• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Alıntılar...

dışım içimden gelir,
yani gölgem kendimden..
aşktır ölümden güzel olan
bak ve gör yaşam düşlerdedir..

en sevdiğim dörtlük bana denk gelmiş:)
 
Nasıl bittiyse bundan öncekiler
Bu da biter.
Bite bite
Sonunda ben de biterim
Olur biter.

AZİZ NESİN
 
Aziz Nesinin bu dizeleri bana Sezen Aksu'nun bir şarkısını hatırlattı :)

Geçer geçer daha öncekiler gibi ,
buda geçer !
Neler neler geçmedi ki ?
Yine düşer deli divane gönlüm aşka...
 
Yalnız senin için yüreğim hızla çarparken
Şarkılarım yalnız senin için ağlarken
Yürekleri yalnızca senden esinlenirken
 
Birden bire uyuyacağım
Bunca uykulu uykusuzluktan sonra
Sanki papatyalar açacak balkonumun önünde
Kediler gelip içine sıçacaklar
Gübre...
Uyuyacağım herkesi uyutmak için değil
Uyandırmak için
Ben hep böyle yaşadım
Herkesi uyandırmak için
Vakti saati değildi belki
Belki de ben
Beceremedim...

can yücel
 
sen yıldızımdın kara gecelerimde,
geceler biter sandım sayende.
bitmezmiş meğer,
ben böylesine seni sevdikçe....

sahte
 
Dur tahmin edeyim!
Çok mu yoruldun?
Çok mu mutsuzsun?
Gidiyor musun?
Bırak artık bahsetme kaderden filan
Biliyorum herşeyi gördüm bu filmi
Sessizliği paylaştığımız zamanlarda
Yada şimdi burada bu kör kuyuda
Bırakmadı peşimi bırakmıycakta
Kör talih Ahhhh kör talih

Dert etme alışırım biraz zamanla
Koşarım tek başıma yalın ayakla
Yalnız bırakmaz yer yerinden oynasa
Kör talih Ahhhh kör talih


Emre AYDIN
 
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yaralı yorgun kirli gecmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
ben sende gecmişimi temize cekmiştim
 
Sessizliğin oyunu sessizlikte oynanır. Bir hastane odasında; ziyaret saatinin bittiğini anons eden doğulu kızın aksanlı ricasından sonra. Yan odada büyük bir hikaye yere düşürülürken... hemşire serum şişesindeki damlayı durdurmak için hortumu sıkıştırırken...; Sessizlik hazırda bekleyen bir oyuncu gibi çoktan neşesini kaybetmiş durur
 
emre’ye
ben kanadım
bir tek o gördü beni.....
yüreklerinin en düşsüsüz yerinde
öyle apansız kalakaldım.
ben kötüyüm.erdem kimin adı?
bir bıçakla rüzgar sokarım içime,
sonra iyleşeceğimi söylerim.
cam kırıklarının üzerinde sevişmekten bıktım derim.
az acıyı arıyordum.kendi kanımı içiyordum derim.
dilsizim,
babamda yok benim.
bu, iki küçük kırmızı balığın öyküsü.

yüzümün yarısıyla nefes alıyorum.yüzümün yarısıyla dans ediyorum.
trenebiniyorum;ve metrolara ve otobüslere ve trenlere...yüzümün yarısıyla
balkonlardan düştü.yüzümün yarısıyla rüzgar septiler, uyandım. yüzümün yarısıyla düzdüm kalabalıkları.
sana dolmakalem çaldım,çam ağacı kopardım. ve yüzümün yarısıyla ben.

mumdan benim yüzümün yarısı;ve gölgeden çıkmış gibi terlisalyalı.
yetimim ben,istasyonlardaki bavulları çalarım; fırfırlı ne kadar külot varsa,hepsini.....
yüzümün yarısı işte.

pirin işlemeli bir aynada kırıldı yüzümün diğer yarısı.
herkes uyuyordu istanbul’da haciz makamında
ezan sesleri duyuluyordu.
yüzümün yarısı benim,yüzümün yarısıyla hep yarım öyküler anlatırım.
görünmeyen bile değilim. peki sen yarım dudaklı bir kadını öpmek ister misin....yarım bunları....

elleri tutuştuğunda onların,bir iblis gibi güleceğim.
onlara kıçımı göstereceğim.kıçımın yarısıyla güleceğim beni yarım burakanlara.
taksim parkında beş parasız ve çıplak bırakanlara,
ve beni düzen gıravatlı adamlara, pezevenklere,
’’benim yüzüm yarım ama kalbim iki tana’’
diğeceğim.
geliyorlar.her şafak vakti rüyama saldırıyorlar.
başka hayatım yok ki benim.
çekilin üstümden nefes alamıyorum.
birazçık acınız yok mu hayvanlar,ne faydası varki bana saldırmanın itoğluitler.
kocaman bir kabusun orta yerinde çıkıp gelgiler.

hey sokak orospusu dediler,
senin diyer yanın da biziz. yalan bu......inanma.
benim sevgilim her gün güller getirir bana.
aşkım der, ne güzel gülüyorsun.
cep telefonu bile var.

korkarım diye gidemiyor yanımdan . o’ na şarkı söylüyorum
doğrum yok benim, her yarım şey gibi.
ne kederli, ne de mutlu.
hiç hikayen yok mu senin? ama dinliyorum.
biliyorum ki, yarısı ölen bir kadının son isteğini yerine getirirsin.
hadi, tek bir hikaye...
ama sen de bir bok değilsin işte.
bana ancak bir pislik gerekir. bütün pis bir adam

çöpçüler sabah dörtte,her yarım şeyi toplar,en işe yaramaz oyuncağı kapıma burakırlar.
eğer o tokalara rastlamasaydım sana bunları yazıyor olur muydum? düşünme uyu! belki bir gün kapını çalmadan geçerim,sen de kapıyı çalmak için yeniden kalkarsın.
sana tek eşyam olan pirinç aynamı gösteririm.
tabii satmamışsam eğer.
şeker hastasıyım,yüzümün yarısı sık sık düşer.
çok çirkin olurum,inanamazsın.
hele regli öncesi.
hele alkol almışsam. komik aslında bütün bunlar.
ben çok gülüyorum. hadi sen de gül.
yüzünün tamına sür oramı,yüzümün yarısın arama.


hadi, sende gül. kent karla kaplandığında,
benim buzdan bir yatağım olacak.
tıpkı pamuk pirenses gibi.
üstüme basan her köpeği lanetleyeceğim.
bir daha, bir daha...taksim parkında,reklam nemalarının ışıldadtığı panolarının altında....
geldiğim yeri bulsam tekrar oraya kaçacağım

ağzı salya kokan gıravatlı pezevenkler çaldı hayatımı.......
geri verin çocukluğumu
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Herkes anlayabildigi kadar yasar,
ve anlayamadigi seyleri umursamadan ölüp gider..


hayat realitem
 
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yaralı yorgun kirli gecmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
ben sende gecmişimi temize cekmiştim

Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi,
Terk ettin.
 
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalarak

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk...

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...

Ben SENı SEVıYORDUM sen bilmiyordun...
 
Konuşmak susmanın kokusudur.
Ya sus git, ya konuş gel, ortalarda kalma.
Yalan korkaklığın tortusudur.
Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.

Özdemir Asaf
 
sebebi yerçekimimiydi bir gönülden düşmenin.yada gönlünden düşürmenin.bütün cevap daldan düşen o elmada mı gizliydi.peki her şeye rağmen ayakta durmanın sebebini suyun kaldırma kuvveti açıklayabilir miydi?
 
Back