Babamın içindeki küçük adam

DryaSzr

Edeple gelen lütufla gider
Kayıtlı Üye
24 Ekim 2007
2.985
1.453
Ben bitirdim kırgınlarımı. Ben bağışladım seni babam. Sen ne zaman
bağışlayacaksın kendini. Çok yalnız kaldın biliyorum. Sevilmeyi hak etmediğini düşünüyorsun
biliyorum. Hala ağlıyorsun biliyorum. Küçük babam uzat elini.

Babamın içindeki küçük babam. Hadi uzat elini. Bazen hayat gerçekten çok acı
biliyorum. İnsanlar acıtırlar biliyorum. Çok yalnız kaldın biliyorum. Sevilmeyi hak etmediğini
düşünüyorsun biliyorum. Hala ağlıyorsun biliyorum. Küçük babam uzat elini.

Baba, ne kadar telaffuzu zor olda da söyleyebileceğim başka bir kelime yok senin
için. Her ne kadar biyolojik olsa da genlerim senin genlerinden geliyor. Bu değiştiremeyeceğim bir
gerçek. Ne yapalım o halde kabul edeceğiz.

Seni anlamaya çalışıyorum. Biliyorum ki öfken bana değil. Biliyorum ki seni sevgisiz
yapan ben değilim. Sen her ne kadar desen ki hangi parmağını kessen acımaz, sen her ne kadar
desen ki insan evladını sever, ben biliyorum ki evladı bile olsa, kimse kimseyi sevmek zorunda değil.
Ara sıra küçük bir çocukken yaşadıklarını hatırlıyorum. Mutluluğa olan hasretini, anneni yedi yaşında
kayıp edişini, annenin seni doğuracağıma taş doğursaydım diye haykırışlarını anlatırken nasıl da
canının yandığını, babanın seni küçük yaşlarda çalıştırmaya başladığını, yaramaz bir çocuk olduğun
düşünülüp (ki aslında çok zeki) sürekli itilip kakıldığını ve bunların sende nasıl tahribatlar yaptığını
anlamaya çalışıyorum. Sana demek istiyorum ki canım babam artık hepsi geçti. Sen artık büyüdün.
Kimse seni itip kakamaz. Kendini korumak için ördüğün duvarlar artık işe yaramaz. Sana demek
istiyorum ki canım babam artık geçti. Senin babanın sana yaptıklarının suçlusu çocukların değil.
Babana duyduğun nefreti biz sana duymuyoruz. Bizler sadece seni yanımızda istiyoruz. Keşke içindeki
küçük çocuğa ulaşabilsek. Keşke onun elinden tutup kucaklayabilsek. En uzağındaki insanlara
gösterdiğin alakanın çok küçük bir kısmını bize gösterebilmiş olsaydın, ama keşke değil mi bu
cümlenin başı. Ve biz keşkeleri imkansız olan şeyler için kullanırız. O halde keşkeli cümleler
kurmayalım.

Canım babam, keşkeden vazgeçtim. İyi ki diyebileceğim bir şeyler arıyorum
seninle olan ilişkimde. İyi ki şöyle oldu. İyi ki böyle oldu. Aaa evet buldum bir tane. İyi ki okulun
karşısında sigara içme cüretini gösterdiğimde yanımdaydın ve beni korudun. İyi ki o küçük kasabadan
bizleri çıkartıp ufkumuzu genişlettin. İyi ki bir an bile koltuk değneğim olmadın babam. İyi ki sırtımı sana
hiç yaslamadım. İyi ki düşersem kimse kaldırmaz düşmemeliyim dedim. Ama düştüm babam. Ellerim
parçalandı, dizlerim kanadı. İstediğimse sadece “kızım canın mı yandı ?” yı duymaktı. Şimdi sen bana
diyorsun ki eski sayfaları açma. Şimdi ben sana diyorum ki eski sayfaları açmayalım. Kapatalım
üstünü onların. Birbirimizden uzak duralım. Birbirimize sevgisizliğimizi hatırlatmayalım. Unutalım
canımızın yandığı o hazin günleri. Sanki zehirlenmişim gibi halbuki. Halbuki yüzleşebilsek
geçmişimizle. Kavga etsek.. Kussak bütün öfkemizi birbirimize. Atsak içimizdeki yarım kalmışlıkları. Ve
sonra sımsıkı sarılsak birbirimize. Ama olmaz ki. İnsan geçemiyor işte kendinden. Kurtulamıyor
kahrolası beninden. Seni gördüğümde boynuna sarılmak isteyişim hep içimde kalıyor. Biliyorum ki sen
sarılmazsın. İçime sokmak istiyorum içindeki o kırılmış çocuğu. Ama biliyorum ki yaklaştırmazsın. Beni
sevmediğin için kendine kızma babam. Sevgisizliği öğreniyor insan hayatı boyunca. İnanmıyorum ben
anne babalar çocuklarını sever diyenlere. Her anne baba çoğunu sevmez çünkü. Belki seviyormuş gibi
yapar. Görevi olduğunu düşünür çocuklarını sevmeyi. Ama görevle olmuyor ki sevgi babam. Hoş artık
biliyorum kimse kimseyi sevmek zorunda değil. Artık biliyorum sen beni sevmek zorunda değilsin. Ama
acıdı babam. Her yalnız kalışımın hesabını, her damla gözyaşımın hesabını, yaşadığım tarifsiz
güvensizlik duygusunun hesabını sormak istiyorum sana. Sonra kimden neyin hesabını soracağım
diyorum. Arabasını çocuğundan üstün tutan bencil bir adamdan mı? Yoksa hala içindeki kırgın
çocuğun yaralarını onarmaya çalışan bir enkazdan mı? Kimden hesap soracaksın diyorum. Kime
ödeteceksin kimsesizliğin sıktığı, yüreğinin bedelini.

Bazen düşünüyorum. Acaba sana kızgın mıyım diye. Kızamıyor ki insan
yaşananları bile bile. Kabul etmek en doğrusu galiba olup bitenleri. Geçmişi geçmişe teslim etmek
gerek. Ben yapabiliyorum artık bunları. Peki sen babam. Ben bitirdim içimdeki yangını. Ben bitirdim
kırgınlarımı. Ben bağışladım seni babam. Sen ne zaman bağışlayacaksın kendini. Babamın içindeki
küçük babam. Hadi uzat elini. Bazen hayat gerçekten çok acı biliyorum. İnsanlar acıtırlar biliyorum. Çok
yalnız kaldın biliyorum. Sevilmeyi hak etmediğini düşünüyorsun biliyorum. Hala ağlıyorsun biliyorum.
Küçük babam uzat elini. Çıkabiliriz biz o dipsiz kuyudan. Çıkabiliriz bu karanlıktan. Biliyorum ki
sevmiyorsun kendini. Biliyorum ki ne kadar paran var o kadar değerlisin kendi gözünde. Babamın
içindeki küçük babam, paran olmasa da seviyorum seni.

Babamın içindeki küçük babam, kendini sevmesen de seviyorum seni....................





 
X