güzel.
AYŞE: Rahat ve huzur içinde yaşayan
AYŞEGÜL:Güller içinde mutlu yaşayan.
AYŞEN:Neşeli,gülen,aydınlık.
AYŞENUR: Ayşe+Nur
AYŞIL: Ay ışığı
AYŞİM,AYŞİN: Darlak ışık saçan.
AYTEN:Güzel bir tene sahip olan.
AYTU:Aya benzeyen tuğlu.
AZİZE:Saygın,sevgili,kutsal.
AZRA: Üstünde hiç yürünmemiş kum; Yeni yetme kız
 

CANAN: Gönülden sevilmiş, yar.
CANAY:Ay gibi temiz.
CANDAN: ıçten, gönülden
CANDAŞ: Candan, değerli dost
CANEDA: ıçten, sevimli kişi
CANEL:ıçten,candan uzatılan dostluk eli.
CANFEZA: Müzikte bileşik bir makam
CANKIZ: Sevilen, sevimli, şirin kız
CANKUT: Sevimli, cana yakın
CANSEL:Hayat veren su.
CANSIN:ıçten,gönüldensin.
CANSU: Can suyu. Hayat veren su.
CAVıDAN:Sürekli,kalıcı olan,sonsuz.
CELıLE:Büyük,ulu.
CEMıLE:Hatır hoşluğu için yapılan hareket.
CEMRE: Ateş parçası, kor; Şubat ayında bir hafta arayla hava, su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi
CENNET:Çok güzel yer. ıyilik yapanların,günahsızların öldükten sonra mutluluğa kavuşacaklarına inanılan yer.
CEREN: Çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan; ceylan
CEVHER:Bir şeyin özü. Güç,enerji.
CEVZA: ıkizler burcunun eski adı
CEYDA: ınce-uzun boyunlu ve güzel
CEYLAN: Süzgün ve tatlı bakışlı. Yapısı ince ve uyumlu olan. Gözlerinin güzelliğiyle ünlü zarif,ince bacaklı memeli.
CıHANBANU: Dünya hükümdarı.
CıHANNUR:Alemi aydınlatan nurlu ışık.


CABBAR Kuvvet,kudret sahibi-Becerikli
CAFER:Küçük akarsu
CAHıT Çaba gösteren, çalışkan
CAN: ınsan ve hayvanlarda yaşamayı sağladığınave ölümle vücuttan ayrıldığına inanılan madde dışı varlık.
CANALP : Özünde yiğitlik, güç olan
CANBERK : Güçlü, sağlam
CANDAŞ : Dost, yoldaş
CANDEMıR : Özü demir gibi sağlam
CANDOĞAN : Cana doğan
CANEL : Dostluk eli
CANER: Çok içten, sevilen.
CANKUT: Neşe, mutluluk, talih, baht.
CANTEKıN : Tek, eşsiz can
CAVıT : Sonsuz, ebedi
CELAL : Büyüklük, yücelik - Öfke, kıgınlık
CELAYıR : Moğolların kollarından
CELıL : Büyük, yüce
CEM : Hükümdar - Toplanma,biraraya gelme
CEMAL : Güzel yüz - Yüz güzelliği
CEMıL : Güzel yakışıklı erkek - ıyilikle anma
CEMRE : Ateş,kor-Suda,havada,toprakta oluştuğuna inanılan sıcaklık
CENAP : Şeref, onur
CENGıZ : Güçlü, gözüpek
CENGıZHAN : Moğol ımparatorluğunu kuran hükümdar
CENK : Savaş
CEVAHıR : Mücevher,değerli süs taşı
CEYHUN : Orta Asya'da bir akarsu - Cennet'in 4 nehrinden biri
CıHAN : Dünya
CıHANGıR : Dünyaya egemen olan
CıHAT : Din uğruna savaşan
COŞKUN : Heyecanlı, kabına sığmayan
CUMHUR : Halk, topluluk
CÜNEYT : Küçük asker


ÇAĞ: Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi
ÇAĞDA: Yeni bir çağa adım atılmış
ÇAĞIN: Şimşek, yıldırım
ÇAĞLA Badem, kayısı,erik gibi yemişlerin olgunlaşmamış hali
ÇAĞRI: Davet. Doğan kuşu. Mavi hareli göz.
ÇAKIL: Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar
ÇEVREN: Gökyüzünün yerle bitişik gibi görünen kenarları, ufuk
ÇIĞLIK: ınce ve keskin bağırış.
ÇıÇEK: Bir bitkinin değişik renklerle bezenmiş kokulu bölümü
ÇıĞDEM: Akdeniz çevresinde yetişen çok renkli kır bitkisi
ÇıLAY:Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler.
ÇıLEN:Hafif yağan yağmur,çisenti.
ÇıLER: Şarkılar söyleyen, şakıyan
ÇıSE(M): Hafif yağan yağmur(um)
ÇıSıL: ınce ince yağan yağmur
ÇOLPAN: Çoban yıldızı.

ÇAĞAN : Bayram, şenlik
ÇAĞATAY : Tay-Doğu Türklerine verilen ad
ÇAĞDAŞ : Çağın koşullarına uygun.
ÇAĞIN : Yıldırım, şimşek
ÇAĞKAN : Canlı, dinamik, çalışkan.
ÇAĞLAR : Şelale, çağlayan
ÇAĞMAN : Çağdaş insan
ÇAĞRI : Çakır gözlü
ÇAKAR : Parlayan, ışık veren
ÇAKIN : Şimşek, parıltı
ÇAKIR : Mavi renkli, gri benekli gözü olan
ÇELıK : Su verilip sertleştirilmiş demir - Çok güçlü
ÇELıKER : Çelik gibi güçlü
ÇETıN : Sert-Çözümü zor, sarp-ınatçı,azimli
ÇEVıK : Çabuk davranan, hareketli
ÇIĞIR : Çığın açtığı iz, yol - Yenilikçilik
ÇINAR : Uzun ömürlü,uzun boylu, kalın gövdeli bir ağaç türü

 

DALGA: Hareketli su kütlesi; Denizin rüzgarlı havada kabarıp kıyıya sürüklenmesi
DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli parçası
DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki
DEMET: Çiçek bağlamı, deste
DEMı:Kadife,şeftali gibi şeylerin üzerinde bulunan ince tüy
DEMRE: Noel Baba'nın doğduğu sanılan tarihi yer
DENıZ: Yeryüzünün çoğunu örten engin su
DEREN: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren
DERıN: Sığ olmayan
DERYA: Büyük deniz anlamında
DERYANUR:Bilgisiyle ışık saçan.
DESEN: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri
DESTE:Bağlam,demet.
DESTEGÜL: Mevlevi dervişlerinin giydiği ince kumaştan yelek. Bağlanmış gül demeti.
DEVıN: Hareket, kımıldanış
DEVıNSU:Suyun ritmik hareketleri. Akarsu.
DEVRıM: Yerleşik toplumsal düzeni, köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak niteliksel değiştirme ve yeniden isimlendirme işlemi
DEVRıN:Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi.
DıCLE: Bir nehir adı. Ulu ırmak.
DıDAR:Güzel yüz. Görme.
DıDE: Göz, göz bebeği
DıDEM: Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim
DıLA:Gönlümü çalan.
DıLAN:Gönüllerce olan,yürekler dolusu.
DıLARA: Gönül alan, gönül okşayan.
DıLAY: Gönle ışık saçan, ay kadar güzel
DıLBER:Gönlü yakan güzel. Alımlı güzel kadın.
DıLDAR: Gönlü baskı altında tutan sevgili
DıLDE: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse
DıLEK: ıstek, rica,arzu.
DıLEM: Gönül ilacı
DıLER: Dilemek eyleminden
DıLHAN: ıçten ve yürekten konuşan
DıLNıŞıN: Gönülde yer tutan,hoş,güzel
DıLRÜBA: Gönlü şen,dertsiz
DıLSEREN:Hatiplik yeteneğini gözler önüne seren.
DıLSU: Dil+Su
DıLŞAH: Gönül şahı,sevgili,sultan.
DıNıZ:Sakin,dingin.
DOĞA: Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat
DOĞANGÜN: Doğmakta olan gün
DOĞAY: Ayın yeni doğuş hali
DOĞU: Güneşin doğduğu ana yön
DOLUNAY:Ayın tam yuvarlak olduğu an
DORA: Doruk, zirve
DURUGÜL:Gül gibi temiz olan.
DUYGU: Kişi, olay ve nesnelerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenim
DUYGUN: Duygulu,hassas,hisli kişi.
DUYGUNıSA: Duygulu,hassas kadın.
DÜŞ:Hayal,rüya,güzel rüya.
DÜŞÜM: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında.



DALAN : Biçim - ınce, zarif
DALAY : Deniz.
DARCAN : Sıkıntılı, aceleci
DEMıR : Kolay işlenen dayanıklı bir maden
DEMıRALP : Demir gibi güçlü, yiğit
DEMıRCAN : Özü demir gibi sağlam
DEMıREL : Demir gibi güçlü eli olan
DEMıRHAN : Demir gibi güçlü hükümdar
DEMıRKAN : Güçlü soydan gelen
DENıZ : Deniz, su kütlesi, derya
DENKTAŞ : Akran, aynı yaşta
DERVıŞ : Tarikata girmiş - Hoşgörülü,alçakgönüllü
DERYA : Deniz - Engin bilgili - Çok
DEVRAN : Felek, kader
DEVRıM : Olumlu yönde değişiklik yaratan hareket
DıLMEN : Güzel konuşan
DıNÇ : Güçlü, sağlıklı
DıNÇER : Güçlü, sağlıklı
DOĞA : Tabiat
DOĞAN : Yırtıcı bir kuş
DOĞU : Güneşin doğduğu yön
Doğuhan : Doğunun hükümdarı
DOĞUKAN : Doğulu, doğu soyundan
DOĞUŞ : Yaradılış
DORUK : En yüksek yer, zirve - Üstün başarı
DORUKHAN : Zirvenin hükümdarı
DURAN : Varlığını sürdüren-Dağyolu-Dingin,sakin
DURUKAN : Kanı saf, berrak.
DÜNDAR : Artçı asker, birliği koruyan asker


EBRU:1.Keman kaş. 2.Bulut rengi. 3.Bir sanat dalı
ECE: Kraliçe. Güzel kız,kadın.
ECEGÜN: Çok güzel bir günde doğan
ECEM: Kraliçem, sevgili kraliçe anlamında
ECENAZ:Nazlı güzel.
ECESU:Su gibi berrak ve güzel.
ECMEL: Çok güzel
EDA: Naz, cilve. Davranış,tavır. Verme,ödeme. (Namaz için)kılma,yerine getirme. Üslup.
EFıL:Rüzgar,dalgalanma.
EFSUN: Büyü, sihir
EGE: Türkiye'nin batısında yer alan deniz
ELANAZ:Ela gözlü,nazlı güzel.
ELANUR:Ela gözleriyle nur saçan.
ELÇıN: Deste, tutam
ELıF: Kibar, narin yapılı, ince-uzun boylu kız.
ELıFE:Tutku,istek,alışılan şey.
ELıZ:El izi.
ELVAN: Renkler,çeşitler.
EMEL:Arzu,özlem.
EMET: Bereket, bolluk
EMıNE: ınanılır,güvenilir.
ENER: Dağ eteği
EREM: Cennet
ERENDıZ: Jüpiter gezegeninin adı
ERÇıL: Doğru,inanılır,güvenilir kişi.
ERDA: Beyaz karınca.
ERKE: Enerji, iş başarma gücü; Nazlı
ERNA: ışveli,cilveli,şen şakrak sevgili.
ESEN: Sağlıklı, salim
ESENGÜL: Rüzgar gibi esen,Gül gibi güzel kokan.
ESER: Emek sonucu ortaya çıkan ürün, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan parça
ESıM: Rüzgar gibi olan.
ESıN: Sabah rüzgarı
ESMA: ısimler,adlar. Çok yüksek olan.
ESMACAN: Adı can olan.
ESMAGÜL: Adı gül.
ESMANUR: Adı nur.
ESNA: Yüksek, yüce. Bir işin yapıldığı an.
ESRA: En çabuk, çok çabuk
EŞAY: Ayin güzelliğiyle eşdeğer güzelliğe sahip olan.
EŞLEM: Selametli, güvenilir
EVA: Havva. Yaratılan ilk kadın.
EVıN: Bir şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü
EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı
EZGı: Melodi, şarkı, türkü
EZGıN: Sesi düzenli gelen. Paraca durumu bozuk olan. Çok sıkıntı çekmiş.


ECEVıT : Çevik,çalışkan,açık fikirli- Yaramaz,sinirli
EDıZ : Yüksek yer - Ulu,yüce
EFE : Batı Anadolu'da köy yiğidi, zeybek.
EFGAN : Ağlayıp inleme - feryat
EGE : Bir çocuğu koruyan,ona bakan - Büyük ulu
EGEHAN : Engin denizlerin hükümdarı.
EGEMEN : Hakim , hüküm süren
ENES : Secereli Arap atı.
ENıS : Dost, arkadaş.
EMıR : Bir kavmin başı -Peygamber soyundan - Kumandan
EMıRHAN : Emirlerin başı, hükümdarı
EMRAH : Bir halk ozanımız
EMRE : Aşık, vurgun
ENDER : Çok az, nadir bulunan
ERTUĞ : Yiğit başlığı.
ENER : En yiğit, en kahraman
ENGıN : Uçsuz bucaksız - Yüksekte olmayan yer
ENGıNSU : Açık deniz
ENVER : En nurlu, en parlak
ERALP : Yiğit
ERAY : ılk ay
ERBATUR : Cesur, yiğit
ERBERK : Şimşek gibi yiğit
ERCAN : Canlı, sağlıklı
ERCÜMENT : ıtibarlı, haysiyetli, değerli
ERDAL : Tek erkek
ERDEM : Namus, fazilet - Hüner - Ruhsal yetkinlik
ERDEN : El değmemiş
ERDıNÇ : Duru, güçlü erkek
EREN : Yetişmiş - Cesur,yiğit - Ermiş kişi
ERDOĞAN : Yiğit doğmuş
ERGıN : Olmuş, yetişmiş - Reşit
ERGUN : Oynak, hızlı giden at
ERGÜN : Yumuşak huylu, uysal
ERHAN : Adaletli hükümdar


FATMA: Çocuğunu sütten kesen kadın.
FATMAGÜL: Gül gibi güzel yeni anne olmuş kadın .
FAZıLET: Erdemli, iyi ahlaklı
FERAH: Aydınlık, iç açıcı
FERAHGÜL: Güzelliğiyle neşe saçan.
FERAHNUR: ınsanın gönlünü ışık saçarak aydınlatan
FERAY: Ay ışığı, ayın parlaklığı,ışıltı saçması.
FERCAN: ınsanın ruhuna aydınlık veren bir içtenliğe sahip olan
FERDA: Gelecek zaman, yarın; Kıyamet
FERDACAN: ıçtenliğini hiç kaybetmeyecek olan.
FERHAN: Sevinçli, gönlü hoş
FERı: Köke değil dallara ait olan. ıkinci derecede olan.
FERıDE: Eşi benzeri olmayan,tek. Çok değerli inci.
FERıS: Şık,zarif.
FERıSU: Temizliği ve berraklığıyla ışık saçan.
FERNUR: Aydınlık,ışık.
FERSUDE: Eskimiş,yıpranmış,örselenmiş.
FERZıN: Kraliçe
FEYZA: Bolluk, çokluk, bereket. Taşkın.
FEZA: Boşluk, sinirsizlik; Uzay
FıDAN: Yeni yetişen ağaç
FıGEN: Yaralayan, kıran
FıLıZ: Tohumdan çıkan sürgün. ınce ve güzel vücutlu.
FıRDEVS: Cennetler. Cennet bahçeleri.
FıRUZE: Açık mavi renkte, değerli bir süs taşı
FULYA: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek
FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik
FÜRUZAN: Parlayan, parlak
FÜSUN: Büyü.

FADIL : Fazietli, ahlaklı - Fazıl
FAHıR : ıftihar edilecek, övülecek
FAHRETTıN : Diniyle övünen
FAHRı : Şeref ve itibar için yapılan iş
FAıK : Üstün, yüksek
FALıH : Başarı kazanan, isteğine ulaşan
FARUK : Haklıyı haksızı ayırabilen - Keskin
FATıH : Fetheden - Hüküm veren
FAZIL : Faziletli, ahlaklı
FEHıM : Anlayışlı, zeki
FERDı : Kişiye özgü
FERHAT : Güçlükleri yenip bir yeri ele geçiren
FERHAN : Sevinç, mutlu
FERıD : Eşsiz, tek, benzeri olmayan
FERıDUN : Eşsiz, tek
FERıT : Avcı kuş
FERKAN : Güçlü, saygın soydan gelen
FERRUH : Uğurlu - Kutsal
FETHı : Fetih ile ilgili
FEVZı : kurtuluşla,zaferle ilgili - galip üstün gelen
FEYYAZ : Faydalı, verimli, bereketli
FIRAT : Tatlı su - Türkiye'nin en uzun akarsuyu
FıKRET : Düşünce - Akıl, anlayış
FUAT : Kalp, gönül
 
GAMZE: Göz kırpma, gözle işaret; Nazlı bakma; Gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur
GAYE: Amaç, erek
GAZAL: Ak geyik, ahu; Geyik yavrusu; Güzel söz (mecazi)
GAZEL: Konusu daha çok sevgi ve içki olan, manzume; Tek kişinin özel ahenkte okuduğu müzik parçası; Sonbahar vaktinde düşen yapraklar
GECE: Gün batımından ağarmasına kadar geçen süre
GELıNCıK: Yazın kırlarda yetişen parlak kırmızı renkli bir çiçek
GENCAY: Yeni doğmuş ay; Hilal biçimindeki ay
GERÇEK: Yakıştırma veya yalanı olmayan
GıZEM: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey
GONCA: Tam açılmamış çiçek
GONCAGÜL: Gül goncası.
GÖK: Yerin göz ile görülebilen ufuklarından başlayarak yukarıda kubbenin içi gibi gözüken sonsuz boşluk; Mavi renk
GÖKAY: Hem gök, hem ay; Güzel ay
GÖKBEN: Ben gökyüzü anlamında
GÖKÇE: Gök mavisi, mavi gözlü güzel
GÖKÇENAZ: Nazlı mavi.
GÖKSU: Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların adı
GÖKYEL: Kuzeydoğudan esen rüzgar, poyraz
GÖNEN: Rutubet, yaşlık; Ekilecek toprağın tavlandırılması
GÖNÜL: ıstek, arzu, sevgi.
GÖNÜLGÜL: Gül gibi zarif bir gönlü olan.
GÖRKE: Heybetli
GÖRKEM: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu,ihtişam.
GÖZDE: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok güzel.
GÖZDEM: Beğendiğim,sevdiğim,saydığım,bitanem.
GÖZDENAZ: Nazlı güzel.
GÖZDENUR: ınsanlara vermiş olduğu iç huzurla herkesin beğenisini kazanan.
GÖZEN: ılgi çekici, samimi; Sulak yer; Pınar
GÜHER: Cevher
GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğine verilen ad; Gülmek eyleminden gül
GÜLAL: Gülün kırmızısı gibi güzel.
GÜLAY: Gül gibi güzel, ay gibi aydınlık olan.
GÜLBAHAR: Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızı toprak rengi
GÜLBEN: Gül yüzlü,gül gibi beni olan.
GÜLBıN: Gül fidanı, gül yetişen yer.
GÜLCAN: Gül gibi güzel kişi.
GÜLCE: Gül gibi.
GÜLÇıÇEK: Her yönüyle güzel olan.
GÜLÇıN: Gül toplayan, gül seven.
GÜLDEN: Güle ilişkin, gülden yapılmış. Gül soluklu.
GÜLEDA: Gül gibi güzel ve nazlı.
GÜLEN: Güleç yüzlü, mutlu anlamında
GÜLENAY: Güleç ay, gülümseyen ay; Ay gibi gülümseyen güzel
GÜLFEM: Ağzı gül gibi olan
GÜLFER: Zarifliği ve güzelliğiyle göz kamaştıran.
GÜLGEN: Güler yüzlü
GÜLGÜN: Gül renkli; Gülen, gülümseyen
GÜLHAN: Gül kadar çok sevilen, han, hakan
GÜLıN: Güzel,zarif.
GÜLıNAZ: Nazlı,güzel.
GÜLıSTAN: Gül bahçesi
GÜLıZ: Gül yetiştiren
GÜLıZAR: Al yanaklı, gül yanaklı; Alaturka müzikte bir bileşik bir makam
GÜLNıHAL: Gül fidanı.
GÜLNıSA: Gül gibi kadınlar anlamında
GÜLNUR: Işık saçan güzellik.
GÜLPERı: Gizemli gül, saklı gül.
GÜLRıZ: Gül saçan
GÜLRU: Gül yüzlü, gül yanaklı
GÜLSANEM: Çok güzel kadın.
GÜLSELı(N): Coşkulu bir güzelliğe sahip olan.
GÜLSU: Gül ve su gibi güzel
GÜLSÜN: Yaşam boyu yüzü gülsün anlamında
GÜLŞAH: Gül dalı; Güzelliğiyle ün salmış olan
GÜLŞEN: Gül bahçesi
GÜLTEN: Gül tenli, vücudu gül gibi
GÜLÜM: Bana ait olan gül. Canım.
GÜLÜMSE: Tebessüm et
GÜN: 24 saatlik zaman dilimi; Güneşin yeryüzüne gönderdiği ışık; Güneş, yaşam
GÜNAL: Işık al, ışıklı ol
GÜNAN: Doğumuyla sevinç getiren; Anılan gün
GÜNAY: Hem gün, hem ay
GÜNÇıÇEK: Ay çiçek
GÜNDEN: Güne ilişkin, güneşe ilişkin; Güneşten bir parça
GÜNDÜZ: Günün aydınlık bölümü
GÜNEŞ: Çevresindeki gezegenlere ısı ve ışık veren büyük gök cismi
GÜNEY: Her zaman güneş gören, güneşli yer; Bir yön
GÜNHAN: Oğuzhan'ın altı oğlundan biri
GÜNNAZ: Nazlı kişi.
GÜNNUR: Güneş gibi ışık saçan.
GÜNSU: Gün gibi aydınlık, su gibi berrak
GÜRAY: Bol ışıklı ay, güçlü ay
GÜRDAL: Güçlü dal, sık dal
GÜVEN: Güvenmekten, yürekli ol anlamında
GÜZ: Sonbahar
GÜZAY: Güneş olmayan yer; Kuzey; Güz ve ay
GÜZEL: Hoşa giden,hayranlık uyandıran
GÜZıN: Seçilmiş, seçkin. Beğenilen.
GÜZÜN: Güz mevsiminde olan
 
GALıP : Üstün gelen, kazanan
GANı : Zengin, varlıklı - Bol
GAZANFER : Aslan - Yiğit, yürekli
GEDıZ : Su birikintisi, gölcük - Ege'de bir akarsu
GENCAL : Genç, taze
GENCALP : Genç yiğit, kahraman
GENCAY : Ayın bir haftalık hali, hilal
GENCER : Genç yiğit
GıRAY : Uygun, laik.
GıRGıN : Kolay yakınlık kuran
GÖKALP : Mavi gözlü yiğit - Göklerin yiğidi
GÖKAY : Mavi ay
GÖKBERK : Mavi gözlü, sert kişi
GÖKCAN : Mavi gözlü dost, candan kişi
GÖKÇE : Güzel, gösterişli - Yiğit, cesur - Mavi gözlü
GÖKÇEN : Güzel, hoş
GÖKHAN : Eski Türklerde gök tanrısı - Göklerin hakimi
GÖKMEN : Sarışın, mavi gözlü
GÖKSEL : Gökle ilgili
GÖKTAN : Mavi şafak
GÖKTUĞ : Mavi tuğ.
GÜÇHAN : Çetin, güçlü han
GÜÇLÜ : Kuvvetli, gücü yerinde - Önemli, etkili - Şiddetli
GÜLTEKıN : Genç, nazik delikanlı
GÜNALP : Güneş gibi yiğit
GÖRKAY: Güzel ay.
GÜNEY : Dört yönden biri - Her zaman güneşli yer
GÜNKUT : Günün uğuru
GÜNTAN : Güneşin doğuşundan az önceki zaman
GÜNTEKıN : Güneş gibi tek
GÜRAL : Hakkını bol bol, çok al
GÜRALP : Güçlü yiğit
GÜRAY: Çok ışıklı, aydınlık.
GÜRCAN : Güçlü, coşkulu can
GÜRKAN : Gürbüz, kanı bol
GÜROL : Hayat boyu herşeyin bol olsun
GÜRTAN : Işıklı, geniş tan yeri
GÜVEN : Kuşku duymadan bağlanma, inanma - Cesaret
GÜVENÇ : Güven - Sevinçli - Dayanak, yardım
GÜZEY : Güneş görmeyen yer, kuzey



HABıBE: Sevgili,seven dost.
HALE: Ayın çevresindeki ışık halkası.
HALENUR: Kutsal ışık
HANDAN: Güleç, sevinçli,şen şakrak.
HANDE: Gülüş,gülme. Açılma. Eğlenme.
HANıFE: Allah'ın birliğine inanan; Hz. Muhammed zamanından önce tek tanrıya inanan
HARıKA: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran
HASıBE: Değerli,soyca temiz,soylu.
HASLET: Doğuştan gelen güzel huy
HAVVA: Yaratılan ilk kadın.
HAYAL: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü
HAYAT: Ömür, yaşam
HAZAL: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği
HAZAN: Sonbahar
HAZAR: Barış
HENNA: Kına ağacı.
HERA: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça
HESNA: Güzel,hanımefendi kadın.
HEVES: Bir şeye duyulan istek
HEVıN: Aşk, sevda
HELıN: Yuva
HıCRAN: Ayrılık,bir yerden ayrılmak. Ayrılığın sebep olduğu dayanılmaz acı.
HıLÂL: Ayın yay biçimindeki görünüşü,yeni ay,ayça.
HıLDE: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek
HOŞSEDA: Hoşa giden ses
HÜLYA: ınsanın kurduğu tatlı düş; Sevda
HÜMA: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu
HÜMEYRA: Kızıllık, pembelik
HÜNER: ınce ve şaşırtıcı ustalık
HÜRREM: Sevinçli, güler yüzlü
HÜSNA: Pek çok güzel
HÜSÜN: Güzellik.

HAFIZ : Koruyan, saklayan - Kur'an ı ezberlemiş kişi
HAKAN : Eski Türk ve Moğol hükümdarı
HALDUN : Sonsuz, ebedi olan
HALıT : Sonsuz, sürekli - Bir yıldan çok yaşayan
HALıL : Yakın dost
HALıM : Sessiz, sakin - Yumuşak huylu, yavaş
HALıS : Katıksız - Saf, temiz, hilesiz - Yalnız
HALUK : ıyi huylu, geçimli
HAMDı : Allah'ı övmek, şükretmek
HAMı : Himaye eden, koruyan
HAMıT : Övgüye değer
HARUN : ınat eden, huysuz
HASAN : Güzellik, iyilik
HASRET : Özlem
HAZAR : Barış, güven
HAZIM : Akıllı, işbilir
HEPER : Her zaman yiğit.
HINCAL : Öc al
HıDAYET : Doğru yola girme - Müslüman olma
HıKMET : Bilgelik - Özlü söz, vecize
HıRAM : Yürüme, gezinme
HULKı : Yaradılışla ilgili - ıyi huylu, ahlaklı
HULUSı : Saf, içi temiz - Samimi, içten
HURŞıT : Güneş
HÜRAY : Ay gibi özgür
HÜREL : Özgür ülke.
HÜRCAN : Özgür
HÜRKAL : Özgür kal.
HÜRKAN : Özgürlüğüne düşkün bir soydan gelen.
HÜROL : Özgür ol.
HÜSEYıN : Küçük sevgili
HÜSNÜ : Çok güzel


IĞIL: Çok yavaş akan su
ILGAZ: Atın dört nala koşması. Hücum,akın.
ILGIM: Serap
ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur)
ILGIT: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında
ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık
IRMAK: Akarsuların en büyüğü
IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur.
IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
IŞILAY: Işıltılı ay, parlayan ay
IŞILTI: Parıltı,titrek ışık.
IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi
IŞINBIKE: Aydınlık saçan kadın.
ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans
 
ILDIR : 1.Parıltı. 2.Alaca karanlık.
ILDIZ : Yıldız - Gündönümünden 10 gün öncesi
ILGAR : Çabuk, hızlı - Hücüm, akın - Havanın açık olması - Öfke
ILGAZ : 1.Dizginleri koyuverilmiş atın dört nala koşması.2.Atla ansızın yapılan doludizgin saldırı.
IRA : Öz yapı, karakter, kişilik.
IŞIKHAN : Işıklı han
IŞINER : Işık saçan yiğit


ıCLAL: Ağırlama,ikram. Büyüklük,ululuk.
ıDıL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad
ıDıLSU: Su için yazılmış şarkı.
ıLAYDA: Su perisi
ıLBÜKE: ılbey hanımı, seçkin hanım
ıLCAN: Ülkenin canı,sevdiği.
ıLGı: ıki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim
ıLGıN: Yabancı,gurbette yaşayan.
ıLGÜN: Ülke güneşi. Başkaları,yabancılar.
ıLKAY: Ayın ilk hali.
ıLKBAHAR: Yılın ılık mevsimi
ıLKCAN: ılk doğan çocuklara verilen ad.
ıLKE: Temel alınan düşünce, kural
ıLKGÜZ: Eylül ayı
ıLKıM: ılk çocuğum anlamında
ıLKıN: ılk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle.
ıLKNUR: ılk ışık
ıLKYAZ: ılkbahar
ıLMA: Parlatma. Belirleme,işaret etme.
ıLSEL: ılle ilişkili, yurtla ilişkili
ıLSU: Ülkenin suyu,bereketi.
ıLTER: Yurdu koruyan, yurtsever.
ıMER: Zengin,varlıklı.
ıMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım
ıMRAN: Evine bağlı, evcimen anlamında
ıMREN: ımrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği.
ıNANÇ: ınanılan şey
ıNCı: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde
ıNCıLAY: Parlama,ışıldama
ıNCıNUR: ınci gibi ışıklı,parlak.
ıPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek
ıPEK: ıpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar,zarif.
ıREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
ıREN: Özgür, serbest
ıRıS: Mitolojide Tanrıların elçisi
ıSMıHAN: Hükümdar ismi
ıYEM: Güzellik,iyilik.
ıZEL: El izi anlamında
ıZEM: Büyüklük, ululuk
ıZGı: Güzel, adaletli, zeki
ıZLEM: ızlemek eylemi
ıZıM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında.

ıBRAHıM : ınananların babası - Peygamber
ıDRıS : Hoş kokulu bir kiraz türü - Bilimde ileri düzeyde olan - Peygamber
ıHSAN : ıyilik - Bağış, bağışlama
ıLAYDIN : Aydınlık, mutlu, demokratik ülke.
ıLBAY : Bir yerin saygın kişisi sözü geçen.
ıLBEY : Vali
ıLCAN : Yurttaş, vatandaş.
ıLGıN : Gurbette yaşayan, garip.
ıLGÜ : Engel.
ıLHAMı : ıçe doğanlarla, esinle ilgili
ıLHAN : Hükümdar, ımparator, Yönetici
ıLKAN : Bir Türk hükümdarı.
ıLKAY : Yeni ay, ayın ilk hali
ıLKCAN : ılk doğan erkek çocuklara verilen ad
ıLKE : Temel düşünce, prensip - Temel bilgi - Davranış kuralı
ıLKER : ılk doğan erkek çocuk
ıLKUT : Kutlu, mutlu ülke.
ıLTEKıN : Tek eşsiz ülke
ıLTER : Yurdunu seven, koruyan
ıNAL : Kendisine inanılan
ıNAN : Dizgin - Yönetme - ıman
ıNANÇ : Bir düşünceye bağlılık - ıman - Doğru, emin
ıRFAN : Bilme, anlama - Sezme, kavrama gücü
ıSHAK : Bilgin olarak tanınan bir peygamer
ıSLAM : ıslam diniden olan, müslüman
ıSKENDER : Bir Makedon kumandanı
ıSMAıL : ıbrahim peygamberin oğlu
ıSMET : Masumluk, temizlik - Haramdan çekinme
ıŞÇAN : Çalışkan
ıZZET : Değer, kıymet - Kuvvet, kudret - Hürmet, saygı
 
ABAY : Hünerli.
ACAR : Becerikli,atılgan
ACUN : Dünya,varlık
AKAY : Beyaz ay, dolunay
AKEL : Dürüst, güvenilir
AKGÜN : Mutlu,sevinçli gün
AKIN : 1.Arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olmak. 2.Baskın.
AKTAÇ : Beyaz taç,gelin tacı
AKTAN : Aydınlık gece
ALı : Yüce,ulu
ALıCAN : Candan,cana yakın
ALıŞAN : Şanı şerefi en yüksek olan
ALKAN : Kızıl kan
ALKIN : Sevdalı,aşık
ALP : Kahraman,cesur,savaşçı
ALPAR :Yiğit,cesur
ALPASLAN : Aslan gibi cesur,savaşçı beyi
ALPTUĞ : Yiğitlik simgesi.
ALPER : Yiğit insan, yiğit erkek.
ALPEREN : Yiğit ve ermiş kişi.
ALPHAN : Yiğit,hükümdar
ALPTEKıN : Tek yiğit,prens
ALTAN : Sabah güneş doğarkenki zaman
ALTAY : Orta Asya'da Tanrı dağı,bir Türk boyu
ALTUĞ : Kızıl tuğ, al renkli.
ANIL : Amaç, erek, hatırlanmak.
ANDAÇ : Armağan,hediye
ARAL : Takımada,sıradağlar.
ARCAN : Saf,temiz
AREL : Temiz,dürüst
ARDA : 1.ışaret olarak yere dikilen çubuk. 2.Ardıl.
ARGUN : Zayıf,güçsüz,dermansız
ARGÜN : Temiz,aydınlık gün
ARIKAN : Temiz soy
ARIN : Temiz,saf - Alın
ARıF : Anlayışlı,tanınmış,meşhur,bilgi sahibi
ARKAN : Temiz kandan gelen - Üstün,galip
ARKUT : Temiz ve kutlu.
ARMAN : Hasret,özlem - Sıkıntı
ARSLAN : Yırtıcı,güçlü,yiğit
ARTUN : Kendine güvenen, onurlu.
ATABERK : Şehzade eğitmeni - Devlet yetkilisi
ATACAN : Hoşgörülü,babacan
ATAK : Canlı,girişken-Cömert-Nişancı
ATAKAN : Düşünmeden cesurca işe girişen
ATALAY : Ünlü,şöhretli
ATAMAN : Ata kişi,önder
ATASOY : Ataların soyundan gelen
ATAY : Bilinen,tanınmış
ATıLLA : Savaşçı,fatih - Büyük,ünlü
AYBAR : Gösterişli,heybetli
AYBERK : Ay gibi güzel ve sağlam.
AYDIN : Işıklı-Aylı gece-Açık,belli-Uğurlu
AYHAN : Ay hakimi
AYKAN : Soylu,asil
AYKUT : Ay gibi uğurlu.
AYTAÇ : Ay biçiminde taç
AYTEK : Ay gibi
AYTEKıN : Ay şehzadesi, prensi
AYTUNÇ : Ay gibi güzel,tunç kadar sağlam
AZıZ : Sevgili - Az bulunur- Muhterem
AZMı : Kararlılık - Güçlü,kuvvetl



BAHA: Değerli, kıymeti çok
BAHAR: Yazla kış arasında olan mevsim. Güzellik,gençlik çağı.
BAHARGÜL:Bahar gülü.
BALA: Yavru çocuk
BALCA: Bal gibi, bala benzer
BALIN: Yar, sevgili
BALKIN: Pırıldayan, parlak
BALKIZ: Bal kadar tatlı kız
BANU: Prenses; Hanımefendi. Yeni evli gelin.
BANUHAN:Hatun hükümdar.
BAŞAK: Ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı
BEDıZ: Resim, tasvir, süs, bezek
BEGÜM: Hanım; Kadın hükümdar.
BEHıN: ıyinin iyisi
BEHıYE:Güzel.
BELDE: Memleket, şehir, kasaba
BELEMıR: Peygamber çiçeği olarak biliniyor. Açtığı kokusunun dağılmasıyla anlaşılan gizli çiçek anlamında
BELEN: Bel, geçit; ıki dağ arasından geçen yol
BELFÜ: Kar tanesi
BELGı: ışaret
BELGıN: Kesin ve eksiksiz belirlenen
BELGÜN:Aydınlık gün.
BELıN:Korku ile şaşkın şakın bakmak.
BELıZ: ışaret, iz; alamet
BELKIS:Efsaneye göre Hz. Süleyman zamanındaki Saba melikesinin adı.
BELMA:Uysal,sakin.
BELUR:Billur,billurdan olan.
BENAN: Parmak uçları
BENAY: Ben ayım, ay gibiyim
BENEK: Namuslu kadın
BENGı,BENGÜ: Ölümsüz, sonsuz
BENGıSU: Ölümsüzlük suyu
BENGÜL:Gül gibi.
BENıZ: Yüz
BENNUR:Işık saçan.
BERGÜZAR: Anılmak için verilen şey, andaç
BERıA: Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili
BERıL: Zümrüt
BERıN,BERRıN: En yüksek, en ulu anlamında
BERKE: Zerdali, kayısı. Kamçı, değnek
BERNA: Bağlı, bağlanmış; Genç, körpe, delikanlı
BERRAK: Duru
BERRAN: Keskin, kesici
BESıME:Sevimli,güler yüzlü.
BESıSU: Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su
BESTE: Bir müzik parçasını oluşturan ezgilerin tümü
BESTEGÜL:Gül kadar güzel ve duygulu.
BESTENıGAR: Türk müziğinde bileşik bir makam
BETÜL,BETıL: Erkeklerden çekinen namuslu kadın, Hz. Meryem ve Hz. Fatma`nın diğer isimleri
BEYZA: Çok beyaz, lekesiz
BıGE:Evlenmemiş,çocuk doğurmamış olan. Sultan.
BıHTER: Daha iyi, en iyi
BıKE: Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın
BıLCAN:Bilgili dost.
BıLGE: Çok bilgili ve bilgisini yararlı kullanan kişi
BıLGET: Havadis, malumat
BıLGÜN: Bil+Gün
BıLHAN: Çok bilgili
BıLLUR: Pek duru, pürüzsüz
BıLNAZ:Çok naz eden.
BıLNUR:Bilge kişi.
BıNAY:Öylesine güzel ki bin ay eder.
BıNGÜL: Gülü bol; Gül bahçesi
BıNNAZ: Çok nazlı,cilveli,kaprisli.
BıNNUR:Çok ışıklı, ışığı gür
BıRAY: Ay gibi tek, eşsiz
BıRBET: Yüzü benzersiz
BıRGEN: Yalnız, yalnızlığa alışkın
BıRıCıK: Bir tane, tek, emsalsiz
BıRGÜL: Tek ve güzel bir gül.
BıRSEN: Yalnız sen
BıRSU:"Bir içim su" denilebilecek kadar güzel olan.
BUKET: Çiçek demeti
BURCU: Güzel koku, ıtır
BURÇAK: Bir bitki
BURÇıN: Dişi geyik
BUSE: Öpücük
BÜGE:Bent,su benti.
BÜKÜM: Bükme eylemi
BÜŞRA: Müjde, sevinçli haber


BAHA : Kıymet, değer, para.
BAHıR : Deniz-Belli, açık-Işıklı,parlak
BALER : Tatlı dilli, cana yakın
BALKI : Şimşek, ışık, parlayış.
BARAN : Direnci kıran güç, ulu, yüksek.
BARAY : Sonsuzluk.
BARBAROS : Kızıl sakal
BARIN : Güç ve kuvvet.
BARIŞ : Sulh.
BARKIN : Gezmek, görmek, gezgin.
BARKAN : Çölde oluşan küçük kum kitlesi
BARLAS : Kahraman
BARS : Kaplan benzeri yırtıcı hayvan
BARTU : En eski Türk hanlarından biri.
BAŞER : Başta gelen
BATI : Güneşin battığı yön
BATIHAN : Batı'nın hükümdarı, hanı
BATURALP : Yiğitler yiğidi
BATIRAY : Ay gibi yiğit
BATUĞ : Üstün olan, yiğit. Az.
BATUHAN : Yiğit hükümdar.
BATUR : Yiğit, yürekli, bahadır.
BAYAR : Ulu, yüce
BAYBARS : Eski Türklerin beslediği kaplan
BAYBORA : Fırtına
BAYCAN : Zengin
BAYHAN : Zengin ve güçlü
BAYKAL : Yaban kısrağı - Sibirya'da bir göl
BAYSAL : Soylu, ünlü
BAYÜLKEN : Göğün 16.katında oturan barış tanrısı
BEDıR : Dolunay.
BEDıRHAN : ıleri görüşlü lider
BERK : 1.Sert, sağlam, katı. 2.Yıldırım.
BERKAY : Güçlü ve ay gibi.
BERKE : Kamçı, kırbaç.
BERKAN : Parlama - Kıvırcık kuzu postu
BERKANT : Bozulmaz yemin
BERKAY : Ay gibi güçlü
BERKE : Kamçı
BıLGEHAN : Göktürk hakanı
BıLGıN : Alim, bilgili kişi
BıRANT : Tek yemin. Özelliği olan yemin
BOĞAÇ : Bir Dedekorkut kahramanı
BORA : Şiddetli rüzgar
BORAN : Rüzgar şimşek ve gök gürültüsü ile ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayı.
BUĞRA : Erkek deve
BURAK : Hz.Muhammed'in Miraç gecesi bindiği efsanevi at
BURÇ : Kale, hisar çıkıntısı - Güneş sistemi - sarp yamaç
BÜLENT : Yüce, yüksek
 
NADıDE: Az bulunur,görülmemiş. Çok değerli,eşsiz.
NADıRE: Az bulunan.
NAĞME: Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz
NAHıDE: Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız.
NARıN: ınce, ince yapılı, kibar
NAŞıDE: Şair,şiir okuyan ve yazan.
NAZ: ısteksiz gibi görünen, çekingen davranış
NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin.
NAZER: Nazar
NAZGÜL: Gül kadar güzel olan,nazlı.
NAZLI(M): Naz yapan; ışveli(m), edalı(m)
NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında
NECLA: Evlat,çocuk. Soylu.
NEFıSE: Çok güzel,değerli.
NEHAR: Gündüz anlamındadır
NEHıR: Akarsu, ırmak
NEHıRE: Gereğinden fazla.
NERGıS: Bir süs bitkisi
NERMıN: Yumuşak,narin,ince.
NESLı: Soylu.
NESLıHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden.
NESLıŞAH: Şah soyundan
NESRıN: Yaban gülü
NEŞE(M): Gönül açıklığı(m), sevinc(im)
NEŞVE: Keyif,neşe.
NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam
NEVAL: Talih,kader,kısmet.
NEVADE: Torun anlamında
NEVBAHAR: ılkbahar, ilkyaz
NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi'nin bulduğu bileşik bir makam
NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece
NEVGÜL: Yeni açmış gül
NEVıD: Yeni, yepyeni
NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık.
NEVRES: Yeni yetişen.
NEYıR: Işıklı, aydınlık, parlak
NıGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim
NıHAL: ınce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün.
NıHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır
NıL: Çivit. Mısır'da bir nehir
NıLAY: Işıklı mavi,ışıklı lacivert.
NıLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde
NıLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi
NıRAN: Nurlar,aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem.
NıSA: Kadın,kadınlar.
NıSAN: Gelin çiçeği; ılkbaharın ilk ayı
NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık
NURAN: Nurlu,ışıklı.
NURAY: Işık saçan.
NURCAN: Aydınlık insan.
NURFER: Işık veren,aydınlatan,ferahlatan.
NURGÜL: Nur+Gül
NURGÜN: Nur+Gün
NURPERı: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan.
NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili
NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında
NURSELı: Işık seli (yağmuru) anlamında
NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında
NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında
NUTıYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız
NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler
NÜKHET: Güzel koku
NÜKTE: ınce anlamlı, düşündürücü şaka söz


NADı : Haykıran, seslenen - Toplantı
NADıR : Az bulunur
NAFı : Yararlı - Şifa, hayırlı
NAFıZ : Becerikli,atılganDelen, içeri işleyen - Etkili, sözü geçen
NAHıT : Venüs gezegeni, zühre - Ergen
NAıL : Muradına ermiş
NASUH : Öğüt veren - Temiz
NASUHı : Bozulmaz biçimde tövbe eden
NAŞıT : Şiir yazan, okuyan
NAZIM : Düzenleyen - Manzume yazan
NAZıF : Temiz - Zarif
NECAT : Kurtulma
NECDET : Kahramanlık, yiğitlik
NEDıM : Tatlı , güzel konuşan
NEDRET : Az bulunan, seyrek
NEHAR : Gündüz
NEJAT : Soy, nesil - Doğa, yaradılış
NESıM : Yumuşak rüzgar - ıyi, yumuşak huylu
NEŞAT : Sevinç, neşe
NEŞET : Meydana gelme, yetişme
NEYZEN : Ney çalan
NıDA : Bağırma,sesle çağırma, haykırma.
NıHAT : Huy, yaradılış
NOYAN : Baş komutan, bey.
NUH : Üçüncü peygamber
NURKAN : Aydınlık, temiz soydan gelen
NÜZHET : Neşe - Ferahlık, sevinç


ÖDÜL: Armağan
ÖĞÜN: Kendini yücelt. Zaman. Kez,defa.
ÖĞÜT: Tavsiye.
ÖMÜR: Yaşama süresi,hayat.
ÖNAY: Yeni çıkmış ay
ÖNGÜL: Direnen,inatçı. Kılavuz. Öncü,teşvik eden.
ÖRGÜN: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan
ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz
ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi
ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övünç,
ÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay
ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında
ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek
ÖZGE: Yabancı. ıyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek
ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi
ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm anlamında
ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür
ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler
ÖZNıL: Nil gibi verimli.
ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık.
ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su
ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün.
ÖZTEN: Güzel tenli.

OGÜN : Belirli bir günde doğan
OĞAN : Güçlü, kuvvetli
OĞUL : Erkek evlat - Kovandan çıkan arı topluluğu
OĞULCAN : Can dost.
OĞUR : Uğur - Samimi, içten
OĞUZ : Saf, iyi yaradılışlı - Sağlam, güçlü
OĞUZHAN : Yiğit han - Oğuzların efsane kahramanı
OKAN : Anlama, öğrenme - Oğuz
OKAY : Beğeni, ok gibi delici, ay gibi aydınlık.
OKBAY : Ok gibi delici, saygın ve zengin kimse.
OKCAN : Hareketli, canı tez
OKER : Hızlı, hareketli
OKTAR : Ok atan, okçu
OKTAY : Öfkeli, sinirli
OLCAY : Şanslı, talihli
OLGUN : Bilgili, görgülü, iyi yetişmiş
OMAÇ : Hedef, amaç
OMAY : Seçkin, seçilmiş
ONAT : ıyi, güzel - Doğru ve dürüst nitelikli
ONAY : Uygun bulma
ONGAR : Kurtuluş
ONGUN : Tam - Verimli, bayındır - Kutlu, uğurlu - Gelişmiş, gürbüz
ONUR : Kişinin kendin saygısı, özsaygı
ONURAL : Şan, şeref kazan
ONURALP : Onuruyla tanınmış yiğit
ONURHAN : Onurlu hükümdar
ORÇUN : Ardıl, halef, oğul.
ORHAN : Şehrin hakimi
ORHUN : Orta Asya Türklerinde eski yazı türü.
ORKAN : Hükümdar soyundan gelen.
ORKUN : Çoban beyi.
ORKUT : Kutsal şehir.
ORTAÇ : Tepe - Mirasçı - Veliaht
ORTUN : Ortanca kardeş
OSMAN : Bir tür kuş - Osmanlı'nın kurucusu
ORTUNÇ : Ateş renginde tunç
OYTUN : Beğenilen güzel yer, kutsal.
OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair.
OZGAN : Öne geçen, kazanan
OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair
 
ÖCAL : Öcünü, intikamını al
ÖDÜL : Bir başarı ya da iyilik karşılığında verilen armağan
ÖĞDAY : Çok akıllı
ÖĞÜN : Yücel, gurur duy - Zaman, vakit - Kez, defa Önde, ileride
ÖĞÜNÇ : Övünülecek şey
ÖĞÜT : Nasihat
ÖKER : Akıllı
ÖKMEN : Akıllı, zeki
ÖKTEM : Güçlü, onurlu
ÖKTEN : Akıllı, bilgili
ÖMER : Yaşayış, hayat - ıkinci Halife
ÖMÜR : Yaşayış, hayat
ÖNAL : Her işte lider olan.
ÖNAY : Ayın ilk günlerindeki durumu, hilal
ÖNDER : Bir topluluğa başkanlık eden - Önde giden, yol gösteren
ÖNEL : Bir şeyin tamamlanması için verilen süre, vade
ÖNER : Başta gelen - Yön - Sıra
ÖRSAN : Örs gibi sağlam adı olan
ÖRSEL : Örs gibi sağlam el
ÖVÜL : Kendini beğendir, övgü kazan
ÖYMEN : Evcimen, evine bağlı
ÖZAL : Özü kırmızı
ÖZALP : Özünde yiğit olan
ÖZAY : Özü ay gibi parıltılı olan.
ÖZCAN : Candan, samimi
ÖZDEMıR : Özü demir gibi sağlam olan
ÖZDEN : Soyca temiz - Özvarlıkla ilgili - Suların geçtiği yer
ÖZEN : Bir işin iyi olması için gösterilen çaba - En içeride olan - Dere, ırmak
ÖZER: Yiğit, doğru kişi
ÖZGÜN : Benzerlerinden ayrı - Kendine özgü.
ÖZGÜR : Hür - Bağımsız
ÖZHAN : Hükümdar soyundan gelen
ÖZKAN : Özü, kanı temiz
ÖZMEN : Özü iyi, sağlam olan
ÖZTAN : Tan yeri gibi aydınlık


PAMıRA: Orta Asya'da bir yayla
PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi
PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın; Güzel ol, güzel görünüşlü ol
PELıN: Acı ve güzel kokulu bir bitki
PELıNSU: Pelin+Su, hem pelin hem su anlamında
PERÇEM: Kahkül
PERı: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse
PERRAN: Uçan, uçucu
PERVıN: Ülker yıldızı
PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları
PEYDA: Belli, açık, ortaya çıkmak, oluşmak
PINAR: Büyük su kaynağı
PIRILTI: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık

PAKEL : Sezgi, anlayış, dikkat
PAKER : Sert, çatık kaşlı veya Aslan
PAKSOY : Allah'ın kulu
PAMıR : Herşeye gücü yeten
PARS : Becerikli,atılgan
PAYDAŞ : Dünya,varlık
PAYıDAR : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
PEKAY : Çok aydınlık, ay gibi ışıklı.
PEKCAN : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
PEKEL : Sağlam, güçlü el.
PEKER : Güçlü yiğit, çok sağlam.
PEKıN : Doğruluğu kesinlikle bilinen.
PERKER : Güçlü ve yiğit kişi.
PERTEV : Dürüst,güvenilir
PEYAM : Mutlu,sevinçli gün
PEYKAN : Beyaz taç,gelin tacı
PEYMAN : Aydınlık gece
POLAT : Din uğruna çalışan
POYRAZ : Yüce,ulu
POZAN : Candan,cana yakın


RABıA: Dördüncü.
RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı.
RANA: ıyi, güzel, yumuşak, hoş
RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe
REBıA: Bahar.
RENAN: Çok ses çıkaran, çınlayan
RENGıN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel
REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden. Ruh,can.
REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen
REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu
RıMA: Dişi ceylan yavrusu
ROSA: Gül rengi,pembe kırmızı arası bir renk.
RUHAN: Güzel kokulu
RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz
RUHŞEN: Neşeli,canlı.
RUHUGÜL: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan.
RUKıYE: Büyü,sihir.
RÜÇHAN: Üstünlük
RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut.

RAFET : Sert, çatık kaşlı veya Aslan
RAUF : Dünya,varlık
RAMAZAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
RAMıM : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
RAMıM : Çok övülmüş,methedilmiş
RABSıN : Beyaz ay,dolunay
RAUF : Mutlu,sevinçli gün
RECEP : Beyaz taç,gelin tacı
REFıK : Din uğruna çalışan
REHA : Candan,cana yakın
REKıN : Gururlu, ağırbaşlı.
RENAN : Kızıl kan
RIDVAN : Aslan gibi cesur,savaşçı beyi
RIZA : Yiğit,hükümdar
RUHı : Tek yiğit,prens
RÜÇHAN : Orta Asya'da Tanrı dağı,bir Türk boyu
RÜSTEM : Kızıl,al renkli Tuğ
RÜŞTÜ : Armağan,hediye


SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam
SABAH: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler
SAHRA: Kır,ova,çöl
SALıHA: Yararlı,iyi,elverişli.
SANAL: Sanlı ol, ünlen
SANEM: Çok güzel kadın; Put
SARA: Halis, saf, katkısız
SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; ıhtiyaç, susuzluk
SARGIN: Albenili, çekici, büyüleyici,yıldızı şirin, hoşa giden, sevimli, güzel
SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma
SAYGIN: Sayılan, sevilen
SAYIL: Her zaman saygı gör
SEBLA: Uzun kirpikli göz
SEÇıL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen
SEÇKıN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit
SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı
SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert bir madde; Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş
SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak
SEGAH: Doğu müziğinin makamlarından
SEHER: Tan ağartısı
SEL: Taşkın su
SELDA: Bir söğüt cinsi
SELEN: Haber, müjde
SELıN: Gür akan su
SELıNTı: Ufak sel
SELıS: Akıcı söz
SELMA: Barış içinde,huzur,erinç.
SELMıN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan
SELVA: Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer ırmakları gibi ekvator bölgesinde büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad.
SELVı: ınce uzun ağaç
SEMA: Gökyüzü; Göç
SEMANUR: Nurlu gökyüzü
SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik.
SEMıN: Değerli, pahalı; Semizlik
SEMıRAMıS: Babil'in Asma Bahçeleri'ni kurduran Asur kraliçesi
SEMRA: Esmer kadın.
SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı; Yücelik, yükseklik; Aydınlık; Bir ot adi
SENAHAN: Metheden, alkışlayan, öven
SENAR: Yar, aşık, seven insan
SENAY: Ay gibi güzelsin.
SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel
SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç
SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı
SERAY: Ay gibi güzel
SEREN: Gemi direği
SERMA: Kış soğuğu
SERPıL: Gelişmek,büyümek.
SERPıN: Yağmur
SERRA: Rahatlık,kolaylık
SERTAP (SERTAB): ınatçı anlamında
SEVAL: Severek al anlamında
SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek
SEVDEM: Sevginin en son demi
SEVEN: Bir başkasına sevgi duyan
SEVGı: ınsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
SEVGÜL: Gül gibi sevilen.
SEVıL: Her zaman sevilen biri ol
SEVıM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik
SEVıNÇ: ıstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku
SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen.
SEYLAN: Sel, akma, akış
SEYYAL: Akıcı, akışkan
SEZEN: Hisseden, sezgili
SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
SEZGı: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği
SEZıN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı.
SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak; Doğup büyüdüğü ve özlediği yer; Bahşiş, hediye; Bağ
SıBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası (Fransızca "si belle": öylesine güzel anlamında)
SıM: Gümüş gibi parlak ve beyaz
SıMA: Yüz, çehre
SıMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler
SıMıRNA: ızmir'in eski adı. Aynı zamanda Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı.
SıNEM: Yüreğim, çok sevdiğim
SıTARE: Yıldız
SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen
SONGÜZ: Kasım ayının halk arasındaki adı
SONYAZ: Sonbahar
SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı
SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi
SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği.
SURPERı: Peri güzeli.
SUZAN: Yakan,yakıcı.
SÜHEYLA: Yumuşak ve iyi huylu,mütevazı kadın.
SÜNDÜS: Ham ipek,ipekli.
SÜSEN: Nisan-Haziran dönemlerinde açan güzel kokulu bir çiçek
 
SABRı : Sabırla ilgili
SACıT : Secde eden
SADRı : Göğüsle ilgili
SAıT : Mübarek, kutlu - Sevap kazanmış
SAıM : Oruçlu
SAKIP : Delen, delik açan - Çok parlak
SALıH : Elverişli, yararlı - Dinin emirlerine uyan
SALıM : Sağlam - Kusursuz, eksiksiz
SAMET : Çok yüksek, çok ulu - Hiç kimseye ihtiyacı olmayan
SAMı : Dinleyen, duyan - Yüksek, yüce
SAMıH : Cömert, eli açık
SAMıM : Bir şeyin merkezi, içi
SANBERK : Gücüyle tanınmış.
SANCAR : Kısa kama - Saplar, batırır
SANER : Ünlü tanınmış.
SARGIN : Candan, içten
SARP : Çetin, sert
SARPER : Zoru başaran kişi.
SAVAŞ : Uğraşma,mücadele,kavga - Silahlı mücadele, harp
SEÇKıN : Niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, elit.
SEDAT : Doğru, haklı
SELCAN : Coşkun, taşkın
SELÇUK : Güzel konuşan - Türk hükümdarı
SELıM : Sağlam, doğru, kusursuz - Temiz, içten
SEMıH : Cömert, eli açık
SEMıN : Çok değerli.
SERCAN : Sevgili, sevilen
SERDAR : Başkumandan, başbuğ
SERGEN : Raf, vitrin - Tepelerdeki düzlük - Yorgun
SERHAN : Kurt, canavar - Şarkıcıların başı
SERHAT : Sınır - ıki devlet arasındaki sınır
SERKAN : Soylu kan, başkan
SERKUT : Mutlu, talihli
SERMET : Ebediyet, sonsuzluk
SERTAÇ : Çok sevilen, sayılan
SERTUĞ : Baş tacı edilen.
SERVER : Başkan, reis
SEZAı : Uygun, yaraşan
SEZER : Duyar, hisseder
SEZGıN : Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı
SITKI : ıç temizliğiyle, doğrulukla ilgili
SıMAVı : Yüzle, çehreyle ilgili
SıNAN : Mızrak, süngü gibi silahların sivri ucu
SÖMER : Katışıksız güçlü
SONER : Son doğan yiğit
SONGUR : Şahin - Ağır, hantal
SOYSAL : Uygar
SÖKMEN : Yiğitlere veilen san
SUAVı : Değişmeyen - Kanıtlanmış
SUNAR: Sunan, takdim eden
SÜHEYL : Kutlu, uğurlu
SÜLEYMAN : Saflık, temizlik
SÜMER : Mübarek, kutlu - Sevap kazanmış



Şafak: Gündoğumundan önceki aydınlık.
Şahane: Tam anlamıyla güzel.
Şahika: Zirve, doruk.
Şanal: Ünlen, ünün yayılsın.
Şansal: Ünün yayılsın.
Şayeste: Uygun, layık.
Şaylan: Övünen, gururlu, neşeli.
Şaziye: Sevinç, gönül ferahlığı.
Şebnem: Su damlacığı, çiy.
Şefika: Acıyan, esirgeyen.
Şehnaz: Çok nazlı, Türk müziğinde bir makam.
Şehrazat: Özgür.
Şehriban: Şehrin ileri geleni.
Şelale: Çağlayanın büyüğü.
Şenay: Ayın parlaklığı, güzelliği.
Şengül: Güleryüzlü.
Şeniz: Mutlu, sevindiren iz, hatıra.
Şennur: Neşeli, nurlu.
Şenol: Şen, mutlu ol.
Şeref: Büyüklük, ululuk.

ŞAHAN : Padişahlar, hükümdarlar, tahtlar.
ŞAYAN : Yakışır, yaraşır. Uygun
ŞAFAK : Güneş doğmadan önce ufukta beliren aydınlık
ŞAHıN : Büyük, yırtıcı kuş
ŞANSAL : Niteliklerinle ünlen, tanın
ŞANVER : ıyi niteliklerin bilinsin, duyulsun
ŞEHZADE : Hükümdar oğlu
ŞENEL : Neşelen, mutlu ol
ŞENER : Mutlu, neşeli
ŞENOL : Her zaman neşeli, mutlu ol
ŞENSOY : Neşeli, mutlu soydan gelen
ŞEREF : ıyi ahlak ve fazilet sonucu oluşan manevi yücelik - ıyi ün
ŞERıF : Şerefli, kutsal - Soylu, temiz
ŞEVKET : Büyüklük, heybet
ŞÜKRÜ : Şükürle, minnettarlıkla ilgili

 
TAÇNUR : Mutluluk
TAHıRE : Gündoğusundan esen rüzgar
TAıBE : Tövbe eden, pişmanlık duyan
TALHA : Güzellik
TALıA : Güzel, şirin
TALıHA : Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya
kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek
TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü
TANAY : Secde eden
TANSELı : Şafak vakti gelen sel
TANSU : Göğüsle ilgili
TANYEL : Katıksız, arı - Seçilmiş
TANYELı : Tan vakti esen rüzgar
TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
TAYYıBE : 1.ıyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz
TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden
TENDÜ : Öz, asıl
TENNUR : Yüksek, ulu
TıJEN : Taç, taçlar
TıLBE : Put - Güzel kadın
TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat
TUĞÇE : Küçük tuğ
TULÜ : Doğuş, doğma (güneş için) anlamında
TÜLAY : Ayın ince ışığı
TÜLıN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası
TÜNAY : Gece ve ay
TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız
TÜRKÜ : Yankı, ses
TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız



TAHA : Kuran'da bir sure adı.
TALAY : Gereğinden çok.
TALıP : Arayan, isteyen - Alıcı müşteri
TAMAY : Dolunay
TAMER : Nitelikli, sayılan kişi
TAN : Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, şafak zamanı
TANAY : Şafaktaki ay.
TANBERK : Şafak çizgisi - Parlayan şimşek
TANER : Şafak gibi aydınlık yiğit
TANJU : Çinlilerin Türk hükümdarlarına verdiği ad
TANKUT : Kutlu, uğurlu sabah
TANSEL : Şafak seli, ışık seli
TARCAN : Ayrıcalıklı dost.
TARHAN : Oğuzlarda demirci ustası - Tüccarlar - Han ve komutan ünvanı
TARIK : Sabah yıldızı, Zühre, Venüs
TARKAN : ıslam'dan önce Türklerin kullandığı vekil, vezir gibi san
TAŞKIN : Coşmuş, taşmış halde bulunan - Akarsuların taşması
TAYFUN : Okyanuslarda görülen fırtına
TAYFUR : Küçük bir kuş türü
TAYGÜN : Çocuk, torun
TAYKUT : Kutlu, uğurlu çocuk.
TAYLAN : Yakışıklı ve sırım gibi genç.
TAYLAN : Yakışıklı ve sırım gibi genç.
TEKAY : Eşi benzeri görülmemiş
TEKCAN : Değerli, eşsiz
TEKıN : Tek, eşsiz - Uyanık, tetikte
TERCAN : Genç, delikanlı - Kırmızı buğday
TEOMAN : Hun ımparatoru Mete'nin babası
TEVFıK : Uygun düşme, uyma - Başarma - Allah'ın yardımına ulaşma
TEZCAN : Telaşlı, heyecanlı
TıMUÇıN : Moğol ımparatoru Cengiz - Katı, sağlam demir
TıMUR : Demir - Türk-Moğol ımparatoru
TOLAY : 1.Cemaat. 2.Topluluk.
TOLGA : Savaşçıların giydikleri demir başlık
TOPRAK : Yer kabuğunun yüzey bölümü
TOYGAR : Tarlakuşu, turgay
TUFAN : Nuh Peygamber zamanındaki güçlü yağmur
TUGAY : ıki alaydan oluşan askeri birlik
TUĞRUL : Ak doğan - Selçuklu'nun kurucusu
TUNA : Çok bol - Yavru - Görkemli, gösterişli - Bir akarsu
TUNCAY : Tunç renkli ay
TUNCER : Tunç gibi kuvvetli
TUNÇ : Bakır, çinko, kalay karışımı
TURAN : Türklerin en eski yurtlarına verilen ad
TURGAY : Boz renkli, tarlalarda bulunan bir tür serçe
TURGUT : Oturulacak yer, konut
TURHAN : Soylu, seçkin
TÜRKER : Yiğit Türk


UBEYDE : Tanrının kölesi
UĞURGÜL : Uğurlu gül
UHDE : Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev.
ULYA : En yüce, en ulu, yüksek
UMAY : Devlet kuşu
UMUR : Görgü, deneyim
UZEL : Usta, becerikli

UÇAR : Sezgi, anlayış, dikkat
UFUK : Herşeye gücü yeten
UĞUR : Becerikli,atılgan
UĞURALP : Dünya,varlık
UĞURCAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
ULAÇ : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
ULAŞ : Çok övülmüş,methedilmiş
ULUÇ : Beyaz ay,dolunay
ULUĞ : Yüce ve saygın kişi.
UMUR : 1.Aldırış etme. 2.Tecrübesi çok olan, deneyimli.
UMUT : Beyaz taç,gelin tacı
URAL : Aydınlık gece
UTKAN : Din uğruna çalışan
UTKU : Yüce,ulu
UYGUR : Şanı şerefi en yüksek olan
UZAY : Kızıl kan


ÜLKÜ : Amaç, ideal
ÜMRAN : 1.Bayındırlık. 2.Uygarlık, medeniyet. 3.ılerleme, mutluluk, refah
ÜNZıLE : Gönderilmiş
ÜZGÜ : Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet.

ÜLKER : Boğa burcunda yedi yıldızdan biri
ÜLGEN : Yüce, ulu - ıyilik tanrısı
ÜMıTCAN : Umutlu, hayırlı dost.
ÜMıT : Umut
Ünal : Adın duyulsun, tanın
ÜNALP : Tanınmış, ünlü yiğit
ÜNKAN : Tanınmış soydan gelen
ÜNER : Tanınmış, ünlü
ÜNAY : Ay gibi güzel ve şöhretli.


VAHıBE : Hibe eden, bağışlayan.
VAHıDE : Tek yalnızca bir tane.
VARıDE : Gelen, erişen - Söylenti
VEDıA : Korunması için bırakılan emanet
VERDA : Gül.
VıLDAN : Yeni doğmuş çocuklar
VıRA : Durmadan, aralıksız, sürekli.

VAROL : Sağlıklı, uzun yaşa
VASFı : Nitelikle ilgili
VEDAT : Sevgi, dostluk
VEFA : Sözünde durma, dostluğunu sürdürme
VELıT : Yeni doğmuş çocuk
VOLKAN : Yanardağ
VURAL : Vurarak al


YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları.
YAPRAK : Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm
YAREN : Dost, arkadaş
YASEMıN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki
YAŞAM : Hayat
YELDA : 1.Uzun. 2.Yılın en uzun gecesi
YELıZ : Ferah yer, aydınlık, havadar
YEŞıM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş
YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.
YONCA : Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı
YUDUM : Bir içimlik sıvı
YÜKSEL : Başarı kazan, yücel
YUDUM : Bir içimlik sıvı

YAĞIZ : 1.Esmer 2.Doru. 3.Yiğit.
YAĞIN : Yağmur - Yiğit
YAHYA : Zekeriya'nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında
YAKUT : Parlak kırmızı, değerli taş
YAKUP : Erkek keklik - Takip eden, izleyen
YALÇIN : Sarp - Düz, kaygan - Parlak
YALMAN : Kılıç, kama gibi şeylerin ucu - Sarp, dik
YAMAN : 1.Gücü ve becerisi alışılmışın üzerinde olan.2.Korkulan.
YASıN : Kur'an'ın 36.Suresi
YAŞAR : Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konan bir ad
YAVUZ : ıyi, güzel - Mert, cesur
YEKTA : Tek, eşsiz
YENER : Üstün gelen, kazanan
YILDIRAY : Parlak, ışık veren ay
YILDIRIM : Buluttan yere elektrik boşalması
YILMAZ : Bıkmayan, azimli
YıĞıT : Güçlü, yürekli, kahraman, alp.
YUSUF : Yakup Peygamberin oğlu
YÜCEL : Yüksel, yüce hale gel


ZEHRE : Çiçek.
ZELıHA : Züleyha, su perisi
ZENNAN : Kadınlar
ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı
ZEREN : Anlayışlı, kavrayışlı.
ZERıN : Altından ya da altına benzer olan.
ZERRıN : Altından yapılmış.
ZEYNEP : Süs, bezek.
ZıNNUR : Nurlu, ışıklı
ZıŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale
ZUHAL : Satürn gezegeninin adı.
ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su.
ZÜBEYDE : Öz, asıl
ZÜHRE : Çoban yıldızı, venüs.
ZÜLAL : Saf, temiz, hafif tatlı su.
ZÜLEYHA : Su perisi - Hz.Yusuf'un karısı
ZÜMRA : Akıllı, çabuk kavrayan kadın.
ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı



ZAFER : Amaca ulaşma, başarı - Düşmanı yenme
ZAHıT : Parlak yıldız
ZAHıR : Zekeriya'nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında
ZEKAı : Zeka ile ilgili
ZEKERıYA : Erkek - Bir peygamber
ZEKı : Çabuk anlayan, kavrayan
ZEYNEL : Zenelabidin'in kısaltılmışı
ZıHNı : Akılla ilgili
ZıYA : Aydınlık, nur



Asude Rahat, huzur içinde olan

DORA: Doruk, zirve

BARTU : En eski Türk hanlarından biri


YAREN : Dost, arkadaş


 
JALE: Çiğ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları
JALENUR: Parlayan,ışıldayan çiğ.
JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez ismi)
JANSELı : Güneşin Doğduğu Yer (Çerkez ısmi)
JASMıN: Yasemin
JEYAN: Kızan, kükreyen
JıNSAL: Çağ, yaş, dönem
JÜLıDE: Dağınık,karmakarışık

JARıN : Yakınmak, haykırmak.
JENıN : Vurmak, titreşmek.
JERFı : Derinlik
JıYAN : Kızgın, hışımlı


KAAN : 1.Hükümdar.2.Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
KADEM : Uğur - Ayak adımı - Yarım arşın
KADıR : Kuvvetli, güç sahibi - Değer, onur, şeref
KADRı : Değer, kıymetle ilgili
KAĞAN : Kaan, hükümdar
KAHRAMAN : Yiğit, cesur - Bir olayın baş kişisi
KAMER : Ay - Sadık hizmetli
KAMURAN : Arzusuna erişmiş
KANDEMıR : Güçlü soydan gelen
KANER : Yiğit soydan gelen.
KARABEY : Esmer, rengi karaya çalan Bey
KARACAN : Esmer - Küçük ağaçcık
KARAHAN : 1.Tarihte bazı hanlara verilen ad.2. Anadolu'da bir devlet.
KARATAY : Anadolu Selçuklu devlet adamı.
KARAN : Kahraman, yürekli - Karanlık
KARANALP : Esmer, karayağız, yiğit
KARTAL : Çok güçlü, iri yırtıcı kuş
KARTAY : Yaşlı, pir
KAYA : Büyük, sert taş kütlesi
KAYAHAN : Güçlü, sert hükümdar
KAYHAN : Güçlü hükümdar
KEMAL : Olgunluk - En yüksek değer - Erdem
KENAN : Hz.Yakup'un ülkesi. Cennet, Filistin
KEREM : Soyluluk - Cömertlik, bağış
KEREMŞAH : Asil, soylu şah, hükümdar
KERıM : Cömert - Ulu, büyük
KILIÇ : Sivri uçlu,keskin, çelikten silah
KILIÇALP : Kılıç gibi keskin, yiğit
KILIÇHAN : Kılıç gibi keskin, güçlü yiğit
KIRCA : Dolu - Ufak taneli kar - Borayla gelen yağmur
KIRDAR : Ölçülü davranış
KIRHAN : Kırçıl han
KIVANÇ : Övünç, iftihar
KORAL : Sınır muhafızı
KORALP : Yiğit sınır muhafızı
KOLÇAK : Yiğit, mert, koçak
KORAY : Kor renkli ay.
KORCAN : Ateşli, canlı
KORÇAK : Heykel
KOREL : Kor gibi etkili, yakıcı kişi
KORHAN : Kor gibi kızgın hükümdar.
KORKUT : Büyük dolu tanesi - Hayali yaratık
KORTAN : Kor renkli tanyeri - Yalçın kaya - Pelikan
KÖKER : Köklü soydan gelen
KÖKSAL : Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin
KUBAT : Kaba, şişman
KUBıLAY : Ünlü Moğol hükümdarı
KUDRET : Güç, kuvvet - Allah'ın gücü - Zenginlik - Yetenek
KUNTAY : Ay gibi sağlam, güçlü
KUNTER : Sağlam, kuvvetli
KUTAY : Uğurlu ay.
KURTBEY : Kurt gibi atılgan, güçlü
KUTAN : Dua, yalvarma - Saka kuşu
KUTAY : Uğurlu ay
KUTBAY : Uğurlu kişi
KUTER : Kutlu uğurlu kişi.
KUTHAN : Kutlu hükümdar
KUTLAY : Kutlu, uğurlu ay
KUTLU : Uğurlu, kutsal
KÜRŞAT : Göktürk prensi


LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan
LALE: Çan biçiminde bir çiçek
LALEHAN: Lalelerin sultanı.
LALEZAR: Lale yetiştirilen yer,lale bahçesi.
LAMıA: Parlayan, parlak.
LATıFE: Yumuşak,hoş,güzel,nazik. Güldüren güzel söz,şaka.
LEMA: Parıltı,parlayış.
LEMAN: Parlama,parıltı.
LEMıS: Dokunma,elleme.
LERZAN: Titreyen,titrek
LEYAN: Parlayan,parlayıcı. Konfor. Lüks hayat.
LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın; Çok karanlık gecede görülen ışık.
LEYLıFER: Gece ışığı
LıLA: Açık eflatun
LıNET: Sürgün.

LAÇıN : Bir cins şahin - Sarp, yalçın
LAMı : Sert, çatık kaşlı veya Aslan
LATıF : Allah'ın kulu
LEMA : Herşeye gücü yeten
LEMı : Becerikli,atılgan
LEVENT : Dünya,varlık
LOKMAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
LÜTFı : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan


MAHıRE: Hünerli,becerikli.
MAHPERı: Güzeller güzeli.
MAıDE: Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet
MANOLYA: Bir süs bitkisi
MARAL: Dişi geyik
MAVıSU: Deniz
MAYIS: Bir bahar ayı
MEBRUKE: Kutlu kadın ("mübarek kelimesinin dişisi")
MEDıHA: Övülen,beğenilen,sevilen kadın.
MEHıR: Ay parçası
MEHPARE: Ay parçası gibi güzel.
MEHTAP: Ay ışığı,dolunay.
MEHVEŞ: Ay gibi güzel kadın
MELDA: ınce ve taze bedenli
MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi)
MELıHA: Güzel,şirin,sevimli.
MELıKE: Kadın hükümdar,padişah eşi.
MELıS: Bal, bal arısı
MELıSA: Oğul otu
MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel
MENEKŞE: Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek
MERAL: Dişi geyik,ceylan.
MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü
MERıÇ: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak
MERıH: Mars gezegeni
MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı
MERYEM: ısa peygamberin annesinin adı
MERZE: Mercan.
MEYYAL: Meyleden,aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik.
MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler.
MıHRıBAN: Dost,sevgili,yarendeş. ıyi yürekli,güler yüzlü.
MıHRıCAN: Dost,sevgili. Sonbahar.
MıHRıGÜL: Güler yüzlü,dost,sevecen,güzel.
MıHRıNAZ: Çok nazlı.
MıHRıNUR: Güldüğünde ışıklar saçan.
MıMOZA: Bir süs bitkisi
MıNA: Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi.
MıNE: ınce ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası; Şişe, cam, billur sırça
MıRAY: Yılın ilk aylarında doğan
MıRCAN: Güneş gibi aydınlık.
MÜGE: ınci çiçeği
MÜJDE: Sevindirici haber; ıyi haber getirene verilen bağış
MÜJGAN: Kirpikler


MACıT : Şan, şeref sahibi - ıyi ahlaklı
MAHıR : Becerikli, hünerli
MAHMUT : Övülmeye değer, hamdolunmuş
MANÇO : Manda yavrusu
MANSUR : Yardım edilmiş - Allah'ın yardımıyla galip gelmiş
MAZHAR : Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer - Onurlanma
MECıT : Çok ulu, yüce
MECNUN : Cin çarpmış - Delice seven
MEHMET : Muhammed isminin Türkçe'de söylenişi
MELıH : Güzel, şirin, sevimli.
MEMDUH : Övülmüş
MENDERES : Bir akarsu yatağının az eğimli ovalarda çizdiği kıvrım
MENGÜ : Ölümsüz, ebedi
MENSUR : Saçılmış, dağılmış - Ölçüsüz, uyaksız söz
MERıÇ : Balkan yarımadasında bir akarsu
MERıH : Bir gezegen
MERT : 1.Yiğit. 2.Sözünün eri, güvenilir kimse.
MESUT : Mutlu, bahtiyar
METE : Büyük Hun imparatoru.
METıN : Metanetli, sağlam - Özü, sözü doğru
MıTHAT : Övme
MıRKELAM : Güzel, nazik konuşan
MıRZA : Hükümdar soyundan gelen
MUHAMMED : Yüce Peygamberimizin ismi - Tekrar tekrar övülmüş - Güzel huylu
MURAT : 1.ıstek. 2.Amaç.
MURATHAN : Arzulu hükümdar
MÜJDAT : Müjdeler, sevinçli haberler
MÜŞFıK : Şefkatli, merhametli
 
rica ederim siz annelere yardımcı olabiliyorsam ne mutlu inş sağlıkla dünyaya gelir

bu açtığm konu sabitense olur mu
 
X