Konu sahibi olarak ben de fikrimi belirtmek isterim .Bana göre de kardeş çocuklarının evlenmesi uygun değildir ama ensest diyen arkadaşların fikirlerine kesinlikle katılmıyorum .Ensest demek ; kardeşler ,amaca dayı ,hala ,teyze ,dede ,anne ,baba arasındaki sapık ilşkidir .Kardeş çocuklarının evlenmesine ensest gözüyle bakmak doğru bir yaklaşım değildir .O takdirde bu tür evlilikler yapan insanlara sapık damgası vurmuş olursunuz .Sadece uygun değildir diyebiliriz .Bunun en büyük nedeni ailede çok akraba evliliği varsa sakat çocuk olma olasılığıdır .Birazda çocukların yetişme biçimine bağlı sanırım .Eğer kardeş gibi büyürlerse birbirlerine zaten o gözle bakamazlar . Uygundur veya değildir diyen bütün arkadaşların fikirlerine saygı duyuyorum, ama ensest fikri yanlış .
Bilimsel olarakta ensest hakinda farkli düsünceler var...yerimseniben
ENSEST
Prof.Dr. Oğuz POLAT
©
www.kriminoloji.com 2002
Kelimenin Latince aslı incestus olup sıfat olarak pis, kirlenmiş, temiz olmayan anlamına gelmektedir. Ayrıca tanrılar karşısında da ahlaksız, uygunsuz, iffetsiz, suçlu karşılığında da kullanılmaktadır. İsim olarak ta kirlilik, iffetsizlik, uygunsuzluk demektir.
Fransızca inceste, İngilizce incest, almanca blutschande kelimeleri kullanılmaktadır. Dilimizde karşılığı olmayan bu kelime arapçada fücurla karşılanmaktadır. Mustafa Nihat Ozoncun Osmanlı-Türkçe sözlüğünde fücur için günah, zina denilmektedir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde ise günahın her çeşidi olarak ifade edilmektedir.
Bugün bu terim toplumumuzda evlenmeleri, ahlakça, hukukça, dince yasaklanmış (nikah düşmeyen) yakın akraba olan kadın ile erkeğin cinsel ilişkide bulunmaları anlamında kullanılmaktadır.
Psikiyatri kitaplarında ise cinsel sapmalar bölümünde"yakın akrabalar arasında cinsel ilişkide bulunmalar ya da akraba aşkı anlamında kullanılmaktadır. Amerikan Journal of Pscyhiatry'nin 1991 ocak sayısında konu ile ilgili bir yazıda ensest çocuk ile ana-baba ya da çocuk ile büyükanne-büyükbaba arasındaki uygunsuz cinsel ilişki tanımı yapılmaktadır. Ayrıca hem vaginal hem anal yönü bulunan, oral ya da genital ilişki, zorlama ile karşılıklı mastürbasyon biçiminde gerçekleşen cinsel ilişkinin ensest kapsamına girdiği vurgulanmaktadır.
Ensest geleneksel olarak biyolojik olarak akrabalığı olan aile bireyleri arasındaki ilişki olarak değerlendirilmektedir. Bu ilişkide tarihte hep yasaklı bir tabu olarak görülmüştür. Klasik ensest ilişki sadece kan bağına dayanmaktadır. Yakın ilişkilerin kurulmuş olduğu, ebeveyn bağının ve güvenin oluşmuş olduğu veya ebeveynlerle olan ensest ilişki kavramı uzun yıllar boyunca görmezlikten gelinmiştir.
Ensestte dikkati çeken en önemli noktalardan birisi ana-babaların ya da ebeveynlerin davranışlarındaki travmaya neden olan farklı yaklaşımdan ziyade olguda cinsel ilişkinin gerçekleşip gerçeklemediğinin araştırılmasıdır.
Bagley (1984) de ensest tanımını ' Antropolojik veya sosyobiyolojik anlamda yakın ilişkisi bulunan kişiler arasında kural ve tabulara aykırı olarak gerçekleşen hamileliğin ve alternatif ailenin oluştuğu ilişkidir. ' şeklinde yapmıştır.
O yüzden son yıllarda ensestin daha genel bir yaklaşımla çocukta cinsel istismar olarak değerlendirilmesi ve sadece cinsel ilişkinin gerçekleştiği durumları değil çok daha geniş bir spektrumda tüm cinsel içerikli davranışları içermesi gerektiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Bugüne kadar ensest , özellikle fertilizasyonun oluştuğu durumlarda hamilelikte çok önemli bir problem olarak algılanıyordu. Doğacak çocuğun handikaplı olması durumu, özürlü çocuk doğması olasılığının yüksekliği ile çocuğun sosyalleşme döneminde aile içi ilişkilerden kaynaklanacak kaos en önemli problemler olarak görülmektedir.
Ensest için çeşitli tanımlar yapılmıştır. İki temel faktör tanımlarda önemli rol oynamaktadır. Bunların ilki ensest kapsamına kimlerin girdiğidir. Bazı araştırıcılar sadece çekirdek aile bireylerini bu kapsamda değerlendirmekte bir grup ise bakmakla yükümlü olan tüm kişileri biyolojik bağa bakmadan bu kapsama alınmaktadırlar. Kişisel görüşüm ikinci yaklaşımın doğru olduğudur. İkinci faktör ise hangi davranışların bu grupta değerlendirilmesine ilişkin yaklaşımlardır. Sadece koitusu kabul eden araştırıcıların görüşü son yıllarda anlamını yitirmiş artık geniş spektrumda cinsel eylemlerin değerlendirilmesi görüşü ağır basmaktadır. Bazı yazarların ensest tanımları aşağıda verilmiştir.
Gianeretto (1976) da ensesti "Ana-baba ile çocuklar veya kardeşler arasında çekirdek ailede meydana gelen cinsel ilişki " olarak tanımlamıştır.
Cohen (1981) de Ensestin sadece bir cinsel sapma ve istismar olarak ele alınamayacağını söylemiştir. Sadece psikoanalitik açıklama ile de fenomeni anlamanın mümkün olmadığını vurgulayan Cohen şu teoriyi ortaya atmıştır. "Ailedeki tüm üyeler duygusal olarak bir boşluk içinde olduklarından bu tabu ilişkinin onlara aslında cinsel ilişki değil insan ilişkisinin sıcaklığını, konforunu ve güvenini vermesi için bu tip bir ilişkiye girdiklerini söylemektedir"
Gianeretto ve Cohen'in tanımlamaları ensestin aile dinamikleri açısından incelenmesi ortaya çıkan tanımlardır.
Feminist bakış açısıyla olaya yaklaşan Amstrong (1978) de çocuğun sürekli tekrarlayan şekilde ebeveyn veya üvey ebeveynleri tarafından cinsel olarak istismar edilmesi tam bir istismardır. Düşünce olarak tasarlanmış ve planlanmış bir eylem olarak ensestin değerlendirilmesi gerektiği, kontrol edilemeyen öfke veya fiziksel bağımlılık gibi kavramların bunun açıklanmasıyla bir ilgisi olmadığı görüşündedir. Tam tersi toplumun yapılanmasından kaynaklanan olaya maruz kalan kişinin korkular, utanç, güçsüzlüğü kullanılarak sürdürülen ve hep saklı kalmaya mahkum , geleneklerle korunan bir eylemdir şeklinde ensesti yorumlamaktadır.
Finkelhor (1979) da tanımına bilinçaltından kaynaklanan cinsel davranışlar, rastlantısal içerikli temaslar ve ana-babaların çocuklarının bedenine olan aşırı ilgilerini de dahil ederek olaya çok geniş bir spektrumda yaklaşmıştır.
Gottlieb (1979 ) sosyal içerikli bir yaklaşımla ensesti aile üyeleri arasında kanunlar veya sosyal normlar ile yasaklanan cinsel ilişki olarak tanımlamaktadır.
Herman (1981) de kızlarını istismar eden babaların durumunun aile içindeki babanın mutlak hakimiyetine bağımlı evin dişilerinin evin hakimini mutlu etmeye yönelik sevmek, hizmet etmek eylemlerine bağlı geliştiğini ve bu eylemin bu noktasını istendiğinde seks yapmak oluşturduğunu söylemektedir.
Mayer'e(1983) göre ensest tanımında ahlaki ve hukuki bir kısıtlama bulunmamaktadır. Ensest birbirleriyle evli olmayan aile üyeleri arasındaki cinsel temas ve ilişkidir. Bu geniş kapsamlı tanıma her türlü uyarıcı cinsel aktivasyon dahil edilmiştir. Bunların arasında pornografik fotoğraflar, cinsellik içeren fizik davranışlar; okşama, oral seks, cinsel ilişki ve her türlü cinsel davranış bulunur.
Teerney ve Corwin (1983) ise ensest için kan bağının gerekmediğini savunmaktadırlar. Buna göre üveylik ilişkisi, evlatlık alınma, bakımından sorumlu olmak, ailenin güvendiği bir kişi (ana-baba, amca, dayı, kuzen, hala, teyze, yakın aile dostlarının) baştan çıkarıcı konuşma ve temas, teşhircilik, öpme, okşama gibi cinsel içerikli davranışlarının tüm ensest kapsamında değerlendirilmektedir.
Kempe (1984)'in tanımlamasında aile üyeleri arasındaki her çeşit cinsel içerikli fiziksel aktivite ensesttir.
Ward (1984) de ensestiyöz ailelerdeki baba, kız ve annelerin rolünü daha geniş anlamda toplumdaki rolleriyle özdeşleştirmektedir. Elizabeth Ward ensestiyöz aileyi toplumun kadına yönelik cinsel taciz ideolojisinin makro kozmik durumunun mikro kozmik paradigmasını oluşturduğunu söylemektedir.
Babalar güçlerini özelde ve genelde dilediğince kullanmakta, kızlar pasif olarak başlarına gelenin utancını taşımakta, bu arada annelerde yardımcı olamamanın çaresizliğinde kızlarıyla birlikte sessizliği paylaşmaktadır. Kızlar ve anneler patriarşik sosyal yapılanmadaki durumlarını koruyabilmek için böyle davranmak zorunluluğundadır.
Rodriguez (1987) de annenin olayda büyük suçu ve payı olduğunu ileri sürmüştür. Pasif, bağımlı bir yapıdaki annelerin en büyük suçlu olduğunu iddia etmiştir. Bu tip annelerin rollerini inkar ettiklerini, çocuklarını korumadıklarını söylemiştir. Olaydan haberdar olduğunda da çocuğuna destek vermek yerine ona inanmamayı tercih etmektedir."
Bu tip görüşler başka yazarlar tarafından da olayın ilk incelenmesinde ileri sürülmüş ve oldukça prim toplamıştır. Justice & Justice (1979) da annelerin kocalarını bu olaya kendilerinin ittiklerini, Bender & Blau (1937) kız çocukların baştan çıkarmaya çalıştıklarını ve bu yüzden de suçlu olduklarını ileri sürmüştür. Bugün bu görüşler geçerliliğini yitirmiş olup yanlışlığı gösterilmiştir.
Bagley & Naspini (1987) de yaptıkları bir çalışmada ailede cinsel ilişki yaşanmış olgularda annelerin durumunu araştıran bir çalışma yapmıştır. 44 anneden sadece 4ü olaydan haberdardır. Bu anneler de direnemeyecek kadar güçsüz anneler olarak saptanmalarına rağmen iddia edildiği gibi bunlarda herhangi bir psikotik ya da organik hastalığa rastlanmamıştır. Kocalarıyla ilişkileri sürerken ensest ilişkinin gerçeklemiş olması annenin artık partner görevini sürdüremediği görüşüne karşıt bir görüş olarak karşımıza çıkmaktadır. 40 anneden 38 i olayı duyduğunda büyük tepki vermiş ve bir şeyler yapmaya çalışmıştır. Bu da annelerin sessiz kaldığı görüşünü örten bir görüş olarak karşımıza çıkmaktadır.
De Young (1982) de ensestin oluşturduğu travmanın tabuyu yıkmanın getirdiği utançla olayın tek başına yarattığı etkiye eklendiğini söylemektedir. Başka bir deyişle sosyal açıdan tabu olmasa bunun yarattığı suçluluk ve utanç olmayacak sadece fizik ve kişisel travma oluşacaktır.