- 5 Şubat 2015
- 8.379
- 24.177
Öyle. Benim genç kızlığımdan itibaren ne arkadaşlarıma ne flörtlerime karıştı ailem. Elbette, kurallarımız vardı, sınırlarımız vardı. Ama yasakla günahla değil, doğruyla, güvenliyle öğrettiler bana.Ahhhh ahhh yüzüne de bakar, birde çok iyi biriymiş gibi bir yapmacık, sahte samimiyet gösterileri de yapar, insanoğlu gerçekten çok tuhaf, yüzüne vursan döner arkasına kime diyor acaba der.
Arkadaş'ın sözlük manasını bilmiyorlar, arkadaş deyince kadın kadınla, erkek erkekle arkadaş olur, evlenince erkek kız arkadaşlarını, kadında erkek arkadaşlarını silmek zorunda, yok sayacak, 20-25 yıllık arkadaşlığı atılan imza sonrası hoppppp atacaksın çöpe.
Sevgisizler tabii, bir arkadaşını cinsiyet gözetmeksizin özleyip sarılmanın ne demek olduğunu bilmiyorlar, o arkadaşınla sabaha kadar oturup eskileri yad edip çocukça yapılan şeylere kahkahalar atmanın güzelliğini yaşamamışlar.
Arkadaş bu yahu, bildiğin kardeş gibi, ben babamdan böyle gördüm öğrendim, bizde arkadaşsa arkadaştır, arkadaşlığın cinsiyeti yoktur, arkadaşını kardeş gibi bellediysen o artık senin kardeşindir ötesi berisi yoktur.
Bilemiyorum, belki yetiştiriliş tarzıyla hayatımızdaki insanlarla alakalıdır, ben seni yüzlerce erkeğin arasında otururken görsem arkadaş grubuyla takılıyor der geçerim, bu kız ne yapıyor orada demem.
Laf lafı açıyor,benim kız ortaokul çağlarındayken aynı okulda okuyan üstelik ailece görüştüğüm bir erkek arkadaşıyla birlikte gidip geliyordu, bırak kadınları yaşıtı olan kızlar dahi eee siz evlenirsiniz artık kınan ne zaman demişler, bizimki rengi dönmüş halde eve geldi babasına söyledi direkt, babamızda muzurdur, haftaya yapıyoruz kınayı buyurun gelin de çeneleri kapanır demişti.
Hala da görüşür erkek arkadaşlarıyla, görüşecek ki flörtle arkadaşlık ayrımını bilsin, arkadaşlıkta cinsiyet olmadığını anlasın.
İlk gerçek sevgilim olduğunda 16 yaşındaydım, annem çağırdı, ağırladı, tanıştı. O benim için yasak olduğu için cazip olmaktan çıkmıştı mesela. Ben annemle de babamla da hep sevgililerimi, arkadaşlarımı rahatça konuştum. Biz de hep tek bir şey vardı "sorumluluklarını bil, taşıyamayacağın bir şey yapma." Bu kadar. Taşıyamayacağım şeyin ne olacağı tamamen benim kararımdı.
Hiç başı boş değildim ama hep serbesttim.
Ve hep canımdan öte arkadaşlarım oldu, kız ya da erkek.
Bir öğretmenimiz vardı, lisedeydim. Yobazın sözlük anlamıydı kadın. İki de erkek arkadaşım vardı, arka sıralarda otururlardı, onların arasına otururdum bazı derslerde. Ve bunu anneme söylemiş. Kızınız erkeklerin arasına oturuyor diye. Annem de dersi aksatıyor, size saygısızlık yapıyor mu? diye sormuş. Yok hayır, çok iyi bir öğrenci ama iki erkeğin arasına oturuyor. Demiş.
Annem de kalaylamış tabii, ben çocuğuma arkadaşlık kavramını öğrettim.Arkadaşın kızı erkeği olmaz diye öğrettim. Size bir terbiyesizliği yoksa, arkadaşlarının cinsiyeti sizi ilgilendirmez diye. O dönem çok korkmuştum dersten kalıcam sanmıştım
Ama genel olarak toplumda arkadaşlık kavramı cinsiyet üzerine kurulu. Ben sevgilisini kendi arkadaşlarıyla, kızlarla, tanıştırmayan kadın tanıyorum. Neymiş, aklına karpuz kabuğu düşmesinmiş.
Sen bu kadar mı basitsin. Sen her gördüğün erkeğe "yazıyor musun?" da sevgiline bunu yakıştırıyorsun ve nasıl dönüp arkadaşım dediğin o kadınlara gülebiliyorsun, sonra.
Bunlar hep birbirinden farklı gibi görünüyor ama bence hepsinin ucu bir şekilde bağlı.