Atatürk günlüğü - Tarihte bu gün Atatürk ne yapmış? ( Güncellenecektir )

18 MART Tarihte Bugün



1915 Çanakkale
Albay Mustafa Kemal "Anafartalar Grup Komutanı"



Cumhuriyetimizi kuran Büyük Önderimiz ATATÜRK’ün aziz hatırası önünde
bir kez daha saygıyla eğiliyor, vatan topraklarının kurtarılmasında canlarını feda eden
şehitlerimizi rahmetle ve minnetle, gazilerimizi şükranla anıyoruz.




"Siz vatanı için, milleti için, namusu için canını
ortaya koyan böyle insanları bu kadar mı tanıyorsunuz?
Eğer onları tanımazsanız; geleceğinizi göremezsiniz,
hedeflerinizi bilemezsiniz."

Mustafa Kemal Atatürk






Bir Yolcuya

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

NECMETTİN HALİL ONAN


Çanakkale'yi simgeleyen "Şehitler Abidesi"

Çanakkale Savaşları sırasında büyük cesaret gösteren şehit olan
birlikler ve şahıslar adına bugün Gelibolu Yarımadası'nda çok sayıda şehitlik vardır.
Her biri ayrı bir kahramanlık örneği olan bu şehitliklerin en önemlisi Morto Koyu'nda,
Hisarlık Tepe üzerinde tüm şehitlerimizin anısına dikilen Çanakkale Şehitler Abidesi'dir.



Çanakkale Türk siperleri
1936 - Atatürk'ün, akşamüzeri ismet İnönü'yle beraber Gazi Orman Çiftliği'ne gidişi, akşam Çankaya'ya dönüşü.

1934 - İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın, Çanakkale şehitleri için yapılan törende, hayatlarını kaybeden diğer millet askerlerine de hitap edilmek üzere Atatürk'ün yazdırdığı söylevi okuması: "...Bu memleketin topraklan üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz, evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizin evlâtlarımız olmuşlardır." (Kaynaklarda bu olayın yılı belirtilmesine rağmen ayı ve günü gösterilmemiştir. 1934 yılına ait gazetelerde de -Şükrü Kaya'nın başka bir görevle Gelibolu'ya gidişi dışında- açıklayıcı bir bilgi bulunmamaktadır. Biz gerçek tarih tespit edilinceye kadar bu konuşma tarihini ihtiyatla- 18 Mart 1934 olarak kabul ediyoruz). [Kocatürk]

1923 - Atatürk'ün, Tarsus Çiftçiler Yurdumda konuşması: "...Memleketimiz şu iki şeyin memleketidir; biri çiftçi, diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz, iyi çiftçi yetiştirdik; çünkü topraklarımız çoktur. İyi asker yetiştirdik; çünkü o topraklara kasteden düşmanlar fazladır."

Atatürk'ün, Tarsus Gençlik Yurdu'nda konuşması: "...Muhterem gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Hayatta yalnız iki şey vardır: Galip olmak, mağlup olmak. Size, Türk gençliğine bıraktığımız vicdanî emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız!"

1922 - Atatürk'ün, Akşehir'de, posta ile gelen İstanbul ve Avrupa gazetelerini okuması.

1921 (17-18) - Gürcü Hükümeti'nin Batum'u terk etmesi ve Albay Kazım Bey'in Batum Mutasarrıfı olarak göreve başlaması.

Diyarbakır'a gelen Şeyh Sunusî'nin, Atatürk'e teşekkür telgrafı: "Salimen Diyarbakır'a vardım."

Ermeni Misak Torlakyan, Azerbaycan İçişleri Bakanı Cevanşir Han'ı, Tepebaşı'ndaki Pera Palas Oteli önünde öldürdü.

1920 - Meclis-i Mebusan'ın son toplantısını yaparak çalışmalarına ara verme kararı.

Meclis-i Mebusan, bir kapanış toplantısı yaparak ebediyen faaliyetlerine son verdi.

Meclis-i Mebusan reisi Celalettin Arif, Halide Edip (Adıvar), Dr. Adnan (Adıvar) ve Çerkez Reşit gibi kişiler ise kılık değiştirerek, Anadolu'ya kaçmaya başladı.

Atatürk'ün, komutanlara Ankara'da bir meclis toplanması hakkında acele görüş isteyen telgrafı: "...Görüşünüzü makine başında bekliyoruz. Bu konuda acele karar vermek ve hemen gereğine başlamak zorunluğunu hissediyoruz." [Kocatürk]

İngilizler tarafından tutuklanan 30 kadar Türkün İstanbul'dan Malta'ya gönderilmesi.
İngilizler aralarında Rauf Bey, eski Harbiye nazırı Mersinli Cemal Paşa, Çürüksulu Mahmut Paşa, Esat Paşa, Galatalı Şevket, Vasıf Bey ve Numan Usta gibi kişilerin olduğu mebusları bir gemi ile Malta'ya götürdü.

Balıkesir'de, Kastamonu'da, İstanbul'un işgalini protesto mitingleri yapıldı.

1920 - Ottoman parliament adjourns.

1917 - Mustafa Kemal, Diyarbakır'daki 2. Ordu Komutanlığı'na asil olarak atanması.

1917 - Mustafa Kemal is appointed Commander of the 2nd Army. Meets with Colonel İsmet (later İnönü), Chief of Staff of the 2nd Army.

1916 - Diyarbakır'a gitmekte olan Atatürk'ün, trenle sabah Pozantı'ya gelişi, trenin saat 11.00'de Pozantı'dan hareketi, saat 17.00'de Gülek istasyonuna gelişi, burada diğer bir trene aktarma yaparak saat 18.20'de Mamure'ye hareketi ve 18/19 Mart gecesi saat 01.00'de Mamure'ye gelişi.

1915 - Çanakkale Boğazı'nı geçmeye teşebbüs eden Amiral J. de Robeck komutasındaki İngiliz ve Fransız donanmalarının, ağır zayiat vererek başarısız kalışı (Düşman donanması 7 saat süreyle tüm boğaz tahkimatını ateş altına almışsa da, bu girişim, kıyı topçusunun etkili karşı ateşi sayesinde sonuçsuz kalmıştır. Bugünkü deniz savaşında Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar düşman donanmasına ağır kayıplar verdirmiştir).

Atatürk'ün, Maydos (Eceabat)'a gelen Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat (Çobanlı) Paşa ile -Seddülbahir kıyı bölgesinin korunmasında aldığı önlemleri göstermek üzere- Kirte'ye gidişi, daha sonra tekrar Maydos'a dönüşleri (Kirte'de iken düşman donanmasının boğaz girişini ateş altına aldığını görmüşlerdir).


Alıntı
 
18 Mart 1915 - Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

İngiliz-Fransız Donanması'nın Boğaz'a hücumu, ağır kayıplarla geri çekilmesi.

Çanakkale Boğazı'nı geçme girişiminde bulunan İngiliz ve Fransız donanmalarının, ağır kayıplar vererek başarısız kalışı.

ÇANAKKALE DENİZ SAVAŞLARI
(19-ŞUBAT 1915 18 MART 1915)

I. Dünya Savaşı'nda çarpışmaların ve kahramanlıkların en üst düzeyde gösterildiği Çanakkale Cephesi Savaşları Türk ve Dünya tarihleri arasında önemi yadsınamayacak bir yere sahiptir.Kuşkusuz tarihte hiçbir cephe Çanakkale Cephesi gibi dünya tarihinin akışını değiştirmemiştir.Bağımsız Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasının temel taşlarından birini teşkil eden ayrıca Emperyalizme karşı verilen bu üstün direnişin tarihi Türk milletinin cesareti sayesinde zaferle sonuçlanmıştır.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA
ÇANAKKALE CEPHESİ VE DENİZ SAVAŞLARI
(19 ŞUBAT 1915-18 MART 1915)

Birinci Dünya Savaşı, 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın başlarında meydana gelen olay ve gelişmelerin bir sonucudur. Bu bakımdan sebeplerini bu dönemde aramak gerekir.
Birinci Dünya Savaşı, Avrupa'da dört merkezi devlete karşı, Avrupa ve diğer kıtalarda bulunan yirmi beş devletin giriştiği, o tarihe kadar görülmemiş ilk dünya savaşıdır. I. Dünya Savaşı Avrupa'da ittifak ve merkezi devletler diye adlandırılan Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ile itilaf devletleri diye adlandırılan İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya, Yunanistan, Sırbistan, Karadağ, Belçika, Portekiz, Romanya, A.B.D, Brezilya vb. meydana gelmiştir.
I. Dünya savaşının genel ve özel olmak üzere iki nedeni vardır.

a) GENEL NEDENLER:
Fransız ihtilalinin getirdiği yeni anlayış ve görüşler siyasi ve sosyal hayatta büyük
değişiklikler yapmıştı. Milliyetçilik düşüncesi özellikle 20. yüzyılın başlarında etkisini göstermiştir. 1815 yılında Viyana Kongresi ile Avrupa'ya yeni statü getirilmiş ve buna göre de güçler dengesi kurulmuştu. Özellikle 1870 Sedan Savaşı ile Alman ve İtalyan birliklerinin kurulması ve bu devletlerin girişimlerde bulunmaları Viyana Kongresi statüsünü ve güçler dengesini büyük ölçüde değiştirmiştir.
19. yüzyıl içinde önem kazanmış diğer bir gelişmede sanayileşmedir. Sanayileşme sonuç olarak sömür geliciliği doğurmuş, büyük devletlerin çıkar çatışmaları Afrika, ve Uzakdoğu'ya kadar yayılmıştır. Hammadde ve Pazar arayışı hızlanmış, bütün devletler sömürge yarışına girmiştir. Bazı devletlerin siyasi birliklerini geç kurmaları blokları ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bloklar hızla silahlanarak yeni bir savaşın şartlarını hazırlamıştır.

b) ÖZEL NEDENLER:
Devletlerin izledikleri politikalar ve çeşitli çıkarlar özellikle bu devletleri karşı karşıya
getirmiştir. Rekabet ittifak ve itilaf devletleri arasında meydana gelmiştir. Savaş öncesi devletlerin durumuna bakıldığında ;

Almanya:
Siyasal birliklerini kurduktan sonra (1871) ekonomisinde büyük bir canlanma meydana gelmiştir. Biriliğini geç kurduğundan dolayı sömürgeciliği geç başlamıştır. Özellikle İngiltere ile rekabete girişmiştir.

İngiltere:
Almanya'nın siyasal ve ekonomik açıdan güçlenmesinden rahatsız olmuştur. Kendisine rakip olabilecek güçlerden kurtulmayı istemektedir. Buna karşı deniz kuvvetlerini arttırmıştır.

Fransa:
1870 Sedan Savaşı ile Almanya'ya kaptırdığı Alsance-Loren bölgelerini geri almak istemektedir. Bundan dolayı Almanya'ya karşı bir düşmanlık içindedir.

Rusya:
Rusya, Panislavizm'i gerçekleştirme amacındadır.

İtalya:
Sömürgecilikte geri kalmıştır. Amacı yeni sömürgeler ele geçirmektir.

Avusturya-Macaristan:
En büyük tehlikesi Rusya'dır. Panislavizm'e karşı mücadele etmiştir.

SAVAŞIN BAŞLAMASI:
Avusturya BÜYÜK Sırbistan'ı kurmak isteyenlere gücünü göstermek üzere 1914 yılı Haziran ayında Bosna da bir manevra yapmaya karar vermiştir. Buna katılmak üzere veliaht Ferdinant da Saray Bosna'ya gelmiştir. Ancak veliaht 28 haziran 1914 günü bir Sırplı tarafından öldürülür. Buda I. Dünya savaşına yol açan olayın başlangıcı olur. Avusturya bu olaya Sırbistan'a savaş açarak karşılık verir. Bunun üzerine Almanya, Avusturya-Macaristan'ın, Rusya da Sırbistan'ın yanında yer alır. Böylece savaş kısa bir zaman içinde bütün Avrupa'yı etkilemiştir.
I. Dünya savaşına Osmanlı Devletinin Almanya'nın yanında girmesinin nedenleri ilk bakışta devletin ileri gelenlerinin Alman hayranlığı ve daha sonra Trablusgarp ve Balkan savaşlarında kaybedilen yerlerin geri alınabileceği, Kars, Ardahan ve Batum'un yeniden alınabileceği, Mısır'ın yarım yeniden İngiltere'den alınabileceği, Rus, Mısır ve İngiltere sömürgeleri olan Türk ve İslam ülkelerinin istiklale kavuşabileceği, Girit ve Kıbrıs adalarının tekrar devlete bağlanabileceği gibi düşünceler mevcuttu. Osmanlı Devleti bu toprak beklentilerinin yanı sıra yalnızlıktan da kurtulma istiyordu. Almanya ile 2 ağustos 1914 te gizli bir ittifak anlaşılmasının yapılması, Alman desteği ile ülkenin kalkınabileceği ve iki Alman gemisinin (yavuz ve Midilli) Osmanlı topraklarına sığınması savaşa girmemizde etkili olmuştur.

Almanya'nın Osmanlı Devleti'ni Savaşa sokmak istemesinin Nedenleri:
Almanya, Avrupa'nın Doğusunda Rusya, Batısında ise İngiltere tarafından sıkıştırılmıştır. Bundan dolayı Avrupa'daki savaş yükünü hafifletmek, Osmanlı Devleti'nin Jeopolitik konumundan yararlanmak istiyordu. Almanya özellikle geçiş yollarının tutularak Rusya'ya ulaşılmasına engel olmak düşüncesindeydi.

OSMANLI DEVLETİ'NİN SAVAŞA GİRMESİ:
Osmanlı Devleti'nin tarafsız kalması en çok itilaf devletleri istemekteydiler. Özellikle Rusya boğazların kullanılması ve kendisine yardımın kolay yapılabilmesi için bu durumun devam etmesini istiyordu.
Almanya, ittifak anlaşmasından sonra Osmanlı Devleti üzerindeki baskılarının savaşa girmesi yönünde arttırmaya başladı. Bu arada Alman askeri heyetinden bazı subaylar Osmanlı ordusunda önemli bazı görevlere getirilmişlerdi.
Sonuçta, Yavuz (Goesa) ve Midilli (Breslav) gemileri Amiral Sovchen komutasında 28-29 Ekim 1914 gecesi Rusya'nın Odessa ve Sivastopol Limanlarını topa tutması fiilen Osmanlı Devletini savaşa sokmuş oldu.
Bu olay üzerine önce Rusya ardından İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti'ne savaş açtılar. Böylelikle savaşa resmen katılan Osmanlı Devleti I Dünya savaşında bir çok cephede savaşmıştır. Savunma Cephesi olarak kurulan ve oldukça öneme sahip bulunan Çanakkale Cephesi'nin açılmasının nedenleri ve meydana gelen Deniz savaşları üzerinde duracağız.

SAVAŞ ÖNCESİ DÜŞÜNCE VE İTİLAF DEVLETLERİNİN SAVAŞ PLANLARI:

1) Baltık Denizine Egemen Olmak Planı:
"Baltık Denizine egemen olmak ve hem Ruslara silahla cephane yetiştirmek, hem de Almanya'nın mesafelerce düz kumluk halinde bulunan Pomeranya kıyılarına, Berlin'den 150-200 km uzaklıkta olan yerlere, büyük bir Rus ordusu çıkarmak. Lora Fiser'e göre ayrıca üç yere üç ordu çıkarılacak biri asıl çıkış ordusu, diğer ikisi gösteriş ve şaşırtma orduları olacaktır.
Planın esaslarına göre İngiliz donanması, Almanya Frizon (Frize) adalarından Batı'da bulunan Bordum adasını ele geçirip onu Çanakkale önündeki Limni, İmroz ve Bozcaada gibi bir üs olarak kullanacak, o bölgede denize dökülen Alman ırmaklarının ağızlarını tıkayacak, Kiel kanalını tahrip edecek ve genel olarak Almanya'nın kuzey deniz kıyılarını torpille kuşatacaktır.

2) LOYD CORC Planı:
Loyd Corcc planının esası ilkbaharda kuvveti 700 bin kişiye varacak olan yeni birliklerin Fransa'da Batı cephesine gönderilmeyip Balkanlar'da kullanılmasıdır. Loyd Corc ayrıca Türklerin Süveyş kanalına saldırdıkları sırada, Suriye'ye 100 bin kişilik bir kuvvet çıkararak 80 bin kişilik Türk ordusunu mağlup etmeyi'de düşünmüştür. Böylelikle Suriye ele geçirilmiş ve Kafkasya ile sıkışık durumda bulunan Ruslara yardım edilmiş olunur.
Amiral Fişer Batı cephesini Baltık yolu ile Kuzeyden çevirmeyi, Loyd Corc ise aynı işi Balkanlar'dan veya Adriyatik kıyılarından yapmayı istemektedir.

3) JOFR Planı:
Bu düşüncede olanlar her şeyi bir kenara bırakarak ilk olarak Almanya'yı ezmeyi istemektedirler. Buna klasik düşünce ve plan denilebilir. Bunu isteyenler, elde edilecek bütün kuvvetlerini, yani en çok İngiltere'de önce gönüllü sonra mecburi olarak silah altına alınan ve alınacak olan birkaç milyon askerin hepsini veya hemen hepsini Batı cephesine yığmak ve Alman ordusunu kemire kemire ezmek düşüncesindedirler. Bu düşünceler ileri sürenlerin başında Fransız orduları başkomutanı Jofr ile İngiltere İmparatorluk genel kurmay başkanı General (sonra mareşal) Robertson bulunmaktadır.

4) Çörçil-Hankey'in Boğazları Zorlama Planı:
Baltık denizine girmek planı da kısmen deniz bakanının düşünceleri arasında olmakla birlikte Çörçil, hemen bütün gücünü Çanakkale'nin zorlanması üzerinde toplayacaktır. O sırada İngiltere'de Osmanlı Devleti, düşmanların en zayıfı sayılıyordu. O, Almanya'dan damla damla ve adeta kaçak gibi Romanya ve Bulgaristan yolu ile silah ve cephane alabiliyordu, dolaysıyla Türk'ün kahramanlığını göz önünde tutmayanlar Boğazları zorlamayı nispeten kolay sayabilirlerdi.
Uzlaşma Devletleri Çanakkale'ye denizden saldırıya girişecekleri sırada Osmanlı Devleti'nin durumu onlar açısından böyle bir saldırı için elverişli görüntüdeydi. Osmanlıların Sarıkamış üzerine yaptıkları büyük saldırı bozgunla sonuçlanmıştı. Mısır'ı İngilizlerden kurtarmak amacıyla giriştikleri kanal harekatları umulanları getirmemişti. Bu arada Balkan Devletlerinden Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan'la Dünya Savaşı'nın başlamasından beri bir antlaşmaya varılması için sürüp gelen siyasal görüşmelerden de olumlu bir sonuç alamamıştı.
Bulgarların çekingen davranışı Almanya ile Osmanlı arasında doğrudan bir bağlantının kurulmasını engellediğinden Osmanlı ordusunun yoksun bulunduğu Modern savaş gereçleri ile donatılmaması da gecikmekteydi.
Bu durum uzlaşma Devletleri'nin Osmanlılara karşı bir saldırıya geçmelerine elverişli gibi görünmekteydi. Ne var ki aralarında bu maksatla hazırlanmış bir harekat alanları yoktu.savaş sonucunun batı cephesinde ve kısa bir zamanda alınacağına inanılmaktaydılar. Üstelik İngiltere'nin büyük bir kara ordusu kurmak için giriştiği hazırlıklar da tamamlanmış değildi. Çanakkale üzerine bir saldırı için ilgililer arasında kesin bir antlaşmaya henüz varılmamıştı.

Alıntı
 
ÇANAKKALE'YE SALDIRI FİKRİ
Çanakkale'ye saldırı fikrinin bir Rus sorunu ile bir olup-bitti olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Sarıkamış saldırısının Osmanlı çıkarına geliştiği sırada Rus Orduları Başkomutanı Grandük Nicolar, İngiliz Harbiye Nazırı Kitchner'den Osmanlı kuvvetlerinden bir kısmının Kafkas cephesinden uzaklaştırılmasını sağlayacak bir kara veya deniz gösterisinin yapılmasının mümkün olup olmadığını sormuştur (Aralık sonları 1914). Grandük böyle bir gösteri için Çanakkale'den söz etmemişti. Grandük'ün sorusu Londra'ya ulaştığı sırada, Çanakkale seferi düşüncesi çoktan doğmuş bulunuyordu. Tartışılan yanı yapılacak seferin yalnız savaş gemileriyle mi yoksa aynı zamanda bunların kara kuvvetleri tarafından desteklenmesi suretiyle mi yapılacağıydı.
1908'de İngiltere İmparatorluğu Ulusal Savunma Konseyi Boğazların yalnız savaş gemileriyle aşılması konusunu etüt etmiş ve XIX. Yüzyıl başlarında Lora Nelson'un bu konuda öne sürmüş olduğu bir fikre saplanıp kalmıştı. Nelson, "Bir kara kuvveti tarafından desteklenmeden istihkamlara saldıran gemici delidir" demişti. Fakat birinci dünya savaşı başladığı sırada İngiltere'de Nelson'un düşüncesini paylaşmayan bir insan yetişmiş bulunuyordu: Churchill

Churchill ve Çanakkale
Churchill düşüncesini Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce Londra'yı ziyaret etmiş ve onunla görüşmüş olan Enver Paşa'ya şöyle anlatmaktadır; "Londra'da bulunduğum sırada Churchill ile bir dünya savaşı çıkması durumunu tartışmıştım. Böyle bir savaşta Türkiye'nin ne yapacağını bana sordu. Ve arkasındanda şunu dedi: "Eğer Türkiye Almanya tarafını tutarsa İngiliz filosu Çanakkale Boğazı'nı zorlayıp geçecek ve İstanbul'u alacaktır."
Churchill'in Çanakkale seferi ile ilgili çalışmaları İngiltere'nin Osmanlı İmparatorluğuna savaş açmasından önce başlar. Churchill 1 Eylül 1914'te İngiliz filosunun Çanakkale'yi zorlamasına ve Yunanistan'ın Gelibolu'ya asker çıkarmasına dayanan bir tasarı hazırlar. Fakat Bulgarlardan kuşkulanan Yunanistan, tarafsızlığından ayrılıp İngiltere'ye yanaşmadığı için bu tasarı suya düşer. Ayrıca Churchill, Mısır'ın en iyi biçimde savunulmasının Gelibolu'ya saldırmakla mümkün olduğu yolundaki düşüncesini de savaş komitesi tarafından çok kuvvete ihtiyaç duyulacağı için iltifat görmez.
Yukarıdaki sözü edilen Rus orduları Başkomutanının Osmanlı İmparatorluğu'nun her hangi bir yerinde bir gösteri yapılması isteğinin Londra'ya varması üzerine (31 Aralık) Churchill'in Başvekile sunduğu bir raporda "Savaşın duyurulmasından beri Gelibolu'ya saldırılmasını istemekte idim" demektedir. Bu kez Lloyd George ile Savaş komitesi genel sekreteri Hanway, Harbiye nazırı Kitchner ve Lord Fisher de Churchill'in fikrine katılmışlardır. Şu şartla ki kara kuvvetleri sağlanmadığı takdirde Çanakkale Boğazı sadece savaş gemileriyle zorlanacaktır. Bu suretle Rusya'nın "gösteri" isteği de yerine getirilmiş olacaktır.
3 Ocak'ta Churchill, Çanakkale'yi abluka altında bulunduran Amiral Garden'den Boğazın yalnız denizden zorlanmasını mümkün görüp görmediğini sorar. Sorusuna bu iş için eski savaş gemilerinin kullanılacağını ve sağlanacak sonuçların, uğranılacak kayıpları haklı göstereceğini de ekler.
5 Ocak'ta Amiral Garden'in cevabı gelir: Bir baskınla Çanakkale Boğazı'nın zorlanabileceğini sanmadığını fakat esaslı bir plana dayanılarak sayısı fazla gemilerle bunun yapılabileceğini bildirir. Bu cevap savaş komitesi üyelerini tatmin eder. Bu suretle Churchill'in Çanakkale seferi ile ilgili hazırlıkları başarı ile sonuçlanır. Bundan sonra 20 Ocak'a kadar sürecek bir zaman içinde sefer planı hazırlıklarına geçilir. Bu sırada sefere Fransa'nın da katılması sağlanır. Churchill, Fransa'dan önemli bir yardım dilemediklerini bu devletten ancak işbirliği, saldırı tasarısı üzerinde anlaşma ve onu birlikte hazırlama dileğinde bulundukların belirtmiştir.

GARDEN'İN PLANI
Çanakkale'yi geçme planı Amiral Garden tarafından hazırlanmış ve 13 Ocak'ta Savaş komitesi tarafından onaylanmıştı. Plan önemli deniz kuvvetlerinin kullanılmasını öngörmeliydi. 12 zırhlı, 3 savaş kruvazörü, 3 hafif kruvazör, 12 destroyer, 6 deniz uçağı, 12 torpil tarayıcı gemisi ve daha bir çok başka çeşit gemiler.
Plana göre ilkin boğaz'ın girişini savunan dış bataryalar uzun mesafelerden bir ateşle tahrik edilecekti. Dış bataryaların ikisi boğazın Anadolu yakasında bulunan Orhaniye ile Kumkale'den, diğer ikisi de Rumeli yakasındaki Ertuğrul ile Seddülbahir'den ibaretti. Boğaz'ın bunlar arasındaki genişliği 4 km kadardı. Bundan sonra Boğaz'a girilerek Anadolu yakasında Kepez, Rumeli Kilitbahir'e kadar olan ve merkez savunma sistemi denilen tahkimatla bataryalar bombardıman edilerek tahrip edilecekti. Bu işte son bulunca, Çanakkale ile Nara arasındaki savunma sisteminin son kısmı ateş altına alınarak zararsız duruma getirilecek ve Marmara'ya girilerek İstanbul yolu tutulacaktı. Bu bombardıman aşamalarının her birinde savaş gemileri yol almaya başlamadan önce torpil tarlaları ayıklanmış olacaktı. Planın yürütülmesi için 15 şubat saptanması başarı ümitleri de havaların iyi gitmesine; yol, cephane sağlanmasına ve Türklerin savunmada göstereceği yılgınlığa bağlanmıştı.

ENVER PAŞA VE BOĞAZLARI SAVUNMA SİSTEMİ:
Türk Başkumandanlığı Boğazın savunma sisteminde mayından faydalanmaya büyük önem vermiştir. Bundan ötürü mayın hatları kurulmuştur. Bunların bir kısmı sabitti. Ana mayın hatları Çanakkale Boğazı'nın 1,5 km genişliğinde bulunan en dar yerini korumak maksadıyla Soğanlıdere - Dardonos önünden başlamıştı. 9 mayın hattı meydana getirilmişti. Kıyılarda da bu hatları koruyacak gizli obüs bataryaları yuvalanmış bulunuyordu.
Ender Paşa yalnız denizden yapılacak bir saldır ile Çanakkale'nin geçilmezsinin olanaksızlığını göstermekteydi. Bu nedenle İstanbul'da halk arasında dedikoduların uyandırmış olduğu korku, kuşku ve telaşına anlamıyordu. Ona göre, düşman büyük istihkamları uzaktan ateş hattına olabilir, tahrip de edebilirdi. Fakat mayın tarlalarını savunma bataryaları tahrip etmek için bataryaların üzerine kadar gelmesi gerekliydi. Gelecek olan gemiler ufaksa, kolaylıkla batırılabilirdi. Büyük savaş gemileri ise batmak korkusundan oraya kadar yaklaşamayacaklardı. Şayet düşman donanması mayın tarlalarına geçip Çanakkale şehri önüne Boğazı kıvrılarak Nara'ya dönüp, Marmara'ya geçmeye girişirse karşısında bizim donanmamızı bulacaktı. Bizim donanmamız ufak olduğu halde büyük top düşmanın teker teker geçmeye mecbur olan gemilerine karşı üstündü. Düşman gemileri bu dönüş esnasında bizim gemilerimize karşı ancak 2 topla ateş edebileceği halde 5 kilometreden fazla olmayan etki menzili içinde bizim en aşağı 30 topumuz, onların karşılayabilecekti. Bu durumda en büyük dretnotlar bile batırılacaktı.

ÇANAKKALE DENİZ SEFERİNDEN BEKLENENLER
Enver Paşa'nın Çanakkale deniz kuvvetleriyle zorlanamayacağı hususundaki düşünceleri, birinci Dünya savaşı başlarında İngiltere'de de aşağı kabul edilmişti. Fakat Charebill'in ilkin Mısır'ın savunması için ortaya atılan bu fikri zamanla kök tutmuş ve bunun eyleme konulup başarılmasıyla şu önemli istifadelerin sağlanabileceği İngilizlerce hayal edilmeye başlanmıştı:
İstanbul'un Ruslar tarafından ele geçirilmesi önlenerek İngiliz hakimiyetine geçecektir. Bu durumda Osmanlı Devleti toprakları ve ordusu ikiye bölünmüş olacağından barış yapmak zorunda kalacaktı. Buna yanaşmadığı taktirde de kısa zamanda savaş dışı bırakılacağına şüphe yoktu. Bu durumda Rusya ile batık dost devletler arasında bağlantı sağlanacak, karşılıklı ekonomisel ve savaşsal yardımlaşama sağlanacaktı. Bütün bunlardan başka Dünya savaşı'nın başlangıcından beri tarafsızlıkları ile sallantıda bulunan Bulgaristan ve Romanya, İngiltere ile Fransa'nın yanında savaşa gireceklerdi. Girince ve Almanya ile Avusturya'nın etrafındaki çember tamamlanmış ve kuvvetlenmiş olacaktı. Sözün kısası " can boğazdan gelir" atasözüne uygun olarak dünya savaşının bitirme yolu, Çanakkale Boğazından geçmekteydi.

SAVAŞIN BAŞLAMASI (ŞUBAT 19)
Yukarıda sözü geçen Gordon planının eylemine 19 şubat saat 10'da başladı. Bu tarih 1807 yılında İngiliz filosuna başarı ile sonuçlanan Boğaz zorlaması 108. yıl dönümüne rastlamaktadır. Saldırı amacı ilkin boğazın girişini koruyan Anadolu yakasındaki Kumkale ile Orhaniye'de ,Rumeli yakasında Ertuğrul ile Seddülhisar'deki tabyaları yok etmekti. İkinci Fransız dördü İngiliz olmak üzere altı zırhlı bu işi başarmak için görevlendirilmişti. Bu gemiler 12.000 ile 10.000 metreden bataryalar üzerine ateşe başlamışlardı.
İlk ateşi açan HMS Cornwasllis zırhlısının topçu subayı Yüzbaşı Harry Minchin, bunu büyük babasına yazdığı bir mektupta gururla anlatmaktadır. İlk topa ateş emrini verdim ve daha ilk ateşte isabet kaydettik. Onların menzillerini dışında olduğumuzdan ateş oranı çok ağardı, dakikada bir mermi falan. Öğlene kadar buna devam ettik. Öğleden sonra biz ve Vengeance 8.00 ile 5.000 yarda kadar yaklaştık ve Vengeance epey yoğun bir ateş altına girdi. Biz hemen onu desteklemeye koştuk ve gemideki bütün toplarla kaleye ateşe başladık. Her top yaklaşık olarak dakikada iki mermi atıyordu. Bu numaralı tabya sır taşı, duman, alev ve toz yığını halinde havaya uçtu. Ondan sonra başka bir tabyada üzerimize ateş başlayınca hemen o yana döndük ve yaşamım boyunca bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Birkaç kere çok yaklaştıysa da biz hiç isabet almadık. Ateş hızımız onların şaşırtmış olmalıydı. İnsanın çevresine dakikada 1500 kilo mermi yağması epey sinir bozucu olmalı.
Türk bataryaları menzillerinin kısalığından susmak zorunda kaldılar. Saat 12'den sonra zırhlılar kıyılara yaklaşarak 7000 metreden ateş etmeye başlayınca bataryalar da karşıt ateşe geçtiler. Ateş şiddetliydi iki gemi isabet aldı. Amiral Garden saat 17:30 da geri çekilme emri verdi. Dış bataryaları bir günde tahrip etmek ümidi bu suretle suya düşmüş oluyordu. Ertesi gün başlayan fena hava saldırıyı 25 Şubat'a kadar geciktirdi.

Bombardımana Devam Edilmesi (25 Şubat)
25 Şubat'a dış bataryalar üzerine yarıda kalmış olan saldırıya tekrar başladı. Bu kez saldırıya 12 Şubat gemisi katıldı. Bataryalar top menzillerini elverişsizliği alanına giren gemilere güçlü bir karşılık verdiler. İkisine önemli isabetler kaydetmeye muvaffak oldular. Ne var ki, bu yüzer kaleleri yürüyüşlerinden alıkoyacak olanaklara sahip bulunmuyorlardı. 25 Şubat'tan beri artık susmak zorunda bırakılmışlardı. Düşman savaşın sonuçlarını anlamak için tabyalara deniz erleri çıkarmış ve henüz kullanabilecek gibi görünen bir iki topu tahrip ettirmişlerdi. Dış bataryaların susturulması işi bu suretle sona ermiş bulunuyordu.
26 Şubat'ı izleyen günlerde ve havanın elverişliliği ölçüsünde saldırı planının ikinci ve üçüncü bölümlerine yani iç bataryaların tahrip edilmesine girişilmişti. Amaç Dardonos ve Erenköy tabyaların savaş dışı etmek için Boğazın içine girmekti. Savaş gemileri ateş ederken mayın tarama gemileri de kendilerine yol açacaktı. Planı bu bölümünün eylemini sağlamada hesapta olmayan engellerle karşılaşıldı. Kıyılarda yerleştirilmiş gizli ve hareketli sahra bataryalarıyla Dardonos tabyasının topçuları yapılacak işi güçleştiriyorlardı. Devamlı olarak yer değiştiren mayın tarama gemilerine nefes aldırmıyorlardı. Zırhlılara isabetler oluyordu. Kaydedilen başarılar umulanlara yaklaşık olmadığı halde Amiral Gorden, 2 mart'ta Churchill'e çektiği bir telgrafta Mart ortalarında İstanbul'a ulaşacağı ümidinde olduğunu bildiriyordu. 11 Mart'ta Churchill, Gorden'le bu konumdaki düşüncesini bir kez daha sordu. Gelen cevap filonun Marmara'ya girmesi üzerine, geri güvenliğin korunması için kara kuvvetlerine ve bulunmadığı gibi Gelibolu'ya sır çıkartmakta planı da hazırlamıştı. Hemen kara kuvvetlerinin tedarike girişildi. Bu kuvvet general Hamilton komuta atandı ve Çanakkale'ye gönderildi. Amiral Gorden'in ordusuz bir komutana ihtiyacı yoktu. Edindiği bilgilere göre Türk'lere Almanya'dan mühimmat gönderilmesi ihtimali de vardı. Bu arada da Almanya'dan ve Avusturya ve Avusturya denizatlıları işe karışabilirdi. Buna zaman yoktu. Kaldı ki planın iç bataryaların susturulması ile mayınların toplanmasından ibaret olan ikinci kısmın tamamlanmış olduğuna dair de kanıtı vardı. 15 Mart'ta saldırı için kararını verdi ,. Saldırı 17 ve 18 Mart'ta yapılacak yani Boğaz gerilecekti. Ne var ki, vermiş olduğu karardan bir gün sonra Gorden yorgunluktan, sinirden ve uykusuzluktan güçsüz düşmüştü. Doktorunun tavsiyesi İstanbul'dan vazgeçerek Londra'ya dönmesi merkezin deydi. Bu suretle Amiral hazırlanmış olduğu planın trajedi ile sonuçlanacak son perdesini görmekten kurtulacaktı. 17 Mart'ta yerine Harmay başkanlığı yapmakta da Vis Amiral de Robeck atandı.

İSTANBUL'U SAVUNMA TEDBİRLERİ
Üçlü uzlaşma devletleri savaş gemilerinin Çanakkale Boğazı'nın geçilme girişiminin Osmanlı Genelkurmayı'nın kuşkuya düşmesi normaldi. Kaldı ki bu girişime paralel olarak Ruslarında Karadeniz Boğazı'na bir saldırıda Bulunmaları olasılığı da büsbütün ortadan kalkmış değildi. Bu durum göz önünde tutularak Boğazların ve İstanbul'un savunulması için şu Askersel tedbirlerin alınması gerekli görülmüştü; Çanakkale Boğazı ile İstanbul doğrultusunu savunmak görevi Liman Von Sanders komutasında bulunan I. Orduya verilmişti.
Bu ordudan I. Kolordu Gelibolu Yarımadasına, 15. Kolordu Çanakkale'nin Anadolu kıyılarına 6. Kolordu da Yeşilköy bölgesine yerleştirilmişti. Karadeniz Boğazı'nın savunması ile Vehip Paşa'nın komutasında bulunan 2. Orduya verilmiş bulunuyordu. Boğazların savunması ile görevli kuvvetlerin tümü , 200,000 kadardı.

18 MART SALDIRSI ÖNCESİNDEKİ HAZIRLIKLAR
Saldırının yüksek komutası da Robeck'e verilmişti. De Robeck bir gün önce görevinde çekilmiş olan Gorden'in planını uygulayacaktı. Plan sade idi.
Amaç Boğazın iki kıyısındaki bataryaların susturulması, torpillerin ayıklanması, bu suretle açılacak yoldan filonun Boğazı girilmesine olanak sağlanmasında ibaretti. De Robeck bu planı başarıyla gerçekleştirmek için savaş gemilerini üç kümede savaş düzenine getirmiş bulunuyordu. Birinci kümede Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson ve İnflexible bulunuyordu. Bunlar güneye doğru sardırmışlardı. Bu üç savaş gemisinin sahra bataryalarına karşı güvenlikleri kuzey kanatta Lrince George ve güney kanatta Triumph tarafından sağlanacaktı.
İkinci kümede Amiral Guepratte komutasında şu dört Fransız zırhlısından kurulmuştu; Buffren, Bouvet, Goulois ve Charlemagne. İlk ikisini boğazın Anadolu kıyılarını, diğer ikisi de Rumeli kıyılarını döveceklerdi.
Üçüncü küme, İrresistable, Albian , Vengeance, Swiftsare ve Magestic yedekte bırakılmışlardı. Üçüncü küme gemileri sırası gelince ikinci kümenin yerine alacaklardı. Son olarak Cornwallis, Conapus, Dorthmouth ve Dublin kruvazörleri geliyordu. Bunlardan ilk ikisinin görevi mayın taramak, doğu ilgisinin de aşırma ateş yapmak suretiyle sahra bataryalarını arkadan varmaktı.
Dünya topraklarında güneşin batmadığı iki büyük imparatorluğun meydana getirdiği bu kudretli ve haşmetli savaş gücüne insan gücü ile karşı gelinemeyeceği konusuna İngiliz ve Fransız denizcilerinde genel bir kaç doğmuştu. 18 Mart saat 10:58'de yukarıda işaret edilen savaş düzeni almış olan aramada da ilk bombardıman için suretle görev bölümü yapılmıştı:
Queen Elizabeth, Anadolu yakasında bulunan Hamidye I ve Çimenlik tabyalarını, Agamemnon, Lord Nelson ve İnfletible ise boğazın Rumeli yakasındaki Yıldız, Mescidiye, Hamidiye II ve Namazgah tabyalarını ateş edeceklerdi. Düşman ordusu büyük saldırışa geçeceği sırada Türk bölgesi savunma karargahında durum şöyleydi;
Karargah komutası Albay Cevat , 18 Mart'tan önce Bozcaada'da düşman savaş gemilerinin toplanmakta olduğunu haber almıştı. 18 Mart sabahı da bir araştırıcı uçağımız Bozcaada'da büyük bir kaynaşma olduğunun haberini getirmişti.
Ne var ki, komutanlık bu haberleri büyük bir saldıranın ilk işaretleri olarak kabul etmedi. O kadar etmedi ki komutan Albay Cevat, 18 Mart sabahı karargahta ayrılıp Kirte'deki birlikleri teftişe gitmiş ve ancak 16:30'da karargaha dönebilmişti. Bu nedenle savaşı Kurmay Binbaşı Selahattin Adil(paşa) yönetmişti. Savaş sırasında yanında bulunmuş olan yardımcıları Kurmay Kolağası Osman Zati ile Yüzbaşı Hamdi'dir. Bu kısa açıklama da göstermektedir ki, 18 Mart saldırısı bir baskın biçiminde başlamıştır.

SALDIRININ BAŞLAMASI:
Birinci küme ile kendilerine hedef olarak gösterilmiş plan tabyaları arasında düello saat 11:15'te başlıyor. Queen Elizabeth, ağır toplarıyla uzak mesafeden ilkin Çimenlik'e sonra Çanakkale şehrine daha sonra da Hamidiye tabyasına ateş ediyor. Çimenlik'e iki isabet oluyor. Çanakkale'de yangın çıkıyor. Hamidiye'de yıkıntı meydana geliyor.
Saat 11:35'te Lord Nelson, Rumeli yakasındaki Hamidiye II tabyasına; George ve Triumph, Mecidiye, Yıldız ve Dardonos tabyalarına açıyorlar. Fakat zırhlıların büyük şikayeti bu tabyalardan olmaktan çok, görünmeyen ve göründüğü anda hızla yer değiştiren sahar bataryalarındandı.
12:30'da Amiral de Robeck Fransız gemilerinden kurulmuş olan ikinci küme gemilerine kıyılara yaklaşarak, yakın mesafeden bombardımanı sürdürmesi emrini veriyor.
Bunlar Erenköy bizansında duran İngiliz gemileri arasından geçerek kıyıya 400 metre kadar yaklaşıyorlar. Bütün ağır toplarıyla Rumeli yakasında Kilitsihar ile Mesudiye tabyaları, Anadolu yakasında da Dardonos ile Beyaztepe mevkileri ateşe tutuyorlar. Büyük Aramada boğaz en dar olan Kilitsahir ile Çanakkale arasına yönelmişti. Buraya gelmeden önce birkaç gemi feda edileceği de hesaba katılmıştı. Bu kayıpları karşılıksız olmayacaktı. Boğaz geçilip İstanbul alınmakla, Osmanlı ile müttefiklerin bağlantısı kesilecekti, çember içine alınan Avusturya ile Almanya da pes demek zorunda kalacaklardı. Sözün kısası savaşın muhteşem armadanın birkaç kilometre daha ilerlemesine bağlı kalmıştı. Tarihsel Fransız cesareti ile İngiliz soğukkanlılığı Türk'ün alçak gönüllü kahramanlığı karşısına bu alınacak yerde bir sınav verecekti.
Deniz savaşının en bunalımlı anı iki taraf içinde gelip çatmıştı. Dünya bu olaya kadar Türk'lerin fetihler savaşlarında tanımıştı. Yurt savunmasında ise güçlerinin neye yettiğini ilk kez hecelemeye başlayacaklardı.
Hava şartları Türk'lerin lehineydi. Gemi bacalarından ve toplardan çıkan dumanlar sayesinde Türk bataryaları görünmüyordu. Türk savunma komutanlığı düşman zırhlılarının merkez bataryalarına 14 kilometre kadar yaklaşması üzerine bu bataryalar tarafından da ateş emri verildi. Türk'lerin ağır toplarıyla ötüşlerinin ateşi düşman üzerine şaşırtıcı bir etki yapmaktaydı. Kaptan köprüsünden isabet alan İnflexible'den geriye dön emri verildi. Bouvet'de de almış olduğu isabetten dolayı yangın başlamıştı. Geminin toplarının yarısı kullanılmaz hale gelmişti. Bir çeyrek saatte 14 isabet alan Suffren hemen hemen savaş dışı edilmişti. Ne var ki, bu arada da Çanakkale'de başlamış olan yangın genişlemiş, Dardonos, Namazgah ve Hamidiye bataryaları, Fransız gemilerinin ateşi karşısında susmuştu. Deniz ile kara arasındaki büyük düello taraflar ağır yaralar almışlardı.
Fransız gemilerinin yıprandığını gören de Robeck geri dönmelerini ve üçüncü küme gemileri ile yedeklere onların yerine almalarını emrini veriyor. Saat 13:34 ne var ki, Boğazdan çıkmak girmek kadar kolay değildi. Donanmalara taranmış sandıkları karanlık limanın güney kısmına, Erenköy açıklarından Doğuya doğru da Nusrat adındaki mayın gemisi geceleyin, Ruslarca Karadeniz kıyılarımıza dökülüp tarafımızdan toplanmış olan mayınlardan 26 tane döker. İşte bu mayınlardan birine çarpan Bovvet bir buçuk dakikada 640-700 kadar mevcudu ile sulara gömülüyor. 5 subayla 51 er ancak kurtarılıyor. Bu kurtarma işine karışmış olan Gaulios zırhlısına da iki ağır top mermisi ile yaralanıp su almaya başlayınca diğer iki Fransız gemisini yardımı ile savaş yerini terk ediyor. Fransız, tümden yok olmamak için savaş yerinden çekilmek zorundadır. Ve şimdi Türklerle İngilizler karşı karşıya geliyorlar.
Bovvet'in batış anını anlatan Yarbay Worsley Gibson'un sözleri; Bovvet'in sancak tarafına yattığına dikkat ettim ve bunu McB'ye söyledim. Daha sözümü bitirmeden gemi daha fazla yatmaya başladı. Ağır yara aldığı belliydi. Çokta hızlı ileri gitmekteydi ve az sonra direkleri suya girdi, büyük bir duman ve buhar sütünü yükseldi ama herhangi bir patlama olmadı ve birkaç saniye sonra sulara gömüldü.
Bovvet'in batması Golois'in yaralanması ve tüm Fransız gemilerinin geri çekilmesi Türklerin moralini yükseltiyor. Saat 14:00'ten sonra savaş 6 İngiliz zırhlısı ile bataryalar arasında tekrar başlıyor.
15:15'te Irrsistable zırhlısı Beyaz tepe hizasında torpidoya çarparak yan yatmaya başlıyor. Makineleri su ile doluyor. Hareket edemiyor. Ocean zırhlısı imdada koşuyor. Onu geriye çekmek istiyor fakat akıntı iki gemiyi Anadolu kıyısına doğru sürüklüyor. Ocean'da Bovvet'in batmakta olduğu yerde bir mayına çarpıyor. İki yaralı gemi Türk Topçusunun ateşi altında gemiler boşaltılarak kendi hallerine bırakılıyor. Bu gemiler Çanakkale Savaşının son kılavuzları oluyor. Amiral de Robeck saat 17'de muhteşem aramadan geri kalan zırhlılara dönüş emrini veriyor. Çanakkale direnişinin ilk bölümü; İngiliz ve Fransız armadasının yenilgisi ve Türklerin zaferi ile son buluyor.

İKİ TARAFIN KAYBI
18 Mart'ta Boğazı geçmek için 12 büyük zırhlı savaşa katılmıştı. Diğer gemilerden her biride az çok isabet almışlardı. Osmanlı kaybına gelince; Bataryalardan hepsi isabet almıştı. Boğazın girişindekiler susturulmuştu. İç bataryalardan da çok veya az yaralananlar olmuştu. 176 Kaptan 8'i kullanılmayacak duruma gelmişti. İnsan kaybı 40 ölü ve 74 yaralıdan ibaretti. Yaralılarınsa 18'i Almandı.
İki tarafında sahip bulundukları savaş güçlerine göre kayıplar önemli sayılamaz. İngiliz ve Fransız imparatorları engin servet kaynaklarına sahiptiler. Batan ve yaralanan gemilerini yerlerine kolaylıkla başkalarını koyabilirlerdi. Ne var ki, iki devletin normal kayıpları hiçbir suretle giderilemeyecek kadar ağırdı.
Türklerin uğradığı nesnel kayıplara karşılık moral kazançları yüksekti. Aylardan beri İstanbul'da kuşku içinde yaşayan Türkler için Çanakkale deniz zaferi, kurtuluş anlarını taşıyordu. Türklerin İngiliz donanması için kökleşmiş bir hayranlığı vardı.bu donanmayı, yüz gemisi dönmeye zorlamanın büyük heyecanını duymaları doğaldı. 18 Mart akşamı İstanbul ve zafer haberinin ulaştığı bütün Türk şehirlerinde, kasabalarında ve köylerinde evler bayraklarla süslenmiş, aydınlatılmış ve şenlik yapılmıştı. Çanakkale deniz zaferinin dünyada bulunan diğer Müslüman ülkelerinde de etkisi görüldü. Sömürge yaşamı süren Müslüman ve hatta Müslüman olmayan halklarda, Emperyalizme karşı bu üstün direnişi kendi kurtuluşları için değerli bir örnek gibi kabul eder oldular
Çanakkale deniz yenilgisi altında kalmak istemeyen ve olumsuz etkisini her ne pahasına olursa olsun silmek isteyen uzlaşma devletleri talihlerini bu kez de İstanbul'u almak için kara yolundan giderek denemeye karar verdiler. Bu yolun Gelibolu yarımadasından geçtiğini düşündüler ve kara ordularını oraya çıkartmakla ilgili işe giriştiler.
18 Mart yenilgisi İngiliz ileri gelenleri arasında bir takım tartışmalara yol açmıştı. Amiral de Rocek ile Ian Hamilton arasında ortaya çıkan sorun; donanmanın Boğazı geçmek için yapacağı ikinci bir denemesinin ordu tarafından desteklenmesine karşılık, ordunun Gelibolu Yarımadasına yapacağı bir çıkartma hareketinin donanma tarafından desteklenmesinin daha uygun olup olmadığı nedeniyle ortaya çıkmıştır. İngiliz ileri gelenleri başvekil, savaş komitesi, deniz bakanlığı amirallik, savaş komisyonu da savaşa devam düşüncesindeydiler. Hatta Fransız deniz bakanı da aynı düşüncede olduğunu belirtmiştir.
ilk başta amiral Robeck tekrardan boğazı zorlayarak İstanbul'u almayı düşünmüşse de bu kararında vazgeçerek ordunun Gelibolu Yarımadası'na yapacağı bir çıkartma hareketinin donanma tarafından desteklenmesi planına uymuştur. Bu nedenledir ki, 18 Mart saldırısı bir daha tekrarlanmayarak tarihte tek er bir olay olarak kalacaktır.
Böylelikle 18 Mart yenilgisinin intikamını almak isteyen uzlaşma devletleri 15 Nisan da Gelibolu'ya ilk birlikleriyle çıkartma yaparlar.
Alıntı
 
[COLOR="Black"

]19 MART Tarihte Bugün

1936 - Atatürk'ün, günü Çankaya'da çalışmakla geçirmesi.

1934 - Atatürk'ün, Çankaya'da Vali başkanlığındaki Edirne Heyeti'ni kabulü ve kendisine, Edirneliler adına hediye edilen Sarayiçi Çiftliği tapu senedinin takdimi.

1933 - Atatürk'ün, orduya hitaben Fahrettin (Altay) Paşa'ya –onun ağzından- bir söylev dikte etmesi: "...Silâhlarımızı büyük Türk ulusunu ezmek isteyenlerin gözlerine doğrultalım. Bunda amaç, düşman olsun. Bu amaca giden kurşun, Türk'ün ülkü kurşunudur!"

1932 - Atatürk'ün, akşamüzeri Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey'in evine uğrayışı, bir süre dinlendikten sonra Çankaya'ya dönüşü.

1927 - Atatürk'ün, Türkocağı Ankara şubesinin yıllık toplantısı nedeniyle kendisine gönderilen saygı telgrafına teşekkür mektubu.

1923 - Atatürk'ün, Lâtife Hanım'la beraber Tarsus'tan Konya'ya hareketi.

1920 - Mustafa Kemal tarafından Ankara'da üstün yetkiyi taşıyan bir Millet Meclisi toplanması hakkında illere duyuruda bulunuldu.

Mustafa Kemal, Ankara'da toplanacak Meclis için seçim yapılmasını bir yazı ile illere ve komutanlıklara bildirdi.

Ankara'da fevkalade selahiyeti haiz bir Millet meclisi'nin toplanması hakkında Vilayetlere tebliğ.

Mustafa Kemal Paşa'nın vilayetlere, livada ve kolordu komutanlarına genelgesi: "Ankara'da toplanacak fevkalade selahiyete haiz bir meclis için acele seçim yapılması."

Atatürk'ün, Ankara'da bir meclis toplanması amacıyla acele seçim yapılması için vilâyetlere, mutasarrıflıklara ve kolordu komutanlarına bildirisi: "Ankara'da olağanüstü yetkiye sahip bir meclis, millet işlerini yönetmek ve denetlemek üzere toplanacaktır!" [Kocatürk]

Harbiye Nazırı Fevzi Paşa (Çakmak), yayınladığı bir bildiride işgalin antlaşmalara uygun olduğunu söyleyerek Anadolu'daki birliklerin Yusuf İzzet Paşa'ya bağlı olduğunu, ancak ondan emir alabileceğini dile getirdi.

İsmet Bey (İnönü) Ankara'ya geçmek için hareket etti.

1917 - 19 Mart 1917 Tarihinde muharebat-ı vakıadaki hidemat-ı hasanesinden dolayı tebdilen İkinci Rütbeden Osmani Nişanı ita kılınmıştır.
Kaynak: Atatürk'ün Özlük Dosyası

1917 - Petrograd'da genel grev.

İngilizler'in Bağdat'ı alması.

Çin ile Almanya arasındaki diplomatik ilişkinin kesilmesi.

Rus Çarı'nın tahtını bırakması.

Çar'ın tutuklanması.

Birinci Gazze savaşı.

1916 - Atatürk'ün, beraberindekilerle sabah saat 9.30'de otomobille Mamure'den İslâhiye'ye hareketi, saat 11.30'da İslâhiye'ye gelişi, İslâhiye'den saat 13.10'de trenle hareketi, akşam saat 21.30'da Halep'e gelişi ve Halep Valisi Abdülhalik (Renda) Bey tarafından karşılanışı.

1915 - Atatürk'ün sabah, Maydos (Ecebat)'tan 19. Tümen birliklerine emri: "...Türlü kaynaklardan gelen bilgilerde, düşmanın çıkarma için hazırlıklarda bulunduğu anlaşılmaktadır. ...Birlikler, kendi bölgelerinin savunma tertibatını bir an önce bitirmelidir."

1915 (18-19) - Fransız ve İngilizler'in Çanakkale'ye yaptıkları deniz saldırısının başarısızlığı.

Alıntı

[/COLOR]
 
20 MART Tarihte Bugün



1915
Çanakkale’nin cehennemi andıran savaşlarında her zaman askerleri ile beraber
siperlerde olan Mustafa Kemal


1932 - Atatürk'ün, Çankaya'da, Habeşistan Elçisi Babjeranda Zellake Ajoudou'nun güven mektubunu kabulü ve Elçi'nin söylevine cevap konuşması.

1930 - Yeni çıkan Belediye Kanunu ile kadınlar ilk defa belediye seçimlerine katıldı.

1926 - Başbakan İsmet Paşa'nın, İzmir'den Atatürk'e telgrafı: "Güney sahillerinde pek istifadeli bir seyahatten sonra İzmir'e geldim. ..Her yerde halkımızın Cumhuriyete bağlılık ve Cumhurbaşkanlarına sevgi ve saygı hislerinin taşkın ve pek derin derecede bulunduğunu sonsuz sevinç ve iftiharla arz ederim."

Atatürk'ün, ismet Paşa'nın 20 Mart 1926 tarihli telgrafına cevabı: "Seyahatiniz esnasında, vatandaşlarımızın Cumhuriyet ve naçiz şahsım hakkındaki tezahürlerinden pek duygulandım."

1925 - Atatürk'ün, Anadolu seyahatine çıkmak üzere bir "Halkı Aydınlatma Heyeti" oluşturan İstanbul Darülfünunu Öğrenci Birliği'nin telgrafına cevabı: "...Memleketin aydın gençliğinin, taassup ve gericiliğe karşı mücadelesindeki yüksek vazifesini idrak ile girişim sahasına geçmesi takdire değerdir!"

1923 - Atatürk'ün, Lâtife Hanım'la beraber Konya'ya gelişi, Hükümet Konağı'ndan halka söylevi: "...Egemenliğine doğrudan doğruya sahip olmanın değerini pek iyi anlayan millet, bu kutsal egemenliğine karşı baş gösterecek her tehlikeyi boğacaktır!"

Atatürk'ün, Konya Hükümet Binası'nda esnaf ve tüccarlar tarafından şerefine tertiplenen ziyafette konuşması: "...Bugün için düşündüğüm yegâne şey kapitülâsyonlardır. Maddeten, gerçekten, kanla kaldırılmış olan kapitülâsyonların bir daha dirilmemek üzere yokluğa gömülmesini temin etmektir. Ticaretimizin de, sanayiimizin de, iktisadiyatımızın da gelişme ve yükselmesi ancak buna bağlıdır."

Atatürk'ün, Konya Türkocağı'ndagençlere seslenişi: "...Bilirsiniz ki, milliyet teorisini, milliyet ülküsünü çözüp dağıtmaya çalışan teorilerin dünya üzerinde uygulanma kabiliyeti bulunamamıştır. Çünkü tarih, olaylar, hâdiseler ve gözlemler insanlar ve milletler arasında hep milliyetin hâkim olduğunu göstermiştir ve milliyet ilkesi aleyhindeki büyük ölçüde eylemsel tecrübelere rağmen yine milliyet hissinin öldürülemediği ve yine kuvvetle yaşadığı görülmektedir." [Kocatürk]

1922 - Vahdettin ile görüşen Ankara hükümetinin hariciye vekili Yusuf Kemal Bey (Tengirşenk), padişahtan Ankara'daki millet meclisini tanımasını istedi.

Akşehir'de, Müdafaa-i Hukuk Heyeti, Ali İhsan (Sabis) ve Fahrettin (Altay) Paşaların Atatürk'ü ziyareti.

Fransız Mareşali Lyautey'in, Atatürk'ün 23 Aralık 1921 tarihli mektubuna cevabı.

1920 - İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından ele geçirilmesi, Mustafa Kemal'in protestosu, Ankara'da yeni bir Millet Meclisi toplama girişimi.

1920 (19-20) - Atatürk'ün, Bandırma'da 14. Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa'ya telgrafı: "...Mümkünse İngilizlerden birkaç rehin subay almamız lâzımdır." [Kocatürk]

1918 - Türk Kadını Dershanesi açıldı. Dershanede yabancı dil, Türkçe ve müzik dersleri ile konferanslar verildi.

1916 - Atatürk'ün, beraberindekilerle yeni Halep çarşısında biraz dolaşması.

Alıntı
 
21 MART Tarihte Bugün

1937 - TBMM'de 1935'te kabul edilen Tunceli Kanunu'ndan sonra bölgede özellikle karakol, yol ve köprü inşaatlarına karşı çıkan aşiretler Nevroz gecesi ayaklanma başlattı. Ordu birlikleri isyanı bastırmak üzere bölgede harekâta başladı.

1934 - Atatürk'ün akşamüzeri Genelkurmay Başkanlığı'nı ziyareti ve Mareşal Fevzi Çakmakla görüşmesi.

1933 - Atatürk'ün, gece Ankara Halkevi'nde, Gazi Orman Çiftliği öğrencilerinin verdiği temsili izlemesi.

1932 - Atatürk'ün, saat 22.00'de Sağlık Bakanı Refik (Saydam) Bey'in evine uğrayışı, geç saatlerde Çankaya'ya dönüşü.

1927 - Atatürk'ün, Çankaya'da Mısır Elçisi Abdülâzam Raşit Paşa'nın güven mektubunu kabulü.

1923 - Atatürk'ün, Konya Hilâliahmer (Kızılay) Kadınlar Şubesi'nin tertiplediği çayda Konya kadınlarına hitabı: "...Daha emin, daha dürüst olarak yürüyeceğimiz yol vardır. Büyük Türk kadınını çalışmamızda ortak yapmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını ilmî, ahlâkî, sosyal, ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapmak yoludur."

Atatürk'ün, Konya Sultanisi'nde tertiplenen çayda öğretmen ve öğrencilere hitabı: "...Gerçek kurtuluşu istiyorsak her şeyden evvel, bütün kuvvetimiz, bütün hızımızla bilgisizliği ortadan kaldırmaya mecburuz."

1923 (20-21) - Atatürk'ün, Konya Türkocağı'nın şeref defterine yazdıkları: "Konya, muhtelif Türk Devletleri yaşamış öz Türk vatanıdır. Konya, asırlardan beri tüten büyük bir Türk ocağıdır. Türk kültürünün esaslı kaynaklarından biridir. Konya Türkocağı, Konya Türklüğünün hakikî bir timsali olmalıdır. Bu Ocak'tan milletin hissini, ülküsünü daima ısıtacak, nurlandıracak parlak alevler semalara yükselmelidir; çok yükselmelidir!" [Kocatürk]

1921 - Atatürk'ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gizli oturumunda konuşması: "...Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, bugünkü şartlara göre Misak-ı Millî'ye aykırı bir barışa imza koyamaz. Bunda mahzurlar vardır."

1920 - Yunus Nadi, Cami Bey (Baykurt) ve İzmit mebusu Sırrı Bey Anadolu'ya geçti.

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, İstanbul'da, İtalya Yüksek Komiseri Kont Sforza ile görüşmesi. (Kont Sforza'nın isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine göre, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir. "Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas (Gürer), hatıralarında, bu görüşme için şunları söylemektedir: "Atatürk, İstanbul'da bulunduğu ayların sonlarına doğru İtalya Mümessili Kont Sforza ve Papaz Mister Frew ile de ayrı ayrı ve fasılalı tarihlerde görüşmüştü. Aldığı kanaat acı idi; ağırdı."

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, İstanbul'da, Rahip Frew ile görüşmesi. (Rahip Frew'un isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine gore, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir).

Alıntı
 
22 MART Tarihte Bugün



Sabiha Gökçen
Dünyanın ilk kadın savaş pilotu ve ilk Türk kadın pilot.
Mustafa Kemal Atatürk’ün sekiz manevi evladından biridir.
d. 22 Mart 1913 – ö. 22 Mart 2001

1938 - Atatürk'ün, Çankaya'da Başbakan Celâl Bayar ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'yı kabulü.

1933 - Atatürk'ün, Çankaya'da Sovyet Büyükelçisi Suriç ve beraberindeki Sovyet dilbilimcisi iki profesörü kabul edişi.

Atatürk'ün, gece Çankaya'da yapılan kabine toplantısında bulunuşu.

1926 - Memurların çalışmalarını ve özlük haklarını düzenleyen Memurin Kanunu TBMM'de kabul edildi.

İspirto ve alkollü içkiler üzerindeki devlet tekelini düzenleyen kanunla, maarif teşkilatı hakkındaki kanun kabul edildi.

Atatürk'ün, Zonguldak Heyeti'ni kabulü.

1925 - Atatürk'ün, öğleden sonra kabine toplantısına başkanlık edişi.

1923 - Atatürk'ün, Konya'da Mevlâna Türbesi ve Dergâhı'nı ziyareti ve Dergâh'ta düzenlenen mevlevî semamı izlemesi.

1922 - Paris'te toplanan İtilaf Devletleri Dışişleri bakanlarının İstanbul - Ankara ve Yunan hükümetlerine mütareke önerisi.

Paris'te toplanan İtilaf devletlerinin temsilcileri Yunanistan, İstanbul ve Ankara hükümetlerine üç ay süreli ateşkes önerisi yaptı.

Yusuf Kemal Bey Londra'dan Paris'e geldi. Burada kendisine yapılan İzzet Paşa ile görüşme önerisin reddetti.

Atatürk'ün, Akşehir'de medreseyi ve mektepleri dolaşması, Kazak köyüne gidişi, tekrar Akşehir'e dönüşü.

1921 - Atatürk'ün, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti merkezlerine seçilecek kişilerde aranacak nitelikler hakkında Kâzım Karabekir'e telgrafı: "Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti merkezlerinin vatansever ve gayretli, namuslu ve halkın hürmet ve itimadını kazanmış kişilerden seçilmeleri ve bu merkez aracılığıyla halkı düzenli bir şekilde uyarmak gerekli görüldü. Bölgenizdeki örgütün siyasî emellere ve kişisel çıkarlara âlet olmaması ve zararlı akımlara mâni olacak faziletli kişilerden oluşturulması için gereken aracılığın esirgenmemesini rica ederim."

1920 - Atatürk'ün, yabancı devlet temsilciliklerine, Ermenilerin doğu bölgesinde halka yaptıkları zulüm ve işkenceleri protesto eden telgrafı: "...Bu hareketleri şiddetle protesto ettiğimizin ve bu tecavüzlerin önü alınmazsa cihanın pek büyük facialar doğmasına tanık olacağının bağlı olduğunuz hükümetlere süratle ulaştırılmasını rica ederiz."[Kocatürk]

1916 - Atatürk'ün, beraberindekilerle sabah, trenle Halep'ten Resülayn (Ceylanpınar)'a hareketi, Halep Valisi Abdülhalik (Renda) Bey ve şehir ileri gelenlerinin kendisini istasyonda uğurlaması.

1915 - Queen Elizabeth savaş gemisinde İngiliz amiral ve generallerinin toplantısı ve Amiral J. de Robeck'in görüşü: "Kara kuvvetlerinin yardımı olmaksızın Birleşik Filo'nun, Çanakkale Boğazı'ndan geçemeyeceği."

Atatürk'ün komuta ettiği 19. Tümen'in Kurmay Başkanlığı'na atanan Binbaşı İzzettin (Çalışlar) Bey'in, Maydos (Eceabat)'a gelerek göreve başlaması.

1915 - At a conference between Hamilton and de Robeck aboard HMS Queen Elizabeth, it is decided to make an amphibious landing on the Gallipoli peninsula.

1913 - Sabiha Gökçen (d. 22 Mart 1913, Bursa – ö. 22 Mart 2001, Ankara) dünyanın ilk kadın savaş pilotu ve ilk Türk kadın pilot. Mustafa Kemal Atatürk’ün sekiz manevi evladından biridir.

Sabiha Gökçen 2001 yılında, tam doğum gününde (22 Mart) Gülhane Askerî Tıp Akademisi’nde öldü.

Gökçen'in, uçuş eğitimde gösterdiği başarılardan dolayı, Atatürk kendisine şunları söyledi:

“Beni çok mutlu ettin… Şimdi artık senin için planladığım şeyi açıklayabilirim… Belki de dünyada ilk askerî kadın pilot olacaksın… Bir Türk kızının dünyadaki ilk askerî kadın pilot olması ne iftihar edici bir olaydır, tahmin edersin değil mi? Şimdi derhal harekete geçerek seni Eskişehir’deki Tayyare Mektebi’ne göndereceğim. Orada özel bir eğitim göreceksin ”

Alıntı
 
23 MART Tarihte Bugün



Latife Hanım ile Afyon’daki Vilayet Binasına gelişinde (23 Mart 1923)


1936 - Atatürk'ün, Çankaya'da Başbakan İsmet İnönü ve Adalet Bakanı Şükrü Saraçoğlu'nu kabulü.

1935 - Atatürk'ün, suikasttan kurtulan Suudi Arabistan Kralı Abdülaziz İbn-i Suut'a geçmiş olsun telgrafı.

1934 - Atatürk'ün, akşamüzeri Nuri (Conker) Bey'in evine uğrayışı, bir süre dinlendikten sonra Marmara Köşkü'ne gidişi, akşam Çankaya'ya dönüşü.

1932 - Atatürk'ün, öğleden sonra Ankara Orduevi'ni ziyareti, daha sonra Marmara Köşkü'ne gidişi, saat 19.00'da Anadolu Kulübü'ne gelişi.

1931 - TBMM'de ilköğretimin Türk okullarında yapılmasını zorunlu hale getiren yasa kabul edildi.

1925 - Doğu illerinin bir bölümünde ilan edilen sıkıyönetim 1 ay daha uzatıldı.

Atatürk'ün, vatandaşlara bayram mesajı: "...Bugünlerde Cumhuriyet, şanlı ordusunun kahramanlığı ve bütün vatan evlâtlarının koruma ve yardımı ile büyük bir gericilik tehlikesini bastırmak ve isyan ve ihanetin başlarını Cumhuriyet mahkemelerinin adaletinin pençesine teslim etmiş olmakla bir defa daha parlak bir zafer kazanmıştır."

Atatürk'ün, orduya bayram mesajı: "...Memleketi büyük bir gericilik ve gerileme tehlikesine karşı savunma yolunda yeniden büyük zafer kazanan komutanlarımızı, subaylarımızı ve askerlerimizi bu vesile ile selâmlarım." [Kocatürk]

1923 - Atatürk'ün, Lâtife Hanım'la beraber sabah Konya'dan Afyon'a hareketi.

Atatürk'ün Lâtife Hanım'la beraber Afyon'a gelişi ve Belediye binası önünde halka söylevi: "...Felâketlerden ancak millî benliğinize hâkim olduğunuz için kurtuldunuz!"

Atatürk'ün, Afyon Türkocağı'nda gençlere seslenişi: "...Milletin her vesile ile her vasıta ile böyle güven ve itimadını gördükçe kuvvetim artıyor!"

Atatürk'ün, Afyon Türkocağı şeref defterine yazdıkları: "...Afyon halkının, gençliğinin, aydınlarının kıymetli duygularını, millî egemenliğin korunmasındaki kesin kararlılıklarını kendi heyecanlı dillerinden işitmek benim için pek çok gönül ferahlığı ve güvene sebep olmuştur. Afyon halkı cidden memleketlerine, millî ülküye sahiptirler."

Atatürk'ün, Afyon Belediyesi tarafından şerefine verilen ziyafette konuşması: "...Milletimiz, son bulmuş Osmanlı Devleti yerine yeni Türkiye Devleti halinde varlığını göstermişse, bu milletimizin kendi hukukuna, kendi egemenliğine, kendi benliğine sahip olmasından ve millî menfaatleri dışında emellerden uzaklaşarak yürümesinden meydana gelmiştir.

Atatürk'ün, Lâtife Hanım'la beraber gece Afyon'dan Kütahya'ya hareketi. [Kocatürk]

1921 - İkinci İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)

Yeni Yunan taarruzları.

Yunan kuvvetleri Bursa ve Uşak yönlerinde, iki ayrı koldan ileri bir saldırıya başladı.

1920 - Atatürk'ün, vilâyetlere, bağımsız livalara ve kolordulara düşman lehine çalışanlar hakkında telgrafı: "Düşman lehinde propaganda yapanlar, herhangi şekilde düşmanla haberleşenler ve millî uygulama ve kararlara karşı koyarak düşmanların amaçların gerçekleşmesine yardım ve herhangi şekilde casusluk yapanlar derhal tutuklanarak o husustaki kanun maddelerine dayanarak süratle cezalandırılacaklardır."

Atatürk'ün, kolordulara telgrafı: "...Millî emeller aleyhinde propaganda yapan Peyam-ı Sabah, Serbesti, Alemdar, Bosfor, Entanet gazeteleriyle aynı nitelikte olan bütün Rumca ve Ermenice gazetelerin Anadolu'ya sokulmaması uygun görülmüştür. Postanelerde sansür vazifesiyle görevlendirilenler tarafından bu hususun temin ettirilmesini arz ederiz."

Atatürk'ün, İstanbul hükümeti ile ilişkiyi sürdürmenin ülke için yararlı olacağını bildiren 14. Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa'nın telgrafına cevabı: "...İstanbul'daki Nezaretlerle bu koşullar altında haberleşmek, İngilizlerle haberleşmekten başka bir şey değildir!"[Kocatürk]

1916 - Atatürk'ün, Halep'ten trenle Resülayn (Ceylanpınar)'a gelişi.

1915 - Gelibolu/Çanakkale'de 5. Ordu'nun kurulması.

Gelibolu'da 5. Ordu'nun kurulması kararı ve komutanlığına Alman Generali Liman von Sanders'in atanması. (26 Mart 1915 günü Gelibolu'ya gelmiştir)

Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı'nın emriyle Maydos Bölgesi Komutanlığı'nın genişletilerek "Müstahkem Mevki Rumeli Bölgesi Komutanlığı" adını alması ve komutanlığına -9. Tümen Komutanı- Albay Halil Sami Bey'in getirilişi (Bu düzenlemede Atatürk'ün komuta ettiği 19. Tümen, ordu yedeğine alınarak 3. Kolordu Komutanlığı'nın emrinde olmak üzere yine Maydos'ta bırakılmıştır.

Atatürk'e, Bulgar Hükümeti tarafından Sen Aleksandır Nişanı'nın Komandör rütbesi verilmesi.

Alıntı
 
24 MART Tarihte Bugün



Atatürk Time Dergisinin kapak sayfasında (24 Mart 1923)

1938 - Devlet tarafından Cumhurbaşkanı için satın alınan Savarona yatına, İngiltere'nin Southampton limanında bayrak çekme merasimi. Törende Londra Büyükelçimiz Fethi Okyar da hazır bulunmuş, yat teslim alınışını takiben Hamburg'da inşa edildiği fabrikada bakımdan geçirilip bazı değişiklikler yapıldıktan sonra 22.5.1938 günü buradan hareketle 1.6.1938'de İstanbul'a gelmiştir. [Kocatürk]

Atatürk'ün, Çankaya'da Başbakan Celâl Bayar'ı kabulü.

1934 - Atatürk'ün, Çankaya'da Danimarka Elçisi Axel Noergaard'ın güven mektubunu kabulü.

Atatürk'ün, akşamüzeri Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü (Araş) ve Bolu Milletvekili İsmail Hakkı (Uzmay) Beylerin evlerine uğrayışı, akşam Çankaya'ya dönüşü.

1933 - Atatürk'ün, gece Çankaya'da film izlemesi.

1931 - Mustafa Kemal Paşa Türk Ocakları’nı CHP ile birleştirme kararı hakkında demeç verdi.

Atatürk'ün, Türkocakları'nı Cumhuriyet Halk Partisi ile birleştirme kararı hakkında demeci: "...Kurtuluş tarihinden beri ilmî sahada halkçılık ve milliyetçilik ilkelerini yaymaya sadakatle ve imanla çalışan ve bu yolda memnuniyeti gerektiren hizmetleri geçmiş olan Türkocaklarının, aynı esasları siyasî ve pratik sahada gerçekleştiren partimle bütün manasıyla tek vücut olarak çalışmalarını münasip gördüm. Bu kararım ise, millî kuruluş hakkında duyduğum itimat ve güvenin ifadesidir!"

1930 - Atatürk'ün, Ankara'ya gelen Macar Dışişleri Bakanı Walko'yu kabulü

1927 - Eski Erzurum Belediye Başkanı ve Manisa milletvekili Nafiz (Dumlu) Bey tarafından, Erzurumluların saygı ve bağlılıklarını sunmak üzere Atatürk şerefine bir balo verilmesi.

1926 - Atatürk'ün, yeni Polonya Elçisi Bader'in güven mektubunu kabulü ve Elçi'nin söylevine cevap konuşması.

1923 - Atatürk 24 Mart 1923 (ve 21 Şubat 1927)'de Time Dergisi'ne kapak oldu.

Atatürk'ün, Lâtife Hanım'la beraber Kütahya'ya gelişi ve Kütahya Lisesi'nde şerefine verilen çayda öğretmenlere seslenişi: "...Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefine, saadet hedefine ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin geleceğini yoğuran kültür ordusu!" [Kocatürk]

Atatürk'ün, Lâtife Hanımla beraber gece Kütahya'dan Ankara'ya hareketi.

1923 - Mustafa Kemal Pasha is selected for the cover of Time Magazine's March 24, 1923 issue
(he is selected once again for the cover of Time Magazine and appears on the February 21, 1927 issue).

1922 - Akşehir'de bulunan Mustafa Kemal, ateşkes önerilerini olumlu buldu. Ancak buna karşı sunulacak tezlerin ve önerilerin güçlü olmasını istedi.

İtilaf Devletlerinin Paris'teki toplantılarında ateşkes sorunu görüşüldü. Lord Curzon ile Fransız Poincare arasında görüş ayrılıkları ortaya çıktı.

Mustafa Kemal Paşa'nın cepheden vekiller heyeti başkanlığına direktifi: "Mütareke teklifini iyi telakki etmek lazımdır. Biz, yalnız onların teklif ettiği şartları kabul edemeyeceğimizden, mukabik şartları öne süreceğiz."

Dışişleri Bakan Vekili Celâl (Bayar) Bey'in, İtilâf Devletleri'nin mütareke teklifi notasını Akşehir'de bulunan Atatürk'e bildirmesi. [Kocatürk]

Atatürk'ün, cepheden, Vekiller Heyeti Başkanlığı'na direktifi: "Mütareke teklifini iyi karşılamak lâzımdır. Biz yalnız, onların teklif ettiği şartları kabul edemeyeceğimizden karşı şartları öne süreceğiz."

Cemal Paşa'nın, Paris'ten Atatürk'e mektubu: "Sizi temin ederim ki, Enver gerek Anadolu'nun zararını ve gerek Rusya ile Anadolu arasındaki ilişkilerin bozulmasını gerektirecek hareketlerde bulunmak istedikçe ona şiddetle karşı koyarak onunla katiyen işbirliği yapmayacağım. Bütün kudret ve kuvvetimle onun hareketlerine mâni olacağım! Son söz: Bütün ruhumla ve varlığımla sizinle beraber çalışmaktan başka bir fikrim yok!" [Kocatürk]

1921 - İkinci İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)

1920 - Atatürk'ün, İstanbul'un işgali üzerine Anadolu'ya kaçan milletvekillerini İngilizlerin izlemesi üzerine Bandırma'da 14. Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa'ya telgrafı: "İngilizler, milletvekillerinin İzmit üzerinden Anadolu'ya kaçmakta olduklarını haber almışlardır. Verilen bilgiye nazaran bun*dan sonra İzmit üzerinden kaçış imkânsız gösterilmektedir. ...Önlemlere girişilmiştir." [Kocatürk]

1919 - İngilizlerin Urfa'yı işgali.

1918 - Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey'in, Atatürk'le Anafartalar savaşları üzerine uzun mülakatına başlaması (Atatürk'ün, o zaman annesi ve kız kardeşi ile oturmakta olduğu Akaretler'deki evinde gerçekleşen bu görüşme, 24 Mart 1918 günü başlamış, iki günlük bir aradan sonra 27 ve 28 Mart günleri de devam etmiştir. Bu görüşme, aynı yıl Yeni Mecmua'nın Çanakkale Zaferi için hazırlanan fevkalâde sayısında "Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat" başlığı altında yayımlanmıştır. [Kocatürk]

1916 - Atatürk'ün Resülayn (Ceylanpınar)'dan otomobille saat 15.00'de Mardin'e gelişi.

1915 - Çanakkale cephesinin önem kazanması üzerine, Genelkurmay Başkanlığı'nca Gelibolu'da 5. Ordu'nun kurulması kararı ve komutanlığına Mareşal Liman von Sanders'in atanması.

Alman General Liman Von Sanders 5. Ordu Komutanligi'na getirildi (Alman ordusunda general olarak görev yapan Liman von Sanders'e Osmanlı ordusunda mareşal rütbesi verilmiştir). Bu ordunun ihtiyatini olusturacak 19. Tümen’in komutanligina ise Kurmay Yarbay Mustafa Kemal getirildi.

Liman von Sanders 24 Mart 1915’te görev alır, 31 Mart’ta görev bölgesine gider. Yanında Kolordu Komutanı Esat Paşa, 9. Tümen Komutanı Albay Halil Sami ve 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal olmak üzere Kabatepe ve Alçıtepe’den muharebe sahasını görür.

Atatürk'ün, 25 Şubat 1915 tarihinden beri üstlendiği Maydos Bölgesi Komutanlığfnı Albay Halil Sami Bey'e devrederek 19. Tümen Komutanlığı'na dönüşü.


Alıntı
 

25 MART Tarihte Bugün



1915 Çanakkale

1925 - Şeyh Sait’e bağlı kuvvetler Silvan’ı ele geçirdi.

1923 - Atatürk'ün, Lâtife Hanım'la beraber Ankara'ya dönüşü.

1922 - Franklin Bouillon'un, Paristen -Yusuf Kemal Bey aracılığıyla- Atatürk'e mektubu.

1921 - İkinci İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)

Yunan kuvvetleri Bozöyük, Bilecik, Dumlupınar ve Sapanca'yı ele geçirdi.

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, İstanbul'da, İtalya Yüksek Komiseri Kont Sforza ile görüşmesi. (Kont Sforza'nın isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine göre, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir. Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas (Gürer), hatıralarında, bu görüşme için şunları söylemektedir: "Atatürk, İstanbul'da bulunduğu ayların sonlarına doğru İtalya Mümessili Kont Sforza ve Papaz Mister Frew ile de ayrı ayrı ve fasılalı tarihlerde görüşmüştü. Aldığı kanaat acı idi; ağırdı."

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, İstanbul'da, Rahip Frew ile görüşmesi. (Rahip Frew'un isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine gore, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir).

1916 - Atatürk'ün, günü Mardin'de geçirişi.

1915 (24-26) - Alman General Liman von Sanders Çanakkale’de V. Ordu komutanı oldu.
Sanders'in Gelibolu'ya gelmesi, yeni savunma planı yapması, Atatürk'ün komutanı olduğu 19. Tümeni ordu ihtiyat kuvveti olarak kendine bağlaması.

1912 - Türk Ocağı, resmen 25 Mart 1912'de İstanbul'da kuruldu.
Türk Ocağı 1912'de kurulup birkaç defa kapanıp açılmasından sonra günümüze kadar gelen dernek.

Türk Ocağı'nın kuruluş çalışmaları 1911 yılında Askeri Tıbbiye öğrencileri arasında "190 Tıbbıye'li Türk Evladı" adına kaleme alınan beyanneme ile başlamıştır. Önce Balkan Savaşları ve hemen ardından başlayan I. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan hava içerisinde kurulmuştur. Türk Ocağı dönem itibariyle güncel siyasetle ilgilenmekten ziyade "millilik" üst fikrinde birleşmiştir. İlk tüzüğünde de "Ocak zinhar siyasetle iştigal etmez" şeklinde kesin bir ilke yer almış ve "Ocak maksadını tahsile çalışırken sırf milli ve içtimai bir vaziyete kalacak, asla siyasetle uğraşmayacak ve hiçbir vakit siyasi fırkalara hadim olmayacaktır" denilmek suretiyle siyasi duruş açıkça ifade edilmiştir.

Türk Ocağı, beyannamenin yayınlanmasından sonra, öğrenci temsilcileri dönemin önde gelen milliyetçi aydınlarıyla görüşmeler yaparlar ve bir milli teşkilatın kurulmasını teklif ederler. Ön görüşmeleri takiben 20 Haziran 1911 tarihinde Ahmet Ağaoğlu'nun evinde yapılan toplantıda bu amaçla bir derneğin kurulması uygun görülür ve Dr. Fuat Sabit Ağacık'ın teklifiyle adının "Türk Ocağı" olması kararlaştırılır.

Ocak, resmen 25 Mart 1912'de İstanbul'da kuruldu. İlk başkanlığı Ahmet Ferit Tek, başkan yardımcılığını ise Yusuf Akçura üstlendi. 1913'de başkanlığına Hamdullah Suphi Tanrıöver getirildi. Derneğin önde gelenleri arasında Halide Edip Adıvar, Mehmet Emin Yurdakul, Ahmet Ağaoğlu, Ziya Gökalp, Mehmet Fuad Köprülü gibi isimler vardı.

1919 yılına kadar Turancı bir çizgide devam eden dernek "Büyük Turan" ülküsüne kısa sürede ulaşılamayacağını anlayarak Misak-ı Milli'ye yöneldi. Mondros Mütarekesinden sonra işgallere karşı İstanbul'da ünlü "Sultanahmet Mitingleri" gibi eylemler düzenledi. İstanbul'da direniş eylemlerinin örgütlenmesinde önemli rol oynadı. İşgal altındaki İstanbul'da baskılar artınca üyelerinin çoğu Anadolu'ya geçerek Kurtuluş Savaşı içerisinde aktif görevler aldı. Türk Yurdu ve Yeni Mecmua dergilerini çıkaran Türk Ocağı kısa sürede 100'den fazla şube açtı.

1925'de Hamdullah Suphi Tanrıöver başkanlığa getirilirken Mustafa Kemal ve Latife Hanım da fahri başkanlığa seçildi. 1931'de yerine Halkevleri kuruldu. 1949'da merkezi Ankara'da olmak üzere yeniden açıldı. 12 Eylül 1980'de her dernek gibi kapatıldı. 1986'da yeniden faaliyete geçti.

Kaynak: "Türk Ocağı," Vikipedi http://tr.wikipedia.org

* * *
Türk Ocağı'nın kuruluş çalışmaları 1911 yılında Askeri Tıbbiye öğrencileri arasında başlamıştır. Osmanlı Devleti bünyesindeki çeşitli milliyet mensuplarının varlıklarını korumak, geliştirmek ve kabil olursa bağımsızlıklarını elde etmek amacıyla yaptıkları faaliyetleri müşahede eden ve Türk varlığını bu gelişmeler karşısında tehlikede gören Tıbbıye'li öğrencilerin, aralarında yaptıkları faaliyetleri müşahede eden ve Türk varlığının bu gelişmelere karşısında tehlikede gören Tıbbıye'li öğrencilerin, aralarında yaptıkları toplantılardan sonra hazırladıkları beyanname, Türk Ocağı'nın kuruluş dayanağı oluşturmuştur. "190 Tıbbıye'li Türk Evladı" adına kaleme alınan bu beyannamede "Türk kavminin hayatı inkıraz yaşadığı" belirtilir ve buna "selefleri gibi lakayt kalamayacakları" ifade edilir.

Beyannamenin yayınlanmasından sonra öğrenci temsilcileri dönemin önde gelen milliyetçi aydınlarıyla görüşmeler yaparlar ve bir milli teşkilatın kurulmasını teklif ederler. Ön görüşmeleri takiben 20 Haziran 1911 tarihinde Ahmet Ağaoğlu'nun evinde yapılan toplantıda bu amaçla bir derneğin kurulması uygun görülür ve Dr. Fuat Sabit Ağacık'ın teklifiyle adının "Türk Ocağı" olması kararlaştırılır.

Aralarından seçilen geçici idare heyetinde, Mehmet Emin Yurdakul (Başkan), Dr. Fuat Sabit Ağacık (Veznedar) olarak görev alırlar.

Fiili kuruluştan yaklaşık dokuz ay sonra, 25 Mart 1912 tarihinde gerekli hazırlıklar tamamlanarak resmi kuruluş gerçekleştirilir.

* * *

Mehmet Emin Yurdakul (Türk Ocağı Kurucusu)

Mehmet Emin Yurdakul, Cumhuriyet dönemi Türk şairlerdendir. Türk Milli Edebiyat akımının öncü şairleri arasında yer almıştır.

Türk milletinin yüceliğini şiirlerinde haykıran ve "Millî şair" sıfatını alan Mehmet Emin Yurdakul, 1869'da İstanbul'da doğmuştur.

Temiz ve doğru olarak kullandığı Türk dili ile yazdığı şiirleri, Türk milletine, özellikle savaş dönemlerinde destek olmuştur. M..Emin Yurdakul ülkü sahibi insan vasfında olduğu için memuriyet döneminde sık sık yeri değiştirilmiştir. "Türk Yurdu" dergisinde kuruculuk yapmış, ancak Erzurum'a gitmesiyle dergiyi Yusuf Akçura'ya bırakmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonunda hüznünü "Türk Hukuku" adlı düz yazıdan oluşan eseriyle dikkatleri çekmiştir. M. Emin Yurdakul, Türkçülük boyutundaki eserleriyle "Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur" diyerek fikirlerini ifade etmiştir. Savaş sırasında kahramanlık ve millî şuura dayanan şiirleriyle halka cesaret vermiştir. M. Emin Yurdakul'un şiirlerinin günümüzde de okunmasının ve sevilmesinin nedeni kullandığı saf Türkçedir.

Alıntı
 
26 MART Tarihte Bugün



1915
Mustafa Kemal Çanakkale'de

1937 - Atatürk'ün, Bursalı gençlerin Ankara Halkevi'nde tertipledikleri geceyi şereflendirmesi ve gençlere hitabı: "...Gençler, benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum. Buna cidden sevinmekteyim. Fakat, beraber yaşadığımız müddetçe benim hedefime yürümenizi hepinizden istemek, yasal bir hakkım olarak tanınmalıdır." [Kocatürk]

1933 - Atatürk'ün, Çankaya'da Başbakan ısmet Paşa ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü (Araş) Bey'i kabulü.

Atatürk'ün, gece Mısır Elçiliği'ndeki suareyi şereflendirmesi.

1931 - Ölçüler Kanunu TBMM’de kabul edildi.

Meclis'te kabul edilen Ölçüler Kanunu ile uluslararası standartlara uyum sağlandı. Bu kanunla beraber okka, endaze gibi ölçülerin yerine kilo, metre, gram gibi Batı ölçüleri kabul edildi. Türkiye Beynelmilel Ölçüler Bürosu'na katıldı.

1926 - International weights and measures are adopted.

1925 - Atatürk'ün, Genelkurmay Başkanlığı'nı ziyareti ve -Başbakan ısmet Paşa, Millî Savunma Bakanı Recep (Peker) Bey'le beraber- Şeyh Sait isyanı bölgesinden gelen raporları incelemesi.

1924 - ıstanbul'da Darülfünun Hukuk Fakültesi öğrencileri boykota gitti.

1922 - Paris'te toplanan ıtilaf Devletleri Dışişleri bakanlarının, ıstanbul - Ankara ve Atina hükümetlerine mütareke koşullarını içeren ikinci notası.

ıtilaf Devletlerinin barış önerisine göre; Anadolu Yunanlılar tarafından boşaltılacak, ıstanbul Türklerin elinde kalacak ama silahsızlandırılacak, Doğu'da bir Ermeni Devleti kurulacak, kapitülasyonlarda belirli bir yumuşama gerçekleştirilecek, Türkler ıtilaf devletlerine tazminat ödeyecek ve belirli sayıda asker besleyebilecektir.

Atatürk'ün, saat 16.00'da Akşehir'den hareketle saat 20.00'de Sivrihisar'a gelişi, Heyet-i Vekile, halk ve asker tarafından karşılanışı.

1921 - ıkinci ınönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)

1921 - Adapazarı'nın ışgali

Yunanlılar tarafından Adapazarı'nın işgal edilmesi. Bu işgal 21 Haziran 1921 tarihine kadar 3 ay sürmüştür.

1920 - Amerika Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanı Wilson, Büyük Ermenistan kurulması hakkında nota verdi.


1916 - Atatürk'ün Diyarbakır'a gelerek 16. Kolordunun komutasını üzerine alması.
Atatürk'ün, Mardin'den sabah saat 7.30'da otomobille Diyarbakır'a hareketi.

1915 - 5. Ordu Komutanlığı'na atanan Mareşal Liman von Sanders'in, komutayı ele almak üzere Gelibolu'ya gelişi.

1915 (24-26) - Alman General Liman von Sanders Çanakkale’de V. Ordu komutanı oldu.
Sanders'in Gelibolu'ya gelmesi, yeni savunma planı yapması, Atatürk'ün komutanı olduğu 19. Tümeni ordu ihtiyat kuvveti olarak kendine bağlaması.

1913 - Edirne'nin Bulgar kuvvetlerine teslim olması.
Edirne'nin, Bulgarların eline geçişi.

Alıntı
 
27 MART Tarihte Bugün

1936 - Atatürk'ün, akşamüzeri C.H.P. Genel Sekreteri Recep Peker'in evine gidişi, dönüşte Kılıç Ali'nin evine uğrayarak Çankaya'ya dönüşü.

Atatürk'ün, gece Falih Rıfkı Atay'ın evine gidişi, geç saatlerde Çankaya'ya dönüşü.

1935 - Atatürk'ün, Çankaya'da Fransa'nın Suriye Fevkalâde Komiseri Kont de Martel ile Fransa Büyükelçisi Kammerer'i kabulü.

Atatürk'ün, Çankaya'da Bulgaristan Elçisi Pavlof'un güven mektubunu kabulü.

1934 - Atatürk'ün, akşam Kılıç Ali Bey'in evine gidişi, geç saatlerde Çankaya'ya dönüşü.

1933 - Atatürk'ün, dil çalışmalarına gösterdikleri yakın ilgi nedeniyle Millî Türk Talebe Birliği'ne telgrafı: "Millî ülküye ulaştıran öz dil yolunda durmadan, şaşmaz büyük adımlarla yürümeye verdiğiniz değerden dolayı sizi överim. Yürekten sevgiler çocuklarım!"

1925 - Atatürk'ün, Türkocakları üyelerine söyledikleri: "Bu gibi sosyal ocaklar hep batı memleketlerinde yoğunlaşmıştır. Şimdi doğu, bu boşluğun cezasını çekmektedir. Türk Cumhuriyeti'nin inkılâbı, ocaklara dayanmaktadır."

1923 - Mecliste yapmış olduğu sert eleştirileriyle tanınan Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey öldürüldü.

Atatürk'e, Afgan Kralı Amanullah Han tarafından "Âliyülâlâ Nişanı" verilişi.
27 Mart 1923 tarihinde Afganistan Emiri (Kralı) tarafından Aliyülâlâ Nişanı irsal kılınmıştır.
Kaynak: Atatürk'ün Özlük Dosyası

Atatürk'ün, Çankaya'da, ıcra Vekilleri Heyeti Başkanı Rauf (Orbay) Bey'le Dışişleri Vekili ısmet (ınönü) Paşa'yı kabulü ve görüşmesi.

1922 - Atatürk'ün, Sivrihisar'da Vekiller Heyeti ile, ıtilâf Devletleri temsilcilerine verilecek cevabî notayı tespit etmesi.

1921 - ıkinci ınönü Savaşı. (23 Mart-1 Nisan 1921)
Yunanlıların ınönü mevzilerine taarruza başlaması. Afyonkarahisar'ın Yunanlılar tarafından işgali. Afyon cephesindeki göğüs göğüse çarpışmalardan sonra Türk birlikleri geri çekildi.

1920 - Mustafa Kemal, Anadolu'ya geçmekte olan Celalettin Arife, bulunduğu Düzce'ye telgraf çekerek, Ankara'da toplanacak yeni meclis konusunda destek istedi.

Atatürk'ün, ıstanbul'dan Ankara'ya gelmekte olup o esnada Düzce'de bulunan son Osmanlı Meclis-i Mebusan Başkanı Celâlettin Arif Bey'e telgrafı: "...19 Mart 1919 tarihli bildiriyi inceledikten sonra yer alan esasları destekleme ve seçimlerin hızlandırılmasıyla toplantının bir an evvel temini için bu görüşümüzün sizin tarafınızdan da kısa bir bildiri şeklinde kamuoyuna şimdiden bildirilmesi ve ilânını faydalı görüyoruz."

Atatürk'ün, 14. Kolordu Komutan Vekili Albay Bekir Sami (Günsav) Bey'e telgrafı: "Yusuf ızzet Paşa Hazretlerinin dahi ıstanbul'la haberleşmesine müsaade edilmemesi, vatan menfaatlerinin gereğidir. Paşa'ya, vaziyetin önemini tekrar izaha çalıştık. Ümit ederiz ki, kendileri de bu noktanın nezaket ve önemini takdir edeceklerdir."

Celâlettin Arif Bey'in, Atatürk'ün 27 Mart 1920 tarihli telgrafına cevabı: "Yazınızda bildirilen 19 Mart 1920 tarihli bildiriyi görmedim. Bir olağanüstü meclisin toplanması ne kadar isabetli ise de böyle bir meclisin elden geldiği kadar kanuna uygun olması lâzımdır. ...Ankara'ya varışımda danıştıktan sonra bir bildiri yazmak görüşündeyim(!)" [Kocatürk]

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, ıstanbul'da, ıtalya Yüksek Komiseri Kont Sforza ile görüşmesi. (Kont Sforza'nın isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine göre, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir. Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas (Gürer), hatıralarında, bu görüşme için şunları söylemektedir: "Atatürk, ıstanbul'da bulunduğu ayların sonlarına doğru ıtalya Mümessili Kont Sforza ve Papaz Mister Frew ile de ayrı ayrı ve fasılalı tarihlerde görüşmüştü. Aldığı kanaat acı idi; ağırdı."

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, ıstanbul'da, Rahip Frew ile görüşmesi. (Rahip Frew'un isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine gore, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir).

1916 - Atatürk'ün, saat 16.00 sıralarında Diyarbakır'a gelerek göreve başlaması.

1914 - Atatürk'ün, Sofya'dan Harbiye Nezareti'ne yazısı: "Bir ataşemiliterin memuriyet şerefine uygun bir yer tutabilmek ve demirbaş eşya alabilmek için Nezaret'çe para gönderilmesi." (Bu yazı üzerine Harbiye Nezareti tarafından, kiralanacak evin eşya alımında kullanılmak üzere 219 Osmanlı lirası gönderilmiştir). [Kocatürk]

Alıntı
 
28 MART - MARCH 28
Tarihte Bugün

1921 İkinci İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)



1915 Çanakkale

1938 - Paris'ten davet edilen Prof. Dr. Fiessinger'in Ankara'ya gelişi ve Çankaya'da Atatürk'ü muayenesi.

1935 - Atatürk'ün, saat 19.30'da Cumhuriyet Halk Partisi Ankara İl Balosu'nu şereflendirmesi.

1933 - Atatürk'ün, gece Çankaya'da film izlemesi.

1931 - Atatürk'ün, Çankaya'da Afgan Elçisi Sultan Ahmet Han ve İran Elçisi Mirza Sadık Han'ın güven mektuplarını kabulü ve Elçilerin konuşmalarına cevap konuşmaları. [Kocatürk]

1926 - Atatürk'ün, Giresun Heyeti'ni kabulü.

1923 - Atatürk'ün, Çankaya'da Antep ve Kilis heyetlerini kabulü ve bilgi alışı.

1922 - Atatürk'ün, Sivrihisar'dan Akşehir'e hareketi.

T.B.M.M. Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Hayati Bey'in, cephede bulunan Atatürk'e -Fikriye Hanımın sağlığı ile ilgili- telgrafı: "Fikriye Hanımefendi, yataktan kalkmıştır." [Kocatürk]

1921 - İkinci İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)

Batı Cephesinde Kanlısırt ve Metristepe mevzilerinin Yunanlıların eline geçmesi.

Doğu Cephesi kuvvetlerinin Moskova Anlaşması gereğince Batum, Ahıska ve Ahılkelek'i boşaltması (TBMM Hükümeti ile Sovyetler Birliği arasında "Moskava Anlaşması": 16 Mart 1921).

Afyon'un İşgali:
Yunanlılar tarafından Kurtuluş Savaşında Afyonkarahisar'ın işgal edilmesi. 28.3.1921 -7.4.1921 ile 13.7.1921 - 27.8.1922 tarihleri arasında iki kez Yunan işgalinde kalmıştır. Yunanlılar kaçarken kenti yakıp yıkmışlardır. Başkomutanlık Savaşı ile Türklerin eline geçmesi nedeniyle şimdi 26-30 Ağustos günleri arasında 5 gün süren tören ve eğlencelerle Zafer Haftası kutlanmaktadır.

1920 - Antep'te Fransızlara karşı direnişiyle ünlenen Şahin Bey şehit oldu.
Fransız kuvvetlerinin Kilis, Antep yolunu kapatan Teğmen Şahin komutasındaki milli kuvvetlerle çarpışması ve Şahin Bey'in şehit oluşu.

İngilizlerin elinde bulunan Geyve Boğazı'nın milli müfrezeler tarafından işgali.

Atatürk'ün, yabancı millet temsilciliklerine doğu vilâyetlerindeki Ermeni zulümlerini protesto eden telgrafı.

Atatürk'ün, İstanbul ile haberleşmenin kesilmesini gerektirecek bir vaziyetin doğmadığı görüşünü ifade eden Yusuf İzzet Paşa ve Albay Fahrettin (Altay) Bey hakkında, Kâzım Karabekir'e telgrafı: "...Yusuf İzzet Paşa ile Fahrettin Bey'in vaziyetlerini millî esaslarımız açısından hoş göremediğimizi arz eyleriz." [Kocatürk]

1917 - Atatürk'ün, akşam üzeri, Kurmay Başkanı İzzettin (Çalışlar) Bey'le beraber Dağkapısı dışındaki Süvari Bölüğü'nü denetlemesi.

1916 - Atatürk'ün, Kurmay Başkanı İzzettin (Çalışlar) ve Kolordu Baştabibi'yle beraber Diyarbakır Hükümet Konağı'na giderek Vali Vekili Bedri Bey'le, erzak ve taşıma araçları hakkında görüşmesi.

1915 - Tengerdere–Domuzdere Arasında Boğaz'ın Ortasına Doğru 19 Mayından Oluşan Son Mayın Hattının Kurulması.

Alıntı
 
29 MART Tarihte Bugün

1938 - Atatürk'ü muayene eden Prof. Dr. Fiessinger'in, hazırladığı raporu Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne sunması.

1933 - Atatürk'ün, Çankaya'da Amerika Büyükelçisi Sherrill'in veda ziyaretini kabulü.

1928 - Atatürk'ün, Çankaya'da Yunan Elçisi Jean Papas ile Danimarka Elçisi Otto Cari Mohr'un güven mektuplarını kabulü ve Elçilerin söylevlerine cevap konuşmaları.

1922 - Atatürk'ün, İkinci İnönü Zaferi'nin yıldönümü nedeniyle ordulara genelgesi: "...Zalim dünyaya karşı milletimizi baştan başa boğazlayabileceğini ilân ve üstlenen istilâcı ve mağrur bir düşman, geçen senenin 30 Mart günü yerlere serilerek hakkın galibiyetine boyun eğmişti. Tarihimizin en şerefli kahramanları arasına giren İkinci İnönü şehitlerine fatihalar, gazilerine minnet ve teşekkürler sunmaya, bütün cephedeki arkadaşlarımı davet ediyorum."

1921 - İkinci İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)

Yunanlılar Metristepe'den tekrar saldırıya geçerek, Söğüt'ü ele geçirdi. Ancak büyük kayıplar vermelerine rağmen geri çekilmeyen Yunanlılar, Çeşme, Sakız ve Nazilli'de Rumları silah altına aldı.

Fevzi Paşa (Çakmak) bütün harekâtın İsmet Paşa (İnönü) tarafından yönetilmesini emretti.

1920 - Yarbay Rahmi Bey, Anzavur'a bağlı askerler tarafından öldürüldü.

Atatürk'ün, Kâzım Karabekir'in Kafkasya'da Bolşevik ordularına karşı hazır olunması teklifine cevabı: "15. Kolordu'nun, Bolşevik orduları karşısında Kafkaslarda hakim bir vaziyette varlığını göstermesi ve bunun için hareket imkânı oluşunca faaliyete geçmesi hakkındaki görüşünüze tamamen iştirak ediyorum." [Kocatürk]

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, İstanbul'da, İtalya Yüksek Komiseri Kont Sforza ile görüşmesi. (Kont Sforza'nın isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine göre, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir. Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas (Gürer), hatıralarında, bu görüşme için şunları söylemektedir: "Atatürk, İstanbul'da bulunduğu ayların sonlarına doğru İtalya Mümessili Kont Sforza ve Papaz Mister Frew ile de ayrı ayrı ve fasılalı tarihlerde görüşmüştü. Aldığı kanaat acı idi; ağırdı."

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, İstanbul'da, Rahip Frew ile görüşmesi. (Rahip Frew'un isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine gore, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir).

Alıntı
 
30 MART Tarihte Bugün



30 Mart 1922
Rus Elçi ve askeri ateşe ile Afyon Çay'da denetimdeyken


1938 - Atatürk'ün hastalığı hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğince ilk defa resmi tebliğ yayınlaması. Cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği Atatürk'ün sağlık durumunda endişe verecek bir durum olmadığını, doktorlar tarafından kendisine istirahat önerildiği yolunda bir açıklama yapıldı.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin, -Fransa'dan da*vet edilen Prof. Dr. Fiessinger'in Atatürk'ü muayenesinden sonra- Atatürk'ün hastalığı hakkında ilk resmî bildiri yayımlaması (bu bildiride, Fiessinger'in muayenesi sonucu Atatürk'ün sağlığında endişe verici bir durum olmadığının belirlendiği ve kendisine 1,5 ay kadar istirahat tavsiyesinin yeterli görüldüğü belirtilmiştir). [Kocatürk]

Prof. Dr. Fiessinger'in, akşam Ankara'dan trenle İstanbul'a hareketi.

Atatürk'ün, Çankaya'da Başbakan Celâl Bayar'ı kabulü.

1937 - Atatürk'ün, Amerika'da Tylers Okulu'nda meydana gelen patlama ve can kaybı nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Roosevelt'e başsağlığı telgrafı.

Atatürk'ün, akşamüzeri kız kardeşi Makbule Hanım'ın kaldığı köşke gelişi, bir süre dinlendikten sonra ayrılışı.

1922 - Darülfunun'da öğrenciler Rıza Tevfik'in (Bölükbaşı) konferansında olay çıkararak, filozofu protesto etti. Rıza Tevfik'le birlikte Cenab Sahabettin, Barsamyan, Hüseyin Daniş ve Ali Kemal'in derslerine girmeme kararı alındı.

Atatürk'ün, beraberinde İsmet Paşa olduğu halde Akşehir'den Çay'a gelişi ve öğleden sonra Çay yöresinde 1. Ordu birliklerinin geçit resmini izlemesi.

Atatürk'ün, cephede komutanlarla görüşmesi ve II. İnönü Zaferi'nin yıldönümü nedeniyle söyledikleri: "...Arzu ediyorum ki, bütün askerlere kazandıkları bu zafer gününün yüceliğini hatırlatırken Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ve fedakâr Türkiye halkının, kahraman ordumuzun yakında düşmanı mukaddes ana topraklarımızdan çıkaracağını da kesin güven ve imanla beklediklerini söyleyesiniz!"

1921 - İkinci İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, İstanbul'da, İtalya Yüksek Komiseri Kont Sforza ile görüşmesi. (Kont Sforza'nın isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine göre, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir. Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas (Gürer), hatıralarında, bu görüşme için şunları söylemektedir: "Atatürk, İstanbul'da bulunduğu ayların sonlarına doğru İtalya Mümessili Kont Sforza ve Papaz Mister Frew ile de ayrı ayrı ve fasılalı tarihlerde görüşmüştü. Aldığı kanaat acı idi; ağırdı."

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, İstanbul'da, Rahip Frew ile görüşmesi. (Rahip Frew'un isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine gore, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir).

İngilizlerin Merzifon'u işgali.

Damat Ferit Paşa'nın İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe'a İngiliz himayesini isteyen bir proje vermesi.

Boğazlayan kaymakamı Kemal Bey'in Ermeni tehciri dolayısıyla, Divanı Harp kararıyla, İstanbul'da idamı ve ertesi gün halkın olayı büyük gösterilerle protesto etmesi. .

Alıntı
 
31 MART Tarihte Bugün



1915
Mustafa Kemal Çanakkale'de

1938 - Prof. Dr. Fiessinger'in, akşam ekspresle İstanbul'dan Paris'e hareketi ve gazetecilere Atatürk hakkında söyledikleri: "Bu kadar dinamizmin, bu kadar zekâ ve canlılığın bir arada toplanması pek enderdir. Zamanımızın birçok büyük adamlarıyla temas ettim; fakat Büyük Şefiniz Atatürk, bunlardan hiçbiriyle bir tutulamaz!" [Kocatürk]

Atatürk'ün, Çankaya'da Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ı kabulü.

1937 - Atatürk'ün, akşamüzeri otomobille Çubuk Barajı'na kadar bir gezinti yaptıktan sonra Çankaya'ya dönüşü.

1925 - İsyan bölgesinde Divan-ı Harp’çe verilen idam cezalarının ayrıca onay gerektirmeden yerine getirilmesi hakkındaki kanun kabul edildi.

1925 - Ordu birlikleri Lice ve Silvan’ı ele geçirdi.

1923 - Eski Bahriye Nazırı ve 4. Ordu Komutanı merhum Cemal Paşa'nın eşi Senia Cemal Hanım'ın, Münih'ten Atatürk'e, evliliğini tebrik eden mektubu: "...Sizi bütün kalbimle tebrik eder ve Cenab-ı Hak'tan pek çok zamanlar sevgili eşinizle beraber mesut ve bahtiyar yaşamınız için dua ederim. ...Eşiniz hanımefendiyi de tebrik eder, gözlerinden öperim, İsmet Bey'le [Cemal Paşa'nın yaveri] kendilerine bir sırmalı maşlah takdim ediyorum. Eski Osmanlılarda gelinlere sırmalı bir şey hediye etmek, âdeta bir uğur sayılıyordu, inşallah hayırlı bir barış yaparak en mesut dakikalarında bazı akşam bunu giyerek, burada da kendi saadet ve bahtiyarlıklarına dua eden bir kız kardeşleri olduğunu hatırlarlar." [Kocatürk]

1922 - Atatürk'ün, Çay'dan hareketle Akşehir'e dönüşü.

Atatürk'ün. II. İnönü Zaferi'nin yıldönümü nedeniyle Azerbaycan Elçisi Abilof'un tebrik telgrafına cevabı: "...Ben eminim ki, milletlerin hak ve bağımsızlığına hürmet etmeyen ve bütün insanlığı zulüm ve zorla hükmü altında ezmek isteyenler, şu mukaddes savaşta er geç mağlup olacaklardır." [Kocatürk]

1921 - İkinci İnönü Zaferi. (23 Mart-1 Nisan 1921)

Türk karşı taarruzu ve Yunanlıların geri çekilmeye başlaması.

Metristepe'de Yunanlılar tarafında püskürtülen Türk saldırısı, İsmet Paşa tarafından tekrar başlatıldı. Yunanlılar süngü saldırısıyla mevzilerinden atıldı.

1920 - Lüleburgaz Kongresi toplandı.

1920 - Antep Savunması.

1919 yılının Ocak - Ekim ayları arasında Gaziantep İngiliz işgalinde iken Fransızlara bırakıldı. Fransızların Ermenilerle bir olup halka eziyet etmeleri üzerine Antep halkı örgütlendi. Fransız takviye birliklerinin Antep'e gelişini durduran Teğmen Said (takma adı Şahin) şehit olunca halk coştu. 31.3.1920'de Atatürk'ün emri ile gelen Kılıç Ali Bey, Kuvvay-ı Millîye'nin başına geçti ve Antep cephesinde üstün Fransız kuvvetleri önünde halk direnerek kanlı savaşlar verdi. Sonunda 9.2.1921'de kenti Fransızlar işgal etti. TBMM'de 6 Şubat 1921 tarihinde çıkarılan 93 sayılı kanunla bu kahramanlar kentine "Gazi Ayıntab" unvanı verdi. 1928 yılında adı "Gaziantep" şeklini aldı.
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Sözlüğü 1918-2000

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, İstanbul'da, İtalya Yüksek Komiseri Kont Sforza ile görüşmesi. (Kont Sforza'nın isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine göre, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir. Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas (Gürer), hatıralarında, bu görüşme için şunları söylemektedir: "Atatürk, İstanbul'da bulunduğu ayların sonlarına doğru İtalya Mümessili Kont Sforza ve Papaz Mister Frew ile de ayrı ayrı ve fasılalı tarihlerde görüşmüştü. Aldığı kanaat acı idi; ağırdı."

Mart sonu 1919 - Atatürk'ün, İstanbul'da, Rahip Frew ile görüşmesi. (Rahip Frew'un isteği ile gerçekleşen bu görüşmenin tarihi belli değildir. Olayların seyrine gore, muhtemelen Mart sonu veya Nisan başı 1919'da gerçekleşmiştir).

1915 - 5. Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders'in, 3. Kolordu Komutanı Esat (Bülkat) Paşa'yla beraber Maydos (Eceabat'a) gelişi ve 19. Tümen Komutanı Atatürk ve 9. Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey'i de yanına alarak, Kabatepe ve Alçıtepe bölgelerinde savunma düzeni bakımından incelemelerde bulunması.

Alıntı
 

1 NİSAN Tarihte Bugün





1 Nisan 1922
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa,
Büyük Taarruz'dan önce Ilgın manevralarında ordunun hazırlıklarını denetlerken



1 Nisan 1922
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile Ilgın manevralarında

1931 - Ölçüler Kanunu.

1928 - Atatürk'ün, Torbalı depreminde zarar görenlere yardım olmak üzere 10.000 lira bağışta bulunması.

1925 - Hükümet güçleri Lice ve Silvan'ı geri aldı.

1923 - Mecliste seçimlerin yenilenme kararı alındı.

Atatürk'ün, yeniden seçim kararı hakkındaki önergenin kabulü nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşması: "...Bütün cihan bilmelidir ki, artık bu Devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır; o da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır; o da milletin kalbi, vicdanı ve varlığıdır!"

1922 - Atatürk'ün, beraberinde Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa olduğu halde Ilgın yöresinde Süvari Kolordusu'nu teftişi, harp uygulaması ve geçit resmini izlemesi.

Atatürk'ün, akşam Ilgın'dan Konya'ya gelişi.

1921 - İkinci İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)

Yunan kuvvetlerini takibe alan Türk atlı birlikleri Bozöyük ve Söğüt'ü geri aldı. Türk kuvvetleri önünde geri çekilmek zorunda kalan Yunanlılar 23 Mart'tan beri süregelen savaşı kaybetti.

Çivril'in Yunanlılar tarafından işgali.

Mustafa Kemal Paşa'nın, İsmet Paşa'ya telgrafı: "Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz. İstila altındaki bedbaht topraklarımızla beraber bütün vatan bugün en uzak köşelerine kadar zaferinizi kutluyor. Düşmanın istila hırsı, azim ve hamiyetinizin yalçın kayalarına başını çarparak paramparça oldu."

Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa'nın, Metristepe'den Atatürk'e telgrafı: "...Düşman, binlerce ölüleriyle doldurduğu muharebe meydanını silâhlarımıza terk etmiştir."

Atatürk'ün, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa'ya cevap telgrafı: "...Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin ters talihini de yendiniz. İstilâ altındaki bedbaht topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün en uzak köşelerine kadar zaferinizi kutluyor. Düşmanın istilâ hırsı, azim ve hamiyetinizin yalçın kayalarına başını çarparak hurdahaş oldu."

Atatürk'ün, İstanbul'dan İnebolu'ya gelen millî şairimiz Mehmet Emin (Yurdakul) Bey'e, Anadolu'ya geçişinden büyük memnuniyet duyduğunu bildiren telgrafı: "...Türk milliyetperverliğinin ilâhî müjdecisi olan şiirleriniz, bugünkü mücadelemizin kahramanlık ruhuna doğuş ufku olmuştur. Gelişinizden duyduğum memnuniyeti bildirmekle sizi milletimizin mübarek babası olarak selâmlarım." [Kocatürk]


1920 - Trakya Kongresi toplandı.

Antep'te, Kızılhisar Baskını ve şehir içi muharebeleri.

1916 - Atatürk'ün, generalliğe yükselişi.

1 Nisan 1916 Tarihinde Hidemat-ı fevkâledesine mebni bir sene kıdem zammı ile Mirli valığa terfi etmiştir.
Kaynak: Atatürk'ün Özlük Dosyası

1916 - Mustafa Kemal is promoted Brigadier-General.

Alıntı
 

2 NİSAN Tarihte Bugün



Hareket Ordusu Kurmay Başkanı Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) Mustafa Kemal,
arkadaşları ile İstanbul'da (Nisan 1909)

1933 - Atatürk'ün, Çankaya'da yapılan Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin toplantısına başkanlık edişi.

1932 - Atatürk'ün, Çankaya'da kütüphanesinde gün boyunca çalışması.

1923 - Ali Şükrü Bey'in katili olduğu anlaşılan Topal Osman öldürüldü ve cesedi Meclis önünde asılarak teşhir edildi.

1922 - Atatürk'ün, Konya'da resmî daireleri ve bazı kuruluşları ziyareti, Askerî Nalbant Okulu'nda yapılan diploma töreninde konuşması: "Sanatın en basiti, en şereflisidir."

Atatürk'ün, II. İnönü Zaferi'nin yıldönümü nedeniyle Sovyet Elçisi Aralof'un tebrik telgrafına cevabı: "...Giriştiğimiz şu mücadelenin gayesi, tabiî hukukumuzun kurtarılmasıdır."

Fransız kadın gazeteci Berthe Georges-Gaulis'in, Paris'ten Atatürk'e mektubu: "Burada vaziyet, günden güne lehinizde değişikliğe uğruyor gibidir."

1921 - Boldavin'in Yunanlılar tarafından işgali.

1920 - İstanbul'da Salih Hulusi Paşa Hükümeti, İngilizlerin baskısıyla istifa etti.

Yeni kabine için yine Damat Ferit Paşa'nın adı geçmeye başladı.

Atatürk'ün, İstanbul'dan kaçarak Ankara'ya gelen Halide Edip, Dr. Adnan (Adıvar), Hüsrev (Gerede), Yunus Nadi, Yusuf Kemal (Tengirşenk), Rıza Nur, Cami (Baykut) ve diğer bir kısım kimseleri istasyonda karşılaması. [Kocatürk]

1918 - Van'ın kurtuluşu.

1917 - ABD'nin savaşa girmesi.

Nivelle'nin saldırıya geçmesi.

İkinci Gazze savaşı.

Nivelle'nin başarısızlığı.

Petain'in genelkurmay başkanı olması.

Alıntı
 
3 NİSAN Tarihte Bugün



3 Nisan 1930
Gazi Mustafa Kemal Prof. Afet İnan’ın “Kadın Hakları” üzerine verdiği konferansta

1937 - Atatürk'ün, akşamüzeri otomobille Çubuk Barajı'na kadar bir gezinti yapması.

1932 - Atatürk'ün, akşam Ankara Halkevi'nde Behçet Kemal (Çağlar)'ın yazdığı "Çoban" piyesini seyretmesi.

1930 - Yeni Belediyeler Kanunu kabul edildi.

Türk kadınlarına, belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanıyan "Yeni Belediye Kanunu"nun kabulü.

Atatürk'ün, Ankara'da Türkocakları Merkezi'nde Afet (İnan) Hanım'ın kadın haklarına dair konferansını izlemesi.

1924 - Meclis'te Avukatlık Kanunu kabul edildi.

1923 - Birinci Grup diye bilinen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Grubu'nun bir partiye dönüştürüleceği kararı açıklandı ve Dokuz Umde bildirisi yayınlandı.

1922 - Atatürk'ün, Konya'da bulunan Demiryolları Umum Müdürlüğü'ne yazısı: "...Demiryolları idaresinde çalıştırılacak memurların seçim ve atanmasında göz önüne alınacak en önemli nokta, şüphesiz uzmanlık ve tecrübe meselesidir. Bununla beraber bu memurların bugünkü mücadelemizin gerektirdiği tam güven şartına sahip bulunmaları lâzımdır. Bu görüş açısından Türk memur kullanılması esas olacaktır."

1921 - Zübeyde Hanım'ın, elden, Atatürk'e mektubu: "Bana şimdiye kadar pek iyi hizmetlerinden memnun olduğum bizim Şakir'in (Şakir Zümre) amcazadesi Şevket Efendi'ye lâzım gelen yardım hususunda gerekenlere emir ve himayenizin esirgenmemesi."

1920 - İsmet (İnönü), Celalettin Arif, Saffet (Arıkan), ve daha bir çok kimsenin İstanbul'dan Ankara'ya gelişi.

İsmet Bey (İnönü) Ankara'da, Milli Mücadeleye katıldı.

Atatürk'ün, İstanbul'dan kaçarak Ankara'ya gelen Albay İsmet (İnönü), Celâlettin Arif, Saffet (Arıkan) ve diğer bir kısım kimseleri karşılaması. [Kocatürk]

Atatürk'ün, Lüleburgaz Kongre Başkanlığı'na telgrafı: "...Kongre'nin toplanmasını tebrik ve vatanın karşı karşıya kaldığı felâkete çare bulmak üzere, Edirne Vilayeti'nin gösterdiği vatansever gayreti takdir ederiz. Fevkalâde Millî Meclis için Edirne ilinden seçilecek üyenin süratle gönderilmelerini temenni ederiz." [Kocatürk]

Doğu cephesinde Ermeni kuvvetlerinin Vedi'ye taarruzları ve milli kuvvetlerce püskürtülmesi.

1917 - Atatürk'ün, sabah saat 6.00'da Diyarbakır'dan 2. Kolordu cephesine hareketi, geceyi Akviran'da kurulan çadırlı ordugâhta geçirişi.

1905 - Yunanistan İzmir'i ilhak kararını açıkladı. Ülke genelinde yoğun tepkiler meydana geldi.

Alıntı
 
4 NİSAN Tarihte Bugün



1949 - KUZEY ATLANTİK ANTLAŞMASI

NATO'nun kuruluşuna ilişkin antlaşma

Kuzey Atlantik İttifakı'nın (NATO) kuruluşuna ilişkin antlaşma, 12 ülkenin katılımıyla 4 Nisan 1949'da Washington'da imzalandı.


NATO"Washington Antlaşması" olarak da anılan antlaşma, bütün imzacı devletlerin onayları verildikten sonra 24 Ağustos 1949'da yürürlüğe girdi.

Antlaşmayı imzalayan 12 ülke şunlar: ABD, Kanada, Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, Lüksenburg, İngiltere, Fransa, Portekiz, İzlanda, İtalya.

Türkiye ve Yunanistan'ın NATO'ya katılımına ilişkin Kuzey Atlantik Antlaşması Protokolü, 22 Ekim 1951'de Londra'da imzalandı. Türkiye, Kuzey Atlantik Antlaşması'nı 18 Şubat 1952'de onaylayarak (5886 sayılı yasa) NATO'ya üye oldu. Yunanistan da aynı tarihte Antlaşma'yı onayladı.

NATO'nun üye sayısı, Almanya (6.5.1955), İspanya (30.5.1982), Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya'nın (12.3.1999) katılımıyla 19 oldu.

21-22 Kasım 2002 tarihlerinde gerçekleştirilen NATO’nun Prag Zirvesinde, Soğuk Savaş sonrası ikinci genişleme kararı alındı ve Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya, İttifak ile katılım müzakerelerine başlamaya davet edildi. Bu ülkelerle katılım müzakereleri sonucunda hazırlanan Katılım Protokolleri 26 Mart 2003'de Brüksel’de imzalandı.

Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya'nın NATO'ya katılımlarına ilişkin protokollerin onaylanmasına ilişkin yasalar, 5 Kasım 2003'de TBMM'de kabul edildi.

7 eski Doğu bloku ülkesi Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Letonya ve Estonya, 29 Mart 2004'de ABD'nin başkenti Washington'ta düzenlenen törenle NATO'ye resmen üye oldular. Böylece NATO, tarihinin en geniş kapsamlı ve önemli genişlemesini gerçekleştirdi.

NATO'nun üye sayısı, 7 ülkenin katılımıyla 26'ya ulaştı.

Fransa İttifak üyesi olmakla birlikte entegre askeri yapıya dahil değildir.


KUZEY ATLANTİK ANTLAŞMASI

Washington DC, 4 Nisan 1949

Bu Antlaşma'nın Tarafları, Birleşmiş Milletler Yasası'nın amaçları ve ilkelerine olan inançlarını ve bütün halklar ve bütün hükümetlerle barış içinde bir arada yaşama arzularını teyid ederler.

Demokrasi, bireysel özgürlük ve hukukun üstünlüğü ilkeleri temelinde bütün halkların özgürlüklerini, ortak miraslarını ve uygarlıklarını korumakta kararlıdırlar.

Kuzey Atlantik bölgesinde istikrar ve refahın geliştirilmesini amaçlarlar.

Toplu savunma ve barış ile güvenliğin korunması için çabalarını birleştirmekte kararlıdırlar.

Bundan dolayı bu Kuzey Atlantik Antlaşması'nı kabul etmişlerdir:

MADDE 1

Taraflar, BM Yasası'nda ortaya konduğu üzere, karışmış olabilecekleri herhangi bir uluslararası anlaşmazlığı, uluslararası barış ve güvenlik ve adaleti tehlikeye sokmadan barışçıl yollarla çözmeyi ve uluslararası ilişkilerinde BM'in amaçlarına aykırı olacak şekilde güç kullanımı ya da tehdidinden sakınmayı taahhüt etmektedirler.

MADDE 2

Taraflar, özgür kurumlarını güçlendirerek, bu kurumların üzerine kurulu olduğu ilkelerin daha iyi anlaşılmasını sağlayarak ve istikrar ile refah koşullarını geliştirerek barışçıl ve dostça uluslararası ilişkilerin daha da geliştirilmesine katkı yapacaklardır. Uluslararası ekonomi politikalarında çatışmayı ortadan kaldırmaya yönelecekler ve taraflardan herhangi biri ya da hepsi ile ekonomik işbirliğini teşvik edeceklerdir.

MADDE 3

Bu Antlaşma'nın amaçlarına daha etkin biçimde ulaşabilmek için Taraflar, tek tek ve ortaklaşa olarak, sürekli ve etkin öz yardım ve karşılıklı yardımlarla, silahlı bir saldırıya karşı bireysel ve toplu direnme kapasitelerini koruyacaklar ve geliştireceklerdir.

MADDE 4

Taraflardan herhangi biri, Taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır.

MADDE 5

Taraflar, Kuzey Amerika'da veya Avrupa'da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa BM Yasası'nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerler ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır.

Böylesi herhangi bir saldırı ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güven Konseyi'ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektifr.

MADDE 6 (1)

Madde 5 açısından, Taraflardan bir ya da daha çoğuna karş silahlı saldın, aşağıdakileri de kapsar:

- Tarafların Avrupa ya da Kuzey Amerika'daki topraklarına Fransa'nın Cezayir Bölgesine (2) Türkiye topraklarına veya Taraflardan herhangi birinin egemenliği altında olan ve Yengeç Dönencesi'nin kuzeyinde yer alan adalara yapılan silahlı saldırı;

- Bu topraklarda ya da bu toprakların üzerindeki hava sahasında bulunan ya da Antlaşma'nın yürürlüğe girdiği tarihte Taraflardan herhangi birinin işgal kuvvetlerinin üslenrniş bulunduğu herhangi bir Avrupa toprağında veya Akdeniz'de, ya da Yengeç Dönencesi'nin kuzeyindeki Kuzey Atlantik bölgesinde bulunan Tarafların herhangi birine ait kuvvetlere, gemilere, ya da uçaklara yapılan silahlı saldırı.

MADDE 7

Antlaşma, BM üyesi olan Tarafların BM Yasası uyarınca sahip oldukları hak ve yükümlülüklerini veya Güvenlik Konseyi'nin uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması konusundaki temel sorumluluğunu herhangi bir şekilde etkilemez ve etkilediği şeklinde yorumlanamaz.

MADDE 8

Her bir Taraf, kendisi ile diğer Taraflar ya da üçüncü bir devlet arasında şu an yürürlükte olan uluslararası süzleşmelerin, bu Antlaşma'nın hükümleri ile çelişmediğini beyan eder ve Antlaşma ile çelişen uluslararası sözleşmelere girmemeyi taahhüt eder.

MADDE 9

Taraflar, bu Antlaşma'nın uygulanması ile ilgili konuları ele almak üzere hepsinin temsil edileceği bir Konsey oluştururlar. Konsey, herhangi bir zamanda acil olarak toplanabilecek şekilde düzenlenecektir. Konsey, gerekli gördüğü ikincil organları oluşturacaktır. Özellikle Madde 3 ve Madde 5'in uygulanmasına ilişkin önlemleri önerecek bir savunma komitesi derhal oluşturulacaktır.

MADDE 10

Taraflar, bu Antlaşma'nın ilkelerini geliştirebilecek ve Kuzey Atlantik Bölgesinin güvenliğine katkı yapacak durumda olan herhangi bir Avrupa devletini bu Antlaşma'ya katılmaya oy birliği ile davet edebilirler. Davet edilen Devlet katılım belgesini Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti'ne vererek bu Antlaşma'ya taraf olabilir. Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti aldığı her bir katılma belgesirıden tüm Tarafları haberdar edecektir.

MADDE 11

Bu Antlaşma Taraflarca kendi anayasal süreçleri uyarınca onaylanacak ve hükümleri uygulanacaktır. Onay belgeleri en kısa zamanda Amerika Birleşik Devletleri Hükümetine teslim edilecek, bu Hükümet de aldığı her belgeden tüm Tarafları haberdar edecektir. Antlaşma, Belçika, Kanada, Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri dahil olmak üzere imzacıların çoğunluğu tarafından onaylanır onaylanmaz, onaylayan Devletler arasında yürürlüğe girecektir; diğer Devletler açısından ise onaylarının verildiği tarihte yürürlüğe girecektir.

MADDE 12

Antlaşma 10 yıl boyunca yürürlükte kaldıktan sonra, ya da daha sonra herhangi bir tarihte, Taraflar, içlerinden herhangi birinden talep geldiği takdirde, Kuzey Atlantik Bölgesinde barış ve güvenliği etkileyen faktörleri ve BM Yasası uyarınca uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla yapılan evrensel ve bölgesel düzenlemeleri göz önüne alarak, Antlaşmanm gözden geçirilmesi amacıyla görüşmelerde bulunacaklardır.

MADDE 13

Antlaşma 20 yıl boyunca yürürlükte kaldıktan sonra herhangi bir Taraf, ayrılma bildirimini Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti'ne vermesinden bir yıl sonra Taraf olmaktan çıkabilir. ABD Hükümeti aldığı her ayrılma bildiriminden tüm Tarafları haberdar edecektir.

MADDE 14

İngilizce ve Fransızca metinleri aynı derecede otantik olan bu Antlaşma, Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti'nin arşivlerinde saklanacaktır. Onaylı kopyalar, bu hükümet tarafından imzacı diğer hükümetlere iletilecektir.

1) Yunanistan ve Türkiye'nin katılımı üzerine Kuzey Atlantik Antlaşması Protokolü'nün 2. Maddesi doğrultusunda değiştirilmiş haliyle.

2) 16 Ocak 1963 tarihinde Konsey, Fransa'nın Cezayir Bölgesi söz konusu olduğunda, bu Antlaşma'nın ilgili hükümlerinin 3 Temmuz 1962 tarihinden itibaren uygulanamaz hale geldiğini kaydetti.

www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/nato.html

1929 - Yargılama sisteminde önemli değişiklikler getiren Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu TBMM'de kabul edildi.

İstanbul'da Darülfünun öğrencilerinin yaptığı toplantıda gençlik yerli malı kullanmaya çağrıldı.

1920 - Anzavur Ahmed, Gönen'i ele geçirdi.

12. Kolordu komutanı Fahrettin (Altay) Ankara'ya gelerek, Mustafa Kemal ile görüştü. (Ankara'ya katılmış oldu).

Atatürk'ün, Konya heyetiyle beraber Ankara'ya gelen 12. Kolordu Komutanı Albay Fahrettin (Altay) Bey'le görüşmesi. [Kocatürk]

Atatürk'ün, akşam Ankara'da, Anadolu'ya geçen gazeteci Yunus Nadi'yi kabulü ve görüşmesi: "...Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım. O esir olmayı ve hor görülmeyi kabul etmez! Milletin bağımsızlığını vatanın son kaya parçası üzerinde savunacağız; kurtaracağız veya eğer mukadderse öleceğiz! Fakat eminiz ki ölmeyeceğiz ve kurtaracağız!" [Kocatürk]

1917 - Atatürk'ün, sabah, Akviran'dan Hani'ye hareketi, yolda 24. Alay'a ait bir batarya ile iki seyyar hastaneyi denetlemesi, Hani'ye gelişi, kasabadaki ambar, silâh deposu ve hastaneleri gözden geçirmesi.

Alıntı
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…