- 20 Aralık 2009
- 265
- 7
- 96
Türkiye'de son dönemde artan çocuk ölümleri ve kaçırılma olayları aileleri endişeye sevk ediyor. Uzmanlar bu noktada en önemli sorumluluğun ailelere düştüğünü belirterek, çocukların kaçırılmaya karşı eğitilmesi gerektiğini söylüyor. Psikolog Ahmet Kurt, çocuklara anlaşılır bir dille kısa, net ve emir kipli cümlelerle sürekli telkinde-uyarılarda bulunulmasını öneriyor.
Kurt, yaptıkları gözlem sonucu çevresiyle rahat iletişim kurabilen, dışa dönük, çekinmeyen çocukların daha çok kaçırıldığını anlatıyor. Yabancıyla konuşurken tedirgin olan, ağlayan, bağıran çocuğun ise daha az kaçırıldığına dikkat çeken Kurt, "Çocuğun çok rahat iletişim kurması 'bir yakınıyla konuşuyor' algısına sebep olduğu için kaçırılma şüphelerini de azaltıyor." uyarısında bulunuyor.
Psikolog Kurt, kaçırılmaya karşı eğitimli çocukların, eğitimsizlere göre kendilerini daha iyi koruyabileceğini ifade ediyor. Çocuklara yakın aile bireyleri hariç tanıdıkları her kişiyle konuşmamaları gerektiğinin sürekli anlatılmasını isteyen Kurt, "Akraba ve komşuları bile olsa, çocuk anne ya da babasından izin almaksızın hiç kimseyle bir yere gitmeyeceğini bilmeli. Birkaç telkin çocuğun zihnine yerleşerek hayatını kurtarabilir." diyor.
Kurt, ailelere çocuklarına telkinde bulunurken şu cümleleri kullanmalarını tavsiye ediyor: "Yabancılarla konuşma, tanımadığın biri sana yaklaşmaya çalışıyorsa oradan hemen uzaklaş. Tanımadığın hiç kimsenin bir yere gitme teklifini kabul etme. Biri sana ısrarla yaklaşmaya, konuşmaya çalışıyorsa 'imdat' diye bağır. Kimseden bir şey alıp yeme. Kimsenin olmadığı yerlerde dolaşma. Babanın ya da annenin arkadaşıyım, seni onlara götürmeye geldim diyenlere inanma." Acil durumlarda aile arasında bir parola geliştirilmesinin önemine de dikkat çeken Kurt, şunları söylüyor: "Çocuğun okul önünde beklediğini gören kötü niyetli bir kişi 'beni baban gönderdi, o işi sebebiyle gelemedi. Seni ona götüreceğim' diyebilir. Böyle bir duruma karşı önceden çocuğa bir 'parola' verilmeli ve parolayı bilmeyen kişiyle asla bir yere gitmemesi öğütlenmeli."
Çocuğunuz tanıdığa bile güvenmemeli
Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aytekin Sır ailelere şu tavsiyelerde bulunuyor:
Çocuğunuzu yalnız hiçbir yere göndermeyin. Evde de yalnız bırakmayın.
Ne zaman, nerede, ne yapıyor, her zaman farkında olun.
Çocuğunuza tanıdık dahi olsa kimseyle ailesinden izinsiz bir yere gitmemesini söyleyin ve nedenini izah edin.
Başı ve sırtı dışında vücudunun herhangi bir yerine başkasının temas etmesine müsaade etmemesini isteyin.
Diyelim ki çocuk birisinden şüphe etti veya tedirgin oldu. Bu durumda mutlaka kalabalığa doğru koşması ve avazı çıktığı kadar bağırması uyarısında bulunun.
Başına bir şey geldiğinde polisi arayın ve delillerin kaybolmaması için çocuğunuzu yıkamayın.
Acılı anne, 5 yıldır hasret olduğu yavrusunun tabutuna sarılabildi
İstanbul Sultangazi'de üvey annesi ve anneannesi tarafından vahşice öldürülen Fırat Sezer'in (9) cenazesi, Şanlıurfa'da toprağa verildi. Yusuf Paşa Camii'nde düzenlenen cenaze namazını Şanlıurfa Müftüsü Ramazan Tahiroğlu kıldırdı. Namaz öncesi kalabalığa hitap eden Tahiroğlu, cinayeti hangi kelimeyle ifade edeceğini bilemediğini belirterek, "Şu an sözün bittiği yerdeyiz. Allah'ın rahmetinden uzaklaşanların neler yapabileceğini gördük. Onun için anne-baba, öğretmenler ve biz hocalar, insanlara merhamet eğitimini daha çok vermeliyiz." dedi.
Cenaze törenine acılı anne Meryem Gül de katıldı. Camide oğlunun tabutunu açıp yüzüne bakmak isteyen anneye yakınları izin vermedi. Annesinin 'Fırat'ım nereye gidiyorsun?' feryatları arasında talihsiz çocuğun cenazesi, Bediüzzaman Mezarlığı'na götürülerek toprağa verildi. Anne Gül, gazetecilere oğlunu 5 yıldır görmediğini, sesini dahi duymadığını söyledi. Olayda eski eşinin de ihmali bulunduğunu ifade eden Gül, şunları anlattı: "Üvey anneyle sorun yaşadığını söyleselerdi, gidip alırdım. Eşim demirle vurur, hortumla döverdi. Fırat'ı da döverdi. Bizi sokağa atardı. 3 sene ailemin yanında oturdum. Fırat'a bir yıl baktım. Sonra kardeşleriyle gelip aldı. Telefonlarını sürekli değiştirdi, bir türlü çocuğuma ulaşamadım."
Zaman
Kurt, yaptıkları gözlem sonucu çevresiyle rahat iletişim kurabilen, dışa dönük, çekinmeyen çocukların daha çok kaçırıldığını anlatıyor. Yabancıyla konuşurken tedirgin olan, ağlayan, bağıran çocuğun ise daha az kaçırıldığına dikkat çeken Kurt, "Çocuğun çok rahat iletişim kurması 'bir yakınıyla konuşuyor' algısına sebep olduğu için kaçırılma şüphelerini de azaltıyor." uyarısında bulunuyor.
Psikolog Kurt, kaçırılmaya karşı eğitimli çocukların, eğitimsizlere göre kendilerini daha iyi koruyabileceğini ifade ediyor. Çocuklara yakın aile bireyleri hariç tanıdıkları her kişiyle konuşmamaları gerektiğinin sürekli anlatılmasını isteyen Kurt, "Akraba ve komşuları bile olsa, çocuk anne ya da babasından izin almaksızın hiç kimseyle bir yere gitmeyeceğini bilmeli. Birkaç telkin çocuğun zihnine yerleşerek hayatını kurtarabilir." diyor.
Kurt, ailelere çocuklarına telkinde bulunurken şu cümleleri kullanmalarını tavsiye ediyor: "Yabancılarla konuşma, tanımadığın biri sana yaklaşmaya çalışıyorsa oradan hemen uzaklaş. Tanımadığın hiç kimsenin bir yere gitme teklifini kabul etme. Biri sana ısrarla yaklaşmaya, konuşmaya çalışıyorsa 'imdat' diye bağır. Kimseden bir şey alıp yeme. Kimsenin olmadığı yerlerde dolaşma. Babanın ya da annenin arkadaşıyım, seni onlara götürmeye geldim diyenlere inanma." Acil durumlarda aile arasında bir parola geliştirilmesinin önemine de dikkat çeken Kurt, şunları söylüyor: "Çocuğun okul önünde beklediğini gören kötü niyetli bir kişi 'beni baban gönderdi, o işi sebebiyle gelemedi. Seni ona götüreceğim' diyebilir. Böyle bir duruma karşı önceden çocuğa bir 'parola' verilmeli ve parolayı bilmeyen kişiyle asla bir yere gitmemesi öğütlenmeli."
Çocuğunuz tanıdığa bile güvenmemeli
Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aytekin Sır ailelere şu tavsiyelerde bulunuyor:
Çocuğunuzu yalnız hiçbir yere göndermeyin. Evde de yalnız bırakmayın.
Ne zaman, nerede, ne yapıyor, her zaman farkında olun.
Çocuğunuza tanıdık dahi olsa kimseyle ailesinden izinsiz bir yere gitmemesini söyleyin ve nedenini izah edin.
Başı ve sırtı dışında vücudunun herhangi bir yerine başkasının temas etmesine müsaade etmemesini isteyin.
Diyelim ki çocuk birisinden şüphe etti veya tedirgin oldu. Bu durumda mutlaka kalabalığa doğru koşması ve avazı çıktığı kadar bağırması uyarısında bulunun.
Başına bir şey geldiğinde polisi arayın ve delillerin kaybolmaması için çocuğunuzu yıkamayın.
Acılı anne, 5 yıldır hasret olduğu yavrusunun tabutuna sarılabildi
İstanbul Sultangazi'de üvey annesi ve anneannesi tarafından vahşice öldürülen Fırat Sezer'in (9) cenazesi, Şanlıurfa'da toprağa verildi. Yusuf Paşa Camii'nde düzenlenen cenaze namazını Şanlıurfa Müftüsü Ramazan Tahiroğlu kıldırdı. Namaz öncesi kalabalığa hitap eden Tahiroğlu, cinayeti hangi kelimeyle ifade edeceğini bilemediğini belirterek, "Şu an sözün bittiği yerdeyiz. Allah'ın rahmetinden uzaklaşanların neler yapabileceğini gördük. Onun için anne-baba, öğretmenler ve biz hocalar, insanlara merhamet eğitimini daha çok vermeliyiz." dedi.
Cenaze törenine acılı anne Meryem Gül de katıldı. Camide oğlunun tabutunu açıp yüzüne bakmak isteyen anneye yakınları izin vermedi. Annesinin 'Fırat'ım nereye gidiyorsun?' feryatları arasında talihsiz çocuğun cenazesi, Bediüzzaman Mezarlığı'na götürülerek toprağa verildi. Anne Gül, gazetecilere oğlunu 5 yıldır görmediğini, sesini dahi duymadığını söyledi. Olayda eski eşinin de ihmali bulunduğunu ifade eden Gül, şunları anlattı: "Üvey anneyle sorun yaşadığını söyleselerdi, gidip alırdım. Eşim demirle vurur, hortumla döverdi. Fırat'ı da döverdi. Bizi sokağa atardı. 3 sene ailemin yanında oturdum. Fırat'a bir yıl baktım. Sonra kardeşleriyle gelip aldı. Telefonlarını sürekli değiştirdi, bir türlü çocuğuma ulaşamadım."
Zaman