Abdurrahim Karakoç şiirleri

Şiire Dair

Şiir bir cennet bahçesi
Girmeyene anlatılmaz.
Cennet nedir, bahçe nasıl?
Görmeyene anlatılmaz.

Şair gülü, şükür gülü
Yaprak yaprak dokur gülü
Her mısradan fikir gülü
Dermeyene anlatılmaz.

İne gönül, kalka gönül
Hep doğruya baka gönül
Hak vergisi... Hakk’a gönül
Vermeyene anlatılmaz.

Şiir toprak kokusudur
Şiir damla damla sudur
Ermişlerin duygusudur
Ermeyene anlatılmaz.

Şairler sultanı Yunus
Her sözü yüz defa yumuş
Aşk bağına dergâh kurmuş
Varmayana anlatılmaz.


Abdurrahim Karakoç
 
Tamam Mı?

Unutma tez geçer zulmün ezası
Sabretmeyi bileceksin. Tamam mı?
Yiğitde ar değil bahtın kazası
Hakka teslim olacaksın. Tamam mı?

Geri dönmek yoktur güneş doğmadan
Rahmet nuru karanlığı boğmadan
Hakikat yolunda boyun eğmeden
Gerekirse öleceksin. Tamam mı?

Yenilir mi inanmışın imanı?
Böyle bir gerçeğin olmaz gümanı
İnşaallah başlarsa hesap zamanı
Haklarından geleceksin. Tamam mı?

Yolumuz her zaman Allah yoludur,
Bu yoldaki ölüm oğul balıdır.
Hak, haklının en mukaddes malıdır.
Vermezlerse alacaksın. Tamam mı?

Çevirmez ahını Allah öksüzün...
Pek basittir devrilmesi köksüzün
Her kim olsa haksızlığı haksızın
Suratına çalacaksın. Tamam mı?

Uyuşukluk şifa bulmaz illettir.
Korkaklık en adi, en pis zillettir
Adalet ne güzel, ne hoş nimettir.
Hep doğruyu bulacaksın. Tamam mı?

Yalana hayır da, gerçeğe evet...
Mücadele şarttir, kalsan da tek fert.
Bir de ötesi var buranın elbet;
Nasıl olsa güleceksin. Tamam mı?


Abdurrahim Karakoç
 
Tanrı Katına

Yerleri gökleri yaratan Tanrı
Sana, Sen'den şikayetim var benim
Hakim-i mutlaksın haktır kararın
Anlatayım hayallerimi gör benim

Bir gönül verdin ki oldum esiri
Bulur kusursuzda yüzbin kusuru
Biri bire bölsen çıkar kesiri
Bu gidişle iflah olmam zor benim

Üfledim ötmedi aşkın düdüğü
Aşamadım arpa boyu gediği
Bana çirkin elin güzel dediği
Ya aklım yok, ya gözlerim kör benim

Yalanı gerçekte saklanmış gördüm
Gündüzlerde gece, yazda kış gördüm
Hayat diye verdiğini düş gördüm
Tüm nedenler benliğimi yer benim

Hava gurbet toprak gurbet su gurbet
Alev alev sardı beni bu gurbet
Esas derdim ne sıladır ne gurbet
Dost ufuklar düşünceme dar benim


Abdurrahim Karakoç
 
Tavır

Deseler ki, 'İslamın pınarından içmek suç'
O suçu kabullenir içerim avuç avuç...

1990

Abdurrahim Karakoç




Tebliğ

Ya İslam'da erirsin
Ya inkar da çürürsün
Yol mezarda bitmiyor
Girdiğinde görürsün.


Abdurrahim Karakoç





Tevziat

İlâhi nizamdır yorulmaz, şaşmaz
Bulutlar dünyaya rahmet dağıtır.
Zerreden kürreye haddini aşmaz
Yıldızlar semaya rahmet dağıtır.

Seyreyle âlemi ibret içinde
Görene hikmet var hikmet içinde
Türlü renk, sayısız lezzet içinde
Topraklar meyveye rahmet dağıtır.

Toplar çeşme, kaynak, dereyi, çayı
Aksatmaz günleri, haftayı, ayı
Ezelden ebede asırlar boyu
Irmaklar deryaya rahmet dağıtır.

Korkulu, karanlık, kör gecelerde
Aklın, hissin, ilmin bittiği yerde
Mânâ ülkesinden açılır perde
Uykular rüyaya rahmet dağıtır.

Yıl, beş yüz yetmiş bir, bir mübarek an
Arz’a teşrif eder en yüce sultan
Elinde Allah’ın kelâmı Kur’an
Fâniden ukbâ’ya rahmet dağıtır.


Abdurrahim Karakoç
 
Topraktaki Sevince

Al elmalar yeşil dalı eğince
Yaprakların ucu yere değince
Bak o zaman topraktaki sevince

Hava bulutlanıp gök gürleyince
Bir yağmur başlar ya inceden ince
Bak o zaman topraktaki sevince

Sevdalılar al kefeni giyince
Kara yerler seni beni yiyince
Bak o zaman topraktaki sevince


Abdurrahim Karakoç
 
Tut Ellerimden

Sırat’tan incedir sevda köprüsü
Beraber geçelim tut ellerimden.
Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü
Beraber uçalım tut ellerimden

Gönüldeki birlik kalkandır dışa
Aldırma ayaza, yele, yağışa
Giden ilkbahara, gelecek kışa
Beraber göçelim tut ellerimden.

Birleşmek üzredir şafakla gurûp
Korku beklenilmez kapıda durup
İster zehir olsun, isterse şurup
Beraber içelim tut ellerimden.

Çağır hayallerin en ötesini
Yakından duyarsın aşkın sesini
Sonsuz mutluluğun penceresini
Beraber açalım tut ellerimden.

Hatırla kaybolan hatıraları
Elmastan ışıklı, altundan sarı
Zaman tortusundan işte onları
Beraber seçelim tut ellerimden.

Şüphe "başlangıç"tır, karar "nihayet"
Zamanı zamana etme şikayet
Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
Beraber kaçalım tut ellerimden


Abdurrahim Karakoç
 
Unutma Bacım

Türksün, Müslümansın; dahası var mı?
Unutma bunları aman ha bacım.
Senin ak yüzünden ak olmamalı
Dağda kar, külekte ayran ha bacım.

Bir kocan olmalı, bir evin senin;
Artsın, eksilmesin şerefin senin;
Barışta annelik görevin senin,
Savaşta silâha davran ha bacım.

Hak yolun yolcusu kalmaz arkada;
Gücünü, gönlünü ülküye ada.
Yaşamak ne kadar hakkımızsa da,
Canımız Türklüğe kurban ha bacım.

Donsuz "yıldız"ları edinme örnek,
Kırk sandığa sığmaz bir kirli gömlek.
"Namus için" diyor en kutsal ölmek;
Ceddinin yazdığı ferman ha bacım.

Eskiyi, yeniyi bırak bir yana;
Her şeyin iyisin, doğrusun ara.
Uyma köksüzlere, olma maskara;
Aman ha, aman ha, aman ha bacım.


Abdurrahim Karakoç
 
Unutursun (Mihribanım)

Unutmak kolay mı? deme
Unutursun Mihriban'ım
Oğlun kızın olsun hele
Unutursun Mihriban'ım

Zaman erir kelep kelep
Meyva dalında kalmaz hep
Unutturur bir çok sebep
Unutursun Mihriban'ım

Yıllar sineye yaslanır
Hatıraların paslanır
Bu deli gönlün uslanır
Unutursun Mihriban'ım

Süt emerdin gündüz gece
Unuttun ya büyüyünce
Ha işte tıpkı öylece
Unutursun Mihriban'ım

Gün geçer azalır sevgi
Değişir her şeyin rengi
Bugün değil yarın belki
Unutursun Mihriban'ım

Düzen böyle bu gemide
Eskiler yiter yenide
Beni değil, sen seni de
Unutursun Mihriban'ım


Abdurrahim Karakoç
 
Uyan Türkiye!.

Bu bir cinnet krizi, gerçekler yolunuyor
Gönül parkımızdaki çiçekler yolunuyor
Kuzular yolunuyor, ördekler yolunuyor
Kazlar tüyünü döktü, uyan artık Türkiye!.
Iğdır'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Üç siyasi tecavüz, üç ortağın niyeti
Yapılan her yanlışta millet öder diyeti
Koru hukukumuzu, koru cumhuriyeti
Şerefimiz diz çöktü, uyan artık Türkiye!.
Rize'de şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Namaslu can derdinde, soyguncu mavi turda
Sosyete pazarında bütün eller uçkurda
Yabancı müfettişler ne halt ediyor burda?.
Yeter, uyanma vakti, uyan artık Türkiye!.
Ağrı'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Kimse senin adına borç alıp ruh satmasın
İşsiz, bunalmış gençler aklını oynatmasın
Çifte pasaportlular memleketi satmasın
Her zillet seni yaktı, uyan artık Türkiye!.
Sinop'ta şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Aldanma yalancının yalanına bir daha
Sarılma denenmişin yılanına bir daha
Yol verme haydutların talanına bir daha
Bayrağın boyun büktü, uyan artık Türkiye!.
İzmit'te şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Dünümüz yağmalandı, yarınlar ipotekli
Sevip büyüttüğümüz torunlar ipotekli
Elif'ler, Alparslan'lar, Harun'lar ipotekli
Kokla bak tuzlar koktu, uyan artık Türkiye!.
Muğla'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Avrupa sevdalısı âşıktan hayır gelmez
Ayının elindeki kaşıktan hayır gelmez
Teslim tünelindeki ışıktan hayır gelmez
Uyurken yılan soktu, uyan artık Türkiye!.
Mersin'de şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Kartel medya narkozu uyuşturmasın sizi
Hoyrat örselemesin, buruşturmasın sizi
Sistem birbirinizle vuruşturmasın sizi
Gök gürler-şimşek çaktı, uyan artık Türkiye!.
Hatay'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Sütü bozuk olmayan çok sever milletini
Hiç emdirmez kanını ve yedirmez etini
Kaybetmez inancını, çiğnetmez iffetini
Uykun pek fazla çekti, uyan artık Türkiye!.
Urfa'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Utansın paramızı pul yapan büyükbaşlar
Kesmesin yolumuzu küp başlar, kayık başlar
Bu sözlerim sizedir hür başlar, ayık başlar
Ahlar semaya çıktı, uyan artık Türkiye!.
Sivas'ta şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Doktor bizden olmalı, ilaç bizden olmalı
Başımıza giyecek her taç bizden olmalı
Ufuk bizden olmalı, miraç bizden olmalı
Dağlara sisler çöktü, uyan artık Türkiye!.
Konya'da şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

Gel ki görkemli birlik birlikte gerçekleşsin
Gel ki Anadolu'da huzur rüzgârı essin
Gel ki leş kargaları korksun, sesini kessin
Mazlum canından bıktı, uyan artık Türkiye!.
Her yerde şafak söktü, uyan artık Türkiye!.

01.06.2002

Abdurrahim Karakoç
 
Vatandaş Türküsü - I: Tohdur Beğ

Avrat yeğin sayrı, benim karnım aç,
Keyf için gelmedik bura tohdur beğ
Fukara harcından yaz da bir ilaç,
Olsun derdimize çare tohdur beğ.

Tama vatandaşık, gardaşık tama...
Bunca Pahilm'olur adam adama?
Geldik ta sabahtan kaldık akşama,
Yarına mümkün mü sıra tohdur beğ?

Yedi baş horanta yıkık hanede...
Tüm kazancım bini bulmaz senede;
Yüz pangunut helal olsun gene de;
Ben nereyim, beşyüz nere tohdur beğ?

Tek kaşıkla çorba içer dördümüz...
Kul başından ırak ola derdimiz
Senden, benden esker ister ordumuz
Candan da mı yeğdir para tohdur beğ?

Dert - bela tebelleş oldu başıma,
Her gece tahsildar girer düşüme...
Beni mahcup etme can yoldaşıma,
Erkeklik öldü mü bre tohdur beğ?

Büyük oğlan esker, öteki çırak,
Han için param yok oteli bırak...
Mevsim kış, yollar sarp, köy hayli ırak:
Bir değil, beş değil yara tohdur beğ

Memur gelir karşılarsın köşeden!
Zengin gelir kırılırsın neşeden
Öte kaçma bizim garip Eşe'den,
Bakıp boynundaki kire tohdur beğ

Hemi Müslümanım, insanım hemi;
Halimi arzettim darılma e mi?
İçinde mangır yok, gördün kesemi;
Bir de ceplerimi ara tohdur beğ

Daha sayayım mı? Noksan mı daha?
Yalvara yalvara tükendim aha...
Bu yüzle mi çikacaksın ALLAH'a?
Vallahi yanarsın nara tohdur beğ.


Abdurrahim Karakoç
 
Vatandaş Türküsü - II: Hakim Beğ

Gene tehir etme üç ay öteye,
Bu dava dedemden kaldı hakim beğ
Otuz yıl da babam düştü ardına;
Siz sağolun, o da öldü hakim beğ.

Kırk yıl önce; yani babam ölünce,
Kadılıklar hakimliğe dönünce,
Mirasçılar tarla, takım bölünce,
İrezillik beni buldu hakim beğ,

Yaşım yetmişiki, usandım gel - git,
Bini geçti burda yediğim zılgıt;
Eğer diyeceksen " bana ne, öl git";
Oğlumun bir oğlu oldu hakim beğ.

Sekiz evlek tarla, bir geverlik su,
Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu?
Kazanmasam da hu, kazansam da hu!
Canım ta burnuma geldi hakim beğ.

Keşife, meşife, damgaya, harca
Kanımız kurudu harca da harca...
Sayenizde avukatlar yıllarca
Fakiri yoldu da yoldu hakim beğ.

Mubaşir itekler, katip zavırlar;
Değişti bizde de göya devirler
Yüz yıl önce adam yiyen gavurlar,
Tapucuyu aya saldı hakim beğ.


Abdurrahim Karakoç
 
Vatandaş Türküsü - III: Mebus Beğ

Vallahi sıtkımı sıyırdım senden,
Tiksintimi naz belleme mebus beğ
Yoksulluktan yanan bağrımı,
Isınacak köz belleme mebus beğ.

Mosturan meydanda sağol çok yaşa(!)
Benim tütüne zam, senin maaşa...
Bulgur bulamazken çorbaya, aşa,
On kuruşu az belleme mebus beğ.

Yevmiyem on lira senede üç ay,
Dokuzu işsizlik vay efendim vay...
Üstelik benimle eylersin alay,
Vatandaşı yoz belleme mebus beğ.

Çalışa çalışa kuruyor kanım,
Vergi şeleğinden çıkıyor canım;
Sen insansın amma ben de insanım...
Yolunacak kaz belleme mebus beğ.

Gruba esirsin, lidere dayak...
Uçuruma sürür beni bu ayak
Tama vekilimsin, şu halime bak;
Haksızlığı hak belleme mebus beğ.

Görevin sırf parmak kaldırmak değil,
Biraz da milletin derdine eğil
Meclise hürmet et, ne döv, ne dövül...
Hizmet belle, söz belleme mebus beğ.


Abdurrahim Karakoç
 
Vatandaş Türküsü - V

Alo: ağam beğim, efendim alooo!
Burası Türkiye, ben bir vatandaş
Hayatım illallah, geçimim abooo!
Ben tazıyım, tavşan oldu ekmek, aş.

Evimizde pencere yok, ışık yok;
Çocuk doğar beleyecek beşik yok;
Pilava yağ, tarhanaya kaşık yok;
Öte yandan, çoluk çocuk dokuz baş.

" Efendi köylü" yüm bir de şaka mı?
Cenderme keyfiçin tutar yakamı
Kimlere güvenip dönsem arkamı,
Gavur olur, irisinden vurur taş.

Verem, tifo, sıtma bende sayısız,
Şu koca dünyada kaldım dayısız
Ekmek telaşından gamsız, kaygusuz,
Geçmedi birgünüm sürdü bu savaş.

Sülemen'de hava, İbiş'te hava
Koltuğa girince bitiyor dava,
Nutuk bol, oy beleş, makam bedava...
Seçimden seçime ucuzlar traş.

Mamıdali zaten boynuzlu bela,
Kırmızı yoğurdu döküyor yola
Ben sağa giderim, o çeker sola
Nasıl uygun siyah göze sarı kaş.

Asker kaçakları çatar orduma;
Dinsiz fetva verir dini derdime!
Bir canım var adamışım yurduma;
Bende korku eğlenir mi be gardaş.

Nerelisin deme.. her yerde varım;
Memleketim Urfa, Manisa, Çorum,
Edirne, Hakkari, Muğla, Erzurum,
Antalya, Trabzon, belki de Maraş.


Abdurrahim Karakoç
 
Ve Sonra

Kurudu sevgiler gönül tasında
Her mevsim bir başka aldattı bizi
Renkler baskalaştı gün ortasında
Koyu bir karanlık öptü denizi

Daraldı her sabah geniş ufuklar
Aşkımızı gölgeledi bulutlar
Yaprak yaprak daldan düştü umutlar
Tüketti takvimler gençliğimizi

Seneler yalancı çıktı düş gibi
Tüm yazlar üşüttü kara kış gibi
Mermere işlenmiş bir nakış gibi
Dağıldı yüzlerce yokluğun izi

Önce Gerçek dedik ve sonra Neden
Bekledik bir daha gelmedi giden
Uyandık en güzel düşü görmeden
Aynalardan sorduk birbirimizi


Abdurrahim Karakoç
 
Vitrin

Seçimle iş başına gelen yöneticiler
Palavra sıka sıka geçirirler beş seneyi
Zamanın vitrininde tükense de sevgiler
Dolaylı menfaatler doldurur beş seneyi.


Abdurrahim Karakoç





Vur Emri

Bir haber dolaşır semada pulpul;
Kılınçlar bilensin akın var Çin’e.
Yiğitler at sürer düşman içine;
Tarihe hükmeden bir ses duyulur:
- Vur! TÜRKLÜK aşkına vur!

Yüklenir bir ülke oymak ve avul,
Sel olur ordular, batıya akar.
Uçar elden-ele bozkurtlu bayraklar.
Emreder bir başbuğ, sade ve vakur:
- Vur! BAYRAK aşkına vur!

Karışır top sesi, nal sesi, davul..
Çağdan çağa çığır açar gemiler.
Bir hâkan atını denize sürer
Ve der ki: “Yıkılsın Bizans’ı koruyan sur, ”
- Vur! FETİH aşkına vur!

Parçalanmak istenir bir ülke, Anadolu’dur:
Şahlanır bir anda bin yıllık hınçlar;
Eser poyraz poyraz eğri kılınçlar,
Kütahya düzünde kelle savrulur...
- Vur! TOPRAK aşkına vur!

Ya... işte tarihin böyledir oğul!
Geçmişten hız alsın geleceğin de..
Göster Türklüğünü tunç bileğinle!
Bu dine, bu ırka ve bu toprağa
Sataşmak isterse herhangi gavur:
- Vur! ALLAH aşkına vur!



Kaynak: Vur Emri (sh.16)

Abdurrahim Karakoç
 
Yağmur Yağar Gibi

Ormanlarda yuvasını yitiren
Bir kuş görsem sen gelirsin aklıma.
Beni alıp uzaklara götüren
Bir düş görsem sen gelirsin aklıma.

Gönlüm viranedir, yakılmış, yanmış
Hayal mermerinde hatıram donmuş.
Asırlar öncesi duvara konmuş
Bir taş görsem sen gelirsin aklıma.

Toprak, ağacın her hali güzel
Gölgesi, meyvesi hem dalı güzel
Nerede, ne zaman faydalı, güzel
Bir iş görsem sen gelirsin aklıma.

Açılmış bir çiçektir her gülen dudak
Kılıfta tomurcuk zor gülen dudak
Bir dostluk bakışı, bir gülen dudak
Bir diş görsem sen gelirsin aklıma.

Yüreğinde deli taylar eş inen
Gam ilinden dert iline taş ınan
Altmış yıl yaş ayıp bin yıl düş ünen
Bir baş görsem sen gelirsin aklıma.


Abdurrahim Karakoç
 
Yakarış

Rızanı aradım her yazdığımda
Malumun.. nefsimi değil Allah'ım.
Sana hoş gelmeyen duygum olursa
Aklımdan onları sen sil Allah'ım.

1988

Abdurrahim Karakoç





Yalvarış

Ya Rab bu hasrete can dayanmıyor;
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Her adımda bir engel var, salmıyor,
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

Mümkün mü bu yolda maksuda ermek?
Mümkün mü sılada dost yüzü görmek?
Aşığa ar gelir geriye dönmek;
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

Çekilmez bir şelek vurdun arkama;
Şaşırdım yollarda kaldım, akşama.
Umudum her zaman bakidir amma,
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

Sevip sevilmemek varsa kaderde,
Hangi doktor ilaç verir bu derde?
Hastayım, susuzum gurbet illerde;
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

Ey hanlar hanını halkeden Hancı!
Bir yudum aşkınla doğdu bu sancı.
Ey fakir ekmeği, Mümin inancı!
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.


Abdurrahim Karakoç
 
Yanan Sular

Elimle musluğunu açtığım sular yandı
Yürüyerek içinden geçtiğim sular yandı
Boyu üç yılı aşan sabır orucu tuttum
İftar vakti olanda içtiğim sular yandı.


Abdurrahim Karakoç





Yemin

Canım sağ oldukça rahmetli babam
Susarsam,hakkını helal etmesin
Ak sütün emziren ihtiyar anam
Susarsam hakkını helal etmesin.

Yerindedir daha aklım iradem
Ve işte yeminim, işte ifadem
İlk insan, ilk nebi Hazreti Adem,
Susarsam hakkını helal etmesin.

Meylim ne şöhrete, ne saltanata;
Hak için sarıldım ben bu sanata;
Kür-Şad, Bilge Kağan, Oğuzhan ata,
Susarsam hakkını helal etmesin.

Önünde dururken Türklüğün hali,
Susup da boynuma almam vebali;
Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali(R.A)
Susarsam hakkını helal etmesin.

Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan,
Bana zindan olur Maraş, Elbistan
İbni Sina, Dedem Korkut , Alparslan
Susarsam hakkını helal etmesin

İmanda bu fire, zillete bu zam!
Doymuyor yüreğim ne kadar yazsam
Farabi, Gazali, İmamı Azam,
Susarsam hakkını helal etmesin.

Nusret versin yeri göğü yaratan
Çekip çıkartalım akı karadan
Ertuğrul Bey, Osman Gazi, Murat Han,
Susarsam hakkını helal etmesin.

Ülküm aşk çölünde Veysel Karani
Ulubatlı Hasan eyler göreni
Fatih, Ak Şemsettin, Molla Gürani
Susarsam, hakkını helal etmesin

Bu yol bahadırlar, ermişler yolu;
Kendini davaya vermişler yolu!
Şeyh Mevlana, Derviş Yunus, Köroğlu,
Susarsam hakkını helal etmesin.

Türkçe sevdalanan İslamca yanan
Adar milletine bir değil bin can
Yavuz Sultan Selim, Barbaros, Sinan
Susarsam hakkını helal etmesin.

Uyutulmuş köy, nahiye, ilçe, il
Yüreğimi yetmiş yerden yara bil;
Mehmet Akif, Osman Batur, Şeyh Şamil
Susarsam hakkını helal etmesin.

Usta savaşçılar, genç mücahitler
İmkanıma hizmetime şahitler
Başbuğ, ülküdaşlar, aziz şehitler,
Susarsam hakkını helal etmesin.

İçimde İslam'ın ince manası
Önümde Türklüğün soylu davası
Of'lu Kör Şakir'in Elif anası
Susarsam hakkını helal etmesin.

Sevdim, milletime gönlümü verdim
Zalimin zulmüne göğsünü gerdim
Kırıkhanlı Kazım, Niksarlı Nedim
Susarsam hakkını helal etmesin

Kemal'imiz, Turan'ımız, Hacı'mız
Beraberdir sevincimiz, acımız
Mut'ta davar güden Zeynep bacımız
Susarsam hakkını helal etmesin.

Mühim değil güceneni, küseni
Allah sevmez haksızlığa susanı
Yozgat'ın Yerköy'lü Yetim Hasan'ı
Susarsam hakkını helal etmesin.

Komünist, siyonist, pusudan çıktı
Dinime saldırdı, töremi yıktı
Gönen'li Gülizar, Bünyan'lı Sıtkı,
Susarsam hakkını helal etmesin.

Yurdun bir kağıttır ışık beyazı
Üstünde insanlar mukaddes yazı
Genci ihtiyarı gelini kızı
Susarsam hakkını helal etmesin.

Mazlumlar hakkını almayıp ele,
Günü gün edersem zalimler ile
Evdeşim, öz kızım, öz oğlum bile
Susarsam hakkını helal etmesin.

Allah rızasıdır arzum, emelim!
Bu necip milleti ondan severim
Hazreti Muhammed(S.A.V) gerçek rehberim
Susarsam hakkını helal etmesin.


Abdurrahim Karakoç
 
Yeter Ki Gel

Üzülme her hafta gelemem diye
Haftada olmazsa ayda gel canım.
Üçyüzaltmışbeşi böl onikiye
Sırala otuzu say da gel canım.

Bekletme geciken müddet ziyandır
Güzel kin, öfke, hiddet ziyandır
Varsa gurur, kibir, şiddet ziyandır
Onları orada koy da gel canım.

Kitap aşak, masal der, yıkar bırakmaz ?
Akıl "tedbir al" der çöker bırakmaz
Korku "gitme kal" der çeker bırakmaz
Sen gönül sözüne uy da gel canım.

Yazı, güzü, kışı bahar zamanı
Yaşadın bilirsin ki her zamanı
Dinle rüzgarları seher zamanı
Uzaktan sesimi duy da gel canım.


Abdurrahim Karakoç
 
Zayıfım Sanma

Ya Allah, deyince yedi zinciri
Kıracak güçtesin, zayıfım sanma
Fikir koşusunda çok dingişleri
Yoracak güçtesin, zayıfım sanma

İlmi azık eyle, sabırı silah;
Gittiğin Hak yoludur, yardımcın Allah;
Kırk geceden sonra kırk milyon sabah
Görecek güçtesin, zayıfım sanma

Sevda kelep kelep, kin deste deste;
Eller tetiktedir, kulaklar seste;
En uzak menzile iki nefeste
Varacak güçtesin, zayıfım sanma

Günahkar ne orman, ne balta, ne sap;
Akıl yor... müşkülü halletmez âsap;
Mazlumlar adına zalimden hesap
Soracak güçtesin, zayıfım sanma

Kötülük beklenmez yiğitten, mertten
Milletim sizinle kurtulur dertten;
Haini, zalimi mübarek yurttan
Sürecek güçtesin, zayıfım sanma

Vaktiken çadır kurak diyarına;
Her şeyin sahibi sensin yarına;
Yumruğu Türklüğün düşmanlarına
Vuracak güçtesin, zayıfım sanma


Abdurrahim Karakoç
 
X