ayşe hatun önal sendromu

abet

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
5 Temmuz 2015
2.245
5.854
not: uzun bir iç döküş. durumu olmayanlar hiç başlamasın.
selamlar hanımlar,

dün haber sitelerinde gezinirken ayşe hatun önal'ın verdiği bir röportajda 'evime misafir davet etmiyorum' başlığı dikkatimi çekti. röportaj tam metni şu şekilde:
'Yalnız yaşadığım için artık eve pek misafir kabul etmiyorum. İnsanlara hizmet falan bunlar beni yoran şeyler, dışarıda görüşmeyi tercih ediyorum. Davetsiz misafirlere kapıyı açmıyorum zaten evde yok numarası yapıyorum.'

31 yaşımdayım. iki üniversite okudum toplamda sekiz sene süren bir üniversite hayatım oldu. özellikle kimya fakültesinde okurken tanıştığım insan sayısı ve sosyal yoğunluk hala arkadaşlarım arasında konuşulur. kendi öğrenci evimiz vardı beş öğrenciydik ama o evde beş kişi uyuduğumuz çok nadirdi. gün geldi yirmi kişi kaldık. telefon listem ciddi kabarıktı. ve bu insanların çoğu birbirimize yüreğimizden dokunduğumuz, hayatımda hep olmalı, hep kalmalı türünden kişilerdi. yani bu sosyal hız benim başımı döndürmüyor, beni yormuyor aksine memnun ediyordu. çoğu kişinin hayallerinde olan kalabalık sofralar, kahkaha yükselen evler bizim evimizdi. her meslek grubundan arkadaşım vardı. ilk üniversite bitip ikinci üniversitem başladığında arkadaş grubunun yaş ortalaması düşük olduğu için pek iletişim kurma taraftarı olmadım ve bir nebze kendime döndüm. kimya yolculuğum sırasında beraber olduğumuz o kabarık listeyle de görüşmeye devam ettim. benimle birkaç saat geçirseydiniz telefonuma gelen bildirimlere bakarak tanınmış biri olduğumu düşünebilirdiniz.
-kendimi yeteri kadar övebildiysem sorunuma geçiyorum :KK48:-

sonra, zamanla fark ettiğim bir değişime girmeye başladım. telefon görüşmeleri 'bu sefer sen arayacaksın' larla bitmeye başladı. rehberin arayan kısmı doluyken aranan kısmı o günkü ev arkadaşlarıma açtığım ekmek lazım mı telefonlarıyla meşguldü.
bugün geldiğim noktada rehberimdeki elle tutulur dost denecek insan sayısı beş-altıya indi. tanımadığım numaralardan gelen vefafız nasılsın mesajları seyrekleşti. numarayı tanımadığımı söylemekten utandım ve her seferinde zaten devam ettirmek istemediğim konuşma kendiliğinden bitti.
son birkaç yıldır böyleyim. o beş altı kişiden başkasıyla görüşmek istemiyorum. o görüştüklerimde hadi şunu yapalım, alo cınım naber şeklindeden ziyade, birkaç ayda bir orda mısın hayatta mısın iyi misin merakını giderdikten sonra birkaç ay daha aramama halini aldı. oturduğum apartmanda kimseyle görüşmüyorum çünkü komşuculuk oynamak beni bayıyor. samimiyetsiz birkaç lakırdıyı kahve eşliğinde tüketmek. kahve sonrası ne benim cebimde ne onun cebinde dişe dokunur birşey kalmamış olması, çoğu kişiye minik ve ponçik bu kahve ziyaretini benim için zulme dönüştürüyor. ayşecim gibi :KK48: eşim haricinde kimseye kapıyı açmam. insanlar beni böyle kabullendiği için de pek gelmezler zaten.
böyle anlatınca yabani biri olduğum düşünülmesin. insanlara kendimi sevdirmeyi ve affettirmeyi çok iyi başarırım. tanıdığım ve pek iyi tanımadığım çok insanda büyük bir kredim vardır nedense.
bayramları hiç sevmem mesela. daha dün görüştüğün komşuna baklava, sarma gibi insanı zahmetten öldürecek şeyler yedirip havadan sudan konuşmanın neresi bu kadar çekici anlamıyorum. çok konuşan insanlara tahammülüm ciddi derecede azaldı. boş konuşan insanlara ise hiç tahammülüm kalmadı. eski günlerimi düşündüğümde yıldızı sönmüş bir star gibi hissediyorum kendimi :KK48: fakat o hayat şu an bana öyle uzak ve öyle yorucu geliyor ki.
var mı ben gibi insandan kaçan, insan sevmeyen. burada açılan arkadaş arıyorum konularının sahiplerinden özür diliyorum bunu şımarıkça bir off bırakın yakamı yhaa'dan ibaret sanmayın. çevrem öyle büyük doldu ve öyle büyük boşaldı ki olanları anlamdırmakta zorlanıyorum. kendi dünyamı kurdum ve içinde çok mutluyum. çalışıyorum, kimyagerim. müzik kursuna gidiyorum. dil eğitimi alıyorum. kaneviçe yapıyorum. üniversite sınavına hazırlanıyorum yeni bir bölüm için. ben bana yetiyorum ve çok mutluyum. ama neden toplumdan ve insanlardan bu kadar uzağım. yarın gece bir arkadaşın kınası var. ben de iki göbek atar keyfimizi buluruz tadında olabilsem. ama göbek atarak eğlenmek bir bana mı saçma ve sıkıcı geliyor.
:KK14:
 
not: uzun bir iç döküş. durumu olmayanlar hiç başlamasın.
selamlar hanımlar,

dün haber sitelerinde gezinirken ayşe hatun önal'ın verdiği bir röportajda 'evime misafir davet etmiyorum' başlığı dikkatimi çekti. röportaj tam metni şu şekilde:
'Yalnız yaşadığım için artık eve pek misafir kabul etmiyorum. İnsanlara hizmet falan bunlar beni yoran şeyler, dışarıda görüşmeyi tercih ediyorum. Davetsiz misafirlere kapıyı açmıyorum zaten evde yok numarası yapıyorum.'

31 yaşımdayım. iki üniversite okudum toplamda sekiz sene süren bir üniversite hayatım oldu. özellikle kimya fakültesinde okurken tanıştığım insan sayısı ve sosyal yoğunluk hala arkadaşlarım arasında konuşulur. kendi öğrenci evimiz vardı beş öğrenciydik ama o evde beş kişi uyuduğumuz çok nadirdi. gün geldi yirmi kişi kaldık. telefon listem ciddi kabarıktı. ve bu insanların çoğu birbirimize yüreğimizden dokunduğumuz, hayatımda hep olmalı, hep kalmalı türünden kişilerdi. yani bu sosyal hız benim başımı döndürmüyor, beni yormuyor aksine memnun ediyordu. çoğu kişinin hayallerinde olan kalabalık sofralar, kahkaha yükselen evler bizim evimizdi. her meslek grubundan arkadaşım vardı. ilk üniversite bitip ikinci üniversitem başladığında arkadaş grubunun yaş ortalaması düşük olduğu için pek iletişim kurma taraftarı olmadım ve bir nebze kendime döndüm. kimya yolculuğum sırasında beraber olduğumuz o kabarık listeyle de görüşmeye devam ettim. benimle birkaç saat geçirseydiniz telefonuma gelen bildirimlere bakarak tanınmış biri olduğumu düşünebilirdiniz.
-kendimi yeteri kadar övebildiysem sorunuma geçiyorum :KK48:-

sonra, zamanla fark ettiğim bir değişime girmeye başladım. telefon görüşmeleri 'bu sefer sen arayacaksın' larla bitmeye başladı. rehberin arayan kısmı doluyken aranan kısmı o günkü ev arkadaşlarıma açtığım ekmek lazım mı telefonlarıyla meşguldü.
bugün geldiğim noktada rehberimdeki elle tutulur dost denecek insan sayısı beş-altıya indi. tanımadığım numaralardan gelen vefafız nasılsın mesajları seyrekleşti. numarayı tanımadığımı söylemekten utandım ve her seferinde zaten devam ettirmek istemediğim konuşma kendiliğinden bitti.
son birkaç yıldır böyleyim. o beş altı kişiden başkasıyla görüşmek istemiyorum. o görüştüklerimde hadi şunu yapalım, alo cınım naber şeklindeden ziyade, birkaç ayda bir orda mısın hayatta mısın iyi misin merakını giderdikten sonra birkaç ay daha aramama halini aldı. oturduğum apartmanda kimseyle görüşmüyorum çünkü komşuculuk oynamak beni bayıyor. samimiyetsiz birkaç lakırdıyı kahve eşliğinde tüketmek. kahve sonrası ne benim cebimde ne onun cebinde dişe dokunur birşey kalmamış olması, çoğu kişiye minik ve ponçik bu kahve ziyaretini benim için zulme dönüştürüyor. ayşecim gibi :KK48: eşim haricinde kimseye kapıyı açmam. insanlar beni böyle kabullendiği için de pek gelmezler zaten.
böyle anlatınca yabani biri olduğum düşünülmesin. insanlara kendimi sevdirmeyi ve affettirmeyi çok iyi başarırım. tanıdığım ve pek iyi tanımadığım çok insanda büyük bir kredim vardır nedense.
bayramları hiç sevmem mesela. daha dün görüştüğün komşuna baklava, sarma gibi insanı zahmetten öldürecek şeyler yedirip havadan sudan konuşmanın neresi bu kadar çekici anlamıyorum. çok konuşan insanlara tahammülüm ciddi derecede azaldı. boş konuşan insanlara ise hiç tahammülüm kalmadı. eski günlerimi düşündüğümde yıldızı sönmüş bir star gibi hissediyorum kendimi :KK48: fakat o hayat şu an bana öyle uzak ve öyle yorucu geliyor ki.
var mı ben gibi insandan kaçan, insan sevmeyen. burada açılan arkadaş arıyorum konularının sahiplerinden özür diliyorum bunu şımarıkça bir off bırakın yakamı yhaa'dan ibaret sanmayın. çevrem öyle büyük doldu ve öyle büyük boşaldı ki olanları anlamdırmakta zorlanıyorum. kendi dünyamı kurdum ve içinde çok mutluyum. çalışıyorum, kimyagerim. müzik kursuna gidiyorum. dil eğitimi alıyorum. kaneviçe yapıyorum. üniversite sınavına hazırlanıyorum yeni bir bölüm için. ben bana yetiyorum ve çok mutluyum. ama neden toplumdan ve insanlardan bu kadar uzağım. yarın gece bir arkadaşın kınası var. ben de iki göbek atar keyfimizi buluruz tadında olabilsem. ama göbek atarak eğlenmek bir bana mı saçma ve sıkıcı geliyor.

umarım derdimi anlatabilmişimdir.
ya modern hayat o kadar yorucu ve tempoli ki.... çok iyi anlıyorum
 
ya modern hayat o kadar yorucu ve tempoli ki.... çok iyi anlıyorum
yarın gece döne döne keyifle oynayanlar, oyun yorgunluğu yetmemiş gibi hadi bize gidip bir yorgunluk kahvesi içip öyle dağılalım'lar dönecek ortada, biliyorum. modern hayat bir bana modern değil bunlara da modern. ben eve gelip patlamış mısır eşliğinde netflixe kavuşmayı yahut İstanbul kemençemi elime almayı düşlerken insanlar birbirlerine dokunmaya çalışıyor. Fakat nerde insan var ben oradan kaçıyorum. En sevdiğim arkadaşım ben gibi. İnsanlardan bunalan bir tip. İki ayda bir bir ben bir o arar. Nasılsın deyip hayatındaki değişiklikleri öğrenir kapatırız. Bu kadar. Tertemiz. Bıkbık yorucu goygoy yok. Neden aramadın hesap sorması yok. Tertemiz.
 
Okudum özet geçiyorum eskiden çok populerdim yaşlandıkça çevredekiler hayat bizi yalnızlaştırdı,kimse gelmesin istiyorum çünkü börek çörek tatlı yapmak için çok tembelim sonra kim kaldıracak temizleyecek buraları a kızlar sorarım size ayrıca kimyagerim ama mutluluk iksirini yapamadım hala.
 
Söylediğin herşey benimde hayatımda durup “ne yapıyorum ben, cok mu gerekli, şimdi nerden çıktı ki bu, olmasa da olur, sıkıldığımda olanlarda istemiyorum niye kendime bu eziyet” falan gibi düşünceler kafamda arada gelir gider:confused::confused: kendimle kalıp düşündüğümde o kadar yapmacık geliyor ki davranışlar, insanlar samimiyetini o kadar yitirmiş ki. Ben şaşırmıyorum bunlara kendimden utanıyorum şaşırmadığım için. O yüzden ne gerek fazlasına modundayım hep, herşeyden biraz, sevgiden çok oda kıymet bilene.
 
Okudum özet geçiyorum eskiden çok populerdim yaşlandıkça çevredekiler hayat bizi yalnızlaştırdı,kimse gelmesin istiyorum çünkü börek çörek tatlı yapmak için çok tembelim sonra kim kaldıracak temizleyecek buraları a kızlar sorarım size ayrıca kimyagerim ama mutluluk iksirini yapamadım hala.


Özet başarısız olmuş. Kız mutsuzum dememiş tam tersi ben böyle mutluyum demiş.
 
Bence belli bir yastan sonra boyle oluyor.insan ozune donuyor
Dusunsenize hayatinizin hala okadar yogun oldugunu.herkese ne kadar vakit ayirabilirsiniz?

Hele evlendikten sonra.. birkac arkadas , es,cocuk yeterde artar bile.
Kina oynama olaylarina hic girmiyorum banada sacma geliyor zevk alamiyorum
Evet insan 18 yaş enerjisini ömür boyu muhafaza edemez. Peki 31 yaşında 60 yaş yalnızlığı diye de birşey var mı? Hep toplum anyaya giderken ben konyaya gitmeye başladım 25 imden sonra. Bu tersine akış bitmiyor
 
Hayatın dinamikleri stabil değildir, değişkendir, değişmek zorundadır... Sürecinizi merak etmeyin çoğu insan yaşıyor keza siz anlatırken birçok cümlenizde kendimi de gördüm... 3-5 veya 10 yıl sonra çok başka ortam ve düşüncelere sahip olacaksınız hatta öyle ki daha sakin ve daha az insanla hayatınız devam edecek belki de...

Bu arada o dost ve arkdşlar kim bilir hangi sorunlarla devam ediyor hayatına.... Kimse kimseyi dinlemek dahi istemez oldu artık çünkü herkes dolu... Dediğiniz gibi Bi kahvelik vakti var çoğu insanın artık hatta bazen o da yok.... İnsan kendini aşarsa mutlu olur, siz de bunu içsel başarmışsınız önemli olan bunu kaybetmemeniz...Hep böyle olun inşallah.... :KK24:
 
Meryem Uzerli ile hayatımıza giren tükenmişlik sendromundan sonra birde Ayşe Hatun Önal Sendromu'yla karşı karsıyayız demek. 🤦

Herkesin hayattan zevk aldığı şeyler farklı, zevk aldığınız seylerin zamanla farklılık göstermesi de normal bana kalırsa.

Bu durum bende dönem dönem olur, çünkü ihtiyacım olan kendi halime kalmak oluyor o zamanlarda, 2 küçük çocukla ne kadar kendi halime kaldirabilirsem tabi😅

Neden böyleyim denilecek birşey yok bence yazdıklarınızda. Mutlu musunuz, yakın çevrenizin de bir şekilde gönlünü hoş edebiliyorsanız gerisi çokta önemli değil.
 
Özet başarısız olmuş. Kız mutsuzum dememiş tam tersi ben böyle mutluyum demiş.
Evet böyle mutluyum. Üç yıl evvel evlendim. Gelinlik provalarına yalnız giderdim işten çıkıp. O dönemki ev arkadaşlarım şok olmuşları provalara üst düzey anlamlar yükleyip gözlerimden kalpcikler fışlırtmadığıma. Bazen hakikaten mi mutlu oluyorlar benim mutlu olmadığım şeylerle merakını yoğun yaşıyorum sadece. Ve bu farklılığın derinden hissettirilmesi hakikaten insana bazen kendini ötekileştirilmiş hissettiriyor.
 
Çok sayılı insanla görüşüyorum gidip geliyorum genelde dışarıda görüşüyorum. Çocuklu birkaç arkadaşımla evde rahat ediyorum onlarla da birbirimizi ağırlamayız ne varsa oturur yeriz içeriz dışarıdan bir şey söyleriz filan. Onun dışında misafir sevmiyorum. Özellikle evlendikten sonra eşimin samimiyetsiz çevresini ağırlamayı hiç sevmiyorum
 
Ogrenciyken ve tek sorumlulugunuz ogrenci olmakken guzel bir ortam yakalamissiniz.
Yorulmussunuzdur, samimiyetsiz geliyordur artik veya da zaten hali hazirda işiniz, uğrasiniz varken ve cesitlenmisken bu kadar şaşaalı bir yaşamı kafaniz cekmiyordur.
Olabilir, ben de isim evim cocuklarim esim kardeslerim varken ayda yilda bir esli ziyaret arada bir es aileleri ziyaret vs yeterli geliyor.
Komsuculuk durumunu ben de cok sevmiyorum, selam nasilsin yeterli.
Ben normal ve hatta gerekli buluyorum.
Kendi kendime vakit gecirmek de kafi.
 
not: uzun bir iç döküş. durumu olmayanlar hiç başlamasın.
selamlar hanımlar,

dün haber sitelerinde gezinirken ayşe hatun önal'ın verdiği bir röportajda 'evime misafir davet etmiyorum' başlığı dikkatimi çekti. röportaj tam metni şu şekilde:
'Yalnız yaşadığım için artık eve pek misafir kabul etmiyorum. İnsanlara hizmet falan bunlar beni yoran şeyler, dışarıda görüşmeyi tercih ediyorum. Davetsiz misafirlere kapıyı açmıyorum zaten evde yok numarası yapıyorum.'

31 yaşımdayım. iki üniversite okudum toplamda sekiz sene süren bir üniversite hayatım oldu. özellikle kimya fakültesinde okurken tanıştığım insan sayısı ve sosyal yoğunluk hala arkadaşlarım arasında konuşulur. kendi öğrenci evimiz vardı beş öğrenciydik ama o evde beş kişi uyuduğumuz çok nadirdi. gün geldi yirmi kişi kaldık. telefon listem ciddi kabarıktı. ve bu insanların çoğu birbirimize yüreğimizden dokunduğumuz, hayatımda hep olmalı, hep kalmalı türünden kişilerdi. yani bu sosyal hız benim başımı döndürmüyor, beni yormuyor aksine memnun ediyordu. çoğu kişinin hayallerinde olan kalabalık sofralar, kahkaha yükselen evler bizim evimizdi. her meslek grubundan arkadaşım vardı. ilk üniversite bitip ikinci üniversitem başladığında arkadaş grubunun yaş ortalaması düşük olduğu için pek iletişim kurma taraftarı olmadım ve bir nebze kendime döndüm. kimya yolculuğum sırasında beraber olduğumuz o kabarık listeyle de görüşmeye devam ettim. benimle birkaç saat geçirseydiniz telefonuma gelen bildirimlere bakarak tanınmış biri olduğumu düşünebilirdiniz.
-kendimi yeteri kadar övebildiysem sorunuma geçiyorum :KK48:-

sonra, zamanla fark ettiğim bir değişime girmeye başladım. telefon görüşmeleri 'bu sefer sen arayacaksın' larla bitmeye başladı. rehberin arayan kısmı doluyken aranan kısmı o günkü ev arkadaşlarıma açtığım ekmek lazım mı telefonlarıyla meşguldü.
bugün geldiğim noktada rehberimdeki elle tutulur dost denecek insan sayısı beş-altıya indi. tanımadığım numaralardan gelen vefafız nasılsın mesajları seyrekleşti. numarayı tanımadığımı söylemekten utandım ve her seferinde zaten devam ettirmek istemediğim konuşma kendiliğinden bitti.
son birkaç yıldır böyleyim. o beş altı kişiden başkasıyla görüşmek istemiyorum. o görüştüklerimde hadi şunu yapalım, alo cınım naber şeklindeden ziyade, birkaç ayda bir orda mısın hayatta mısın iyi misin merakını giderdikten sonra birkaç ay daha aramama halini aldı. oturduğum apartmanda kimseyle görüşmüyorum çünkü komşuculuk oynamak beni bayıyor. samimiyetsiz birkaç lakırdıyı kahve eşliğinde tüketmek. kahve sonrası ne benim cebimde ne onun cebinde dişe dokunur birşey kalmamış olması, çoğu kişiye minik ve ponçik bu kahve ziyaretini benim için zulme dönüştürüyor. ayşecim gibi :KK48: eşim haricinde kimseye kapıyı açmam. insanlar beni böyle kabullendiği için de pek gelmezler zaten.
böyle anlatınca yabani biri olduğum düşünülmesin. insanlara kendimi sevdirmeyi ve affettirmeyi çok iyi başarırım. tanıdığım ve pek iyi tanımadığım çok insanda büyük bir kredim vardır nedense.
bayramları hiç sevmem mesela. daha dün görüştüğün komşuna baklava, sarma gibi insanı zahmetten öldürecek şeyler yedirip havadan sudan konuşmanın neresi bu kadar çekici anlamıyorum. çok konuşan insanlara tahammülüm ciddi derecede azaldı. boş konuşan insanlara ise hiç tahammülüm kalmadı. eski günlerimi düşündüğümde yıldızı sönmüş bir star gibi hissediyorum kendimi :KK48: fakat o hayat şu an bana öyle uzak ve öyle yorucu geliyor ki.
var mı ben gibi insandan kaçan, insan sevmeyen. burada açılan arkadaş arıyorum konularının sahiplerinden özür diliyorum bunu şımarıkça bir off bırakın yakamı yhaa'dan ibaret sanmayın. çevrem öyle büyük doldu ve öyle büyük boşaldı ki olanları anlamdırmakta zorlanıyorum. kendi dünyamı kurdum ve içinde çok mutluyum. çalışıyorum, kimyagerim. müzik kursuna gidiyorum. dil eğitimi alıyorum. kaneviçe yapıyorum. üniversite sınavına hazırlanıyorum yeni bir bölüm için. ben bana yetiyorum ve çok mutluyum. ama neden toplumdan ve insanlardan bu kadar uzağım. yarın gece bir arkadaşın kınası var. ben de iki göbek atar keyfimizi buluruz tadında olabilsem. ama göbek atarak eğlenmek bir bana mı saçma ve sıkıcı geliyor.
:KK14:

valla da ben, herkesin yakın arkadaşıydım, surekli selamlaşarak yururdum herkesin herşeyini dinlerdim, herşeyimi anlatırdım, sonra telefon değiştirdim herkesi komple hayatımdan çıkardım. 4-5 tane arkadaşım var samimi gerisine gerek yok. sevmiyorum yeni insanlarla tanışmayı.
geçen birinin kınası oldu gitmemek için taklalar attım.
asosyal değilim yanlız vakit geçirmeyi herşeye tercih ediyorum.
 
Benim için insanlar ikiye ayrılır sevdiklerim ve sevmediklerim. Kalabalık saydığım bir arkadaş grubum var güldüğümüz eğlendiğimiz ama aynı zamanda kapıyı telefonu açmadığım insanlarda var. Bunu normal buluyorum sevmediğim insanlara bi bardak su bile vermek istemiyorum çünkü bırakın baklava böreği. Ama bu durum sizin için geçerli değil gibi yanlış anlamayın ama hayatınızdaki tüm insanlara böyle davranıyorsanız bi yerlerde farketmediğiniz bi sorun olmuştur gibi geliyor bana. Siz de bu durumu sorguladığınıza göre durumun farkındasınız. Ayrıca sevdiğiniz insanlara karşı sergilediğiniz tavır anlaşılır ya da olur öyle şeyler ya insanlar değişir diye ifade edilemez kesinlikle :)
 
Son düzenleme:
Bu yazdiklariniz bana o kadar normal geliyor ki
Esimle bu sekilde yasiyoruz
Misafirciligi sevmeyiz, kimse gelmez, kimseye gitmeyiz
Kendi konfor alanimizdan uzaklasmayi sevmeyiz
Evimiz de mahremimiz, en rahat oldugumuz yerdir, düzenli misafir bogar bizi
Benim telefonum hic calmaz, cünkü cok nadir aranirim
Yurt disina gelmem de etkili ama Türkiyedeyken de böyledi
Yalniz basima sinemaya gidip yemek yerdim
Istedigimi siparis edip istedigim dergiyi okurdum
Huzurluydum
Kalabalik gruplarin icinde bogulurum
Gruplar benim özgürlügümü elimden aliyormis gibi gelirdi cünkü
Kafam eser o an o mekani terketmek isterim mesela, arkadaslar olunca gönül koyarlar zor oluyordu yani
Nadir görüstügüm arkadaslar var iki saat zor dayaniyorum
Smaimi gelmiyor zaten hicbir sey
Samimi olana gönlümü de acarim
Ama kendimi taniyorum, cok iyi bir dostum, beklentilerim de bu yönde oluyor
E tabi sonrasi hayal kirikligi
Aslinda ne de severdim toplanip sabaha kadar cay icmeleri, pjamalarla gün isiyana dek dedikodu yapmayi
Gercek olan cok az sey varmis bu hayatta onu anliyor insan zamanla
Esim tek arkadasim, ben de onun
Ama kizim az daha büyüsün spora arkadas olacak bana
Simdiden motive ediyorum ana kiz spora cikacagiz, alisveris yapacagiz minik kelebegimle
Onunla oturup kahve icmek de varmis bu dünyada ne güzel
 
Ben seni ve senin gibi insanları cidden anlayamıyorum.Çevremde senin gibi çok akrabam var.Aman ben herkese gideyim ama kimse bana gelmesin.Kusura bakma sizinki bıkkınlık içe dönüşdeğil,bildiğin rahatlık bencillik tıpkı Ayşe hatunda. Olduğu gibi.Gelene kapı açmamak nedir Ya? Zaten hepimiz yalnız gideceğiz bu dünyadan.İnsan insan içine karıştıkça yaşar.Sana samimiyetsiz insanlarla zaman öldür demiyorum.Ancak bu yabanilik bana keyfi geldi
 
X