- 3 Aralık 2007
- 2.638
- 1
- 40
eh biraz uzun olmuş, kaptırmışım kendimi arkadaşlar:kedi: sıkılmadan okursunuz inşallah!
2007 yılının eylül ayı. yaz tatilini bitirdik, evimize geldik. evleneli 10 ay olmasına rağmen biraz çevre baskısı, biraz merak ve biraz da "ya bebeğimiz olmazsa" endişesi ile korunmayı bıraktık. ilk denememiz... acemiyiz tabi. heyecanlı da. ve o ilk ay hamile kalacağıma da eminiz nedense. ama olmadı. adet olmuştum. 10 aya yakın korunduğumuz için belki 2-3 ay olmayabilir bebeğimiz,yumurtalar tembelleşmiştir diye eşime teselli veriyorum, ama içim içimi yiyor. ikinci ay yine olmadı. üçüncü aya geldiğimizde artık bişeyler yapma ihtiyacı duydum içimde. bir doktora gittim. muayene de ufak tefek bir iki sorun haricinde (hormonal dengesizlikler gibi) hamileliğe engel birşey çıkmadı. doktor 1 yıla kadar endişelenmeden, stres yapmadan denemeye devam etmemizi, normal olduğunu söyledi. derken 3 ay daha çalışmalara devam ettik. bu süre zarfında KADINLAR KULÜBÜ diye bir siteyle karşılaştım nette araştırma yaparken. çok şey öğrendim. her yeni öğrendiğimi o günün akşamında eşime anlatıyor, ve uygulamaya koyuluyorduk. meğer yumurtlama zamanı denen bir şey varmış! o zamanlarda hamile kalınabiliyormuş... derken ateş ölçme yöntemi, akıntı takibi, popo altına yatsık koyma vs. vs. her duyduğumuzu denedik. bayağı da bir tecrübelendik. ama hala gelen giden yoktu hayatımıza...
6 ayı geçirdiğimizde "hani nerde bebek?" diye soranlara "biz daha düşünmüyoruz" yalanını söylemekten usanmıştık artık eşimle. ilk fırsatta eşime de bir spermiyogram yaptırdık. eh çok iyi değildi sayımız ama problem yaratacak boyutta da değildi. çalışmaya devam dedi doktor. bir iki ay daha geçti. ama içimdeki endişe o kadar büyümüştü ki,normalde 28 günden hiç şaşmayan adet döngüm 30-32 hatta bazen 34 güne sarkmıştı. geciken adetler, yapılan testler, tek çizgi ve hayal kırıklıkları... aksi gibi bir problem de çıkmıyordu! çıksa,çözümüne bakacaz.
en son dayanamadım. doktora, yeter artık birşeyler yapalım dedim. ve artık yumurtaları olgunlaştırmak için ilaç kullanmaya başladım. ilaçlar, yumurtlama takipleri, günlü saatli ilişkiler, keçi boynuzu kürü, ballı çörek otları... sonuç yine negatif! 10 ay oldu korunmayı bırakalı, 2 ay daha olmasa bebeğimiz, ciddi anlamda tedaviye başlanacak belkide aşılama yapılacak! o sırada doktorum eşimden bir tahlil daha istedi. kruger'e göre spermlerin morfolijisine(yani şekillerine) bakılacak. daha gelişmiş bir hastane ve ünlü bir ürologa gittik. tahliller yapıldı,sonuçlar çıktı. o da ne?? sonuçların en az %7'nin üstünde olması gerekirken %3,5 çıkmış!! (işin kötü tarafı artık korunmayı bıraktığımızı da söylemek zorunda kalmıştık etrafa) ama içimde endişenin yanında garipte bir mutluluk belirdi o an. evet problemi bulmuştuk ve meleğime kavuşmak için daha somut adımlar atabilecektik!! doktor eşime 3 tane ilaç verdi. ikisi antibiyotik.birer kutu içecek. birisi de benim aylardır kullandığım klomen. onu da 3 ay boyunca düzenli kullanacak ve bir daha test yapılacak. benim içimde kelebekler uçuşuyor, bu sefer olacak!! eşim endişeli. çevrenin baskısı yoğun. 2 yıl oldu evleneli,nerde çocuk?? 2008'in ağustos ayı. ilaçlar içiliyor, keçiboynuzuna devam, yumurta takibi, çok umutluyum. derken umutlarımın yıkıldığı an... yine geldi kırmızılar. sancılarımdan anlayan kayınvalidemin "yine mi adet oldun?" soruları... bunalımın eşiğindeyim. mucizemi bekliyorum...
2008 eylül ayı. tam bir yıl oldu. yaz tatili bitti, döndük yine evimize. okullar açıldı. o da ne? okulların kapandığı haziran ayında benimle beraber (onlar öyle sanıyor daha doğrusu) korunmayı bırakan arkadaşım hamile!! herkesin gözü benim üzerimde. bende tık yok...
14 eylül 2008. arkadaşımın hamile haberinin üzerine, adetimi bekliyorum. olmadı o gün. karnımda hafif sancılar. olağan gecikmelerimden biri dedim. 15 eylül gelen giden yok, ama sancılar devam. 16'sı oldu. umutlanmaya başladım ama canım eşimi bir kere daha hayal kırıklığına uğratmamak için sesimi çıkarmıyorum. adet olacam,sancılarım başladı diyorum. bir test aldım. sabaha kadar dayanamadım meraktan. akşamdan yaptım. aman Allah'ım!! aylardır görmeye alıştığım tek çizgini yanında çok silikte olsa ikinci belirmeye başladı!! kalbim dışına çıkacak heyecandan. eşime söylemekte kararsızım,inanamıyorum... ya test yanlışsa?? bu ihtimali de belirterek eşime durumu söyledim. sabah ilk idrarla yapmak üzere bir,hatta iki test daha aldırdım. sakin görünmeye çalışıyoruz ikimizde ama içimizde bir kurt kemiriyor bizi!! o gece sabah olmak bilmedi. çok huzursuz ve heyecanlı, yarım yamalak bir uykunun ardından sabahın ilk ışıklarıyla usulca kalktım yataktan. testi elime aldım. tuvalete girdim. idrarımı damlattım. eller ayaklar buz kesti heyecandan. beklemek bir ölüm oldu. veee evet yine belirdi aylardır hayaliyle yanıp tutuştuğum ikinci çizgi!! hemde bu sefer daha koyu! göz yaşlarımı tutamadım o an. hemen yatağa döndüm eşimin yanına. uyanmış,ama sesini çıkarmadan beni bekliyor. gözyaşları arasında testi gösterdim. heyecan ve merakla "yani?" diye sordu bana. "meleğimiz geliyor babası" dedim ve eşimin göğsünde hıçkırıklara boğuldum. her ağladığımda beni susturmaya,teselli etmeye çalışan eşim bu sefer "ağla aşkım" dedi, "sen hakettin bu mutluluk göz yaşlarını!"
Ağladım bende, doyasıya ağladım. Ama o andan itibaren bi daha hiç ağlamadım. Meleğim beni hiç üzmedi. Çok güzel bir hamilelik geçirdim. İlk kalp atışları, düzenli gelişimi, yapılan testler her şey normal. Hayal gibi sanki. Her doktora gittiğimde, “hayır sen hamile değilsin, burada bebek yok” diycek sanıyorum. Ama meleğim hep ordaydı.
Sonra cinsiyetini öğrendik. Meleğim bir erkekmiş. Hayallerimiz maviye döndü artık. Kıyafetler alınmaya başlandı. Anneanne ve babaanne cephesinde de gelişmeler aynı. Hazırlıklar son gaz devam. Ardından meleğimin ilk tekmeleri!! Dünyalar benim oldu, uçuyorum mutluluktan!! Oğlum içimde, bu bir hayal değil, bana doğru hızla ilerliyor!
İzne ayrıldım artık. 2 ayım kaldı miniğime kavuşmama. Evimde mayıs annesi arkadaşlarımla sohbet ediyorum, dinleniyorum. Meleğimin geleceği gün için güç topluyorum. İlk başta nasıl geçecek dediğim haftalar akmışta gitmiş bile, ne de çabuk hemde… mis kokuluma kavuşmama 2 hafta var. Doktora gittik. Meğer son doktor kontrolümüzmüş. Meğer meleğime 5 gün sonra kavuşacakmışım! Sezaryen dedi doktorum, normal imkansız. Hep normal istemiştim ama doktorum imkansız deyince içten içe sevinmeye başladım bebeğime 10 gün önce kavuşacam diye.
12 mayıs 2009. akşama bebeğim kollarımda olacak. Ayaklarım yere basmıyor! Saat 15.00 evden çıktık. Hastane de bir ordu gibiyiz. Her şey çok hızlı. Eşim yatış işlemleri için dosya açtırıyor, ben en son kan tahlilimi veriyorum, odaya çıkıyoruz, eşyalar yerleşiyor… yanımda annem,3 kardeşim, eşim, kayınvalidem, kayınpederim ve kaynım var. Derken ameliyata son hazırlık için doğumhaneye alınıyorum. O güne kadar her şey çok güzel gitti ya, hala devam ediyor güzellikler. Ne lavman yapıldı bana ne de sonda takıldı:) Önlüğümü giydim. Ameliyat saatim geldi. Ebeyle beraber doğumhaneden ameliyathaneye gidiyoruz. İşte ilk defa kapıda beni bekleyen o kadar kalabalığı görünce gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü, eşime iyice sarıldım, herkesle vedalaştım ve işte ameliyat masasındayım. Yarım saat sonra kuzumun kollarımda olacağı hayaliyle uykuya daldım. Uyanmaya başladığımda sanki bir kuyunun içinde gibiydim. Ve kuyunun dibinde oğlumu görme isteğiyle yanıp tutuşuyordum. Sanırım ilk sorduğum “oğlum nerde, nasıl, kaç kilo, boyu kaç ve güzel mi?” oldu. Ama maalesef oğlum yanımda değildi!! 9 aydır beklediğim an, hatta 2 yıldır beklediğim an. Ama bebeğimi vermediler kollarıma karnımdayken su yutmuş,solunum problemi varmış ve kuvöze almışlar yavrumu!! Çok korktum! Bir an ona kavuşamayacağımı düşünüp o kadar korktum ki, ameliyat acılarımı bile unuttum. Neyseki o sırada kardeşim bebeğimin görüntülerini kameradan izletti bana. Kollarıma alamamıştım henüz ama o melek yüzünü görmüş, o tatlı sesini duymuştum. Biraz rahatladım. Derken izin çıktı. Birkaç saat rötarlı da olsa meleğimi emzirmem için getirdiler bana. O ilk an, o ilk buluşma… anlatmak için kelimeler yetmiyor! O an da aynen böyle oldu. Boğazıma bişeyler düğümlendi. Sadece bakıyorum ve kokluyorum meleğimi. Konuşamadım bir süre. Ben oğluma baktım,o bana baktı… o ilk bakışla hiç kopmayacak duygularla bağlandım işte meleğime! O benimdi, yavrumdu, hasretim, özlemimdi! Ve artık kollarımdaydı…
Herkes için dua ettim, Allah’ım bu yüce duyguyu isteyen herkese yaşatsın diye. Hala da Allah’ıma şükürler ediyorum. Beni bu mutlulukla taçlandırdığı için…
2007 yılının eylül ayı. yaz tatilini bitirdik, evimize geldik. evleneli 10 ay olmasına rağmen biraz çevre baskısı, biraz merak ve biraz da "ya bebeğimiz olmazsa" endişesi ile korunmayı bıraktık. ilk denememiz... acemiyiz tabi. heyecanlı da. ve o ilk ay hamile kalacağıma da eminiz nedense. ama olmadı. adet olmuştum. 10 aya yakın korunduğumuz için belki 2-3 ay olmayabilir bebeğimiz,yumurtalar tembelleşmiştir diye eşime teselli veriyorum, ama içim içimi yiyor. ikinci ay yine olmadı. üçüncü aya geldiğimizde artık bişeyler yapma ihtiyacı duydum içimde. bir doktora gittim. muayene de ufak tefek bir iki sorun haricinde (hormonal dengesizlikler gibi) hamileliğe engel birşey çıkmadı. doktor 1 yıla kadar endişelenmeden, stres yapmadan denemeye devam etmemizi, normal olduğunu söyledi. derken 3 ay daha çalışmalara devam ettik. bu süre zarfında KADINLAR KULÜBÜ diye bir siteyle karşılaştım nette araştırma yaparken. çok şey öğrendim. her yeni öğrendiğimi o günün akşamında eşime anlatıyor, ve uygulamaya koyuluyorduk. meğer yumurtlama zamanı denen bir şey varmış! o zamanlarda hamile kalınabiliyormuş... derken ateş ölçme yöntemi, akıntı takibi, popo altına yatsık koyma vs. vs. her duyduğumuzu denedik. bayağı da bir tecrübelendik. ama hala gelen giden yoktu hayatımıza...
6 ayı geçirdiğimizde "hani nerde bebek?" diye soranlara "biz daha düşünmüyoruz" yalanını söylemekten usanmıştık artık eşimle. ilk fırsatta eşime de bir spermiyogram yaptırdık. eh çok iyi değildi sayımız ama problem yaratacak boyutta da değildi. çalışmaya devam dedi doktor. bir iki ay daha geçti. ama içimdeki endişe o kadar büyümüştü ki,normalde 28 günden hiç şaşmayan adet döngüm 30-32 hatta bazen 34 güne sarkmıştı. geciken adetler, yapılan testler, tek çizgi ve hayal kırıklıkları... aksi gibi bir problem de çıkmıyordu! çıksa,çözümüne bakacaz.
en son dayanamadım. doktora, yeter artık birşeyler yapalım dedim. ve artık yumurtaları olgunlaştırmak için ilaç kullanmaya başladım. ilaçlar, yumurtlama takipleri, günlü saatli ilişkiler, keçi boynuzu kürü, ballı çörek otları... sonuç yine negatif! 10 ay oldu korunmayı bırakalı, 2 ay daha olmasa bebeğimiz, ciddi anlamda tedaviye başlanacak belkide aşılama yapılacak! o sırada doktorum eşimden bir tahlil daha istedi. kruger'e göre spermlerin morfolijisine(yani şekillerine) bakılacak. daha gelişmiş bir hastane ve ünlü bir ürologa gittik. tahliller yapıldı,sonuçlar çıktı. o da ne?? sonuçların en az %7'nin üstünde olması gerekirken %3,5 çıkmış!! (işin kötü tarafı artık korunmayı bıraktığımızı da söylemek zorunda kalmıştık etrafa) ama içimde endişenin yanında garipte bir mutluluk belirdi o an. evet problemi bulmuştuk ve meleğime kavuşmak için daha somut adımlar atabilecektik!! doktor eşime 3 tane ilaç verdi. ikisi antibiyotik.birer kutu içecek. birisi de benim aylardır kullandığım klomen. onu da 3 ay boyunca düzenli kullanacak ve bir daha test yapılacak. benim içimde kelebekler uçuşuyor, bu sefer olacak!! eşim endişeli. çevrenin baskısı yoğun. 2 yıl oldu evleneli,nerde çocuk?? 2008'in ağustos ayı. ilaçlar içiliyor, keçiboynuzuna devam, yumurta takibi, çok umutluyum. derken umutlarımın yıkıldığı an... yine geldi kırmızılar. sancılarımdan anlayan kayınvalidemin "yine mi adet oldun?" soruları... bunalımın eşiğindeyim. mucizemi bekliyorum...
2008 eylül ayı. tam bir yıl oldu. yaz tatili bitti, döndük yine evimize. okullar açıldı. o da ne? okulların kapandığı haziran ayında benimle beraber (onlar öyle sanıyor daha doğrusu) korunmayı bırakan arkadaşım hamile!! herkesin gözü benim üzerimde. bende tık yok...
14 eylül 2008. arkadaşımın hamile haberinin üzerine, adetimi bekliyorum. olmadı o gün. karnımda hafif sancılar. olağan gecikmelerimden biri dedim. 15 eylül gelen giden yok, ama sancılar devam. 16'sı oldu. umutlanmaya başladım ama canım eşimi bir kere daha hayal kırıklığına uğratmamak için sesimi çıkarmıyorum. adet olacam,sancılarım başladı diyorum. bir test aldım. sabaha kadar dayanamadım meraktan. akşamdan yaptım. aman Allah'ım!! aylardır görmeye alıştığım tek çizgini yanında çok silikte olsa ikinci belirmeye başladı!! kalbim dışına çıkacak heyecandan. eşime söylemekte kararsızım,inanamıyorum... ya test yanlışsa?? bu ihtimali de belirterek eşime durumu söyledim. sabah ilk idrarla yapmak üzere bir,hatta iki test daha aldırdım. sakin görünmeye çalışıyoruz ikimizde ama içimizde bir kurt kemiriyor bizi!! o gece sabah olmak bilmedi. çok huzursuz ve heyecanlı, yarım yamalak bir uykunun ardından sabahın ilk ışıklarıyla usulca kalktım yataktan. testi elime aldım. tuvalete girdim. idrarımı damlattım. eller ayaklar buz kesti heyecandan. beklemek bir ölüm oldu. veee evet yine belirdi aylardır hayaliyle yanıp tutuştuğum ikinci çizgi!! hemde bu sefer daha koyu! göz yaşlarımı tutamadım o an. hemen yatağa döndüm eşimin yanına. uyanmış,ama sesini çıkarmadan beni bekliyor. gözyaşları arasında testi gösterdim. heyecan ve merakla "yani?" diye sordu bana. "meleğimiz geliyor babası" dedim ve eşimin göğsünde hıçkırıklara boğuldum. her ağladığımda beni susturmaya,teselli etmeye çalışan eşim bu sefer "ağla aşkım" dedi, "sen hakettin bu mutluluk göz yaşlarını!"
Ağladım bende, doyasıya ağladım. Ama o andan itibaren bi daha hiç ağlamadım. Meleğim beni hiç üzmedi. Çok güzel bir hamilelik geçirdim. İlk kalp atışları, düzenli gelişimi, yapılan testler her şey normal. Hayal gibi sanki. Her doktora gittiğimde, “hayır sen hamile değilsin, burada bebek yok” diycek sanıyorum. Ama meleğim hep ordaydı.
Sonra cinsiyetini öğrendik. Meleğim bir erkekmiş. Hayallerimiz maviye döndü artık. Kıyafetler alınmaya başlandı. Anneanne ve babaanne cephesinde de gelişmeler aynı. Hazırlıklar son gaz devam. Ardından meleğimin ilk tekmeleri!! Dünyalar benim oldu, uçuyorum mutluluktan!! Oğlum içimde, bu bir hayal değil, bana doğru hızla ilerliyor!
İzne ayrıldım artık. 2 ayım kaldı miniğime kavuşmama. Evimde mayıs annesi arkadaşlarımla sohbet ediyorum, dinleniyorum. Meleğimin geleceği gün için güç topluyorum. İlk başta nasıl geçecek dediğim haftalar akmışta gitmiş bile, ne de çabuk hemde… mis kokuluma kavuşmama 2 hafta var. Doktora gittik. Meğer son doktor kontrolümüzmüş. Meğer meleğime 5 gün sonra kavuşacakmışım! Sezaryen dedi doktorum, normal imkansız. Hep normal istemiştim ama doktorum imkansız deyince içten içe sevinmeye başladım bebeğime 10 gün önce kavuşacam diye.
12 mayıs 2009. akşama bebeğim kollarımda olacak. Ayaklarım yere basmıyor! Saat 15.00 evden çıktık. Hastane de bir ordu gibiyiz. Her şey çok hızlı. Eşim yatış işlemleri için dosya açtırıyor, ben en son kan tahlilimi veriyorum, odaya çıkıyoruz, eşyalar yerleşiyor… yanımda annem,3 kardeşim, eşim, kayınvalidem, kayınpederim ve kaynım var. Derken ameliyata son hazırlık için doğumhaneye alınıyorum. O güne kadar her şey çok güzel gitti ya, hala devam ediyor güzellikler. Ne lavman yapıldı bana ne de sonda takıldı:) Önlüğümü giydim. Ameliyat saatim geldi. Ebeyle beraber doğumhaneden ameliyathaneye gidiyoruz. İşte ilk defa kapıda beni bekleyen o kadar kalabalığı görünce gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü, eşime iyice sarıldım, herkesle vedalaştım ve işte ameliyat masasındayım. Yarım saat sonra kuzumun kollarımda olacağı hayaliyle uykuya daldım. Uyanmaya başladığımda sanki bir kuyunun içinde gibiydim. Ve kuyunun dibinde oğlumu görme isteğiyle yanıp tutuşuyordum. Sanırım ilk sorduğum “oğlum nerde, nasıl, kaç kilo, boyu kaç ve güzel mi?” oldu. Ama maalesef oğlum yanımda değildi!! 9 aydır beklediğim an, hatta 2 yıldır beklediğim an. Ama bebeğimi vermediler kollarıma karnımdayken su yutmuş,solunum problemi varmış ve kuvöze almışlar yavrumu!! Çok korktum! Bir an ona kavuşamayacağımı düşünüp o kadar korktum ki, ameliyat acılarımı bile unuttum. Neyseki o sırada kardeşim bebeğimin görüntülerini kameradan izletti bana. Kollarıma alamamıştım henüz ama o melek yüzünü görmüş, o tatlı sesini duymuştum. Biraz rahatladım. Derken izin çıktı. Birkaç saat rötarlı da olsa meleğimi emzirmem için getirdiler bana. O ilk an, o ilk buluşma… anlatmak için kelimeler yetmiyor! O an da aynen böyle oldu. Boğazıma bişeyler düğümlendi. Sadece bakıyorum ve kokluyorum meleğimi. Konuşamadım bir süre. Ben oğluma baktım,o bana baktı… o ilk bakışla hiç kopmayacak duygularla bağlandım işte meleğime! O benimdi, yavrumdu, hasretim, özlemimdi! Ve artık kollarımdaydı…
Herkes için dua ettim, Allah’ım bu yüce duyguyu isteyen herkese yaşatsın diye. Hala da Allah’ıma şükürler ediyorum. Beni bu mutlulukla taçlandırdığı için…