- 3 Aralık 2006
- 3.073
- 132
- 63
Babasızlık öyküsü. MELAHAT ANLATIYOR;
Hayatta olup, yanında olmayan bir baba. Aynı evdesiniz ama varlığınız umrunda değil.
Yaş 7 ilkokul sıraları. Herkesin anne ve babası okulun ilk günü yanında. Benim annem çalışıyor, babam ise yok. İşi var mıydı bilemiyorum. Komşuya emanet edilmiş bir çocuk. Komşumuz tuttu elimden, okul yolundayız. Yolda babamla karşılaştık. Yanında bir arkadaşı vardı. Beni gördüğü halde iki yabancı gibi yanyana geçiştik. Üzülme dedi komşumuz, cahil adam. O öyle yetişmiş dedi, bana teselli olsun diye. Kızım deyip sarılsaydı bana, dünyaları verseler değişmezdim.
Kırık bir kalple başladım okulun ilk gününe. Okul bahçesindeyiz herkesin babası ve annesi yanında, imrenerek bakıyorum onlara. Okul zili çalıyor, içeriye giriyoruz, el sallıyor herkes anne ve babasına. Bazılarının ağlama gibi bir lüksü de var, ayrılmıyor anne ve babasından. Ben ise hayali bir baba yaptım kendime, en uzun boylu amcaya el salladım kendimi mutlu etmek için. İyi ki hayal edebiliyordum çünkü beni mutlu ediyordu o anlık hayallerim. Yıllarca böyle oldu. İyi ki annem vardı yanımda. Onun sevgisini hep hissettim.
Uzun yıllar çalıştı beni okutmak için. Bir kızın okula gitmesi gereksizdi babam için. Tek suçum kız çocuğu olmaktı, cahiliye devri gibi. Attı beni kendi eliyle kazdığı babasızlık mezarına. Hiç sarılmadı bana, duyamadım baba kokusunu.
Yaş 19. Gizli gizli okumalar bitti ve ben evleniyorum. Düğün günüm, artık evden çıkıyorum. Evdeki herkese sarılıp vedalaştım. Gözlerim babamı arıyordu ama babam evde yoktu. Ah baba dedim, bugün de mi? Sarılmak istediğim, sana ihtiyacım olan en önemli an. 19 yılı telafi edebilirdik bugün. Sen farkında olmasan da, ne kadar ihtiyacım var sana yeni bir hayata adım atarken. Ve düğün salonunun kapısındayız. Babam orada gelen misafirlerle ilgileniyor. Başkalarıyla ilgileniyorsun baba. Benimse sana ne kadar ihtiyacım var baba...
30 yaşında bir anneyim artık ve 2 oğlum var. 3 yıl önce hastalandı babam. Onun tek önemsediği erkek evladı yok yanında. Hastanede ben varım yanında. Hastalığı atlattı ve ben evime dönüyorum. Elini öptüm babamın. Tuttu kollarımdan kendine çekti beni, sarıldı. Yıllardır hasretini çektiğim, hayalini kurduğum sahne. Onun gözünden dökülen yaşlar omuzumu ıslatmıştı. Allah'ım nasıl da hasret kalmışım baba kokusuna. Ne güzel bir kokuymuş bu, saatlerce öyle kalabilirdim. Beni sevdiğini söylemese de, gözyaşları herşeyi anlatmıştı. Geç de olsa sarılmıştı babam bana...
İçimdeki 7 yaşındaki kız çocuğu, başını kaldırmıştı yerden. Artık umutsuz değildi, hayalleri gerçekleşmişti. Hala hayal kuruyorum ve hayalleri gerçekleştiren Rabbime şükrediyorum. Ne olur sarılın kızlarınıza... Onların ihtiyacı var baba kokusuna.(ALINTI)
Hayatta olup, yanında olmayan bir baba. Aynı evdesiniz ama varlığınız umrunda değil.
Yaş 7 ilkokul sıraları. Herkesin anne ve babası okulun ilk günü yanında. Benim annem çalışıyor, babam ise yok. İşi var mıydı bilemiyorum. Komşuya emanet edilmiş bir çocuk. Komşumuz tuttu elimden, okul yolundayız. Yolda babamla karşılaştık. Yanında bir arkadaşı vardı. Beni gördüğü halde iki yabancı gibi yanyana geçiştik. Üzülme dedi komşumuz, cahil adam. O öyle yetişmiş dedi, bana teselli olsun diye. Kızım deyip sarılsaydı bana, dünyaları verseler değişmezdim.
Kırık bir kalple başladım okulun ilk gününe. Okul bahçesindeyiz herkesin babası ve annesi yanında, imrenerek bakıyorum onlara. Okul zili çalıyor, içeriye giriyoruz, el sallıyor herkes anne ve babasına. Bazılarının ağlama gibi bir lüksü de var, ayrılmıyor anne ve babasından. Ben ise hayali bir baba yaptım kendime, en uzun boylu amcaya el salladım kendimi mutlu etmek için. İyi ki hayal edebiliyordum çünkü beni mutlu ediyordu o anlık hayallerim. Yıllarca böyle oldu. İyi ki annem vardı yanımda. Onun sevgisini hep hissettim.
Uzun yıllar çalıştı beni okutmak için. Bir kızın okula gitmesi gereksizdi babam için. Tek suçum kız çocuğu olmaktı, cahiliye devri gibi. Attı beni kendi eliyle kazdığı babasızlık mezarına. Hiç sarılmadı bana, duyamadım baba kokusunu.
Yaş 19. Gizli gizli okumalar bitti ve ben evleniyorum. Düğün günüm, artık evden çıkıyorum. Evdeki herkese sarılıp vedalaştım. Gözlerim babamı arıyordu ama babam evde yoktu. Ah baba dedim, bugün de mi? Sarılmak istediğim, sana ihtiyacım olan en önemli an. 19 yılı telafi edebilirdik bugün. Sen farkında olmasan da, ne kadar ihtiyacım var sana yeni bir hayata adım atarken. Ve düğün salonunun kapısındayız. Babam orada gelen misafirlerle ilgileniyor. Başkalarıyla ilgileniyorsun baba. Benimse sana ne kadar ihtiyacım var baba...
30 yaşında bir anneyim artık ve 2 oğlum var. 3 yıl önce hastalandı babam. Onun tek önemsediği erkek evladı yok yanında. Hastanede ben varım yanında. Hastalığı atlattı ve ben evime dönüyorum. Elini öptüm babamın. Tuttu kollarımdan kendine çekti beni, sarıldı. Yıllardır hasretini çektiğim, hayalini kurduğum sahne. Onun gözünden dökülen yaşlar omuzumu ıslatmıştı. Allah'ım nasıl da hasret kalmışım baba kokusuna. Ne güzel bir kokuymuş bu, saatlerce öyle kalabilirdim. Beni sevdiğini söylemese de, gözyaşları herşeyi anlatmıştı. Geç de olsa sarılmıştı babam bana...
İçimdeki 7 yaşındaki kız çocuğu, başını kaldırmıştı yerden. Artık umutsuz değildi, hayalleri gerçekleşmişti. Hala hayal kuruyorum ve hayalleri gerçekleştiren Rabbime şükrediyorum. Ne olur sarılın kızlarınıza... Onların ihtiyacı var baba kokusuna.(ALINTI)