Aile İçi Şiddete Son

Halikarnas

DÖNDÜM
Kayıtlı Üye
24 Kasım 2008
14.247
37
208
İstanbul


PSİKOLOGLARA, POLİSLERE VE AVUKATLARA

AİLE İÇİ ŞİDDETLE MÜCADELE EĞİTİMİ

Yeri kesinlikle gizli olan ve sadece telefonla hizmet verecek olan hatta çalışacak psikologlar ve avukatlar, Kampanya psikolojik danışmanları Nevin Dölek ve Neylan Özdemir tarafından özenle seçildi.

Proje ortağı İstanbul Valiliği, 32 ilçeden başkomiser, komiser ve memur düzeyinde 96 polisi görevlendirdi ve Hürriyet'teki eğitimlere gönderdi. Psikoglar, avukatlar ve hattın yönlendireceği mağdurlara hizmet verecek emniyet mensupları, Kampanya ekibinden 39-45 saatlik eğitim aldılar. Bu eğitimler, “Ekip ruhu nasıl oluşturulur, şiddetin çeşitleri, yetişkin ve çocuk üzerindeki etkileri, psikolojik yıpranmalar karşısında kendini koruma yöntemleri, saldırgan ve mağduru anlama, mağdura yaklaşım biçimleri..." gibi konu başlıklarından oluşuyordu. Eğitimlerini tamamlayıp sertifikalarını alan polisler, bugüne kadar yeterince uygulanmadığı için eleştirilen 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun gereğince ve Acil Yardım Hattı'ın sağladığı trafik sayesinde, mağdur için en doğrusunu yapmaya çalışacak. Türkiye'de bugüne kadar, şiddet gören kadınlar polise başvurduğunda çoğunlukla “kocandır, döver de sever de” denilerek, barıştırmaya çalışılarak, şiddet gördükleri eve geri yollanıyorlardı. Emniyet mensuplarının Hürriyet'te aldıkları eğitimler ve İstanbul Valiliği'in bu konuda yayınladığı genelgeye sayesinde, polisler artık bunu diyemeyecek.


0212 656 96 96 NASIL ÇALIŞIYOR

PSİKOLOG MAĞDURA NASIL YARDIM EDİYOR

Öncelikle onu sabırla dinliyor. Sorununun ne olduğunu anlıyor. Sakinleştiriyor ve doğru kararı almasına yardımcı olmaya çalışıyor. Onun istemediği hiçbir şeyi yapmıyor ve adını, anlattıklarını ona sormadan kimseyle paylaşmıyor.


Yani bilgileri gizli tutuyor. Ancak eğer acil, risk altında olduğu bir durum varsa, polise bildiriyor. Yardım ise şu konularda: Eğer kadın kocasını şikayet etmek istiyorsa, ona en yakın karakola yönlendirip, neler yapabileceğini anlatıyor. O karakolda da mağdura bu konuda daha önce Hürriyet Kampanyası bünyesinde eğitim almış polisler yardımcı oluyor. Eğer hukuki bir durum varsa, İstanbul Barosu avukatlarından birine; ya da psikolojik yardım alması gerekiyorsa, bir psikoloğa yönlendiriliyor. Ya da sadece bilgilenmek isteyen mağdurlar hakları, bu konudaki yasalar, yapabilecekleri konusunda bilgilendiriliyor.


EĞER evinizde fiziksel, duygusal, ekonomik, cinsel ya da psikolojik şiddete uğradığınızı düşünüyorsanız;
EĞER Kendinizi yalnız ve güvensiz hissediyorsanız;
EĞER çaresiz olduğunuzu, yapacak bir şeyinizin kalmadığınızı sanıyorsanız;
Hemen 0212 656 96 96 numaralı telefonu çevirin.
Unutmayın, bir telefon bir hayat kurtarabilir ya da değiştirebilir.
 
Tebrikler canım... çok hassas bir konu ama bir o kadar acı ama bir o kadarda gerçek...ellerine sağlık...
Umarım herkes okur ve her okuyanda böle insanları görürse cezalanmasına yada tedavi görmesine yardımcı olmuş olur canım sayende.....
Ellerine sağlık!
 
çok güzel bir konu arkadaşım ellerine sağlık.

burda sürekli okuyoruz eşimden şiddet görüyorum ama hala çok seviyorum diyenleri.
o arkadaşlar aramalı önce.
şiddet görerek sevmek olmaz. arayıp psikolojik yardım istemeliler.

kadınlarımız sesini çıkaracak ki, şiddetin önüne geçilebilsin.
dayak yemek kadre değildir asla..
 
Böyle hassas ve bunun gibi daha bir çok konuların paylaşımı olmalı sitemizde
Ben de ayrıca teşekkür etmek istedim Sardunya
 
Ailenin bir üyesinin ailenin diğer üyelerine karşı gösterdiği her türlü saldırgan davranış aile içi şiddete giriyor.Sadece kaba kuvvet değil karşıdakinin isteği dışında onu farklı davranışlara zorlamakta şiddetle nitelendiriliyor.Özellikle kadınlarımız ve çocuklarımız ne yazıkki bu şiddete maruz kalıyorlar.Bu konudada duyarlılığımızı gösterelim.Sessiz kalmayalım lütfen.
 
cok guzel ve hassas bır konu..ellerıne yuregııne saglık canım...
evlerınde dört duvar arasında yasanan ve hep susan kadınlar var..
ve ben şiddeti sadece kadın olarakta görmüyorum..
ınsan olarak görüyorum ve en cokta cocuklara uygulanan şiddeti...
cok üzülüyorum...
hem tv de hem yazılı basında ve hemde kk da bır çok yaşanmışlıklar okuyorum...
işte bu dört duvarda saklanan ve hep susan kadınlar yada çocuklar seslerini çıkarmalı...
susmak gizlemek ancak başka bır şiddeti dogurur....
oysa açıga çıkarmak ve paylaşmak....hem insanı rahatlatır..hemde önlemler alınması için...
bir sebeb teşgil eder...
 
Gerçekten harika bir kampanya..a.s.
İnşallah faydası oluyordur arayanlara..
Arayanlar da umarım verilen tavsiyeleri uyguluyorlardır..
Düşünüyorum da şiddet gören her kadın telefon tuşlarını çevirebilecek durumda kalabiliyor mu acaba?
 
son günlerde kkda sıkça rasladığım konuya dem vurup,gündeme getirdiğin için saol sardunyacım.......
dilerim ilerki dönemlerde bunu toplumca aşmış oluruz
ve,erkekler beyinlerini avuç içinden çıkarıpta cennetten çıkanın asıl kadın olduğunun farkına varırlar :lepi:
 
Son düzenleme:
Sardunya_Zakkum çok duyarlı bir insansın çok iyi olmuş buraya bu konuyu taşımana.s
Allah kimseyi düşürmesin, eksikliğinide göstermesin:teselli:
 
evet canım çok duyalısın tebik ediyorum.........
emeğine yüreğine sağlık arkadaşım.....................
 

Aile içi şiddette medyanın rolü

08 Aralık 2007 Cumartesi 00:05
“Aile İçi Şiddete Son” Konferansı’nda aile içi şiddet ve meydanın rolü tartışıldı; konuşmacılar şiddete uğrayan kadına acındığını, acınan kadının utandığını belirterek, “Kadına acıyıp utandırmayın, erkeğe kafanızı çevirin. Onun utanması lazım” dediler.

Kadına acıyıp utandırma, erkeği kına!

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, Hürriyet, CNN Türk ve Çağdaş Eğitim Vakfı"nın iş birliğinde, İstanbul Valiliğinin desteğiyle düzenlenen “Aile İçi Şiddet ve Medya” konulu “Aile İçi Şiddete Son! Konferans 2007”, Bahçeşehir Üniversitesi"nin Beşiktaş Yerleşkesi"nde başladı.


Konferansın açılış konuşmasını yapan kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, “kadına yönelik şiddetin bir insanlık suçu olduğunu, iktidara geldiklerinden bu yana Türkiye"de kadın açısından sosyal, istihdam ve eğitimin önündeki tüm engelleri ve cinsiyete bakış açısının yasalardan çıkarılması konusunda son derece önemli adımlar attıklarını” söyledi.

ERKEKLER TEDAVİ EDİLMELİ
Getirilen düzenlemeler içinde en önemlisinin de erkeklere psikolojik tedavi zorunluluk olduğunu anlatan Çubukçu, bugüne kadar kadınlar üzerinden yola çıktıklarını, hasar gören kadınları tedavi etmeye çalıştıklarını belirterek şöyle dedi: “Oysa bu olaya erkekler tarafından bakmak ve bu bir hastalıksa eğer, onların tedavi olmaları gerektiği düşüncesiyle bu yasada psikolojik tedavi zorunluluğu getirdik.”

MEDYADAN BEKLENEN ROL
Yasanın, TBMM Adalet Komisyonu"nda görüşülmesi sırasında CHP"li bir milletvekilin önerge vermesi üzerine ertesi gün gazetelerde “kumaya dayak serbest” şeklinde manşetler atıldığını ve bunu düzeltmek için çok uğraştıklarını anlatan Çubukçu, “Bizim siyaset olarak medyadan beklediğimiz rol, kadın sorunları meselesine biraz daha hassasiyetle eğilmeleri” dedi.

Çubukçu, sözlerine şöyle devam etti: “Bilişim çağında yaşıyoruz. Teknoloji çok hızlı ilerliyor. Her şey çok hızlı gelişiyor. Ama kadınların sorunlarının çözümü konusunda bu hızın çok altında yavaş ilerliyoruz. Geçen yüzyılda talep etmeye başladığımız sorunların çözümü için hak taleplerinin, 21. yüzyılda hala eteklerimizde taşıyor olmanın üzüntüsü içerisindeyiz.”

CUMA NAMAZINA GİDEN ERKEKLERE EĞİTİM
Hükümet olarak çeşitli kampanya ve projelerle kadına yönelik engellerin kaldırılması yolunda çalıştıklarını söyleyen Çubukçu, şiddetle mücadele konusunda Genelkurmay başta olmak üzere Emniyet, Sağlık Bakanlığı ve Diyanet ile iş birliği içinde çalıştıklarını ve bunun sonucu olarak her yıl silah altındaki 420 binin üzerinde er ve erbaşa eğitim verildiğini söyledi. Her cuma günü yaklaşık 15 milyon erkeğin cuma namazına gittiği ifade eden Çubukçu, 81 ilin müftülüklerinde, camilerde, kadın ve kızlara yönelik şiddetin önlenmesi konusunda eğitim verilmesi amacıyla çalışma yapıldığını da belirtti.

10 yıl öncesine göre artık Türk kadınının bilinç düzeyinin çok yükseldiğini ifade ederek, “Kadının bilinç düzeyinin yükselmesi, şiddeti ortadan kaldırıyor mu? Hayır. Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için asıl bilinç düzeyinin yükseltilmesi gereken erkekler. Çünkü şiddeti uygulayan erkekler, tedavi olması, utanması, caydırılması ve eğitilmesi gereken erkekler” diye konuştu.

18 YENİ SIĞINMA EVİ İNŞA EDİLECEK
Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, verdikleri eğitimle artık şiddete uğrayan kadının nereye başvuracağını öğrendiğini ve onlara önemli politik açılımlar sunduklarını belirterek, şu anda 38 sığınma evi bulunduğunu, 18 tane daha inşa edileceğini ifade etti.

Polislerin eğitilmelerinin de büyük önem taşıdığına işaret eden Çubukçu, bu konuyu hala aile içi mesele olarak gören ve şiddete uğrayan kadınları evlerine gönderen polisler olduğunu vurguladı.

Nimet Çubukçu, medyanın da kendini sorgulayarak geliştirdiğine dikkat çekerek, “Televizyonlardaki diziler, sabah programları, eğlence programları ve ana haber programları son derece önemli. Bazı şiddet görüntülerinin kadın ve çocukları ruh sağlığı açısından çok daha fazla etkilediği göz önüne alınırsa, bu haberlerin daha dikkatli verilmesi büyük önem taşıyor” diye konuştu.

VALİ GÜLER: POLİSLERİ EĞİTİYORUZ
İstanbul Valisi Muammer Güler de, yaptığı konuşmada, Valilik bünyesinde şiddete uğrayan kadınlar konusunda polislere de özel eğitim verildiğini anlattı. Bu sayının Türkiye genelinde 40 bine ulaştırıldığını belirterek, İstanbul için de eğitimli polis sayısını yükseltmeyi hedeflediklerini söyleyen Vali Güler, medyanın önemli bir güç olduğuna dikkat çekti. Güler, “Erkeğin üstünlüğü ve kadının ikincilliği sürekli tekrarlanıyor. Tüketici olarak baktığımızda da kadın potansiyelini yönlendiren, kadın sömürüsünü yapan, kadını aşağılayan gelenekselliğe zorlayan kadın programları ve reklamları hepimiz kınamalıyız” dedi.

BM TEMSİLCİSİ: RAHİMDEN MEZARA KADAR ŞİDDET
BM Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Peer Sieben de, kadın ve kız çocuklarının ana rahminden mezara kadar şiddete maruz kalma oranlarının çok yüksek olduğunu söyledi. Kadına karşı şiddet ve tacizin sınır tanımadığını ve bütün toplumlarda olduğunu vurgulayan Sieben, AB ülkelerinde kadın nüfusunun
5"de 1"inin taciz veya şiddete maruz kaldığını bildirdi. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için acil eylemler gerektiğini dile getiren Sieben, yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, doğurgan çağındaki kadınların ölme sebepleri arasında şiddetin ilk 10 neden arasında bulunduğunu kaydetti.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda Türkiye"nin bir çalışma içinde olduğunu ve BM Nüfus Fonu ile de bazı ortak projeler yürüttüğünü belirten Sieben, “Türkiye"de artık kadına karşı şiddet konuları bir tabu değil. Ve devlet de bu konuyu ele almış durumda” diye konuştu.

SABANCI: DAYAK YEDİĞİ İÇİN ÖLMEK İSTİYOR
Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı da, 6 hafta önce hizmete giren “0212 656 96 96 numaralı Acil Yardım Hattı” aracılığıyla bugüne kadar 500"e yakın kadınla birebir görüşme yapıldığını,
Vuslat Doğan Sabancıbazı kadın ve çocukların hayatının kurtarıldığını bildirdi. Yaşanan bazı olayları örnek gösteren Sabancı, şunları anlattı:

“Kocasından dayak yiyen ve karakola giden bir kadın, başkomiser karşısında. Dayak yediği için ölmek istiyor. Ve sonuçta bu kadın öğrenci konuk evinde misafir ediliyor ve sonra da destek veriliyor. Bir başka olay, kadın telefonla yardım istiyor. "Çocuğumu duvara vurarak öldürmek istiyorum. Ne olur bana engel olun" diyor. Kadını tekstil işçisi kocası yalnız bırakmış. Çocuğu ona o çocuğuna yabancı. Çocuğunu susturamıyor. Konuştukça sakinleşiyor. Kriz aşılıyor. Kadına acil psikolojik destek sağlanıyor .Bu hikayeler gerçek 6 haftadır faaliyete olan Acil Yardım Hattında çalışanları çözmeye çalıştıkları vakalar.”

ŞİDDET DEĞİL, ACIMAK ÖNE ÇIKIYOR
Sabancı, medyada kadına karşı şiddet konusunda iki önemli nokta bulunduğuna işaret ederek, bunlardan birinin haber seçimi, diğerinin de şiddete taraf olarak yayın yapma ve diğeri de yazma dili olduğunu kaydetti. Herkeste “Kadın şiddet görüyor, dolasıyla acınacak durumda ve onu öne verelim” şeklinde bir refleks bulunduğunu dile getiren Sabancı, “Böyle bir kültür var bizde. Acınacak durumda olmak, utanılacak bir şeydir. Dolayısıyla sorunun sakla içine kapa ve söyleme. Belki bundan farklı bir tutum izlemeliyiz. O kadını utandırmak, acınacak duruma sokmak yerine, erkeğe kafamızı çevirmemiz, şiddet gösterdiği için utanması ve bununla mücadele etmesi için bilinçli hale getirmemiz lazım” diye konuştu.

ARIBOĞAN: DEVRİMCİ BİR ÇABA
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan da, Türkiye"de kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda yapılan çalışmaların “devrimci bir çaba” olarak nitelendirdi. Şiddetin bir çeşit dil olduğunu belirten Arıboğan “Şiddet başka iletişim dili bilmeyen erkeklerin başvurduğu bir dildir. O nedenle erkekler acınacak haldedir. Dededen ve babadan gördüğü de budur ve çok fazla sorgulamaz” diye konuştu.

MEDYA ŞİDDETİ KÖRÜKLER Mİ?
Konferansta “Aile içi kışkırtma ve mücadele aracı olarak medya” konulu ana eksende “Medya şiddeti körükler mi, engeller mi?”, “Yazılı ve görsel basın haberciliğine bakış”, “Medyanın şiddete karşı sosyal sorumluluğu” ve internet ve radyo yayınlarına bakış, “televizyon dizilerine ve programlarına bakış” gibi başlıklar ele alınacak. İkinci ve son gün de “Şiddetle mücadele eden medya ve “Medyada kadınlar” konuları işleniyor
 
Fiziksel şiddete uğrayan kadınların büyük bölümü cinsel şiddete de uğruyor. Kadınların çoğu dayaktan sonra zorla cinsel ilişki ve ters ilişki kurmaya zorlanıyor, itiraz ettiklerinde ise, tecavüz ediliyorlar.

Herhangi bir cisimle, kadının cinsel organına saldırıda bulunmak da kadına yönelik cinsel şiddet türlerinden. Şiddet uygulayan bazı erkekler süpürge sapı, mısır, salatalık, şişe vb. cisimleri vajinaya sokmak yoluyla kadına işkence yapıyorlar.

Evlilikte Tecavüz - Dayaktan sonra her üç kadından ikisine koca tarafından tecavüz ediliyor, her altı kadından biriyle zorla (anal ilişki) ters ilişkide bulunuluyor. Kadınlar, kocanın ters ilişki teklifini kabul etmediklerinde, çok yoğun bir biçimde şiddete uğruyorlar.

Fuhuş Yapmaya Zorlamak - Kocaların kendi seçtikleri başka erkeklerle karılarının cinsel ilişkiye girme talebi ve talepleri kabul edilmediğinde, dayaktan sonra erkeklerin tecavüzüne uğraması da sanıldığı kadar nadir rastlanan durum değildir.

Tecavüz Sonucu Evlilikler - Kaçırılarak tecavüze uğrayan ve ailesinin zoruyla evlendirilen kadınlar da var. Bu da kısacası ömür boyu cinsel tacize yol açmaktadır. Aileler, "bekareti bozulan", başkasına "satamayacaklarını" düşündükleri kızlarını zorla, hatta döverek, eve kilitleyerek tecavüzcü ile evlenmeye zorluyorlar. Tecavüzün travmasıyla cinsel isteksizlik duyan eşine, fiziksel şiddet uygulayarak tecavüz etmeye devam ediyor. Tecavüzcü erkek, cezalandırılmak yerine, ailenin zoruyla mağdur durumdaki kızla evlendirilerek ödüllendiriliyor ve bu kadına ömür boyu, dayakla tecavüz etme hakkını elde ediyor.

Şiddete Uğrayan Kadınların Ruhsal Durumları
Had safhada korku.
Ürkeklik, sessizlik ve çekingenlik.
Eşinden korktuğunda başlayan titreme krizi.
Uykusuzluk.
Bitkinlik, halsizlik, seslere karşı aşırı tepki.
Baş dönmesi, ayakta duramama.
Unutkanlık.
İrkilme, çarpıntı, öfke patlamaları.
Aşırı yorgunluk.
Umutsuzluk.
Sık sık çarpıntı hissi.
Kendini suçlama.
Perdeleri açma korkusu.
Yalnız sokağa çıkamama.
Geleceğe yönelik plan yapamama.
Güvensizlik, düzgün cümleler kurmakta zorlanma.
Yalnızlık hissine kapılma.
Konuşurken gözle iletişim kuramama.
Solgunluk, bezginlik.
Sık sık ağlama krizleri.
Hayata karşı ümitsizlik.
Şiddet Uygulayanlar Nasıl Erkekler
Şiddet uygulayan erkeklerin, yalnızca, "hasta ruhlu ve alkolik" olduğunu düşünenler büyük hata yapmış olurlar. Hepsi normal, bildik, tanıdık biçimde davranan erkekler. Çoğunlukla kadınlar şiddet uygulayan kocalarını "dışarıda melek" olarak tanımlıyorlar. Hatta bazıları, bu nedenle ailesine ve dostlarına, şiddete uğradığını söyleyemediğini, kendisine inanmayacaklarından emin olduğunu ifade ederler.

Alkol kullanımı şiddeti iki yönlü etkiliyor. Alkollü olduklarında erkekler, daha "rahat ve fütursuzca" şiddet uygulayabiliyorlar ve şiddeti alkolün arkasına sığınarak açıklayabiliyorlar. Ancak, alkol şiddetin kaynağı değil erkeklerin kullandığı bir araçtır.

Şiddet uygulayan erkeklerin yaşları, 16-78 arasında değişiyor.

Bu tarz erkeklerin büyük bölümünün gelir getiren bir işi var. Gelir getiren faaliyetleri olanların büyük bir grup oluşturması, toplumun şiddet uygulayanların "işsiz, bir baltaya sap olamamış" erkekler olduğuna dair ön yargısını geçersiz kılıyor.

Şiddet uygulayanlar mühendis, doktor, mali müşavir ve sanatçılar; döviz bürosundan lokantaya, pazarcılıktan market işletmeciliğine, tesisatçılıktan marangozluğa, küçük imalatçıya kadar çok değişik işte çalışan, esnaflar, polis, bekçi, zabıta gibi kamu kesiminde çalışanlar, büro elemanları, inşaatçılar, muhasebeciler; her meslek grubundan ve her kesimden erkekler.


 
Bunun gibi daha bir konu yada konular var aslında buna benzer bununla alakalı buna eşdeğer ...eğer izin verirsen katlılmlarımla sana destek verir ve bu şekilde anlamlı bişiler yapmış olmanın gururnu ikimizde aynı anda yaşamış oluruz cnmbnm
 
Çocuklar "Aile İçi Şiddet"i çizdi
Salı, 23 Ekim 2007
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Öğretim üyeleri Yrd. Doç. Filiz Yurtal ve Kazım Artut, ilköğretim çağındaki çocukların ''şiddet''i nasıl algıladığını görmek için geçtiğimiz günlerde bir araştırma yaptılar. Hülya Anbarlı’nın haberi.


<SPAN style="FONT-SIZE: 10pt; FONT-FAMILY: Verdana">Öğretim üyeleri, 11-12 yaşlarında, ilköğretim 5. sınıf öğrencilerinden oluşan 77 çocuk seçtiler. Çocuklardan, çevrelerinde gördükleri ya da tanık oldukları şiddeti, karşısındakine şiddet uygulayan veya şiddete uğrayan kişileri anlatan birer resim çizmelerini istediler. Çocuklar şiddeti çizdiler çizmesine ama resimler incelenirken görüldü ki; 77 çocuktan 47'si çizdikleri resimlere aile içi şiddeti yansıtmıştı. Yani en yakınlarını! Kendi annelerini ve annelerine şiddet uygulayan babalarını. Şiddet çocuklara bu kadar yakındı işte. Onlara ailelerindeki kadar yakın olmasa da, ''aile içi şiddet''i, sırasıyla,''tartışma, kapkaç, çete, savaş ve töre'' konulu şiddet resimleri izledi.
 
RAHİMDEN MEZARA KADAR ŞİDDET
BM Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Peer Sieben de, kadın ve kız çocuklarının ana rahminden mezara kadar şiddete maruz kalma oranlarının çok yüksek olduğunu söyledi. Kadına karşı şiddet ve tacizin sınır tanımadığını ve bütün toplumlarda olduğunu vurgulayan Sieben, AB ülkelerinde kadın nüfusunun
5&#8217;de 1&#8217;inin taciz veya şiddete maruz kaldığını bildirdi. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için acil eylemler gerektiğini dile getiren Sieben, yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, doğurgan çağındaki kadınların ölme sebepleri arasında şiddetin ilk 10 neden arasında bulunduğunu kaydetti.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda Türkiye&#8217;nin bir çalışma içinde olduğunu ve BM Nüfus Fonu ile de bazı ortak projeler yürüttüğünü belirten Sieben, &#8220;Türkiye&#8217;de artık kadına karşı şiddet konuları bir tabu değil. Ve devlet de bu konuyu ele almış durumda&#8221; diye konuştu. ............................................................................................................................

.................................................................................................................................
...................................................

 
KADINA YÖNELİK ŞİDDETE RESMİ TAKİP

Resmi büyütmek için tıklayın

Sağlık Personeli de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Önlenmesinde Görev Alacak.

Sağlık personeli de kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesinde görev alacak. ''Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kadına Karşı Şiddete Sıfır Toleransı Prensibi'' çerçevesinde, ''Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Önlenmesinde Sağlık Personelinin Rolü ve Uygulanacak Prosedürler Eğitimi Protokolü'', Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu tarafından imzalandı.

Sağlık Bakanı Akdağ, aile içi şiddetin sadece bir sosyal sorun olmadığına dikkati çekerek, bu sorunun madde bağımlılığı, beslenme bozukluğu gibi sağlık sorunlarına dönüşebildiğini, hatta anne karnındaki bebeğe bile zarar verebildiğini söyledi.Akdağ, risk altındaki kişilerin yardım alacağı görevlilerin arasında sağlıkçıların da bulunduğunu bildirdi.
İmzalanan protokolün mağdur durumdakilere yardımcı olunması amacıyla sağlık personelinin bilgi ve beceresinin artırılmasını öngördüğünü kaydeden Akdağ, bunun için 1, 2 ve 3. basamaktaki sağlık çalışanlarıyla yöneticilerin eğitileceğini belirtti.
Akdağ, bu eğitimlerle sağlıkçıların daha duyarlı hale gelmesiyle mağdurlara erken dönemde psiko-sosyal destek verilebileceğini ve 15-49 yaş arasındaki kadınlarla bebek ve çocukların aile içi şiddete karşı takibinin rutin sağlık hizmetleri içinde yer alacağını bildirdi. Bakan Akdağ, kadına karşı şiddetin önlenmesi için toplumsal kararlılık gerektiğini belirterek, ''Onlar arkalarında bir politik kararlılığı, bir toplumsal kararlılığı, arkalarında bir kuvvetin olduğunu gördükleri zaman bireysel kararlılıkları da artacaktır'' dedi. Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da şiddet mağduru ve risk altındaki kadınların yardım alabilecekleri hizmet alanları arasında en başta sağlık hizmetlerinin gelmesinin, bu alanda verilen mücadelenin tarafları arasında başta sağlık sektörünün yer alması gereğini ortaya koyduğunu ifade etti. Çubukçu, tedavi edilmesi gereken, sorun olan ve şiddet uygulayanın erkekler olduğunu kaydederek, ''Kadınların yaralarını sarmaya çalıştığımız kadar bu psikolojik problemin giderilmesi de önemli bir görevdir'' diye konuştu.

(Anadolu Ajansı) 03.01.2008 15:29 [1162104]
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…