Canım son durumunla ilk durumun arasında değişen bir şey yok. Bana siz boşanacaksınız, sonra o adam ne yaptığını anca anlayacak kapında dolanacak gibi geliyor. Onun sana dayattığı hayat, hayat değil. Sakın evliliğim yıkılmasın deme. Gitsen oraya bir de çocuk yaparsın, bir sürü eziyet çekersin, iyice yıpranır üstüne bu sefer çocukla boşanırsın. Daha da kötü olur her şey. Böyle adamdan da koca ya da baba olmaz. Bırak ergen gibi annesinin yemeğini yiyip babasının işini yapsın o. Üstelik öyle büyük bir çiftlikleri falan olsa yine anlayacağım. Kendileri zor geçiniyorlar diyorsun. Köyde yaşamak, orada çalışmak hiç ayıp şeyler değil. Köylü milletin efendisi. Ama bir insanın önce okuyup, şehirde yaşayıp sonra bir de istemeden zorla köye kapatılması işkenceden farklı değil.
Şimdi gitsen ne olacak? Hah işte eğdin başını geldin diyecekler. O alaycı insanlar pis pis gülüp duracak suratına nasıl getirdik diye. Eşinin umurunda olmayacak, kır dizini otur diyecek. Çünkü gerçek bu ki onun umurunda bile değilsin. Sana birazcık önem verse bunu yapmazdı zaten. Sanki markette çalışmak kötü bir iş, sanki onur kırıcı bir iş... Nesi var markette çalışan insanların? Evet kimse o işi hayal ederek okumuyor ama insanlar zor zamanlarında o işle ayakta kalıyorlar, anne babalarının vereceğine veya vermeyeceğine mecbur kalmadan yaşıyorlar, aile geçindiriyorlar. Üstelik hala şehirde yaşayıp, şehrin fırsatlarından yararlanıyorsun. Hele ki iki insan birden çalışınca geçinmek de daha rahat. Sen özelde iş bulmuşsun mesleğinle ilgili, o bulamamış ya onun asıl derdi o oldu bence. Hele bir de atanmış olsan ne yapacaktı acaba sana? Kaldıramadı o yüzden böyle yapıyor ki seni de anasına muhtaç bıraksın. Yoksa neden hazır sen yeni iş bulmuşken çekip gitsin, şimdiye kadar dayandı şimdi niye patladı?
Bunları bir düşün, sonra ortadaki evlilik kurtarmak için çırpınmaya değer mi karar ver. Ki o da kurtulacağından da değil yani gitmekle...