Çocuk Hastalıkları Ateşli Çocuğa Yaklaşım

Bebek Hastalıkları, diş çıkarma, bebeklerde kusma, bebeklerde ishal, bebeklerde uyku düzensizliği

Mune

Nirvana
Yönetici
Super Moderator
12 Temmuz 2006
55.492
212.744
52
Bebeklik ve çocukluk çağında anne ve babaları en çok endişelendiren durumların başında “ateş” geliyor. Aileler kendilerinde telaş uyandıran bu durumla sık sık karşı karşıya geliyor. Zaten enfeksiyon hastalıkları en sık olarak bağışıklık sistemi olgunlaşmasını henüz tamamlamamış olan 3 yaşın altındaki bebek ve çocuklarda görülüyor. Bu açıdan anne ve babaların ateşin nasıl oluştuğu, nasıl ölçülüp değerlendirildiği, ateşe neden olan ciddi bakteri enfeksiyonlarının belirti ve bulgularının neler olduğu, ne zaman ve nasıl tedavi edilmesi gerektiği konularında bilgi sahibi olmak önem taşıyor. Ateş, vücudun farklı virüs, bakteri ve diğer mikroorganizmaları tanımlama ve onlarla savaşın nedeni ile ortaya çıkar. Ateşin en sık görülen sebebi enfeksiyonlar olup; çocuklar hayatlarının ilk beş-altı yılında çok sık viral enfeksiyona bağlı ateşli hastalık geçirebilir. Ateşten şüphelenildiğinde, çocuğunuzun mutlaka vücut ısısı ölçülmelidir. Çocuğun alnına dokunularak hissedilen vücut ısısı güvenilir olmayıp, termometreler elinizden daha hassas olup gerçek vücut ısısını ölçerler.

Vücut ısısı, normal seviyenin üzerine çıktığında ateş olarak adlandırılıyor. ınsanlar için ortalama normal vücut ısısı 37?C olarak kabul ediliyor. ınsanlar iç vücut ısılarını çok iyi kontrol ediyor. Beyindeki hipotalamus, termostat gibi görev yaparak vücut ısısını dengeliyor. Hipotalamus, vücut ısısını yüksek dereceye ayarladığında ateş oluşuyor. Dr. Kandemir bunun nedenini şöyle anlatıyor: “ Yüksek dereceye ayarlanmaya, kanda bulunan pirojen ismi verilen küçük moleküller sebep olur. Pirojenler, bakteri, virüs veya toksinler gibi dış kaynaklardan gelebilir. Bazı durumlarda, vücut ısısının artmış olması enfeksiyon ile savaşmada yardımcı olurken, bu her zaman geçerli değildir.

Anne ve babalar ateş konusunda çok endişeli davranıyorlar. Eğer çocuğunuzun vücut ısısı ; makattan 38? C üzerinde, kulaktan 37.8? C, koltukaltından 37.2? C üzerinde ise, ateşli kabul edilebilir.

Tedavi konusunda aileler tarafında çok fazla doğru bilenen yanlış uygulama yapılıyor.

• 3 ay ve altındaki tüm bebeklerin mutlaka tıbbi değerlendirilmesi gereklidir.
• Susuzluğu engellemek için, vücut sıvısını eksik bırakmamak gerekir. Yüksek ateş, özellikler küçük çocuklarda hızlı su kaybına sebep olarak dehidratasyon yaratabilir. Su, çorba, meyve suları verilebilecek iyi seçeneklerdir. Kafein içeren kola ve çay gibi içecekler, idrar söktürücü etkisinden dolayı su kaybına sebep olacağından, içirilmesi engellenmelidir.
• Yemek istemeyen çocuklar beslenmek için zorlanmamalıdır. Çocuğunuz ne yemek istiyorsa kabul edilebilir miktarlarda izin verilmelidir.
• Okula giden çocuklar ateş 24 saat yükselmeyinceye dek evde istirahat etmelidir.
• Alın, şakaklar, koltukaltı, kasıklar ve bacak arkalarına ıslak ve ılık kompres uygulanması, ateşi düşürmede oldukça etkili bir yöntemdir. Soğuk su ve alkol, ateşte daha fazla yükselmeye sebep olabilecek titreme yaratacağından, kullanılmamalıdır. Uygulanan kompresler sık sık değiştirilmelidir.
• Aşırı kıyafet giydirme, ateşin daha fazla yükselmesine neden olabileceğinden, çocukları çok az giydirmeli, uyuturken giysiler daha da azaltılmalıdır. Terletme yöntemi ile ateş düşürülemeyeceği gibi, daha fazla zarar verebileceği unutulmamalıdır.
• 38,9? C den daha düşük vücut ısısına sahip ateşli çocukların çoğunda; eğer çocuğun genel durumu iyi ise, ilaç ihtiyacı olmayabilir. 38,9? C üzerinde ateşli ise, asetaminofen veya ibuprofen içeren ateş düşürücüler, çocuğunuzun yaşı ve kilosuna göre verilebilir. Çocuğunuzun yaş ve kilosuna göre önerilen dozu bilmiyor iseniz, doktorunuza danışmalısınız.
• Reye sendromu olarak bilinen ani karaciğer ve beyin hasarı ile seyreden hastalığa neden olduğu için, 12 yaş ve altındaki çocuklarda aspirin, ateş düşürücü olarak önerilmemektedir.

Ne zaman doktoru aramalı?

Doktorunuzu aramak için sizi harekete geçirecek ateş; çocuğunuzun yaşına, mevcut olan hastalığına ve ateşle beraber eşlik eden diğer bulguların varlığına göre değişiklik gösteriyor. Bu açıdan çocuğunuzun durumu hakkında yorum yapmakta zorluk çektiğinizde en iyi yöntemin, doktorunuza danışmak olduğu unutmayın. Ancak bazı durumlarda hiç vakit kaybetmeden doktoru aramak gerekiyor.

• 3 ay veya daha küçük bebeğinizin ateşi makattan 38? C ve üzerinde ise;
• 3-6 aylık bebekte 38,3? C ve üzeri olan ateşte,
• 6 aydan büyük bebekte 40? C ateş ölçülüyorsa
• Ateşle beraber çocuğunuzda susturulamayan sürekli ağlama, ateş düşmesine rağmen huzursuzluğun devam etmesi, sürekli uyuklama hali, bilinç bulanıklığı ve sayıklama, ateşle beraber vücutta kızarıklık bulguları varsa,
• Bebekte susuzluk bulguları (ağlarken gözyaşı olmaması, bıngıldakta çöküklük, dudak ve ağız içi kuruluğu, idrar miktarında azalma gibi) mevcutsa
• Daha öncesinde veya ateşli iken havale geçirmiş ise,
• 72 saatten daha uzun süre ateşi devam ediyor ise,
• Ateşle beraber öksürük, kulak ağrısı, boğaz ağrısı, ense sertliği, sık idrara çıkma, idrar renginde değişiklik, karın ağrısı, kusma, ishal, eklemlerde kızarıklık, eklem hareketlerinde kısıtlılık ve şişme mevcut ise, doktorunuzu mutlaka aramalısınız.
Burada yer alan hertürlü bilgi ALINTIDIR
 
Son düzenleme:
Vücudun normal ısı ortalaması 36-37'dir. 37'nin üzerindeki ısıya
yüksek ateş denirse de ısının yükselişi ciddi bir hastalık belirtisi
olmayabilir. Ateş kendi başına bir hastalık olmaktan ziyade, bir
hastalık belirtisidir. Bir hastalığın dışında çocukta ısı artması
günün faaliyet seviyesini de yansıtabilir. Örneğin, çekişmeli bir
futbol maçından sonra çocuğun ısısı geçici olarak 38'in üstüne
çıkabilir.

Ne kadar önemlidir?

Altı ayın altında bir bebekte 37'nin üstünde ateş her zaman
önemlidir. Hatta direnen bir ateşte havale ihtimali de vardır.

İlk Önlemler
Çocuğunuzun ateşi olduğundan şüpheleniyorsanız, önce ateşini
ölçün. Yirmi dakika sonra değişip değişmediğini anlamak için
tekrar ölçmelisiniz.

Çocuğunuzu yatırın ve oda serinse bile giysilerin çoğunu
çıkartin. Ateşi olan bir çocuğun ancak ince bir çarşafla
örtünmeye ihtiyacı vardır.

40 derece ateşi olan çocuğunuzun bütün vücudunu ılık su ile
ıslatılmış süngerle silerek ateşi düşürebilirsiniz.
Ancak her beş dakikada bir ateşi ölçün ve 39 dereceye düştüğü
zaman uygulamayı durdurun. Hiçbir zaman bu iş için soğuk su
kullanmayın. Soğuk kan damarlarını büzüştüreceği için ısıyı
düşürmek yerine yükseltecektir.

Yukardaki uygulamalar bir netice vermezse, ateş düşürücü şurup
verin. Suçiçeği veya grip belirtileri gösteren bir çocuğa
hiçbir zaman aspirin vermeyin. Reye sendromuna neden
olabilirsiniz.

Çocuğunuzun belirli aralıklarla az miktarlarda da olsa sıvı
şeyler içmesini sağlayın.

Doktora başvurmalı mısınız?

Çocuğunuz altı ayın altında ise derhal doktora başvurun. Çocuğunuz
havale geçiriyorsa, daha önceden havale geçirmişse veya ailenizde
havale olağansa doktora başvurun. Ateş 24 saatten fazla devam ederse
veya bazı belirtilerden şüphelendiyseniz doktora başvurun.

Doktor ne yapacaktır?

Tedavi süresi ateşin esas nedenine göre değişecektir. Eğer ateşe
sebebiyet veren bakteriyel iltihaplanmaysa antibiyotik salık
verilecektir. Hastalığın nedeni suçiçeği veya soğuk algınlığı gibi
hastalıksa muhtemelen bir ilaç verilmeyecek, ancak çocuğun
rahatlaması için tavsiyelerde bulunulacaktır.

Ne Yapılabilir?

Çocuğunuzun yatak çarşaflarını sık sık değiştirin ve sadece bir
çarşafla üstünü örtün. Çocuğunuzun alnına nemli bir ev havlusu
yerleştirin. Ateşini ölçmek için çocuğunuzu uyandırmayın. Uykusu çok
daha önemlidir.
 
Ateşlenen çocuğa yaptırılan soğuk duşun beyindeki ateşi yükselttiğini biliyor muydunuz
Çocuklarda görülen ateşin düşürülmesi için öncelikle çocuğun günlük elbiseleri çıkarılarak, ince bir giysiyle bırakılması gerektiği ifade edildi. Ilık su ile yıkamak veya ılık suyla ıslatılmış pamukla vücudu silmenin yararlı olabileceği ancak, soğuk duş ya da alkol uygulamasının yapılmaması gerektiğinin altı çizildi.

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kürşad Aydın, özellikle 6 ay ile 3 yaş arası çocuklarda görülen yüksek ateşin, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, ateşli havaleye neden olabileceğini belirtti.

Ailelerin, çocuklarında görülen ateşlenmeyi önemsemesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Aydın, “100 çocuktan 2 ile 5’i ateşli havale geçirir. Ancak yakın akrabalarda ateşli havale görülen kişi, bebeğini önceden muayene ettirip tedbirini almalıdır” dedi.

Çocuklarda görülen ateşin düşürülmesi için öncelikle çocuğun günlük elbiseleri çıkarılarak, ince bir giysiyle bırakılması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Aydın, şunları kaydetti:

“Oda sıcaklığı 18-20 derece olmalıdır. Koltuk altı ateşi 38 derecenin üzerinde ise hemen ateş düşürücü şurup verilmelidir. Ateş düşmediği takdirde, 4-6 saat arayla yeniden ateş düşürücü şurup verilebilir. Havale için en riskli dönem olan 6 ay 3 yaş arası çocuk bulunan evlerde, ateş düşürücü şurup eksik edilmemelidir. Ilık su ile yıkamak veya ılık suyla ıslatılmış pamukla vücudu silmek yararlı olabilir. Ancak, soğuk duş, alkol uygulaması yapılmamalıdır.

Soğuk duş, vücudun dış kısımlarındaki kanın beyne akım etmesine ve beyindeki ateşin daha da yükselmesine neden olur. Bu önlemlere rağmen ateşin düşmemesi durumunda, bebek en yakın sağlık kuruluşuna götürülüp çocuk hekimine muayene ettirilmelidir.”
kaynak :ekolay.net
 
kac gundur oglumun ateşının duşmesı ıcın ateş duşurucu verdım ve ertesı gun ateş duşurucunun artık ışe yaramadıgını gordum ara ara 4 kere ılık duş yaptırdım ıslak sırkelı bezler bır yandan tabı cok şukur bugun daha ıyı.erkek kardeşım gozumun onunde havale gecırdı o yuzden cok korkarım ateşten.bıgılerın ıcın teşekkurler elıfcım
 
Elbetteki soğuk duş aldırılmaz.Gayet ılık suyla çocuğu yıkarsınız ve atletini donunu giydirirsiniz o kadar.+ Ateş düşürücü verirsiniz. baktınız geçmedi tekrar aynı işlem ve ılık sirkli bezi vücudunun özellikle eklem yerlerine ve koltuk altlarına koyun. hatta çocuğunuz bezliyse ateşli olduğu zamanlar bezinide çıkarın.
 
tşk efom paylaştığın için.bizim doktorumuzda bize bu nu anlatmıştı.ateşi önce beyinde bitirmemiz gerektiğini yani fitil atmamız gerektiğini daha sonrada çok ılık bi suyla duş yaptırmamız gerektiğini anlatmıştı.
 
evet arkadaşım....soğuk duş ateşli çocukta şok etkisi yapar....bu yüzden ılık duş önerilir....:1yes2:
 
Ben de ne zaman oğlumun ateşi çıksa ılık duş yaptırıyorum. Hatta ateşi düşmeye başlayana kadar bir kaç kez ılık duş uyguluyorum. Sirkeli bezin de ateşin düşmesinde büyük faydası var biliyorum ama daha küçük olduğu için, cildini tahriş eder mi etmez mi diye tereddütte kaldığımdan daha hiç uygulayamadım açıkçası.
Unutmadan, Elifcim paylaşımın için teşekkürler..
 
ateşli çocuğu direk soğuk suya sokmanın çok tehlikeli olduğunu doktorum bizede söylemişti.ben ateşten çok çektiğim için ateşlenecekler diye çok korkuyorum.doktorum bize ateşi olan çocuğun elleri ve ayakları eğer soğumaya başlamışsa iç ateşin çok yüksek olduğunu ve kalbin el ve ayaklara kan göndermediğini iç organlara kan göndererek soğutmaya çalıştığını söylemişti. sakın çocuk üşüyor elleri ayakları buz gibi oldu diye ısıtmayın bu durumu dahada kötüye götürebilir.böyle bir durumda yapılacak en mantıklı şey enyakın sağlık kuruluşuna gitmektir.
 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!



Ateş, çocukluk çağında en sık rastlanan durumlardan biridir.


Ateş bir hastalık değildir. Enfeksiyon, ödem, doku hasarı, aşı gibi nedenlerle vücut ısısını düzenleyen termoregülatör merkezdeki dengenin bozulmasıdır. Ayrıca bazı hastalıklarla beraber de gelebilir.

Çocuğun vücut ısısını ölçmenin 4 yolu vardır:

• Ağızdan (oral)
• Makattan (rektal)
• Koltuk altından (aksiller)
• Kulaktan (timponik)

Öncelikle çocuğun vücut ısısını ölçmek için uygun termometre seçilmelidir. Eğer cam termometre kullanılıyorsa ağızda veya makatta kırılmamasına dikkat etmek gerekir. Cam termometreler iki tür olur; biri ağızdan ve koltuk altından ölçüm yapan ve diğeri ise daha kalın uçlu olup makattan ölçüm yapan tiptir.

Dijital termometreler ise makattan ve ağızdan vücut ısısını ölçebilir. Kırılmaz plastikten yapılmış olduğundan, camdan yapılmış olan termometreden daha kolay okunabilir ve daha hızlı sonucu verebilmektedir. Özellikle son dönemde çıkan dijital kulaktan ölçer termometreler hem iyi sonuç vermekte hem de kolaylık sağlamaktadır.

Ateş ölçer bantlar, düzgün sonuç okuyamadıklarından önerilmemektedir.

Sağlıklı bir ölçümle alınan sonuçlar:

- Oral (ağızdan) ölçüm 38 C (100.4 F) veya daha yüksek

- Rektal (makattan) ölçüm 38,5 C (101.3 F) veya daha yüksek

- Aksiller (koltuk altından) ölçüm 38 C (100.4 F) veya daha yüksek

- Timponik (kulaktan) ölçüm 38 C (100.4 F) veya daha yüksek ise çocuğunuzun ateşi olduğu söylenebilir.


Nasıl kontrol altına alınabilir?

Çocuk veya bebekte ateş görüldüğünde evde alınacak basit önlemler büyük önem taşır. Yalnızca ateş düşürücü ilaçlar değil bu önlemler de tedaviyi destekler ve sonuca ulaştırır. Bazı durumlarda, vücut ısısını düşürmek için ilaç kullanılması gerekmeyebilir.

Aslında, çocuğu ilaçla tedavi etmenin nedeni ateşi düşürmenin yanı sıra beraberinde eşlik eden ağrıların ve acının rahatlatılmasıdır. Ancak yüksek ateş durumunda bir doktora danışarak hareket etmekte fayda vardır.

Öncelikle bebek veya çocuğun bulunduğu ortam ısısı 21-22 derece civarında tutulmalıdır. Bu ısı sağlandıktan sonra çocuk rahat ve gevşek giysiler giydirilerek rahatlatılmalı, fazla giysileri çıkarılmalı, beslenme için fazla zorlanmamalı ancak aç bırakmamaya özen gösterilmelidir zira ateşli çocuğun kalori gereksinimi artar.

Vücutta ortaya çıkan sıvı ihtiyacına karşın bol miktarda sıvı alması sağlanmalıdır. Ancak verilen sıvının çok sıcak veya çok soğuk olmamasına dikkat edilmeli, ılık suyla (29-32 derece) duş yaptırılmalı veya ıslak bezlerle vücut ısısı düşürülmelidir.

Doktorun tavsiye ettiği bir ateş düşürücü (antipiretik) varsa kullanarak, ateşin seyri mutlaka sık aralıklarla izlenmelidir. (Ateş düşürücüler çocuğun yaşına ve kilosuna bağlı olarak farklı miktarlarda kullanılırlar; bu nedenle mutlaka bir doktora danışarak kullanılmalıdır.)

Neler yapılmamalı?

Ateşi yükselen çocukta bazı basit işlemler tedavi edici olurken bazı yanlış uygulamalar ise tedaviyi geciktirici hatta engelleyici olabilmektedir. Bu uygulamalardan bazıları:

• Vücudu alkol veya sirke ile silmek

• Giysilerini üşüyebilir korkusu ile çıkarmamak veya daha çok giydirmek

• Çok sıcak veya çok soğuk içecekler vermek

• Doktora danışmadan , yanlış ateş düşürücü kullanmak

- Aşırı dozda veya eksik dozda ilaç kullanmak

- Ateş düşürücüyü uygun aralıklarda kullanmamak (Doktor tavsiyesiyle hareket edilmelidir.)

• Ateşli bir çocuk veya adolesana (gelişme dönemindeki genç) ateş tedavisinde aspirin önerilmemektedir.

• Ateş, suçiçeği, influenza veya diğer viral enfeksiyonlara bağlıysa, ASA (aspirin ve muadili ilaçlar) REYE sendromu adı verilen bir hastalığa yol açabilir. Bu hastalık beyin ve karaciğere hasar veren oldukça önemli bir rahatsızlıktır.

Acil durum kabul edilen göstergeler

Ateş tespit edilen çocuklarda ve özellikle bebeklerde:

• Ateş 40 derecenin üzerinde görülüyorsa,

• Çocuk 2 yaş altında ise,

• Çocukta, ateşle beraber ağlama, inleme ve dokunulduğunda huzursuzlanma varsa,

• Ateşle beraber yoğun uyku eğilimi varsa,

• Ciltte mor döküntüler görülürse,

• Nefes alıp vermede güçlük varsa,

• Yutkunmada güçlük yaşanıyorsa,

• Bebek daha önce "havale" geçirmiş ise,

• Genel görünüşünde anormallik varsa,

• Boyun kısmında sertleşme hissedilirse,

• Devamlı kusma, diyare (ishal) durumu söz konusu ise, vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır​
 
GÜLÇİN VARDARCI VE OTİSTİK OĞLU CEM ÖRNEK BİR YAŞAMI PAYLAŞTI
"Anneliğin dayanılmaz mutluluğu!.."
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Bir "Rain Man" ile annesi müthiş mücadeleyi paylaştılar... Onlar şimdi kendisi gibi olan ailelere yardım ediyor

Yıllar önce oynayan, "Rain Man" filmini seyretmiş miydiniz? Dustin Hoffman'ın oynadığı otistik bir gencin hikayesini anlatan film yıllar geçse de içimden silinmedi! İşte böyle bir delikanlı ve onun fedakar annesiyle buluştum geçen gün... Yanında, oğlunun gelişim yolculuğu ile ilgili bir valiz dolusu belge ve CD ile gelen Gülçin Vardarcı gözleri yaşararak anlattı, bu zorlu hayat yolculuğunu. 15 yaşına gelen Cem, artık yaşıtları gibi eğitim alıyor, gitar ve bateri çalıp, konserler bile verebiliyor. Gülçin Hanım, oğlu için yaşıyor. Yaşamı Cem'in ekseninde dönüyor!

"NAZAR DEĞMESİN"
Anneler gününe birkaç gün kala, gerçekleştirdiğimiz bu anlamlı röportaj eminim pek çok otizm hastası çocuğu olan aileye de umut olacaktır.
Her türlü gıdayı yiyemeyen ve Gluten'li gıdalarla beslenen Cem'in en büyük meraklarından biri de kek ve kurabiye yapmak. İlk zamanlar gazeteye haber olmasını, "Bana nazar değer" diye reddeden Cem, daha sonra bu işe bir çözüm bularak; yayınlanan gazeteyi saklar ve böylece kimse onun haberini okumamış olur!
Şu anda en önemlisi, Cem kendi durumunu biliyor ve normale dönmek için olağanüstü bir çaba gösteriyor! Hatta, kendi duygularını, yaşadıklarını anlatan bir kitap hazırlığında...
Gülçin Hanım, ne mutlu size... Anneler gününüz kutlu olsun...

FARKLI BİR ÇOCUK
- Oğlunuzun otistik olduğunu kaç yaşında ve nasıl fark
ettiniz?
"Önce beni annelik ile tanıştıran ve 'anne' sözcüğünü ilk anneler gününe denk getiren kızıma teşekkür etmek isterim. Herkes evlat sahibi olurken kızım gibi evlat sahibi olmayı düşler. İkinci çocuğum Cem'in, 4 yaşında otistik olduğu anlaşıldı. Ben anlamadığım gibi, pek çok doktor da tanı koyamamıştı. Anneliğiyle yarışamadığım annem Nesrin Berker, doktorlara ısrarla 'Bu çocukta bir farklılık var' dedi ve torununu kurtarmaya çalıştı."
- Oğlunuz için verdiğiniz uğraşlar kaç yıl sonra meyvesini verdi?
"Tanı konduktan sonraki şokumuzu atlatıp 'Ne yapabiliriz' diye araştırmaya başladık.O zamanlar kaynak yoktu, internet yoktu hiç kimse bir şey bilmiyordu. Çok zorlandık. Arkadaşımın tavsiyesiyle bulduğumuzçok kısa sürede Cem'i konuşturmayı başardı ancak yanlış yönlendirilmelerle çok hatalar yaptık, ama bize göre doğru terapiyi bulduğumuz andan itibaren 4 yıl içinde yüzde 98 iyileşmiş tanısı geldi."
- Kimler sizi destekledi?
"En büyük destek ailemden geldi. Arkadaşlarım, terapistler, öğretmenler, kuzenlerim ve okul müdüremiz yardımcı oldu. Cem de iyileşme sürecinde benimle işbirliğine girdi. Tıp maalesef bu çocuklar için yapılacak bir şey olmadığı görüşünde. Bu hastalığın nereden geldiğini ve nasıl tedavi edileceğini bilmiyor olabilirsiniz. Düşünün, bir iskelede duruyorsunuz ve denize düşmüş olan çocuğunuz sizden yardım istemekiçin elini çıkartmış, ona çürük de olsa mutlaka bir ip atmaz mısınız, kurtarmak için her çabayı göstermez misiniz?"

"PES ETMEDİM"
- Hiç pes ettiğiniz oldu mu?
"Hala her gün 'tamam mı, devam mı?' diye kendime sorarım ama en ufak bir gelişme bile beni, oğlumu ve tüm ailemi ileriye taşıyor."
- Daha önceden biliyor muydunuz bu hastalığı?
"Otizmi ilk, 'Rain Man' filminde Dustin Hoffman rolüyle tanımıştım. Ve o müthiş zekanın, hiç konuşmak istemediğini ve takıntılarını izlemiş, sevginin gücünü gözyaşlarıyla seyretmiştim."
- Siz sevginizle oğlunuzu yarınlara nasıl taşıdınız?
"Ben Rain Man filmini defalarca seyredip, oradaki karakterlerin kuvvetli yanlarını görüp, oradaki hataları öğrenip hayatımı ona göre planladım. Sanki orkestra şefi gibiyim, 10 yıldır uğraşıyorum. Yapmadığım şey, çalmadığım kapı kalmadı. Sonunda anladım ki; bu hastalık sabır ve sevgi istiyor. Her şey sizin elinizde. Oğlumla maçlara bile gittim. Çok kararlı bir insanım, Allah'ın izniyle oğlumu görmek istediğim seviyeyegetirebildim. Vaktimin neredeyse hepsini Cem'e ayırmama kızım Gülser izin vermeseydi, tahsilli olmasaydım, lisan bilmeseydim ve güçlü kadınların çıktığı bir aileden gelmeseydim, eşim beni desteklemeseydi, kariyerimden vazgeçmeseydim, herkesle olumlu ilişkilerim olmasaydı, bu bilinmezi hala öğrenememiş olurduk ve oğlumun yaşamdan bugünkü gibi keyif alması söz konusu bile olamazdı."

KRİTERLER
- Otizmi tam anlamıyla tanımlar mısınız ?
Birinci şart göz temasının olmaması, sonra dokunmamak-dokunamamak geliyor, geç konuşma veya söylenen sözcükleri tekrarlamak, yinelenen
hareketler, ritueller, uyku problemleri, limitli yeme, sosyalleşememe, anlamsız çığlıklar, akranlarıyla oyun oynayamama, savan zeka gibi pek çok kriter var. Olası nedenleri ise, karma aşının içindeki tiomersal (civa), antibiyotikler, alerji, besin intoleransı, metal zehirlenmesi, kimyasal zehirlenme, mantar enfeksiyonları, viral enfeksiyonlar, bakteriler, duyusal problemler (sensory), beynin ve amigdalanın daha büyük olması gibi pek çok sebebin varlığından bahsediliyor."

BAŞARIYOR...
- Cem artık baterigitar çalıyor, hatta Haluk Levent'le birlikte konser vermiş! Tenis oynuyor, bir çok aktivitenin yıldızı. Cem'in hayat yolculuğu pek çok otistik çocuğa umut olacaktır. Sevgisini, son damlasına kadar çocuğuna veren, fedakar bir annenin son cümlelerini alabilir miyim?
Tüm anneler gibi olağanüstü durum söz konusu olunca, ben de enerjimi o yöne kanalize ederim. Çocukları ateşlenip de mutsuz olan annelerden farkım bu işin kronik olması ve tanı aşamasında ve eğitimde çok zaman kaybetmiş olmamız. Bugün farklı bir misyonumuz oluştu. Hem Cem'de kalan otizmin tortusunu yok etmeye çabalarken, hem de Cem'i deedip, kızım, eşim ve ben ailelere, otizmle yaşarken öğrendiklerimizi anlatıyoruz. Şu anda dünyada AIDS ve kanserden sonra gelen ve en hızla artış gösteren bir rahatsızlık. Yeni tanı konan çocuklara vakit kaybetmemeleri için kendi oğlumda yaptığım deneme yanılma yöntemlerimi, terapistimden öğrendiklerimi, internetten ve okuduğum kitaplardan yaptığım tercümeleri paylaşıyorum. 2005 yılında Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde gönüllü konferanslar verdim."
-Ya kızınız ne yapıyor?
Kızım Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde tez olarak Sensory İntegration'i anlattı. Koç Üniversitesi'nde master yapıyor ve araştırıyor. Şimdiye kadar bu bilinmeyen hastalıktan, maddi bir kazanç elde etmeden, tamamen gönüllü olarak pek çok aileye yaptıklarımı anlattım ve bunları VCD olarak herkese ulaştırdım. Cem ile birlikte "otizmliyken neler hissettiğine" dair bir kitap yazma hazırlığındayız. 11 dakikalık belgesel yapma amacındayız. Biliyorum, Cem çok ünlü bir müzisyen olacak. Terapi ile iyileşen bir çocuk, tıpkı tüm normal insanlar gibi, okula gitmeli, spor yapmalı, gelişebilmeli. Cem, müzik okuluna giderse çok mutlu olacak ve bugüne kadar yapılanlar anlam kazanacak."

Ailelere öneriler
- Cem'in otizm oluşunun nedeni belirlendi mi? Tanı konmuş çocukların ailelerine, ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?
Evet, Cem'de çok antibiyotik kullanımı nedeniyle ve karma aşı tahribatı var. Eğer şu anda yeni otizm tanısı konmuş bir çocuğum olsaydı, hiç vakit kaybetmezdim. Göz yaşlarımı kurular ve çalışmaya başlardım. Otizmin henüz bir tedavisi yok. Ama çalışırsak, yaşam çocuk ve ailesi için o kadar da umutsuz değil. İlk yapacağım yoğun bir şekilde Sensory Integration Therapy, Auditory Integration Therapy, diyet, Hipotherapy ve masaj yapmak olurdu. Eve gerekli materyali alırdım. Yüzme öğretirdim. Bisiklete, salıncağa bindirirdim. Diyet yapar, antibiyotik vermezdim. Doktorumu bu konuyu öğrenmeye teşvik ederdim. İngilizce öğrenirdim. İnternete girerdim. Milli Eğitim Bakanlığı'na, otizmde eğitiminin gerekliliğini anlatırdım."

"Adeta evimize bomba düştü!"
Otizm nedeni tam olarak bilinmeyen bir hastalık. 4 yaşına kadar ailenin fark edemediği bu hastalığın teşhisi Cem'e konduğunda "Evimize bomba düştüğünü hissettik" diyor Gülçin Hanım. O yıllarda 9 yaşında olan kızı bir gün kardeşine "Hırsız Cem, annemi çaldın" demiş! Abla, şu anda 20 yaşında bir üniversite öğrencisi. Kardeşiyle daha iyi iletişim kurabilmek için, psikoloji okuyacak kadar Cem'e düşkün.

Kaynak: YENi ASIR GAZETESi



Dip Not: Aslinda bu sitede Otizm Dosyasi diye bir Forum Basligi olmasi o kadar iyi olur du ki, Otizm rahatsizliginin son yillarda artis göstermesi ve cocugu bu durumda olan annelerin tecrübelerini ve edindigi bilgileri burada paylasmasi acisindan ayrica yagmur cocuk annelerinin dertlesme sayfasi niteliginde. Tabi bu benim nacizane bir düsüncemdi paylasmak istedim bu fikrimi.
 
Sizleri taktir ediyorum arkadaşlar azminizden sabrınızdan, sevginizden dolayı.:çiçek:
 
Sizleri taktir ediyorum arkadaşlar azminizden sabrınızdan, sevginizden dolayı.:çiçek:




Kuzucuğuma katılıyorum .Umarım çocuğu bu durumda olan diğer annelerde sizin gösterdiğiniz sabrı,sevgiyi ve azmi çocuklarına gösteriyordur .
 
demek ki annelik sadece doğurmakla olmuyor...demek ki bizler sizlerin yanında anne bile sayılamıyoruz...en azından ben kendimi sizin yanınızda anne olarak göremiyorum malesef...takdir etmek bana göre az; çok daha fazlasını hakediyorsunuz...ama o fazlası nedir ben bilmiyorum; çünkü ben sizinyaptığınız anneliği de bilmiyorum...ama bildiğim tek şey var ; asıl anne sizsiniz!!!
 

Tebrikler arkadasim, ne mutlu sana:) Inan duygularimi bile ifade etmekte zorlaniyorum. Dedigim gibi beynim allak-bullak. Tekrar Tesekkür ederim canim, ilgin icin.
 
[youtube]26NLMHwYqy0[/youtube]
Bir çocuğun profesyonel bir sporcu olması ihtimali 16,000′de 1′dir.
Otistik olması ihtimali ise 166′da 1!


[youtube]QivPTrtu9_Q[/youtube]
Bir çocuğun bir trafik kazasında ölme riski 23,000′de 1′dir.
Otistik olması ihtimali ise 166′da 1!


YAGMUR COCUKLARIMIZDAN SADECE BIRKACI, Onlar cok özeller cünkü iyi bir egitimle cok iyi yerlere gelebilirler. Önemli olan erken tani...

[youtube]XvRnv-q-Zy8[/youtube]


[youtube]SLEJGcsGw3U[/youtube]


[youtube]d0bvEpjXKc0[/youtube]


[youtube]Z_R_CUxrZ8I[/youtube]​
 
fahriyecim filmlerini ilgiyle izledim bende bir yağmu çocuk teyzesiyim... teşekkürler emeğine..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…