Konunu sürekli takip ediyorum. İçten içe iyi olduğunu bilmek istiyorum sanırım. Neden böyle hissettiğimi de anlamadım, sonuçta ne tanışıklığımız ne de forum üstünden bile yazışmamız yok.
Anne değilim anlamam bunları diye düşünüp yorum yapmak istemedim. Şimdi farkediyorum ki seninki lohusa depresyonu değil, senin hayat görüşün ve değişikliklere adapte olma zorluğundan dolayı gelen bir depresyonun var.
Bir örnek vericem tabi ki çocuk üzerine değil, senin papağanların varmış bu örneği de anlarsın diye düşünüyorum.
Ve başlıyorum anlatmaya; kuş fobisi olan bir adama, birinin kuşunu bırakmasıyla başlıyor hikaye. Zorunluluktan alıyor kuşu çünkü dışarı bıraksa ölecek, gönlü el vermiyor ölmesine. Ama kuştan da çok korkuyor. Aylarca kuşa dokunmadan onu besliyor ve bakımını yapıyor. Kuş hasta olduğunda da can hıraş kliniğe getiriyor. Adamla böyle tanışmıştım. Bu tedavi süresince kahroldu üzüntüsünden; ben bakamadım, ben ondan korkuyorum diye strese girdi, üzüldü diye düşünerek. Kuşu iyileştirdik ve kuşa ilk kez ben eline koyduğumda dokundu. Hep dokunamam, yapamam, heyecanlanır atarım kuşu elimden diyordu. Kuş benim elimdeyken bile defalarca vazgeçti, yok geri koy ben yapamıcam, hazır değilim, zarar vericem ona eminim diyordu. Ama artık dönüşü yok belli ki birlikte yaşayacaksınız, derin nefes al avcunu kapat dediğimde kapatacaksın bu kadar dedim. Kuş avcundayken gözlerindeki ışıltıyı unutmuyorum hiç. İlk cümlesi ne kadar yumuşaak olmuştu :) şu an sorunsuz yaşıyorlar hatta tırnaklarını bile kendi kesiyor artık, gelmiyorlar kliniğe
Peki ben niye anlattım bunu? Çünkü hayatta sevmediğin ve zorunda olduğun bir durumdasın. Bunu bebeğinin varlığından nefret ederek devam ettirebilirsin ya da ona şans verirsin. Şu an senin bebeğinin adamın kuşundan bir farkı yok. Kendini bu bebekle kaldım hayatım boyunca diye depresyona sokmak bir seçenekken, olumlu bakıp canından bir parçayla hayatını paylaşmak ve mutlu olmak da bir seçenek. Kendini inanılmaz bir şartlandırmaya sokmuşsun ve dibe çekiyorsun.
Tanımadığım biri gülümseyerek günaydın dese bende gülümsüyorum istemsiz. Gülmek bulaşıcıdır aslında. Ama sana gülen bebeği görüp gülümseyip mutlu olmuyorsan kendini şartlamandan, bebeğe önyargından dolayı.
İnsanız biz. Bu dünyada bu kadar çok yayılmamızın sebebi her koşula adapte olabilmemiz! İnsanlar değişir, hafızalarını kaybedip yeni kimlik edinmezler. Sen anne olmadan önceki sen değilsin bu doğru ama depresyon sebebi değil.
Ben çocukluğumdaki ben değilim, lisedeki ben değilim, bekar halimdeki ben bile değilim. Yaşadıkça, aldığım her nefeste pişmanlık mı yaşamalıyım? Hayır. Her seferinde daha da geliştim yeni bir şey öğrendim diye düşünüyorum.
Lütfen başka bir doktora git ve ilaç tedavisine ek olarak psikolojik destek al. İlaçtan daha etkili olacağını düşünüyorum senin için. Düşünce yapısı değişmeden duyguların değişmesi çok zordur. Küçük bir jelibonla mutlu olan insanlar varken, bu pırlanta çok küçük diye ağlayan insanlar da var dünyada. Tek nedeni de düşünceleri.
Umarım bir an önce mutlu bir aile olursunuz.