- 25 Aralık 2014
- 5.669
- 4.736
- 118
- Konu Sahibi selin deniz
- #1
Çeşme’de gönüllülerin mültecilere yardım taşıma gayretleri hafiften tacize dönüşmeye başladı.
Özellikle restoranlardan her gün istedikleri sayıda ekmek vs. yardımı alamıyorlarsa o işletme sahiplerini vicdansızlık ve duyarsızlıkla suçlayanlar çıkıyor.
Bu konuda salı günü de yazmıştım. Mültecilere yiyecek ve barınma sağlama işi Türk halkının görevi değil.
Devlet düşünüp el atmalı.
Bu soğukta o insanları ayakları çıplak, karınları aç bırakmamak için birtakım yardımlar yapalım tabii. Kendi gücümüz yettiğince, yapıyoruz da…
Ama isterseniz bunu artık bu kadar da ekmek elden, su gölden durumuna getirmeyelim.
Çünkü iş şuraya dönmeye başladı. Burada barınma ve yiyecek ihtiyaçları karşılanan özellikle Afganlar, Yunanistan’a geçmekten vazgeçip burada kalmaya karar verdiler.
Yarımada’da görev yapan bir emniyet görevlisiyle konuştuğumda durumun tam da bu noktaya geldiğini bir de ondan duydum.
Aynı emniyet mensubu, bu işte çok büyük kazançlar elde edildiği için için illegal ne kadar iş yapan varsa kaçakçılık işine girdiğini söyledi.
Rant öyle büyük ki bot satıcısından can yeleği imalatçısına kadar herkes vicdanı sızlamadan bu işten ekmek çıkarma derdine düştü.
Mülteciler, evet bir dram yaşıyorlar, insanım diyenin duyarsız kalması mümkün değil.
Adama diyoruz ki, “Bakın bu havada bu uyduruk botlarla karşıya geçmeye kalkmayın, çocuklarınıza acıyın, ölecekseniz.” Cevabı şu oluyor “Zaten yaşamıyoruz ki! Ölüm belki de kurtuluş…”
Allah kimseyi bu kadar çaresiz bırakmasın.
Fakat bu dram giderek giderek bu ülkenin büyük bir sorunu olmaya başladı.
Kartopu öyle bir yuvarlanıyor ki biraz daha büyürse durdurmak mümkün olmayacak.
* * *
Sevmedim var mı?
Star Wars çılgınlığıyla hiç alakam yok.
Hiçbirinin tamamını izle(ye)medim. Bu yedinciyi de izlemeyi düşünmüyorum.
Çocukluğumuzda bir iki denk geldiğimde de bir şey ifade etmemişti, daha sonra tekrar denediğimde de. Başladım, başladım, yarım bıraktım.
Star Wars serisi Amerikan sinemasının pek çok örneği gibi aynı zamanda bir pazarlama harikası.
Bu son film için de öyle bir hava yaratıldı ki sanki o sinema salonuna ilk girenler evrenin sırlarını öğrenecek.
İlk gösterim gününün ilk seansının biletleri karaborsaya düştü.
Facebook, profil fotolarına ışın kılıcı kondurdu, cipsler, gofretler, pudinglerin üzeri Darth Vader ile doldu.
Sosyal medyada yazılanlara bakıyorum insanlar adeta ‘bu zamana kadar hiç Star Wars izlemedim’ demeye utanıyorlar. Ben de böyle şeyleri hiç anlamıyorum arkadaş. Herkes aynı şeyi sevecek, aynı tarzdan hoşlanacak diye bir kural mı var?
Bilim kurgudan hoşlanmamak ayıp mı anlamadım ki?
Sevgiler şelale
Sosyal medya hesapları adeta bir “ben eşimi aldatıyorum ifşası yapanlar platformu” oldu.
Ya da kocasının diğer ilişkisine nispet yapanlarla dolu.
Bakıyorum adam coşmuş günde üç kez karısının fotoğrafını koyup altına ‘canımsın’, ‘ay sen çok mu tatlısın?’ falan yazmaya başlıyor, hah diyoruz yine yemiş bir naneler, günah çıkarıyor.
Ki sonradan duyuyoruz ki, tahminler doğru çıkıyor.
Ya da kadın ‘kocamla yemekte’, ‘kocamla tatilde’, ‘kocamla sinemada’ fotoğraflarına başladıysa bu genelde diğer kadına ya da olması muhtemel tehlikelere bir gönderme oluyor.
Arkadaşım olmasa da tanıdığım bir kadın diyelim, bundan bir sene önce bana kocasının sevgilisiyle mesajlarını yakaladığını ve boşanmak istediğini söyleyip, avukat numarası istemişti.
Aradan birkaç ay geçti bir baktım bunlar barışmış ve kadın her gün ama istisnasız her gün kocasıyla farklı mekanlarda, aynı pozu veriyor.
Görev gibi.
Ah ah! Bu ikili ilişkiler zor işler. Ama işte sonuçta insanız, hepimizde aynı numaralar, aynı tepkiler.
Ve o numaralara gönüllü, eyvallah edenler.
ÖNCEL ÖZİÇER
haberin linki http://gazetedokuzeylul.com/?p=30828
Özellikle restoranlardan her gün istedikleri sayıda ekmek vs. yardımı alamıyorlarsa o işletme sahiplerini vicdansızlık ve duyarsızlıkla suçlayanlar çıkıyor.
Bu konuda salı günü de yazmıştım. Mültecilere yiyecek ve barınma sağlama işi Türk halkının görevi değil.
Devlet düşünüp el atmalı.
Bu soğukta o insanları ayakları çıplak, karınları aç bırakmamak için birtakım yardımlar yapalım tabii. Kendi gücümüz yettiğince, yapıyoruz da…
Ama isterseniz bunu artık bu kadar da ekmek elden, su gölden durumuna getirmeyelim.
Çünkü iş şuraya dönmeye başladı. Burada barınma ve yiyecek ihtiyaçları karşılanan özellikle Afganlar, Yunanistan’a geçmekten vazgeçip burada kalmaya karar verdiler.
Yarımada’da görev yapan bir emniyet görevlisiyle konuştuğumda durumun tam da bu noktaya geldiğini bir de ondan duydum.
Aynı emniyet mensubu, bu işte çok büyük kazançlar elde edildiği için için illegal ne kadar iş yapan varsa kaçakçılık işine girdiğini söyledi.
Rant öyle büyük ki bot satıcısından can yeleği imalatçısına kadar herkes vicdanı sızlamadan bu işten ekmek çıkarma derdine düştü.
Mülteciler, evet bir dram yaşıyorlar, insanım diyenin duyarsız kalması mümkün değil.
Adama diyoruz ki, “Bakın bu havada bu uyduruk botlarla karşıya geçmeye kalkmayın, çocuklarınıza acıyın, ölecekseniz.” Cevabı şu oluyor “Zaten yaşamıyoruz ki! Ölüm belki de kurtuluş…”
Allah kimseyi bu kadar çaresiz bırakmasın.
Fakat bu dram giderek giderek bu ülkenin büyük bir sorunu olmaya başladı.
Kartopu öyle bir yuvarlanıyor ki biraz daha büyürse durdurmak mümkün olmayacak.
* * *

Star Wars çılgınlığıyla hiç alakam yok.
Hiçbirinin tamamını izle(ye)medim. Bu yedinciyi de izlemeyi düşünmüyorum.
Çocukluğumuzda bir iki denk geldiğimde de bir şey ifade etmemişti, daha sonra tekrar denediğimde de. Başladım, başladım, yarım bıraktım.
Star Wars serisi Amerikan sinemasının pek çok örneği gibi aynı zamanda bir pazarlama harikası.
Bu son film için de öyle bir hava yaratıldı ki sanki o sinema salonuna ilk girenler evrenin sırlarını öğrenecek.
İlk gösterim gününün ilk seansının biletleri karaborsaya düştü.
Facebook, profil fotolarına ışın kılıcı kondurdu, cipsler, gofretler, pudinglerin üzeri Darth Vader ile doldu.
Sosyal medyada yazılanlara bakıyorum insanlar adeta ‘bu zamana kadar hiç Star Wars izlemedim’ demeye utanıyorlar. Ben de böyle şeyleri hiç anlamıyorum arkadaş. Herkes aynı şeyi sevecek, aynı tarzdan hoşlanacak diye bir kural mı var?
Bilim kurgudan hoşlanmamak ayıp mı anlamadım ki?
Sevgiler şelale
Sosyal medya hesapları adeta bir “ben eşimi aldatıyorum ifşası yapanlar platformu” oldu.
Ya da kocasının diğer ilişkisine nispet yapanlarla dolu.
Bakıyorum adam coşmuş günde üç kez karısının fotoğrafını koyup altına ‘canımsın’, ‘ay sen çok mu tatlısın?’ falan yazmaya başlıyor, hah diyoruz yine yemiş bir naneler, günah çıkarıyor.
Ki sonradan duyuyoruz ki, tahminler doğru çıkıyor.
Ya da kadın ‘kocamla yemekte’, ‘kocamla tatilde’, ‘kocamla sinemada’ fotoğraflarına başladıysa bu genelde diğer kadına ya da olması muhtemel tehlikelere bir gönderme oluyor.
Arkadaşım olmasa da tanıdığım bir kadın diyelim, bundan bir sene önce bana kocasının sevgilisiyle mesajlarını yakaladığını ve boşanmak istediğini söyleyip, avukat numarası istemişti.
Aradan birkaç ay geçti bir baktım bunlar barışmış ve kadın her gün ama istisnasız her gün kocasıyla farklı mekanlarda, aynı pozu veriyor.
Görev gibi.
Ah ah! Bu ikili ilişkiler zor işler. Ama işte sonuçta insanız, hepimizde aynı numaralar, aynı tepkiler.
Ve o numaralara gönüllü, eyvallah edenler.
ÖNCEL ÖZİÇER
haberin linki http://gazetedokuzeylul.com/?p=30828
Son düzenleme: