- 21 Nisan 2011
- 6.178
- 7.098
- Konu Sahibi kalinkaselin
- #1
Bu benim ilk yarişmam olacak çok heycanlıyım:) Tahmin edebileceğiniz üzere Amasyaliyim ve bizim düğünlerde, bayramlarda ,eve önemli bi misafir geldiğinde yaptığımız en önemli yemegimizdir keşkek.... Yapımı zor değil fakat zaman alan bi yemek içinde bakliyat kullanıldığından dolayı kısmen süresi biraz uzun sürüyor.... Aslında bu düğünlerde kocaman kazanlarda ödün ateşinde pişer usul usul evde yapılacaksa da guvecte kuzine sobada pişer o zaman tadından yenmez ben tabi evde ocakta pisirdim ...
Tabi birde hikayesi var keskeğin
KEŞKEĞİN HİKÂYESİNİ BİLİYORMUYDUK ?
Tarihte rahmetli Kara Mustafa Paşa bir süreliğine eşi ve ailesiyle koyu Marınca’ ya
gelmiştir. Kızı Fatma Hanım Marınca’da ciddi bir rahatsızlığa yakalanmıştır. Rahatsızlığının nedeni ise
tamamen iştahının kapalı olması ve hiç bir şey yiyip içememesidir. Bu rahatsızlık 10 günlük sureyi
aşınca paşayı çok ciddi bir sıkıntı sarmış, Yakınlardaki doktor ve hekimlere derhal haber edilerek
kızının rahatsızlığına çare aranmaya başlanmıştır. Bir kaç günlük bir süreçte sonuç alınamayınca pasa
isi daha da sıkı tutarak aradan şaklabanları çıkarmak amacıyla demiş ki;
--“Kim ki kızım Fatma’yı sıhhatine kavuşturursa ciddi şekilde ödüllendireceğim. Ama kim ki aynı
niyetle gelir de başaramazsa ciddi şekilde cezalandıracağım.”
Tabi bu fermanla kendisine güvenemeyen ödül peşindeki şaklabanlar aradan çıkmış ve gerçek
doktorlar köşke gelerek çalışmaya başlamışlardır. Hatta konunun duyulmasıyla birlikte İstanbul’da
yaşayan Uzakdoğulu saray hekimleri bile Fatma hanımin sıhhati için buraya gelmişlerdir. Ama
sonuç nafiledir ve paşa hiddetlendikçe hiddetlenmektedir. En son Merzifon’un yayla köylerinde
yaşayan karı koca çobanlık yapan yaşlı bir çift, “Biz Fatma hanıma yemek yediririz”, diye
köşke gelmişlerdir. Paşanın çok fazla bir seçeneği kalmadığı için son çare çoban karı kocaya izin
vermiştir.
Dibekte dövülerek kabuğu alınmış tane diri buğdayın içine 3 gün aç bırakılan (içinin
temizlenmesi acısından) kesilmiş dişi ördeği koyarak fırına vermişlerdir. Tabi o zaman böyle bir
yemek var ama aş olarak biliniyor adı keşkek değil. Pasa ve ailesi dört gözle yemeğin pişmesini
beklerken ikide bir hiddetlenen Paşa, “Bre bu yemek nasıl yemektir. Saatler olmuş daha
pişmedi mi?” diye sorgularken sabaha karşı fırından alınan yemek sıcaklığı ile tahta kaşıkla bir
süre vurularak eritildikten sonra Fatma hanımın yattığı odanın içinde kömürlü kahve mangalında
tereyağı eritilmiş acı biber salçası ile yemeğin sosu yapılmıştır. Tabi bu esnada odayı tamamen
tereyağı kokusu sarmıştır.
Tereyağı ve acı biberli sosu yaşlı çoban Fatma hanımın dudaklarına kaşıkla sürdüğü zaman,
Fatma hanım kendine gelerek diliyle dudaklarındaki sosu yalayarak tadına bakar ve “Rüyam da bir
yemek yedim daha önce hiç böyle yemek yememiştim, o yemekten yemek istiyorum”.
Deyince Paşa bir küçük çocuk edasında sevinerek havalara uçmuş. Yaşlı çobanda hemen buğdayın
üzerine sosu dökerek Fatma hanıma yedirmeye başlamıştır. Tabi paşanın kızı yemeğini yiyip iyileşme
belirtileri gösterince pasa ve yanındaki yaverleri sofraya oturmuşlar ve paşa emir buyurmuş;
-- “Bu yemek nasıl yemektir getirin hele bizde bir tadalım.”
deyince hemen hizmetli cariyeler tarafından kalan aş sofraya konmuştur. Tabi dört ya da beş kişiden
oluşan gösterince pasa ve yaverleri birer ikişer kaşık alınca aş biter. Paşa, “ Getirin hele biraz daha
getirin nede güzelmiş bu aş” deyince üzülerek başka kalmadığını söylerler. Paşa bu defa “içini
çekerek
--KEŞKE biraz daha yapsaydınız.” der. Bu arada paşanın yardımcısı,
--“paşam yemeğin adı bundan sonra KEŞKE mi olsun?” diye sorar.
Paşada; “evet bu yemeğin ismi bundan sonra KEŞKEK olsun” der ve bu konuda fermanimdir diyerek ;
--Bu yemek bundan sonra KESKEK diye anıla,
--isteyen sabah öğlen akşam yiye,
--bayramlarda düğünlerde nişanlarda nikâhlarda zengin fakir demeden her hanede KEŞKEK yapila,
--Bu günden itibaren kırk gün konağımda halka KEŞKEK dağıtıla.
diyerek fermanin o tarihten itibaren uygulanmasini ister.
Yemeği yaparak kızını iyileştiren çoban çifte de ödül olarak kendi köylerinde iyi bir ev, iki ayri
ahir ve istedikleri kadar küçükbaş büyük baş hayvan verile. Diyerek cömertliğini göstermiştir.
Evet, KEŞKEĞİ’nin hikâyesi budur. Acaba tüm Türkiye’de meşhur olan ama Merzifon’un
vazgeçilmezleri arasinda’ki keşkeğin bu tarihi hikâyesini biliyor muyduk?
Alintidir
Hikayesi de bu bizim güzel keskegimizin:)
Bazı yörelerde hiç salça konulmadan döve döve yapılır ama bizimki yemek kıvamında olur ve asla tavukla yapılmaz kırmızı et kullanilir
Ve sponsor olarak yazdığım olcay salça bizim oralarda çok meşhurdur kesinlikle tavsiye ediyorum bulursanız gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz
Neyse çok uzatmadan
Tarife geciyorum tarif annanemden:)
Malzemeler:
Keskek için:
*Aşurelik buğday kişi başına bir su bardagindan iki parmak eksik yarım su badağıda diyebiliriz
*nohut kişi başına yarım su bardağı
*soğan iki kişi için bir büyük baş soğan
* sıvı yağ zeytinyağı olmuyor malesef bu yemege bir çay bardagindan az sıvı yağ
*tuz
* 1 yemek kaşığı salça
Yahnisi için
*yarım çay bardağı sıvı yağ(etin yağıda olduğu için az kullanacagiz
*kişi başı yarım su bardağı nohut
* ve kemikli et ben kişi sayısında kemikli et parçaları koyuyorum eğer misafirleriniz rahat yesin istiyosaniz kişi başı 250 gram eti bütün olarak içine atacağız pisince çıkarıp didip yine yahninin içine atacagiz
*tuz
*toz biber
*1yemek kaşığı salça
Not: aslında yahni ve keskek aynı tencerede pisirilebilir fakat ben ikisini de ayri ayri yemeyi seviyorum
Not 2 : bu yemek çok bereketli bi yemektir yapımda göreceğiniz malzemeler dört kişiliktir fakat yemek pistikten sonra altı kişide rahatlıkla doyabilir
Yapılışı: ben fazla olması için dört kişilik olacak şekilde hazırladım
Ön hazırlık için nohut ve buğday bir gece önceden islatilirsa pisme aşaması daha kısa sürer ben islatmadim
once duduklude İki su bardağı nohutu ardından iki su bardağı buğdayı ayrı ayrı hasliyoruz bunlar benim yaklaşık 2.5 saatimi aldı
et olarak ben kemikli et kullanmayı tercih ettim buzluktan çıkarıp iki saat dinlenrip sonra yıkadım
yahninin malzemeleri
keşkeğin malzemeleri
ilk olarak yahniyi anlatmakla başlayayım sıvı yağı düdüklü tencereye koyuyoruz üstüne salçayı ilave ediyoruz tüm yapacagımız işlem boyunca ocak kısık ateste olacak yoksa salça yanabilir
daha sonra etleri bu yağa koyup arkalı önlü kızartıyoruz bunu yahniye daha lezzetli bi aroma vermesi için yapıyoruz .....
etler kızardıktan sonra üstünü geçeceksu koyuyoruz içine tuzunu ve bir çay kaşıgından az toz biberini koyup düdüklü tencerenin kapağını kapatıp pişmeye bırakıyoruz yaklaşık düdükten yarım saat kadar daha pişmesi gerekiyo sonra açıp nohutlarını ilave edeceğiz nohut ilavesinden sonra ocakda 15-20 dakika daha piştikten sonra yahni hazır .....aslında nohutlarla da pişebilir ama nohutu keşkeğin içinede atacağımız için ayrı pişirmek gerekiyo
yahni pişti:) başka bir tencereye aldım...
keşkek için bir tencereye ben güveç tercih ettim
soğanları sıcı yağı ve salçayı koyup soğanlar ölene kadar kısık ateşte bekliyoruz
soğanlar öldükten sonra düdüklüde haşladığımız buğdayı içine atıp karıştırıyoruz burda en önemli nokta kıvamı .... kıvamı tam olarak aşure gibi olmalı sulu bi yemek gibi diil sote gibi kuru değil hafif sulu
buğdayı koyduktan sonra (düdüklüden sonra kendi suyunu kesinlikle süzmeyeceğiz onun içindeki kıvam bize lazım) gerekirse üzerine çok az su koyabiliriz içine kalan nohutuda katabiliriz burda nohut koymak isteğe bağlı ben koymayı tercih ediyorum çünkü yahni ve keşkeği ayrı ayrı yiyorum
keşkek kaynadıktan sonra kısık ateşe alıp sürekli karıştırıyoruz burdaki amaç keşkeğin kıvamını artırmak biz buna hellimleşmesi diyoruz:) sürekli tencerede karıştırıyoruz bu 156-20 dakika devam ediyo sonra kapağını kapatıp bi 10 dakika daha pişirdikten sonra keşkek hazır:)
ve en önemli noktalarından biri piştiktan sonra mutlaka ama mutlaka dinlenmesi gerekiyor en az 1 saat o kıvamı yakalaması için bu şart....
ve dinlendikten sonra en sevdiğim yer sunum:)
iki şekilde servis edilebilir keşkek ve yahni ayrı ayrı
ama ben birlikte servis etmeyi tercih ettim
keşkek tabağa konulur ortası açılır ve yahni konulur varsa kemiklerde yani ortası havuz gibi olacak ortaıs sulu kenarlarlar hafif sulu kemikler ortada....:) ve keşkek en iyi ayran ve turşuyla gidiyo eğer yiyebiliyosdanız kuru soğanda çok yakışıyor:)
afiyet olsun:)
Tabi birde hikayesi var keskeğin
KEŞKEĞİN HİKÂYESİNİ BİLİYORMUYDUK ?
Tarihte rahmetli Kara Mustafa Paşa bir süreliğine eşi ve ailesiyle koyu Marınca’ ya
gelmiştir. Kızı Fatma Hanım Marınca’da ciddi bir rahatsızlığa yakalanmıştır. Rahatsızlığının nedeni ise
tamamen iştahının kapalı olması ve hiç bir şey yiyip içememesidir. Bu rahatsızlık 10 günlük sureyi
aşınca paşayı çok ciddi bir sıkıntı sarmış, Yakınlardaki doktor ve hekimlere derhal haber edilerek
kızının rahatsızlığına çare aranmaya başlanmıştır. Bir kaç günlük bir süreçte sonuç alınamayınca pasa
isi daha da sıkı tutarak aradan şaklabanları çıkarmak amacıyla demiş ki;
--“Kim ki kızım Fatma’yı sıhhatine kavuşturursa ciddi şekilde ödüllendireceğim. Ama kim ki aynı
niyetle gelir de başaramazsa ciddi şekilde cezalandıracağım.”
Tabi bu fermanla kendisine güvenemeyen ödül peşindeki şaklabanlar aradan çıkmış ve gerçek
doktorlar köşke gelerek çalışmaya başlamışlardır. Hatta konunun duyulmasıyla birlikte İstanbul’da
yaşayan Uzakdoğulu saray hekimleri bile Fatma hanımin sıhhati için buraya gelmişlerdir. Ama
sonuç nafiledir ve paşa hiddetlendikçe hiddetlenmektedir. En son Merzifon’un yayla köylerinde
yaşayan karı koca çobanlık yapan yaşlı bir çift, “Biz Fatma hanıma yemek yediririz”, diye
köşke gelmişlerdir. Paşanın çok fazla bir seçeneği kalmadığı için son çare çoban karı kocaya izin
vermiştir.
Dibekte dövülerek kabuğu alınmış tane diri buğdayın içine 3 gün aç bırakılan (içinin
temizlenmesi acısından) kesilmiş dişi ördeği koyarak fırına vermişlerdir. Tabi o zaman böyle bir
yemek var ama aş olarak biliniyor adı keşkek değil. Pasa ve ailesi dört gözle yemeğin pişmesini
beklerken ikide bir hiddetlenen Paşa, “Bre bu yemek nasıl yemektir. Saatler olmuş daha
pişmedi mi?” diye sorgularken sabaha karşı fırından alınan yemek sıcaklığı ile tahta kaşıkla bir
süre vurularak eritildikten sonra Fatma hanımın yattığı odanın içinde kömürlü kahve mangalında
tereyağı eritilmiş acı biber salçası ile yemeğin sosu yapılmıştır. Tabi bu esnada odayı tamamen
tereyağı kokusu sarmıştır.
Tereyağı ve acı biberli sosu yaşlı çoban Fatma hanımın dudaklarına kaşıkla sürdüğü zaman,
Fatma hanım kendine gelerek diliyle dudaklarındaki sosu yalayarak tadına bakar ve “Rüyam da bir
yemek yedim daha önce hiç böyle yemek yememiştim, o yemekten yemek istiyorum”.
Deyince Paşa bir küçük çocuk edasında sevinerek havalara uçmuş. Yaşlı çobanda hemen buğdayın
üzerine sosu dökerek Fatma hanıma yedirmeye başlamıştır. Tabi paşanın kızı yemeğini yiyip iyileşme
belirtileri gösterince pasa ve yanındaki yaverleri sofraya oturmuşlar ve paşa emir buyurmuş;
-- “Bu yemek nasıl yemektir getirin hele bizde bir tadalım.”
deyince hemen hizmetli cariyeler tarafından kalan aş sofraya konmuştur. Tabi dört ya da beş kişiden
oluşan gösterince pasa ve yaverleri birer ikişer kaşık alınca aş biter. Paşa, “ Getirin hele biraz daha
getirin nede güzelmiş bu aş” deyince üzülerek başka kalmadığını söylerler. Paşa bu defa “içini
çekerek
--KEŞKE biraz daha yapsaydınız.” der. Bu arada paşanın yardımcısı,
--“paşam yemeğin adı bundan sonra KEŞKE mi olsun?” diye sorar.
Paşada; “evet bu yemeğin ismi bundan sonra KEŞKEK olsun” der ve bu konuda fermanimdir diyerek ;
--Bu yemek bundan sonra KESKEK diye anıla,
--isteyen sabah öğlen akşam yiye,
--bayramlarda düğünlerde nişanlarda nikâhlarda zengin fakir demeden her hanede KEŞKEK yapila,
--Bu günden itibaren kırk gün konağımda halka KEŞKEK dağıtıla.
diyerek fermanin o tarihten itibaren uygulanmasini ister.
Yemeği yaparak kızını iyileştiren çoban çifte de ödül olarak kendi köylerinde iyi bir ev, iki ayri
ahir ve istedikleri kadar küçükbaş büyük baş hayvan verile. Diyerek cömertliğini göstermiştir.
Evet, KEŞKEĞİ’nin hikâyesi budur. Acaba tüm Türkiye’de meşhur olan ama Merzifon’un
vazgeçilmezleri arasinda’ki keşkeğin bu tarihi hikâyesini biliyor muyduk?
Alintidir
Hikayesi de bu bizim güzel keskegimizin:)
Bazı yörelerde hiç salça konulmadan döve döve yapılır ama bizimki yemek kıvamında olur ve asla tavukla yapılmaz kırmızı et kullanilir
Ve sponsor olarak yazdığım olcay salça bizim oralarda çok meşhurdur kesinlikle tavsiye ediyorum bulursanız gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz
Neyse çok uzatmadan
Tarife geciyorum tarif annanemden:)
Malzemeler:
Keskek için:
*Aşurelik buğday kişi başına bir su bardagindan iki parmak eksik yarım su badağıda diyebiliriz
*nohut kişi başına yarım su bardağı
*soğan iki kişi için bir büyük baş soğan
* sıvı yağ zeytinyağı olmuyor malesef bu yemege bir çay bardagindan az sıvı yağ
*tuz
* 1 yemek kaşığı salça
Yahnisi için
*yarım çay bardağı sıvı yağ(etin yağıda olduğu için az kullanacagiz
*kişi başı yarım su bardağı nohut
* ve kemikli et ben kişi sayısında kemikli et parçaları koyuyorum eğer misafirleriniz rahat yesin istiyosaniz kişi başı 250 gram eti bütün olarak içine atacağız pisince çıkarıp didip yine yahninin içine atacagiz
*tuz
*toz biber
*1yemek kaşığı salça
Not: aslında yahni ve keskek aynı tencerede pisirilebilir fakat ben ikisini de ayri ayri yemeyi seviyorum
Not 2 : bu yemek çok bereketli bi yemektir yapımda göreceğiniz malzemeler dört kişiliktir fakat yemek pistikten sonra altı kişide rahatlıkla doyabilir
Yapılışı: ben fazla olması için dört kişilik olacak şekilde hazırladım
Ön hazırlık için nohut ve buğday bir gece önceden islatilirsa pisme aşaması daha kısa sürer ben islatmadim
once duduklude İki su bardağı nohutu ardından iki su bardağı buğdayı ayrı ayrı hasliyoruz bunlar benim yaklaşık 2.5 saatimi aldı
et olarak ben kemikli et kullanmayı tercih ettim buzluktan çıkarıp iki saat dinlenrip sonra yıkadım
yahninin malzemeleri
keşkeğin malzemeleri
ilk olarak yahniyi anlatmakla başlayayım sıvı yağı düdüklü tencereye koyuyoruz üstüne salçayı ilave ediyoruz tüm yapacagımız işlem boyunca ocak kısık ateste olacak yoksa salça yanabilir
daha sonra etleri bu yağa koyup arkalı önlü kızartıyoruz bunu yahniye daha lezzetli bi aroma vermesi için yapıyoruz .....
etler kızardıktan sonra üstünü geçeceksu koyuyoruz içine tuzunu ve bir çay kaşıgından az toz biberini koyup düdüklü tencerenin kapağını kapatıp pişmeye bırakıyoruz yaklaşık düdükten yarım saat kadar daha pişmesi gerekiyo sonra açıp nohutlarını ilave edeceğiz nohut ilavesinden sonra ocakda 15-20 dakika daha piştikten sonra yahni hazır .....aslında nohutlarla da pişebilir ama nohutu keşkeğin içinede atacağımız için ayrı pişirmek gerekiyo
yahni pişti:) başka bir tencereye aldım...
keşkek için bir tencereye ben güveç tercih ettim
soğanları sıcı yağı ve salçayı koyup soğanlar ölene kadar kısık ateşte bekliyoruz
buğdayı koyduktan sonra (düdüklüden sonra kendi suyunu kesinlikle süzmeyeceğiz onun içindeki kıvam bize lazım) gerekirse üzerine çok az su koyabiliriz içine kalan nohutuda katabiliriz burda nohut koymak isteğe bağlı ben koymayı tercih ediyorum çünkü yahni ve keşkeği ayrı ayrı yiyorum
keşkek kaynadıktan sonra kısık ateşe alıp sürekli karıştırıyoruz burdaki amaç keşkeğin kıvamını artırmak biz buna hellimleşmesi diyoruz:) sürekli tencerede karıştırıyoruz bu 156-20 dakika devam ediyo sonra kapağını kapatıp bi 10 dakika daha pişirdikten sonra keşkek hazır:)
ve en önemli noktalarından biri piştiktan sonra mutlaka ama mutlaka dinlenmesi gerekiyor en az 1 saat o kıvamı yakalaması için bu şart....
iki şekilde servis edilebilir keşkek ve yahni ayrı ayrı
ama ben birlikte servis etmeyi tercih ettim
keşkek tabağa konulur ortası açılır ve yahni konulur varsa kemiklerde yani ortası havuz gibi olacak ortaıs sulu kenarlarlar hafif sulu kemikler ortada....:) ve keşkek en iyi ayran ve turşuyla gidiyo eğer yiyebiliyosdanız kuru soğanda çok yakışıyor:)
afiyet olsun:)