ıradan bir besin yapı taşı maddesi, obezitenin bir numaralı panzehiri olabilir mi? Kıyıda köşede saklanan bu vitaminin faydaları emin olun sizi çok şaşırtacak.
Rutin bir tıp çalışması olarak başlamıştı. İki yıl önce, Minnesota Üniversitesi’nden Dr. Shalamar Sibley, kalori azaltmanın hormonları nasıl etkilediğini inceliyordu. Öğle yemeğindeyken, bir değişkeni daha test etmeye kadar verdi: D vitamini. “Araştırmacılar düşük miktarda D vitamini ve obezite arasındaki ilişkinin izini sürüyorlardı” diye belirtiyor Dr. Sibley: “Ben de kalori almayı kestiğimizde, D vitamini seviyelerimizin kilo vermeyi belirleyip belirmeyeceğini merak ettim.” Yediği bu öğle yemeği kesinlikle büyük bir anın habercisi olmuştu. Çalışmanın başında yeteri kadar D vitamini seviyesine sahip kişilerin D vitamini düşük olanlara göre kilo vermeye daha meyilli olduğu görüldü. (Herkes kalori alımını aynı tutsa bile bu böyleydi.) Öyle ki D vitaminindeki en ufak artış bile deneklerin 200 gram daha kaybetmelerine yarıyordu. Dr. Sibley’nin araştırması, D vitaminin vücudumuzun yağa karşı giriştiği ezeli savaşındaki gizli casuslar olduğunun en son göstergesi oldu.
Kaliforniya Üniversitesi Biyokimya Bölümü’nden Prof. Dr. Anthony Norman, 10 sene önce, D vitamini üzerinde bir araştırma patlaması yaşandığını söylüyor. Örneğin Kanada’nın Quebec bölgesindeki Laval Üniversitesi araştırmaları, bolca D vitamini tüketenlerin bel çevrelerinin az tüketenlere göre daha düşük olduklarını ortaya koydu. Peki, D vitaminin durumu tam olarak ne? Sütten ve güneş ışığından alındığını biliyoruz. (Aslında bu gerçeği yansıtmıyor. Ya da “Doğru ama eksik” diyebiliriz.) ABD’de erkeklerin üçte birinden fazlasında D vitamini eksikliği var. Bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye’de, bu oran yetişkinlerde yazın yüzde 25’ken kışın yüzde 59’a çıkıyor. “The Vitamin D Solution” kitabının yazarı ve Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi Prof. Dr. Michael Holick “D vitamini eksikliği vücuttaki her hücreyi olumsuz etkiliyor. Yağ hücreleriniz de buna dâhil” diyor.
Daha fazla, daha da fazla!
D vitamini üzerinde bu kadar çok araştırma yapılmasının nedeni (malum bizim sayfalarımızda da bolca haberlerini görüyorsunuz) alelade bir vitamin olmayışı. D vitamini vücut süreçlerinde de önemli bir rol oynuyor. “Geçtiğimiz 20 yıl içinde, kalp, pankreas, kaslar, bağışıklık sistemi hücreleri ve beyin dâhil olmak üzere 40 farklı dokuda D vitamini reseptörleri olduğunu keşfettik” diyor Prof. Dr. Norman.
Aslına bakarsanız 1969’da bağırsak hücrelerinde bu reseptörler bulunmuştu. O yüzden D vitaminini, vücudunuzda farklı görevler gören bir mucize olarak düşünün: Kalp hastalıkları mı? Yeteri kadar D vitamini erkeklerin bu düşmanla savaşlarında egzersiz kadar yararlı. Yüksek tansiyon mu? D vitamini, düşürmeye yardım eder. Peki ya diyabete ne demeli? Araştırmalar D vitaminin onunla da korakor savaştığını gösteriyor. Bu listeye şimdi hafıza kaybı, prostat gibi bazı kanser türlerini ve hatta kış aylarının vazgeçilmezi gribi ekleyin. Bu kadar mucizeyi gerçekleştirenin karın bölgenizdeki yağları da eritebileceğinden şüpheniz kalmamıştır herhalde? Özetle D vitaminin faydalarını bilim insanları şöyle sıralıyor…
Daha az yiyeceksiniz ama daha tok hissedeceksiniz.
Eğer yeteri kadar D vitaminine sahipseniz vücudunuz beyninize “Yeter artık, doydum!” mesajını veren leptin hormonundan gönderir. Bu bağlamda az D vitamini daha az leptin ve daha fazla açlık hissi demektir. Avustralya’da yapılan bir araştırmaya göre D vitamini ve kalsiyum (D vitaminiyle ortak çalışıyor) açısından zengin bir kahvaltı eden kişiler önlerindeki 24 saat boyunca iştahlarını köreltebiliyorlar. Dahası Kaliforniya Üniversitesi’nden spor beslenmesi uzmanı Dr. Liz Applegate “D vitamini eksikliği açlık hissi ve aşırı yemeye sebebiyet veren insülin direnciyle de bağlantılı” diyor.
Daha az yağ depolayacaksınız.
Prof. Dr. Holick “Kan dolaşımınızda yeteri kadar D vitamini olduğunda, yağ hücreleri yağ oluşturma ve depolama çalışmalarını yavaşlatır” diyor. Ne var ki D vitamini seviyeleriniz düşük olduğunda paratiroit (PTH) ve kalsitrol hormonlarınızın miktarları yükselir. Tennessee Üniversitesi’nden beslenme uzmanı Dr. Michael Zemel “Bu hormonların yüksek seviyede olması vücudunuzu obur bir organizmaya dönüştürür. Yağları yakmak yerine depolamaya başlarsınız” diyor. Norveçli uzmanların yaptığı bir araştırmaya göre yüksek PTH seviyeleri, bir kişiyi aşırı kilolu yapma riskini yüzde 40 artırıyor.
Daha fazla yağ yakarsınız. (Özelikle de karın bölgesinden.)
D vitamini, vücudunuzun her bölgesinden yağ kaybetmenize yardımcı olsa da özellikle göbek bölgenizdeki yağlardan kurtulmaya birebirdir. Açıklama şöyle: Kalsiyumla birlikte çalışan D vitamini, göbeğinizde yağlanmaya neden olan stres hormonu kortizolu azaltıyor.
Kalbinizi kurtarmış olursunuz.
Dr. Zemel’in çalışmalarından birinde; süt ürünlerinin bolca bulunduğu, yani D vitamini ve kalsiyum zengini bir beslenme düzeninin, aynı kalori değerine sahip farklı diyetlere göre yüzde 70 daha fazla kilo verdirdiği görüldü. Dahası Alman uzmanlara göre yüksek seviyede D vitamini, trigliserit gibi kardiyovasküler riskleri iyileştirerek kilo vermenin faydalarını artırıyor.
D Vitamini Eksikliğiniz Mi Var?
Eğer yandakilerden herhangi biri sizi anlatıyorsa, D vitamini eksikliğiniz var demektir. Emin olmak için doktorunuzdan 25-hidroksivitamin D testi yapmasını isteyin. Değerleriniz milimetre başına 40 nanogramın üstünde olmalı.
Orta yaş ya da daha üzeriyseniz.
Ne kadar yaşlı olursanız, cildiniz için D vitamini üretmek o kadar zor olur. Boston Üniversitesi araştırmasında 30 yaş altındaki kadın ve erkeklerin yüzde 36’sının kış sonunda D vitamini eksikliği çektiği görüldü.
Cildiniz açık renkli.
Cildinizdeki melanin pigmenti, doğal bir güneş kremi gibi hareket eder ve UVB ışınlarını engeller. Cildiniz ne kadar koyuysa, doğal koruma faktörünüz o kadar yüksektir. Cildiniz D vitamini yapmak için bolca güneş ışığı alır. Vücut kitle endeksiniz 30’un üzerinde. Obez olmak D vitamini ihtiyacınızı iki ila beş kat artırır.
Vücut Kitle İndeksinizi (VKİ) hesaplayın.
Bunun dışında spor salonunuzda basit bir yağ yüzdesi ölçüm testi yaptırabilirsiniz.
Güneş alamıyorsunuz.
Prof. Dr. Holick’e göre yaşadığınız bölge ekvatordan uzaklaştıkça doğal D vitamini üretmek için yeterli miktarda gün ışığı alamıyorsunuz demektir. Özellikle de kasım ve mart ayları arasında üretim iyice düşüyor.
170 gram somon balığı : 900IU
Neden sadece dışarı çıkmak yetmiyor?
Gün ışığı cildinize değdiğinde, vücudunuzun D vitamini fabrikası operasyona geçer. Üstelik bu defa gıdayla ya da takviyelerle aldığınızdan iki kat daha uzun süre kan dolaşımınızı turlayacak D vitamini üretir. Maalesef ortada minik bir problem söz konusudur: Cilt kanseri. Zira Prof. Dr. Holick, yeteri kadar D vitamini üretmek için güneş kremi kullanmadan güneşin en tepede olduğu 10:00-15:00 saatleri arasında dışarıda olmanız gerektiğini söylüyor. Ne var ki kanseri bu denklemden çıkarsanız bile vücudunuzun üretebileceği D vitamini miktarı yaşadığınız bölgeye bağlı. Öyle ki ekvatorun kuzeyinde yaşayan insanlarının nisan ayındaki D vitamini üretimi miktarı haziran ayındakinin ancak yüzde 10 ila 20’si. Üstelik güneşli bir kentte yaşamak bile yeteri kadar D vitaminin garantisi olamıyor. Zira hava kirliliği UVB ışınlarını filtreliyor ve yüzden de ışınların çok azı cildinize ulaşabiliyor.
Çeyrek litre tam yağlı süt : 117IU