3 bakan neden hedef tahtasında?

bence ikisinin de birbirinden farkı yok, ikiside din temelli siyaset, ne de olsa yol arkadaşıydılar, Türkiye kıskaç altında

bi de şöyle bir durum var bu memleket uzuuun yıllardırdır cemaat bulaşmayan bir iktidar görmedi...belki 50 lere kadar gider
 

:) aklın yolu bir jeannecim. Zamanında desteksiz atılanlara, çoooğğğkkk gizli tanıklara vs. inandılar. Şimdi de öldüğüne inanmıyorlar. Çırpınıyor nasıl savunsam diye Nasreddin Hoca'nın komşusugiller
 

Basın bilgileri çok dağınık verdiği için vatadaşımızda bilgi kirliliği oluyor doğal olarak.
 
Ülke tarihinin en başarılı kadın politikacılarından biriydi.
Kendisine geleceğin cumhurbaşkanı gözüyle bakılıyordu.
Ancak günün birinde, 69 bin tirajlı bir gazetede çıkan tek sütunluk bir haber, siyasi hayatının sonunu getirdi.
Gazete haberinde, bakanın işadamı eşine telefon açarak “Senin ticari ilişkilerin benim konumuma zarar veriyor. O şirketle ilişkini kes” dediğini, bu konuşmanın da kara para takibi yapan polisin dinlemelerine takıldığını duyuruyordu.
Zira bakanın eşi, uluslararası altın ve döviz işi yaparken kara para akladığı iddiasıyla polisce izlenen bir şirkette yönetim kurulu üyeliği yapıyordu.
Ama orası İsviçre’ydi ve Le Matin gazetesinde yer alan tek sütunluk bir haber bile, bakanların istifasını gerektirebiliyordu.
Nitekim Elizabeth Kopp, istifa etmekle kalmıyor, aktif siyasetten de çekiliyordu.
Yıllar sonra eşinin aklanmasına karşın, onurlu kadın, bir daha siyasete dönmüyordu.

* * * * * *

Bir de bize bakın.
Türkiye günlerdir “Büyük Rüşvet” adı verilen operasyonla sarsılıyor.
Televizyonlar, gazeteler neredeyse günün 24 saatinde bakanların, bakan çocuklarının kara para aklayıcısı Rıza Sarraf’tan (Reza Zarrab) rüşvet aldıklarını yansıtan görüntüleri ve ses kayıtlarını yayınlıyor.
Günler süren sorguların ardından başta skandalın kilit ismi Rıza Sarraf olmak üzere, bakan çocukları ve bürokratların da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi tutuklanıyor.
Medyaya yansıyan bilgilerden Rıza Sarraf’ın, İran’dan aldığımız doğalgazın karşılığını Dubai üzerinden bu ülkeye aktarmanın yanı sıra, toplam 87 milyar doları bulan bir kara para aklama, hayali ihracat ve kaçakçılık işini organize ettiği anlaşılıyor.
Trafiğin bazı üst düzey yetkililerinin bilgisi dahilinde ve rüşvet karşılığında sürdürüldüğü ortaya çıkıyor.
Maalesef güzelim Türkiyemizin adı, dünya basınında “kara para aklayıcısı ülke” olarak anılmaya başlanıyor.
Dün SÖZCÜ’nün yayınladığı telefon tapeleri ise, Rıza Sarraf’ın, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından Başbakan Erdoğan’la tanıştırıldığını gösteriyor.
Böylece “TOKİ yolsuzlukları, Fatih Belediyesi’ndeki imar usulsüzlükleri ve kara para aklama üçgeninden” oluşan skandalın sadece bir ayağının, inanılmaz boyutlara ulaştığı anlaşılıyor.
Ama bakanlar hâlâ koltuklarında oturmakta ve AKP hükümeti de istifa etmemekte direniyor.

* * * * *
İsviçre’nin pırıltılı politikacısı 69 bin tirajlı gazetenin tek sütunluk haberiyle istifa ediyor, hatta siyasi hayatını sona erdiriyor.
Türkiye’de ise artık sokağa bile çıkmaması gerekenler “başımız dik, alnımız ak” diyebiliyor.
Gördüğünüz gibi çağdaş
demokratik ülke siyasetçileriyle bizimkiler arasında ufacık (!) bir fark bulunuyor!

Bu ufacık (!) fark da “Türkiye pişkinliğin böylesini görmedi” dedirtiyor.
Uğur Dündar-sözcü
 
Son düzenleme:
17 Aralık krizi birçok insanı şaşırtsa da Türkiye son yıllarda büyük operasyonlarla yatıp kalkmaya alıştı. Bugünkü operasyonun hedefi olarak gösterilen hükümet üyeleri ve son yıllarda öne çıkan gazeteciler geçmişte ne demişti, bugün ne diyorlar? Buyurun hafızamızı tazeleyecek arşiv turuna...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan / 21.04.2009

''Eğer bugün hâkimlerimiz, savcılarımız hiçbir baskı ve tehdide boyun eğmeden görevlerini yapabiliyorlarsa, güven verici bir gelişmedir. Bundan kim neden rahatsız olabilir? Bunu kim, neden engellemeye çalışabilir? Bakınız ortada son derece ağır, son derece vahim iddialar var. Anayasamıza, yasalarımıza göre suç teşkil eden ithamlar var. Bırakalım yargı işlesin, bırakalım hukuk işlesin. Bırakalım ak ile kara ortaya çıksın. Süreci bulandırarak, hâkimleri, savcıları tehdit ederek hiç kimse bir yere varamaz.''

18.12.2013
''Ortada çok çok kirli bir operasyon söz konusu. Şunu çok açık söylemek durumundayım, 14 ay dinleme, izleme yapılıyorsa bu konuda kendi üstlerine haber verilmiyorsa, buradaki mühendislik yolsuzlukla değil siyasi mühendisliğin bir başka versiyonudur. Bu da bir nevi çetelerdir. Bunların Türkiye’deki uzantıları, uluslararası boyutu var. ''

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç / 12.03.2009

Emekli orgenerallere ait ses kayıtları ortaya çıktı. Neler konuşmuşlar, neler söylemişler. Allah’a çok şükür ediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş. Neler var neler... Konuşuldukça bu ülkede neler varmış, kimler ne yapmış, kimler kimlerle işbirliği yapmış, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü kimler dinamitlemiş... AK Parti iktidarı bütün bunlara karşı nasıl dimdik ayakta kalmış bunu görüyoruz.

18.12.2013
Bu görüntüleri internette gördük herhalde değil mi? Sosyal medyada, ben henüz onun gerçeklik noktasını bilmiyorum. Savcı bey elindekileri bana göster imkânım yoksa, nasıl oluyor da bunlar internette yayınlanabiliyor? Bu çirkin bir şey ayıp bir şey. Yayımlanması gerçekten suç olan bir konuda benim görüşümü almayın. Ben onun henüz gerçekliğinden bile emin değilim.

AB Bakanı Egemen Bağış / 17.03.2011

Türk basınının, medya özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün en önemli güvencesi Ak Parti hükümetidir... Türkiye’de yürüyen bir yargı süreci vardır. Bu gazeteci arkadaşlarımızı gözaltına alma niyetini ortaya koyan savcımız da bu niyeti onaylayan hâkimimiz de bağımsız Türk yargısının mensuplarıdır. Onlar kendileri yaptıkları açıklamalarla bu gözaltına alınmaların, meslekleriyle alakalı olmadığını, başka birtakım delillere dayalı olduğunu belirtmişlerdir.

20.12.2013
Doğrusu şahsımla ilgili delil olduğu iddia edilen ve basından okuduğumuz görüntü ve tapelere bakarken bir adli soruşturmanın içeriğinden ziyade bir komedi yayını okuduğumu hissettiğimi itiraf etmek durumundayım. Yayımlanan sözde belgeler ilk bakışta dahi birçok çelişkiyi içinde barındırmaktadır. Esasen sözümona araştırmacı muhabirler illegal şekilde kendilerine servis edilen sözde delillere en azından bir göz atsalardı bu çelişkileri yakalayabilirlerdi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik / 17.03.2011

Sayın Türkân Saylan, bazı kız çocuklarına Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği faaliyetleri kapsamında burs verdiği için bu soruşturmaya konu değil. Sayın Haberal organ nakli yaptığı için, iyi bir cerrah olduğu için içeri alınmıyor. Netice itibariyle kimse sorgulanmaz, hesap sorulmaz, dokunulmaz konumda değildir.
Biz büyük fotoğrafı görmek zorundayız. Sen 14 ay bekleyeyim, suç kabarsın diyorsan, birbiriyle alakasız 3 olayı bir araya getireyim diyorsan insanların eleştirisinden de kurtulamazsın. Hükümetin bu konuda bir çalışması var mı bilmiyorum ama bana sorarsanız, kim olursa olsun sabahın 5’inde evi basılıp gözaltına alınıyorsa bu doğru değildir.
Mehmet Barlas / 20.08.2009

Neticede demokrasi gerçeklerin rejimidir. Saçma sapan komplo teorileri üzerinde yapılan siyaset, demokrasiye değil kakokrasiye yakışır. Olumlu olumsuz her gelişmenin altında Amerikan parmağı aramak da aslında zihni tembelliklerin, gerçeklerden kaçış noktası değil midir?
20.12.2013
Belli ki Başbakan Erdoğan’ı ve AK Parti iktidarını hedef alan kriminolojik destekli siyasal saldırı cephelerinde, çok ortaklı bir ittifak var. Bu ittifakın üyeleri arasında İsrail güdümlü ABD parmağının varlığını, Halk Bankası’nın da açılan cephelerden biri olmasından anlamak mümkün...

Rasim Ozan Kütahyalı

İşte bu savcılar, emniyetçiler, hakimler koskoca, uçsuz bucaksız bir kir denizinin ortasına helikopterle bırakılmış temizlik görevlileri gibiydi... Sayısız ve sınırsız hücrelerden oluşmuş bir kir denizi vardı Zekeriya Öz’lerin, Ali Fuat Yılmazer’lerin karşısında...

18.12.2013/Sabah

Askeri vesayet ne kadar iğrenç ise Emniyet-Yargı vesayeti de o derece iğrençtir... Emniyet-Yargı vesayetinin gölgesi demokrasinin üstünü kaplarsa sadece AKP değil CHP ve MHP de hadım olur...

Yiğit Bulut / 09.01.2009/Vatan

Bugün Türkiye’de kim “Türkiye’yi kökünden değiştirmek-bölmek-kendine uydurmak” istiyorsa karşılarında tek ciddi engel var TSK... O da “gitti mi, halkın gözünden düşürüldü mü” Türkiye’de her oyun oynanır hale gelecek... Olaya bu açıdan bakınca, “her şeyi anlamak” çok daha kolay olacak!
20.12.2013/Star

Büyük koalisyon neden kuruldu diyorsanız cevap çok açık; Başbakan Erdoğan yerleşik yapılanma nereden gelirse gelsin sonuna kadar karşı. Türk halkının kendi iradesini tesis ederek kendini yönetmesi için kefeni ile çıktığı yoluna devam ediyor... Bu gerçeği bilince sorunun cevabı da çok açık ve net...

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/77029/2/1/25416455/operasyonlarla-yatip-kalkiyoruz
 
Son düzenleme:
"Bulut, 'İnsan yolsuzluk yapabilir. Hepimiz insanız, ham meyve yemişiz, hepimizin çiğ sütten geldiği açıkça ortada. Ama yolsuzluk yapıldı diye bunu bir hükümete yapıştırmaya çalışmak, bunu siyasi bir otoriteye yapıştırmak, bunu bir başbakana yapıştırmaya çalışmak işte işin operasyon kısmı burası. Yolsuzluk var mıdır, yok mudur? onu tartışmıyorum. Kim yaptıysa en ağır cezayı çeksin' dedi"

ne çirkin bir adam bu yahu...insanların ahlakını bozdular iyice...kardeşim bu yolsuzluğu yapan hükümet değilmi??? muz cumhuriyetinin bakanı mı bu insanlar???

Cumhuriyet Gazetesi - Yiğit Bulut: 'İnsanlar yolsuzluk yapabilir, hepimiz insanız'
 

Bu kadar jole kullanmamak lazım, zamanla beyni eriyor heralde
 

Yaptığı davranışın çok argo bir tabiri var ama yazıp da ban yemeye değmez... Dün ben de bir kanalda konuşmasına rastladım,''bu kadar olmaz.''dedirtti.:26: Ya her şeyi bir tarafa bırakıp düşünse hepsi...Normal bir insanın evinde para sayma makinesi ne arar ? Ya da hanginizin evinde kasalar,milyar dolarlar var ? :44: Bırakın hepsini kefen paramız var mı ?

Hepsini geçtim...Bütçe yok,memur alamayız,öğretmen alamayız diyorlardı ya.Bu paralar 100 sene idare ederdi bizi.
 
Güler masumuz demiş.Yav tamam tamam biz hortumladık çaldık çırptık ve bunları evlerinize muntazam bir şekilde yerleştirdik masumsunuz bir bebek popuşu kadar.Tamam ? Cicisiniz oldu mu ?Yıldızlı pekiyi Muammere.Çocuklar alkışlayın bakanınızı Oldu mu böyle ?
 
Yeri gelmişken anlatayım istihbaratım weiss gibi derinlerden değil köy minibüsçüsü huseyin abı ama olsun.Bizden bu kadarMalum Başbakanımz bugun 5 sene görev yaptıgım şehre hatta ikamet ettiğim ilçeye gelmiş.Miting düzenlemiş.Hep merak ederdim hatta otobuslerle adam topluyorlar lafına çok itibar etmez ''olm millet gidiyodur daa'' derdim.Neyse Hüseyin abimde 5 sene boyunca bizi öğretmenleri ilçeden dağ köyüne okulumuza çıkardı.Servis çekti yani.Bende minibüsün önünde hep yanında otururdum haliyle gidiş geliş 2 saat sürerdi konuşur dururduk herşeyden.Benim iktidara olan düşkünlüğümü ! bilir yanii.Akşamüstü aradı.Hocam bugün kulağını bol bol çınlattık dedi.Hayırdır dedim.Kaymakam bey köy minibüsçülerini ve okul servisçilerini toplamış.Bişey oldu zannettik gittik dedi.Gelen talimatla her köy miibüsü ve okul servisi bir araba dolusu köydeN adam getirecek getirmezlerse şayet girdikleri servis ihalesi iptal edilecek demiş.Bizimkilerde seve seve kabul etmişler haliyle.Bu ufacık bişey.Varın gerisini siz düşünün.
 

bir de bunların seçim yaptığını düşünebiliyor musunuz?
 


istihbarat için derinlere inmeye gerek yok Chelzy hükümet şakşakçısı yayınları, yayıncıları okumak yeterli...başbakanın etrafındaki "gılıçdarın arkasındayık.." teyze gibi ruhtan, çoşkudan yoksun mekanik kalabalığı azıcık gözlemek de bunun için yeterli...
 
bir de bunların seçim yaptığını düşünebiliyor musunuz?


Seçim mi ? Zaten seçimlerde dönen dolapları az çok biliyorduk ama benim için seçimlerin 17Aralık itibariyle hiç ama hiç bir geçerliliği yoktur.Bunlar oy pusulalarını da ayakkabı kutularında saklarlar.
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…