Sanırım hepimizin duyguları ortak...
Söyleyecek hiçbirşey bulamamakla, günlerce sürecek şeyler söyleyebilmek arasında gidip geliyor insan...
Bir insanın yaşayabileceği tüm acı, üzüntü, utanç, mahcubiyet, hiç birşey yapamamak vs. vs. işte böyle zamanlarda çığ gibi oluveriyor ve ağır bir pres gibi eziyor insanı...
Suç ve suçlu nasıl belirleniyor ki adelet sisteminde, anlamış değilim...
Ama şunu söyleyebilirim ki, dünyanın katletmek için arayıp durduğu, tüm dünyayı tehdit eden dokuz başlı canavar bile olsa karşıdaki, böyle bir manzara esnasında, dokuz yavrusunu emzirdiği anda bunu yapabilenin, o canavardan önce halledilmesi lazımdır, değil ki serbest bırakılması ...
Üzüldüğüm şeylerden biri de, ne yazık ki bir taraftan bu dilsiz ama o halleriyle bile çok ibretlik olan güzel canlılar için maddi manevi bir şeyler yapmaya çalışmak yerine, bir de artık vahşet önlemeyle uğraşılınca olan yine o gariplere oluyor...
Ya biz zengin bir ülkeyiz. Krizler teğet geçiyor. Ekonomik göstergeler olumlu anlamda tavan yapıyor.
Anlamıyorum, hiç anlamıyorum, yıllarca kısırlaştırılması çok maliyetli olduğu gerekçesiyle hayvanlar garip yöntemlerle sokaklardan temizlendi.
Şimdi de soruyorum Allah aşkına, devletim bu garipleri eğer sahiplenen olmazsa bakamayacak, onların ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar aciz mi acaba???
Zaten bir şekilde bir sürü vatandaş karınca kararınca gayret gösterip ama az ama çok katkı koymaya çalışıyor bir yandan. Böyle uyutma yasası falan hiç olur mu yaaa???
Geçmiş yıllarda yabancı ülkelerde yapılan uygulamalara ait videolar izlemiştim. Zavallı hayvancıklar, kendilerin bisküvi veriliyor diye bir güzel işlemin yapılacağı yere sakin sakin gidiyorlar ve bir ısırık alabiliyorlar, daha verilen bisküvilerini bile bitiremiyorladı... devam edemeyeceğim...
Ne hatırlamak ne de bununla ilgili duygularımı yazmak istemiyorum asla buraya, düşünmek bile kahrediyor çünkü...
Böyle birşeyin şu anki konu başlığından ne farkı var ki???
Biri daha sessiz ve yasal diğeri ise böyle sür manşet, aradaki fark bence sadece bu... Allah yardım etsin ve ıslah etsin...
Şu komşuların yasası da iyiymiş... Bizim komşuyu da haberdar etmek lazım,
Arka bitişik 30 yıldan fazladır dip dibe komşumuz, evimizin terasındaki köpeğimiz için, oğluma " o köpek olmaz öyle orda demeye başlamış" son zamanlarda, geçen akşam yine "bak komşuluk sarsılacak" falan gibi ve anladığım kadarıyla sert ve karşılık verilmesi gereken sözler söylemiş. Bu konuda canımız çok sıkılıyor epeydir.
Oğlum 19 yaşında ve çocuk doğal olarak hırslanıyor, tepki veriyor. Köpeğimiz daha doğrusu öncelikle onun köpeği bir çin aslanı... Eğer bir şekilde bu köpeğe en ufacık bir zarar gelirse ya da bu adam (onların terasıyla bizimki bitişik neredeyse) bir şekilde ilaçlı falan bir yiyecek atar da hayvana bir şey olursa, şerefsizim beş tane en vahşi köpeği alır koyarım ve tamamen serbest bırakırım bu terasa, gibi gibi şeyler söyleyip duruyor.
Ben, onun gençliğine verip, öyle şey olur mu yavrum ne biçim düşünceler, nasıl öyle birşey yapabileceğini düşünürsün? bir başkası adına nasıl böyle varsayımlarda bulunabilirsin? falan deyip duruyorum ama köpek daha o komşuyu görür görmez kulaklarını dikiyor ve ben de şu andan itibaren insanların artık tahmin edilemeyecek şeyler yapabileceklerine bir kez daha inanmış bulunuyorum...
Ne isterler şu masumlardan bilmem ki??? Ne isterler???
Her şey insanlıktan geçiyor, kısırlaştırma aslında uygulanabilecek bir program, her belediye devletten ayda 9.000 TL ödenek alıyor kısırlaştırma için, bu paralar nereye gidiyor işte orası her belediyenin barınak yöneticisinin insafına kalmış.
Oturduğum yerde harika bir barınak var, 2.000 köpek bakıyorlar, var güçleriyle kısırlaştırma programı için çalışıyorlar. Barınakta iki veteriner hekim, üç tanede staj yapan veterinerlik öğrencisi ve üç de hizmetli var. Barınaklara hep şüpheli gözlerle bakarken bir gün oraya gittim ve gördüğüm manzara karşısında dilim tutuldu.
Hasta köpekler için ayrı kafesler, kediler için ayrı kafesler, müşahede bölümleri ve hayvan ambulansı (yardımseverlerin desteği ile yapılmış ambulans hizmeti) Öğrencilerden biri bana barınağı gezdirdi, kızı yolun başında gördüler mi yüzlerce köpek sevinç çığlıkları atıyor, hepsini seve seve yürüdük yollardan, bir kafes gördüm içinde iki hizmetli yerde ölü gibi yatan bir köpeğe masaj yapıyorlar, bu ne dedim, hayvan felçli araba çarpmış dedi, tedavisi sürüyor bacaklarında his var yürüteceğiz inşallah dedi. Kıza sarılıp öpesim geldi, o barınak şanslı bir yer, yöneticisi ile tanıştım hayvan uyutmaya şiddetle karşı, kendi evinde de onlarca hayvan besleyen bir veteriner hekim. Çalışanlarda çok sevince harika bir ekip çıkmış ortaya. Eksikleri var mı ; çoookkk ama bir gayret görmeniz lazım. İki yıldır her ay topladığım yardımları o barınağa gönderiyorum. Sokak hayvanlarını kısırlaştırıp, aldıkları yere bırakıyorlar, hayvan orada istenmiyorsa başka bir sokak buluyorlar, saldıkları hayvanları takip ediyorlar. Barınakta kalanlar ya hasta , ya çok yaşlı ya da insanlara uyum sağlayamayan hayvanlar.
Tek şikayetleri hayvan sever diye geçinen dernekler, bazen yetişemiyoruz diyor yönetici, boş bir su kabı görseler bizi rezil ediyorlar diyor o yüzden dernekleri sokmuyorum barınağa bizi zor durumda bırakıyorlar dedi, ama benim gibi bireysel çabaları olanları seve seve ağırlıyorlar. Bazen yardıma gidiyorum, eski elbiselerimi giyip temizliğe çıkıyorum onlarla beraber, civarda oturan insanlardan da gelip gidenler var.
Sözün kısası insanın insanlığına kalmış herşey, bu barınak ayrıcalıklı bir örnek, başka barınaklarda gördüm, veterineri bir ay olmuş uğramamış bile. İyi bir şeyler olacağına inancımı kaybetmek istemiyorum. Çalışmaya devam edeceğim.
Size tavsiyem köpeğinizi komşunuzdan olabildiğince uzak tutun, iyi geçinmeye çalışın. Zor biliyorum ama hayvana bir şey olduktan sonra ne yapsanız boş. O yüzden tedbirli olmakta fayda var, mümkünse hayvanı içeri alın, dışarıda yalnız bırakmayın ve eğer imkanınız varsa hayvanı eğitim merkezlerinden birine gönderin, sizin verdiğinizin dışında bir şey yememesi öğretilsin. Allah korusun o güzel canı, uğraşanlara da fırsat vermesin diyorum