Alkali beslenme bir “zayıflama yöntemi” veya “mucize diyet” değildir!

16 Ağustos 2010
294.903
607.555
1.098
43
Malatya


Soluduğumuz havada bulunan oksijen, vücutta serbest radikal adı verilen ve toksik etki gösteren bazı maddelerin oluşmasına neden olur. Balığın sudan çıkınca ölmesi veya demirin paslanması oksijenin zararlı etkilerine en güzel örnektir.

Antioksidanlar, serbest radikallere etki ederek vücuda zarar vermesini önlerler. Bu nedenle antioksidanlarca zengin beslenme tarzı benimsenmelidir. Böylelikle serbest radikalleri nefes, ter, idrar ve dışkı ile atmak daha kolay hale gelecektir.

Alkali yaşam felsefesi gerek ev koşullarında, gerekse çalışma hayatında kolaylıkla yaşam tarzına adapte edilecek tarzda basit bir yöntem aslında.
Besin seçiminde tabağın %25’ini hayvansal, %75’ini ise antioksidanlarca zengin bitkisel kaynaklı besinlerle doldurmak gerekiyor.
Diyetin temeli sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme şeklindedir.
Zaten Dünya Sağlık Örgütü de gün içerisinde 5 - 9 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesini önermektedir.
Burada önemli olan; besin çeşitliliği sağlayarak hem bıkkınlığı önlemek hem de ihtiyaç duyulan besin öğelerini geniş bir yelpazede vücuda sunmaktır.
Tüketilen besin miktarının kontrolü sağlanarak ağırlık yönetimi de sağlanabilir.

Mutfakta olmaması gereken besinlerin başında rafine şeker ve şekerli besinler, alkollü içkiler, kızartılmış besinler, cipsler, asitli içecekler, hazır besinler, tuz ve doymuş yağ oranı yüksek besinler yer almaktadır.
Olmazsa olmazlar arasında ise sebzeler, meyveler, kurubaklagiller, filizlenmiş besinler, tam taneli tahıllar, yağlı tohumlar, zeytinyağı, başta balık olmak üzere beyaz etler, taze ve kuru baharatlar yer almaktadır.

Geleneksel Türk mutfağında hazırlanan tüm besinleri alkali beslenme programına adapte etmek mümkün olabilmektedir.
Ancak, alkali beslenme programında B12 vitamini ile demir ve kalsiyum minerallerinden yana eksiklik yaşanması söz konusu olabilir. Ayrıca atlanan bir gerçek vardır ki; vücudumuzdaki hücrelerin çalışması nötr ortamlarda olur ve vücudumuzdaki sıvıların nötr ortamda tutulması için hiçbir şeyden etkilenmeyen bir denetim mekanizması bulunur. Beslenmenin asit veya alkali oluşturan besinlerden zengin olması kanın nötr durumda kalmasını asla etkilemez.

Bu nedenle bahsi geçen beslenme şeklini bir “zayıflama yöntemi” veya “mucize diyet” gibi lanse etmek kesinlikle yanlıştır.
Zayıflama sürecinin, “diyet kişiye özeldir” felsefesinden yola çıkarak doktor, diyetisyen, spor aktivite uzmanı ve psikolog kontrolünde uzman bir ekip tarafından ele alınması gerektiğinin altını çizmek isterim.

ALINTIDIR..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…