- 22 Aralık 2006
- 1.977
- 6
- Konu Sahibi kalemkitap2
- #1
Ne kadar snob bulursanız bulun, son zamanlarda eğilim çok dilli çocuk yetiştirmek. Aileler ve özellikle anneler bu yola baş koymuş durumda. Hamileyken çocuğuyla İngilizce konuşmaya başlayan bile var. Yeter ki İngilizce öğrensin. Annesi veya babası yabancı olup evde doğal bir ortamda iki dili birden duyan çocuklardan söz etmiyoruz. Anne de baba da Türk; ama çocuklarına daha doğar doğmaz başka bir dil öğretmek için rolleri paylaşıyorlar. Biri çocukla İngilizce, diğeri Türkçe konuşuyor. Peki bir insanın çocuğuyla başka bir dilde iletişim kurması zor değil mi?
Çevrelerinden, aile büyüklerinden, arkadaşlarından hiç mi eleştiri almıyorlar? Çocuklar hiç mi bunalmıyor? Bu şekilde yabancı dil öğrenmek sonuç verebilir mi? Anne babalara sorarsanız, bunların hiçbiri abartılacak sorunlar değil. Yabancı dil eğitimi ve pedagoji uzmanlarından bazıları bu yöntem konusunda kuşkucu. Yabancı dilin çok erken yaşta öğrenilebileceğini kabul ediyorlar ama böyle bir eğitimin yapay ve zorlama bir ortam yarattığını öne sürüyorlar. Ama aileler zor olsa da bu yöntemin doğruluğuna inanıyor. Hepsinin birleştiği nokta yabancı dili, özellikle de İngilizce’yi ne kadar erken öğrenirse o kadar iyi olduğu.
Ben daha hamileyken biliyordum ki iki dil konuşan bir çocuğum olacaktı
Daha hamileyken biliyordum ki, iki dil konuşan bir çocuğum olacaktı. Bir yaşından itibaren ben hep İngilizce konuştum. Ama mesela Kanyon gibi bir yere girip tuvalette İngilizce konuşunca insanlar sempatiyle bakmıyor. Bu durumlarda bazen kısık sesle konuştum. Çok kalabalıksa Türkçe konuşmayı tercih ettim.
Ali’nin seyrettiği bütün filmler, kitaplar İngilizce idi. 2.5 yaşında bir Amerikalı ve İngiliz öğretmenin çalıştığı anaokuluna başladı. Burada hep İngilizce duyduğu için kulak alışkanlığı edindi. Sonra gittiği uluslararası okulda Avustralyalı ve Hollandalı hocalardan ders aldı. Oğlumun bütün arkadaşları yabancı olduğu için birbiriyle İngilizce konuşuyordu. Öyle alıştı ki, okuldan gelirken servis şoförüyle bile İngilizce konuşma eğiliminde.
Başta abartmayın, diyen arkadaşlarımız, Ali’nin İngilizce konuştuğunu görünce bize akıl danıştı. Bazı arkadaşlarımızı yeter ki çocuğa verin, o almaya o kadar açık ki diye cesaretlendirdim. Ben şimdi İtalyanca öğrenmeye gidiyordum. Öğrendiklerimi evde Ali’ye tekrarlıyordum. Gördüm ki, benimle aynı paralellikte İtalyanca öğrendi. Keşke iki veya üçüncü dilim de olsa, öğretsem. Şu anda Ali, 4 yaşındaki bir Amerikalı ne kadar İngilizce biliyorsa, o kadar biliyor. ABD’ye gittiğinde oradaki çocuklarla şaka yapacak kadar İngilizce konuşuyor. İngilizce yazmak istiyor ama öğretmemek için frene basıyoruz.
Bir insan İngilizce bilmiyorsa dünyada hareket etme imkanı yok. O çocuğa vereceğiniz her yeni vizyon, yeni kültür, yeni bakış açısı dille olur. İngilizce’yi kendi kendine ilerletecek seviyeye geldikten sonra tabii ki onunla İngilizce konuşmam. Benim anadilim Türkçe, bu eğitim Türkçe’ye saygımızdan hiçbir şey eksiltmez.
Kızım gorki gorki diye ağlıyordu, ne yapacağımı şaşırdım meğer Rusça kaydırak diyormuş
Talya 3 yaşında. Anaokuluna gidiyor. Gazeteci Fatih Türkmenoğlu ile İdil Türkmenoğlu’nun kızı. Babası anlatıyor:
İdil hamile kalır kalmaz karar aldık. Bebeğimizle ben İngilizce, İdil Türkçe konuşacaktı. Ben İngilizce, Fransızca ve biraz da Almanca biliyorum. Eşim de Rusça, Tatarca, İngilizce konuşuyor. Plan, program yaptık. Talya doğar doğmaz uygulamaya başladık. O bebekken bile kucağıma alıp her sabah yarım saat İngilizce kitap okuyordum. Sadece İngilizce televizyon kanallarını açtık. Zaman zaman sokakta, lokantada, mağazada karşılaştığımız garip bakışlara, küçümsemelere, alaycı ifadelere rağmen İngilizce konuşmaktan hiç vazgeçmedim. Bu arada Talya’ya eşimin akrabası İlmira Ahmetova bakmaya başladı. O da onunla sadece Rusça konuştu.
Kızımız 2.5 yaşındayken İngilizce, Rusça ve Türkçe’yi anadili zannederek "Da mama cat geliyor" gibi cümleler kurmaya başladı. Şimdi dördüncü bir dil öğreniyor. Fransızca hocası haftada iki kez geliyor, onunla Fransızca oyun oynuyor, gittiği anaokulunda da Fransızca konuşuluyor. Talya artık İngilizce, Türkçe, Rusça ve Fransızca dışında bir dil duyduğunda "Bu, no" diyor.
Tek sıkıntı Talya’nın biraz geç konuşması oldu. Sonra aynı cümlede üç dilin kelimelerini kullanmaya başladı. Ama şimdi açıldı, Türkçe’yi eksiksiz kullanıyor. Barbi’leriyle Rusça ve İngilizce oynuyor. Her dilin farklı olduğunun farkında. Bu aralar tek sorunu yazma konusunda. Annesi bir gün "B" yazıp "Baba" dedi. Talya itiraz etti, "bu, V" dedi. Çünkü "B" Rusça’da "V" diye okunuyor. Şimdi okuma-yazma konusunda bir uzmanın desteğine ihtiyacımız var.
alıntı