Öğretmen, denizin ortasında batmak üzere olan bir geminin hikayesini sınıftaki öğrencileriyle paylaşır:
"Gemi denizin ortasında aniden batmaya başlar. Gemide bulunan bir karı koca yaklaşan cankurtaran botunda sadece bir kişilik yer kaldığını görür. O an adam karısını gemide bırakır ve bota atlar.
Batmak üzere gemide kalan kadın eşine bakar ve kocasına son cümlesi şu olur..."
Öğretmen bir an durur ve öğrencilerine, “sizce kadın, kocasına ne demiş olabilir?” diye sorar.
Öğrencilerinin çoğu, “senden nefret ediyorum, nankör herif demiştir" diye cevap verir.
Öğretmen köşede sessizce oturan bir çocuk görür ve aynı soruyu ona da sorar.
Çocuk, “öğretmenim bence kadın kocasına çocuğumuza iyi bak demiştir” diye cevap verir.
Öğretmen şaşırarak çocuğa sorar, “daha önce bu hikayeyi duymuş muydun?” Çocuk kafasını sallar ve “hayır ama annem, babam vefat etmeden önce aynı şeyi söylemişti.” der.
Öğretmen suratında üzgün bir ifadeyle, “cevabın doğru” der.
Gemi batar, adam evine gider ve kız çocuğunu tek başına yetiştirir.
Yıllar sonra çocuk vefat eden babasının günlüğünü bulur.
Meğerse, karı koca gemi seyahatine çıktıklarında kadına ölümcül bir hastalık teşhisi konmuştur. O kritik anda, baba ölmek üzere olan eşi yerine kendini bota atmıştır.
Baba günlüğünde, “seninle denizin dibine beraber batmayı o kadar isterdim ki… Ama çocuğumuz için senin tek başına denize batmanı izlemek zorunda kaldım” yazmıştır.
Öğretmen çocukların hikayeden gereken dersi çıkardıklarını, iyiyle kötüyü ayırmanın arasındaki ince çizginin ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu anladıklarını düşünür.
Sınıf suspus olur.
Her birimizin kendi içindeki derin dünya ile olan temasında olayları anlamlandırma şeklinin farklı olduğunu düşünüyorum. Aynen bu hikayedeki öğrencilerin duygu ve düşüncelerinde olduğu gibi.
Bu durum hepimize özgü olan çok doğal bir tavırdır. Böylesine rengarenk bir yaşam da dar kalıplar yerine geniş bir perspektifle bakıp olayları yorumlayabilmek; insana özgürlük ve mutluluk verir. Yaşamın tüm renklerini kabullenmek, belki de kabullenebilmek gelişim sürecimizin ilk ve en büyük adımıdır diye düşünüyorum.
İnsan başlı başına bir evren.. Ve bu evreni besleyen en önemli güç sevgi..
Seven ve sevilen insan güneşin her iki yüzünü de görebilendir..
Alıntıdır.......