Merhaba KK’nın akıllı kadınları ! (Gelişmeleri aşağıya ekledim)
Uzun zamandır konu açmıyordum. Sebebi ziyaretim hayırlı bir iş Arkadaşlar biriyle tanıştık. Henüz çok yeni. Sadece bir kez yüz yüze görüşme imkanımız oldu. Covit-19 kısıtlamaları olunca tekrar bir araya gelemedik. Görüşmede hoş bir frekans yakalandık. Uzatmadan sadede gelmek istiyorum. Şimdi aklımı kurcalayan birkaç dialoğumuz oldu. Belki çok küçük detaylar emin olamadım. (Ama şeytan ayrıntıda gizlidir değil mi? ) Sizlere bir danışayım istedim.
İlk hadise şöyle gelişti: Beyefendi, spor eğitimi almış. Şimdi bunu mesleki olarak icra etmiyor. Kendi işini kurmuş vs. Ama spor ,hayatında hala aktif olarak mevcut. Kendisi spordan muhabbet açtı. Benim sporla aramın nasıl olduğunu sordu? Ben de sporun hayatımda sadece düzenli yürüyüşten ibaret olduğunu söyledim. Spora ilgi duymadığımı ,sportif bir faaliyette kendimi bulmadığımı ifade ettim. Sonra o olur mu öyle şey, spor hayatın vazgeçilmezidir. Siz çok uzak kalmışsınız. Zamanla sevebilirsiniz. Benle bir tenis oynasanız fikriniz değişir falan gibi bir sürü ifade kullandı. Ben de spora gereksiz gözüyle bakmadığımı ancak ilgi alanlarımın içinde olmadığını , yapsam bile görev icabı olduğunu ifade ettim. Spor sağlıklı yaşam için gerekli; ancak buna ilgi duymak ayrı bir mevzu.
İkinci hadise de şöyle gelişti: Beyefendi bu kez araç kullanıp kullanmadığımı, ehliyetimin olup olmadığını sordu. Ehliyetimin olmadığını ifade ettim. Neden almadığımı sordu. Yani araç alacak durumum olunca alırım diye düşündüm , belki biraz da erteledim dedim. Aaa işte olur mu, neden almamışım, babam bana neden öğretmemiş, gibi ifadeler sarf etti. Neyse ben size öğreteyime bağladı olayı. Ben bir şey demedim. Ondan böyle bir talebim olmadan onun teklif etmesinden de hoşlanmadım.
Üçüncü hadise de şöyle gelişti: Ben psikolojik danışmanım. Ve bir eğitim kurumunda çalışıyorum. İş hayatımın zorluklarından falan bahsederken bana “Aslında siz kendinize bir ofis açıp, danışmanlık yapabilirsiniz.” dedi. Bunun zaten ilerisi için planlarımın arasında olduğundan bahsettim. Bunu bana ona sormadan söylemesi bana akıl verme gibi geldi, rahatsız oldum.
Evet geleyim bu hadiselerde beni rahatsız eden noktalara. Fark ettiyseniz üç hadisenin de ortak noktaları var. Beyefendi bana kendi doğrularını ya da düşüncelerini dayatmaya çalışıyor. Ya da ben böyle hissettim diyeyim. Düşünceleri benmerkezci gibi geldi bana. Karşısında yargılanmış ve eksik hissettim kendimi. (Oysa ki ne güzel meziyetlerim var benim.) Benlik sınırlarımın ihlal edildiğini hissettim. Sonuçta ben neye ilgim olup olmadığımı bilecek yaştayım. Aksinin dayatılması canımı sıktı, kızdım. Beni yönetmeye, akıl vermeye, üzerimde üstünlük kurmaya çalıştığını düşünüyorum.
İnsanlar elbette farklı fikirlere ,yardıma ihtiyaç duyarlar. Şu an benim sizin fikirlerinize ihtiyaç duyduğum gibi. Ama bu yardımı ben istemediğim halde sunmaya çalışması ,haddini bilmemezlik; karşındakine saygı duymamazlık gibi geliyor bana.
Diyeceksiniz ki neden ona bu davranışlarından rahatsızlık duyduğunu ifade etmedin. Çünkü özgür bir ortamda ,kendini kısıtlamadan ortaya koymasını istedim. Ki onu daha doğru bir şekilde tanıyabileyim. Eğer bundan rahatsız olduğumu fark ederse kontrollü davranabilirdi.
Son olarak, göz kırpan emojiye gıcık olan bir ben miyim ? Yazı dilinde kullanıyor ara ara. Mesela "Nasılsın?" diyecekken bile göz kırpma emojisi kullanıyor. Nedense bana itici geliyor. Bu emojininin bendeki yansıması cool görünme çabası ya da ukalalık. Belki kur yapma da olabilir. Bu konuda da fikir beyan etmenizi rica ederek yazımı sonlandırıyorum.
GELİŞMELER (12.12.2020) :
Arkadaşlar tanışma sürecini sonlandırdım.
Önce önemli bir olaydan bahsedeyim. Malum şahıs twitter kullanmadığını söylemişti. Ama durum hiç de öyle değilmiş. Araştırmacı gazateci yanım sayesinde hesabını buldum. Adı-soyadı açıkça yazmıyor, hesapta adı- soyadının sessiz harflerini kullanmış. Birkaç fotosu var, instagramdaki bazı paylaşımlarını orada da yapmış . Yani hesabın ona ait olduğundan emin oldum. Hesabı herkese açık. Şöyle bir neler paylaşmış, neler beğenmiş bakayım dedim. Ki yaklaşık 20 gün önce atılmış bir tweetini gördüm. Demiştim hatırlarsanız, bir nişan ayrılık süreci olmuş, o konuyu çok detaylamadı diye. İşte tweetin ana kahramanı eski nişanlısı. Kızın yeniden nişanlandığını görmüş, kızın nişanlısı çok çirkinmiş; hatta onu bir yaratığa benzetmiş. Kızın zaten tek istediği şey paraymış. Adamı da parası için tercih etmişmiş. Sonra tweetine cevap verenler, üslubunu eleştirenler olmuş. Aslında ben onu unuttum ama merak ettim bir bakayım dedim , nişanlısını gördüm, şeklinde açıklamalar yapmış. Dikkat çekici bir ifade de şu: “Böyle bir ayıyı tercih edeceğini düşünmezdim” ( Adamı tanımıyor, sadece fotoğrafa göre yorum yapıyor.) Ben okuduklarım karşısında şaşırdım.
Her ne yaşanmış olursa olsun, geçmişte güzel hayallerle yola çıktığın insanın ardından böyle konuşması ve tanımadığı bir insandan( eski nişanlısının yeni nişanlısı) -çok afedersiniz- “ayı,yaratık” diye bahsetmesi çok çirkin.
Ayrıca buraya konu açtıktan sonraki konuşmalarımızda da, rahatsız edici üslubu artarak devam etti. Lafı sürekli ağzıma tıkıyor, sürekli en muazzam fikirlerinden bahsediyor. Bu nasıl bir şey biliyor musunuz, hani bir konuda sadece ufak birkaç bilgiye sahip ama kendisini konunun en yetkin kişisi sanan insanlar vardır ya… Aynen öyle bir hava hakim. Sürekli” öğretmen” o anlatıyor, “öğrenci” ben dinliyorum.
İşte hepsi bir araya gelince, tanışma sürecini bitirme kararı aldım. Bence iyi bile dayandım. Sabrımı taktir ediyorum. Kararımı ona ilettim. Ortak bir frekans yakalayamadığımızı, uyumlu olmadığımızı düşündüğümü belirterek ve güzel temennilerde bulunarak, ,devam etmek istemediğimi söyledim. Tamam, dedi ve ona bulunduğum temenniye yanıt verdi. Neyse dedim mesele halloldu. Sonra jet hızıyla watsapp’tan instagramdan engellemiş. Böyle hareketler de bana çocukça gelir. İki medeni insan gibi tanıştık, baktık olmadı bitirdik, ne var yani değil mi? Bu ne şiddet ne celal ? Arkadaşlıktan çıkarırsın da engel garip bir seçenek.
Geleyim sadede, bugün instagram hesabımda bir mesaj isteği gördüm. Baktım yeni bir hesap, 0 takip ,0 takipçi falan. Bana destan gibi bir mesaj yazmış . Mesajı okuyunca hesabın ona ait olduğunu anladım. İşte ben haklıymışım da frekans önemliymiş, işte o zaten ben gibi birini istemezmiş gibi bir sürü ifade. Yahu olabilir , şunu da anlarım ben gibi birini istemeyedebilirsin. Ama zahmet edip yeni bir hesap açıp, sonra bolca laf sokmalı mesaj yazıp bana iletme isteği neden ? Nedenin, cevabı konu açtığımda tam olarak da ifade ettiğim şeylermiş aslında. Bunu neden yazdım. Aaa bakın haklı çıktım , demek için değil. Somut olarak çok da ortaya koyamadığım; ama içimde beni rahatsız eden bir his var diyordum ya işte o his beni yanıltmadı. Sevgili kadınlar o sesi dinleyin , o ses bize rehber oluyor. Bu adamla konuştuktan sonra, her seferinde içimde bir huzursuzluk oluyordu. Sanki nezaketi sahte ve bir yanında ortaya çıkmayı bekleyen büyük bir öfkesİ var olduğunu düşünüyordum. Öyleymiş de. Bu kadar kısa bir tanışma sürecinden sonra böyle davranan adam, büyük bir ilişkiyi bitirmek istediğimde nasıl davranırdı acaba?
Son olarak “çok detaylıyorsun” diyen kadınlar; burası Türkiye. Her gün ana haber bültenlerinde bir kadının eşi, sevgilisi tarafından öldürüldüğünü haberlerini izliyoruz. Korkuyorum ,açıkça bunu da ifade etmek istiyorum. O kadınlardan biri de ben olmak istemiyorum. Hiçbir psikopat bize o yönünü kolay kolay göstermiyor. Ufak ipuçlarını takip etmek gerekiyor bazen .Aslında şöyle; gösteriyorlar ama biz o yönlerini iyiye yormaya çalışıyoruz. Sahipleniyor diyoruz, ne güzel işte kıskanıyor diyoruz vs.
Lafı çok uzattım, yazıma burada nokta koyayım. Konu açtığımdan bu yana yorum yazan, fikir veren herkese teşekkür ederim.
Uzun zamandır konu açmıyordum. Sebebi ziyaretim hayırlı bir iş
İlk hadise şöyle gelişti: Beyefendi, spor eğitimi almış. Şimdi bunu mesleki olarak icra etmiyor. Kendi işini kurmuş vs. Ama spor ,hayatında hala aktif olarak mevcut. Kendisi spordan muhabbet açtı. Benim sporla aramın nasıl olduğunu sordu? Ben de sporun hayatımda sadece düzenli yürüyüşten ibaret olduğunu söyledim. Spora ilgi duymadığımı ,sportif bir faaliyette kendimi bulmadığımı ifade ettim. Sonra o olur mu öyle şey, spor hayatın vazgeçilmezidir. Siz çok uzak kalmışsınız. Zamanla sevebilirsiniz. Benle bir tenis oynasanız fikriniz değişir falan gibi bir sürü ifade kullandı. Ben de spora gereksiz gözüyle bakmadığımı ancak ilgi alanlarımın içinde olmadığını , yapsam bile görev icabı olduğunu ifade ettim. Spor sağlıklı yaşam için gerekli; ancak buna ilgi duymak ayrı bir mevzu.
İkinci hadise de şöyle gelişti: Beyefendi bu kez araç kullanıp kullanmadığımı, ehliyetimin olup olmadığını sordu. Ehliyetimin olmadığını ifade ettim. Neden almadığımı sordu. Yani araç alacak durumum olunca alırım diye düşündüm , belki biraz da erteledim dedim. Aaa işte olur mu, neden almamışım, babam bana neden öğretmemiş, gibi ifadeler sarf etti. Neyse ben size öğreteyime bağladı olayı. Ben bir şey demedim. Ondan böyle bir talebim olmadan onun teklif etmesinden de hoşlanmadım.
Üçüncü hadise de şöyle gelişti: Ben psikolojik danışmanım. Ve bir eğitim kurumunda çalışıyorum. İş hayatımın zorluklarından falan bahsederken bana “Aslında siz kendinize bir ofis açıp, danışmanlık yapabilirsiniz.” dedi. Bunun zaten ilerisi için planlarımın arasında olduğundan bahsettim. Bunu bana ona sormadan söylemesi bana akıl verme gibi geldi, rahatsız oldum.
Evet geleyim bu hadiselerde beni rahatsız eden noktalara. Fark ettiyseniz üç hadisenin de ortak noktaları var. Beyefendi bana kendi doğrularını ya da düşüncelerini dayatmaya çalışıyor. Ya da ben böyle hissettim diyeyim. Düşünceleri benmerkezci gibi geldi bana. Karşısında yargılanmış ve eksik hissettim kendimi. (Oysa ki ne güzel meziyetlerim var benim.) Benlik sınırlarımın ihlal edildiğini hissettim. Sonuçta ben neye ilgim olup olmadığımı bilecek yaştayım. Aksinin dayatılması canımı sıktı, kızdım. Beni yönetmeye, akıl vermeye, üzerimde üstünlük kurmaya çalıştığını düşünüyorum.
İnsanlar elbette farklı fikirlere ,yardıma ihtiyaç duyarlar. Şu an benim sizin fikirlerinize ihtiyaç duyduğum gibi. Ama bu yardımı ben istemediğim halde sunmaya çalışması ,haddini bilmemezlik; karşındakine saygı duymamazlık gibi geliyor bana.
Diyeceksiniz ki neden ona bu davranışlarından rahatsızlık duyduğunu ifade etmedin. Çünkü özgür bir ortamda ,kendini kısıtlamadan ortaya koymasını istedim. Ki onu daha doğru bir şekilde tanıyabileyim. Eğer bundan rahatsız olduğumu fark ederse kontrollü davranabilirdi.
Son olarak, göz kırpan emojiye gıcık olan bir ben miyim ? Yazı dilinde kullanıyor ara ara. Mesela "Nasılsın?" diyecekken bile göz kırpma emojisi kullanıyor. Nedense bana itici geliyor. Bu emojininin bendeki yansıması cool görünme çabası ya da ukalalık. Belki kur yapma da olabilir. Bu konuda da fikir beyan etmenizi rica ederek yazımı sonlandırıyorum.
GELİŞMELER (12.12.2020) :
Arkadaşlar tanışma sürecini sonlandırdım.
Önce önemli bir olaydan bahsedeyim. Malum şahıs twitter kullanmadığını söylemişti. Ama durum hiç de öyle değilmiş. Araştırmacı gazateci yanım sayesinde hesabını buldum.
Her ne yaşanmış olursa olsun, geçmişte güzel hayallerle yola çıktığın insanın ardından böyle konuşması ve tanımadığı bir insandan( eski nişanlısının yeni nişanlısı) -çok afedersiniz- “ayı,yaratık” diye bahsetmesi çok çirkin.
Ayrıca buraya konu açtıktan sonraki konuşmalarımızda da, rahatsız edici üslubu artarak devam etti. Lafı sürekli ağzıma tıkıyor, sürekli en muazzam fikirlerinden bahsediyor. Bu nasıl bir şey biliyor musunuz, hani bir konuda sadece ufak birkaç bilgiye sahip ama kendisini konunun en yetkin kişisi sanan insanlar vardır ya… Aynen öyle bir hava hakim. Sürekli” öğretmen” o anlatıyor, “öğrenci” ben dinliyorum.
İşte hepsi bir araya gelince, tanışma sürecini bitirme kararı aldım. Bence iyi bile dayandım. Sabrımı taktir ediyorum.
Geleyim sadede, bugün instagram hesabımda bir mesaj isteği gördüm. Baktım yeni bir hesap, 0 takip ,0 takipçi falan. Bana destan gibi bir mesaj yazmış . Mesajı okuyunca hesabın ona ait olduğunu anladım. İşte ben haklıymışım da frekans önemliymiş, işte o zaten ben gibi birini istemezmiş gibi bir sürü ifade. Yahu olabilir , şunu da anlarım ben gibi birini istemeyedebilirsin. Ama zahmet edip yeni bir hesap açıp, sonra bolca laf sokmalı mesaj yazıp bana iletme isteği neden ? Nedenin, cevabı konu açtığımda tam olarak da ifade ettiğim şeylermiş aslında. Bunu neden yazdım. Aaa bakın haklı çıktım , demek için değil. Somut olarak çok da ortaya koyamadığım; ama içimde beni rahatsız eden bir his var diyordum ya işte o his beni yanıltmadı. Sevgili kadınlar o sesi dinleyin , o ses bize rehber oluyor. Bu adamla konuştuktan sonra, her seferinde içimde bir huzursuzluk oluyordu. Sanki nezaketi sahte ve bir yanında ortaya çıkmayı bekleyen büyük bir öfkesİ var olduğunu düşünüyordum. Öyleymiş de. Bu kadar kısa bir tanışma sürecinden sonra böyle davranan adam, büyük bir ilişkiyi bitirmek istediğimde nasıl davranırdı acaba?
Son olarak “çok detaylıyorsun” diyen kadınlar; burası Türkiye. Her gün ana haber bültenlerinde bir kadının eşi, sevgilisi tarafından öldürüldüğünü haberlerini izliyoruz. Korkuyorum ,açıkça bunu da ifade etmek istiyorum. O kadınlardan biri de ben olmak istemiyorum. Hiçbir psikopat bize o yönünü kolay kolay göstermiyor. Ufak ipuçlarını takip etmek gerekiyor bazen .Aslında şöyle; gösteriyorlar ama biz o yönlerini iyiye yormaya çalışıyoruz. Sahipleniyor diyoruz, ne güzel işte kıskanıyor diyoruz vs.
Lafı çok uzattım, yazıma burada nokta koyayım. Konu açtığımdan bu yana yorum yazan, fikir veren herkese teşekkür ederim.
Son düzenleme: